> Forum > ๑۩۞۩๑ İlim Dünyası Online Dergi Dünyası ๑۩۞۩๑ > Semerkand Aylık Tasavvuf Dergileri > Diğer Yazılar > Yolculuklar Mesnevisi
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Yolculuklar Mesnevisi  (Okunma Sayısı 795 defa)
12 Temmuz 2011, 15:33:09
Zehibe

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 31.681



Site
« : 12 Temmuz 2011, 15:33:09 »



Yolculuklar Mesnevisi



Ekim 2010 - 142.sayı


Hüseyin KAYA kaleme aldı, DİĞER YAZILAR bölümünde yayınlandı.

Gördüğümüz her şeyin, yaşadığımız her anın kendi içinde bir yol hikâyesi vardır. Geçen her saat bir sonrakine; her gün, bir ertesine yolcudur, bu yüzden kaçar gibi hızla geçer zaman önümüzden durup dinlenmeden. Bahar, yaza yolcudur, yaz sonbahara; ağaç tohuma yolcudur, tohum toprağa.

“Her akşam,
İnerken güneş sulara
Yıldızlar mendil salladılar
Eşsiz yolculara...”
(Cemil Meriç)


Her kalbin kıyısında kıvrıla kıvrıla ufka doğru uzanan bir patika vardır ve yalnız o yoldur yürüdüğümüz ömrümüz boyunca. Zahirdeyse yollar türlü türlü, yollar iç içedir. Onlarca kez yola düşeriz, onlarca yolu geride bırakırız, onlarca yolda yürümekten usanırız ya da kayboluruz.

Her yolculuk bir ayrıkla başlar ve bir vuslata taşır bizi, her vuslat başka hasretlerin kapısını aralar. Sürekli bir şeyleri geride bırakır, bir şeylerden vazgeçer, ilerleriz tepelerin ardındaki adını bilmediğimiz kasabalara, rüyalarda dahi görmediğimiz yarınlara. Yeni yerler, kişiler tanırız ve eskileri unuturuz tıpkı her yeni günde, haftada bir öncekini unuttuğumuz gibi. Kendimize yol kıyıları buluruz biraz oturup dinleneceğimiz ve bir daha asla uğramayacağımız...
Çölde bölünerek kuruyan ırmaklar gibi bölünürüz, başka başka taraflara ve bölünerek ilerleriz. Biz ilerledikçe kuru bir ırmağa dönüşür ömrümüz bizden geride. Önce kendimizi unutur, kaybederiz yollarda. Sonra unuttuğumuz, yitirdiğimiz kendimizi ararız yıllar boyu.

. . .

“Yollar içindedir senin
Yollara çıkmadan yürü”
(Arif Nihat)


Her yolcu yolunu içinde taşır. Gördüğümüz her şeyin, yaşadığımız her anın kendi içinde bir yol hikâyesi vardır. Geçen her saat bir sonrakine, her gün bir ertesine yolcudur. Bu yüzden kaçar gibi hızla geçer zaman önümüzden durup dinlenmeden.

Bahar yaza yolcudur, yaz sonbahara. Ağaç tohuma yolcudur, tohum toprağa. Yağmurlar da yolcudur yer ile gök arasında durmadan gidip gelen ve rüzgârdan atların yelesinde uzak diyarlara savrulan.
Bahçemizde açan gülün, penceremizi süsleyen çiçeklerin dahi bir yol hikâyesi vardır, alfabesini bilenler için yapraklarında yazılı.

. . .

“Uykuya varmış gibi görünen yılan yollar”
(Faruk Nafiz)


Konuşmadan önce yürümeyi öğreniriz küçücük ve korkak adımlarla. Oysa yürüsek de dursak da bizler de her daim yolcusuyuz kendi hikâyemizin.

Biz yoldan geçmesek de yol geçer bizden. Bebekliğimiz bizi çocukluğumuza uğurlar, çocukluğumuz gençliğimize. Otuzlu yaşlara girerken yirmili yaşları geride bırakırız, anne baba olmaya giderken anne babamızdan ayrılırız. Sevgilinin eşiğinden içeri adım attığımızda kendimizi bırakırız geride. Yürümek biraz da kendimizden parçalar bırakmaktır ardımızda.

Hüzün varsa suretimizde yolculuk elemindendir, tebessüm varsa yolculuk sevincindendir. Tedirginliklerimiz, telaşlarımız, hep eksik kalan yarımlarımız bu yüzdendir. Nereye gidersek gidelim, kimi yanımıza alırsak alalım, çantamızda ne dolu olursa olsun, her şeyin emanetçisi yorgun bir misafir mahcubiyetiyle dolaşırız dünya üzerinde. Ve kendimizi yolcusu sandığımız dünya dahi bir yolcudur kardeş yıldızlarla koca evrende. Yıldızlar da yolcudur ve bu yüzden kendisine yol soranlara işaret ederler yolları, yönleri.

Bazı yolları farkında olmadan yürürüz, bazı yolları yürürken ayaklarımızın altına iner kara sular, bazen yığılır kalırız da yol götürür bizi gideceğimiz yere. Kaybolduğumuzda bile yeni bir yol gelir serilir ayaklarımız altına.

Yolda düşmek, yolu düş bilmek dahi yeni bir yola düşmektir.

Yürüdükçe uzar yollar. Uzar ve sonsuza bölünür. Kimi uçsuz bucaksız sahraların bağrından onlarca kervanı aşırır, kiminden kuş uçmaz, kervan geçmez. Kimi karanlık ormanlara götürür yolcusunu, derin bataklıklara; kimi okyanuslara, uçsuz bucaksız aydınlıklara. Bittiğini sandığımız her yol bir yenisinin başlangıcıdır. Aramak da yoktur o yüzden, bulmak da... Sonu yoktur karanlığın da aydınlığın da.

. . .

“Kalpten kalbe bir yol vardır”

Aşk da bir yolcudur, gelir. Ama geçmez kalbimiz üzerinden. Kalbimiz o yolcunun her an kendine geleceği heyecanıyla durmadan titrer sabah akşam. Aşk, Hüsn’ün ve hüznün olduğu her kalbin eşiğinden bir o yana bir bu yana gidip gelendir. Bazen söz atlarına biner uçar göklere. Bazen gözyaşı şelalesinden dökülür sonsuzluk ırmağına.
Gözyaşı gibi söz de hem yol, hem yolcudur; en ezeli seyyah odur. Bazı sözler cennete uzanır ve çiçek açar cennet bahçelerinde. Bazı sözler karanlıktır, dökülür dibi yok kuyulara. Bazen sözlerin yolu birleşir ve şiirden bir yola düşerler bir şairin ışıldayan kalbinde. Bazen söz deniz olur, dalgalanır masamızda bir kitap suretinde. Bir türküden gönlümüze yol bulup üşüşen hüzün de sözün kanatlarında ruhumuzun göğünde süzülür.

. . .

Yoksulluğumuzu, mutluluğumuzu, yalnızlığımızı yürürüz. Geceyi ve gündüzü, çocukluğumuzu, gençliğimizi, ihtiyarlığımızı yürürüz. Geçtiğimiz yollara boşunadır işaret bırakmamız. Kimsenin ayak izi kimsenin kaderinden geçmez,  kimse aynı yolu iki kez yürümez. Daima değişir yollar ve yolcular, daima değişir yolcuların dudaklarındaki şarkılar.

Bir hastane koridorunda yahut bir mezarlığın ucunda adımlarımız seyreldiğinde hissederiz yolun ayaklarımız altından kaydığını.

“Çok yürüdük yollar kayboldu, yol bulduk, sana geldik”
(Mevlana İdris)


Yalnız hac değil, oruç ve namaz da bir yolculuktur, teslimiyet sandalıyla ilerleriz durgun ırmaklarında faniliğimizin.  Dualara tutunur, dualardan geçeriz sürgünü olduğumuz ötelere. Dünyanın ağır yükü dökülür sırtımızdan her adımda. Suyun içinde susuzluğu, güneşin önünde karanlığı yürürüz.

Yol olmasaydı koşmazdı zaman, akmazdı ırmaklar, çiçekler açmaz, ağaçlar büyümez ve dönmezdi dünya. Gecemiz de olmazdı gündüzümüz de. Yol olmasaydı söz anlamsız ve kanatsız sürünürdü yeryüzünde, gözyaşı boşuboşuna kayardı yerinden, bulutlar avaresi olurdu gökyüzünün. Yol olmasaydı dönmezdi mevsimler, kuşlar göç etmezdi. Aşk dönüp bakmazdı kalbimizin yüzüne; yol olmasaydı, yüzünün nurunu bilmeden yiterdik siyah zülüflerinde Leylâ’nın. Yol olmasa yürümek de olmazdı; avare mecnunlar, şaşkın şairler gibi dürülürdü dilimiz ağzımıza, ayaklarımız altımıza.

Yolcu olmasak farkına varamazdık yarım yanımızın, karanlığımızın, bitmeyen yalnızlığımızın.

Yolcu olmasak, kalbimizin ağırlığından dizlerimize kadar toprağa gömülürdü ayaklarımız.

. . .

“Yâre gidecek günümdür
Düşem yollara yollara”
(Erzurumlu Emrah)


Ayrılıklar azığımızda, umutlar mataramızda. Hepimiz muhaciriyiz kendimizin, kalbimizin. Sürgünlüğümüz aynı olsa da hepimizin yolu başka, yükü başka, hikâyesi başka. Bu yüzden hüznün ve hasretin vezni okunur adımlarımızda.
Her kalbin kıyısında kıvrıla kıvrıla ufka doğru uzanan bir patika vardır ve yalnız o yoldur yürüdüğümüz ömrümüz boyunca.

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Yolculuklar Mesnevisi
« Posted on: 16 Nisan 2024, 14:08:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Yolculuklar Mesnevisi rüya tabiri,Yolculuklar Mesnevisi mekke canlı, Yolculuklar Mesnevisi kabe canlı yayın, Yolculuklar Mesnevisi Üç boyutlu kuran oku Yolculuklar Mesnevisi kuran ı kerim, Yolculuklar Mesnevisi peygamber kıssaları,Yolculuklar Mesnevisi ilitam ders soruları, Yolculuklar Mesnevisiönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes