Zaman ve Hareket By: meryem Date: 09 Þubat 2011, 14:19:33
Zaman-Hareket
Zaman kavramýyla ilgisi bulunan ifadeleri, birbirinden tecrit ederek tartýþmanýn zorluðu ortadadýr. Zira, bunlardan biri ele alýnýrken, diðeri konuþulmadan tartýþýlamayan bir yapýya sahiptir. Durum böyle olunca asýl amaç, zaman kavramýný tanýmak olmasýna raðmen, konu bazen onun hareketle olan ilgisine, bazen zamanýn kökenine, bazen vehimle olan baðlantýsýna girebilir. Bu durumun, kavramlarýn birçoðunda kaçýnýlmaz olacaðý bir vakýadýr. Kaldý ki zaman gibi soyutluðun doruðunda olan bir kavramýn izahý için filozoflarýn da baþvurduklarý bir takým somut ve soyut kavramlarý devreye sokmak, iþin tabiatý gereðidir. Burada hareket kelimesi, bu amaçla kullanýlacaktýr. Hareket ve zamandan her biri, birbirini takip eden parçalarýn bileþimidir. Bu parçalar, zaman itibariyle bölünemez haldedir. Bu nedenle cismin, bölünmeyen parçalardan bileþik olmasý gerekir. Hareket, her bir parçasý, diðer parçasýndan önce olacak þekilde bölünmeyi kabul etmeyen birimlerden oluþan bir bileþiktir [259], þeklindeki açýklamalar, zaman ve hareketin köken itibariyle bir olduðunu, parçalanamayacaðýný, ilerleyen hareket ve zamanýn bir açýlým olduðunu ortaya koymaktadýr. Dolayýsýyla hareket ve zaman, çýkýþ ve çoðalma itibariyle birliktedir. Hareketin, zamana; zamanýn, harekete önceliðinin olamayacaðý, hareket eden kütlenin de beraber olmasý gerektiði, bilimsel çevrelerin çoðunluðunun mutabýk kaldýðý bir husustur. Hareket, cisimdeki durumlarý deðiþtirir. Þu halde deðiþim, hareket sayesinde gerçekleþen bir keyfiyet olup [260], daima o ilk hareketin özelliðini ortaya koyar, öncelik, sonralýk ve deðiþimi, hareketten soyutlamak mümkün deðildir [261]. Filozoflarýn zamanýn varlýðýný ispat baðlamýnda dayanak olarak gösterdikleri hareket, kelâmcýlara göre gerçekte yoktur. Ancak insan zihni, onu eþyadan ve olaylardan soyutlamaktadýr. Onlara göre hareket diye bir þey yoktur. Hareket eden ve hareket edilen alan veya mesafe vardýr. Hareket konusunda kanaatleri bu olan kelâmcýlarýn, zamanýn, varlýðýn dýþýnda bir varlýða sahip olduðunu kabul etmeleri beklenemez [262]. Þu halde hareketi, varlýkla beraber düþünen akýl, zamaný da beraber düþünmektedir.
Teorik fizikçiler tarafýndan evrenin baþlangýcýnda yer alan tek bir matematiksel nokta, tekillik kavramý ile ortaya konulur. Soyut kavram olarak bu nokta, düþünebildiðimiz herhangi bir boyut, hareket ve zamanýn olmamasý demektir. Kýsaca, kavrayabildiðimiz her türlü madde ve enerjinin bir baþlangýcý olmalýdýr. Bu, gözlemlerin ve genel görelilik kuramýnýn bir sonucudur. Söz konusu araþtýrmalarýn getirdiði metafizik teklik, madde, enerji ve zamanýn yoktan var olduðunun açýk bir ilânýdýr [263]. Bir cismin, ezelde de hareketli olmasý imkânsýzdýr. Çünkü hareket, bir halden baþka bir hale geçiþtir; kendisinden önce bir halin olmasýný icap ettirir. Ezel ise, daha önce bir halin bulunmasýna manidir. Dolayýsýyla hareket ile ezelîn birlikte bulunmasý imkânsýzdýr [264]. Binaenaleyh hareket Allah'ýn dilemesiyle birlikte, bir anda yaratýlmýþtýr. Ýþte öncelik ve sonralýk da, geçmiþ ve gelecek de bu bir anlýk yaratma ile ortaya çýkmýþtýr [265]. Böyle bir yaratýlýþýn, var erliði varlýða ait hareketle zamanýn baþlamasý ve sayýlmasý, kaynaklara ve insan mantýðýna çok daha uygun düþmektedir Hareket, kendiliðinden var olamaz. Çünkü hareket geçip gider ve yok olur. Öyleyse harekete bir dayanak lazýmdýr. Bu dayanak, hareketlinin maddesi ve maddeye iliþkin süreli bir eðilimin ölçüsü olamaz. Ancak süresiz bir eðilimin, yani hareketin ölçüsü olabilir [266]. Kâinatta, madde kaim olmakla birlikte hareket dursa, zaman da durur. Fakat kâinatta hareketin durmasý mümkün deðildir. Maddedeki hareket ile birlikte zaman da akýp gitmektedir. Maddeyi yoktan var edecek bir yaratýcý vardýr. Yoksa varlýk kendi kendini yoktan var edemez. Hareket silsilesinin mutlaka bir baþlangýcý vardýr. Bu baþlangýçtan baþlayan hareket, kesinlikle son bulacaktýr. Oluþu, hareket saymamak [267], oluþa yüklenen anlama göre, zamansal olabilir veya olmayabilir. Allah'ýn yaratmasý "ol" emri ile, hadis varlýðýn ölçemeyeceði ve gerçekleþtiremeyeceði bir anda meydana gelir. Beþer kýstaslarý ile kozmolojik ortamda böyle bir hareket olmadýðý gibi, mevcut ve ölçülebilir tüm hareketlerin de an'ý çok aþtýðý ifade edilmelidir. Bu nedenle böyle bir oluþun hareketi, an'lýk bir keyfiyet içerir.
Ýbn Sînâ'ya göre hareket, duraðan bir cisimde kuvve halinde olan, fiil haline bir anda deðil de yavaþ yavaþ uzaysal çýkýþtýr [268]. Bu ifadelerden, Ýbn Sina'nýn, zamanýn hareketle olan baðlantýsýný kurarken, süreklilik ve uzaysallýk fikrine dayandýðý ortaya çýkmaktadýr. Bu süreklilik, yavaþ yavaþ oluþum saðlamaktadýr. Bu noktada onun, Aristo ile farklý düþünmediði anlaþýlmaktadýr [269]. Ýbn Sînâ ve Aristo, zamanýn, hareketin bir ilintisi olduðu noktasýnda birleþirler. Zira hareket, kendisine baðlý bir çok zamanlarý var edecektir. Öyleyse zamanýn varlýðý, düzenli ve sýnýrsýz harekete baðlýdýr [270]. Zamaný, gök kürenin tam bir devriyle özdeþ sayan görüþ, Aristo tarafýndan reddedilir [271]. Aristo'ya göre, hareketin olabilmesi için, mekân ve cismin olmasý gerekir. Böylece bir mekân içinde, herhangi bir cisim hareket ederse, o hareketin süresine zaman adý verilebilir [272].
Hareket, önce ve sonraya bölünebilir. Önce ve sonra ise hareket vasýtasýyla bir mesafede gerçekleþir. Hareketteki önce ve sonra tersine çevrilemez. Mesafede, durum bunun aksinedir. Hareketin önce ve sonrasý olduðu için sayýya vurulabilir. Ýþte hareketin bu sayýlabilirlik yönü, zaman adýný alýr [273]. Aristo zamaný tanýmlarken sayý ve ölçü kelimelerini kullanýr [274]Sayý, sayý olarak belirli ve sýnýrlý bir miktardýr. Zaman, sürekli belirsiz bir miktar ve nispet olduðu için, belirli ve sýnýrlý sayýlarýn sayýldýðý gibi sayýlamaz [275]. Ýbn Sînâ, sonraki eserlerinde, hareketin önce ve sonraya göre ölçüyle ifade edilmesi kanaatini taþýr. Çünkü zaman süreklidir. Sürekli olan bir þey sayýlmayýp, ölçülür, Ýbn Sînâ, bunu göstermek için de sayý yerine ölçü kelimesini kullanýr [276].
Kainatta her þey hareket etmektedir. Bunlarýn bir kýsmý görülür, bîr kýsmý görülmez. Atomun, elektronu çekirdek etrafýnda döner. Bu, gözle görülemez; ancak bilgi olarak bilinmektedir. Öyleyse atomlardan meydana gelen taþ, toprak, hava, su, vb. de hareketlidir. Hava eserken, su akarken hareket fark edilmektedir. Buna göre hareketin varlýðý, zamanýn varlýðý; yokluðu ise zamanýn yokluðudur [277], sonucuna ulaþýlýr. Hareketi fark edilemeyen varlýklar, zamandan tecrid edilemez. Çünkü onlarýn iç yapýsýndaki hareketi çýplak gözle görmek mümkün deðildir. Ancak bilimsel deney ve incelemeler, bunlarýn da hareket içerisinde olduðunu, dolayýsýyla zamanla kuþatýldýklarýný ortaya koymaktadýr.
Filozoflardan bir kýsmý, zamanýn anlaþýlmasýnýn harekete baðlý olduðunu, hareket hissedilmezse zamanýn da hissedilemeyeceðini belirttikten sonra, Ashab-ý Kehf olayýný buna örnek gösterirler [278].
Bu tarzdaki yaklaþýmda temel ilke, insanýn, deðiþmeyi fark edemeyiþidir. Deðiþmeyi fark demeyen insan, zamanýn geçmediðini düþünür. Ancak Ashab-i Kehf olayýnda, onlarýn zamanýn geçiþini fark edip etmediklerinden ziyade, zamanýn çok hýzlý geçtiði kanaati hakimdir, ölülerin de zamanýn akýþýndan haberdar olmayýþýný vurgulayan Ferit Kam (1944), zamanýn hayatla kaim olduðunu, yani canlýlýkla fark edildiðini ifade eder [279]. Bir baþka ifade ile ölüler, zamana ihtiyaç duyacak, hayatýn programý demek olan zamaný kullanabilecek yapýdan uzaklaþmýþtýr. Ancak böyle bir yapýda olmasýna raðmen ölümle, bedenin çürüyüp (Yasin,78,79} ruhun yaptýklarýný gözden geçirmesi [280] deðiþimi ve zamanýn etkisini ispatlamaktadýr. Fakat bu etki ve deðiþim, zahirde, sadece bedenin çürümesi ile algýlanan bir gerçektir. Günlük yaþantýda bir þeyin hareket ettiðinin söylenmesi ile onun, yere göre hareket ettiði belirtilmiþ olur. Gezegenlerin hareketleriyle ilgilenirken, onlarýn güneþe göre hareket ettiði, ya da güneþ sisteminin kitle merkezine göre hareket ettiði göz önüne alýnýr. Güneþ sistemi, yýldýzlara göre hareket etmektedir. Mutlak hareket diye adlandýrýlabilecek fiziksel bir hareket, bir oluþ yoktur. Bu nedenle hareket röîatiftir [281].
Hareketin yaratýlýp yaratýlmadýðý da tartýþma konusudur. Zamanla ölçülen evrenin düzenli hareketi, hadistir. Düzenli hareketten evvelki hareket, bir belirsizlik halindeydi. Allah bu hareketi düzene koymuþtur [282]. Bu durumda, sanki düzenli hareketten öncesi, Allah'ýn ilmi ve kudreti dýþýnda cereyan etmiþ olmaktadýr. Zira evrende, tasarruf hakkýnýn Allah'tan baþkasýna verilmesi, tevhit inancýyla çeliþir. Ýþte bundan ötürü aklýselim, bütün hareketlerin Allah'a ait olduðunu kabul eder [283]. Bilim de evrene ve zamana ezelîyyet vermenin yanlýþ olacaðýnýn, evrenin ve zamanýn yaratýlmýþ olduðunun altýný çizmektedir. Uzmanlar en küçük zaman aralýðý olarak, O an'ýný, her þeyin baþlangýcý olarak kabul edip, bir saniyenin 10 saniye sonrasýnda artýk, enerji ve zaman, rakamsal olarak tarif edilme; mekân da boyut olarak hesaplanma durumuna gelmiþtir. Ne uzay ne de zaman, ilk tekillikte, geriye doðru gidemez.
Zamaný yaratýlýþla birlikte sýfýr noktada baþlatan bilim, onun ölçülebilir hale geliþinin, hareketle kaydedilen ilerleme sayesinde olduðunu ifade etmektedir. "Ol" emri ile sýfýr noktada, kozmik sahnede görülen varlýðýn, hareketle ilerleyen beþ aþama ile, evrenin bir milyar yýlda oluþturduðu kabul edilmektedir. 15 milyar yýl sonra insanýn yeryüzünde görüldüðünü kabul eden bilime göre, kâinatýn ömrü bir gün, yani 24 saat kabul edilirse, Ýnsanýn yer yüzündeki ömrü, bir saniyeden daha da azdýr. Ýnsanýn kâinat yaratýldýktan 23 saat 59 dakika 59 saniye sonra yaratýldýðý kabul edilmektedir [284]. Burada önemli olan rakamlar deðil, bilimin, hareketin varlýkla birlikte yaratýldýðýný ve hareketin varlýða baðlý olarak ortaya çýktýðýný söylemesidir.
Bu durumda kelâmcýlarýn, hareket ve zamaný varlýðýn dýþýnda kabul etmeyiþlerinin, bilimle örtüþtüðü söylenebilir. Allah'ýn ilmi ile zamaný açýklamaya çalýþanlar, varlýðýn, her yönü ile Allah'ýn ezelî ilmi kapsamýnda olduðu hususunda bir an gaflete girmiþ olabilecekleri hissedilmektedir. Konuya bu açýdan yaklaþan görüþe göre, Ýnsan, maddeden yola çýkarak zamaný deðerlendirdiðinden, bu kavram, içinden çýkýlmaz bir yapýya bürünmektedir. Rafýzî ve Kaderîler hariç tutulursa bütün kelâmcýlar, Allah'ýn ezelî ilmiyle, her þeyi anbean bildiði görüþünde ittifak halindedirler. "Ýmam-ý mubîn" ile zamanýn hakikatlerinin ayný þeyler olduðu düþüncesinden hareketle, zamanýn, varlýðý olmayan, potansiyel ilmî bir ezelîyete sahip olduðu noktasýna gelinebilir. Potansiyel denilen bu zaman, maddeden baðýmsýz bir hakikate sahiptir. Ýþte bu potansiyel zaman, varlýðýný madde veya maddedeki harekete borçlu deðildir. Tam aksine madde ve ondaki hareket, varlýðýný, zamanýn içinde taþýdýðý potansiyel güce borçludur. Durumun þöyle ortaya çýktýðý düþünülmektedir:
Zamana ilk stardýn verilmesiyle, zaman þeridi, kinetik hale geçer, ilk "âný seyyâle"nin oluþmasý için sarf edilen ilk enerji ile, madde ve hareket görünür, zaman ise algýlanabilir [285]. Bu durum, enerjinin maddeye dönüþmesi ilkesini dikkate alarak, zaman-hareket-madde sýrasýný bize vermektedir. Mezkûr olay her an'a ayrý ayrý gerektiði için, vakit olarak zaman, hareket, madde arasýnda bir öncelik ve sonralýk söz konusu deðildir. Daha önce zikredilen "zaman dehrin hareketidir" cümlesine dönülürse; dehr = potansiyel zaman diye bir denklem kurulabilir. Bir baþka ifadeyle zamanýn hareketiyle algýlanabilir kýlýnan, bölünemeyen zaman olan "an [286]potansiyel gücü taþýyan zamandýr. Böyle bir an'ýn, ya ezelîyyet olduðunu, ya da Allah'tan baþka bir varlýk bulunduðunu, ve bu varlýðýn statik olduðunu söylemek gerekir. Bu ise zamanýn ezeliyyetini kabul etmek gibi bir problemi (þirki), beraberinde taþýyacaktýr. Fiziðin ve felsefenin kuramlarla tartýþtýðý zaman, kaynaðýný metafizik bir zamandan alan, zamanýn görülebilen, algýlanabilen ürünüdür. Daha önemlisi varlýðýn ortaya çýkmasýnýn kaynaðýdýr [287]. Bu, enerji de olsa, ýsý ýþýnýmý da olsa, bir varlýða sahiptir. Yaratýlmýþ olduðu kesindir. Ýþte görüþlerin uzlaþtýnlmasýnda varýlabilecek nokta bu olabilir.
Ýbn Teymiyye (728/1327) mutlak zamanýn, mutlak hareketin ölçüsü olduðunu söylemektedir. Ona göre, Allah yerleri ve gökleri, güneþi ve ayý yaratmadan önce, hareket ve zamanlar vardý. Ýþte bu hareket ve zamanlar kýyamet sonrasý, cennette olacaklardýr [288]. Bu açýklamanýn, gayb âlemine ait olduðu açýktýr. Çünkü ayný zamanlarýn, kýyamet sonrasýnda olmasý bunu anlatmaktadýr. Dolayýsýyla kozmik sistemin anlayýþýyla böyle bir zamaný anlamak mümkün deðildir. Ayrýca mutlak hareketin ölçülebilirliði, zamanla kayýtlý oluþunu gündeme taþýmaktadýr. Yerler ve gökler yaratýlmadan önce zaman varsa, bu zamanýn, beraberinde taþýdýðý varlýk, yahut varlýðýn özü olmalýdýr. Ýþte bu açýdan bakýldýðýnda zamanýn kaynaðýný statik bir an olarak kabul edebilmek mümkün deðildir. Kozmik öncesi bir zaman ve hareketin varlýðýný kabul etmekle, onu anlamaya çalýþmak farklý þeylerdir. Ýbn Teymiye'nin açýklamalarýnýn, bilimin kozmik arka plan [289]dedigi büyük patlama öncesi ile uyuþup uyuþmayacaðý da akla gelmektedir. Ýbn Teymiye tarafýndan varlýðý kabul edilen hareketin, soyut varlýklara ait olduðu yapýlan açýklamanýn özünden anlaþýlmaktadýr. Kýyamet sonrasý, ayný harekete ve ayný zamana dönülmesi, yeniden baþa dönüþ bakýmýndan mitolojik bir çaðrýþýmý hissettirdiði söylenebilirse de, esasta uyuþmalarý mümkün deðildir. Böyle bir yaklaþým ba's, ahiret, cennet ve cehennemi yeniden sorgulamayý, yorumlamayý beraberinde taþýmaktadýr. Bu sorgulamanýn en önde gelen hususlarýný, cennet nimetleri ile cehennem azabý oluþturacaktýr.
Zamansýz varlýk, aþkýn varlýktýr. Bu varlýk, plan ve projelerini, zaman ve hareketle gerçekleþtirme imkâný bulur. Bu nedenle hareket, hayatýn ayrýlmaz bir parçasýdýr. Varlýðýn tabiatýna konulan hareket ve zaman, onu amacýna ulaþtýrýr. Harekette tedricilik ve plan esastýr. Kozmik zamaný bize veren varlýk ve ölçekler, hep hareket sayesinde bu ölçümü yapmaktadýrlar. Dolayýsýyla sosyal, ekonomik, psikolojik bütün kavramlar harekete baðýmlýdýr. Hareket tedavülden kaldýrýlýrsa, hayatý kuþatan bütün kavramlar ortadan kaldýrýlmýþ olacaðýndan hayatýn devamýda mümkün olmaz. Bu yüzden, hayatý bir að gibi saran kavramlarýn odak noktasýný oluþturan hareket, kozmolojik, biyolojik, psikolojik ve ekonomik yönden zamana kodlanmýþtýr, denilebilir. [290][259] er-Râzî, Ýslâm Ýnancýnýn Ana Konularý, S. 35.
[260] el-Kindî, Besâilu'I-Kindî el-Felsefiyye, S. 161.
[261] er-Râzî, el-Metâlibu'l-'Aliyye mine'l-'Ýlmi'l-Ýlâhiyye, IV, 190-199; krþ. Dað, "Ýslâm Felsefesinde Aristocu Zaman Görüþü", s. 103-104.
[262] el-Cürcânî, Þerhu'l-Mevâkif, II, 56-58.
[263] Koyuncu, Gufran, Evrim, Ýz Yay., Ýstanbul, 1992, s. 11.
[264] el-Kindî, Resâilu'l-Kindî el-Felsefiyye, S. 45-48.
[265] er-Râzî, Tefsir, XIV, 80; el-Metâlibu'l-'Atiyye mine'I-'Ýlmi'l-Ýlâhiyye, IV, 29-31, 190.
[266] Ýbn Sînâ, en-Necât, s. 115-116.
[267]Aristoteles, s. 223; Hakký Ýsmail, Felsefe Dersleri, Ýstanbul, 1330, s. 180-181.
[268] Ýbn Sînâ, en-Necât, s. 169.
[269] Sarýkavak, s. 59-60.
[270] Aristoteles, s. 215; Ýbn Sînâ, en-Necât, s. 118
[271] Aristoteles, s. 187.
[272] Keklik, Nihat, Türk-Ýslam Felsefesi Açýsýndan Felsefenin Ýlkeleri, ÝÜEF Yay., Ýstanbul, 1987, s, 283.
[273] Ýbn Sînâ, eþ-Þifâ' el-Ýlâhiyyât, 1, 73.
[274] Aristoteles, s. 191,199.
[275] Dað, "Ýslâm Felsefesinde Aristocu Zaman Görüþü", s. 104-105.
[276] Ýbn Sînâ, en-Necât, s. 116.
[277] Surûþ.s.29
[278] Aristoteles, s. 187-189; Ýbn Sînâ, en-Necât, s. 116.
[279] Kam, Ferit, Dinî Felsefi Sohbetler, sad. s. Hayri Bolay, Diyanet Ýþleri Baþkanlýðý Yay., Ankara, ts., s. 101-107.
[280] Kam, s. 116-118.
[281] Russel, Bertrand, Rölativitenin Alfabesi, trc. Vahap Erdoðdu, Onur Yay., Ankara, 1974, s. 104.
[282] Ýbn Rüþd, Felsefe-Din Ýliþkileri, s. 129.
[283] Keklik, s. 275.
[284] Merdin, s. 240-253.
[285] Erkal, "Zaman-2", s. 6-7.
[286] Ateþ iþari tefsir okulu s. 268
[287] Erkal zaman -1, s. 5,
[288] ÝbnTeymiyye, s. 172.
[289] Davies,s. 37.
[290] Dr. Faiz Kalýn, Kur’an’da Zaman Kavramý, Raðbet Yayýnlarý: 71-78.
Ynt: Zaman ve Hareket By: ceren Date: 01 Þubat 2019, 19:26:15
Esselamu aleykum. Rabbim razý olsun emeði gecen bizleri bu bilgileri sunan kardesimizden.Rabbim razý olsun paylasimdan kardeþim. ..
Ynt: Zaman ve Hareket By: Bilal2009 Date: 02 Þubat 2019, 14:52:07
Ve aleykümüsselam Rabbim bizlerin ilmini artýrsýn Rabbim paylaþým için razý olsun