Hz. Sevban By: sidretül münteha Date: 04 Mayýs 2011, 16:26:36
Hz. Sevban (R.Anh)
Hz. Sevbân aslen Yemenliydi. Esîr olarak satýlýyordu. Peygamberimiz esaret parasýný vererek onu satýn aldý, sonra da serbest býrakarak hürriyetine kavuþturdu. Fakat Hz. Sevbân, engin þefkat deryasý olan Resûl-i Ekrem'e bir anda ýsýnmýþtý. Ondan ayrýlmak istemedi. Bunu farkeden Peygamberimiz, kendisine þu teklifte bulundu:
“Ýstersen ailenin yanma dön, onlarla yaþa; istersen bizimle, Ehl-i beytimizin arasýnda bulun.”
Bu, Hz. Sevbân'ýn dört gözle beklediði bir teklifti. Hiç düþünmeden, Kâinatýn efendisiyle beraber kalmayý kabul etti.
Hz. Sevbân, böylece Peygamber efendimizin ve ailesinin hizmetinde bulunmak þerefine erdi. Peygamberimizin husûsî hizmetkârlýk vazifesini de yürüttü. Akýllý, dirayetli ve zeki bir insandý. Peygamberimizin her emrine koþar, her iþini görür ve en mükemmel þekilde istediklerini yerine getirirdi. Bir gün Müslümanlar Resûlullahýn hizmetçisi Sevbân'a bir hadîs-i þerîf nakletmesini rica ettiler: Hz. Sevbân dedi ki:
Resûl-i ekrem efendimiz buyurdular ki:
"Bir Müslüman Cenâb-ý Hakka bir secde ederse, Cenâb-ý Hak onun makamýný bir derece yükseltir ve günahlarýný affeder."
Eshâb-ý Suffa'dan olan Hz. Sevbân, Resûl-i Ekrem'den sonraki ilim, fazilet ve fetva sahibi kimseler arasýnda sayýlmaktadýr. Geniþ bir ders halkasý ve talebeleri vardý. Hz. Sevbân, Resûl-i Ekreme, hizmet ve tazimde öyle bir derecede idi ki, Müslümanlar bunu kelimelerle izah etmekte âciz kalýrlardý.
Resûl-i Ekreme olan bu sevgi ve baðlýlýðýndan dolayý defalarca zarar görmüþ, hattâ yaralanmýþtý. Nitekim bir gün, bir Yahûdî gelerek, Resûl-i Ekreme, "Esselâmü aleyke yâ Muhammedi" demiþti. Orada bulunan Hz. Sevbân (R.a.), "Niçin, yâ Rasûlallah, demedi" diye Yahudiyîe dövüþmüþ ve yaralanmýþtý.
Hz. Sevbân (R.a.), "Peygamberimizin ismini, yalnýz baþýna söylemeyi günâh kabul ederim" derdi. Hz. Sevbân (R.a.), Peygamber aþkýný hayata dönüþtürmenin pratik modelidir.
Hz. Sevbân, Peygamber efendimizin söz ve emirlerini bütün gönlüyle, pür dikkat dinler ve bunlara titizlikle uyardý. Bir defasýnda Resûl-i ekrem Sevbân'a;
“Kimseden bir þey isteme ve suâl sorma!” diye buyurmuþlardýr.
Bundan sonra, Hz. Sevbân (R.a.), ömrünün sonuna kadar kimseden bir þey istememiþ ve kimseden bir þey sormamýþtýr. Hattâ son zamanlarýnda, atýna binmek veya atýndan inmek hususunda kendisine yardým etmek isterler, fakat o reddederdi.
Hz. Sevbân'ýn bildirdiði bir hadîs-i þerifte buyuruldu ki:
"Ýhlâs sahibi olanlara müjdeler olsun! Bunlar hidâyet kandilleridir. Onlarýn üzerinden bütün karanlýk fitneler kalkar."
Hz. Sevbân (R.a.) her iþte müslümanlarýn maslahatýný göetirdi. Hz. Sevbân (R.a.) buyururdu ki:
"Bir Müslümana faydasý dokunan veya bir Müslümanm zararýný kaldýran yalan hariç, her yalan günâhtýr."
Hz. Sevbân (R.a.), Rasûlullah'tan ayrý kalmaya hiçbir zaman dayanamayan bir Peygamber aþýðýydý. Çeþitli hizmetler dolayýsýyla bazan Rasûlullah'tan ayrý kaldýðý olurdu. Bir gün periþan bir halde Resûl-i Ekrem'in huzuruna geldi. Rengi uçmuþ, vücudu zayýflamýþ, simasýnda hüzün ve keder belirtilen noktalanmýþtý. Onu bu vaziyette gören Peygamberimiz, hâlini sordu:
“Neyin var, hasta mýsýn, ey Sevbân?”
Hz. Sevbân derdini þöyle anlattý: Ne hastalýðým, ne de aðrým var. Hiçbir þeyim yoktur, yâ Rasûlallah! Biz huzuruna gelip gittikçe cemâline bakýyor, yanýnda oturuyor, sohbetinde bulunuyoruz. Ancak sizi görmediðim zamanlar muhabbetim artýyor, sana kavuþuncaya kadar kederden bunalýyorum. Sonra âhýreti hatýrlýyorum ve orada sizi görememekten korkuyorum. Çünkü siz Cennet'te diðer Peygamberlerle beraber yüksek makamlarda bulunacaksýnýz. Ben ise Cennet'e girsem bile senin derecenden aþaðý makamlarda bulunacaðýmdan dolayý, sizi orada görememekten endiþe ediyorum."
Bunun üzerine Nisa sûresinin 69-70. âyet-i kerîmeleri nazil oldýu Bunlarda meâlen buyuruldu ki:
"Allahû Teâlâ ve Peygamberlere itaat edenler, iþte bunlar, Allah Teâla'nýn kendilerine ni'met verdiði Peygamberlerle, sýddîklarla, þehîdlerle ve iyi kimselerle beraberdir. Bunlarsa ne güzel birer arkadaþtýr!
Ýþte Ýtaatkârlara yapýlan bu ihsan Allahû Teâla'dandýr. Her þeyi bilici olarak Allahû Teâlâ kâfidir."
Bu âyetleri duyan Hz. Sevbân (R.a.) sevincinden uçacak gibi oldu.
Hz. Sevbân, çok sadýk, Peygamberimize candan baðlý, fazîlet yönünden örnek bir Sahabe idi.
Hz. Sevbân (R.a.), Resûl-i Ekrem (sav)'in her zaman yanýnda hazýr bulunup, hizmet edenlerdendi. Bu bakýmdan, Peygamber efendimizden pek çok istifâde etmiþ ve ilim bakýmýndan pek yüksek bir dereceye kavuþmuþtur. Nitekim 124 veya 127 hadis rivayet etmiþti. Çok hadis-i þerif ezberleyip neþredenler arasýna girmiþti.
Hadisleri iyi ezberlerdi. Ezberlediði hadisleri yaymayý farz bilirdi. Haîk, hadis ilmindeki derecesini bildiklerinden, daima ondan hadîs-i þerif sorar öðrenirlerdi. Bildirdiði hadislerin bazýlarýnda buyuruldu ki:
"Bir zaman gelecek, ümmetimden bir kýsmý müþriklere katýlacak. Onlar gibi putlara tapacak. Yalancýlar çýkacak. Kendilerini Peygamber sanacaklar. Hâlbuki, ben Peygamberlerin sonuncusuyum. Benden sonra Peygamber gelmeyecektir. Ümmetim arasýnda, doðru yolda olanlar, her zaman bulunacaktýr. Onlara karþý olanlar, Allahýn emri gelinceye kadar, onlara zarar veremeyecektir.
Biliniz ki en hayýrlý ameliniz namazdýr. Yalnýz kâmil mü'min abdestli durur.
Kim Ramazandan sonra altý gün oruç tutarsa, bütün sene oruç tutmuþ gibi olur. Kim bir iyilik yaparsa, ona, bunun on katý verilir."
Hz. Sevban (R.a.), rivayet ediyor: Rasûlullah (sav) buyurdu:
"Yakýnda milletler yemek yiyenlerin çanaðýna eðilerek toplandýklarý gibi sizin aleyhinize toplanacak, birleþecektir." buyurdu. Bir kiþi:
Biz o gün sayýca az mý olacaðýz? dedi.
Rasûlullah (sav): "Belki siz o gün çok olacaksýnýz. Fakat siz selin üzerinde taþýdýðý çor çöp gibi daðýnýk olacaksýnýz, Allah sizin korkunuzu düþmanlarýnýzýn kalbinden çýkaracak, Allah sizin kalbinize vehni atacak." buyurdu.
Bir kiþi: "Ya Rasûlullah! Vehn ne demektir?" dedi. Rasûlüllah (sav): "Dünyayý sevmek, ölümü sevmemek," buyurdu. [93]
Sahabe fýkhý, zor zamanlarýn ve dar zeminlerin fýkhýdýr. Sahabeler, Allah yolunda her türlü zorluðu ve meþakkati göðüsleyen cengaverlerdir. Onlar bizzat Rasûlullah (sav) Men cengaverlik, kahramanlýk dersini almýþlardýr. Dolayýsýyla sahabe fýkhýndan pay almak isteyenler, Allah'ýn dini uðrunda baþa gelecek her türlü musibet ve belâya katlanmalýdýrlar. Allah yolunda meþakkatlere katlanmayanlar, sahabe fýkhýndan nasiblenemezler. [93] Süneni Ebu Davud/ Kitabü'l Melahim/ 5, Beyrýýt/ty. Sireti Ýbn-i Hiþam; Hayatü's Sahâbe/M. Yusuf Kândehlevî; Hilyetü'l Evliya; El-Ýsabe Fi temyizi Sahâbe/Ýbn-i Hacerü'l Askalani; Suverun Min Hayatü's Sahâbe/Abdurrahman Ref'at el- Baþa, Beyrut/ty