Muhlis Amca By: reyyan Date: 21 Aðustos 2011, 09:27:19
Muhlis Amca
Nisan 2009 - 124.sayý
Yunus Emre ÖZSARAY kaleme aldý, DÝÐER YAZILAR bölümünde yayýnlandý.
Eski hanýn kapýsýnýn ardýna kadar açýk olduðunu görür görmez, sanki bir daha girme fýrsatý bulamayacakmýþým gibi daldým içeri. Böyle yapýyordum zaman zaman, zorbalaþýyordum. Böyle düþüncesiz, kaba, hiç de kabul edilemeyecek pek çok hareketi kendime kabullendirdiðim olmuþtu. Ne olacak, iþ biraz umursamazlýða ya da ufak bir mazerete bakar. Þimdi kapýdan böyle palas pandýras dalmýþým ne çýkar! Zaten içeriden kimse bir þey de demedi.
Bahçe kapýsýnýn hemen yanýna tahta bacaklý, biraz eskimiþ, üzerinde çiçekli muþambadan örtüsü olan masanýn etrafýnda oturan yaþlýlardan bir tanesi gözlüðünün üzerinde þaþkýn þaþkýn baktý bana. Ben de ona... Kafasýný önce öne eðip sonra gözlerini yukarý kaldýrmasý tedirgin etti beni. “Hay Allahým! Böyle de insanlar var. Zamane yüzünden dünyada yaþanmaz oldu!” demesi mümkündü. Oysa sadece gülümsedi. Onun dýþýnda hiç kimse umursamadý bile.
Bir köþeye çekildim. Rýza yanýma gelene kadar burada bekleyecektim. Gelen geçeni izler, birkaç saati de böyle harcardým iþte. Az önce bakýþtýðýmýz amcayý uzun bir sessizliðe gömülmüþ gördüm. Bir müddet dikkatle gözledim onu. Güleç bir çehresi vardý. Ezan sesi duyulana kadar sürdü bu hali. Derken, yüzünün þemaili birden deðiþti. Diþlerini sýktý, suratýný buruþturdu, sevimsizleþiverdi. Huzursuzca ellerini göðe kaldýrdý, yine huzursuzca bir þeyler mýrýldandý. Sonra derin bir nefes aldý, gözlerini uzaklara mýhladý. Ezan sesi rahatsýz etmiþ olabilir miydi? O yaþtaki biri için hiç ihtimal vermem.
Dayanamadým, yanýna vardým. Baþý hâlâ önündeydi. Etrafta kimse kalmamýþtý. Rýza’nýn zaten geleceði yoktu. Gelse n’olacak, yabancý deðil. Masanýn bir köþesine iliþir, amcayla bizim muhabbetimize ortak olurdu, fena mý?
Yaþlý amca hâlâ kendi alemindeydi. “Selamün aleyküm” dedim. Cevap vermedi. Sonra baþýný kaldýrdý, git iþine der gibi isteksizce bana baktý. Birden masaya bir 50 kuruþ býraktý, kalktý gitti. Arkasýndan bakakaldým. Bastonuna dayanarak aðýr aksak uzaklaþýyordu ki Rýza göründü hanýn kapýsýnda. Durdu, eðilip yaþlý amcanýn ellerinden öptü. Bir süre konuþtular, þakalaþtýlar, gülüþtüler.
Rýza þaþkýnlýðýma bir anlam veremedi.
– Rýza, dedim, az önceki adamýn ne iþi var seninle?
O da bana ayný soruyu sordu: “Asýl senin ne iþin var?” Sonra anlatmaya baþaldý:
– Bu bizim Muhlis amca biraz tuhaftýr. Yani, nasýl söyleyeyim, normal görünür de aslýnda normal deðil. Deli Muhlis diyorlar. Garibimin gecenin bir vakti sokaða çýkýp Allahu Ekber nidalarýyla ortalýðý inlettiði çok olmuþtur. Bir de bakarsýn ezan okunurken ezana kýzar gibi tavýrlar alýr. Anlayacaðýn ipin neresinden tutuyor, belli deðil.
Rýza ip deyince birden aklýma cuma hutbelerinde hocalarýn sýkça söylediði bir ayet geldi; “Hepiniz Allah’ýn ipine sýkýca sarýlýn...” Muhlis Amca’nýn halini anlamaya çalýþtým, beceremedim, öylece býraktým.
Rýza bana baktý;
– Sana bir þey söyleyeceðim, dedi, senin bu iþi baþaracaðýndan þüphem yok da gevþekliðe getirirsin diye korkuyorum. Biliyorsun, ben yakýnda askere gideceðim. Þu Muhlis Amcanýn…
Bir müddet sustu. Merakla yüzüne baktýðýmý görünce devam etti:
– Yani bu Muhlis Amca biraz huysuz, biraz da garibandýr. Karýsý ölünce, çoluk çocuk da yok, yýllarca tek baþýna yaþamýþ. Bilmiyorum ama huysuzluðu belki de bundandýr. Yýllar önce bir seferinde, “Muhlis Amca seni evlendirelim.” dediklerinde baþýný eðip razý olmuþtu. Birini bulmuþlar, geçkince bir kýz, istemeye gitmiþler. Kýzýn abisi, “Amca sen kimsin, kimlerdesin?” deyince bizimki sinirlenip hangi karþýlýðý verse iyi?..
Merakla Rýza’nýn yüzüne baktým, çünkü gülmekten neredeyse konuþamýyordu. “Gülmekten söyleyemedim. Ne demiþ biliyor musun?”
– Söyle artýk Rýza, insaný kanser etme, dedim.
– Bak, tam olarak þöyle demiþ: “Ben üç kiþinin katili Muhlis! Katil Muhlis derler bana. Elimden bir uçan kurtulur, bir de kaçan! Ben içki içerim, kumar oynarým, ben aklýma ne gelirse yaparým!” Adam korkudan çenesini kapamýþ, sesini kýsmýþ. “Aman kurban olayým Muhlis Amca! Sana verilecek kýzýmýz yok diyeceðim ama kýzarsýn diye korkuyorum. Yani, yanlýþ anlama ama sen bunlarý yapýyorsan bizimkiyle pek anlaþamazsýn.” demiþ. Demiþ ama Muhlis Amca’nýn hýrsla ayaða kalkmasýndan öyle korkmuþ ki pusmuþ kalmýþ. Muhlis Amca gidince de derin bir nefes alýp, “Yahu bu adam deli!” demiþ. Galiba bütün mahalleye de anlatmýþ bunu. Muhlis Amca’nýn deliliði buradan geliyor herhalde. Biraz asabi, saðý solu belli deðil. Aslýnda namazýnda niyazýnda biridir, bakma sen. Beþ vakit namazýný kýlar ama herkesin de kendisini öyle bilmesini ister. Yani ne haddine adamýn ona “Amca, sen kimsin neyin nesisin?” demesi… Muhlis Amca’nýn ne olduðunu bilmeyen mi var…
– Eee, Rýza, peki ne diyecektin sen? Muhlis Amca’yla alakalý bir þey isteyekmiþsin gibi geldiydi bana,
dedim.
– Sen, dedi, ben askerdeyken Muhlis Amca’ya biraz göz kulak olsan... Yani ayda bir hastaneye gitsen, ilaçlarýný yazdýrsan... Bunu isteyecektim senden.
Aklýma bir sürü bahane hücum etti. Ýçlerinden birini çekip Rýza’nýn suratýna yapýþtýrdým. Rýza yüzünü
ekþitti:
– Sanki her Allah’ýn günü okula gidiyorsun! N’olur sanki bir yardým etsen, dedi. Bunun üzerine;
– Tamam, dedim, yapmaya çalýþýrým.
Rýza ise:
– Arkadaþ senin gönülden isteyeceðini düþünmüþtüm. Vazgeçtim. Askere de gitmiyorum, demesin mi!
Ertesi gün cebindeki tecil kaðýdýný gösterdi Rýza. Askerliðini bir yýl daha erteletmiþ. Kendimi bir an Muhlis Amca’ya kýz istemeye gittiklerinde Muhlis Amcanýn azarýyla ezilip büzülen adam gibi hissetim.
Ama... Suç adamda deðil ya! Zaman kötü, herkese güvenilmiyor ki! Ne var yani “Sen kimsin Amca?” diye sormuþsa…