Bedir ganimetleri ve esirler By: sumeyye Date: 21 Nisan 2011, 14:43:40
Bedir Ganimetleri Ve Esirler
Halid et-Tahhân, Dâvûd-Ýkrime- Ýbni Abbas (r.a.) isnadýyla Nebî (s.a.v.) Efendimizin Bedir günü:
"Kim þöyle þöyle yaparsa elde edilen ganimetlerden þunu ve þunu elde edecektir." buyurunca gençler fýrlayýp düþman içine daldýlar. Ýhtiyarlarda sancaðýn bulunduðu yerden hiç ayrýlmadan harbi sürdürdüler.
Sonunda Allah Müslümanlara zafer verince ihtiyarlar, "biz sizin destekçiniz olmuþuz. Bozguna uðrasaydýnýz bizim yanýmýza kaçýp sýðýnacaktýnýz. Öyleyse elde ettiðiniz ganimetleri toplayýp giderek, bizi burada eli boþ býrakamazsýnýz" dediler. Gençler ise bu teklifi kabul etmeyip, "Rasûlüllah (s.a.v.) bu ganimetleri bize tahsis etmiþti" dediler. Ýþte bunun üzerine Allah (c.c):
l- Sana savaþta (elde edilen) ganimetler hakkýnda sorarlar. "Ganimetler Allah ve Rasûlüne aittir" de. Öyleyse Allah'tan korkun da aranýzý düzeltin. Mü'nýinler iseniz Allah ve Rasûlüne itaat edin.
2- Gerçek Mü'minler ancak, "Allah anýldýðýnda yürekleri ürperen, kendilerine Onun âyetleri okunduðunda da îmanlarý artýp Rablerine tevekkül eden" kimselerdir.
3- Onlar, namazlarýný kýlar ve bizim kendilerine verdiðimiz rýzýklardan infak ederler.
4- Ýþte hakikaten Mü'min olanlar bunlardýr. Rableri katýnda onlara -verilmiþ- dereceler, maðfiret ve bitmez bir rýzýk vardýr.
5- Hani Rabbiyin seni Hak ile evinden çýkardýðý zamanda olduðu gibi. Mü'minlerden bir kýsmý (savaþmaktan) bundan hoþlanmýyordu.»
âyetlerini indirdi.
Ýþte Ýbni Abbas bunun tefsirinde; bu çýkýþýn kendilerine hayýrlý olacaðýný söylüyor ve onlara "Siz benim sözümü dinleyin. Zîra ben bunun sonucunun ne olacaðýný sizden iyi bilirim" anlamýndadýr diyordu. Bunu Ebû Dâvûd rivayet ediyor.[135]
Yine Ebû Dâvûd bu hadisten sonra ayný isnadla (daha kýsa þekilde) bir hadis sevkederki onun sonunda "Rasûlüllah o ganimeti eþit surette taksim etti" ilavesi vardýr.[136]
Abdürrahman b. Ebî'z-Zinâd da Babasý -Ubeydillah b. Abdillah isnadýyla Abdullah b. Abbas (r.a.)'dan, "Nebî (s.a.v.), "Zülfýkâr" adlý kýlýcýný Bedir harbi ganimetlerinden aldý" diye nakleder.[137]
Amr b. Yunus, Ýkrime b. Ammar -Ebû Zümeyl Simâk el Hanefî -Ýbni Abbas îsnadýyla Ömer (r.a.)'den "Bedir günü olunca" diyerek anlattýðý uzun Bedir hadisini nakleder. Sonra îbni Abbas (r.a.) Ömer'den naklen derki:
Müþrikler esir edilince Rasûlüllah (s.a.v.) Ebû Bekir, Ömer ve Ali'ye:
"Þu esirler hakkýnda görüþünüz nedir?"[138] diye sordu. Ebû Bekir:
"Yâ Nebiyyallah! Bunlar amca çocuklarý ve ayný aþiretin insanlarý. Bence sen onlardan fidye al. Böylece bu fidye bizim kâfirlere karþý iktisaden güçlenmemizi de saðlar. Hem belki Allah onlara Ýslâm'a girmeye hidayet de eder" dedi.
Rasûlü Ekrem Ömer'e, "Hattab oðlu, sen ne dersin?" deyince Ben: "Yâ Rasûlellah! Ben Ebû Bekr'in kanaatinde deðilim. Bana kalýrsa, sen bize bir fýrsat verde bunlarýn boyunlarýný vuralým. Ali'ye imkân ver kardeþi Akîl'in boynunu vursun. Bana imkân ver akrabam falanýn boynunu vurayým. Zîra bunlar küfrün imam ve liderleridir" dedim.
Allah Rasûlü Ebû Bekr'in dediðini tutmaya arzu edip benim görüþümü tutmadý. Ertesi gün olunca Rasûlüllah'ýn yanýna geldiðimde baktým ki, hem Rasûlüllah (s.a.v.) hemde Ebû Bekir aðlýyorlar.
"Yâ Rasûlellah neye aðladýðýnýzý bana da anlatsanýz, aðlayacak bir þeyse bende aðlayayým, aðlayacak bir þey bulmasam da sizin aðladýðýnýza aðlayayým" dedim. Efendimiz'de; "arkadaþlarýnýn þu fidye almayý arzu etmelerine aðlýyorum. -Yakýnýndaki bir aðaca iþaretle- onlara yapýlacak azab bana þu aðaçtan daha yakýn olarak gösterildi" buyurdu.
Ýþte Allah (c.c.) bu konuda Enfal; 67, 69'ncu âyetlerini indirip;
"Hiç bir Peygamberin yeryüzünde (küfre) aðýr basmadýkça, e-sirler edinmesi (diye birþey) olmamýþtýr. Siz dünyanýn geçici malýný istiyorsunuz, Allah ise âhireti istiyor. Allah azîz ve hakimdir. Eðer Allah'tan -af hususunda ezelde- bir kitab (yazýlmýþ, hükmü belirlenmiþ) olmasaydý aldýðýnýz (bu fidye) sebebiyle size büyük bir azab dokunacaktý. Ýmdi ganimet olarak aldýklarýnýzdan helâl ve temiz olarak yiyin ve Allah'tan korkun. Þüphesiz Allah ðafûr ve rahîm'dir" buyurarak onlara harp ganimetini helal etti.
Bu haberi Müslim nakletmiþtir.[139]
Yine Cerîr de bu hadisi A'meþ -Amr b. Mürra- Ebû Ubey'de b. Abdillah isnadýyla Ebû Ubeyde'nin babasý Abdullah b. Mes'ût (r.a.)'tan þöyle dediðini nakleder:
Bedir günü olunca, Rasûlüllah (s.a.v.) onlara; "Þu esirler hakkýnda ne dersiniz?" diye sorunca Abdullah b. Ravâha (r.a.): "Yâ Rasûlellah! Sen þu anda odunu çok olan bir vadidesin. Bir ateþ yaktýr'da bunlarý içine attýr" dedi. Bunu duyan Abbas (o anda esirlerin arasýnda bulunuyordu) "Allah senin akrabalýk baðlarým kessin" dedi. Ömer (r.a.)'de, "Yâ Rasûlellah! Onlarýn liderleri ve baþlarý seninle çarpýþýp seni yalanladýlar. Sen onlarýn boynunu vurdur" dedi. Ebû Bekir ise: "Onlar senin milletin senin kavmin" öldürmeyelim" görüþünü öne sürdü.
Sonra Rasûlüllah (s.a.v.) bir ihtiyacý için çadýrýna girdi. O zaman dýþarda bulunanlardan bir kýsmý; "En doðru görüþ Ömer'in görüþüdür" diyorlardý.
Rasûlüllah (s.a.v.) çadýrýndan çýkýp "Þunlar hakkýnda ne diyorsunuz? Bunlarýn hali, týpký kendinden önce geçen þu kardeþlerin haline benziyor. Hani Nuh (a.s.) o zaman kendi kavmi hakkýnda;
bu Yâ Rabbî Yer yüzünde kâfirlerden tek kimse býrakma (Nuh; 26) demiþti. Mûsâ da;
"Ey Rabbimiz! Sen Fir'avn ve adamlarýna dünya hayatýnda süs ve mallar verdin, Rabbimiz -niye- senin yolundan saptýrsýnlar diye mi? Rabbimiz! onlarýn mallarýný yok et, kalblerine baský yap. Onlar acý azabý görünceye kadar îman etmezler" (Yunus; 88)
Ýbrahim (a.s.)'de; (Ýbrahim Sûresi âyet 36'da) þöyle diyordu:
"Rabbim, onlar kesinlikle insanlarýn çoðunu sapýttýlar. Artýk kim bana uyarsa o bendendir. Kimde bana âsî olursa (benim ona yapacak þeyim yok) sen baðýþlayan ve esirgeyensin."
Ýsâ (a.s.)'da; (Maide 118'ci âyetinde)
"£ðer sen onlara azâb edersen, onlar senin kullarýndýr. Yok eðer onlarý baðýþlarsan þüphesiz sen dâima üstünsün ve hakimsin." diyordu.
Rasûlüllah devamla; "Sizler fakir ve ihtiyacý çok olan bir toplumsunuz. Onlardan hiçbiri fidye karþýlýðý olmadan kurtulup gidemeyecektir, ya da boynu vurulacaktýr," buyurdu. Ýbni Mes'ut derki: ben burada "sadece Sehl'in, "Ýslâm olduðunu" söylerken iþitmiþtim. Fakat Rasûlüllah, susup birþey demedi. Benim -suçlarým sebebiyle- Allah'ýn gökten baþýma taþ yaðdýracak korkusu çektiðim, bu günden daha korkunç baþka bir günüm olmamýþtýr. Nihayet Rasûlüllah (s.a.v.) "Sehl b. Beyzâ hariç" buyurduda kurtuldum.[140]
Ebû îshâk'ta, Berâe (r.a.) veya bir diðerinden; "Ensardan birisi Abbas'ý esir alýp Rasûlüllah (s.a.v.)'in yanýna getirmiþti. Abbas "beni esir alan bu deðildir." Beni esir alan, þöyle þöyle bir adamdý, diye iddia edince, Nebî (s.a.v.):
"Aýýah Seni kerim bir melekle desteklemiþtir" buyurdu" dediklerini nakleder.[141]
Ýbni Ýshâk derki: Bana, Ýkrime'den dinleyen birisi onun, ibni Abbas (r.a.)'tan þöyle dediðini naklettiðini anlattý:
Abbas (r.a.)'ý esir alan kiþi, Ebû'l Yüsr Ka'b b. Amr es-Selemî idi. Nebî (a.s.) ona "Abbas'ý nasýl esir aldýn" diye sorunca, "Þimdiye kadar benzerini görmediðim þöyle þöyle yapýlý bir adam onu pençesiyle kavramýþtý" deyince Nebî (s.a.v.) "Ona karþý, sana kerîm bir Melek yardým etmiþ" buyurdu.[142]
Nebî (s.a.v.) Efendimiz, Abbas'a
"Haydi bakalým, hem kendini, hem kardeþiyin oðlu Akîl'i, hem de yeðenin Nevfel b. Harisi fidye vererek kurtar" buyurunca, Abbas razý olmayýp; "ben daha önceden Müslüman idim. Lakin bu herifler beni Bedre zorla çýkardýlar" dedi. Bunun üzerine Nebî (s.a.v.) ona:
"Senin iç durumunu Allah bilir. Eðer iddian doðru ise Allah buna karþýlýk sana sevabýný verecektir. Ama senin iþiyin dýþ görüntüsü bizim aleyhimizedir. Sen þimdi kendini fidye ile kurtar" buyurdu.
Abbas'ýn beraberinde getirdiði "yirmi akýyye altýn" ele geçirilmiþ idi. Efendimize: "Yâ Rasûlellah! Bu el konulan altýnýmdan birazýný benim fidyemin yerine hesab etsen" deyince Nebî (s.a.v.):
Hayýr, o harp ganîmeti olarak Allah'ýn senden alýp bize verdiði bir haktýr, buyurdu.[143]
Zayýf bir ravi olan Abdülazîz b. Imrân ez-Zührî derki: Bana Muhammed b. Musa, Ebû'l Yusr lakablý Umara b. Ammar babasýndan, o da dedesinden þöyle dediðini nakleder:
Bedir günü Abbas'ýn yüzüne baktým. Put gibi ayakta kýmýldamadan duruyor ve gözlerinden yaþlar akýyordu. Ben ona; "Allah bu akrabalýk sebebiyle sana þer karþýlýðý versin. Sen kardeþiyin çocuðuna karþý, düþmanla birlikte mi savaþýyorsun?" dedim. Abbas bana: "Muhammed ne halde, yoksa öldürüldümü?" dedi. Bende: "Allah ona destek veriyor ve zafer nasib ediyor" dedim. "Peki bana neye geldin?" dedi. Ben de; "teslim ol! Zîra Rasûlüllah senin bu harpte öldürülmeni yasakladý" deyince o, "bu, onun ilk akraba koruyup, sýla yapýþý deðilki" dedi. Bende onu esir alýp geldim.[144]
Ýbni Ýshâk, bir adam -Ýkrime isnadýyla Ýbni Abbas (r.a.)'m þöyle dediðini rivayet ediyor: Kureyþ esirlerini kurtarmak üzere fidyelerini gönderdi. Abbas "ben daha önceden Müslüman idim" diye itiraz etti. Bu konuda,
Eðer Allah kalbinizde bir hayýr olduðunu bilirse sizden alýnan þeylerin daha hayir-
hsým verir ve sizi baðýþlar (Enfal; 70)" âyeti geldi. Abbas derki: "Allah benden alýnan yirmi akýyye mala karþýlýk bana yirmi köle verdiki herbirinin elinde ticaret yapabildikleri birde mallan var. Üstelik maðfiret olunmamýzda cabasý."[145]
Ezher es-Semmân, Ýbni Avn -Muhammed- Ubeyde isnadýyla Ali (r.a.)'den, (Bazýlarý da doðrudan Ubeyde b. Abdillah'tan mürsel olarak) þöyle dediðini nakleder: Bedir esirleri hakkýnda Nebî (s.a.v.) E-
fendimiz þöyle buyurdu:
"Dilerseniz onlarý öldürebilir, dilerseniz fidye karþýlýðý serbest býrakýrsýnýz ve fidyeden faydalanýrsýnýz. Onlarýn sayýsý kadar sizden insan þehid olacaktýr," buyurdu. Bu yetmiþ kiþinin sonuncusu Sabit b. Kays b. Þemmas (r.a.) idi. O da Yemâme harbinde þehit düþmüþtü.[146]
Bu hadis de, Peygamber (s.a.v.)'in Mu'cizelerine dahil olup, Efendimizin þehid olacaklara ait Allah'ýn hükmünü, vukuundan önce bildirmiþtir. Ve bu haberi daha sonra aynen cerayan etmiþtir.
Yunus b. Bükeyr, Ýbni Ýshak'tan naklediyor: Bana Nübeyh b. Vehb çl-Abderî þöyle haber verdi: Nebî (s.a.v.) Esirlerle birlikte Bedir'den hareket edince, onlarý Müslümanlara bölüþtürmüþ ve "Bunlara hayýrlý tavsiyeler yapýn" buyurmuþtu.
Nübeyh derki; ben birisinin Ebû Azîz'den þöyle dediðini naklederken duydum; "Bedir günü bende esirler arasýndaydým. Allah Rasûlünü; "Esirlere hayýrlar tavsiye edin" buyurduðunu iþittim. Bundan sonra öyle olduki, onlara bir yemek sunulduðunda daha ellerine sofradaki ekmek deðer deðmez onu alýp hemen esirinin önüne atarlar, kendileri kuru kuru hurma yerlerdi. Ben bundan utanýr ve ekmeði alýp bana atanýn önüne geri atardým, ama o tekrar bana atardý."[147]
Yukarda adý geçen "Ebû Azýz", Mus'ab b. Umeyr (r.a.)'in kardeþi olup, Müslüman olduðu söylenir. Ýbnü'l Kelebi ve diðerleri ise onun Uhut harbinde kâfir olarak Öldürüldüðünü öne sürerler.[148]
Ebû'þ-Þa'sa'nm nakline göre Abdullah b. Abbas (r.a.); "Peygamber (s.a.v.)'in Cahiliye mensubu bu insanlarýn, Bedir günü kurtuluþ fidyelerini dörtyüz olarak belirlediðini" söylüyor.[149] Bu hadisi Ebû Dâvûd, Þu'be -Ebû'l-Anbese-, Ebû'þ-Þa'sâ isnadiyla Ýbni Abbas'tan verir.
Esbât, Ýsmail es-Süddi'den naklediyor: Bedir'e katýlanlardan Abbas, kardeþinin oðlu Akîl ve Nevfel'in fidyesi olarak herbirinin yerine dörtyüz dinar verilmiþti.[150]
Yûnus b. Bükeyr, Ýbni Ýshâk'tan naklediyor: Bana, el-Abbas b. Abdillah b. Ma'bed, akrabalarýndan biri vasýtasýyla Ýbni Abbas'tan, Bedir günü Rasûlüllah (s.a.v.)'ýn þöyle buyurduðunu anlattý:
"Ben kesinlikle biliyorumki, gerek Haþimoðullan gerek diðerlerinden, hiçte bizimle savaþmaya ihtiyaçlarý olmayan birtakým insanlarda, zorla Bedr'e getirildiler. Sizden biriniz, onlardan birine rastlarsa sakýn öldürmesin. Çünkü onlar sadece zorlanarak harbe çýkarýldýlar." Bunu duyan Ebû Huzeyfe b. Utbe: "Biz kendi öz babalarýmýzý ve kardeþlerimizi öldürecekte, Abbas'ý býrakacaðýz ha? Vallahi ona rast gelecek olursam onu kýlýcýmla lime lime doðrayacaðým" dedi. Bu haber Peygamber Efendimize ulaþýnca Ömer b. el-Hattâb'a hitaben, "Yâ Ebâ Hafs, Allah Rasûlünün amcasýnýn suratýna kýlýçmý çalýnacak?" buyurdu. Ömer'de: "Yâ Rasûlellah! Vallahi bu herif kesinlikle münafýklýk yapmýþtýr, izin versende boynunu vursam" dedi.
Daha sonralarý Ebû Huzeyfe bu aný hatýrlayýnca þöyle derdi:
- "Vallahi, ben Peygamberin sözüne karþý aðzýmdan kaçýrdýðým bu sözümden dolayý (münafýk olup olmadýðýmdan) emin olamadým. Allah beni þehit olarak öldürene kadarda korkmaya devam edeceðim.11 Gerçekten de Yemâme harbinde þehit oldu.[151]
Ýbni Ýshak derki: Rasûlüllah (s.a.v.) Ebû'l-Bahterî'nin öldürülmesini yasaklamýþtý. Çünkü Rasûlüllah (s.a.v.) Mekke'deyken, Kureyþ içinde kendisini savunan yegane kiþi Ebû'l Bahterî'ydi.[152]
Esirler arasýnda, çok zengin olmasý sebebiyle en fazla fidye veren, Efendimiz (s.a.v.)'in amcasý Abbas idi. Kendini kurtarmak için yüz akýyye altýn vermiþ idi.[153]
Ýbni Þihâb-ý Zührî anlatýyor: Bana Enes (r.a.)'in anlattýðýna göre; Ensar'dan bir gurup adam Peygamber (s.a.v.)'den izin talebinde bulunarak, "Yâ Rasûlellah! Bize müsade etseniz de kardeþimizin oðlunun fidyesini almaktan vazgeçsek," dediler. Rasûlüllah (s.a.v.) de;:
"Hayýr! Vallahi tek bir dirhemden bile vazgeçemezsiniz" buyurdu.[154]
Ýsrâîl, Simak -Ýkrime isnadýyla Ýbni Abbas (r.a.)'tan þöyle nakleder: - Bedir harbi bitince Ashab: "Yâ Rasûlellah! Kervaný ele geçirseniz. Çünkü onu koruyacak kimse kalmadý." dedi. Abbas esir olarak, orada henüz baðlý duruyordu. Bunu duyunca; "Bu doðru olmaz" dedi. Efendimiz "Niçin?" diye sorunca, "Zîra Allah sana bu ikisinden sadece bîrini va'detti ve va'dettiðini sana baðýþladý" dedi.[155]
Hz, Zeynep (r.a.)'in kocasý Ebû'1-As'ý kurtarmak için annesi Hatice (r.a.)'nin hediye ettiði gerdanlýðý fidye olarak gönderme hadisesi daha önce anlatýlmýþ idi.
Saîd b. Ebî Meryem, Yahya b. Eyyûb -Ýbnü'1-Hûd- Amr b. Abdillah b. Urve b. Ziibeyr -Urve isnadýyla Hz. Aiþe'den þöyle rivayet ediyor:
- Rasûlüllah (s.a.v.) Medine'ye geldiði zaman kýzý Zeynep de Kinane -veya îbnü Kinâne- ile yola çýkmýþtý. Lakin Müþrikler peþlerine düþüp takibe baþladý. Hebbâr b. el-Esved Zeyneb'e yetiþip mýz-raðýyla devesine dürte dürte onu yere düþürdü. Zeyneb (r.a.) hamile olduðu için karnýndaki cenîn'i düþürdü ve kan kaybetmeye baþladý. Bunun üzerine Zeyneb konusunda Haþimoðullanyla Ümeyye oðullarý münakaþaya baþladýlar. Ümeyye oðullarý. "Zeyneb bizim yanýmýzda kalacak. Biz bu hakka sahibiz diyordu. Çünkü Ebû'I-As'ýn karýsý idi. Zeynep Hind bin Utbe b. Rabî'a'nýn yanýnda kaldý. Hind Zeyneb'e:
- "Þu baþýna gelenler hep babayýn yüzünden oldu" der imiþ.
Bir gün Allah Rasûlü, Zeyd b. Harise'ye: "Gidip Zeyneb'i alýp gelsen olmazmý?" deyince Zeyd, "Tabî Yâ Rasûlellah!" dedi. Rasûl-ü Ekrem (s.a.v.) de:
"Yüzüðümü al ve Zeyneb'e ver" buyurdu. Zeyd -yüzüðü alýp- yola çýktý. Kimseye belli etmeden yoluna devam ederek bir çobana rastladý ve ona, "kimin adýna güdüyorsun?" deyince, "Ebû'l Âs adýna" dedi. "Ya bu koyunlar kimin?" diye sorunca çoban, "Muhammed'in kýzý Zeyneb'in" dedi. Çobanla bir müddet birlikte yürüyüp sonra ona, "sana bir emanet versem bunu Zeyneb'e verirmisin? Ama kimseye bir þey söylemeyeceksin!" dedi. Çoban, "evet" deyince yüzüðü ona verdi.
Çoban gidip Mekke'ye vardý ve koyunlarý aðýla katýp yüzüðü Zeyneb'e verdi. Zeyneb yüzüðü görünce hemen tanýdý ve "bunu sana kim verdi?" diye sordu. Çoban "birisi verdi" deyince, "onu nerede býraktýn?" dedi. "Þöyle þöyle bir yerde" deyince Zeynep sustu. Gece kararýnca çýkýp Zeyd'in yanma geldi. Zeyd ona, "Sen devemin önüne bin (de ben seni daha iyi koruyabileyim)" deyince Zeyneb (r.a.) "hayýr, sen Öne bin ben arkana binerim" dedi. Devenin terekesine binip Medine'ye geldi. Rasûlüllah (s.a.v.) onun hakkýnda:
"O, benim uðrumda belalara uðrayan, benim en faziletli kýzimdýr" buyurdu.
Ravî Ömer b. Abdillah b. Urve derki: Babam Urve'nin bu hadisi Alî b. Hüseyin'e ulaþmýþ, derhal kalkýp Urve'nin yanýna geldi ve ona: "Þu senin naklettiðin ve içeriðinde Fatýma (r.a.)'nýn fatiletini eksilttiðin bir hadis bana ulaþtý, bu nasýl bir hadis?" dedi. Bunun üzerine Urve'de:
Vallahi ben Fatýma (r.a.)'nin hakký olan bir fazileti eksilterek doðu ile batý arasýndaki bütün mülklerin benim olmasýný asla istemem. Ama istersen bundan sonra senin hatýrýna bu hadisi bir daha söylemem, dedi.[156]
Bedir Harbine Katýlanlar
Hafýz Zýyâüddîn Muhammed b. Abdülvahîd el-Makdisî, Bedir harbine katýlanlarýn isimlerini büyük bir cüzde toplamýþ ve alimlerin, Bedir'e katýldýðýna dair. ittifak ettikleri zevat ile, ihtilaf ettikleri kimselerin hepsini bir bir saymýþtýr. Bu isimleri de alfabetik bir sýraya koymuþtu. Oradaki sayýmýna göre Bedir'e katýlanlarýn sayýsý üçyüz otuz küsur kiþi tutmaktadýr.
Kanaatimce bu sayý fazlalýðý, bir kýsmýnýn katýlýp katýlmadýðý ihtilaf edilenlerinde yazýlmasýndan kaynaklanmýþtýr.[157][136] Ebû Dâvud 2738; Beyhakî Delâil 3/136.
[137] Beyhakî Delâil 3/136, 204; Tirmizî Siyer 12; îbni Mace Cihad 18; Müsned 1/271.
[138] Matbu Nüshada "Li Rasûlillah" þeklinde "Rasûlüllah'a dedi. "diye yazýldýki matbuat hatasýdýr. Doðrusu "Li" olmadan tercemede düzelttiðimiz gibidir. Zaten hadis kitablarmdada doðrusu böyle yazýlýdýr.
[139] Müslim 1763; Ebû Dâvûd 2690; Beyhakî Delâil 3/138. Bu haber öncede geçmiþ idi.
[140] Tirmizî Cihad 3084 sire 1714; Müstedrek 3/22; Beyhakî Delâil 3/138, 139; Taberânî 10/177; Müsned 1/383; Ýbni Ebî Þeybe Musannef 14/372; Beyhakî S. Kübra 6/321; Taberî Tefsîr 10/33; Ebû Ubeyd el-Emvâl sayfa 113; Taberî Tarih 2/46, 47; Ebû Ya'la Müsned 9/ h. no 5187. Burada gerek Zehebî, gerek Beyhakî ve Taberî ile kaynaklarýn çoðu Süheyl b. Beyzâ diye yazarlar ki bu bir kalem hatasýdýr. Doðrusu bizim yazdýðýmýz gibi "SehÝ" olup Süheyl'in kardeþidir. Her ikiside Bey2â'nýn çocuklarýdýr. Süheyl'e gelince O Mekke'de tbni Mes'ut'tan bile Önce Ýslâm olmuþ ve Medine'ye göç etmiþ ve Müslüman olarak Bedir harbine katýlmýþtýr ki bunu Ýbni Sa'd Tabukatmda gayet net açýklar. Sehl ise Mekke'de Ýslâm olmuþ ama bunu gizlemiþti Ýbni Abdül-Berr'in El-Ýstîab'ýnda (4/271) Abdullah'ýn onu Mekke'de namaz kýlarken göldüðünü, müþriklerin onu zorla Bedir'e getirdiðini bildirir.
Burada Sehl'in yerine Süheyl yazýlýþý isim meþhurluðundan olmaktadýr.
Haberin ricali Sika'dýr Hâkim Sahih der ve Zehebî ona katýlýr. Bilemiyorum neden katýlýr. Oysa Ebû Ubeyde Ýbni Mes'ûd'un oðlu isede babasýndan hadis dinleyemediði açýktýr. Bu yüzden Tirmizî "bu hasen bir hadistir" der.
[141] Müsned 4/283.
[142] Müsned 1/353; Ýbni Sa'd Tabâkat 4/12.
[143] Müsned 1/353; Hâkim 3/246; Ýbni Sa'd 4/12; Taberî Tarih 2/42; Taberî Tefsir 5/149; Beyhakî Delâil 3/142: Burada Abbas ile Efendimiz arasýnda þöyle bir konuþmaya yer verir: Abbas, "benim yanýmda hepimizi kurtaracak kadar fidye parasý yok" deyince Nebî (s.a.v.): "Peki sen ve Ümmü Fazl'ýn gömdüðünüz paralar nere gitti. Sen hanýmýn Ümmü Fazl'a "Ben bu yolculukta ölürsem mal çocuklarýmýndýr" dememiþmiydin" buyurunca Abbas: Vallahi Yâ Rasûlellah, ben senin Peygamber olduðunu biliyordum. Bunu benimle Ümmü FazI dýþýnda bilen yoktu. Benden ele geçirdiðiniz altýnlardan yirmisini fidyeme saysan" deyince Rasûlellah, "hayýr bu bize Allah'ýn senden alýp verdiði bir haktýr" buyurdu. Abbas sonunda derki: "Allah bu benim fidye için verdiðim yirmi akýyye'ye karþýlýk Ýslâmi dönemde yirmi köle verdÝki Allah'ýn maðfireti yanýnda birde bunlarýn herbirin malý vardý."
[144] Ýbni Sa'd Tabâkat 4/12.
[145] Beyhakî 3/143, Ýbni Sa'd 4/12.
[146] Beyhakî S. Kübra 6/321, 9/68; Delâil 3/139, 140; Hâkim Müstedrek 2/140; Taberî Tefsir 14/67; Ýbni Ebi Þeybe 14/369.
Zehcbî'nin elediði Mürsel rivayeti Ýbni Ebî Þeybe Musannef 14/368'de Abdürrahîm b. Süleyman -Eþ'as- Ýbni Sîr'in isnadýyla doðrudan Ubeyde'den nakleder. Beyhaki bu hadisin Ezhere sorulduðunu onunda "Ubeyde Ali'den" diye. kesin müsned olarak naklini öne sürer.
[147] Taberânî Saðîr 1/146; Mec. Zevaid 6/86; Taberî 2/39.
[148] Ýbni Sa'd'da Tabakâtýnda (2/43) onun Uhut harbinde müþrik olarak öldürüldüðünü nakleder. Vakîdi'nin I/58'deki nakline göre Bedir günü Müslüman muhacirlerin sancaðý Mus'ab b. Umeyr (r.a.)'de müþriklerinki de kardeþi Ebû Azîz b. Umeyr'de idi. Yine Vakidî 1/308'de "bu Ebû Azîz'i Kuzman öldürdü" der.
[149] Ebû Dâvûd Cihad 2691; Beyhakî Delâil 3/140; Hâkim Müstedrek 2/125.
Ýbni Ebî Þeybe Musannefinde Ýbrahim Nehaî'den "Allah Rasûlü Bedir esirlerinden Arab ve hür olana 40 akiyye fidye aldý. Kölelerden'de yirmi akiyye aldý. Bir akiyye kýrk dirhemdir" dediðini nakleder. Cilt 14/386.
[150] Beyhakî Delâil 3/140.
[151] Ýbni Hiþam 2/271; EI-Eðanî 4/193; EI-Kamil 2/126; Beyhakî Delâil 3/140, 141. Bu haber öncede geçmiþti.
[152] Ýbni Hiþam 2/271; Beyhakî Delâil 3/141.
[153] Beyhakî Delâil 3/141.
[154] Bulýarî El-ltk 49/11; hadis no 2537; Beyhakî Sünen-i Kübrâ 6/205, 322; Beyh. Delfiil 3/i 42.
[155] Ýbni Ebi Þeybe Musannef 14/376; Ýmam Ahnýed Miisncd 1/314; Taberanî Mu'cemü'I Kebîr 11/279.
[156] Beyhakî Delâil 3/156; Tehavî MüþkilÜ'l Âsâr 1/45, 46; Buharý Tarih-i Saðîr 1/8.
Burada Hz. Zeyneb'in yanýnda mahremi olmadan Zeyd iie nasýl Medine'ye kadar gidebileceði akla gelebilir. Tahavî ayný yerde bunun izahýný yapar ve 'O zaman henüz Zeyd, Peygamberimizin oðulluðu sayýlýyor ve "Zeyd b. Muhammed" deniyordu. Hem oðulluklarýn evlad sayýlacaðý âyet inmemiþti, lýemde kadýnlarýn sefere çýkmalarýndaki hüküm belirlenmemiþti" diyerek þüpheleri giderir.
Ýmam Zehebi, Tarihü’l Ýslam Meðazi 3/128-140
[157] Zehebî bu isimleri az sonra verip kýsalttýðýný söyleyecek.
Ýmam Zehebi, Tarihü’l Ýslam Meðazi 3/140
Ynt: Bedir ganimetleri ve esirler By: Bilal2009 Date: 30 Kasým 2021, 08:42:06
Esselamü aleyküm Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Bedir ganimetleri ve esirler By: Sevgi. Date: 01 Aralýk 2021, 03:51:24
Aleyküm Selam. Rabb'im bizleri de gerçekten samimiyetle tevekkül eden kullarýndan eylesin inþaAllah
Bu bilgileri bizlerle paylaþan kardeþlerimizden Allah razý olsun