Berekete dair kesin mucizelerden By: ezelinur Date: 19 Þubat 2011, 11:33:03
Berekete dair kesin mucizelerden
Bismillahirrahmanirrahim
Berekete Dair Mu'cizât-ý Katiyenin Birinci Misali: Baþta Buharî ve Müslim, Kütüb-ü Sitte-i sahiha müttefikan haber veriyorlar ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmýn Hazret-i Zeynep ile tezevvücü velîmesinde, Hazret-i Enes'in validesi Ümmü Süleym, bir iki avuç hurmayý yaðla kavurarak bir kaba koyup Hazret-i Enes'le Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâma gönderdi. Enes'e ferman etti ki: "Filân, filâný çaðýr. Hem, kime tesadüf etsen davet et." Enes de kime rast geldiyse çaðýrdý. Üç yüz kadar Sahabe gelip suffe ve hücre-i saadeti doldurdular.
Ferman etti: "Onar onar halka olunuz." Sonra, mübarek elini o az taam üzerine koydu, dua etti, "Buyurun" dedi. Bütün o üç yüz adam yediler, tok olup kalktýlar. Enes'e ferman etmiþ: "Kaldýr." Enes demiþ ki: "Bilmedim, taam kabýný koyduðum vakit mi taam çoktu, yoksa kaldýrdýðým vakit mi çoktu, fark edemedim."
Ýkinci Misal: Mihmandâr-ý Nebevî Ebu Eyyubi'l-Ensârî hanesine teþrif-i Nebevî hengâmýnda Ebu Eyyüb der ki:
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ve Ebu Bekr-i Sýddýk'a kâfi gelecek iki kiþilik yemek yaptým. Ona ferman etti: "Ensar'dan otuz kiþi çaðýr." Otuz adam geldiler, yediler. Sonra ferman etti: "Altmýþ kiþi çaðýr." Altmýþ daha davet ettim. Geldiler, yediler. Sonra ferman etti: "Yetmiþ kiþi çaðýr." Yetmiþ daha davet ettim. Geldiler, yediler. Kaplarda yemek daha kaldý. Bütün gelenler o mucize karþýsýnda Ýslâmiyete girip biat ettiler. O iki kiþilik taamdan yüz seksen adam yediler.
Üçüncü Misal: Hazret-i Ömer ibnü'l-Hattab ve Ebu Hüreyre ve Selemetübnü'l-Ekvâ ve Ebu Amratü'l-Ensarî gibi, müteaddit tariklerle diyorlar ki:
Bir gazvede ordu aç kaldý. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâma müracaat ettiler. Ferman etti ki: "Heybelerinizde kalan bakýye-i erzaký toplayýnýz." Herkes azar birer parça hurma getirdi. En çok getiren, dört avuç getirebildi. Bir kilime koydular.
Seleme der ki: "Mecmuunu ben tahmin ettim, oturmuþ bir keçi kadar ancak vardý." Sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm bereketle dua edip ferman etti: "Herkes kabýný getirsin." Koþuþtular, geldiler. O ordu içinde hiçbir kap kalmadý, hepsini doldurdular. Hem fazla kaldý.
Sahabeden bir râvi demiþ: "O bereketin gidiþatýndan anladým: Eðer ehl-i arz gelseydi, onlara dahi kâfi gelecekti."
Dördüncü Misal: Baþta Buharî ve Müslim, kütüb-ü sahiha beyan ediyorlar ki:
Abdurrahman ibn-i Ebî Bekr-i Sýddýk der: Biz yüz otuz Sahabe, bir seferde Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm ile beraberdik. Dört avuç miktarý olan bir sâ' ekmek için hamur yapýldý. Bir keçi dahi kesildi, piþirildi; yalnýz ciðer ve böbrekleri kebap yapýldý. Kasem ederim, o kebaptan, yüz otuz Sahabeden herbirisine bir parça kesti, verdi. Sonra Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm piþmiþ eti iki kâseye koydu. Biz umumumuz tok oluncaya kadar yedik; fazla kaldý. Ben fazlasýný deveye yükledim.
Beþinci Misal: Kütüb-ü sahiha katiyetle beyan ediyorlar ki:
Gazve-i Garra-i Ahzabda, meþhur Yevmü'l-Hendek'te, Hazret-i Câbiru'l-Ensârî kasemle ilân ediyor: O günde, dört avuç olan bir sâ' arpa ekmeðinden, bir senelik bir keçi oðlaðýndan bin adam yediler ve öylece kaldý.
Hazret-i Câbir der ki: O gün yemek, hanemde piþirildi. Bütün bin adam o sâ'dan, o oðlaktan yediler, gittiler. Daha tenceremiz dolu kaynýyor, daha hamurumuz ekmek yapýlýyor. O hamura, o tencereye mübarek aðzýnýn suyunu koyup bereketle dua etmiþti.
Ýþte, þu mucize-i bereketi, bin zâtýn huzurunda, onlarý ona alâkadar göstererek Hazret-i Câbir kasemle ilân ediyor. Demek þu hadise, bin adam rivayet etmiþ gibi kati denilebilir. (Mektubat, Mu’cizatý Ahmediye)Bediüzzaman Said Nursi SÖZLÜK:
BAKIYE-Ý ERZÂK : Erzaktan, yiyecekten arta kalan.
BÎAT : Baðlýlýk, uyma, tabi olma.
CÂBÝR-ÜL-ENSARÎ : Câbir Bin Abdullah El-Ensarî (R.A.) da denir. Meþhur sahabelerdendir. Bizzat Resul-i Ekrem'den (A.S.M.) ilim ve feyiz almýþ ve zamanýnda Medine-i Münevvere'nin müftüsü olmuþtur. En çok hadis rivayetiyle meþhur olan altý sahabeden biridir. 1540 hadis rivayet etmiþtir. 19 gazada hazýr bulunmuþtur. Hicri 73 tarihinde 94 yaþýnda Medine-i Münevvere'de vefât etmiþtir. Akabe biatinde bulunan 70 Ensar'dan Medine'de en son vefat eden bu zattýr.
EHL-Ý ARZ : Dünyadakiler, dünyada bulunanlar.
FERMÂN : Emir, buyruk, teblið.
GAZVE : Savaþ, harb, çarpýþma.
GAZVE-Ý GARRÂ-Ý AHZAB : Büyük Ahzab Savaþý.
HÂNE : Ev, mesken.
HENGÂM : An, zaman, vakit, sýra, çað.
HEYBE : Eþya koymaya mahsus iki taraflý küçük torba.
HÜCRE-Ý SAÂDET : Saadet evi.
KAP : Yemek konan tencere tabak.
KÂSE : f. Tas veya çanak.
KASEM : Yemin.
KÜTÜB-Ý SÝTTE-Ý SAHÝHA : Altý adet sahih hadis kitabý. (Sahih-i Buharî, Sahih-i Müslim, Ýbn-i Mâce, Ebû Davud, Tirmizî ve Neseî.)
MECMÛ : Tamamý, hepsi, bütünü, toplamý.
MEÞHUR : Ünlü, bilinen.
MÝHMANDÂR-I NEBEVÎ : Peygamber Efendimizi (a.s.m.) evine misafir eden.
MÝSÂLÝYE : Misale dâir, benzer, örnek.
MU'CÝZÂT : Mu'cizeler. Ýnsaný aciz býrakan olaylar, hâdiseler.
MU'CÝZÂT-I KAT'ÝYE : Apaçýk ve kesin olan mu'cize.
MU'CÝZE-Ý BEREKET : Bereketle ilgili mû'cize.
MÜBÂREK : Bereketlenmiþ, uðurlu, hayýrlý.
MÜTEADDÝD : Pekçok. Türlü türlü, çeþitli.
MÜTTEFÝKAN : Ýttifakla, herkesin ayný þeyi söyleyerek birbirlerini doðrulamalarý.
OÐLAK : Keçi yavrusu.
RÂVÝ : Rivâyet eden, nakleden.
RÝVÂYET : Peygamberimizden iþittiklerini veya Sahabeden duyduklarýný, birisinin baþkasýna anlatmasý.
SA' : 1040 dirhemlik hububat ölçeði. Kile.
SAHÂBE : Peygamberimizi (a.s.m.) dünya gözüyle görüp onun yolundan gidenler, onun etrafýnda bulunup hizmet edenler.
SUFFE : Peygamberimizin (a.s.m.) câmi avlusunda oturan, bekar kalýp dünya iþlerine de bulaþmayýp, sýrf Kur'an hakikatlerinin yayýlmasý için gayret gösteren Sahabe topluluðu.
TAAM : Yemek, yiyecek, gýdâ.
TARÎK : Yol, tarz, usul, vâsýta, meslek.
TESADÜF : Rastlantý.
TEÞRÎF-Ý NEBEVÎ : Peygamberin geliþi, þereflendirmesi.
TEZEVVÜC : Evlenmek.
VÂLÝDE : Anne.
VELÎME : Düðün ziyâfeti.
YEVMÜ'L-HENDEK : Hendek'teki çarpýþma günü. Hicri 5, Miladi 627 yýlýnda gerçekleþen Hendek savaþýnýn yapýldýðý gün.