Hz.Muhammedin Ýslam Daveti
Pages: 1
Bir Tevhid Eylemi: Namaz By: seymanur K Date: 02 Aðustos 2011, 17:01:35
Bir Tevhid Eylemi: Namaz


Müminler o kimselerdir ki, namazý gerektiði gibi kýlarlar. [148] (Cehennem görevlileri) suçlulara sorarlar; 'Sizi hu yakýcý ateþe ne sürükledi?' (Onlar da) derler ki; 'Biz namaz kýlanlardan deðildik.[149]

Namaz, risâlet sürecinde emredilen ilk özel [150] ibadet oldu. Namaz, yaygýn kanaate göre, risâletin ilk günlerinde ve hatta doðruluðu tartýþmalara açýk bazý rivayetler­de yer aldýðý üzere, Resulüllah'ýn Hýra maðarasýnda Cebrail'le ilk kez karþýlaþtýðý sýrada emredildi. Yine söz konusu kanaate göre, namazýn nasýl kýlýnacaðmý bizzat Cebrail öðretti. Bu rivayetlerin doðruluk durumlarý tartýþmalara açýk olmakla bir­likte, önemli olan þudur ki; namaz müminler tarafýndan risâletin ilk günlerinde kýlmýyor olmasýna raðmen, o ilk zamanlarda vahyolunan ayetler arasýnda namaz kýlmayý emreden ve namazýn nasýl kýlýnacaðýný bildiren bir ayet bulunmamakta­dýr. Mevcut ayetler, daha çok, namazýn önemine dikkat çeker niteliktedir. Bu du­rum, konuyla ilgilenen araþtýrmacýlara, tarihçilere namazýn Kur'an dýþý bir yolla emredilmiþ ve öðretilmiþ olabileceðini düþündürmüþ gözükmektedir. Cebrail'in bizzat bildirmesi ve öðretmesi ise en makul görüþ olarak anlam kazanmýþtýr. An­cak, çoðu zaman hesaba katýlmayan, fakat saðlam tarihsel dayanaklarý da bulunan bir baþka ihtimal dikkatlerden kaçýrýlmamalýdýr. Bu, namazýn Cebrail tarafýndan emredilmesine ve nasýl kýlýnacaðýnýn öðretilmesine gerek kalmadan müminler tarafýndan kýlýnmaya baþlanmýþ olmasýdýr. Zira, namaz, Mekkelilerin Ýbrahimî gele­neðin bir unsuru olarak bildikleri ve inziva dönemlerinde veya Kabe'yi ziyaret sý­rasýnda, ara sýra da olsa yapageldikleri bir ibadetti.[151] Durum böyle olunca, nama­zý emreden bir ayetin veya ayet dýþýnda ilâhî bir emrin verilmesi gerekli olmaya­bilir. Namazýn önemine dikkat çekilmiþ olmasý, kýlýnmasý gereðinin anlaþýlmasýna yeter. Hatýrlanmalýdýr ki, Resulüllah, risâletin ilk gününden itibaren, Ýslâm'ý in­sanlara ilk kez sunulan yeni bir din olarak deðil, Hz. Ýbrahim'in teblið ettiði dinin kendi þahsýnda yeniden insanlýða sunulmasý olarak takdim etmiþti.

Ne aracýlýðýyla ve nasýl emredildiðini bir yana býrakarak ifade etmek gerekirse, önemli olan risâlet sürecinde namazsýz bir dönemin ve hatta günün bulunmuyor ol­masýdýr. Bu konuda karþýt bir rivayet veya bilgi mevcut deðildir. Resulüllah baþta ol­mak üzere ilk müminlerin, mümin sýfatým üstleniþlerinin ilk anýndan itibaren na­maz kýldýklarý kesin olarak bilinmektedir.[152] Bu son derece manidar bir durumdur. Çünkü bu, öncelik tevhid hakikatine imanda olmakla birlikte, tevhide iman etmek ile namaz ibadetinin ayný zamanda emredildikleri anlamýna gelen bir durumdur.

Namazýn, imanýn diðer birçok þartýndan bile önce emredilmesinin nedenini ve hikmetini anlamak için, islâm'ýn insanlara bildiriliþ yöntemiyle ilgili temel özel­liklerden birisini dikkate almak gerekmektedir, islâm, risâlet süresinde, hiçbir za­man sadece inançla ilgili bazý esaslarý kapsayan bir din olmamýþtýr. Risâlet süreci­nin ne ilk gününde ve ne de son gününde böylesi bir durumun varlýðý söz konu­su deðildir, inanç konularý islâm'ýn temelini oluþturmakla birlikte, sadece bir kýs­mýný teþkil etmiþtir. Dinin temelini inanç konularý, binasýný ise bireysel ve top­lumsal hayatý çepeçevre kuþatan hayat tarzýyla, hâl ve hareketlerle, davranýþ bi-çimleriyle ilgili esaslar oluþturmuþtur. Risâlet sürecinin tamamýnda, inanç esasla­rý ile, gerek bireysel ve gerekse toplumsal hayata bir istikamet tayin eden emirler ve tavsiyeler birbirleriyle baðlantýlý ve birbirlerini tamamlayacak tarzda vahyolunmuþtur. Bu açýdan, tevhid hakikatinin bildirilmesini takiben, tevhid hakikatinin yaþantýda yer almasý gereken boyutunu temsil eden bir ibadet olarak namazýn em­redilmiþ olmasý oldukça önemlidir.

Namaz önemlidir; olmazsa-olmaz ibadettir. Çünkü, Allah'ý tevhid etmenin ey­leme dönüþmüþ biçimini temsil etmektedir. Bütün özellikleriyle tevhid hakikati­nin davranýþlara, duygu ve düþüncelere yansýyan boyutu olarak anlam kazanmak­tadýr. Allah'ý tekbir etmek, teþbih ve tazim eylemek; O'na hamd etmek, þükür ve senada bulunmak; O'ndan yardým dilemek, günahlar için tövbe ve istiðfar etmek; dua etmek, niyazda bulunmak, yalvarmak, tevazu, huþu, zikir, tefekkür etmek.... tüm bunlar tevhidin insanlar için gerekli boyutunu ve gereðini ifade etmektedir. Böyle olunca da, namaz tevhid hakikatine iman etmiþ kulun tevhidi bir eylemi olarak anlam kazanmaktadýr. Allah, vahyi ile insanlara yönelirken; hakikate irrian etmiþ kullarý da dua ile, duanýn sistemleþmiþ ve yoðunlaþmýþ halini temsil eden namaz ile yegâne rableri olan Allah'a yönelmiþ olmaktadýrlar.

Namaz, önemi nedeniyle, bizzat Resulüllah tarafýndan 'dinin direði [153] olarak ni­telenmiþtir. Farklý zamanlarda vahyolunan bazý ayetlerle de namazýn önemine tekrar tekrar dikkat çekilmiþtir. Bu konuda þu ayetler örnektir:

Felaha  ulaþtý o  müminler ki,  onlar namazlarýna  saygýlýdýrlar.[154]

Rabb'ini hamd ile teþbih et ve secde edenlerle ol. [155] Bu, kendisinde þüphe olmayan, mýütaküer için de kýlavuz olan bir kitaptýr; ki onlar, gayba inanýr, namazý dosdoðru kýlarlar. [156] iþte bu (Kur'an) önündekileri doðrulayýcý ve þehirlerin anasý (Mekke) ile çevre­sindekileri uyarýp korkutman için indirdiðimiz kutlu bir kitaptýr. Ahirete iman edenler buna inanýrlar. Onlar namazlarýný (özenle) korurlar. [157]

Tüm bu nedenlerden dolayý, diðer ibadetlerden belirli durumlarda sorumlulu­ðun kalkmasýna raðmen, yetiþkin ve akýl hastasý olmayan bir müminden namaz sorumluluðunun kalkmasý hiçbir þartta kabul edilmemiþtir. Savaþýn en kýzgýn anýnda dahi onu terk etme izni verilmemiþtir.[158]

Namaz, risâlet sürecinde birçok özelliði ve iþlevi bünyesinde toplamýþ bir iba­dettir, imandan hayata, bireyden topluma kadar birçok konu ve alan onunla þe­killenmiþ; onunla anlam kazanmýþtýr. Hatta daha da önemlisi, iman-küfür farklý­lýðý namazýn görünür hale getirdiði önemli konulardan birisini teþkil etmiþtir. Mü­minlerle müþriklerin/kafirlerin inanç ve hayat tarzlarmdaki farklýlýklarýn bir kim­lik unsuru olarak açýða çýkýþý, özellikle risâletin ilk yýllarýnda namaz sayesinde mümkün olmuþtur. Bu nedenledir ki, Resulüllah namazýn önemine ve iman-þirk ayrýmýndaki iþlevine her fýrsatta dikkat çekmiþtir. Önemi nedeniyle müminlerin namaz konusunda çok titiz olmalarýný istemiþtir. Namazýn iman ile þirki/küfrü [159] veya daha sonraki dönemlerde de müminlerle münafýklarý [160] birbirinden ayýran bir ibadet olduðunu bildirmiþtir. Namazýn terkinin imandan uzaklaþmaya [161] ve hatta Karun'la, Firavunla, Hâman'la ve Übey bin Halefte benzeþmeye [162] gidiþin sebebi olabileceðine dikkat çekmiþtir. Resulüllah'm bu açýklama ve uyarýlarý ise bir ayet­le vahyi temeline sahip olmuþtur. Söz konusu ayet þöyledir: 'Yalnýz Allah'a yöne­lin ve O'ndan korkun; namazý kýlýn ve müþriklerden olmayýn.[163]

Belirtildiði üzere, namaz, risâlet sürecinde, hem risâlet sürecinin ve hemde iman eden kimselerin iman ediþlerinin ilk anýndan itibaren günlük yaþantýnýn de­ðiþmez temel unsuru oldu. Resulüllah ve yanýndaki müminler ilk günden itibaren hayatlarýný. namazla tanzim ettiler. Günlerini namazla planlayýp programladýlar. Günleri namazla baþladý. Günün baþýnda Rabbleri olan Allah'a, O'nun istediði ve emrettiði gibi olacaklarýna söz verdiler. Ve tüm günü bu sözün gölgesinde sürdür­düler. Yine ayný sözleri tekrar ederek günlerini bitirdiler ve günün deðerlendirme­sini yaptýlar. Gün içinde beþ ayrý zamanda (risâletin ilk yýllarýnda iki zamanda) namazlarýna 'Allah'u ekber' diyerek baþladýlar. Bu ilanlarýyla da risâletin ilk günü emredilen 'Rabb'ini yücelt' [164] emrinin sözlü gereðini yerine getirdi­ler. Bu söz ebedî bir hükmü ifade etti; tevhid hakikatinin sembolü oldu. Namaz­larýnýn içinde tekrar tekrar 'Yalnýz sana kulluk eder, yalnýz senden yardým isterim [165] diyerek sadece Allah'a olan kulluklarýný ve bu kulluklarýndan ta­vizsiz ýsrarlarým dile getirdiler. Böylelikle bütün bir günü, insaný yanlýþ þeylere sü­rükleyecek, zulüm, baský, haksýzlýk, kötülük gibi her türlü yanlýþlýklardan uzak tutacak bir tarzda yaþadýlar.

Müminler namaz aracýlýðýyla Rabb'leri olan Allah'a yöneliyorlardý. O'nun emir ve isteklerini namaz aracýlýðýyla öðreniyorlar veya unuttuklarým onunla hatýrlýyorlardý. Çünkü, namazda, Rabb'inin emir ve yasaklarýnýn bulunduðu Kur'an ayetle­rini okuyorlardý. Okuduklarý ayetler vasýtasýyla bir kul olarak nasýl inanýp, nasýl yaþanýlmasý gerektiðini sürekli gözden geçiriyor; inançlarýna ve hayatlarýna iliþkin Yanlýþlarýný düzeltme imkâný buluyorlardý. Mümin kiþi imaný gereði namaz kýl­mak zorunda olduðu için, her mümin hiçbir özel eðitimden geçmese dahi, sadece namazý aracýlýðýyla Allah'a kulluðunun gerektirdiði esaslarý en doðru biçimiyle öð­renme imkâným elde ediyordu. Hayatýný tanzim edecek ölçüleri öðreniyordu. Mü­minler, daha sonralarý ezan ve kametlerde ilan olunmaya baþlanacaðý üzere, yani gerçek saadet ve kurtuluþun yolculuðunu namazla baþlatýyor, namaz­la devam ettiriyorlardý. Günahlarýný namazla temizliyorlardý. Namaz insanlarý pis­liklerden (rics) [166] temizleyen bir ibadetti. Bu nedenledir ki, Resulüllah günde beþ defa (risâletin ilk yýllarýnda iki defa) kýlman namazý pisliklerden temizlenmek için yýkanmaya benzetmiþ ve 'Düþünün, birisi kapýsýnýn önündeki nehirde günde beþ kez yýkansa o kimse de hiç kir kalýr mý? [167] demiþti. Su maddî kirleri temizlerken, namaz ise maddî, manevî her türlü pisliði (rics) temizliyor; müminleri arýndýrýyordu.

Namaz, risâlet sürecinde, hiçbir zaman, sadece bireyin þahsýný ilgilendiren, ta­mamýyla bireysel olan bir ibadet olarak anlam kazanmadý. O, bireyde açýða çýkan bir davranýþ olmakla birlikte, etkileri doðrudan toplumsal hayata yansýyan bir iba­detti. Toplumsal hayat içerisinde bireylerin birbirlerine karþý tutum ve davranýþ­larýnda kilit bir konumda yer alýyor ve önemli bir iþlev üstleniyordu. Zira, insan­larla olan iliþkilerin yönünü ve biçimini tayinde namaz ölçü iþlevini üstleniyordu. Bireyler arasýndaki olumlu iliþkinin dayanaðý olan yakýnlýðýn (dostluðun) oluþup geliþmesinde namaz temel ölçüydü. Müminler, dostlarýný namazý dikkate alarak belirliyorlardý. Güvenip, zor zamanlarýnda sýrtlarým dönebilecekleri insanlarý, na­mazý dikkate alarak tayin ediyorlardý. Çünkü hayatýn kitabý olan Kur'an bunu em­rediyordu: 'Sizin dostunuz ancak Allah, O'nun elçisi ve namazlarým kýlan, zekatlarý­ný veren, rûküya varan müminlerdir.[168] 'Eðer onlar tevbe edip, namaz ký­larlarsa ve zekatý da verirlerse, artýk onlar sizin dinde kardeþlerinizdir.[169] Diðer bazý ayetlerde ise Allah'ýn mümin olarak niteleyip, dost edinilmesini istediði kiþiler þöyle tanýmlanmaktaydý:

Müminler o kimselerdir ki, Allah anýldýðý zaman yürekleri ürperir, kendilerine Allah'ýn ayetleri okunduðu zaman (o ayetler onlarýn) imanlarýný artýrýr ve (on­lar) Rabb'lerine tevekkül ederler. Namazlarýný kýlarlar ve kendilerine verdiði­miz rýzýktan (Allah için ihtiyaç sahiplerine) verirler. Ýþte gerçek müminler on­lardýr. [170]

Ýnanan erkek ve kadýnlar birbirlerinin dostudurlar. Birbirlerine iyiliði emreder, kötülükten men ederler. Nama*zý kýlarlar, zekatý verirler, Allah ve Resulüne ita­at ederler. [171]

Felaha ulaþtý o müminler ki, onlar namazlarýna saygýlýdýrlar. Onlar boþ þeyler­den yüz çevirirler. Onlar zekat verirler. Ve onlar namuslarýný korurlar. [172]

Namazýn toplumsal hayata yansýyan birçok yönünden birisini ve en önemlisi­ni, toplumdaki iyiliklerin çoðalmasýna, kötülüklerin azalýp, yok edilmesine katký­da bulunmasý oluþturuyordu. Namaz insaný kötülüklerden alýkoyan bir ibadet ola­rak anlam kazanýyordu. Bu onun insaný pisliklerden (rics) arýndýrma özelliðinin bir gereðiydi. Bu durum, ayetlerden birisinde, temel bir özellik ve hatta olmazsa olmaz bir özellik olarak þöyle açýklandý: 'Kitab'dan sana vahyolunam oku ve nama­zý da kýl. Çünkü namaz, kötü ve iðrenç þeylerden ahkoyar. [173]Bu, eðer bir kiþi kýldýðý namaza raðmen kötülüklerden uzak durmuyorsa, bu haliyle imaný veya gidiþatý konusunda bir probleme sahip olduðunu ifade eden önemli bir uya­rýydý. Böylesi durumda olanlarýn imanlarýný ve gidiþatlarýný gözden geçirmeleri is­teniyordu, imanlarýný ve gidiþatlarým gözden geçirmeyip durumlarýný düzeltme-yenler ise acý bir azapla uyarýldýlar: 'Þu namaz kýlanlarýn vay haline! Ki onlar na­mazlarý konusunda gafildirler.[174] Bu durumda olanlarýn yapmalarý gereken þeyin, namaz olarak isimlendirilen fakat kötülüklerden alýkoymayan þeyi tamamen terk etmek deðil, o davranýþlar dizisini gerçek namaza dönüþtürmek ol­duðu da bildirildi. Zira namaz kýlmamak insaný Allah'ýn azabýna sürüklerdi: 'On­lardan sonra öyle bir nesil geldi ki, namazý terk etliler, þehvetlerine uydular. Bunlar da azgýnlarýn cezasýna uðrayacaklardýr.[175] '(Cehennem görevlileri) suçlulara sorarlar; 'Sizi þu yakýcý ateþe ne sürükledi?' (Onlar da) derler ki; 'Biz na­maz kýlanlardan deðildik.[176] Vahyin teblið ve beyaný ile gö­revli olan Resulüllah ise 'gereði gibi namaz kýlmayanlarýn [177] umduklarýna eriþmeyeçeklerini ve hatta daha da önemlisi, Allah ile aralarýnýn açýlacaðýna dikkat çekmiþ­tir. 'Kim namaz kýlar da, namazý nedeniyle gizli veya açýk kötülüklerden uzak dur­mazsa, o namazý Ýle Allah'tan uzaklaþmaktan baþka bir þey yapmýþ olmaz [178] demiþtir. Bu hatýrlatma ve uyarýlarla, müminlere, hem yanlýþa düþmemeleri ve namazlarýný olmasý gereken iþleviyle kýlmalarý (ikame etmeleri) gerektiði, hem de mümin gö­rünen ama aslýnda imanlarý zayýf olan veya imanla ilgisi olmayanlarýn tanýnmasýn­da namazýn bir ölçü olduðu bildirilmiþtir. Namazý alýþagelen bir dizi hareketlere dönüþtürmenin bir fayda saðlamayacaðý açýklanmýþtýr. Gerçek mümin 'namazý ge­reði üzere ikame eden kimse [179] olarak tanýmlanmýþtýr.



[148] Enfâl sûresi, 8:3

[149] Müddessir sûresi, 74:41-43

[150] islâm'a göre bütün bir hayat ibadet þuuru içerisinde yaþanmalýdýr. Sorumluluk bilin­ci ve sorumluluðun gereðine göre olmak ise söz konusu þuuru saðlar. Böyle olunca, yapýlan her iþ ibadet niteliði kazanýr. Ancak þu da önemlidir ki, sorumluluk bilinci­ne sahip bir þekilde sürdürülen hayat süresi içerisinde yerine getirilmesi zorunlu olan, hayat tarzýnýn teminatý olan özel ibadetler vardýr. Bunlar, belirli þartlar dahilin­de olmazsa-olmaz niteliðinde ibadetlerdir. Namaz, zekat, oruç, hac bu ibadetlerden bazýlarý ve en yaygýn olarak bilinenleridir. Namaz, bu ibadetlerden ilk emredilen ol­ma Özelliðine sahiptir.

[151] Pek tabiî ki müþriklerin 'salât' yani Türkçede kullanýlan anlamýyla namaz ismini ver­dikleri bir ibadetleri vardý. Bu ibadet Hz. Ýbrahim'e emrolunan namazýn zaman için­de þekil, anlam ve fonksiyon deðiþtirmiþ þeklinden baþka bir þey deðildi. Bu neden­ledir ki, Kur'an'da, müþriklerin Kabe yanýnda kýldýklarý namaz þöyle tanýmlamýþtýr: 'Onlarýn Beyt (Kâbe)in yanýnda kýldýklarý saladan (namazdan) ýslýk çalmaktan ve el çýrpmatan baþka birþey deðildir' (Enfâl, 8:35).

[152] Namazm vakit ve rekat sayýsý, Miracý takiben deðiþikliðe uðramýþtýr. Mirac'a kadar devam eden süre içerisinde kýlman namazýn iki rekattan ibaret olduðu tarihsel kay­naklardaki bilgilerden (Malik, Kasr'us-salât, 8; Buharý, Salât, 1; Müslim, Müsafirin, 1; Ahmed, Müsned, VI, 272), iki vakitten ibaret olduðu da ayetten anlaþýlmaktadýr. Bu ilk zamanlardaki namazýn vaktiyle ilgili bir ayet þöyledir: 'Sabah akþam Rabb'inin adý­ný an' (însan, 76:25).

[153] Tirmizî, îman 8.

[154] Müminûn, 23:1,2

[155] Hicr, 15:98

[156] Bakara, 2:1-3

[157] En'am, 6:92

[158] Yeryüzünde sefere çýktýðýnýz zaman kâfirlerin size kötülük etmelerinden endiþe ederseniz, namazý kýsaltmanýzda size bir günah yoktur. Þüphesiz kâfirler sizin apa­çýk düþmanvmzdýr. Sen de içlerinde bulunup onlara namaz kýldýrdýðýn zaman, onlar­dan bir kýsmý seninle beraber namaza dursunlar, silahlarýn! (yanlarýna) alsýnlar, böy­lece (namazý kýlýp) secde ettiklerinde (diðerleri) arkanýzda olsunlar. Sonra henüz na­mazýný kýlmamýþ olan (bu) diðer gurup gelip seninle beraber namazlarýný kýlsýnlar ve onlar da ihtiyat tedbirlerini ve silahlarým alsýnlar. O kâfirler arzu ederler ki, siz silah­larýnýzdan ve eþyanýzdan gafil olsanýz da üstünüze birden baskýn yapsalar. Eðer yað­murdan bir eziyet olur yahut hasta bulunursanýz silahlarýnýzý býrakmanýzda size gü­nah yoktur. Yine de tedbirinizi alýn. Þüphesiz Allah, kâfirler için alçaltýcý bir azap ha­zýrlamýþtýr.' (Nisa, 4:101,102)

[159] Buharý, iman 134; Müslim, îman 35; Ebû Davud, Sünnet 10, 15; Ýbn Mâce, Salât 77; Tirmizî, Salât 9.

[160] Tirmizî, iman 9; Neseî, Saîât 8; Ahmed, Müsned V/346

[161] Tirmizî, Salât 9; Müslim, Ýman, 134

[162] Ahmed, Müsned 11/169

[163] Rûm, 30:31 Risâlet sürecinde iman-küfür veya mümin-kafir farklýlýðýn! belirlemede ölçü elbette ki sadece namaz deðildi. Zamanla emredilen daha baþka ibadetlerle, davranýþ tarzla­rýyla, ahlâkî ilkelerle, hayat tarzýna iliþkin ölçülerle hak-batýl, iman-küfür ayrýlýðýný ifade eden, açýða çýkaran durum ve özellikler çoðalýp, sistemleþmiþtir. Ancak buna raðmen namaz, ilk günden itibaren tüm sürecin temel unsuru olmuþ, diðerleri ancak daha sonra sürece dahil edilmiþtir.

[164] Müddesir, 74: 3

[165] Fatiha, 1:4

[166] Bkz: Müddesir, 74:5 ayetinin tefsirine

[167] Buharî, Salât 1,6,134; Müslim, Mcsacid 51; Neseî, Salât 7; Tirmizî, Emsal 5; Ahmed, Müsned 11/379

[168] Maide, 5:44

[169] Tevbe, 9:11

[170] Enfâl, 8:2-4

[171] Tevbe, 9:71

[172] Mu'mi-nûn, 23:1-5

[173] Ankebut, 29:45

[174] Mâ'un, 107:4-5

[175] Meryem, 19:59

[176] Müâdessir, 74:41-43

[177] Kur'an'daki ismi 'salât' olan ve Türkçe'ye Farsça'dan harekede 'namaz' ismiyle geçmiþ bulunan bu özel ve önemli ibadetin, sadece ismi deðil, emrediliþ biçimi de büyük oran­da anlam deðiþikliðine uðrayarak Türkçe'ye geçmiþtir. Bu ise söz konusu ibadetle ilgi­li bazý temel özelikleri görmeye engel olabilmekte, onun tevhidi boyutunda bazý yoz­laþma veya tahriflere yol açabilmektedir. Þöyle ki: Ayetlerde namaz emri verilirken ve­ya namaz kýlanlar övülürken 'salât edin/edenler' ifadesi deðil, 'salâtý ikâme edin/edenler' ifadesi geçmektedir. Bu iki ifade arasýnda önemli anlam farklýlýðý vardýr. 'Kýlmak' em­redilen, istenen davranýþý yapmak, uygulamak manasýna gelmesine karþýlýk; 'ikame et­mek' o ibadetle amaçlanan þeyleri gerçekleþtirmek manasýna gelmektedir. Ýkâme et­mek, maddî ve manevî, bireysel ve toplumsal hedeflerin gözetilmesini ve gereklerinin yerine getirilmesini kapsamaktadýr. Namazýn ikâme edilmesi iki temel özelliðin yerine getirilmesini gerektirmektedir. Birincisi namazýn doðrudan biçimiyle ilgilidir. Yani va­kit, temizlik, örtünmek, kýbleye dönmek, niyet, tekbir, kýyam, kýraat, rükû, sücût, secde gi­bi 'kýlmýþ' þartlarýna, formuna iliþkin þeylere uymayý ifade etmektedir. Ancak bu nama­zýn ikâmesinin sadece bîr kýsmýdýr. Namazýn ikâme edilmesinin gerektirdiði ikinci özellik ise tevhidi anlamýyla, manevî derinliðiyle, ahlâkî boyutuyla ilgilidir. Bu özellik­ler yerine gelirse ancak o zaman namaz ikâme edilmiþ olmaktadýr.

[178] Celaluddîn es-Süyutî, el-Câmiu's Saðýr, 11/187; Þevkanî, Fethu'l Kadir, VÎ/221; imam Þafii, namazý þöyle tanýmlar: 'Namaz söz, amel ve yasaklanan þeylerden uzak durmaktan ibarettir' (Þafii, er-Ruale, 90)

[179] Enjâl, 8:3




Ynt: Bir Tevhid Eylemi: Namaz By: mevlüdekalýnsaz Date: 09 Mart 2014, 05:58:00
Esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berakatuh; Pylaşım için Rabbim razı olsun..Çok güzel bir konuya değinmişsizniz...,

Namaz bizi pisliklerden temizlediği gibi hastalıklarımızı da izale eyler.Manevi hastalıklarımızın ilacı muhakkk ki namazdır...Ama sadece namaz oduğunu bilmek yetmiyor.
 Mesela bir hasta rahatsızlandığı vakit hemen soluğu nerede alır...-doktorun yanında değil mi..
Çünkü muayene olur ve doktordan iyileşmek için ilaç alırr... oradan da eczaneye koşar...Reçetedeki bütün ilaçları alır.Çünkü iyileşmesi içni hepsi gereklidir..
Peki iyileşmesi için alması yeterli midir...?İlaçları alıp evinin bir köşesine koysa iyileşebiir mi...-elbette hayır
Peki ilaçlarını zamanına uygun kullanmasa ,ya da bir alıp bir almasa bir faydasını görebilir mi...?..-göremez.hatta bu sağlığını daha da tehdit altına düşürebilir...
Yani bir hasta iyileşmek için doktora gitmek,ilaçlarını almak,zamanında ve tam olarak kullanma zorundadır...
İşte kardeşlerim namaz da tıpkı bu hastaya benzer.Kalp hastalıklarımızın giderilebilmesi için en iyi doktor olan ve her şeyi hakkıyla bilen Rabbimize başvururuz.O bize reçete olarak namazı verir.
Biz de iyileşmek ve gaflet uykusundan uyanmak istiyorsak şayet namazı alırız .Onu bir köşeye atmaz zamanında ve tam olarak kullanırız inşALLAH....
Böylelikle inşALLAH hem imanımız hem de ihlasımız kemale erer.Namazın hakikatini anlar ve ona göre davranırız...
Rabbim dinimizin direği olan namazı daima kılabimeyi ve o direği sağlam bir vaziyette tutabilmeyi nasip etsin..kılmayanları da en kısa zamanda bu hakikatle tanıştırsın inşALLAH...

Ynt: Bir Tevhid Eylemi: Namaz By: damla6d Date: 13 Ekim 2015, 23:05:48
Selamun aleykum:
Namaz dinmizce en gerekli ibadettir.Bir tevhid dinidir.Yazýnýn içinde de yazdýðý gibi:Namaz tevhid etmenin temsilidir.Ayrýca namaz bizi kötü ve günah olan hatta haramdan uzaklaþtýrýr.Bizi güzel ahlaklý bir insan yapar.Ama namaz tevhidin sadece bir tanesidir.
Ynt: Bir Tevhid Eylemi: Namaz By: HALACAHAN Date: 14 Ocak 2016, 23:01:37
Maddi manevi huzursuzluktan kurtulup feraha ermektýr namaz.. Ruhun gýdasýdýr.. Dünya iþlerimizin yolunda gitmesýne sebeptýr, çünkü beþ vakýt rabbimizin huzuruna çýkýp ona secde ediyoruz ve tum ihtiyaçlarýmýzý O'ndan istiyoruz.. Dinin direði ve miracýmýz olan namazý buyuk hassasýyetle husu içinde kýlmamýzý rabbim nasýp eylesýn.. Ahirette ilk hesaba çekýlecegimiz ibadet olan namazýmýzý eksýksýz kýlmaya çalýsanlardan oluruz insaallah

radyobeyan