Bir de Buradan BAK By: reyyan Date: 22 Eylül 2011, 18:10:03
Tencere
Temmuz 2007 103.SAYI
Ferzan TOPATAN kaleme aldý, TENCERE bölümünde yayýnlandý.
BÝR DE BURADAN BAK!
TV haberlerinde, gazetelerde, havalarýn giderek ýsýnmasýyla ilgili hep þöyle yazýlar çýkýyor:
“Son 30 yýlýn en sýcak yazý!”
“Son 25 yýlýn en sýcak günleri!”
Böyle bir haberi okuyan, dinleyen kimsede anýnda bir karamsarlýk oluþuyor. Kendini baský altýnda hissedip, psikolojik olarak bir çöküntüye giriyor. Sýrf bu yüzden daha çok terliyor ve bitkin düþüp ayýlýp bayýlýyor.
Havalarýn bu küresel ýsýnma yüzünden her geçen gün daha fazla ýsýndýðý bir gerçek. Yani bundan 5 yýl sonra yaz aylarý daha sýcak olacak.
10 yýl sonra daha daha sýcak olacak. Bilim adamlarý böyle söylüyor.
Eh, madem durum bu, o zaman neden haberleri þu þekilde yapmýyorlar:
“Gelecek 25 yýlýn en serin yazý!”
“Gelecek 30 yýlýn en soðuk günleri!”
Ýnsan böyle bir haber karþýsýnda bir iyimserlik hissine kapýlýr mý kapýlmaz mý? Yalan deðil, gerçek. Yalnýzca bakýþ açýsý deðiþti, bardaðýn dolu kýsmýndan bahsettik.
Kötümserlik bir hastalýktýr vesselam.
DAYAK ATMA TUTKUSU
Kurtla tilki, “Ne yapsak da þu tavþaný bir dövsek..” diye düþünüyorlarmýþ. Aklýna bir þey gelmiþ tilkinin ve hemen çaðýrmýþlar tavþaný. Sormuþlar, “Sen niye þapka takmýyorsun?” diye. Tavþan þaþýrmýþ, “Abi!” demiþ
“Kulaklarým uzun, þapka olmuyor bana.” “Sus!” demiþler kurtla tilki; “Terbiyesiz seni! fiuna bak! Hem suçlu hem güçlü. fiapka takmadýðý yetmiyor gibi bir de utanmadan konuþuyor!” deyip, yer misin yemez misin, bir temiz dövmüþler tavþaný oracýkta.
Ertesi gün canlarý yine çekmiþ, yine çaðýrmýþlar tavþaný, “Nerde lan senin þapkan?” diye. Zavallý tavþan, “Abi..” demiþ; “Þapka olmuyor bana!” “Bak hâlâ cevap veriyor!” deyip bir daha dövmüþler. Gariban tavþan feleðini þaþýrmýþ, kriz yönetememenin þaþkýnlýðý içinde dönmüþ yuvasýna.
Bir kaç gün geçmiþ. Kurtla tilki demiþler ki, “Canýmýz sýkýldý gel þu tavþaný yine dövelim biz. Ama, demiþler, bu kez baþka bir bahane bulalým. Diyelim ki git bize bakkaldan sigara al gel. Sigarayý getirdiðinde
bir bakalým. Aldýðý sigara uzunsa, niye kýsa almadýn, kýsaysa, niye uzun almadýn deyip, öyle dövelim.”
Çaðýrmýþlar tavþaný, “Yürü, bize bakkaldan sigara al gel!” demiþler. Tavþan sormuþ ama: “Sigara uzun mu, kýsa mý olsun?” diye. Kurtla tilki iþi bozan böyle bir karþý soru beklemiyormuþ. Birbirlerine bakmýþlar
bön bön, sonra dönüp tavþana: “Sen þapka takmadýn mý hâlâ?” diye giriþmiþler yeniden...
Etrafta kurtla tilki bu kadar çoðalmýþken, þapka uydurmanýn anlamsýzlýðýný görün diye yazdýk, lazým olur diye...
BAÞKA BÝR SINAV!
Biliyorsunuz gençlerin baþýnda ÖSS diye bir sýnav var. Lise yýllarýnda anlatýlan bilgilerden hazýrlanmýþ sorular soruluyor bu sýnavda.
Benim anlamadýðým bazý þeyler var. Ýnsan bir konuyu anlamamýþ olabilir. Bu yüzden de bazý sorulara yanlýþ cevap vermiþ olabilir. Ama hangi mantýkla 4 yanlýþ 1 doðru bilgiyi götürür? Hani bilmemek ayýp deðildi?
Bu adamlara göre yanlýþ bilme hakkýn yok. Bilmiyorsan susacaksýn. “Yanlýþ konuþur, yanlýþ cevap verirsen bildiklerini bilmiyor kabul ederiz!” diyor bu sýnav sistemi. Var olan bir þeyi nasýl yok sayarsýn sen? Oyun mu oynuyoruz burada!
O zaman hayatýn her alanýnda uygulayalým bunu. Ondan sonra siz görün karmaþayý. Bunu böyle yapacaðýnýza 4 doðru cevap verenin 1 yanlýþýný silsenize… Bu çok daha insanî ve ödüllendirerek motive edici bir yöntem olmaz mý?
Bu sýnav adam kazanmak istemiyor, baþarýyý ödüllendirmiyor. Baþarýsýz olmanýz ve kaybetmeniz üzerine yapýlan, eleyen bir sistem. Böyle olunca bir üniversite kazansanýz bile kazanmýþ olmaktan çok bir belâdan kurtulduðunuza seviniyorsunuz.
Ben üniversite rektörleri ve dekanlarýnýn, hatta bölüm baþkanlarýnýn da ÖSS’ye her sene girmesini öneriyorum. Baþarý performansýna göre de görevlendirmeleri yapýlmalý. Damdan düþmeyen ne anlasýn çocuðun halinden?
PARDON, BÝR ADRES SORACAKTIM AMA!
Nihat diye bir kardeþimiz þehrin en iþlek yerlerinden birinde gazete büfesi iþletiyor. Müþterilerin gazete, dergi, sakýz, kontör, su, daha soðuk su, daha ýlýk su gibi taleplerine yetiþmek zaten yorucuyken, bir de adres soranlara cevap vermesi gerekiyor.
Adres soranlar öyle bir ilgi alâka bekliyor ki hakikaten çýldýrmamak iþten deðil. Biz, ne büyük sevap iþliyorsun, desek de onun yerinde olmak evliya sabrý istiyor, vesselam!
Adres soranlar, karþýlarýndaki kiþiye o gün ilk kez adres soran kendileriymiþ gibi davranýyor. Yani sorulan adresi Nihat tebessümle karþýlamalý, bu adresi kendisine sorduðu için ona teþekkür etmeli, büfeden çýkýp ona sarýlmalý, hatta o adresi bir harita üzerinde gösterip bir de kroki çizmeli, günün anlam ve önemini belirten bir plaket verdikten sonra o adrese birlikte gidip, arkadaþýn oraya ulaþýp ulaþmadýðýndan da emin olmalý.
Ama Nihat ayný caddeyi, sokaðý, vergi dairesini, eczaneyi o gün 243. sýrada soran kiþiye olabildiðince kýsa bir cevap verecektir: “Saðýnýzdaki cadde...” “Hemen arkanýzdaki vergi dairesi..” “Bir aþaðý sokak...”
“Yandaki eczane...” gibi. Ama adres soran bu kýsa cevaplardan tatmin olmaz. Bir karþýlaþma aný bu kadar mý soðuk ve ilgisiz geçiþtirilir? Bu kiþiler kendilerinin geçiþtirildiði ihtimalini sevmez ve hemen anlamamýþ pozuyla þöyle derler: “Bu saðýmdaki mi?” “Hangi arkamdaki?” “Neresi aþaðý?” “Hangi yandaki?” Ýþte o an Nihat’ýn gözleri kayar, bir ya sabýr çeker ve “Bilmiyorum dayý!” demez. Parmaðýyla o noktayý iþaret edip “Aha þurasý!” der. “Git, orada bir daha sor.”
Ýnsanlar seninle konuþmak, bir þeyler paylaþmak istiyor Nihat, sevaba giriyorsun, dedim. Büfeden kaçtý gitti alçak. Al biraz da sen sevaba gir diye. Allah’tan çabuk döndü.