Eman konusunda muhayyerlik By: sumeyye Date: 18 Þubat 2011, 13:12:36
Eman Konusunda Muhayyerlik
587- Ýmam Muhammed dedi ki: Müslümanlar bir kaleyi kuþatýr ve kale komutaný: Kaleyi size açmam için bana on ki-siye eman verin, der ve müslümanlar da: Dediðin olsun, karþýlýðýný verir ve o da kaleyi açarsa, onunla birlikte on kiþiye eman verilir.
Çünkü bana eman verin, demekle kendisini, "on kiþi" kelimesi de koþulan þart olup kendisiyle birlikte ayrýca belirsiz on kiþiyi kasdetmiþ sayýlýr. Buradan da anlýyoruz ki, bu on kiþi kendisinin dýþýndadýr.
Bu on kiþinin arasýna kimlerin alýnacaðýný ise, eman isteyen kale komutaný tayin eder.
588- Kale halkýndan on kiþiye eman verin, derse, dilediði on kiþiyi seçme hakkýna sahiptir. Kendisinin yanýnda dokuz kiþi daha seçebilir. Ama kendisi dýþýnda on kiþiyi seçerse dýþarýda kalacaðýndan, kendisi fey olur.
Çünkü eman isterken bizzat kendisini zikretmemiþ, belirsiz on kiþi için eman istemiþtir. Lakin "bana, on kiþi için eman verin" demekle kendi þahsýný da þart koþmuþ olur ve kendisine bir pay ayýrmýþ olur. Ama direkt olarak on kiþi için eman istemiþse, kendisi pay sahibi deðildir. Ondan, kendisini de içine alan bir talepte bulunsaydý o zaman pay sahibi olurdu. Ama kendisini ifadesine katmamýþsa kendi þahsý için eman meydana gelmez.
589- On kiþi içinde kendini de tayin etmiþse, eman altýnda olur.
Týpký kendisiyle beraber belirlediði diðer dokuz kiþi gibi.
590- Þayet kendisi dýþýnda belirli on kiþi için eman talebinde bulunmuþsa, o on kiþiye eman verilmiþ olur ve kendisi bu ema-nin dýþýnda kalarak fey1 olur.
Týpký eman dýþýnda kalan diðer kale halký gibi.
Sözünden, "On kiþiye eman verin ve bana da bu on kiþiyi tayin yetkisini tanýyýn" anlamý çýkmaktadýr.
Ýmam Muhammed dedi ki: Nucayr günü el-Eþ'as b. Kays'tan buna benzer bir söz bize nakledildi.
Hadis ehlinden de buna benzer bir rivayet Muaviye den nakledilmiþtir.
Baþta kalenin üstünden "on kiþiyi emaným altýnda tutmak karþýlýðýnda kapýyý size açýyorum" veya "kale içindekilerden on kiþi emaným altýnda olsun" þeklinde deseydi, durum ayný þekilde olurdu. Her iki halde de bu ve bir önceki durum aynýdýr.
591- "Kale içindekilerden on kiþiye eman vermemi kabul ederseniz" yahut "on kiþi içinde bende eman altýnda olayým" karþýlýðýnda size kapýyý açayým, derse durum aynýdýr. Her iki durumda da eman altýnda olup dokuz kiþi de beraberinde eman altýnda olur.
Çünkü Arapça'da "fi" harfi zarfiyet içindir. Kendini de emin olmalarýný istediði on kiþi içinde saymýþtýr. Bu da onunla beraber sadece dokuz kiþiyi kapsar. Çünkü ondan baþka on kiþiyi içine alsaydý kendisi onbir kiþi içinde olmuþ olurdu. Halbuki birinci durum böyle deðildir. Çünkü orada kendini on kiþi içinde saymamýþtýr.
Burada "on kiþi" lafzýný kendisi için zarf yapmýþtýr. Zarf ise mazruftan ayrýdýr, diye itiraz edilse, deriz ki;
Zarfýn kelimelerinde bu böyledir. Sayýlarda ise bu ancak belirttiðimiz yolla tahakkuk eder. O da kendisinin on kiþiden biri olmasý ve sözünün "beni de eman vereceðiniz on kiþi içinde sayýnýz" þeklinde anlaþilmasýdýr.
Hakiki zarf anlamýnda kabul edilmezse "maa" anlamýnda sayýlmasý gerekir. Þu ayette olduðu gibi: "Kullarýmla beraber gir"[9] Yahut "Alâ" anlamýnda kabul edilmesi gerekir. Þu ayette olduðu gibi: "Kesinlikle hurma dallarýnda sizi asacaðým."[10] Her iki þekle itibar edilmesi durumunda da kendisinden ayn on kiþiye eman sabit olur, diye itiraz edilse, deriz ki;
Kelime hakikaten zarf içindir ve mümkün olduðu kadar böyle anlaþýlmalýdýr. O da kendisinin on kiþi içinde kabul edilmesidir. Onun için bu zarfý mecaza saymýyoruz.
Burada onunla beraber diðer dokuz kiþiyi seçme yetkisi devlet baþ-kanýmndýr. Bu yetki kaledeki düþman komutanýnýn deðildir.
Çünkü kendini de on kiþiden biri saymýþtýr. Diðer dokuz kiþiyi tayin etme yetkisi olmadýðý gibi kendinin de yetkisi yoktur. On kiþiden kendine pay ayýrmasý, sadece onlara verilen emanm kapsamý içinde kendisinin de sayýlmasýndan ibarettir. Yoksa kendisinin onlarý tayin etmesi demek deðildir. Ýstediði de yerine gelmiþtir. Geri kalan dokuz kiþinin emaným devlet baþkaný verecek ve onlarý eçecektir.
592- Bana ve on kiþiye eman verin, yahut bana ve on kiþiye eman verirseniz size kapýyý açarým, derse kendisiyle beraber on kiþi daha eman kazanmýþ olur.
Çünkü bu ifadede kullandýðý "vav" harfi atýf içindir. Kurala göre bir þey yine kendisi üzerine deðil, baþkasýna atfedilir. Sözünde on kiþinin kendisinden ayrý olduðu açýkça belirtilmiþtir.
Kalede ancak o kadar veya daha az sayýda kiþi varsa hepsi eman altýnda olurlar.
Çünkü sayý belirtilerek verilen eman, þahýslar ayrý ayrý gösterilerek verilen eman gibidir.
Kaledekiler çok ise aralarýndan seçme yetkisi devlet baþkanýnýndýr,
Çünkü konuþan adam on kiþi içinde kendine pay ayýrmamýþtýr. Sadece emanlarmi kendi emanýna atfetmiþtir. Onlara emaný verecek devlet baþkanýnýn kendisi olduðu için seçecek de odur.
Devlet baþkaný bu on kiþiyi kadýn ve çocuklardan seçebilir.
Çünkü onlar da kalededirler. Ama konuþan adam bunlarýn sadece erkeklerden seçilmesini þart koþmuþsa, o zaman sadece erkeklerden seçilir.
593- Bana kaledekilerden on kiþi ile eman verin, der ve "be" harfiyle söylerse, hükmü yukarýdakinin aynýsýdýr.
Çünkü "be" harfi beraberlik içindir. On kiþinin emaným kendi emanýna bitiþtirmiþtir. Bu da ancak on kiþinin kendisinden ayrý olduðu zaman gerçekleþir. Ancak metnin ibaresinde bir yanlýþlýk vardýr ve yazar yanlýþlýkla "be" harfini yazmýþtýr.
Halbuki "fe" harfi atýf harflerinden olup birlikteliði ve arada boþluðun olmamasýný gerektirir. Onun için 592. maddedeki ifadeye atfý doðru olur. "Be" harfi ise beraberinde ivaz (bedel)leri gerektirir, "be" harfini kullanarak "Bana on kiþi karþýlýðýnda eman verin" demersi, "Kale halkýndan size vereceðim on kiþi karþýlýðýnda bana eman verin" demek olur. Bunun ise, bu "bölümdeki meselelerle ilgisi yoktur. Bundan da anlýyoruz ki, ibarenin doðrusu "fe" harfi ile olan þeklidir.
594- Bana, sonra da on kiþiye eman verin der ve "sümme" harfini kullanýrsa, hükmü önceki durumla ayný olur ve on kiþi kendisi dýþýndadýr.
Çünkü "sümme" kelimesi aralýklý sýralama ifade eder. Bundan da anlaþýlýyor ki, daha önceki ifade "fe" harfiyledir. Çünkü müellif mutlak atýf ifade edenle baþladý, sonra aralýksýz atýf ifade edenle devam etti, sonra aralýklý atýf ifade eden "sümme" ile devam etti.
595- Bana on kiþiye eman verin, derse bunlarý devlet baþkaný seçer.
Çünkü konuþan adam kendini on kiþi arasýnda saymamýþ, sadece belirsiz on kiþi ile eman almaða çalýþmýþtýr. Sanki devlet baþkaný onlara "Kapýyý açarsanýz sizden on kiþiye eman vereceðim" demiþ gibidir. Onun için bu on kiþiyi seçme hakký devlet baþkamnmdýr.
Dilerse konuþan adamý onlardan sayar, dilerse onlardan saymaz.
596- On kiþi ile beraber bana eman verin, der ve "maa" sözünü kullanýrsa, on kiþi onun dýþýnda olur.
Çünkü "maa" kelimesi ilave ve beraberlik belirtir. Bir þey de ancak baþkasý ile beraber olur ve baþkasýna ilave edilir. Böylece anlýyoruz ki, on kiþi onun dýþýndadýr.
Bunlarý yine devlet baþkaný seçer.
Çünkü kendisi kabul etmiþtir. Konuþan on kiþinin emanmdan kendine pay ayýrmamýþtýr.
597- Kaledekilerden on kiþi içinde bana eman verin, sözü de önceki sözünün aynýsýdýr. Ona ve devlet baþkanýnýn seçeceði dokuz kiþiye eman verilir.
Kale, kelimesine kendini izafe etmekle kendini belirli yapmýþtýr. On sözü ise belirsizdir. Belirlinin belirsize dahil olmamasý gerekmez mi? denilse,
Deriz-ki; "Bana eman verin" diyerek adam kale sözünü izafe edip belirlilik kazanmadan önce eman sözüne muzaf olmuþ ve belirlilik kazanmýþtýr. Burada açýklanmasý gereken sadece "fi" harfinin anlamýdýr.
Daha önce belirttiðimiz gibi "fi" zarfiyet içindir. Bu mana da ancak adamýn on kiþi içinde olmasiyle gerçekleþir. Burada hakiki anlamýyla amel etmek mümkündür. Çünkü baþkalarý gibi o da kale halkýndandýr.
598- Yine "evimin halkýndan" veya "babamýn oðullarýndan" on kiþi içinde bana eman verin, derse, o ve dokuz kiþi enýan altýnda olur.
Çünkü o, evi halký cümlesindendir. Evden maksat nesebinin evidir. Ayný þekilde babasý oðullan cümlesindendir. Burada zarfiyetin hakiki anlamýyla amel mümkündür. Onun için kendisi on kiþiden biri sayýlýr ve diðer dokuz kiþiyi devlet baþkam seçer.
599- Kardeþlerimden on kiþi içinde derse, kendisi ve ayrý on
kiþi eman altýnda olur.
Çünkü zarfýn hakiki nýanasiyle burada amel etmek mümkün deðildir. Kiþi kardeþlerinden bir parça olmaz. Onun için burada "fi" harfinin "maa" manasýnda alýnmasý gerekir. Nitekim kurala göre lafzýn hakikî anlamýyla amel mümkün olmadýðýnda ve mecazî anlamý meþhur ise, bu mecazî anlama yorumlanýr ve söz doðru anlaþýlýr.
600- Yine, çocuklarýmdan on kiþi içinde derse, sonuç
aynýdýr.
Çünkü kendi çocuklarýndan bir parça olmasý mümkün deðildir. Onun için on kiþinin dýþýnda sayýlmasý gerekir. Buna göre "Benim de aralarýnda olduðum kardeþlerimden on kiþiye" yahut "Benim de onlardan olduðum çocuklarýmdan on kiþiye eman verin" derse, kendisi on kiþinin dýþýnda olur.
601- Benim de aralarýnda olacaðým evimin halkýndan on kiþiye veya aralarýnda olacaðým kalemizin halkýndan on kiþiye e-man verin, derse kendisi on kiþiden biri olur ve onunla beraber dokuz kiþi daha eman kazanýr.
602- Çocuklarýmdan on kiþi içinde, der ve "fi" harfi ile kullanýrsa, kendisinden ayrý on kiþi daha eýtýan kazanmýþ olur. Ancak bunlarý devlet baþkaný seçer.
Çünkü onlarýn emanýndan kendine pay ayýrmýþ deðildir.
603- Hepsi erkek veya kadýn-erkek karýþýk iseler, devlet baþkaný erkek veya kadýnlardan on kiþi seçer. Aralarýnda erkek yoksa, eman verilen erkek dýþýnda hepsi fey1 olur.
Çünkü adam oðullarý için eman aldý. Belirttiðimiz gibi bu isim de tekil diþileri içine almaz.
Bunlar kadýn erkek karýþýk olsaydý devlet baþkaný kadýnlardan dilerse on kiþi seçerdi. Oðullarým, sözü onlarý içine almýyorsa, devlet baþkam onlarý nasýl seçebilir? denilse;
Deriz ki; Çünkü oðullan olan on kiþiye deðil, oðullarýndan olan on kiþiye eman vermiþtir. Karýþýk olmalarý durumunda on kýz, oðullarýndan olan on kýzdýr. Onun için devlet baþkaný onlarý seçebilir. Ama karýþýk deðillerse tekil diþiler onun oðullarýndan deðildir ve eman onlan kapsamaz.
604- Kýzlar, oðlanlar ve torunlar karýþýk olsalar onlardan on kiþi seçebilir .Dilerse oðullarýndan, dilerse torunlardan seçer.
Belirttiðimiz gibi bu isim emanda sadece torunlarý içine alýr, istihsanda ise oðullan da kapsar.
Kitapta kýzlarýn oðullarý zikredilmiþtir. Ashabýmýzdan bazýsý bunun katibin bir hatasý olduðunu ve doðrusunun "oðullarýn kýzlarý" þeklinde olduðunu söylemektedir. Doðru olduðu da söyleniyor. Bu da "oðullar" adýnýn hem erkek, hem kýz çocuklarýn oðullarýna isim olarak verilmesinin rivayetlerden birinde zikredilmesine göredir. Buna göre erkek ve kýz kardeþler, oðullar ve kýzlar lafzý mesabesindedir. Ama adamýn tek tek kýz kardeþleri ve yeðenleri olduðu halde "Kardeþlerimden on kiþi içinde eman verin" derse, kýz kardeþler ve yeðenlerin hepsi fey' olurlar. Çünkü kardeþler sözü bunlarý ne hakikaten ne mecazen kapsamaktadýr. Torunlar münferid kýzlarla karýþýk olduklarýndan oðullar sözü hepsini mecazen kapsamaktadýr.
605- "fi" harfini kullanarak "On arkadaþýma ve bana eman verin" derse, on kiþi ondan ayrý olur.
Çünkü arkadaþlarý ondan baþkadýr. Burada "fi" harfini zarfýyet için almak mümkün deðildir.
606- Yine "Kölelerimden veya mevalim (Korumam altýnda olan)lardan on kiþi ile eman verin" derse, durum aynýdýr.
607- Devlet baþkaný, düþman süvarilerinden birine bakýp "süvarilerinizden on kiþi içinde sen de eman altýndasýn" derse, o süvari dokuz kiþi ile beraber eman altýnda olur.
Çünkü burada "fi" harfi zarfiyyet içindir. Devlet baþkanýnýn eman verdiði on kiþi cinsinden olduðu için onlardan biri sayýlabilir.
608- On piyade içinde sen de eman altýndasýn derse, on piyade ondan ayrýdýr.
Çünkü on kiþi türünden ayn olup kendisi süvaridir. Böylece anlýyoruz ki, buradaki "fi" harfi "maa" anlamýndadýr.
Bunun aksi de olsa aynýdýr. Hükme delil olarak da halkýn kullanýþ ve anlayýþý alýnýr.
Yani bu ifade kullanýlýrken halk neyi anlýyorsa ona itibar edilir.
609- Çocuklarý olduðu halde sadece "Kýzlarýmdan on kiþi ile eman verin" derse, sadece kýzlarý eman kazanýr.
Çünkü kýzlar sözü erkekleri içine almaz.
610- Torun kýzlar da olsa yine ancak kýzlar eman altýnda olur.
Çünkü kýzlar sözü mecaz olarak da onlarý kapsamaz. Adamýn sadece kýz torunlarý varsa, bunlar eman kapsamýna girmezler.
Bu hüküm iki rivayetten en güçlüsüne göredir. Buna göre kýzlann çocuklarý annelerinin babasýna (dedelerine) deðil, kendi babalarýna nisbet edilirler. Ama daha önce "Kýz torunlarým var, anneleri ölmüþ, kýzlarýmla bana eman verin" þeklinde bir izah yapýlmýþ ise, o taktirde bu izahla kýz torunlarý için eman istediði anlaþýlýr. Sözden maksadýn ne olduðunu anlamak için halin (vaziyetin) delaletine baþvurmak þeriatta geçerli bir kaidedir.
611- Bana mevtalarýmla eman verin derse ve mevlalarýmn da mevlalan varsa, istihsan yolu ile hepsi eman altýnda olurlar.
Çünkü bu isim, azat etmekle hükmen ihya ettiði için azad eden hakkýnda hakikattir. Yahut onu azad edeni azad eden için mecazidir. Çünkü azad edilenleri azad edilmelerine ehil kýlmakla onlarýn azad edilmelerinin sebebi olmuþ gibidir.
Daha önce de belirttiðimiz gibi emaný geniþ tutmak esastýr. Sadece lafzýn þekli, bir tedbir olarak kanlarýn akmasýný önleme gereðinin sübutu için kafidir. Ancak bir yerde hakikat ve mecaz birlikte alýnmaz. Ama ayrý yerlerde olursa, cinsin hakikat sahibine katýlmasýnda mecaz hakikatle çeliþmiyecek þekilde birlikte alýnmasý caizdir. Emanda böyle bir çeliþki meydana gelmez. Ama va-siyyette böyle deðildir. Bu da yüce ALLAH'ýn "Anneleriniz size haram kýlýndý"[11]sözünün benzeridir. Çünkü bu anneyi ve nineleri kapsamaktadýr.
612- Bana m e valiler imle eman verin, der ve kendisinin azad ettiði, onlarýn da kendisini azad ettiði mevlalan varsa, bu lafýz her iki tarafý da içine almaz.
Çünkü Kendisini azad eden için eman istemesi kendisine yaptýðý iyiliðe bir karþýlýktýr, kendisinin azad ettiðine eman istemesi ise ona acýmak ve daha fazla iyilik etmek içindir. Her iki mana da birbirinden farklýdýr. Ortak ismin umumiliði de þözkonuþu deðildir. Yani farklý iki mananýn bir tek kelimede toplanmasý gerçekleþmez. Onun için eman ancak iki taraftan biri için olur. Vasiy-yetteki gibi. Ancak meçhul kiþiye vasiyyet sahih olmaz. Bu lafýzla olursa geçersiz olur. Ama meçhul için eman sahihdir.
Bu da onlara eman istiyenin niyyetine göre olur. Bu konuda sözü tasdik edilir.
Çünkü bunun gerçeði ancak onun tarafýndan bilinir.
Adam bir þey niyyet etmedim, derse, istihsana göre hepsi eman altýnda olurlar.
Eman altýnda sayýlmalarý müþterek lafzýn hepsini kapsamasý itibariyle deðildir. Çünkü müþterek lafzýn umumilik ifade etmesi yoktur. Lakin emanýn her iki tarafý da içine almasý ve hangi tarafýn kastedildiðinin bilinmemesi itibariyledir. Eman altýnda olan ve olmýyanlar karýþtýðýnda ihtiyatî olarak hepsi eman altýnda olurlar.Seçme hakký devlet baþkanýnýn olmasý gerekirdi. Baþta bir þey niyyet etmezse bile bu hak onundu. Çünkü meçhul için eman tahakkuk etmiþ, bunu tayin hakký da devlet baþkammndýr, diye itiraz edilirse;
Deriz ki: Böyle deðildir. Çünkü müþterek, mücmelden ayrýdýr. Burada emaný gerektiren lafýz mücmel deðildir ki, beyanda mücmele baþvurulsun. Lafýz sadece müþterektir. Yani ayrý ayrý diðer taraf yokmuþ gibi iki tarafý da kapsamaktadýr. Böyle bir durumda gerektiren þeyin beyaný yoktur. Bu beyan ancak sözün þeklinde aranýr. Beyana vakýf olmak imkansýz olursa, þahýslarýn tümü e-man altýnda olurlar. Çünkü eman altýnda olanlarla olmýyanlar birbirine karýþmýþtýr, Sonra, müþterekin beyaný birlikte olan þeylerledir. Sonradan ortaya çýkan bir þeyde ise, mutlaka nesh olur. Aþaðýdaki iki dereceyi yahut yukardaki iki dereceyi niyyet ettim, derse bu sahih olur. Çünkü kelamla birlikte yapýlan bir beyandýr. Ama þimdi tercih ediyorum, derse bu beyan olmaz. Sadece nesh (deðiþtirme) anlamýnda olur ki bu yetkiye kendisi sahip deðildir.
613- Konuþan adam "Ben iki aþaðý dereceyi niyet ettim", devlet baþkaný ise "iki yukarý dereceyi niyet ettim" derse, devlet baþkanýnýn dediði olur.
Çünkü müþterek kipin gerektirdiði budur. Mesela; akrabam Abbas bin Ömer için bana eman ver, derse ve devlet baþkaný "sana eman verdim der, sonra ayný isimle adamýn iki akrabasý olduðu anlaþýlýrsa ve devlet baþkaný bunlardan biri için "Ben bunu kastettim", adam da "Ben de diðerini kast ettim" derse, devlet baþkanýnýn dediði olur.
Kumandan "Bizzat kimseyi kast etmedim" der ve eman istiyen adam da ayný þekilde söylerse, adamýn ikisi de eman altýnda olur. Çünkü bunlardan hangisinin eman kazandýðýný tayin etmek mümkün deðildir.
Eman istiyen adam "þunu kastettim", kumandan ise "Bizzat kimseyi kast etmedim. Sadece isteðini kabul ettim" derse, eman istiyen kimsenin kast ettiði adam emaný kazanýr. Çünkü devlet baþkaný onun sözüne göre eman vermeði kabul etti. Burada eman istiyen kiþinin isteðiyle olanlardan biri tayin edildi. Devlet baþkaný tayin etmiþ gibi bu adama eman verilir.
614- Aþaðý taraftaki mevtalarýndan on kiþiye eman verin, derse, bunlarý seçme hakký eman istiyen adamýndýr. Týpký "kalemin ehlinden on kiþiye eman verin" demiþ gibidir.
Çünkü emanlarýndan kendine pay ayýrmýþtýr. Zira þahsýnýn emanýndan sonra þart sözünü zikretmiþtir.
615- Yine amcam oðlu Ali'ye eman verin, der ve ayný isimde iki amca oðlu varsa, dilediðini seçer.
Amcam oðlu Ali ile Zeyd bin Amr der ve bu isimde iki amca oðlu varsa ve eman istiyen adam ile kendisi için eman istediði kiþi aralarýndan kimseyi tayin etmediklerinde ittifak ederlerse, ikisi de emaný kazanýrlar.
Çünkü isim ve neseble tarif etmek, iþaretle tarif etmek gibidir. Bu lafýzla aslýnda onlardan biri eman kazanmýþ, ama onu tanýmadýðýmýz için emaný kazanan ile kazanmiyan birbirine karýþmýþtýr. Birincide emaný belirsiz bir kiþi için gerektirmiþti. Onun için onlardan dilediðini tayin hakký vardý. Nitekim kölelerinden belirli birini azad etse, sonra aralarýndan seçilemiyecek þekilde diðer köleler arasýna karýþsa, onlardan dilediðini seçme hakký olmaz. Ama kimseyi tayin etmeden iki kölesinden birini azad etse durum aksi olur.
616- Oðullarýmdan on kiþi ile bana eman verin, der ve "fi" harfi ile söylerse, daha önce hükmü geçtiði gibidir. Ancak burada devlet baþkanýnýn içlerinde erkek bulunmýyan kýzlarýndan on tanesini seçme hakký yoktur.
Çünkü emaný oðullarýndan olan on kiþiye gerekli kýlmýþtýr. Bu da daha önceki durumun aksine, tek baþýna içine almaz. Birinci durumda ise bunun aksi idi. Orada oðullarýndan on kiþiye emaný gerekli kýlmýþtý ve erkek oðlu da varsa kýzlar da oðullarý sayýlýrlar.
617- Kadýn mevahÝerým için eman verin, der ve aralarýnda erkek ýnevali bulunmýyan sadece kadýn mevalileri varsa onunla beraber istihsana göre eman altýnda olurlar.
Ama kýyasa göre bu ve yukarýdaki kardeþlerle çocuklar durumu tek baþýna olduklarýnda kadýnlarý kapsamamasý bakýmýndan aynýdýr. Ancak istihsan yolu ile þöyle demektedir.
618- Dil bilginleri mevali isminin tek baþlarýna kadýnlara da verilmesini caiz görmekte ve "Kadýn mevaliler" sözünün tekel-lüf olduðunu, onun yerine azadlý erkekler için denildiði gibi, azadlý kadýnlar için de "Falan oðullarýnýn azadlýlarý" denileceðini söylemektedirler.
Onun için bu lafýz eman ve vasiyette sadece tek baþlarýna kadýnlarý içine almaktadýr. Halbuki kardeþler ve oðullar sözü bunun aksidir. En doðrusunu ALLAH bilir.[12]
[9] Fecr. 89/29
[10] Tâhâ. 20/71
[11] Nisa, 4/23
12] Ýmam Serahsî, Ýslam Devletler Hukuku, Þerhu’s-Siyeri’l-Kebir, Eðitaþ Yayýnlarý: 1/361-370