Kudsi Hadisler
Pages: 1
Musa Aleyhisselam By: saniyenur Date: 30 Haziran 2011, 14:16:31
MUSA ALEYHÝSSELAM

Musa (a.s.) Ýle Hýzýr (a.s.)’ýn Kýssasý
 
76) Ubey bin Ka’b (r.a.)’dan rivayetle, Resûlullah (s.a.s.)’in þöyle buyurduðunu iþitmiþtir:

“Musa (a.s.) bir gün Ýsrail oðullarýndan bir topluluðun içinde bulunurken bir adam geldi ve:

“Senden daha bilgili var mýdýr?” diye sordu. Mu­sa da:

“Hayýr” diye buyurdu. Bunun üzerine Yüce ALLAH (c.c.):

“Elbetteki var. kulumuz Hýzýr!” diye vahyetti. Musa da bunun üzerine, Hýzýr’a nasýl ulaþýlacaðýný sordu.

Allahu Teâlâ da ona ulaþmak için balýðý bir iþaret kýldý ve ona:

“Balýðý nerede kaybedecek olursan bil ki orasý Hýzýr’ýn yeridir.” buyurdu.

Musa (a.s.) da (Denize çýkýp), denizdeki balýðýn izini takip etmeye, Hýzýr’ý aramaya koyuldu. (Genç adam): Musa’ya:

“Gördün mü! dedi. Kayaya sýðýndýðýmýz sýrada balýðý unut­tum. Onu hatýrlamamý bana þeytandan baþkasý unutturmadý. O, þaþýlacak bir hâlde denizde yolunu tutup gitmiþti. Musa:

“Ýþte aradýðýmýz o idi.” dedi. Hemen izlerinin üze­rine geri döndüler.” (Kehf: 18/63-64)

Bunun üzerine Hýzýr’ý buldular ve ALLAH’ýn kitabýnda hak­larýnda kýssayý buyurduðu (gibi) olaylar geliþmeye devam etti.”[1]

v Buhârî’de (78) gelen yine bir rivayet lafzý þöyledir:

“Musa (a.s.) bir gün Ýsrail oðullarýndan bir topluluðun içinde bulun­duðu bu sýrada bir adam gelip:

“Senden daha bilgisi var mý­dýr, biliyor musun?” diye sordu. Musa da (a.s.):

“Hayýr” dedi. Bunun üzerine: ALLAH-u Azze ve Celle:

“Elbetteki var. Kulu­muz Hýzýr!” diye vahyetti. Musa da (a.s.) bunun üzerine, Hýzýr’a nasýl ulaþacaðýný sordu. Allahu Teâlâ da: “Ona ulaþmak için (Denizdeki) balýðý bir iþaret kýldý ve Ona:

“Balýðý nerede kay­bedecek olursan bil ki oradan geri dön, çünkü orasý Hýzýr’ýn yeridir.” diye buyurdu. Musa da, denizdeki balýðýn izini takip etmeye, Hýzýr’ý bulmaya koyuldu.

“(Genç adam): Musa’ya: “Gördün mü!” dedi. Kayaya sý­ðýndýðýmýz sýrada balýðý unuttum. Onu hatýrlamamý bana þey­dandan baþkasý unutturmadý. O, þaþýlacak bir þekilde denizde yolunu tutup gitmiþti.” (Kehf: 18/63).

“Musa: “Ýþte aradýðýmýz o idi” dedi. Hemen izlerinin üze­rine geri döndüler.” (Kehf: 18/64). Bunun üzerine Hýzýr’ý buldular ve durum ALLAH’ýn kitabýnda, haklarýnda kýssasý buyurulduðu üzere devam etti.”

v Buhârî’de (122) geçen baþka bir lafýz þöyledir:

“Musa (a.s.), Ýsrail oðullarý arasýnda hutbeye kalkmýþtý. Kendisine:

“En bilgili insan kimdir?” diye soruldu.

“En bilgili Benim” diye cevap verdi. (Bu konudaki) ilmi (ALLAH daha iyi bilir, diyerek) ALLAH’a (c.c.) havale etmediði için ALLAH (c.c.) onu azarladý. Allahu Teâlâ:

“Ýki denizin birleþtiði yerde kullarým­dan biri var. O senden de bilgilidir” dedi.

“Ya Rabbi! Ona nasýl ulaþabilirim?” diye sordu. Ona:

“Bir zembil içinde bir balýk taþý. Onu nerede kaybedecek olursan (Hýzýr) oradadýr.” denildi. (Musa (a.s.) gitti. Yardýmcýsý Yuþa bin Nûn'u (a.s.)’da beraberinde götürdü. Bir zembil içinde bir balýk koyup yüklendiler. (Ýki denizin birleþtiði yerdeki) kaya­nýn yanýna varýnca baþlarýný (yere) koyup uyudular.” Derken balýk zembilden sýyrýldý ve deniz içinde kendine su küngü gibi (bir boþluk býrakarak) yol açtý.” (Kehf: 18/63).

Musa ile yardýmcýsý (bu olay üzerine) çok hayrette kaldý­lar. (Uyandýktan sonra) o gecenin bakiyesi ile bütün gün gittiler. Sabah olunca Musa (a.s.) yardýmcýsýna:

“Kuþluk yeme­ðimizi getir. Bu yolculuðumuzda epey yorgunluk çektik” dedi. (Kehf: 18/62). (Halbuki) Musa (a.s.) emrolunduðu o yerin ötesine geçmedikçe yorgunluk hissetmemiþti. Yardýmcýsý:

“Bak bir, taþýn dibinde konakladýðýmýz zaman balýðýn (kaçýp denize düþtüðünü haber vermeyi) unutmuþum.” dedi. Bunun üze­rine kendi izlerine baka baka geri döndüler.” (Kehf: 18/64).

Taþýn (kayanýn) yanýna varýnca bir de baktýlar ki, elbise­sine bürünmüþ bir zât (duruyor). Musa (a.s.) selam verdi. Hýzýr (a.s.):

“Acayip! Bu senin ülkende selam var mýdýr?” dedi. “

Ben Musa’yým” dedi. O:

“Ýsrailoðlu Musa’sý mý?” diye sordu.

“Evet” dedi. Musa (sonra yine sözüne baþlayýp):

“Sana öðretilenler­den Bana hayra ve (hidayete) götüren bilgi öðretmen için geldim.” dedi. Hýzýr (a.s.):

“Sen benimle hiç mi hiç edemezsin.” (Kehf: 18/66-67)

“Ey Musa! Bende ALLAH’ýn (c.c.) kendi ilminden bana verdiði öyle bir ilim bulunuyor ki, sen onu bilemezsin. Sende de ALLAH’ýn verdiði öyle bir ilim var ki, ben de onu bi­lemem” dedi. Musa (a.s.):

“Beni inþALLAH sabýrlý bulursun. Sana hiçbir iþinde de karþý çýkmayacaðým...” dedi. (Kehf: 18/69).

Gemileri olmadýðý için deniz kýyýsýnda yürüyerek gittiler. Bir gemi geçti. Kendilerini gemiye aldýlar. Bu sýrada bir serçe, geminin kenarýna konup denizden bir iki yudum (su) aldý. Hýzýr (a.s.):

“Ey Musa! Benim ve Senin ilmin ALLAH’ýn ilminden, su kuþun denizden eksilttiði kadar bir þey eksiltmiþ deðildir.” dedi. Sonra da geminin tahtalarýndan birine el atýp söktü. Musa (a.s.):

“Bu adamlar bizi (gemilerine) ücretsiz almýþlardý ve sen gemilerine kastedip içinde bulunanlarý batýrmak için mi deliyorsun” dedi. Hýzýr da: “Ben sana dememiþ miydim ki sen bana karþý sabredemezsin diye.” Musa da:

“Unuttuðum­dan dolayý benim kusuruma bakma” dedi.” (Kehf: 18/72-73). Bu olayda, Musa’nýn (a.s.) bu ilk muhalefeti dalgýnlýk (eseri) idi. “Yine gittiler.” (Kehf: 18/74) Bir de baktýlar ki bir çocuk bazý ço­cuklarla oynuyor. Hýzýr (a.s.) çocuðun kafasýný üstünden tutup gövdesinden ayýrýp kopardý. Musa (a.s.):

“Aman! Tertemiz bir caný, bir can karþýlýðý olmaksýzýn katlettin ha!” dedi.” (Kehf: 18/74)

Hadisin ravilerinden olan Ýbn Uyeyne bu hadis rivayeti­nin daha tekitli olduðunu söyler.

“Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkýna varýp, onlardan yiyecek istediler. Ancak köy halký onlarý misafir olarak kabul etmediler. Derken orada yýkýlmak üzere olan bir duvarla kar­þýlaþtýlar. Hýzýr hemen onu doðrulttu. (Kehf: 18/77) Musa (a.s.):

“Ýsteseydin, elbet buna karþý bir ücret alýrdýn” dedi. (Hýzýr) þöyle dedi:

“Ýþte bu benimle senin aramýzýn ayrýlmasýdýr. Þimdi sana, sabýr gösteremediðin þeylerin iç yüzünü haber vereceðim.” (Kehf: 18/77-78).

Nebî (a.s.) þöyle buyurdu:

“Allahu Teâlâ Musa’ya rahmet etsin! Ne olurdu sabýr etseydi de aralarýnda geçen olaylar (Hak tarafýndan) bize hikaye olunsaydý.”

v Buhârî’de (3401) gelen baþka bir rivayet lafzý þöyledir:

“Musa (a.s.) Ýsrail oðullarý arasýnda hutbeye kalkmýþtý. Kendi­sine:

“En bilgili insan kimdir?” diye sordu.

“En bilgili Benim” diye cevap verdi. Bu þekilde cevabý üzere, Allahu Teâlâ’ya ilmi havale etmediði için Allahu Teâlâ onu azardý. Allahu Teâlâ da:

“Ýki denizin birleþtiði yerde kullarýmdan biri var. o senden daha bilgilidir” diye buyurdu. Musa da (a.s.):

“Ey Rabbim! Kim beni ona ulaþtýracak?” dedi.

Hadisin ravilerinden olan Süfyan (rh) dedi ki: “Belki de þöyle söyledi:

“Ey Rabbim! Ona nasýl ulaþabilirim?” diye sordu. ALLAH-u Azze ve Celle de:

“Bir zembil içinde bir balýk taþý, onu nerede kaybedecek olursan (Hýzýr) oradadýr. “Ya da “orada bulunur” diye buyurdu. Bir zembil içine de balýk koyup yüklendiler. Sonra Musa (a.s.) ve yardýmcý (genç) Yuþa bin Nûn (a.s.)’da beraber, yola koyuldular. (Ýki denizin birleþtiði yerdeki) kayaya geldiklerinde baþlarýný yer koyup (uzandýlar). Musa yatýp uyudu. Derken balýk (suda) çalkalanýp suyundan çýktý ve denize düþtü ve denizde bir yol tutup gitmiþti. Yüce ALLAH da (c.c.) o balýðý suyun akýþýna git­mesinden (uzaklara kaçmasýndan) onu engelleyip tuttu ve týpký bir kavis çizer vaziyette denizde kaldý. (Uyandýktan sonra) o gecenin ve günün bakiyesi ile bütün gün gittiler. Öbür günün (sabahý) olunca gence:

“Haydi kuþluk yemeði­mizi getir. Bu yolculuðumuzda epey yorulduk” dedi. (Hal­buki) Musa ALLAH’ýn (c.c.) emir buyurduðu o yerin ötesine geçmedikçe yorgunluk hissetmemiþti. Yardýmcýsý:

“Bak bir taþýn (kayanýn) dibinde konakladýðýmýz zaman balýðýn (kaçýp denize düþtüðünü haber vermeyi) unutmuþum. Onu hatýrla­maný bana þeydandan baþkasý unutturmadý. O, þaþýlacak bir þekilde denizde yolunu tutup gitmiþti.” Onlar da bu olay üzere hayrette kalmýþlardý. Musa gence:

“Ýþte aradýðýmýz o idi,” dedi. Hemen izlerinin üzere geri döndüler. ta ki kayaya varmýþlardý. Bir de baktýlar ki elbise­sine bürünmüþ bir kimse duruyor. Musa (a.s.) selam verdi. Hýzýr (a.s.):

“Acayip! Bu senin ülkende selam var mýdýr?” dedi. “

Ben Musa’yým” dedi. O da:

“Ýsrailoðlu Musa’sý mý?” diye sordu. Musa da:

“Evet” diye cevap verdi ve (devamla): “Sana öðretilenler­den Bana hayra ve (hidayete) götüren bilgi öðretmen için geldim” dedi. Hýzýr (a.s.) da:

 “Bende ALLAH’ýn (c.c.) kendi ilmin­den bana verdiði öyle bir ilim var ki, sen onu bilemezsin. Sen de ALLAH’ýn (c.c.) verdiði öyle bir ilim var ki, onu da ben bile­mem” dedi. Musa:

“Sana tabi olabilir miyim?” dedi. Hýzýr da:

“Sen bana sabýr etmeye güç yetiremezsin. (iç yüzünü) kavra­yamadýðýn bir bilgiye nasýl sabredersin?” dedi. – Râvî der ki: Bu ayetten = þüphesiz ki sen büyük bir iþ yaptýn” ayetine ka­dar buyurdu.” (Gemileri olmadýðý için) denizin kýyýsýndan yü­rüyerek gittiler. Bu gemi geçti, kendilerini gemiye almalarý için söyleþtiler. Hýzýr’ý tanýdýklarý için onlarý ücretsiz gemilerine aldýlar. Bu sýrada bir serçe geminin kenarýna konup denizden bir iki yudum (su) aldý. Hýzýr (a.s.):

“Ey Musa! Benim ve senin ilmin, ALLAH’ýn (c.c.) ilminden, þu serçenin denizden eksilttiði kadar bir þey eksiltmiþ deðildir.” dedi ve sonra da bir balta ile geminin tahtalarýndan birisini söktü aldý. Musa da (a.s.) iþin þaþkýnlýðýný üzerinden atana kadar Hýzýr (a.s.) tahtayý ayaðý ile attý. Musa (a.s.):

“Sen ne yaptýn? Bu kimseler bizi (gemilerine) ücretsiz aldýlar ve sen gemilerine kastedip içinde bulunanlarý batýrmak için mi deliyorsun?” dedi.

“Sen gerçekten (ziyaný) büyük bir iþ yaptýn.” dedi. (Hýzýr):

“Ben sana, bana sabret­meye gücün yetmez demedim mi?” dedi. Musa:

“Unuttuðum þeyden dolayý kusura bakma, bana iþimde zorluk çýkarma” dedi. (Kehf: 18/71-73). Bu hadise de, Musa’nýn bu ilk mu­halefeti, dalgýnlýðýydý. Denizden çýkýp þehre vardýklarýnda bir baktýlar ki, etrafýnda baþka çocuklarla oyun oynayan bir ço­cuk. Hýzýr (a.s.), çocuðun baþýný tutup kopardý. – Hadisi anla­tan Süfyan (rh.a.) sanki bir þeyi kapatýrcasýna olayý eliyle göste­rerek iþaretle canlandýrýyordu.- Musa (a.s.) dedi ki:

“Tertemiz bir caný, bir can karþýlýðý ol­maksýzýn katlettin ha! Çok fena bir iþ yaptýn. (Hýzýr):

“Ben sana, benimle beraber sabredemezsin, de­medim mi?” dedi. Musa:

“Eðer, dedi, bundan böyle sana bir þey sorarsam artýk Bana arkadaþlýk etme, gerçekten benim tarafýmdan özrün sonuna ulaþtýn.” (Kehf: 18/74-76).

“Yine yürüdüler. Nihayet bir köy halkýna vardýlar ve on­lardan yiyecek istediler. Ancak köy halký onlarý misafir etmek istemediler. Derken orada yýkýlmak üzere olan bir duvarla karþýlaþtýlar.” (Kehf: 18/77) – Ravilerden olan Süfyan (r.a.), bir þeyi yukarý doðru düzeltir gibi eliyle iþaret etti.- Musa:

“Bu köy halkýna geldik bize yiyecek vermediler, misafir etmediler, üstelik sen de (Ey Hýzýr) onlarýn duvarlarýný düzeltiyorsun. Dileseydin, bunu yaptýðýna dair bir ücret alýr­dýn.” dedi. “(Hýzýr) þöyle dedi:

“Ýþte bu seninle benim aramýzýn ay­rýlmasýdýr. Þimdi sana sabýr gösteremediðin þeylerin iç yüzünü haber vereceðim” dedi. (Kehf: 77-78)

Nebî (s.a.s.) þöyle buyurdu: “Ne olurdu! Musa (a.s.) sabýr et­seydi de Yüce ALLAH bizlere aralarýnda geçen olaylar (Hak tarafýndan) bize hikaye olunsaydý.” Süfyan dedi ki: “Resûlullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:

“ALLAH Musa’ya rahmet etsin. Eðer sabýr etseydi aralarýnda geçen olaylar bize kýssa olarak anlatýlýrdý.”

v Buhârî’de gelen baþka bir rivayet lafzý (4725) þöyledir:

“Musa (a.s.) Ýsrail oðullarý arasýnda hutbeye kalkmýþtý. Kendi­sine:

“En bilgili insan kimdir?” diye soruldu. O da:

“Benim” dedi. Bu þekilde cevap verdiði ve Allahu Teâlâ’ya ilmi ha­vale etmediði için ALLAH (c.c.), onu azarladý. Allahu Teâlâ da:

“Ýki denizin birleþtiði yerde kullarýmdan biri var. O senden daha bilgilidir.” diye buyurdu. Musa (a.s.)’da:

“Ya Rabbi! Ona nasýl ulaþabilirim?” diye sordu. ALLAH (c.c.):

“Bir zembil içinde bir balýk taþý, onu nerede kaybedecek olursan (denizde) iþte o zâtý (Hýzýr’ý) orada bulursun” diye buyurdu.

Bir zembilin içine bir balýk koyup yüklendiler. Yola ko­yuldular, yanýna da genç arkadaþý Yuþa bin Nûn (a.s.)’ý aldý. (Ýki denizin birleþtiði) yerdeki kayaya geldikleri zaman baþla­rýný üzerine koydular ve uyudular. Bu sýrada suyun içindeki balýk çalkalanýp suyundan dýþarý çýktý ve denize düþtü. De­nizde ise bir yol tutup gitmiþti. Allahu Teâlâ da suyun akýþýn­dan balýðý engelledi ve bir kavis çizer gibi denizde kaldý. Uyandýktan sonra genç Musa (a.s.) balýðýn denize düþüp kayýp olduðunu haber vermeyi unuttu. Gece ve günün bakiyesi boyunca bütün gün gittiler. Öbür günün (sabahý) olunca Musa (a.s.) gence:

“Haydi! Kuþluk yemeðimizi getir. Bu yolcu­luðumuzda epey yorulduk” dedi. (Kehf: 18/62) (Halbuki) Musa (a.s.), ALLAH’ýn emir buyurduðu o yerin ötesine geçmedikçe yorgunluk hissetmemiþti. Genç:

“Bak bir, dedi, kayaya sýðýnýp konakladýðýmýz vakit balýðý unuttum. Onu hatýrlamamý bana þeytandan baþkasý unutturmadý. O, þaþýlacak bir hâlde de­nizde yolunu tutup gitmiþti.” (Kehf: 18/63)

Balýk denizde yolunu tutmuþtu. Onlar da bu olay üzere hayrette kalmýþlardý. Musa (a.s.) gence:

“Ýþte aradýðýmýz o idi” dedi. Hemen izlerinin üzere geri döndüler.” (Kehf: 18/64) ta ki kayaya varmýþlardý. Bir de baktýlar ki elbisesine bürünmüþ bir kimse duruyor. Musa (a.s.) selam verdi. Hýzýr (a.s.) da:

“Acayip! Bu senin ülkende selam var mýdýr?” dedi.

“Ben Musa’yým” dedi. O da:

“Ýsrailoðlu Musa mý?” diye sordu. Musa da:

“Evet” dedi ve devamla: “Sana öðretilenlerden bana hayra ve (hi­dayete) götüren bilgi öðretmen için geldim.” dedi.  Hýzýr da:

“Senin benimle birlikte sabýr göstermeye gücün yetmez” dedi. (Kehf: 18/66). (Ve devamla): “Bende ALLAH’ýn (c.c.) kendi ilmin­den bana verdiði ilim var ki sen onu bilemezsin, sende de ALLAH’ýn verdiði öyle bir ilim var ki, onu da ben bilemem” dedi. Bunun üzerine Musa:

“Sen beni inþALLAH sabýrlý görecek­sin ve senin iþlerine karýþmayacaðým” dedi. Hýzýr da ona:

“Eðer bana tabi olursan, sana o konuda bilgi verinceye kadar hiçbir þey hakkýnda soru sorma!” dedi. (Kehf: 18/70)

(Gemileri olmadýðý için) denizin kýyýsýndan yürüyerek gittiler. Bir gemi geçti, kendilerini gemiye almalarý için söy­leþtiler. Hýzýr’ý (a.s.) tanýdýklarý için ücret almadan onlarý ge­miye aldýlar. Derken Hýzýr geminin tahtalarýndan bir tahtayý baltayla söküp aldý. Musa da (a.s.):

“Bunlar ücretsiz bizi gemi­lerine almýþ kimselerdir ve sen de batýrmaya çalýþýyor, halkýný boðmak için mi onu (gemiyi) deldin? Gerçekten sen (ziyaný, zararý) büyük bir iþ yaptýn” dedi. Hýzýr:

“Ben sana, benimle beraberliðe sabredemezsin, dememiþ miydim?” dedi. Musa (a.s.) da:

“Unuttuðum için benim kusuruma bakma ve iþim de bana güçlük çýkarma” dedi. (Kehf: 71-73)

Resûlullah (s.a.s.) þöyle buyurdu:

“Bu ilki, Musa (a.s.)’ýn unutmak sûretiyle duçar olduðu idi.” (Devamla) þöyle bu­yurdu:

“Bu sýrada geminin kenarýna bir serçe kondu ve gaga­sýyla denizin suyuna bir defa daldýrdý çýkardý. Bunun üzerine Hýzýr (a.s.):

“Þüphesiz benim ve senin ilmin, ALLAH’ýn (c.c.) il­minden, þu serçenin denizden eksilttiði kadar bir þey eksiltmiþ deðildir.” dedi. Sonra da gemiden (karaya) indiler. Yine de­nizin sahilinde yürürlerken Hýzýr (a.s.), çocuklarla beraber oyun oynayan bir küçük çocuðu gördü ve çocuðun kafasýn­dan tutup kafasýný kopardý ve onu öldürdü. Bu olay karþý­sýnda Musa (a.s.): dedi ki:

“Tertemiz bir caný, bir can karþýlýðý olmaksýzýn katlettin ha! Hakikatten sen fena bir þey yaptýn.” (Hýzýr):

“Ben sana, benimle beraber sabýr gösteremezsin, de­memiþ miydim?” der. (Kehf: 18/74-75)

Nitekim bu olay ilkinden daha þiddetliydi. “Musa:

“Eðer bundan sonra bir þey soracak olursan artýk benimle arkadaþlýk etme. O taktirde tarafýmdan özür (mazûr) sayýlýrsýn” dedi. Yine gittiler. Nihayet bir köy halkýna vardýlar. Onlardan yiyecek istediler. Ancak onlarý misafir olarak kabul etmediler. Orada yýkýlmak üzere olan bir duvarý gördüler ve Hýzýr (a.s.) bu duvarý doðrultup düzeltti. (Kehf: 18/76-77) Hýzýr o duvarý eliyle doðrulttu ve bunun üzerine Musa:

“Bu köy aha­lisinden yiyecek istedik vermediler ve misafir olarak bizi ka­bul etmediler.” Ýstiyorsan bu (duvarý onarmana karþýlýk) bir ücret alabilirdin?” dedi. Hýzýr da (a.s.):

“Ýþte bu, senin ile benim aramýzýn ayrýlmasýdýr.” dedi.  (Ve hadis) Yüce ALLAH’ýn (c.c.): “Ýþte bunlar, hakkýnda sabýr gösteremediðin þeylerin iç yüzü­dür.” (Kehf: 18/82) ayetine kadar devam ediyor.

Bunun (sonunda) Resûlullah (s.a.s.) þöyle buyurdu: “Eðer sabýr etseydi de, aralarýnda geçen olaylar bize (Hak tarafýn­dan) kýssa olarak anlatýlýrdý.”

v Buhârî’nin (4726) yine Ýbrahim bin Musa yoluyla gelen rivayetinde, dedi ki:

“Bize Hiþam bin Yusuf’un haber verdi­ðine göre; Ýbn Cüreyc kendilerine þöyle haber verdi: Bize Ya’la bin Müslim ve Amr bin Dînar’ýn haber vermelerine göre, onlara da, Said bin Cübeyr’den gelen rivayette ki az önceki ravilerden ikisi birbirlerine atýfta bulunarak: “Ben iþit­tim, ben rivayet ettim” demiþlerdi. Said dedi ki:

“Bizler Ýbn Abbas’ýn evinde oturuyorduk. Kendisi bize:

“Bana sorun?” demesi üzerine Ben:

“Ey Ebû Abbas! ALLAH, beni Kufe’de se­nin fedain kýlsýn. Adý Nevf olan kýsa boylu bir adam (Hýzýr kýssasýnda) geçen Musa’nýn (baþka bir Musa olduðunu) Ýsrail oðlu Musa olmadýðýný söylüyor?” dedim. Amr’ýn bana dediði þu idi: Ýbn Abbas dedi ki:

“ALLAH’ýn düþmaný yalan söylüyor.” Baþka bir ravi olan Ya’la da bana þöyle dedi: Ýbn Abbas (r.huma), kendisine Ubey bin Ka'b’ýn (r.a.) þöyle dediðini söy­lemiþtir, dedi ki:

“Resûlullah (s.a.s.) buyurdular ki:

“ALLAH’ýn Peygamberi Musa (a.s.) insanlara bir gün gözlerinin dolduðu ve kalplerin huþuyla titrediði bir vaaz verdiði sýra bir adam çýka geldi ve:

“Ey ALLAH’ýn Peygamberi! Yeryüzünde senden daha bilgilisi var mýdýr?” diye sordu. Musa da:

“Hayýr” dedi. Bunun üzerine (ilmi) Allahu Teâlâ’ya havale etmediði için ALLAH-u Azze ve Celle kendisini azarladý.

“Elbetteki daha bil­gili var” diye buyurdu. Musa:

“Ey Rabbim! Nerededir?” dedi. Allahu Teâlâ da:

“Ýki denizin birleþtiði yerdedir.” diye bu­yurdu. Musa:

“Ey Rabbim! Onu tanýmam için bir iþaret kýl bana” dedi.

Ravilerden Amr bana dedi ki: Hadis lafzý þöyle geliyor:

“Balýðý nerede kaybedecek olursan “oradadýr” diye buyurdu.”

Yine hadis ravilerinden birisi olan Yala bana dedi ki: “Hadis þöyle’dir:

“Ölü bir balýk al ve öyle ki kendisine ruh üflenecek” diye buyurdu. Bunun üzerine bir balýk aldý ve onu bir zembile koydu ve yardýmcýsý olan gence:

“Senden is­tediðin yardýmlardan birisi, balýðý kaybedene dek bana haber vermendir.” diye buyurdu. Genç de:

“Bana çok bir iþ (görev) vermedin ki?” dedi. Bundan dolayý Allahu Teâlâ’nýn: “Musa (yardýmcýsý olan Yuþa bin Nûn’a( as)) dediði zaman...” ayeti buyurulmuþtur.

Gelen rivayet Said (r.a.)’dan gelmemekte (baþkasýndan gelmektedir) dedi ki:

“Musa (a.s.) nemli bir yerde o kayanýn gölgesinde uyurken o balýk da hareketlenip çýrpýnmaktaydý. Genç olan:

“Kendisi uykusundan kalkana kadar ben onu kaldýrmayayým” dedi ve Musa’ya haber vermeyi unuttu. O esnada balýk çýrpýnýp denize düþtü ve Yüce ALLAH denizin aký­þýna doðru gitmesini engelleyip denizde tuttu. Tâ ki balýðýn izi bir taþ görünümündeydi.”

Ravi olan Amr (r.a.) bana dedi ki: “Sanki o balýðýn izi bir taþ görünümündeydi.” kavlini söylerken parmaklarý ile yu­varlak yapýp halka þekli yaptý ve iþarette bulundu.

Musa:

“Bu yolculuðumuzda epey yorulduk” dedi. (Kehf: 18/62)

Musa’nýn (a.s.) bu sözüne karþýlýk Allahu Teâlâ:

“Muhak­kak ki ALLAH senden yorgunluðu kopartsýn, kaldýrsýn” diye bu­yurdu.

“Bu rivayet de Said’in (r.a.) haber verdiði rivayeti de­ðildir. Baþka yolla gelen bir rivayettir.

“Sonra onlar geri dön­düler bir de baktýlar ki Hýzýr (a.s) orada duruyordu.” (Ýbn Cüreyc) dedi ki: Bana Osman bin Ebû Süleyman: “Denizinin ortasýnda yeþil bir kadife yaygý üzerinde” þeklinde söyledi.

Said bin Cübeyr (devamla) þöyle dedi:

“Hýzýr’ý (a.s.) örtü­süne bürünmüþ, elbisesinin bir tarafýný ayaklarýnýn altýna, di­ðer tarafýný da baþýnýn altýna koymuþ olarak buldu. Musa (a.s.) ona selam verdi. O da hemen yüzünden örtüyü açtý ve:

“Be­nim ülkemde selam mý? Sen kimsin?” dedi. Musa da:

 “Ben Musa’yým” dedi. Hýzýr:

“Ýsrailoðlu Musa’sý mý?” diye sordu. Musa:

“Evet” dedi. Hýzýr:

“Ne oldu, ne istiyorsun?” diye sordu. Musa da:

“Sana öðretilen hikmetten bana da öðretmen için geldim” dedi. Hýzýr:

“Tevrat senin elinde olduðu hâlde ve ALLAH (c.c.) sana vahyettiði hâlde bu sana yetmez mi? Ey Musa! Bende öyle bir ilim var ki onu senin bilmen yaraþmaz, sende de öyle bir ilim var ki, onu da benim bilmem layýk ol­maz.” dedi. O esnada bir kuþ gagasýyla denize daldýrýp su aldý. Hýzýr devamla:

“Vallahi! Benim ilmimle senin ilmin, Al­lah’ýn (c.c.) ilmi yanýnda ancak þu kuþun denizden aldýðý su gibi (bile) deðildir.” dedi.

Nihayet bir gemiye binmeye koyulduklarý vakit, bu sâhi­lin halkýný diðer sahile taþýmakta olan birçok gemiler buldu­lar. Gemi sahipleri Hýzýr’ý (a.s.) tanýdýlar ve: “O, ALLAH’ýn iyi bir kuludur” dediler.

(Belki Ya’la bin Müslim) dedi ki: “Biz Said bin Cübeyr’e:

“O Hýzýr mýdýr?” dedik. O:

!Evet o Hýzýr’dýr, biz onu ücretle taþýmayýz” diye söyledi.

“Geminin tahtalarýndan birini baltayla sökmek sûretiyle gemiyi deldi ve söktüðü tahtanýn yerine bir kazýk soktu. Musa ona:

“Sen onun insanlarýný (gemicileri) boðmak için mi ge­miyi deldin? ALLAH’a yemin olsun ki sen büyük bir iþ yaptýn.” dedi.

Mücahid “Ýmrân” sözü hakkýnda: “Büyük, çirkin” mana­sýnadýr, dedi.

Hýzýr da Musa’ya:

“Ben sana, benimle beraber sabýr gös­teremezsin, demedim mi?” dedi.

Birincisi (Musa tarafýndan) bir unutkanlýk oldu. Ortasý ise (eðer bundan sonra sana sorarsam... demesinden mütevellid) bir þart, üçüncüsü de (isteseydin elbette bir ücret alýrdýn de­miþ olduðundan) bir kasýt olmuþtur. “Musa:

“Unuttuðum þeyden dolayý kusuruma bakma ve bana iþimde zorluk çýkarma” dedi. Sonra bir çocuk ile karþýlaþtýlar. Hýzýr aniden onu öl­dürdü.”

Ya’la bin Müslim, geçen senetle dedi ki: Said bin Cübeyr dedi ki:

“Hýzýr oyun oynamakta olan birçok çocuk gördü ve onlar arasýnda kâfir ve zeki birini yakaladý, onu yere yatýrdý sonra býçakla kesti. Musa (öncesine nazaran daha þiddetle):

“Sen tertemiz ve bir can mukabili de olmayan bir cana kýydýn ha?” dedi.

Ýbn Abbas bu kelimeyi “Zekiyyeten, zâkiyeten müslimeten” þeklinde okur idi. Bu senin “Gulâmen zâkiyen” sözün gibidir.

“Sonra yine yollarýna koyulup gittiler ve yýkýlmaya yüz tutmuþ bir duvar buldular. Hýzýr o duvarý doðrulttu.”

Said bin Cübeyr, Amr bin Dinar’dan olmak üzere: “Hýzýr o duvarý eliyle doðrulttu.” dedi de, kendi elini þöyle yukarýya kaldýrdý ve duvarýn dümdüz olduðunu gösterdi.

Ya’la bin Müslim ise: “Ben Said bin Cübeyr'in “Hýzýr o duvara eliyle dokundu da duvar dümdüz oldu.” dediðini sa­nýyorum” dedi.

Musa (a.s.) Hýzýr’a:

“Ýsteseydin, bu duvarý doðrulttuðun için mutlaka bir ücret alýrdýn” dedi.

Said: “Kendisiyle yemek yiyebileceðimiz bir ücret alýrdýn” dedi. “Onlarýn arkalarýnda”, “onlarýn önlerinde” demektir. Ýbn Abbas (r.huma) böyle: “Onlarýn önlerinde bir kral vardý” þeklinde okudu. Ýbn Cüreyc dedi ki: Said bin Cübeyr’den baþkalarý, o gemileri zorla alan kralýn isminin Huded bin Buded olduðunu, öldürülen o ço­cuðun isminin de Ceysûr olduðunu iddia ediyorlar.

“Her saðlam gemiyi gasp eden bir kral vardý. Ýþte Ben, gemi o krala uðradýðý zaman ayýplý olmasýndan dolayý onu terk etmesini istedim. Gemiciler o kralý geçtikleri zaman, bu delik gemiyi iyileþtirdiler ve onunla faydalandýlar.”

Ravilerden kimi “O deliði câm ile kapattýlar” dedi, kimi de “zift ile kapattýlar” dedi.

O öldürülen çocuðun ana-babasý iki Mü’min idiler, çocuk ise kâfir idi. Biz o mü’min olan ana-babayý bir azgýnlýk ve kâfirlik gelmesinden, çocuk sevgisinin onlarý, o çocuðun dini üzere ona uymalarýndan endiþe ettik. Ýstedik ki, onlarýn Rabbi bunun yerine kendilerine temizlikçe daha hayýrlýsýný, merha­metçe daha yakýnýný versin. Hýzýr (a.s.) bunu Musa’nýn: “Sen tertemiz bir cana mý kýydýn?” sözüne münasip olarak söyledi.”

“Merhametçe daha yakýný” yani ana-baba, ALLAH’ýn (c.c.) ihsan edeceði çocukla, Hýzýr (a.s.) öldürdüðü evvelki çocuktan daha çok merhamete nail olacaklar manasýnadýr.

Said bin Cübeyr’den baþkasý: O ana-babaya, öldürülenin yerine bir kýz çocuðu verirdi.” dedi. Davud bin Ebû Âsým ise birden fazla ravi’den: O bir kýz çocuðudur, diye söyledi.”

v Müslim’de (2380) gelen bir lafýz þöyledir:

“Musa Ýsrail oðullarý arasýnda bulunduðu bir sýra hutbe vermek için ayaða kalktý. Kendisine,

“Hangi insan daha alimdir?” diye soruldu. Musa da:

“Ben en iyi bilenim” diye cevap verdi. ALLAH’a ilmi havale etmediði için Allahu Teâlâ Musa’yý azarlardý ve ona:

“Ýki denizin birleþtiði yerde kulla­rýmdan biri var, o senden daha âlimdir.” diye vahyetti. Musa:

“Ey Rabbim! Ben ona nasýl bir yol bulayým?” dedi. Ona:

“Bir zembil içerisinde bir balýk taþý. Balýðý nerede kaybedecek olur­san iþte o kul (Hýzýr) oradadýr” denildi. Musa (a.s.) gitti ve ya­nýnda kendisine hizmet eden genci Yuþa bin Nûn da gitti. Musa (a.s.) zembilin içine bir balýk koyup yüklendi. Musa ve yardýmcý genci yürüyerek gittiler. (Nihayet iki denizin bitiþtiði yerdeki) kayanýn yanýna vardýklarýnda Musa ve yardýmcý genci uyumaya baþladýlar. Bu esnada balýk zembilde kýpýr­damaya baþladý ve zembilden dýþarý fýrladý. Sonra denize düþtü. Allahu Teâlâ suyun akýþýný tuttu da nihayet denizin içinde bir su küngü gibi boþluk oluþtu, böylece de Balýk için bir yol oluþtu. Bu olay üzerine Musa ve genci çok hayrette kaldýlar. (Uyandýktan sonra) o günlerinin bakiyesi ile bütün gece yürüdüler. Musa’nýn yardýmcý arkadaþý olan genç, Mu­sa’ya (a.s.) haber vermeyi unuttu. Sabah olunca Musa, yar­dýmcýsýna:

“Haydi, kuþluk yemeðimizi getir. Bu yolculuðu­muzda epey yorulduk” dedi. (Halbuki) Musa (a.s.) emrolunduðu yerin ötesine geçmedikçe yorgunluk duyma­mýþtý. Hizmetçisi:

“Gördün mü, kayada konakladýðýmýz vakit ben balýðý unutmuþum. Onu söylememi þeytandan baþkasý unuttur­madý. O, þaþýlacak bir þekilde denizde yolunu tutup gitti” dedi. Musa da:

“Zaten bizim istediðimiz de buydu” dedi. Ve izleri üzerinde, kendi izlerine baka dura geriye döndüler.

Nihayet kayanýn yanýna vardýklarýnda örtüsüne bürün­müþ bir kiþi gördüler. Musa (a.s.) ona selam verdi. O da:

“Bu senin ülkende selam nereden?” dedi. O da:

“Ben Musa’yým” dedi. Hýzýr da:

“Ýsrailoðlu Musa’sý mý?” diye sordu. Musa’da:

“Evet o” dedi. Hýzýr:

“Sen ALLAH’ýn sana vermiþ olduðu bir ilim üzeresin ki onu ben bilmem. Ben de ALLAH’ýn bana bahþetmiþ olduðu bir ilim üzereyim ki, onu da sen bilmezsin.” dedi. Musa (a.s.) da:

“Sana öðretilen rüþd (hikmetten) bana bir þey öðretmek için geldim, sana tâbi olayým” dedi. Hýzýr da:

“Ger­çekten sen benimle beraber sabredemezsin. Ýç yüzünü kav­rayamadýðýn bir bilgiye nasýl sabredersin” dedi. O da:

“Sen beni inþALLAH sabýrlý bulacaksýn ve sana hiç­bir iþte karþý da gelmeyeceðim” dedi. Hýzýr da:

“Eðer bu hâl üzere bana tabii olacaksan ben, sana anýp söyleyinceye ka­dar bana hiçbir þey sorma” dedi. Musa:

“Evet” diye cevap verdi. Bir vakit sonra Hýzýr ve Musa (gemileri olmadýðý için) deniz kýyýsýnda yürüyerek gittiler. Yanlarýndan bir gemi geçti. Kendilerine gemiye almalarý için söyleþtiler. Gemiciler Hýzýr’ý tanýdýklarý için ücretsiz gemiye aldýlar. Derken Hýzýr (a.s.) ge­minin tahtalarýndan birine el atýp yerinden söktü. “Musa da:

“Adamlar bizi gemilerine ücretsiz aldýlar ve sende gemilerine kastedip içindekileri batýrmak için mi deliyorsun? Gerçekten bu yaptýðýn büyük bir þey” dedi. Hýzýr (a.s.):

“Ben, sana benimle beraber sabýr edemezsin demedim mi?” dedi. Musa:

“Unuttuðumdan dolayý benim kusuruma bakma ve bana bu iþte zorluk çýkarma” dedi. Sonra gemiden indiler, sahil kýyýsýnda yürürlerken bir de baktýlar ki bir çocuk diðer çocuklarla oyun oynuyor. Hýzýr, çocuðun baþýný tuttu ve eliyle baþýný kopartýp çocuðu öldürdü. Musa (a.s.):

“Tertemiz bir cana, diðer bir can karþýlýðý da olmaksýzýn kýydýn ha! Gerçekten sen çok kötü bir þey yaptýn” dedi. Hýzýr da:

“Ben, sana benimle beraber sabýr edemezsin demedim mi?” dedi. Bu birinciden daha þiddetlidir dedi. Musa:

“Eðer bundan sonra sana bir þeyler sorarsam be­nimle bir daha arkadaþlýk etme: Tarafýndan da þüphesiz bir özre (mazur görülmeye) ulaþmýþsýndýr.” dedi. Yine gittiler. Nihayet bir köy halkýna vardýlar, onlardan yiyecek istediler, ama onlarý misafir kabul etmediler. Derken orada yýkýlmaya yüz tutmuþ bir duvar buldular. Hýzýr da duvara eliyle iþaret ederek doðrultuverdi. Bunun üzerine Musa:

“Bu köy halký öyle insanlar ki, kendilerinden yiyecek istediler ama verme­diler, isteseydin, elbetteki buna (duvarý düzeltmene) karþý bir ücret alýrdýn” dedi. Hýzýr da Musa’nýn bu sözü üzerine:

“Ýþte bu, benimle senin ayrýlýþýmýzdýr. Sana sabýr edemediðin þey­lerin iç yüzünü haber vereceðim” dedi.

Resûlullah (s.a.s.) þöyle buyurdu: “ALLAH Musa’ya rahmet etsin. Ýsterdim ki; Musa sabýr gösterseydi de aralarýnda geçen olaylar (Hak tarafýndan) bize kýssa olarak anlatýlsaydý.”

Yine þöyle buyurdu: “Olayda Musa (a.s.)’ýn bu ilk muha­lefeti dalgýnlýðýndan ötürüydü.” Bir rivayet de þöyle buyurdu: “O sýrada bir serçe kuþu uçup geminin kenarýna kondu. Sonra denizden bir yudum su aldý. Bunun üzerine Hýzýr (a.s.): “Þüphesiz ki, benim ve senin ilmin, ALLAH’ýn ilminden þu ser­çenin denizden eksilttiði bir yudum su kadar (bile) eksiltmez” dedi.”

v Yine Müslim’de (172/2378) geçen bir rivayet lafzý þöyle­dir: “Ubey bin Ka’b’tan, dedi ki: “Resûlullah (s.a.s.)’ýn þöyle buyurduðunu iþittim:

“Musa (a.s.), kavmi içerisinde onlara Al­lah’ýn günlerini hatýrlatýrken – ki ALLAH’ýn günleri Onun nimet ve imtihanlarýdýr – bir ara:

“Yerde benden daha hayýrlý ve daha bilgili bir kimse bilmiyorum” dedi. Bunun üzerine Yüce ALLAH (c.c.) Musa’ya:

“Ben hayýrý ya da hayrýn kimde olduðunu en iyi bilenimdir. Yerde öyle bir kimse vardýr ki o senden daha alimdir” diye vahyetti. Musa da:

“Beni onun yoluna ulaþtýr” dedi. Kendisine:

“Yanýna bir tuzlu balýk al. O kul, balýðý kaybedeceðin yerdedir” denildi. Bunun üzerine Musa (a.s.) ve yardýmcý genci yola çýktýlar. Nihayet kayaya geldiler. Müteakiben genç körleþtirildi. Musa (a.s.) gencini býrakýp gitti. Balýk da suyun içinde kýpýrdayýp debelenmekteydi. Su da onun üzerine kapanmaya baþlayarak gitgide su küngü gibi bir boþluk meydana getirdi. Bundan sonra Musa’nýn genci: Ben ALLAH’ýn peygamberine yetiþip bu olayý ona haber ver­meyecek miyim?” dedi. (Gitti ona yetiþti). Ancak bu hadise ona unutturuldu. Oradan geçip gittikleri vakit Musa (a.s.) gen­cine:

“Haydi, kuþluk yemeðimizi getir, seferimizde epey yo­rulduk” dedi. Halbuki onlara, emrolunduklarý o yerin ötesine geçmedikçe yorgunluk hissi gelmemiþti. Genç, Musa’nýn bu sözü ile o balýk hâdisesini hatýrladý ve:

“Gördün mü, kayaya konaklayýp sýðýndýðýmýz vakit ben o balýðýn kaçtýðýný sana ha­ber vermeyi unutmuþum. Onu söylememi bana þeytandan baþkasý unutturmadý. Balýk þaþýlacak bir hâlde deniz içinde yolunu tutup gitmiþ idi.” dedi. Musa:

“Zaten istediðimiz de buydu.” dedi ve izlerinin üzerinde gerisin geriye baka baka geri döndüler.

Nihayet genç, balýðýn kaybolduðu mekaný Musa’ya gös­terdi. Musa da:

“Bana vasfedilen yer iþte burasýdýr” deyip o adamý aramaya baþladý. O esnada elbisesine bürünmüþ ve arkasý üstü dümdüz yatmýþ bir vaziyette Hýzýr ile karþýlaþtý.

“Esselâmü aleyküm” dedi. Musa, Hýzýr da:

“Ve aleyküm selâm, sen kimsin?” diye sordu. Musa da:

“Ben Musa’yým” dedi. Hýzýr yine:

“Kim Musa?” dedi. Musa da:

“Ýsrailoðullarýnýn Musa’sý” dedi. Hýzýr da:

“Seni buraya götüren büyük iþ nedir? diye sordu. Musa da:

“Sana öðretilen hik­metten bana da öðretmen için (sana tabi olmaya) geldim” dedi. Hýzýr da (a.s.):

“Doðrusu, sen benimle beraber sabýr edemezsin. Ýç yüzünü kavrayamadýðýn bir ilme nasýl sabýr gösterebilirsin ki? yapmam bana emrolunan bir iþ ki sen onu gördüðünde sabýr gösteremezsin” dedi. Musa da:

“Beni inþALLAH sabýr edenlerden bulacaksýn ve sana hiçbir iþte de karþý gelmeyeceðim” dedi. Hýzýr da:

“Eðer bana bu hususta tabi olacaksan, ben sana anýp söyleyinceye kadar, bana hiç­bir þey sorma” dedi. Bunun üzerine kalkýp gittiler.

Derken bir gemiye bindiler, Hýzýr hemen bu gemiyi deli­verdi. Gemiyi deliverdiði hâlde onun üzerine dayandý. Musa (a.s.) ona:

“Ýçindeki topluluðu boðasýn diye mi gemiyi deldin? Gerçekten büyük bir iþ yaptýn sen” dedi. Hýzýr da:

“Ben sana, benimle beraber sabýr edemezsin demedim mi?” dedi. Musa:

“Unuttuðum þeyden ötürü kusuruma bakma ve bu iþte de bana zorluk çýkartma” dedi. Ve yine gittiler. Nihayet oyun oynamakta olan bazý çocuklara rast geldiler. Hýzýr on­lardan birinin yanýna doðru gitti ve hiç düþünmeden çabucak o çocuðu öldürdü. Musa bu olay karþýsýnda daha çok dehþete kapýlýp: adam öldürdün ha! Gerçekten sen çok kötü bir þey yaptýn” dedi.

Resûlullah (s.a.s.) iþte burada: “ALLAH’ýn rahmeti bizim ve Musa’nýn üzerine olsun! Eðer o acele etmemiþ ol­saydý, elbetteki bazý tuhaf olaylar görecekti. Ama onu arka­daþý yanýndan bir kýnama ve kötüleme yakalamýþtýr. Bundan dolayý Musa: “Eðer bundan sonra sana bir þey sorarsam be­nimle arkadaþlýk etme. O hâlde tarafýmdan muhakkak özre (maruz olmaya) ulaþmýþsýndýr.” dedi. Þayet Musa (a.s.) sabýr göstermiþ olsaydý. Muhakkak ki hayret verici þeyler göre­cekti.” diye buyurdu.

Ravi der ki: Resûlullah (s.a.s.) peygam­berlerden birisini andýðý zaman duaya kendisinden baþlar. “ALLAH’ýn rahmeti bize ve kardeþim filan üzerine olsun, ALLAH­‘ýn rahmeti bizim üzerimize...” derdi.

Yine gittiler. Nihayet halký alçak olan bir köye geldiler. Meclislerde dolaþýp onlardan yiyecek istediler ancak kendile­rini misafir etmekten çekinmiþlerdi. Oradan geçerken yýkýl­mak üzere olan bir duvar buldular. Hýzýr, bunu derhal doð­rultuverdi. Bunun üzerine Musa da:

“Ýsteseydin elbetteki buna karþý bir ücret alýrdýn” dedi. Hýzýr da:

“Ýþte bu, benimle senin ayrýlýþýmýzdýr” dedi ve elbisesini alýp þöyle dedi:

“Sana üzerinde sabredemediðin þeylerin iç yüzünü haber vereceðim. Gemiye gelince; O, denizde iþ ya­pýp çalýþan yoksullarýndý. Onun için ben gemiyi kusurlu yap­mak istedim ki arkalarýnda her saðlam gemiyi zorla gasp eden bir kral vardý.” (el-Kehf: 18/79). O gemiyi bedelsizce zap­tedecek olan kral geldiði zaman gemiyi delik hâlde buldu ve o gemiyi zapt edip gasp etmekten vazgeçti. Sonra gemi sa­hipleri bu delik gemiyi bir tahta ile onarýp düzelttiler.

Oðlana gelince: o tabiatlandýrýldýðý vakit kâfir olarak tabiatlandýrýlmýþ idi. Onun ana-babasý ona çok meylediyorlardý. Þayet o çocuk olgunluk çaðýna eriþmiþ olsaydý ana-ba­basýný da azýtacak, onlarý da küfre sokacaktý.” Ýstedik ki onla­rýn Rabbi bunun yerine kendilerine temizlikçe daha hayýrlýsýný ve merhametçe daha yakýnýný versin. Duvara gelince; Bu o köydeki iki yetim oðlancýðýndý. Altýnda onlara ait bir define vardý. Babalarý iyi bir adamdý. Yani Rabbin diledi ki ikisi de buluða ersinler, definelerini çýkarsýnlar. Bu Rabbinden bir merhamet idi. Ben bunlarý kendi görüþümle yapmadým. Ýþte senin üzerinde sabýr edemediðin þeylerin iç yüzü budur.” (el-Kehf: 18/81-82)

v Yine kýsaltýlmýþ olarak Müslim (174/2378) lafzýnda þöyle buyurulmuþtur:

“Musa (a.s.) Ýsrail oðullarý içinde bulunan bir toplulukla beraber bulunduðu bir zaman bir adam çýka geldi ve:

“Senden daha bilgili var mýdýr, biliyor musun?” diye sordu. Musa da:

“Yoktur” dedi. Allahu Teâlâ da:

“Elbetteki var, kulumuz Hýzýr” diye Musa’ya vahyetti. Musa (a.s.) da ona ulaþmak için yolu sordu. Allahu Teâlâ da bu isteði üzere ona balýðý bir iþaret kýldý ve:

“Balýðý nerede kaybedersen oradan geriye dön artýk çünkü Hýzýr’la orada karþýlaþacaksýn” denildi.

Sonra gittikçe gitti Musa, ALLAH’ýn dilediði kadar. Sonra gencine (Yuþa bin Nûn’a):

“Haydi! Kuþluk yemeðimizi getir” dedi. Genç de Musa’nýn yemeði istemesinden hemen sonra:

“Gördün mü! Biz kayaya konaklamak için sýðýndýðýmýz vakit balýðý unuttum. Bunu bana þeytandan baþkasý unutturamaz” dedi. Bu cevabý üzerine Musa gence:

“Ýþte istediðimiz buydu” dedi ve izlerini gerisin geriye takip ederek döndüler.” Sonra da Hýzýr’ý buldular. Haklarýnda olanlar daha sonra ALLAH’ýn kitabýnda buyurduðu gibi geliþti.”

[1] Müttefekun aleyh. Lafýz Buhârî’ye aittir (74).

[2] Hadis hakkýnda Ýmamý Nevevi (r.h) der ki: "Þüphesiz ki Musa-Hýzýr (aleyhisselâm) kýssasýnda, birçok kaideyi, usûlü, fürûyu, âdâbý ve önemli nefsi konularý barýndýran konular mevcuttur. Mesela: Ýslâm'ýn ana prensiplerinden olan: "Þeriatýn getirdiði her þeye teslim olmanýn zorunluluðu konusu." Ýsterse Ýslam'da gelen bu kanunun hikmeti bazýlarca bilinsin ya da bilinmesin ya da çoðunluk ister idrak etsin veyahut insanlarýn çoðu anlamasýn hiç fark etmez. Ýman edilmesi gerekiyor. Kader konusunda olduðu gibi. Ayný þekilde hadiste geçen çocuðun öldürülmesi, geminin delinmesi zahiri anlamda. Kötü iþlerdendir. Ancak bunlarýn açýklamasýný: ALLAH bildirmeseydi: Mahlukat bilmezdi. ALLAH-u Teâlâ bunu bildirdiði vakit bildiler. Bundan dolayý da Hýzýr (as): "Ben bunlarý kendi kafama göre yapmadým" dedi. Yani ALLAH (c.c.) emir buyurdu."

Ynt: Musa Aleyhisselam By: ceren Date: 04 Eylül 2016, 15:18:12
Esselamu  aleyküm.Rabbim bizleri Hz.Musa gibi Allahýn yolunda giden ve hak yolda Allahýn emrine uyup yaþayan ve cennet ehli olan kullardan eylesin inþallah.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim...
Ynt: Musa Aleyhisselam By: yagmur_7-c Date: 04 Eylül 2016, 16:29:53
Ve aleykum aelam
Hizir hemen gorunmez ama kisi cok.zor durumda kaldigi.zaman bi sekilde insana yardim eder...Hizir Allah in hizli yardimodir...Rabbim sevdigi kullatindan olabilmeyi nasip etsin insallah...

radyobeyan