Diðer Yazýlar
Pages: 1
Yolculuklar Mesnevisi By: reyyan Date: 12 Temmuz 2011, 15:33:09
Yolculuklar Mesnevisi



Ekim 2010 - 142.sayý


Hüseyin KAYA kaleme aldý, DÝÐER YAZILAR bölümünde yayýnlandý.

Gördüðümüz her þeyin, yaþadýðýmýz her anýn kendi içinde bir yol hikâyesi vardýr. Geçen her saat bir sonrakine; her gün, bir ertesine yolcudur, bu yüzden kaçar gibi hýzla geçer zaman önümüzden durup dinlenmeden. Bahar, yaza yolcudur, yaz sonbahara; aðaç tohuma yolcudur, tohum topraða.

“Her akþam,
Ýnerken güneþ sulara
Yýldýzlar mendil salladýlar
Eþsiz yolculara...”
(Cemil Meriç)


Her kalbin kýyýsýnda kývrýla kývrýla ufka doðru uzanan bir patika vardýr ve yalnýz o yoldur yürüdüðümüz ömrümüz boyunca. Zahirdeyse yollar türlü türlü, yollar iç içedir. Onlarca kez yola düþeriz, onlarca yolu geride býrakýrýz, onlarca yolda yürümekten usanýrýz ya da kayboluruz.

Her yolculuk bir ayrýkla baþlar ve bir vuslata taþýr bizi, her vuslat baþka hasretlerin kapýsýný aralar. Sürekli bir þeyleri geride býrakýr, bir þeylerden vazgeçer, ilerleriz tepelerin ardýndaki adýný bilmediðimiz kasabalara, rüyalarda dahi görmediðimiz yarýnlara. Yeni yerler, kiþiler tanýrýz ve eskileri unuturuz týpký her yeni günde, haftada bir öncekini unuttuðumuz gibi. Kendimize yol kýyýlarý buluruz biraz oturup dinleneceðimiz ve bir daha asla uðramayacaðýmýz...
Çölde bölünerek kuruyan ýrmaklar gibi bölünürüz, baþka baþka taraflara ve bölünerek ilerleriz. Biz ilerledikçe kuru bir ýrmaða dönüþür ömrümüz bizden geride. Önce kendimizi unutur, kaybederiz yollarda. Sonra unuttuðumuz, yitirdiðimiz kendimizi ararýz yýllar boyu.

. . .

“Yollar içindedir senin
Yollara çýkmadan yürü”
(Arif Nihat)


Her yolcu yolunu içinde taþýr. Gördüðümüz her þeyin, yaþadýðýmýz her anýn kendi içinde bir yol hikâyesi vardýr. Geçen her saat bir sonrakine, her gün bir ertesine yolcudur. Bu yüzden kaçar gibi hýzla geçer zaman önümüzden durup dinlenmeden.

Bahar yaza yolcudur, yaz sonbahara. Aðaç tohuma yolcudur, tohum topraða. Yaðmurlar da yolcudur yer ile gök arasýnda durmadan gidip gelen ve rüzgârdan atlarýn yelesinde uzak diyarlara savrulan.
Bahçemizde açan gülün, penceremizi süsleyen çiçeklerin dahi bir yol hikâyesi vardýr, alfabesini bilenler için yapraklarýnda yazýlý.

. . .

“Uykuya varmýþ gibi görünen yýlan yollar”
(Faruk Nafiz)


Konuþmadan önce yürümeyi öðreniriz küçücük ve korkak adýmlarla. Oysa yürüsek de dursak da bizler de her daim yolcusuyuz kendi hikâyemizin.

Biz yoldan geçmesek de yol geçer bizden. Bebekliðimiz bizi çocukluðumuza uðurlar, çocukluðumuz gençliðimize. Otuzlu yaþlara girerken yirmili yaþlarý geride býrakýrýz, anne baba olmaya giderken anne babamýzdan ayrýlýrýz. Sevgilinin eþiðinden içeri adým attýðýmýzda kendimizi býrakýrýz geride. Yürümek biraz da kendimizden parçalar býrakmaktýr ardýmýzda.

Hüzün varsa suretimizde yolculuk elemindendir, tebessüm varsa yolculuk sevincindendir. Tedirginliklerimiz, telaþlarýmýz, hep eksik kalan yarýmlarýmýz bu yüzdendir. Nereye gidersek gidelim, kimi yanýmýza alýrsak alalým, çantamýzda ne dolu olursa olsun, her þeyin emanetçisi yorgun bir misafir mahcubiyetiyle dolaþýrýz dünya üzerinde. Ve kendimizi yolcusu sandýðýmýz dünya dahi bir yolcudur kardeþ yýldýzlarla koca evrende. Yýldýzlar da yolcudur ve bu yüzden kendisine yol soranlara iþaret ederler yollarý, yönleri.

Bazý yollarý farkýnda olmadan yürürüz, bazý yollarý yürürken ayaklarýmýzýn altýna iner kara sular, bazen yýðýlýr kalýrýz da yol götürür bizi gideceðimiz yere. Kaybolduðumuzda bile yeni bir yol gelir serilir ayaklarýmýz altýna.

Yolda düþmek, yolu düþ bilmek dahi yeni bir yola düþmektir.

Yürüdükçe uzar yollar. Uzar ve sonsuza bölünür. Kimi uçsuz bucaksýz sahralarýn baðrýndan onlarca kervaný aþýrýr, kiminden kuþ uçmaz, kervan geçmez. Kimi karanlýk ormanlara götürür yolcusunu, derin bataklýklara; kimi okyanuslara, uçsuz bucaksýz aydýnlýklara. Bittiðini sandýðýmýz her yol bir yenisinin baþlangýcýdýr. Aramak da yoktur o yüzden, bulmak da... Sonu yoktur karanlýðýn da aydýnlýðýn da.

. . .

“Kalpten kalbe bir yol vardýr”

Aþk da bir yolcudur, gelir. Ama geçmez kalbimiz üzerinden. Kalbimiz o yolcunun her an kendine geleceði heyecanýyla durmadan titrer sabah akþam. Aþk, Hüsn’ün ve hüznün olduðu her kalbin eþiðinden bir o yana bir bu yana gidip gelendir. Bazen söz atlarýna biner uçar göklere. Bazen gözyaþý þelalesinden dökülür sonsuzluk ýrmaðýna.
Gözyaþý gibi söz de hem yol, hem yolcudur; en ezeli seyyah odur. Bazý sözler cennete uzanýr ve çiçek açar cennet bahçelerinde. Bazý sözler karanlýktýr, dökülür dibi yok kuyulara. Bazen sözlerin yolu birleþir ve þiirden bir yola düþerler bir þairin ýþýldayan kalbinde. Bazen söz deniz olur, dalgalanýr masamýzda bir kitap suretinde. Bir türküden gönlümüze yol bulup üþüþen hüzün de sözün kanatlarýnda ruhumuzun göðünde süzülür.

. . .

Yoksulluðumuzu, mutluluðumuzu, yalnýzlýðýmýzý yürürüz. Geceyi ve gündüzü, çocukluðumuzu, gençliðimizi, ihtiyarlýðýmýzý yürürüz. Geçtiðimiz yollara boþunadýr iþaret býrakmamýz. Kimsenin ayak izi kimsenin kaderinden geçmez,  kimse ayný yolu iki kez yürümez. Daima deðiþir yollar ve yolcular, daima deðiþir yolcularýn dudaklarýndaki þarkýlar.

Bir hastane koridorunda yahut bir mezarlýðýn ucunda adýmlarýmýz seyreldiðinde hissederiz yolun ayaklarýmýz altýndan kaydýðýný.

“Çok yürüdük yollar kayboldu, yol bulduk, sana geldik”
(Mevlana Ýdris)


Yalnýz hac deðil, oruç ve namaz da bir yolculuktur, teslimiyet sandalýyla ilerleriz durgun ýrmaklarýnda faniliðimizin.  Dualara tutunur, dualardan geçeriz sürgünü olduðumuz ötelere. Dünyanýn aðýr yükü dökülür sýrtýmýzdan her adýmda. Suyun içinde susuzluðu, güneþin önünde karanlýðý yürürüz.

Yol olmasaydý koþmazdý zaman, akmazdý ýrmaklar, çiçekler açmaz, aðaçlar büyümez ve dönmezdi dünya. Gecemiz de olmazdý gündüzümüz de. Yol olmasaydý söz anlamsýz ve kanatsýz sürünürdü yeryüzünde, gözyaþý boþuboþuna kayardý yerinden, bulutlar avaresi olurdu gökyüzünün. Yol olmasaydý dönmezdi mevsimler, kuþlar göç etmezdi. Aþk dönüp bakmazdý kalbimizin yüzüne; yol olmasaydý, yüzünün nurunu bilmeden yiterdik siyah zülüflerinde Leylâ’nýn. Yol olmasa yürümek de olmazdý; avare mecnunlar, þaþkýn þairler gibi dürülürdü dilimiz aðzýmýza, ayaklarýmýz altýmýza.

Yolcu olmasak farkýna varamazdýk yarým yanýmýzýn, karanlýðýmýzýn, bitmeyen yalnýzlýðýmýzýn.

Yolcu olmasak, kalbimizin aðýrlýðýndan dizlerimize kadar topraða gömülürdü ayaklarýmýz.

. . .

“Yâre gidecek günümdür
Düþem yollara yollara”
(Erzurumlu Emrah)


Ayrýlýklar azýðýmýzda, umutlar mataramýzda. Hepimiz muhaciriyiz kendimizin, kalbimizin. Sürgünlüðümüz ayný olsa da hepimizin yolu baþka, yükü baþka, hikâyesi baþka. Bu yüzden hüznün ve hasretin vezni okunur adýmlarýmýzda.
Her kalbin kýyýsýnda kývrýla kývrýla ufka doðru uzanan bir patika vardýr ve yalnýz o yoldur yürüdüðümüz ömrümüz boyunca.


radyobeyan