Efendimiz
Pages: 1
Kaza umresi By: hafiza aise Date: 25 Nisan 2011, 11:11:58
Kaza Umresi

Yedinci yýlýn Zi'l-Kade ayýydý; Cibril-i Emin de gelmiþ, "Hiir­metli ay, hiirmetli aya bedeldir ve hürmetler karþzlzklzdzr."293 me­alindeki ayeti getirmiþti. Geçen yýl yapýlamayan umrenin, artýk ger­çekleþme vaktinin geldiðini hatýrlatýyordu.w- Efendiler Efendisi de, bir yýl önce anlaþýldýðý gibi ashabýna umre için hazýrlanmalan emri­ni verdi; bu süre içinde þehit olanlarýn veya kendi eceliyle ölenlerin dýþýnda Hudeybiye'de bulunanlardan hiç kimsenin geri kalmamasý gerektiðini ilan ediyordu.

292 Bu nöbet sýrasýnda Abbiid Ýbn Biþr'e ardý ardýna ok isabet edecek, ancak o, na­mazýnda okuduðu Kehf suresinden aldýðý hazzý zedelememek için yanýndaki arkadaþý Hz. Ammar'a bunu haber vermeyecekti. Bkz. Vakýdi, Megazi, 1/396; Sa­lihi, Sübillü'l-Hüdii ve'r-Reþad, 5/180

294 Bu umreye, 'Kaza Umresi' denildiði gibi bir önceki teþebbüste anlaþmaya vesi­le olduðu için 'Kazýyye', yapýlamayan önceki umreye bedelolduðu için 'Kýsas' ve anlaþmaya vesile olduðu için de 'Sulh' umresi de denilebilmektedir. Bkz. Siilihi, Siibülýi'l-Hiida ve'r-Reþad, 5/196
Bu arada umre için hali vakti yerinde olmayan insanlar da yola çýkmak istiyorlardý; ne üzerlerine binebilecekleri bir binekleri ne de gidip gelinceye kadar kendilerine yetebilecek yiyecekleri vardý:

- Ya Resülullah, diyorlardý. Allah'a yemin olsun ki, bizim eli­mizde yol azýðýmýz hiç olmadýðý gibi bizim elimizden tutup da bize yardým edecek birileri de yok!

Gönülden talepte bulunuyorlardý ama gerçekten de imkanla­rý yoktu; aralarýnda, bilhassa Medine dýþýndan buraya gelip hicret etmiþ insanlar vardý! Öyleyse bu insanlarýn da elinden tutulmalý ve birlikte yola çýkabilmek için gerekli olan yardým yapýlmalýydý.

Bunun için Fahr-i Kainat Efendimiz, ashabým infaka teþvik etti; Allah için verene, Allah'ýn da bol miktarda vereceðinden þüphe yoktu. Böylelikle fani olan dünya malýnýn, ahiret adýna ebedi bir ser­vete dönüþme fýrsatý elde edilebiliyordu:

- Tasaddukta bulunun ve sakýn elinizi çekmeyin; yoksa helak olursunuz, diyordu. Ancak bu sýkýntý, sadece belli insanlarda deðil, ashab-ý kiramýn genelinde vardý ve:

- Ya Resülullah, dediler. Elimizde hiçbir þey yokken ne infak edebiliriz ki!

- Bir hurmanýn yarýsý bile olsa elinizde olanlardan, buyurdu Allah Resülii (sallallahu aleyhi ve sellern). Zaten, Cibril-i Emin'in getir­diði, "Allah yolunda infakta bulunun ve sakýn ola ki kendi eliniz­le kendinizi tehlikeye atmayýn"295 mealindeki ayet de bunu anlatý­yordu. Demek ki esas tehlike, insanýn er meydanlarýnda cepheden cepheye koþmasý deðil, muhtaçlarý görüp de onlara infakta bulun­mamak suretiyle kendi kendisini helak etmesiydi! Mesele þimdi an­laþýlmýþtý; vermek için illa da zengin olmayý beklemek gerekmiyordu ve ashab-ý güzin hazretleri, bulabildiði kadarýyla elindeki imkanlarý ortaya döküyor ve Beytullah'a yolcu olan kardeþlerine destek olma­ya çalýþýyordu.

Derken Medine'den Kabe'ye, kadýnlarla çocuklar hariç iki bin kiþilik bir yolculuk baþlýyordu. Efendimiz (sallallalýu aleyhi ve sellem) Me­dine' de yerine, Ebii Ruhm ei-Gýfôri'yý býrakmýþtý.s?" Bir yýl önce gö-
rülen riiya ve geri dönüþte inen ayetlerde anlatýlan müjde tahakkuk etmek üzereydi; emniyet ve güven içinde Kabe'ye gidecek ve asýrlar­dan beri ilk defa burada ibadetin nasýl yapýlmasý gerektiðini bütün aleme göstereceklerdi! Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellern), Mescid-i Nebevi'nin kapýsýnda ihrama girdi ve telbiye getirmeye baþladý; O'nu duyan herkes, ayný telbiyeyi söylemeye baþlamýþtý. Medine:

- Lebbeyk Allahümme lebbeyk; lebbeyke la þerike leke lebbeyk.

Ýnne'l-hamde ve'n-Ni'mete leke ve'l-mülke la þerike lek, ifadeleriyle sarsýlýyordu.

Yanlarýna, kurbanlýk olarak atmýþ deve almýþlardý. Allah Resülü (sallallahu aleyhi ve sellem) kendi kurbanýný bizzat hazýrlamýþ ve boynu­na niþan olarak bir iþaret koymuþtu. Kurbanlýklarýnýn baþýna yine Nôciue Ýbn Cündeb'i tayin etmiþ ve yanýna kattýðý beþ kiþiyle birlikte onlarý, yeþilliklerde otlatarak sað salim Mekke'ye ulaþtýrmakla gö­revlendirmiþti.

Her ne kadar bu yolculukta esas maksat, Allah'a kulluk vazifesi­ni ifa ise de Allah Resülü, tedbiri elden býrakmýyor ve yanýna silah­larýný da almak istiyordu. Hatta ashab arasýndan Muhammed Ýbn Mesleme baþkanlýðýnda yüz kiþilik bir grubu seçmiþ ve bunlarý atlý birlikler olarak önceden göndermiþti! Kýlýç, kalkan, miðfer ve mýz­rak gibi silahlarýn baþýna da Beþir Ýbn Sa'd'ý görevlendirmiþ ve onlarý da Muhammed Ýbn Meslemelerle birlikte göndermiþti. Geliþmeleri ashab da dikkatle takip ediyordu; Bir anlam verememiþlerdi ve:

- Ya Resülullah, diyorlardý. Bizler Mekke'ye girerken onlar, ya­nýmýzda sadece yolcu kýlýcý olmasý ve bunun da kýnýnda bulunma­sýný þart koþtuklarý halde Seni bu kadar silah almaya sevk eden de nedir?

Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bu soruya:

- Biz, onlarla Harem' e girecek deðiliz; ancak onlarýn, bize yakýn bir yerde durmasýnda fayda var! Þayet onlardan, olur da bize karþý bir saldýrý söz konusu olursa, bunlar elimizin altýnda olur, diyerek cevap verdi. Anlaþýlan, Kureyþ'in sözünde durup durmayacaðýndan hala emin deðildi; belki de ashabýna, her halilkarda tedbire riayet etmenin lüzumunu anlatmak istiyordu.

Zü'l-Huleyfe'de ayrýlýp da önden giden Muhammed Ýbn Mes­leme ve arkadaþlarý Merrü'z-Zahran denilen yere geldiklerinde Ku-
reyþ'ten bir grup insanla karþýlaþtýlar; endiþelenmiþlerdi ve onlara, bu hareketliliðin sebebini soruyorlardý. Muhammed Ýbn Mesleme ve arkadaþlarý onlara, Resülullah'ýn da arkadan gelmekte olduðu­nun haberini verdiler. Hele Beþir Ýbn Sa'd ve beraberindeki silahla­ra muttali olduklarýnda yürekleri aðýzlarýna gelmiþ ve yüzlerinde de renk kalmamýþtý! Koþarak Mekke'ye geldiler ve durumdan ileri ge­lenleri haberdar ettiler. Kureyþ'i büyük bir telaþ almýþtý:

- Nasýlolur, diyorlardý. Bizler, sözleþmeyi ihlal eden yanlýþ bir þey yapmadýk; anlaþmamýza da sözleþmemize de baðlýyýz! Öyleyse Muhammed ve arkadaþlarý, ellerinde silahlarýyla birlikte bizim üs­tümüze niye geliyor ki!

Durumu daha yakýndan takip etmek ve geliþmelere muttali ola­bilmek için de, Mikrez Ýbn Hafs baþkanlýðýnda bir heyet tertip edip Ye'cec denilen yere gönderdiler. Bu sýrada Kainatýn Ýftiharý da bura­ya gelmiþ bulunuyordu.

- Vallahi de ya Muhammed, diyorlardý. Senin, ne küçükken ne de daha sonralarý insanlara gadrettiðin görülmemiþtir; þimdi ise bu silahlarla birlikte kavminin üzerine Harem'e girmek istiyorsun! Hal­buki Sen, kavminle yaptýðýn anlaþmada sadece yolcu kýlýçlarý ve on­larýn da kýnlarýnda olmasý þartýný kabul etmiþtin!'

Rahatlatan cevap Allah Resülü'nden geliyordu:

- Ben onlarýn üzerine silahlarla birlikte girmeyeceðim ki! Mikrez ve arkadaþlarý rahat bir nefes aldýlar; rahatlamýþlardý!

Efendimiz'e dönerek:

- Zaten Sana yakýþan da budur; zira Sen, hep iyilik ve vefa ile tanýndýn, dediler ve doðruca Mekke'nin yolunu tuttular. Þöyle di­yorlardý:

- Þüphe yok ki Muhammed, sizinle yapmýþ olduðu anlaþmaya sadýk ve buraya da silahlý olarak girmeyecek!

Bu arada Kureyþ, ashabýn zayýflýktan yürüyemeyecek kadar güç­süzleþtiklerinin dedikodusunu yapmaya baþlamýþ ve bu ifadeler as­habýn kulaðýna da gelmiþti. Medine hummasýndan kol ve kanatlarý­nýn kýrýldýðýný ileri sürüyor ve onlarý küçümsüyorlardý! Bunu duyan ashab-ý kiram hazretleri, Resülullah'ýn huzuruna gelip þunlarý söy­leyeceklerdi:

- Þu develerimizi kesip etlerinden yiyip çorbalarýndan içsek de yarýn onlarýn yanýna giderken daha zinde ve daha güçlü olsak!
Ancak bu, Allah Resülii tarafýndan makul görülmeyecekti.

Önce:.

- Sakýn böyle yapmayýn, dedi ve ardýndan da:

- Biz, elinizde bulunan azýklarýnýzýn tamamýný Bana getirin,

diyerek onlara yeni bir kapý daha aralanacaðýnýn müjdesini vermiþ oldu.

Herkes, elinde avucunda ne varsa alýp huzura getiriyordu; orta­ya bir sergi sermiþler ve getirilen her þey bu serginin üzerine dökül­müþtü. Çok geçmeden ortada büyükçe bir tepecik meydana geliver­miþti! Sayýlarý iki binin üstündeki bu insanlar gelip buradan karnýný doyurup geri gidiyordu ama ortadaki tepecik hala olduðu gibi duru­yordu. Demek ki, yeni bir ikrama daha mazhar oluyorlardý. Artýk her biri, develerini de kesme ihtiyacý hissetmeden doya doya bu ikram­dan istifade etmiþ ve azýklarýný da doldurarak geri çekilmiþti.


radyobeyan