Ceale Fiili By: meryem Date: 12 Þubat 2011, 16:49:20
Ceale Fiili
"Ce'ale" diðer bütün tabirlerden daha umumî bir lâfýzdýr. "Fe'ale ve sane’a”dan ve diðer benzerlerinden daha geneldir. Arapça'da beþ þekilde kullanýlýr:
1- Sara ve tafýka gibi kullanýlýp þürû' ifade eder, müte'addî olmaz. "Ce'ale Zeydun yekûlü (Zeyd konuþmaya baþladý)" gibi.
2- "Evcede" yerinde kullanýlýr, bir mef'ûle müteaddî olur; "Ve sizin için kulak(lar), gözler ve gönüller yarattý"
"karanlýklarý ve aydýnlýðý yarattý" gibi.
3- Birþeyden birþey ortaya koymak ve oluþturmak;
"Allah size kendi nefislerinizden eþler yarattý" gibi.
4- Tasvir, yâni bir þeyi bir halden baþka bir hâle çevirmek:
(O'dur ki size arzý bir döþek haline getirdi).
5- Hak veya bâtýl birþey ile baþka þeye hükmetmek:
"ellezîne ce'alu'l-Kur'âne'idîn" (Onlar ki Kur'ân'ý bölük bölük ettiler) [160] ve "Rahman'ýn kullarý olan melekleri diþi saydýlar" gibi [161]. Bunlardan ikinci ve üçüncü mânâlar, yaratma kavramý ile ilgili olan mânâlardýr. Ce'ale fiilinin mânâsý, siyak, sibak ve mef'ullerinden anlaþýlacak kadar geniþtir. Kullara isnad edildiði zaman, ayný kullanýlýþta bile olsa, "yapmak, kýlmak, eylemek, koymak, iþlemek" gibi mânâlar ifade eder. Þu iki misala dikkat edelim:
"Ce'altü hâze'1-bâbe min þeceratin " yani bu kapýyý aðaçtan yaptým demektir; "Ve ce'alnâ külle þelin mine'1-ma'i hay" (ve her canlý þeyi sudan yarattýk" [162].
Ce'ale, halk mânâsýna olduðu zaman, yenilenme ve tekerrür mânâsýna kullanýlýr:
"Gökleri ve yeri yarattý, karanlýklarý ve aydýnlýðý var etti";
"Bir zamanlar Rabbin meleklere:
'Ben yeryüzünde bir halîfe yaratacaðým', demiþti". Çünkü aydýnlýk ve karanlýk her ikisi de zaman zaman yenilenir. Halîfe de nesilden nesile kýyamete kadar yenilenir [163]. Ýbn Kayyim der ki:
"Bu fiil Allah'a iki mânâ ile itlâk edilir:
1- Ýcad ve halk,
2- Tasyîr. Birinci mânâda bir mef'ule müteaddidir.
'Karanlýklarý ve aydýnlýðý var etti' kavl-i þerifi gibi. Ýkinci mânâda iki mef ule müteaddi olmasý daha çoktur; gibi. Kullar için kullanýlýþý hassaten ikinci mânâ iledir: gibi. Ekseriya kullar için kullanýlýþý, onlarýn dahli bulunmayan þeyiere tesmiye ve itikadda bulunmalarý konularýndadýr gibi" [164].
Þu halde ce'ale hakkýnda þu noktalarý bir daha tesbit edelim:
1- Tek mef'ule müteaddi olduðu zaman îcad ve halk mânâsýna Allah için kullanýlýyor.
2- Tasyîr manâsýyla ve birþeyden birþey yapmak manâsýyla hem Allah için, hem kullar için kullanýlmaktadýr. Kullar için kullanýþta onlarýn hak veya bâtýl bir hükümle, herhangi birþeye hüküm vermeleri, itikad ve tesmiyede bulunmalarý muhtevasý vardýr.
Ce'ale fiili ve müþtaklarý Kur'ân-ý Kerîmde çokça geçer. Tümüyle 345 civarýndadýr. Bunlardan 16 kadarý kullarýn duasýný, 26 kadarý ise kullarýn bâtýl hüküm, i'tikad ve tesmiyelerini ifade eder ki, yaratma ile alâkalý olmadýðý için konumuzun dýþýndadýr. Eðer yanlýþ tesbit etmemiþsek, bunlardan 165 civarýndaki tasyîr mânâsýndadýr. 40'tan fazla âyet-i kerîme de Allah'ýn yaratmasý anlamýnda geçmektedir. Tasyîr mânâsý için tesbit ettiklerimiz kullar için kullanýlmakla birlikte daha çok Allah hakkýnda kullanýlanlardýr. Bunlarýn yaratma ile yakýndan alâkasý vardýr. Bunlara "yaratmayý ikinci derecede ifade eden tabirler" diyebiliriz. Geri kalanlar, vermek, koymak, saymak, bulmak, hükm ve tesmiye etmek gibi, bir kýsmý Allah için, bir kýsmý kullar için, bir kýsmý da hem Allah ve hem de kullan için zikredilen fiillerdir.
Bu kadar sayý ile ce'ale ve müþtaklarý Kur'ân'da haleka'dan çok yer almaktadýr. Ayrýca "CA'L" kökünün hem yapmak, hem yaratmak, hem de tasyîr mânâsýna uygun olabileceði âyetleri de hatýrda tutmak gerekir. Tesbitimize göre sýrf yaratmak manâsýyla Allah hakkýnda zikredilen yukarýda 40'tan fazla olduðunu belirttiðimiz âyetlerden yedisi Medenî âyetlerdir. Mekkî âyetler içerisinde ilk defa 31. sýrada yer alan el-Kýyâme sûresinde insanlarýn meniden yaratýlýþý konusu þu mealde ifade buyurulur.:
"Ondan (menî) iki çifti; erkeði ve diþiyi var etti." [165]
Yine ilk insanýn ve insan neslinin yaratýlýþý hakkýnda [166] âyetlerinde yer alýr. Tesbitimize göre ikinci olarak yaratma mânâsýndaki ce'ale 33. sýrada yer alan el-Mürselât sûresinde daðlarýn yaratýlýþý hakkýnda geçer. "Orada yüksek yüksek daðlar meydana getirmedik mi? Ve size tatlý su(lar) içirmedik mi?" [167] Þu âyetlerde daðlarýn yaratýlýþý konusunda [168] yer almaktadýr. Yine ayný kökten olmak üzere 35. nüzul sýrasýnda bulunan el-Beled sûresinde insanlarýn azalarý hakkýnda "Biz ona vermedik mi; iki göz, bir dil, iki dudak" [169] buyurulur. Çünkü Allah'tan baþka kimse canlýlara bu organlarý veremez. Ayný konuda, þu âyetler de yaratma manâsýyla mülâhaza edilmelidir: [170] Bunlardan baþka þu konularda da yaratma kavramý ce'ale ve müþtaklarýyla ifade edilmiþtir: Gece ve gündüzün yaratýlýþý; [171] aðaçlarýn ve meyvelerin yaratýlýþý [172] her neviden çiftlerin yaratýlýþý [173]genel olarak canlýlarýn yaratýlmasý:
"... Ve her canlý þeyi sudan yarattýk. Hâlâ inanmýyorlar mý?" [174] hayvanlarýn yaratýlmasý [175] yollarýn, geçitlerin, yeryüzü þekillerinin ve zenginliklerinin, þehirlerin yaratýlmasý [176] karanlýklarýn ve aydýnlýðýn [177] yýldýzlarýn [178] burçlarýn [179] ateþin yaratýlmasý [180] iç duygularýn, sevginin yaratýlmasý [181]giyeceklerin yaratýlmasý [182] güneþin ve ayýn [183] ýrmaklarýn [184] bahçelerin yaratýlmasý [185] Ce'ale fiili, haleka'dan sonraki düzenleme, þekil verme, yaratýlan þeyler üzerindeki tesisler için de kullanýlýyor, ki bu durumlarda yine yaratma kavramý ile ikinci derecede yakýn alâkasý bulunmaktadýr. Yukarýdakilere ilâveten, yaratmayý ikinci derecede ifade eden kavramlara þu örnekleri de verebiliriz:
Gökleri bir tavan [186] arzý bir karar yeri [187] ve bir beþik [188] döþek [189] yapmasý, insanlarý millet millet, kabile kabile ayýrmasý [190] gibi.
Görüldüðü gibi "ce'ale" fiilinin yaratma kavramý ile ikinci derecede ilgili tasyîr ve diðer uygun mânâlarýný da kattýðýmýz zaman, mef'ulleri geniþ bir alana yayýlmaktadýr.
Fiil þeklinin çok kullanýlmasýna mukabil "câ'il" sýfat þekli Kur'ân'da fazla deðildir (6 âyette geçer). Bunlardan birisi azamet cemi'siyle cemi'lenmiþtir [191] Diðerleri müfreddir. Bunlardan bir tanesi [192] tenvinli olarak varit olmuþtur. Doðrudan doðruya Yaratýcý mânâsýný ifade etmektedir. Diðerleri muzâf olarak gelmiþler ve tasyîr mânâsý ifade etmektedirler. Elbette bu vasýflarýn hepsi de Allah'a nisbet edildikleri ve O'nu vasfettikleri için yaratma ile alâkadardýrlar. Yukarýda bazý fiiller için ifade ettiðimiz "yaratmayla ikinci dereceden ilgili" sözünü, tabir caizse, bu vasýflar için de ifade edebiliriz.[193][160] Hicr: 15/91
[161] Muf., s. 94.
[162] LA, XIII, 117.
[163] Basa’ir, I, 274.
[164] Ibn Kayyim, s. 283.
[165] Kýyamet: 75/39.
[166] Fussilet: 41/189; Nahl, 16/82; Secde, 32/8; Zümer, 39/6; Bakara, 2/30
[167] Mürselat: 77, 27.
[168] Ra'd: 13/3; Neml, 27/61; Fussilet, 41/10; Enbiyâ, 21/31
[169] Beled: 90/8, 9
[170] Nahl: 16/78; Mülk, 67/23; Secde, 32/9; Ahzab, 33/4; Ahkâf, 46/26.
[171] Yûnus: 10/67; Kasas, 28/73; Mü'min, 40/61; Neml, 27/86,
[172] Ra'd: 13/3;
[173] Þûra: 42/11; Ra'd, 13/3;
[174] Enbiya: 21/30;
[175] Yasin: 36/80; Mü'min, 40/79);
[176] Enbiya: 21/31; Sebe', 34/18;
[177] En'am: 6/11,
[178] En'am: 6/97,
[179] Furkan: 25/61,
[180] Yasin: 36/80;
[181] Rum: 30/21; Ahzâb, 33/4;
[182] Nahl: 81;
[183] En'am: 6/96, 97; Yunus, 10/5;
[184] Neml: 27/61; Ra'd, 13/3;
[185] Nûh: 71/12.
[186] Enbiya: 21/32,
[187] Mü'min: 40/64
[188] Tâhâ: 20/53,
[189] Bakara: 2/22
[190] Hucurât: 49/13
[191] Mü'minûn: 23/7.
[192] Bakara: 2/30
[193] Veli Ulutürk, Kur’an-ý Kerim’de Yaratma Kavramý, Ýnsan Yayýnlarý: 38-43.