Fransa By: reyyan Date: 26 Eylül 2011, 12:09:43
Fransa
Ekim 2007 - 106.sayý
Ahmet MÝROÐLU kaleme aldý, DÝÐER YAZILAR bölümünde yayýnlandý.
AVRUPA’DA EN BÜYÜK MÜSLÜMAN NÜFUSA SAHÝP ÜLKE FRANSA
Rhône Vadisi, Bordeux, Tours, Moussais la Bataille (Belâtüþþühedâ), Marsilya, Narbonne, Septimania, Lyon… Bu isimler Fransýz topraklarýnda yer alan þehir ve mevki adlarýdýr. Bu isimleri ez çok tanýr biliriz; ama Hürr b. Abdurrahman’ý, Abdurrahman el-Gâfikî’yi kaçýmýz hatýrlar?
Halbuki bu isimlerin kumandasýndaki Ýslâm ordularý, daha Peygamber s.a.v. Efendimiz’in vefatýnýn üzerinden bir asýr bile geçmediði bir dönemde (717) Pireneleri aþarak isimlerini saydýðýmýz bu þehirlere akýnlar düzenliyorlardý. Söz konusu þehirlerden bazýsýný fethetmiþ ve kýsa süreli de olsa hâkimiyetleri altýna almýþlardý. Hatta bir ara Paris'e 150 km. kadar yaklaþmýþlardý.
700'lü yýllarda giriþilen fetih hamlesi 11. yüzyýlýn baþlarýna kadar "dört asýr" sürmüþtü. Müslümanlar bu topraklarda limanlar, üsler, ticaret kurmuþlardý. Ve elbette ibadet etmek için mabetler, eðitimi
sürdürmek için küçük çaplý medreseler ve daha baþka birtakým yapýlar inþa etmiþlerdi. Müslüman arkeologlara duyurulur.
Ýsimlerden baþlamýþtýk, oradan devam edelim. Jabal al-Qila, Lascar ve Lascaris, Lehez, Barbaresco, Batharam, Ramatuelle, Almanar… Bunlar da "Ýslâm hatýrasý" yer isimleridir. Ýlgi kuramayanlar için aslýný kaydedelim: Cebelülkale, el-Asker, el-Havz (Havuz), Berberi, Beytülharam, Rahmetullah, el-Minare… Ne yapalým? Fransýzlarýn dilleri bu kadar dönmüþ.
Müslümanlarýn Fransa'daki etkisi bu türden bazý kelimelerden mi ibarettir? Elbette, hayýr. Ortaçað Fransasý Müslümanlarýn fiilî varlýklarýndan olduðu kadar ilmî yönlerinden de istifade etmiþtir. Endülüs'teki medreselerde eðitim gören teologlar, felsefe meraklýlarý, þiir ve edebiyat tutkunlarý, bilim adamlarý -ki bunlar genelde papazlardý- Ýslâmî ilimle- Abrin Fransa'da tanýnýp yayýlmasýna ziyadesiyle katkýda bulunmuþlardýr.
Müslümanlarýn Fransa'da müzik, felsefe ve özellikle týp alanýna çok büyük tesiri olmuþtur. Lyon Körfezi kýyýlarýndaki Montpellier þehri bugün hâlâ týp sahasýnda vazgeçilmez bir üniversite merkeziyse, bunu
hiç kuþkusuz Endülüs Týp Bilimlerine borçludur. Endülüs Engizisyonu'nun zulmünden kaçan çoðu kültürlü ve iyi eðitimli müslümanlarýn oluþturduðu ikinci dalga, Fransa'yý haçlý seferlerinden önce Ýslâm adýna bir kez daha etkisi altýna almýþtý. Haçlý seferleri sýrasýnda Ýslâm dünyasýyla ve müslümanlarla olumsuz þartlarda karþýlaþan Fransýzlar, asýl Osmanlýlar zamanýnda geliþtirilen diyaloga çok þey borçludurlar.
Erbabý bilir. Sömürgecilik dönemi Fransa'sý ne yazýk ki müslümanlara karþý nankör tavýrlar sergilemiþtir. Artýk tarihe mal olmuþ Cezayir meselesi hâlâ yürek sýzlatýr. Müslümanlar bugün bu topraklarla ve halkla geçmiþ zamanda geliþtirdikleri yoðun iliþkinin meyvesini devþirme noktasýna gelmiþlerdir. Fakat sakýn yanýlmayýn, bu süreç de en az eskisi kadar sancýlý olacaða benziyor.
Fransa’nýn harita üzerindeki þekli kabaca bir altýgene benzer. Altýgenin üç kenarý güneyden Akdeniz, batýdan Atlas Okyanusu, kuzeyden Manþ Denizi ile çevrilidir. Karadan Belçika, Lüksemburg, Almanya, Ýsviçre, Ýtalya, Monako, Andorra ve Ýspanya ile komþudur. Altýgenin bir kenarýyla Avrupa kýtasýna, diðer kenarýyla Ýber Yarýmadasý'na baðlanmýþtýr. Coðrafi konumunun da gösterdiði gibi bir yönüyle batýya, öbür yönüyle doðuya bakmaktadýr. Hatta bir yüzü Hýristiyanlýða, diðeri Ýslâm'a yönelmiþtir diyebiliriz.
AVRUPA’NIN BÜYÜK ÜLKESÝ
Kurucu üye olan Fransa, Avrupa Birliði'nin yüzde 20'sini teþkil eden 550 bin kilometre kare yüzölçümüyle Batý Avrupa’nýn en geniþ ülkesidir. Muazzam deniz kýyýlarýna (11 milyon kilometrekarelik ayrýcalýklý ekonomik bölge), 45 milyon hektar (ülkenin yüzde 82’si) tarým ve ormancýlýk üretim bölgesine, yüzde 26 ormanlýk alana sahip bir ülkedir. Dünya ticaretinde ve yatýrýmlarda ilk üçtedir.
Arkeologlar, bugünkü Fransa topraklarýnýn M.Ö. 100 bin yýllarýna kadar uzanan tarih öncesi yerleþimlere þahit olduðunu iddia etmektedirler.Bilinen tarihî dönemlerde, önce Galya-Roma hâkimiyetinde kalmýþ, M.S. 2. yüzyýldan itibaren Hýristiyanlýðýn Avrupa kýtasýndaki en önemli yayýlma alanlarýndan biri olmuþtur. 5. yüzyýlýn ortalarýnda Atilla kumandasý ndaki Hun akýnlarýna uðramýþ, ayný yüzyýlýn sonlarýna doðru Franklarýn egemenliðine girmiþtir.
Fransa'nýn asýl doðuþu ve güçlenmesi Valois hanedanýndan 7. Charles'in zamanýna (1422-1461) rastlar. Charles'tan sonra gelen 11. Louis de (1461-1483) Fransa’nýn önemli krallarýndandýr.
Fransa bu yüzyýlda Katoliklerle Protestanlar arasýndaki din ve mezhep savaþlarýna sahne olmuþtur.
1789-1799 yýllarý arasýnda ünlü Fransýz Ýhtilali gerçekleþtirilerek monarþi yerine cumhuriyet kurulmuþtur. Ýhtilal sade Fransa'yý deðil dünyayý etkilemiþ ve milliyetçilik yükselen deðer halini almýþtýr. Ýhtilal, sonuçlarý ve ideolojisiyle Birinci ve Ýkinci Dünya Savaþlarý'na yön vermiþ ve günümüz dünyasýnýn oluþmasýna tesir etmiþtir.
PARÝS'E 150 KM. KALA
Fransýz topraklarý Ýslâm'la ve müslümanlarla ilk defa 8. asýrda tanýþmýþtýr. Yüzyýlýn baþýnda Hürr b. Abdurrahman kumandasýndaki Ýslâm ordusu Pireneleri aþarak Fransýz topraklarýna girmiþtir (717-718).
Daha sonra Hürr'ün yerine geçen Semh b. Mâlik, harekatý hýz kesmeden sürdürmüþtür. Önce Sebtimâniye'yi (Septimania), ardýndan Müslümanlar için önemli bir askeri üs olan Arbûne'yi (Narbonne) fetheden (720)
Semh, ertesi yýl Aquitania düklüðünün baþþehri Toulause'u kuþatmýþ ama fethedemeden þehit düþmüþtür. Kumandayý üstlenen Abdurrahman el-Gâfikî bu yüzden Arbûne'ye geri dönmek zorunda kalmýþtýr.
721-726 yýllarý arasýnda gerçekleþtirilen seferler sonunda müslümanlar hâkimiyetlerini Rhône Vadisi ve Lyon'a kadar geniþlettiler. 732 yýlýnda Bordeux'yu yaðmaladýktan sonra Paris'in 150 km. güneyindeki
Tours þehrine yaklaþan Gâfikî, Poitiers'in 20 km. kuzeydoðusunda Belâtüþþühedâ'da, Moussais la Bataille denilen yerde Frank kuvvetlerine maðlup olmuþtur.
Bu savaþla Ýslâm ordularýnýn kuzeye doðru ilerlemeleri engellenince fetihler diðer yönlerde devam etti. 734 yýlýnda Marsilya'nýn 100 km. kuzeyinde bulunan Avugnon, dokuz yýl sonra da Lyon ele geçirildi. Ancak müslümanlarýn bu þehirlerdeki hâkimiyetleri uzun sürmedi.
793'teki hamleleri 846-869 yýllarý arasýnda daha çok Güney Fransa sahillerine dönük akýnlar izledi. Müslümanlar Camorgue'de bir liman ve üs kurdular. 891'den 975'e kadar Marsilya ile Nice arasýnda meydana
getirdikleri kolonileri ellerinde tuttular.
10. yüzyýlýn baþlarýnda Fransa topraklarýnda Alpler'in eteklerinde yer alan Sisteron ve Embrun'a kadar ulaþan müslüman ticaret merkezleri maalesef Alman Ýmparatoru Otton tarafýndan yýkýldý. Fransa sahillerine yönelik Ýslâm akýnlarý en son 11. yüzyýlýn baþlarýnda görülmüþtür.
BÜYÜK KONUÞMAMAK LAZIM
Fransýzlar Türklerle ilk defa Birinci Haçlý Seferi'nde karþýlaþtýlar. Niðbolu Savaþý'nda (1396) Osmanlýlara esir düþen Fransýzlarýn fidyeleri ödenirken bir kez daha yüz yüze geldiler. Sonraki dönemde Cem Sultan Fransa'ya sýðýnmýþtý ve Fransýzlar Osmanlýlara karþý Venediklileri desteklemiþlerdi.
Birinci François baþa geçer geçmez (1519) üç yýl içinde Türkleri Ýstanbul'dan ve Avrupa'dan kovacaðýný ilan etti. Ne var ki birkaç yýl sonra Beþinci Karl'a (fiarlman, Charles Quint) yenilip esir düþünce bir yandan bizzat kendisi, öte yandan annesi vasýtasýyla resmen Kanunî'ye baþvurarak yardým istemek zorunda kaldý.
Kralý himayesine alan Kanunî, Macaristan'a düzenlediði seferde Mohaç Meydan Savaþý'ný (1526) kazanarak Almanlarý tehdit eder hale geldi. Üç yýl sonra da Viyana kuþatýldý (1529). Bu geliþmeler üzerine Karl François'le Cambrai Barýþ Antlaþmasý'ný imzalamak zorunda kaldý.
Ýþte tam bu sýrada büyük Kaptan-ý Derya Barbaros Hayrettin Paþa, Nice'e karþý bir deniz harekâtý yürütmek üzere 150 gemilik bir filoyla yaklaþýk bir yýl Toloun'a yerleþti (1543) ki bu ayrý bir yazý konusudur. Osmanlý leventleri Toloun'u kýsa zamanda adeta bir Müslüman Türk þehrine dönüþtürmüþlerdi.
ÇOK YÖNLÜ ÝLÝÞKÝLER
1535'te ilk daimi elçisini gönderen Fransa'yla Osmanlý Devleti arasýnda ticari ayrýcalýklar tanýyan bir anlaþma yapýldý. Bu antlaþma Osmanlý tarihinde bir yeri olan ve duraklama devrinden itibaren devletin aleyhine iþlemeye baþlayan Kapitülasyonlarý baþlatmýþ oldu.
Bundan sonra Fransa-Osmanlý iliþkileri uzun süre karþýlýklý iþbirliði içerisinde devam etti. 18. yüzyýl sonlarýna doðru Fransa Türkiye'de önemli imtiyazlara sahipti ve Fransýz ihtilali öncesinde Fransýzlar'ýn Osmanlý topraklarýnda seksen kadar ticari kuruluþu bulunuyordu.
Sýnýf farklýlýðý fikrine hiç de sýcak bakmayan Osmanlýlar, Fransýz Ýhtilali'nden memnun oldular ve Cumhuriyet Fransasý'na karþý tarafsýz bir politika güttüler.
Ne var ki Napolyon'un emperyalist arzularla Mýsýr'ý iþgal etmesi (1798) Osmanlýlarla Fransýzlar arasý ndaki dostane iliþkilerin sonu oldu.
Mýsýr'ýn ardýndan Cezayir de Fransýzlarca iþgal edildi (1830). Fransa bununla da yetinmeyip Kavalalý isyanýný destekledi, Osmanlý topraklarýndaki Katoliklerin hamiliðine soyundu.
Kýrým Savaþý'nda (1853) Osmanlý'nýn yanýnda yer alan Fransýzlar, Birinci Dünya Savaþý'nda karþý cephede yer aldýlar ve savaþtan sonra güneydoð uya asker çýkarttýlar. Anadolu halkýnýn verdiði direniþe dayanamayýnca, 1921 Ankara Antlaþmasý'ný imzalayarak bugünkü Suriye sýnýrýna çekilmek zorunda kalmýþlardýr.
OSMANLI’DA FRANSIZ ETKÝSÝ
Osmanlý Devleti, Fransýz kültüründen önemli ölçüde etkilenmiþtir. 19. yüzyýlda Osmanlý okullarýnda Fransýzca okutuluyor ve Fransa'ya öðrenci gönderiliyordu. Bir süre sonra Fransýzlar, Osmanlý topraklarýnda
misyoner okullarý açtýlar. Önde gelen ailelerin çocuklarýný Fransýz mürebbiyelere teslim etmesi yaygýnlaþtý. Bu faaliyetler sonunda Fransýz kültürü zamanla Osmanlý Devleti'nde yerleþmeye ve Batý’ya özenen bir aydýn kesimin oluþmasýna sebep oldu.
Fransýz Edebiyatý bu dönemde hayli revaç buldu. Fransýzca'dan yapýlan çeviriler arttý. Fransýz hayraný aydýnlardan bir kýsmý Paris'e kaçarak Jön Türkler adýyla faaliyete baþladýlar. Derken siyasi bir nitelik kazanan bu muhalefet, Ýttihat ve Terakki Partisi'nedönüþerek Osmanlý Devleti'nin son yýllarýnda iktidara geldi. Devlet olarak Almanya'ya yaklaþýlsa da, Fransýz kültürü ve dili hâkimiyetini sürdürdü; Fransýz uzmanlar devletin çeþitli kademelerinde çalýþmaya devam ettiler.
Fransýz etkisinin Cumhuriyet döneminde, özellikle son yýllarda belli oranda kýrýldýðýný, en azýndan Fransýz dilinin yerini Ýngilizce'ye býraktýðýný söyleyebiliriz.
FRANSA’DAKÝ MÜSLÜMAN NÜFUS
Bugün Fransa'da müslüman nüfusun çekirdeðini 1870'li yýllarda Kuzey Afrika'dan gelen ve eski Osmanlý tebaasýndan olduklarý için Turco adýyla anýlan ticaret erbabý teþkil etmektedir. Ýþçilerle devam eden bu
akým sonucunda 1896 yýlýnda ilk müslüman parlamenter Fransýz Meclisi'ne girmiþtir.
Birinci Dünya Savaþý'nda orduda istihdam edilen 76 bin müslüman, bir hiç uðruna cephede hayatlarýný kaybetmiþlerdir. Bunlardan 30 bin kadarýnýn mezarý Fransa'dadýr.
Ýkinci Dünya Savaþý'ndan sonra alýnan iþçilerle müslümanlarýn sayýsý artmaya devam etti. 1962'de Cezayir'in baðýmsýzlýðýný ilan etmesi üzerine ülke, öncekinden daha fazla sayýda müslüman akýnýna uðradý. Doðumlar, ilticalar, çifte vatandaþlýklar yoluyla Ýslâmî nüfustaki artýþ ivme kazanmýþtýr.
Buna bir de evlilik yoluyla ve René Guénon (Abdülvahid Yahya), Louis Massignon, Muhammed Hamidullah, Roger Garaudy gibi müslüman veya Ýslâmiyet hayraný aydýnlarýn etkisiyle Ýslâm'ý seçenler eklenince sayý
daha yükseklere týrmanmaktadýr. O kadar ki, bugün Fransa'da Ýslâmiyet, Protestanlýk ve Yahudiliði çok gerilerde býrakmýþtýr.
Müslümanlarýn kesin sayýsý bilinmemektedir. CIA kaynaklarýna göre ülkede yüzde 5-10 arasýnda bir müslüman nüfus vardýr. Görüldüðü gibi ihtimal hesaplarý yüzde 100 oynamaktadýr. Fransa gibi bir ülkede müslüman nüfusun tam sayýsýnýn tespit edilememesi, resmi sayýmda din ve etnik köken maddesinin bulunmamasý yla izah edilmeye çalýþýlmaktadýr.
Fakat müslümanlarýn sayýsýný düþük göstermek isteyenler bile 6 milyondan aþaðý rakam vermemekte ve Ýslâm'ýn Fransa'nýn ikinci büyük dini olduðunu itirazsýz kabul etmektedirler. Bu durumda biz daha önceki
tecrübelerimize ve önsezilerimize dayanarak Fransa'da tahminen 10 milyonun üstünde müslüman bulunduðunu rahatlýkla söyleyebiliriz. Nitekim bazý kaynaklar bu rakamlarý telaffuz etmektedirler.
Bugün Fransa'da radyo ve televizyonlarda Ýslâmî programlar yapýlmaktadýr. Müslüman mezarlýklarý kurulmuþtur. Bayram günlerinde izin kullanýlabilmektedir. Okullara Ýslâm kültürü dersleri konulmuþtur.
Mabetlerin açýlmasýna izin verilmektedir. Nitekim cami ve mescit sayýsýnda büyük bir patlama yaþandýðý ve rakamýn 1600'leri aþtýðý ifade edilmektedir.
Fransa'da sendikacý, iþ veren, dernek üyesi, belediye meclisi üyesi, özel radyo ve gazete sahibi, üniversite mensubu… olan müslümanlar asimilasyona ‘dur’ demiþ durumdadýrlar.
"Laikliðin anavataný Fransa'da Ýslâm'a girenlerin sayýsý her geçen gün artýyor, birbiri ardýna camiler ve mescitler açýlýyor. Bunun sebebi, Fransa'ya modern laiklik anlayýþýný getiren 100 yýllýk bir yasa. Söz konusu yasayla kilise ile devlet iþleri birbirinden ayrýlmýþ, devlet kilise binalarý nýn sorumluluðunu devralýrken, diðer dinlerle iliþkisini kesmiþti. O vakitler Fransýz Katolik Kilisesi yasayý seve seve kabul etmiþti. Þimdi yükselen inanç halini alan Ýslâm ise henüz aynýsýný yapacak kadar güçlü deðildi. Bugün pek çoklarý 1905 yasasýnýn gözden geçirilmesi gerektiðini savunuyor."
[BBC'nin “Ýslâm Fransa'nýn Laikliðini Sýnýyor” (09.12.2005) baþlýklý haberinden.]