> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > İslam Tarihi Eserleri > Efendimiz > Esas hedef ve hazin netice
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Esas hedef ve hazin netice  (Okunma Sayısı 1490 defa)
29 Nisan 2011, 12:20:05
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Nisan 2011, 12:20:05 »



Esas Hedefve Hazin Netice

Müşriklerin esas hedefleri kuşkusuz Allah Resülü idi ve bu kargaşada O'nu hedef haline getirmişlerdi. Utbe İbn Ebi Vakkdsıý6 adındaki bir müşrik, ardı ardına dört tane taş atmış ve bunlardan biri Efendimiz'in mübarek yüzüne isabet etmişti. Bu sebeple alt sağ dişi kırılmış ve mübarek dudakları da yaralanmıştı. Müşrikler, bu bir anlık dağınıklığı fırsat bilmiş, üst üste saldırıyorlardı. Resülulla­h'ın üzerine ok ve taşlar, adeta yağmur olmuş yağıyordu. Bir aralık İbn Kamie'nin sesi duyuldu:

- Al bunu! Ben İbn Kamie'yim, diyor ve Resülullah'ın üzerine hamle üstüne hamle yapıyordu. Bunun üzerine Allah Resülii (sallalla­hu aleyhi ve sellern), ona doğru dönecek ve:

- Senin hakkından Allah gelsin, diye mukabelede bulunacaktı. ll7 Bir aralık üzerine gelen tehlike karşısında:

- Bunlara karşı kim çıkacak, diye seslenince, tiz ama gür bir ses duyulmuştu:

- Ben ya Resülullah.

Gözler sesin geldiği tarafa yönelince, elindeki sargı bezleriy­le matarayı bir kenara atıp kaptığı kılıçla huzura koşan bir kadının geldiği görülüyordu. Bu kadın, işin başa düştüğünü görüp de atına

LLS o gün Hz. Sa'd'ın, bin tane ok attığı anlatılmaktadır. Bkz. Hakim, Müstedrek, 3/28 (4314); Bezzar, Müsned, 4/50 (1213); İbn Esir, Üsiidii'l-Ğabe, 1/439

ıı6 Allah Resülii (s.a.s.) dişini kınp yüzünü yaralayan Utbe için, "Allah'ırn! Onun üzerinden bir yıl geçmesin." diye dua ettiği ve çok geçmeden Utbe'nin, yok olup gittiği de gelen rivayetler arasındadır. Bkz. İbn Kesir, el-Bidaye, 4/30. Bu ha­reketinin bir cezası olarak, Resülullah'ırı dişi yeniden çıktığı halde Utbe'nin nesIinin devam etmediğine ve ergenlik çağına gelen her çocuğunun ölüp git­tiğine dair de rivayetler vardır. Bkz. Süheyli, Ravdu'I-Unf, 3/263; İbn Esir, Üsüdü'l-Gabe, 2/124

117 Gerçekten de çok geçmeden Allah (celle celaluhü), İbn Kamie'ye bir dağ keçisi veya vahşi bir hayvanı musallat edecek ve o da, boynuzlarıyla dağ başında onu paramparça edip öldürecekti, Bkz. Taberani, Mu'cemu'I-Kebir, 8/130 (7596); İbn Seyyidinnas, Uyünu'l-Eser, 1/418

atladığı gibi Uhud'a gelen Nesibe Binti Ka'b'dan başkası değildi. Efendimiz'in yanına kadar gelmiş, bizzat savaşarak O'nu korumaya çalışıyordu. Kılıç sallayıp ok atıyor ve er meydanında kadın başına aslanlar gibi savaşmanın hakkını vermeye çalışıyordu. Allah Resü­lii'ne meydan okurcasına seslenen İbn Kamie'yi duyunca, Mus'ab İbn Umeyr ile birlikte ona doğru yürüyecek ve birkaç kılıç darbesiy­le işini bitirmek isteyecekti. Ancak İbn Kamie, o gün iki zırh giymişti ve Nesibe Binti Ka'b'ın bu kılıçları ona işlemeyecekti.

O gün, Allah Resülii'niin sancağını taşıyan Mus'ab İbn Umeyr, arslanlar gibi çarpışıyordu. Hatta ne acı ki, intikam için Uhud'a kadar gelenler arasında Mus'ab'ın annesi Hiiniis ve Bedir'de esir iken fidye karşılığı serbest kalan kardeşi EbU Aziz İbn Umeyr de vardı!

Mus'ab'ın polat gibi bir imanı vardı ve önünde durmaya imkan yoktu! Bir anlık bu dağılma onu deli divane etmişti! Bir elinde san­cak, diğerinde kılıç, cansiperane çarpışıyordu.

İbn Kamie ise, Resülulah'ı öldürmeye yemin etmişti Zırhları içindeki Hz. Mus'ab da, Hz. Peygamber'e (sallallalıu aleylıi ve sellem) çok benziyordu. Bu yüzden, Mekke'nin hedefi olmuştu Hz. Mus'ab! Der­ken İbn Kamie, Mus'ab'ın karşısına dikiliverdi. Önce karşılıklı kılıç­lar çekilecek ve darbeler darbeleri kovalayacaktı. Artık kıyasıya bir mücadele vardı Uhud'da ve bu mücadele sonunda Hz. Mus'ab şehit düşecekti. Cansız bedeni Uhud'a 'alem' olurken muazzez ruhu, şe­hitlerin arasında çoktan pervaza başlamıştı. ..

Ancak, Hz. Mus'ab gitse de sancak yerde kalmayacaktı! Şimdi onu, Hz. Mus'ab'ın suretinde bir melek taşıyordu!

İbn Kamie, Resülullah'ı öldürdüğünü sanıyordu. Kureyş' e döndü ve "Muhammed'i öldürdüm." diye sevinç naraları atmaya başladı. Bu söz, Uhud'un her yerinde yankılanacaktı. Bu yankının ulaştığı yerde kılıcını bırakanlar ... Üzüntüden delicesine yakınanlar vardı.

Bu sözü duyunca beyninden vurulmuşa dönen Hz. Ömer:

- Kimseyi "Muhammed öldürüldü." derken duymayayım; yoksa, hiç tereddüt etmez kellesini alırırn, diyor ve böyle bir sonucu aklına bile getirmiyordu. u8

Bir aralık Malik İbn Duhşum, Harice İbn Zeyd'in yanına uğra-

u8 o gün Hz. Ömer, Resfıl-ü Kibriya'yı bir kenarda görüp de ashabın O'nun etra-

mış ve Efendimiz'in öldüğünü duyduğunu söyleyerek teyit almak is­temişti. Bunu duyan Hz. Harice ona şöyle mukabelede bulundu:

- Resülullah öldürülmüş olsa bile Allah Hayy'dır ve O asla ölmez! Zaten Resı11ullah da, Rabbinden aldığı risalet vazifesini teb­liğ etti; öyleyse kalk ve sen de O'nun dini için kıyasıya savaş!

Benzeri bir tavır da Sa'd İbn Rebi'den geliyordu. Onun da yanı­na uğranılmış ve benzeri bir haber verilmişti. Ashabın en çok duyarlı olduklan konuydu bu ve o da beyninden vurulmuşçasına bir sarsıntı yaşayacaktı. Ancak toparlanması uzun sürmedi ve Allah davasının sürekliliğini nazara vererek, Resı11ullah'ın hayatını koyduğu istika­mette ölümüne koşturmanın gerekliliğini söyleyerek etrafındakilere yeniden cephenin yolunu gösterdi.

Uhud'un tufan haline dönüştüğü bu hengamede Efendimiz'in hayatta olduğunu ilk görüp de ashaba ilan eden, Ka'b İbn Môlik idi. Karşılaştığı herkese:

- Resı11ullah'ı şu gözlerimle gördüm; miğferinin altından kan sızıyor ama yaşıyor! Ey Müslüman cemaati! Müjdeler olsun! İşte Re­sülullah şurada, diyor ve yüksek sesle Efendimiz'in yaşadığını ilan ediyordu. Uhud bu sesle yeniden hayat bulacaktı; herkes bu sesin geldiği yere yönelecek ve Uhud'a yeniden can gelecekti.

Ancak onun bu heyecanını gören Allah Resı1lü (sallallahu aleyhi ve sellern), Hz. Ka'b'ı uyaracak ve uzaktan eliyle işaret ederek sessiz ol­masını söyleyecekti. Zira böyle bir davranış, aynı zamanda düşmana da adres gösterme anlamına geliyordu.
Bu arada Allah Resülü'nün miğferi de parçalanmış ve miğferin halkalarından iki tanesi yanaklanna saplanmıştı. Bununla da kal­mamış ve Allah Resı11ü (sallallahu aleyhi ve sellern), Medine'den gidip de Mekke ordusuna katılan EbU Amir'in tuzak kurmak için kazdığı ku­yulardan birisine düşmüş ve bayılacak gibi olmuştu.

Ashab-ı kirarn hazretlerini çileden çıkaran manzaralardı bun­lar. Hemen Hz. Ali koştu ve mübarek ellerinden tuttu. Bu arada

fında toplanmaya başladığına şahit olunca ancak sakinleşebilrnişti. Bkz. Taberi, el-Carniu'l-Beyan, 4/144; Salihi, Sübiilü'l-Hüda ve'r-Reşad, 4/206

Talha İbn Ubeydullah da çukura inmiş, elindeki mızrağıyla yere da­yanıp ondan güç alıyor ve omzuyla destek vererek üzerindeki iki zır­hın ağırlığıyla toparlanmakta zorlanan Resülullah'ın çıkmasına yar­dım ediyordu. Çok geçmeden iltifat dolu bir söz gelmişti kulağına:

- Bugün Talha, her şeyi hak etti.

O'nun için artık, Uhud'un bütün yorgunluğu gitmiş ve yaşadığı sıkıntıları da unutmuştu. Sürurundan uçacak gibi olan Hz. Talha, bütün hayatı boyunca yaşamadığı kadar huzurlu bir an yaşıyordu.

Her şeye rağmen Kainatın İftihar Vesilesi çok mahzun olmuştu; ellerinden tutup onları da sahil-i selamete ulaştırabilmek için haya­tını ortaya koyan bir Nebi'ye böyle davranılır mıydı hiç? Bir taraftan yüzünden akıp sakal-ı şeriflerini ıslatan kanları siliyor diğer yandan da:

- Kendilerini sadece Allah'a davet ettiği halde peygamberleri­nin dişini kırıp başını yaran bir topluluk nasıl iflah olabilir ki, di­yordu. Halbuki O, onları Allah'a imana davet ediyor, onlarsa O'nu şeytanı yola çağırıyorlardı. .. O, onları hidayete davet ediyor, onlar ise O'nu dalalete davet ediyorlar ... O, onları cennete, onlarsa O'nu cehenneme çağırıyorlardı.

Ashab-ı kirarn açısından dayanılmayacak manzaraydı bu; yolu­na başlarını koydukları Allah Resülii'nün yüzünden kanlar süzülü­yordu. Yanına yaklaşıp da acısını paylaşanlar, ellerini açıp da O'na bunu reva görenlere beddua etmesini isteyenler vardı:

- Ellerini kaldır da onlar için beddua et ya Resülullah, diyor­lardı. Rahmet ve şefkat peygamberi Allah Resfılii (sallallahu aleyhi ve sellern), bu durumda bile ellerini açıp da kendisinden beddua isteyen­lere iltifat etmeyecekti. Bir taraftan sakal-ı şerifine doğru süzülen kanları mübarek elleriyle siliyor, diğer yandan da:

- Ben, insanlara lanet etmek için değil, onları rahmete davet için gönderildim, diyordu.

Bu arada, her önemli dönemeçte imdada yetişen Cibril-i Emın yine gelmiş, insanları iman nimetiyle serfiraz kılıp günahlarını ba­ğışlama veya onlara azabıyla mukabelede bulunma işinin Allah'a ait olduğunun haberini getirmişti. 119 Aynı zamanda bu, bugün karşı cep-

119 Gelen ayette, "Bu hususta sana ait bir iş yoktur: Allah ister onlara tövbe nasip

hede bile olsalar yarın birçoğunun imanla tanışacaklarının müjdesi anlamına geliyordu. Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) de zaten bunu istiyordu ve hemen ellerini açtı, başını yarıp dişini kıranlara şöyle dua etmeye başladı:

- Allah'ım! Sen kavmimi bağışla; çünkü onlar bilmiyorlar!

Bu kadar alicenaplık karşısında Hz. Ömer gibi eelaliyle tecelli edenler:

- Anam babam Sana feda olsun ya Resülullah, diyeceklerdi.

Nuh (aleyhisselarn), "Rabbim! Yeryüzünde kôfirlere rahat yaşama hakkı verme ve onların kökünü kurutl" diye kavmi için beddua et­mişken Sen, belin iki büklüm, yüzünden kanlar akıyor ve dişin de kırılmışken yine de onlara hayır duada bulunuyor ve "Allah'ım! Sen kaumitni bağışla; çünkü onlar bilmiyorlar." buyuruyorsun! Halbu­ki Sen, elini açıp da bir dua ediversen, hiç şüphem yok ki hepimizin kökü kurur ve bir daha da asla iflah olmayız!

Resülullah farkıydı bu! İnsanlığın elinden tutu...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Esas hedef ve hazin netice
« Posted on: 27 Nisan 2024, 06:09:28 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Esas hedef ve hazin netice rüya tabiri,Esas hedef ve hazin netice mekke canlı, Esas hedef ve hazin netice kabe canlı yayın, Esas hedef ve hazin netice Üç boyutlu kuran oku Esas hedef ve hazin netice kuran ı kerim, Esas hedef ve hazin netice peygamber kıssaları,Esas hedef ve hazin netice ilitam ders soruları, Esas hedef ve hazin neticeönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes