Efendimiz
Pages: 1
Esas hedef ve hazin netice By: hafiza aise Date: 29 Nisan 2011, 12:20:05
Esas Hedefve Hazin Netice

Müþriklerin esas hedefleri kuþkusuz Allah Resülü idi ve bu kargaþada O'nu hedef haline getirmiþlerdi. Utbe Ýbn Ebi Vakkdsýý6 adýndaki bir müþrik, ardý ardýna dört tane taþ atmýþ ve bunlardan biri Efendimiz'in mübarek yüzüne isabet etmiþti. Bu sebeple alt sað diþi kýrýlmýþ ve mübarek dudaklarý da yaralanmýþtý. Müþrikler, bu bir anlýk daðýnýklýðý fýrsat bilmiþ, üst üste saldýrýyorlardý. Resülulla­h'ýn üzerine ok ve taþlar, adeta yaðmur olmuþ yaðýyordu. Bir aralýk Ýbn Kamie'nin sesi duyuldu:

- Al bunu! Ben Ýbn Kamie'yim, diyor ve Resülullah'ýn üzerine hamle üstüne hamle yapýyordu. Bunun üzerine Allah Resülii (sallalla­hu aleyhi ve sellern), ona doðru dönecek ve:

- Senin hakkýndan Allah gelsin, diye mukabelede bulunacaktý. ll7 Bir aralýk üzerine gelen tehlike karþýsýnda:

- Bunlara karþý kim çýkacak, diye seslenince, tiz ama gür bir ses duyulmuþtu:

- Ben ya Resülullah.

Gözler sesin geldiði tarafa yönelince, elindeki sargý bezleriy­le matarayý bir kenara atýp kaptýðý kýlýçla huzura koþan bir kadýnýn geldiði görülüyordu. Bu kadýn, iþin baþa düþtüðünü görüp de atýna

LLS o gün Hz. Sa'd'ýn, bin tane ok attýðý anlatýlmaktadýr. Bkz. Hakim, Müstedrek, 3/28 (4314); Bezzar, Müsned, 4/50 (1213); Ýbn Esir, Üsiidii'l-Ðabe, 1/439

ýý6 Allah Resülii (s.a.s.) diþini kýnp yüzünü yaralayan Utbe için, "Allah'ýrn! Onun üzerinden bir yýl geçmesin." diye dua ettiði ve çok geçmeden Utbe'nin, yok olup gittiði de gelen rivayetler arasýndadýr. Bkz. Ýbn Kesir, el-Bidaye, 4/30. Bu ha­reketinin bir cezasý olarak, Resülullah'ýrý diþi yeniden çýktýðý halde Utbe'nin nesIinin devam etmediðine ve ergenlik çaðýna gelen her çocuðunun ölüp git­tiðine dair de rivayetler vardýr. Bkz. Süheyli, Ravdu'I-Unf, 3/263; Ýbn Esir, Üsüdü'l-Gabe, 2/124

117 Gerçekten de çok geçmeden Allah (celle celaluhü), Ýbn Kamie'ye bir dað keçisi veya vahþi bir hayvaný musallat edecek ve o da, boynuzlarýyla dað baþýnda onu paramparça edip öldürecekti, Bkz. Taberani, Mu'cemu'I-Kebir, 8/130 (7596); Ýbn Seyyidinnas, Uyünu'l-Eser, 1/418

atladýðý gibi Uhud'a gelen Nesibe Binti Ka'b'dan baþkasý deðildi. Efendimiz'in yanýna kadar gelmiþ, bizzat savaþarak O'nu korumaya çalýþýyordu. Kýlýç sallayýp ok atýyor ve er meydanýnda kadýn baþýna aslanlar gibi savaþmanýn hakkýný vermeye çalýþýyordu. Allah Resü­lii'ne meydan okurcasýna seslenen Ýbn Kamie'yi duyunca, Mus'ab Ýbn Umeyr ile birlikte ona doðru yürüyecek ve birkaç kýlýç darbesiy­le iþini bitirmek isteyecekti. Ancak Ýbn Kamie, o gün iki zýrh giymiþti ve Nesibe Binti Ka'b'ýn bu kýlýçlarý ona iþlemeyecekti.

O gün, Allah Resülii'niin sancaðýný taþýyan Mus'ab Ýbn Umeyr, arslanlar gibi çarpýþýyordu. Hatta ne acý ki, intikam için Uhud'a kadar gelenler arasýnda Mus'ab'ýn annesi Hiiniis ve Bedir'de esir iken fidye karþýlýðý serbest kalan kardeþi EbU Aziz Ýbn Umeyr de vardý!

Mus'ab'ýn polat gibi bir imaný vardý ve önünde durmaya imkan yoktu! Bir anlýk bu daðýlma onu deli divane etmiþti! Bir elinde san­cak, diðerinde kýlýç, cansiperane çarpýþýyordu.

Ýbn Kamie ise, Resülulah'ý öldürmeye yemin etmiþti Zýrhlarý içindeki Hz. Mus'ab da, Hz. Peygamber'e (sallallalýu aleylýi ve sellem) çok benziyordu. Bu yüzden, Mekke'nin hedefi olmuþtu Hz. Mus'ab! Der­ken Ýbn Kamie, Mus'ab'ýn karþýsýna dikiliverdi. Önce karþýlýklý kýlýç­lar çekilecek ve darbeler darbeleri kovalayacaktý. Artýk kýyasýya bir mücadele vardý Uhud'da ve bu mücadele sonunda Hz. Mus'ab þehit düþecekti. Cansýz bedeni Uhud'a 'alem' olurken muazzez ruhu, þe­hitlerin arasýnda çoktan pervaza baþlamýþtý. ..

Ancak, Hz. Mus'ab gitse de sancak yerde kalmayacaktý! Þimdi onu, Hz. Mus'ab'ýn suretinde bir melek taþýyordu!

Ýbn Kamie, Resülullah'ý öldürdüðünü sanýyordu. Kureyþ' e döndü ve "Muhammed'i öldürdüm." diye sevinç naralarý atmaya baþladý. Bu söz, Uhud'un her yerinde yankýlanacaktý. Bu yankýnýn ulaþtýðý yerde kýlýcýný býrakanlar ... Üzüntüden delicesine yakýnanlar vardý.

Bu sözü duyunca beyninden vurulmuþa dönen Hz. Ömer:

- Kimseyi "Muhammed öldürüldü." derken duymayayým; yoksa, hiç tereddüt etmez kellesini alýrýrn, diyor ve böyle bir sonucu aklýna bile getirmiyordu. u8

Bir aralýk Malik Ýbn Duhþum, Harice Ýbn Zeyd'in yanýna uðra-

u8 o gün Hz. Ömer, Resfýl-ü Kibriya'yý bir kenarda görüp de ashabýn O'nun etra-

mýþ ve Efendimiz'in öldüðünü duyduðunu söyleyerek teyit almak is­temiþti. Bunu duyan Hz. Harice ona þöyle mukabelede bulundu:

- Resülullah öldürülmüþ olsa bile Allah Hayy'dýr ve O asla ölmez! Zaten Resý11ullah da, Rabbinden aldýðý risalet vazifesini teb­lið etti; öyleyse kalk ve sen de O'nun dini için kýyasýya savaþ!

Benzeri bir tavýr da Sa'd Ýbn Rebi'den geliyordu. Onun da yaný­na uðranýlmýþ ve benzeri bir haber verilmiþti. Ashabýn en çok duyarlý olduklan konuydu bu ve o da beyninden vurulmuþçasýna bir sarsýntý yaþayacaktý. Ancak toparlanmasý uzun sürmedi ve Allah davasýnýn sürekliliðini nazara vererek, Resý11ullah'ýn hayatýný koyduðu istika­mette ölümüne koþturmanýn gerekliliðini söyleyerek etrafýndakilere yeniden cephenin yolunu gösterdi.

Uhud'un tufan haline dönüþtüðü bu hengamede Efendimiz'in hayatta olduðunu ilk görüp de ashaba ilan eden, Ka'b Ýbn Môlik idi. Karþýlaþtýðý herkese:

- Resý11ullah'ý þu gözlerimle gördüm; miðferinin altýndan kan sýzýyor ama yaþýyor! Ey Müslüman cemaati! Müjdeler olsun! Ýþte Re­sülullah þurada, diyor ve yüksek sesle Efendimiz'in yaþadýðýný ilan ediyordu. Uhud bu sesle yeniden hayat bulacaktý; herkes bu sesin geldiði yere yönelecek ve Uhud'a yeniden can gelecekti.

Ancak onun bu heyecanýný gören Allah Resý1lü (sallallahu aleyhi ve sellern), Hz. Ka'b'ý uyaracak ve uzaktan eliyle iþaret ederek sessiz ol­masýný söyleyecekti. Zira böyle bir davranýþ, ayný zamanda düþmana da adres gösterme anlamýna geliyordu.
Bu arada Allah Resülü'nün miðferi de parçalanmýþ ve miðferin halkalarýndan iki tanesi yanaklanna saplanmýþtý. Bununla da kal­mamýþ ve Allah Resý11ü (sallallahu aleyhi ve sellern), Medine'den gidip de Mekke ordusuna katýlan EbU Amir'in tuzak kurmak için kazdýðý ku­yulardan birisine düþmüþ ve bayýlacak gibi olmuþtu.

Ashab-ý kirarn hazretlerini çileden çýkaran manzaralardý bun­lar. Hemen Hz. Ali koþtu ve mübarek ellerinden tuttu. Bu arada

fýnda toplanmaya baþladýðýna þahit olunca ancak sakinleþebilrniþti. Bkz. Taberi, el-Carniu'l-Beyan, 4/144; Salihi, Sübiilü'l-Hüda ve'r-Reþad, 4/206

Talha Ýbn Ubeydullah da çukura inmiþ, elindeki mýzraðýyla yere da­yanýp ondan güç alýyor ve omzuyla destek vererek üzerindeki iki zýr­hýn aðýrlýðýyla toparlanmakta zorlanan Resülullah'ýn çýkmasýna yar­dým ediyordu. Çok geçmeden iltifat dolu bir söz gelmiþti kulaðýna:

- Bugün Talha, her þeyi hak etti.

O'nun için artýk, Uhud'un bütün yorgunluðu gitmiþ ve yaþadýðý sýkýntýlarý da unutmuþtu. Sürurundan uçacak gibi olan Hz. Talha, bütün hayatý boyunca yaþamadýðý kadar huzurlu bir an yaþýyordu.

Her þeye raðmen Kainatýn Ýftihar Vesilesi çok mahzun olmuþtu; ellerinden tutup onlarý da sahil-i selamete ulaþtýrabilmek için haya­týný ortaya koyan bir Nebi'ye böyle davranýlýr mýydý hiç? Bir taraftan yüzünden akýp sakal-ý þeriflerini ýslatan kanlarý siliyor diðer yandan da:

- Kendilerini sadece Allah'a davet ettiði halde peygamberleri­nin diþini kýrýp baþýný yaran bir topluluk nasýl iflah olabilir ki, di­yordu. Halbuki O, onlarý Allah'a imana davet ediyor, onlarsa O'nu þeytaný yola çaðýrýyorlardý. .. O, onlarý hidayete davet ediyor, onlar ise O'nu dalalete davet ediyorlar ... O, onlarý cennete, onlarsa O'nu cehenneme çaðýrýyorlardý.

Ashab-ý kirarn açýsýndan dayanýlmayacak manzaraydý bu; yolu­na baþlarýný koyduklarý Allah Resülii'nün yüzünden kanlar süzülü­yordu. Yanýna yaklaþýp da acýsýný paylaþanlar, ellerini açýp da O'na bunu reva görenlere beddua etmesini isteyenler vardý:

- Ellerini kaldýr da onlar için beddua et ya Resülullah, diyor­lardý. Rahmet ve þefkat peygamberi Allah Resfýlii (sallallahu aleyhi ve sellern), bu durumda bile ellerini açýp da kendisinden beddua isteyen­lere iltifat etmeyecekti. Bir taraftan sakal-ý þerifine doðru süzülen kanlarý mübarek elleriyle siliyor, diðer yandan da:

- Ben, insanlara lanet etmek için deðil, onlarý rahmete davet için gönderildim, diyordu.

Bu arada, her önemli dönemeçte imdada yetiþen Cibril-i Emýn yine gelmiþ, insanlarý iman nimetiyle serfiraz kýlýp günahlarýný ba­ðýþlama veya onlara azabýyla mukabelede bulunma iþinin Allah'a ait olduðunun haberini getirmiþti. 119 Ayný zamanda bu, bugün karþý cep-

119 Gelen ayette, "Bu hususta sana ait bir iþ yoktur: Allah ister onlara tövbe nasip

hede bile olsalar yarýn birçoðunun imanla tanýþacaklarýnýn müjdesi anlamýna geliyordu. Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) de zaten bunu istiyordu ve hemen ellerini açtý, baþýný yarýp diþini kýranlara þöyle dua etmeye baþladý:

- Allah'ým! Sen kavmimi baðýþla; çünkü onlar bilmiyorlar!

Bu kadar alicenaplýk karþýsýnda Hz. Ömer gibi eelaliyle tecelli edenler:

- Anam babam Sana feda olsun ya Resülullah, diyeceklerdi.

Nuh (aleyhisselarn), "Rabbim! Yeryüzünde kôfirlere rahat yaþama hakký verme ve onlarýn kökünü kurutl" diye kavmi için beddua et­miþken Sen, belin iki büklüm, yüzünden kanlar akýyor ve diþin de kýrýlmýþken yine de onlara hayýr duada bulunuyor ve "Allah'ým! Sen kaumitni baðýþla; çünkü onlar bilmiyorlar." buyuruyorsun! Halbu­ki Sen, elini açýp da bir dua ediversen, hiç þüphem yok ki hepimizin kökü kurur ve bir daha da asla iflah olmayýz!

Resülullah farkýydý bu! Ýnsanlýðýn elinden tutup onlarý eve-i ke­malata ulaþtýrmak için gelen Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), hislerin zirve yaptýðý böylesine zorlu dönemeçlerde bile taviz vermi­yor, her þeye raðmen sulh ve sükunun yanýnda yerini alýyordu.

Resülullah'ýn tavrý bu olsa da, ashab yine kendi üzerine düþe­ni yerine getirecek ve Allah Resülii'nün kanýný yerde koymayacaktý. O'nu bu halde gören ve küplere binen ashabdan Hôtýb Ýbn Ebi Bel­tea:

- Sana bunu kim yaptý ya Resülullah, diye soruyordu ýsrarla.

Yüzünü yarýp diþini kýran kiþinin ismini söyledi Allah Resülü (sallalla­hu aleyhi ve sellem) sessizce:

- Utbe Ýbn Ebi Vakkas!

Hatýb Ýbn Ebi Beltea kararlýydý ve:

- Peki þimdi o ne tarafa gitti, diye ikinci kez döndü Habib-i Ek­rem'e. O da, Utbe'nin gittiði yeri iþaret etti ona. Bunun üzerine, ký­lýcýný kaptýðý gibi Utbe'nin peþine düþen Hatýb Ýbn Ebi Beltea, çok

edip baðýþlar, ister nefislerine zulmettikleri için onlarý cezalandýrýr." (N-i Ýmran, 3/128), deniliyor ve Allah Resülü'nün diþini kýrýp da yüzünü yaralayanlarýn da tevbe edeceklerinin müjdesi veriliyordu. Bkz. Taberi, el-Camiu'l-Beyan, 7/194; Ýbn Kesir, Tefsir, 2/114

geçmeden Utbe'nin iþini bitirecek ve atýyla birlikte huzura gelecekti. Belki de bu, Resfýlullah'a el kaldýran bir þakiden toplumun temizlen­mesi ve muhtemel bir felaketten masun kalmasý anlamýna geliyor­du. Onun için Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellern), memnuniyetini ifade sadedinde iki kez ona:

- Allah senden razý olsun, diyecek ve ardýndan da hayýr duada bulunacaktý.


radyobeyan