Takdim By: sumeyye Date: 16 Þubat 2011, 23:00:11
Takdim
Ýmam ve þeyhülislâm Þâh Veliyyullah ed-Dihlevî’nin Hüccetullâhi’l-bâliða adlý elinizdeki bu eseri, þerî hükümlerin hikmetlerine ve Ýslâm þeriatýnýn felsefesine dairdir. Kitap sahasýnda tektir, konusunde yepyenidir, üslubu mükemmeldir; Arap diline vukufiyet ve üstün bir ifade gücü, saðlam bir mantýk, delillerin ikamesindeki açýklýk ile temayüz eder. Eser, müellifinin Ýslâm düþünce tarihinde ve aklî ilimlerde bir dev olduðuna tanýklýk eder.
Eser Mýsýr’da üç defa basýlmýþ ve hepsi de tükenmiþtir. Onu Ýslâmî Kitâbevi’ne takdim ettik ve böylece, Hindistan’da sahip olduðu yüksek mevki ve deðere diðer Ýslâm âleminde de ulaþmasýný arzuladýk. Bu deðerli eser, yazýldýðýndan günümüze kadar orada üniversite fakültelerinde ve yüksek enstitülerde tahsil edilmek üzere kararlaþtýrýlmýþ bulunmaktadýr.
Bu baský, Emîriye matbaasýnda tab’edilen nüsha esas alýnarak gerçekleþtirilmiþ, ilave olarak güzel bir düzenleme yapýlmýþ, notlar düþülmüþ, âyetler harekelenmiþ, sûreleri belirtilmiþ ve numaralandýrýlmýþtýr.
Kitap üzerine ihtiyaç duyulan bazý ek çalýþmalar yapýlmýþ bu cümleden olmak üzere bazý kelimeleri harekelenmiþ, bazý fikirleri tartýþýlmýþ, hadis ilminin ýþýðý altýnda bazý eleþtiriler yöneltilmiþtir. Ancak kitabýn hacmi büyük olduðu için uzatmamak düþüncesiyle bu tür eleþtirilere fazla yer verilmemiþ ve Emîriye baskýsýnda bulunan ve bazý Hindli âlimler tarafýndan yazýlan notlarla yetinilmiþtir.
Doðrusu eserde geçen þahýslarýn hayatlarýný ve hadis-i þerifleri de tahkik ederek ortaya çýkarmak istedik. Fakat bunun -çok olmasý hasebiyle- ancak ayrý bir kitaba ihtiyaç göstereceðini anladýk. [1]
Seyyid Sabýk
Tercümeye Esas Alýnan En Son Baskýnýn Mukaddimesi
Varlýðýna apaçýk âyetleri tanýklýk eden, açýk ve gizli sonsuz nitelikteki nimetleri lütuf ve keremine delâlet eden Yüce Allah’a hamd olsun! Varlýk âleminde bulunan her þey O’nun sayýsýz nimetlerine, kahir kudretine “apaçýk bir hüccet”tir.
Salât ve selâm, en hayýrlý atalardan süzülmüþ, insanlara haram ve helâli belirtmek için Allah Teâlâ tarafýndan seçilmiþ bulunan Rasûlullah Muhammed’e (s.a.) olsun!
Elinizdeki Ýmam ed-Dihlevî’ye ait olan Hüccetullahi’l-bâliða adlý bu eser, gerek ulemânýn ve gerekse ilim taliplerinin ayný derecede kabulünü kazanmýþ bir kitaptýr. Çünkü o, þer’î hükümlerin hikmetlerinden bahseden diðer eserlerde bulunmayan özellik vs meziyetlere sahiptir. Konularý çok yenidir, üslûbu güzeldir, ibaresi saðlam ve açýk bir Arapça’dýr. Oysaki müellif Hind asýllýdýr ve kýsa devreler halindeki ziyaretleri hariç, Arap ülkelerinde bulunmamýþtýr. Buna raðmen dili fevkalâde güzeldir.
Kitap Ýslâm ülkelerinin çeþitli yerlerinde birçok defa basýlmýþtýr. Baskýlarýnýn hepsi de revaç görmüþtür. Hindistan’da bulunan fakülteler, fetva, vaaz ve öðretimle meþgul olacak âlimler için vazgeçilemez özelliðinden dolayý onu ders kitabý kabul etmiþtir.
Sonraki baskýlar, önceki baskýlara nisbetle daha itinalý çýkmýþtýr; çünkü tabii olarak bir sonraki baskýnýn tahkikini yapýp neþre hazýrlayan kimse, kitabý bir öncekinin ulaþtýðý son nokta üzerine bina etmekte ve öncekilerin yaptýklarýna ilâve çalýþmada bulunmaktadýr. En son baskýnýn sorumluluðunu üstlenen ve tahkikini yapan üstad es-Seyyid Sabýk idi ve övgüye deðer çaba göstermiþti. Ancak kitabýn mukaddimesinde de dediði gibi, kitap zaten hacimli olduðu için iyice kabarmasýn diye çoðu kez mevcut eski notlarla yetinmiþti.
Ancak “Dâru ihyâi’1-ulûm” adlý yayýnevi, deðerli üstadýn düþündüðü gibi düþünmemiþ ve kitabýn hacmi ikiye katlansa da üzerinde bazý çalýþmalarýn yapýlmasýný gerekli görmüþtür. Zira kitabýn hacimli olmasý bir ayýp deðildir; tahkik sýrasýnda yapýlmayan eksiklikler ise bir kusurdur.
Yayýnevi bu önemli ve zor iþi benim üstlenmemi istedi. Ayrýca benden kitabýn okuyuculara þekil ve konu itibarýyla yepyeni bir görünüm içerisinde çýkmasý için gerekli çalýþmalarý yapmamý da rica etti. Bunu yaparken elbette ki Ýmam ed-Dihlevî’nin yazdýklarýna en ufak dokunma olmayacaktý. Zira ilim sorumluluðu bunu gerektirir. Bu istek üzerine ben de Allah’tan yardým isteyerek iþe koyuldum; önceden hazýrladýðým plâna göre kitap üzerinde þu çalýþmalarý yaptým:
1- Her bölüme ait konulara dair ayrýntýlý baþlýklar koydum.
2- Âyet ve hadisleri tahkik edip, tahric ettim. [2]
3- Garîb kelimeleri açýkladým.
4- Kitapta adý geçen þahýslarý kýsaca tanýttým.
5- Ancak âlimlerce bilinebilecek olan ýstýlahlarý açýkladým.
6- Fikir bütünlüðüne göre, kitabý paragraflara ayýrdým. Mananýn anlaþýlmasý açýsýndan bu çok önemli bir þeydir.
7- Virgül, nokta vb. gibi iþaretleri çoðalttým.
(...)
Ýslâmî ilimler sahasýnda eser veren ulemâ, dinî hakikatlerin, hükümlerin ve manalarýn beyanýna dair kitaplar yazmýþlardýr. Ancak þerî hükümlerden gözetilen amaçlar ve bunlarýn sýrlarý, manalarýn ve dinî hakikatlerin özü hakkýnda yazmak durumunda kalýnca, konu}’u çok muhtasar bir þekilde ele almakta ve genelde bunlarý diðer yazdýklarýna bir ek mahiyetinde takdim etmekte idiler. Bu itibarla þeriatýn ruhu ve felsefesine dair müstakil kitaplar yazmak ve onlarda sýrf hikmet-i teþrîye yer vermek gibi bir gayreti çok az kiþi göstermiþtir.
Ýþte Þâh Veliyyullah, elinizdeki bu hacimli kitabý sýrf bu konuya yani hikmet-i teþrîye ayýrmýþ, Ýslâm þeriatýnýn gerçek anlamda felsefesini yapmýþ, konunun hakkýný vermiþ ve bu sahada üstün bir baþarý göstermiþtir. Alimler onun bu baþarýsýný büyük bir beðeni ile karþýlamýþlar ve bu sahada onun yazdýklarýný esas almýþlardýr. Kitap büyük bir kabul görmüþ ve bunun bir sonucu birçok naþir tarafýndan neþre hazýrlanmýþ ve defalarca basýlmýþtýr.
Müellif, Ýslâm þeriatýný inançlar, ibadetler ve muameleler olmak üzere üç açýdan ele almýþ ve bütün bunlarýn hikmetlerinden gayet güzel bir biçimde bahsetmiþtir. Öyleki okuyucu, kitabý eline aldýðý zaman bitirmeden býrakamayacaktýr. Gerçi konularý aðýr ve üzerinde durup düþünmeye ihtiyaç göstermektedir; ancak müellifin konularý ele alýþ ve iþleyiþ þekli, konusuna hâkim olan yazarýn maharetiyle, anlaþýlmasý zor olan þeyi kolay hale getirmiþ ve okuyucuya sevdirmiþtir. Bu, ancak çok az yazara nasip olan bir özelliktir. Sonra aðýr kitaplar ancak bir ya da iki kez, o da uzun aralýklar sonucu basýlabilir. Bu onlarýn kaderidir. Fakat elinizdeki bu kitap, sahasýnda tek oluþu, konularýn iþleniþ þeklinin güzelliði, kaçýnýlmaz olan bu kaderi deðiþtirmiþ, bu aðýr ve ciddî kitabý sanki dinlendirici bir kitapmýþ gibi okuyucularýna sevdirmiþtir.
Ben, kitabýn konularýna deðinecek ve onlardan bahsedecek deðilim. Zira kitabýn hacimli ve muhtevalý olmasý, onu az bir sözle ifadeyi imkânsýz kýlar. Uzun uzadýya anlatmak ise bu Mukaddi-me’nin sýnýrlarýný aþar. Bu itibarla okuyucuyu bizzat kitapla baþ-baþa býrakarak onun güzelliklerini bir rehber olmaksýzýn keþfetmesini ve ondan bizzat istifade etmesini arzuluyorum.
Bu vesileyle, Allah Teâlâ’dan müellife rahmet etmesini ve onu islâmî ilimler alanýnda vermiþ olduðu eserlere karþýlýk en güzel þekilde mükafatlandýrmasýný niyaz ediyorum. Keza bu kitabýn baskýsýný yeni bir görünüm altýnda gerçekleþtiren Dâru Ýhyâi’l-ulûm’a baþarýlar diliyor, sahiplerine, kitabýn tahkik ve tashihi sýrasýnda emeði geçen herkese teþekkür ediyor, bu hizmete mukabil onlarý sevaplandýrmasýný Yüce Allah’tan diliyorum. Ve’1-hamdu lillâhi Rabbi’l-âlemîn.[4] Fethu'r-Rahmân kitabýnýn önsözü, Delhi, H. 1294'den.