Fýkhus Sahabe
Pages: 1
Hz. Osman ibni Mazun By: sidretül münteha Date: 05 Mayýs 2011, 15:07:57
Hz. Osman Ýbn-i Maz'un (R.Anh)


Hz.Osman Ýbni Maz'un (R.a.), Medine'de vefat eden ilk Muhacir sahabedir. Bakî kabristanlýðýna defnedilen ilk muhacirdir. O, ilk müslümanlardandýr. Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem efendimiz Dâru'l-Erkam'a yerleþmeden önce Ýslâmla þereflendi. Câhiliye döneminde de temiz yaratýhþh, aðýrbaþlý bir insandý. O dönemde de hiç içki içmedi. "Aklý gideren, benden aþaðýdakileri bana güldüren bir þeyi içmem" derdi. Onun Ýslâm'a giriþi Ahmed Ýbni Hanbel'in Müsned'inde þöyle anlatýlýr:

"Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir gün Mekke'de evinin yanýn­da oturuyordu. Osman Ýbni Maz'un da oradan geçiyordu. Rasûlullah (sav)'e bakýp tebessüm etti. Ýki cihan Güneþi Efendimiz de ona: "Biraz oturmaz mýsýn?" buyurdu. O da karþýsýna oturdu. Konuþurlarken Resûl-i Ekrem (sav) Efendimize bir hal oldu. Sanki karþýsýnda birisi ona bir þeyler anlatýyor, Efendimiz de anladým dercesine baþýný sallýyordu. Bu hal bir müddet sonra geçti. Osman bu hali merak etti ve Efendimize sordu. Resûl-i Ekrem (s.a.) efendimiz kendisine Allah'ýn elçisi Cebrail'in geldiðini ve Nahî Sûresi 90. âyet-i celileyi indirdiðini söyledi. Meâlen:

"Muhakkak ki Allah, adaleti, ihsaný ve akrabaya vermeyi emrediyor. Zinadan, fenalýklardan ve insanlara zulüm yapmaktanda nehyediyor. Size böylece öðüt veriyor ki, benimseyip tutasiniz."

Bu hadise Osman îbni Maz'un'un gönlünde iman nurunun parlamasý­na vesile oldu. Oracýkta Ýslâm'a giriverdi. Ýslâm'ýn ilk günlerinde Osman'ýn bu hareketi Fahr-i Kâinat (sav) efendimizi pek memnun etti. Ailesine de Ýslâm'ý anlattý ve onlar da müslüman oldular. Diðer müslümanlar gibi o da müþriklerin ezâ ve cefâlarýna mâruz kaldý. Ama imanýn­dan hiç taviz vermedi. Sonunda Habeþistan'a hicret etti.

O, hicret eden ilk gurubun baþkanýydý. Habeþistanda inançlarýný daha rahat bir þekilde yaþama imkâný bulan ilk muhacirler her an Mekke'den haber bekliyorlardý. Ýki cihan Güneþi Efendimizden ayrý kalmalarýna çok üzülüyorlardý. Bir ara Kýýreyþ'in Ýslâm'a girdiði haberini aldýlar. Bunun üzerine müslümanlar Mekke'ye geri dönmeye baþladýlar. Ancak Mekke'ye yaklaþýnca bu haberin yalan olduðunu öðrendiler. Aralarýnda istiþare ettiler ve herkes bir dostunun himayesine girmek süreliyle Mekke'de kalmaða karar verdiler. Kimi himaye edecek birini buldu, kimi de gizlice Mekke'ye girdiler. Osman Ýbni Maz'un (R.a.) Veiid bin Mugiyre'nin himayesine girmiþti. Fakat inanan bir insan için müþrik birinin himayesinde olmak hazmedilir þey deðildi. Bu yüzden hepsinin gönlü huzursuzdu.

Osman Ýbni Maz'un (R.a.) bu durumun acýsýný kalbinde hissetti ve bunu imandan taviz vermek olarak kabul etti. Birgün kendisini: "Vallahi benim arkadaþlarým Allah yolunda eziyet ve sýkýntý çekerken, bir müþriðin himayesinde rahat ve emniyet içinde yaþamam benim için büyük bir eksikliktir diyerek iç muhasebeye tabi tuttu. Sonra kalktý Velid bin Mugire'ye geldi ve ona:

"Ey Ebû Abdiþþems! Artýk senin himayeni kabul etmiyorum." dedi. Velid:

"Niçin ey Kardeþimin oðlu!" dedi. O da:

"Ben artýk Allah'ýn himayesini kabul ediyorum. Ondan baþkasýnýn himayesine girmek istemiyorum." diye cevap verdi. Velid:

"Öyleyse bunu Kabe'ye git ve orada açýkla." dedi. Birlikte Kabe'ye git­tiler. Osman Ýbni Maz'un (R.a.) orada:

"Ben Allah'dan baþkasýnýn himayesinde bulunmayý sevmiyorum. Onun için Velid'in himayesini artýk kabul etmiyorum." diye ilân etti ve Velid'in himayesinden çýktý.

Münkir ve müþriklerin iradesi ve icazetiyle Allahû Teâla'ya kulluk edilmez. Allahû Teâla'ya kulluk etmenin rükünlerinden birisi de, münkir ve müþriklerin iradesini ve icazetini toptan reddetmektir.

Bir gün o, Kureyþlilerin toplandýðý yere gitmiþti. Lebid þiir okurken: "Þüphesiz Allah'tan baþka her þey bâtýldýr." dedi. Osman Ýbni Maz'un da: "Doðru söyledin." dedi. Lebid: "Her nimet mutlaka yok olacaktir." mýsrasýný okurken Osman (R.a.) Yalan söyledin, cennet nimetleri ,yok olmaz." dedi. Lebid Kureyþlüere sitemle: "Sizin meclisinizde böyle kimseler olmazdý. Ne oldu size?" dedi. Bu sýrada Abdullah Ýbni Umeyye adýndaki müþrik Osman Ýbni Maz'un (R.a.) 'in gözüne þiddetli bir yumruk vurdu. Velid yeðenine: "Himayemi reddetmeseydin böyle olmazdý." dedi. Bunun üzerine o da: "Vallahi, Allah yolunda bu saðlam gözüm de ötekinin akîbetine uðrasa gam yemem. Þüphesiz ben senden daha güçlü birinin MmâyesÝndeyim. Bana ne kadar eziyet etseler de bu yolda yürüyeceðim." dedi. Sa'd Ýbni Ebî Vakkas (R.a.) da o meclisdeydi. Kardeþine yapýlan bu zulme dayanamadý ve o da bu kâfirin suratýna müthiþ bir yumruk indirdi. Abdullah Ýbni Ümeyye'nin yüzü gözü kanlar içerisinde kaldý. Lâyýk olduðu cezayý buldu.

Osman Ýbni Maz'un (R.a.) Mekke'de kaldýðý müddetçe belâ ve musi­betleri sabýrla karþýladý. Ýki cihan Güneþi Efendimiz Medine'ye hicret izni verince, kardeþleri, zevcesi Havle binti Hakim ve oðlu Sâib ile beraber Medine'ye hicret etti. Sevgili Peygamberimiz onu Ebu'l-Heysem ile kardeþ yaptý. O, dünyaya hiç deðer vermedi. Geceleri namaz kýlar, gündü­zleri oruç tutardý. Her þeyi býrakýp Allah'a yönelen âbid, zâhid bir kiþiy­di. Birgün o, Rasûl-i Ekrem (sav) efendimiz ashabýyla otururken mescide girdi. Üzerinde post parçasýyla yamanmýþ bir elbise vardý. Fahr-i Kâinat (sav) efendimiz ona hüzünlü hüzünlü baktý ve þöyle dedi:

"Sizden birinizin giderken gelirken bir baþka elbise giydiði, önüne bir tabak konulup baþka bir tabaðýn kaldýrýldýðý, Kabe'nin örtüldüðti gibi evlerinizi örttüðünüz gün siz nasil olursunuz acaba?"

Bu inci danesi sözleri dinleyen Osman Ýbni Maz'un (R.a.) daha zâhidâne bir hayat sürmeye baþladý. O kadar ki meþru nimetlerden kaç­maya kadar vardý. Bunun üzerine iki cihan Güneþi efendimiz ona:

"Ben senin için güzel bir örnek deðil miyim? Gözlerinin, bedeninin, ailenin senin üzerinde hakký var. Namaz kýl, fakat ayný zamanda yat ve uyu, oruç tut, ancak bazan da tutma. Ey Osman! Allah Teâlâ beni ruh­banlýkla deðil, tatbiki kolay bir din ile gönderdi." buyurdu.

Bundan sonra o, hayatý terkedip inzivaya çekilen abidlerden deðil, aksine hayati güzel amellerle, Allah yolunda cihadla dolduran örnek hayat âbidlerinden oldu. Sahabenin yolu ruhbanlýk deðil, cihad idi.

Hak yolunda yýlmadan çalýþan, hayýrlý iþlerde devamlý fedâkârlýklar gösteren Osman Ýbni Maz'un (R.a.) hicretten otuz ay sonra ebedî aleme göçtü. O sýrada müslümanlarýn henüz bir kabristaný yoktu. Efendimiz Medine etrafýna çýktý ve Bakî ile emrolundum buyurdular. Osman Ýbni Maz'un (r.a.) Medine'de ilk vefat eden sahabî ve Bakî kabristanlýðýna defnedilen ilk muhacir oldu. Zevcesi kabri baþýnda: "Ey Ebâ Sâib! cen­net sana afiyet olsun." dedi. Sevgili Peygamberimiz de: "Allah ve Rasûlünü severdi, desen kâfi idi" buyurdu. Teçhiz ve tekfin hazýrlýðý sýrasýnda iki cihan Güneþi Efendimiz alnýndan öperken gözyaþlarýný tuta­madý ve "Ey Ebû Sâib!.. Allah sana rahmet etsin!. Dünyadan çekip gittin... Ama ne sen ona iltifat ettin, ne de o sana..." buyurdu. Defnedildikten sonra da: "O bizim ne iyi selefimizdir..." dedi ve kabrinin baþýna bir taþ dikti. Ondan sonra birisi vefat edince "nereye defnedelim" diye sorulunca Rasül-i Ekrem (sav) efendimiz "Selefimiz Osman Ýbni Maz'un'un yanýna" cevabýný verirlerdi. Kýzý Rukiyye vefat ettiðinde de: "Bizim hayýrlý selefimiz Osman'a kavuþ..." buyurarak devamlý onu anardý. Cenab-ý Hak þefaatlerine nail eylesin. Amin. [31]

Müslüman, Ýslâm'ýn kendisine kazandýrdýðý izzete leke düþürmeyen kimsedir. Þartlar ne kadar zor olursa olsun, müslüman arkasýnda gelenlere hayýrlý izler býrakan kimsedir. Hayýrlý ümmete mensub olmanýn gereði, hayýrlý iþlerde hep önde olmaktýr.

 
[31] Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî: 2/274-275; Hilyetü'l Evliya; El-Ýsabe Fi temyizi Sahâbe/Ýbn-i Hacerü'l Askalani:2/464; Siyerul A'lâmi'n Nübelâ: 1/153-160; El-Müstedrek/Hakim: 4/209-210; Suverun Min Hayatü's Sahâbe/Abdurrahman Refat el-Baþâ, Beyrul/ty



radyobeyan