Emri Maruf Nehyi Münker
Pages: 1
Takdim 3 By: sidretül münteha Date: 28 Mayýs 2011, 20:56:23
TAKDÝM


Varýlan nokta göstermiþtir ki, peygamberlerin yürüttükleri bu görev, mahiyet itibariyle küllenmiþ, bu kavramlarýn Kur'an'da ve Sünnet'te ne ifâde ettikleri eksik anlaþýlmýþtýr. Kitabýn yazarý "Mar’uf ve Münker" görevinin yeniden diriliþini ve bunun gereðini ileri sürer, Ýslâm'ýn devlete dönüþmesinin ve söz sahibi kýlýnmasýnýn yolu, "Ma'rufu emr ve Münkeri nehiy' görevinin Kur'an ve Sünnet ýþýðýnda anlaþýlabileceði görüþündedir.
Ýslâm dâvetçesini yetiþtirmek Ýslâm ümmetinin görevidir. Bu görevin ihmâli, ALLAH'ýn dinine isyaný ve isyan edenlerin sayýsýnýn artmasý ve nihayet câhiliyenin hüküm sürmesi ve insanlara hükmetmesi anlamýný taþýr, Ýslâm ümmeti, Ýslâm'ýn din ve dünya, din ve devlet, din ve siyaset, din ve sosyal hayat denklemini kurduðunu, evrensel bir mesaj ve çaðlar üstü bir nizam olduðunu ispat etmakle yükümlüdür. Ýslâm'ý anlayan ve her devirde onu insanlýða sunan ilim otoritelerinin yetiþtirilmesi farzdýr. Bu, Ýslâm ümmetinin diðer ümmetler karþýsýndaki varlýðýný ve hayatiyetini ifâde eder.
Günümüzde itikad alanýnda müslümanlar arasýnda yaygýnlýk kazanan bid'atlerin baþýnda "Siyaset Kavramý ile Din Kavramý" arasýndaki sürtüþmenin sonucu olan laiklik gelmektedir. Bu kavram, "müslümanlarý, eli kolu baðlý vaziyete getirmek için dýþ güçlerin kullandýðý en etkin silahdýr" demek, asla yanlýþ olmaz. Bugün halký müslüman ülkelerin insanlarý fikir ve otoritede kendi ülkelerinde yabancý güçlere terkel dilmiþ birer mevta durumundadýr. Yabancý kültürün Ýslâm ümmetine açtýðý savaþ sonucudur ki, islâm dünyasýnda batý kültürü standýrtlarma ve eðitini felsefesine göre yetiþmiþ müslüman entellektüeller, laiklik kavramýný ilmî verilere dayandýrarak savunur hale gelmiþlerdir. Hatta batý kaynaklý bu kavram diðer çaðdaþ kavramlar gibi müslümanlarm düþüncelerine yerleþtirilmiþ ve böylece entel müslümanlar ile müslüman halk arasýnda korkunç boyutlarda anlaþmazlýk tohumlarý saçýlmýþtýr. Hatta bu kavram karþýsýnda antipatisini ifâde eden müslüman, entel müslüman tarafýndan hainlikle itham edilir hale gelmiþtir. Bu ise Avrupalý olma, çaðdaþ uygarlýða kavuþma ideali uðruna yapýlmýþtýr.
Ýslâm dünyasýndaki düþünürler, secularism (=lâdînîlîk) konusunu iþlerken genelde Osmanlý ve hilâfet meselesini de tartýþýrlar. Arap kökenli mütefekkirlere göre, Osmanlý, Ýslâm'a hizmeti inkâr edilemiyecek üstünlükte olmakla beraber, kimi eylemleriyle kendi kuyusunu kazmýþ ve yönetimi altýndakiler! de beraberinde yýkýma sürüklemiþtir. Umumî kanaat olmamakla beraber, yaygýn görüþ budur.
Dinde reform adýyla, Ýngiliz'e ve Batý'ya kucak açmayý, hatta onlarla içli-dýþlý olmayý normal gördüðü halde müslüman þahsiye ti erdeki basit hatalarý enine boyuna tartýþýrken kâfirlere hoþgörü kanatlarýný açan Muhammed Abduh, böyle bir konuda zikredilmeden geçilmez þüphesiz.
"el-Ýlmâniye" kitabýnýn, müellifi Sefer b. Abdürrahman el Hevâlî, Muhammed Abduh'un fikir ve tavýrlarýný gündeme getirdikten sonra diyor ki:
"......Muhammed Abduh lâik deðildi (!) ama, fikirleri Avrupa laikliði ile Ýslâm dünyasý arasýnda birleþtirici halkayý temsil ediyordu. Bunun içinde Haçlý-Yahudî plâncýlarý onu kutlamýþ, bilimin ve eðitimin, Ýslâm dünyasýnda laikleþtirilmesi ve dinin sosyal hayattan uzaklaþtýrýlýp, cahaliyye kanunlarýna dönülerek þeriat ile amelin iptalinde bir köprü olarak kullanmýþtýr onu. Müslüman yýðýnlar da, lâikliðe geçiþte onun reformcu fikirlerinin arkasýna sýðýnmýþtýr. 3
Ma'ruf, Ýslâm nizamýnýn hükümleri, genel prensipleri ve teþri ruhu uyarýnca, yapýlmasý ve söylenilmesi gereken her söz ve fiildir. Münkei ise, ister mükelleften, ister mükellef olmayan birisinden gelsin, Ýslâm hukukunun yasakladýðý her türlü suç ve günah fiildir. Ýþlenen suç isteý gizli ister açýk olsun, görenin ona engel olmasý vaciptir. 4Bazý hukuk bilginleri, münkeri, iþlenmesi þer'an mahzurlu olan heý þey, diye tarif ederler. 5 Bu hukukçular, "iþlenmesi yasak olan" tabirini suç ve günah deyimine üstün tutarlar. Zira onlara göre münker, günahtan daha çok umumiyet ifâde eden bir lafýzdýr.
Þu halde marufu emir, Ýslâm þeriatý uyarýnca, yapýlmasý veya söylenmesi gereken hususlarý teþvik etmektir. Münkeri nehiy ise, terkedilmesi gerekeni ortadan kaldýrýp, þeriatýn uygun gördüðü þeyleri teþvik etmektir. 6
Bu görev bu kadar önem arzedince, Ýslâm ümmetinin ihmalkâr davranmasýnýn neye mal olacaðý açýkça anlaþýlmaktadýr. Bugün iþte korkunç boyutlarda seyreden olumsuz Ýslâmî hayat bu ihmalin sonucudur. Saðlam Ýslâmî bir hayat, elbette ki Ýslâm'ýn kâmil anlamda söz sahibi olduðu hayattýr. Bunun da Ýslâm'ýn develet olduðu dönemlerde açýkça görüldüðü tarîhen sabittir.
Bu uzun takdimden sonra þu hususlarý kýsaca arzetmekte fayda mülahaza ediyorum.
1- Eserin tercümesine çalýþýrken mümkün olduðu kadar manaya sadýk kalmakla beraber, üslûbun sâde olmasýna gayret ettim.
2- Lafzý tercüme yerine tefsiri tercüme yolunu tercih ettim. Yazarýn ifâde ettiklerini türkçe olarak anlamaða ve öylece ifâdeye etmeye çalýþtým.
3- Tercümedeki vaki hatalar bana aittir. Uyanlara ve hatalarýn düzeltilip bildirilmesine gönlümüz açýktýr.
4- Eser sekiz ana baþlýk altýnda iþlenmiþtir. Kitabýn orijinali Urduca'dýr. Arapça'ya çeviren Medine Ýslâm üniversitesi öðretim görevlilerinden Muhammed Ecmel Eyyûb-El-Îslahî'dir. Bize Türkçeye tercüme iznini bildiren mektubunu da kitabýn baþ tarafýna koydum.
5- Kitap akýcý olmayabilir. Fakat anlaþýlýr ifâdeler kullanmaða gayret edilmiþtir. Kaynaklar konuþturulmuþ
3 el-Ýlmaniyye -Neþ'etüha ve Tatavvuruha ve âsârüha fi'l-hayati'l-Ýslâmiyyeyti'l-Muasýra. (Sefer b. Abdurrahman e!-Hevâlî) sh: 579 Doktora tezi
4 Ýslâm Ceza Hukuku ve Beþeri Hukuk (A. Udeh) cilt: 2 sh. 9-10
5 el-Ýhyâ, cilt: 2, sh: 35
6 Fahru'r-Razî (Tefsîr-i Kebîr) cilt: 3, sh: 20
yorumlar getirilmiþtir.
6- Dipnotlarla kitaptaki bazý önemli fikirleri açýklamaktan kendimi alamadým. Ayrýca tercüme arasýnda dahi bazý parantez içi açýklamalar da yapýlmýþtýr.
Konunun çok önemli olmasý ve Ýslâmî açýdan hayatî bir önem arzetmesi nedeniyle çevirimiz umarým ki sevab kazandýracaktýr.
Eðer kitap "ma'ruf ve münker" kavramlarýna takdir edilen önem ve deðerin anlaþýlmasýna yardýmcý olursa görevini yapmýþ demektir. Bu iki kavram çeþitli kitaplarda bir takým baþlýklar altýnda iþlenmiþtir. Bu muhakkak. Ama yazarýn çok zengin bir bibliyografyaca baþvurarak hazýrladýðý bu kitap, inanýyorum ki müslümanýn sahip olduðu ideale bir çok açýdan katkýda bulunacak ve ufkunu daha da geniþletecektir. Bazý araþtýrmacýlara da yeni ufuklar açacaðýný umuyorum. Eser kendi sahasýnda belki ilk detaylý bilgi ile karþýmýza çýkmaktadýr. Bu benim sahip olduðum kanaat. Ama þunu kesinlikle söyleyebilirim ki, kitap bana çok þeyler kazandýrmýþtýr.
Cenâb-ý Hakk'tan bu nâçiz tercümeyi hayýrlara vesile kýlmasýný dilerken, doðacak sevaptan tüm geçmiþ büyüklerimin ruhlarýnýn hisseyâb olmasýný umarým. Yine Ýslâmi uyanýþýmý ve þuurumu kendilerine borçlu olduðum Ýslâm'ýn mücâhid ulemasýný, geride býraktýklarý dinî heyecan ve yaþayýþlarýndan dolayý rahmet ve minnetle anarken þefaatlerine nail olmak ve gönüllerimizde býraktýklarý o ulvî ideallerin islâm'a susamýþ tüm gençliðe nasib olmasý da en büyük temennimdir.


Mehmet Karabulut
5.5.1991
Maîtepe/Îstanbul


3 el-Ýlmaniyye -Neþ'etüha ve Tatavvuruha ve âsârüha fi'l-hayati'l-Ýslâmiyyeyti'l-Muasýra. (Sefer b. Abdurrahman e!-Hevâlî) sh: 579 Doktora tezi
4 Ýslâm Ceza Hukuku ve Beþeri Hukuk (A. Udeh) cilt: 2 sh. 9-10
5 el-Ýhyâ, cilt: 2, sh: 35
6 Fahru'r-Razî (Tefsîr-i Kebîr) cilt: 3, sh: 20


radyobeyan