Kuranda Ýnsan Psikolojisi
Pages: 1
Ruh ve Nefis By: meryem Date: 07 Þubat 2011, 16:05:54
3- Ruh-Nefis

 Yüzyýllar boyunca üzerinde en çok konuþulan, tartýþý­lan konulardan biri de þüphesiz ruh meselesidir. Ruh nedir? Bir cisim midir, yoksa bir araz mýdýr? Boþlukta yer kaplar mý, kaplamaz mý? Nesnelere benzeyen bir tarafý var mýdýr? Ezelî ve ebedî midir? Ruhlarýn bir yerden baþka bir yere inti­kal etmeleri (tenasüh) mümkün müdür veya gerçek midir? Bu sorular çoðaldýkça çoðalýr.      :

Ruha deðiþik mânâlar verilmiþ, onunla ilgili sorular de­ðiþik fikir ve ekollerin ortaya çýkmasýna sebep olmuþtur. Herþeye raðmen insanoðlu ruhun mâhiyetini izah edememiþ, bu konuda aczini itirafa mecbur kalmýþtýr. Modern psikoloji de bugün ruhtan çok ruhî tezahürler ve davranýþlar üzerinde durmaktadýr.

Ruh kelimesi bazan "nefs" kelimesiyle eþ anlam ka­zanmýþ, bazan ondan ayrý telakki edilmiþtir. Biz bu iki kelimeyi ayrý ayrý deðerlendirmeyi daha uygun bulduk.

Arapça olan ruh kelimesinin sözlük anlamý "hafif esinti ve rüzgâr" [102] demektir. Ýstýlahtaki anlamý ise kendi mâhiyetinden çok fonksiyonlarýný yansýtmaktadýr. M, Ku­tup, "Ruh, muhakkak insanýn, kendisiyle meçhule, duyu or­ganlarýndan hareketle kapalý "gayb"e ulaþacaðý bir güç, bir -kuvvet ve takattir" [103] derken konuya bu açýdan yaklaþýyor. Ona göre "Gizli hâdiseleri keþfetmek, karýþýk olaylarý birbi­rinden ayýrmak ruhun faaliyet ameliyelerinden biridir. Ha­ber niteliðindeki rüya da ruhun ameliyelerinden bir ameliye­dir. " [104] Künhüne vâkýf olamayacaðýmýz bu gizli güç bizim Al­lah'la buluþma, O'nunla temas kurma vasýtamýzdýr.

Bazýlarý ruhu, hayatýn kendisiyle vücud bulduðu latîf bir esinti, þeklinde tanýmlamýþ, [105] bazýlarý da ruh cesette bir mânâdýr, demiþtir. Kelâbâzî'nin bildirdiðine göre cumhurun ruh konusundaki tarifi "Cesedin kendisiyle hayat bulduðu bir mânâ" þeklindedir. [106] Cüneyd, "Allah ruhla ilgili bilgiyi kendisine ayýrmýþtýr, onun künhüne hiç kimse muttali ola­maz", demiþtir. [107]

Ruhu "vücutta bulunduðuna inanýlan maddesiz hayat ilkesi, hayatýn özü, can, manevî benlik" þeklinde açýklayan Meydan Larousse, þu bilgileri veriyor:

"Ýslâm dinine göre ruhun niteliði, özü, ne zaman ve nasýl yaratýldýðý insanlar tarafýndan bilinmez. Allah, insanlara bu bilgiyi vermedi. R ahlar, bedenlerden baðýmsýz olarak vardýr. Ruh, bedene gö­re öncedir (kadîm), beden ruha göre sonradan yaratýlmýþtýr (mahlûk). Ruh, insan bedeninde Tanrýsal bir cevherdir. So­nunda geldiði yere. Tanrýsal evrene dönecek, aslýna kavuþa­caktýr, Ýslâm dini, beden yaratýldýktan sonra, Tanrýnýn ken­di ruhundan ona üflediðini, bu bakýmdan, ruhun, geçici (fânî) olan insan bedeninde kalýcý (bakî) bir cevher olduðunu ileri sürer. Ruhun bedenden ayrýlarak geldiði kaynaða dön­mesiyle insanýn dünya hayatý sona erer. Bu, ölümdür. Ruh, bedende canlýlýðý, anlayýþý, düþünmeyi, iyi ile kötüyü ayýrdetmeyi saðlar. Ancak, ruhun bedenin neresinde olduðu kesin­likle bilinemez." [108]

Ruh, Fransýzca'da bazan "esprit" bazan "âme" kelime­leriyle ifâde edildiði gibi, bazan "ülkü" anlamýnda "pensec", bazan "yürek" anlamýnda "coeur",, bazan "vicdan ve þuur" anlamýnda "Conscience", bazan "zekâ" anlamýnda "intelli-gence" ve bazan da "hayat aþamasý" anlamýnda "elan, vital" kelimeleri ile ifâde edilmiþtir. [109]

Aristo'ya göre yalnýz insanlarda deðil, bütün bitki ve hayvanlarda onlarýn kemâle doðru ilerlemelerini saðlayan, onlarý daðýnýklýktan, baþýboþluktan koruyan bir ruh vardýr. Bu ruhun fonksiyonlarý kalbtedir, beyin ve sinir sistemi ise ancak bir tâdil sistemidir. [110]

Descartes de, insanýn bir ruha sahip olduðunu kabul ediyor, bunun yerinin ise pineal (kozalak) bezi olduðunu savunuyor, Ona göre ruhun fonksiyonlarýný gösterdiði yer ne beyin, ne de kalptir. "... bu kýsýmlarýn en iç kýsmý olan ufak ve kuvvetli bir bezdir." [111]

Gazzalî, ruha iki ayrý mânâ veriyor. Bunlardan birinci­si, "kaynaðý kalb boþluðu olan latif bir cisim", ikincisi de "bi­len ve idrâk eden bir latifedir. Kalb atýþlarýyla bütün vücuda yayýlan, çeþitli duyumlarýn kendisiyle mümkün olduðu, ha­yat kaynaðý ruh birinci ruhtur." Bu ruhun içerde dolaþmasý ve hareketi, evin içinde lambayý bir muharrikin hareket et­tirmesi gibidir. Gazzalî'nin kasdettiði ruh bu ruh deðildir. [112] O daha çok "din tabipleri"nin anladýðý mânâ üzerinde durur. Tâ ki insan, kalb hastalýklarý tedavi edilerek Allah'a doðru yönelsin. Gazzalî'nin kasdettiði ikinci, yani ""De ki Ruh, Rabbimin emrindendir..." âyetinde ifâde edilen ruhtur. Bi­rincisi candýr. [113]

Ýnsan beden ve ruh olmak üzere iki þeyden yaratýlmýþ­týr. Ruh gýda istemez. Onun gýdasý inanma, düþünme, hatýrlama vb. þeylerdir. Gazzalî, Aristo'nun "ilm-i nefs"ine karþý­lýk "ilm-i kulûb"u kullanýyor. [114]

Gazzalî "hayat, ruh ve nefs terimlerinin anlamý üze­rinde ihtilaf bulunduðunu, bunlarý belirleyip tarif etmeye kalkýþtýðýmýzda birtakým karýþýklýklar çýktýðýný belirttiði gi­bi, akýl terimini de nefs, kalb ve ruh terimleriyle çok yakýn bir iliþki içinde ele alýr, hatta bazan bunlarý müteradif terim­ler olarak kabul eder." [115]

Gazzalî de Aristo'nun yaptýðý gibi nebatî, hayvani ve insanî olmak üzere üç çeþit ruhun (nefs) varlýðýný kabul eder. Nebatî ruhta, "doðurucu", "büyütücü" ve "besleyici" güçler vardýr. O, bu güçlerin hayvaný ve insanî ruhta da mevcudiyetine inanýr. [116] Hayvanî ruhun ise "hareket" ve "idrâk" güçleri vardýr. Ýdrâk gücünü "dýþardan idrâk", "içer­den idrâk" diye ikiye ayýrýr. Dýþarýya çevrilmiþ olan idrâk vasýtasý beþ duyumuzdur. Ýç, idrâk güçleri de,

1- Hayal gücü,

2- Suretleri saklayan hafýza gücü,

3- Vehim gücü,

4-Mânâlarý saklayan hafýza gücü,

5- Düþünme gücü olmak üzere beþ kýsma ayrýlýr. Düþünme gücü sadece insanda vardýr. [117] Gazzalî, "en-Nefsu'n-Nâtýka" adý da verilen insan ruhunun iki gücünün var -olduðunu kabul eder:

1- Bilici güç,

2- Yapýcý güç. [118]

Gazzalî'ye göre ruhun"dýþ gözü" ve "iç gözü" olmak üzere iki gözü vardýr. Birincisi tabiata ve eþyaya açýlmýþtýr. Bununla tabiat ilimlerini kurarýz. Ýkincisi manevî ve ilâhî âleme doðru açýlmýþtýr. Onunla da ilâhî ilimleri kavrarýz. [119]

Gazzalî, ruhun mertebelerinden de bahsediyor. Ve bu mertebeleri sayarken akýl ile ruh arasýnda büyük iliþki kuruyor. Bununla beraber aklý sýnýrlýyor, ruhu da nüfuz baký­mýndan akýl ötesi sahalara götürüyor .[120] Ona göre, ruhun mertebeleri þu þekilde sýralanabilir:

1- Hissedici ruh (er-rûhul-hassâs)

2~ Hayalî ruh (er-rûhu'l- hayalî),

3- Aklî ruh (er-rûhu'1-aklî),

4- Fikrî ruh (er-rûhu'1-fîkrî) ve

5- Kutsal peygamberlik ruhu (er-ruhu'1-kudsî en-nebevî).

Hissedici ruh, beþ duyunun verilerini alan ruhtur. Bu ruh, hayvaný ruhun esasýný teþkil eder. Süt çocuklarýnda da

bulunur.

Hayvani ruh, "Duyu verilerini kaydeder; gerektiðinde kendi üstünde bulunan aklî ruha sunmak üzere saklar. Henüz geliþmenin baþlangýcýnda bulunan çocukta bu ruh yok­tur."

Aklî ruh, "Duyu ve hayal dýþýnda kalan mânâlarý idrâk eden ve yalnýz insana mahsus bulunan cevherdir."

Fikrî ruha gelince bu da çeþitli fikir, duyum ve mânâlarý birleþtirmek suretiyle akýl yürütmek, hüküm ver­mek, doðruyu yanlýþtan ayýrmak þeklinde ifâde edilebilir.

Peygamber ruhu ise, bununla sahibine "gayb ýþýklarý, âhiret hükümleri, göklerin ve yerin melekûtundan parçalar hatta rabbanî ve ilâhî bilgilerden bir kýsmý açýlýr. Bu gibi bil­gileri diðer aklî ve fikrî ruhlar idrâk edemezler," [121]

Ruhsal hayat bir bütündür. Bu bütün içinde çeþitli davranýþlarýmýz (behavior), þuur hayattýnýz (conscience), bü­tün zekâ iþlemlerimiz (intelligence), bütün duygu, heyecan ve tutku hayatýmýz (affectivite), bütün içgüdüsel dürtüler ve bilinç dýþý hayatýmýz (insoussience) bulunur. [122]

Önceleri isteðe, ruhun önemli güçlerinden biri olarak bakýlýrdý. Þuur olaylarý da düþünce, duygu ve istek olarak üç kýsýmda ele alýnýrdý. Bugün ise ruhî faaliyetler, ruhsal fonk­siyonlar ve ruhî güçler olmak üzere iki bölümde incelenmek­tedir. Ruhsal fonksiyonlar, tasarýmlar, düþünce, gözlem ve benzerlerini; ruhî güçler ise ilgiler, güdüler, duygular, iradeli yaþayýþ ve benzerlerini ifâde etmektedir. [123]

Ruhî bütünlüðümüzü teþkil eden aklî melekelerin baþlýcalarý þunlardýr:

Orientasyon, idrâk, hafýza, dikkat, zekâ, muhakeme, teessüriyet ve irâde. [124] Ýlerde daha fazla bilgi vereceðimiz için bunlarýn açýklamasýna burada girmiyoruz.

Nefs kelimesi üzerinde kýsa da olsa birazcýk durma­nýn yararlý olacaðýna inanýyoruz. Nefis kelimesi de sözlük anlamý itibariyle ruh kelimesiyle eþ anlamlýdýr. [125] Gazzalî, nef­se iki anlam vermektedir:

1- Ýnsandaki gazap ve þehvet gü­cü,

2- Ýnsanýn bizzat kendisi, özü, hakikati olan latifedir. [126]

Nefsi "yetkinlik" kelimesiyle açýklayan Ýbn Sina, onu iki kýsýmda mütâlâa ediyor:

1- "Kendisi ile türün fiilen tür ol­duðu yetkinlik" ki Ýbn Sina buna "ilk yetkinlik" adým veri­yor ve örnek olarak kýlýcýn suretini gösteriyor;

2- Türün varlý­ðýna baðlý olan "yetkinlik" ki Ýbn Sina buna da "ikinci yet­kinlik" diyor ve örnek olarak kýlýcýn kesmesini, insanýn ayý­rým gücünü, inceleme, duyumlama ve hareketini gösteri­yor. [127]

Ýbn Sina nefs için þöyle demektedir:

"Nefs, fiiline nisbetle kuvvet (yeti); bileþik maddesine nisbetle suret; hayvan ve insan türüne nisbetle de yetkinliktir."; Ona göre "nefs" adý verilen bu ilke, yetiler arasýndaki iliþkileri düzenler; on­larýn faaliyetlerini denetler, birbirlerinden baðýmsýz olan fiil­lerini yerine getirmelerini saðlar. [128] Nefs için "yetkinlik" kavramýnýn kullanýlmasý "yeti" kavramýnýn kullanýlmasýn­dan yeðdir- Fakat iki yerde nefse "yeti" anlamýnýn verilmesi uygundur;

1- "Hareket sýnýfýna giren þeylerin kendisinden çýkmasý anlamýnda."

2- "Duyumlama ve kavrama sýnýfýna giren þeylere sahip olmasý anlamýnda." [129]

Ýbn Sina nefsin fiillerini üç grupta topluyor:

1- Beslen­me, büyüme ve üreme fiilleri. Bu fiiller hayvan ve bitkilerde ortaktýr.

2- Duyumlama, hayal ve iradî hareket fiilleri. Bu fi­iller bitkilerde bulunmaz, hayvanlarda veya birçok hayvan­da bulunur.

3- Akledilirler (ma'kûlat)ýn kavranmasý, sa­natlarýn îcâdý, yaratýklar üzerinde düþünme, güzelle çirkini birbirinden ayýrma fiilleri. Bu fiiller yalnýz insanlara has'fi­illerdir, bitki ve hayvanlarda yoktur. [130]

Ýbn Sina'ya görü üç tür nefis vardýr:

1- Üreme, büyüme ve beslenme iþlevlerini yerine getirmek üzere organlara sa­hip, tabiî cismin ilk yetkinliði olan "Bitkisel Nefs",

2- Tikel­leri kavramak ve istençli harekete sahip olmak üzere organ­larý bulunan tabiî cismin ilk yetkinliði olan "Hayvansal Nefs",

3- Fikrî bir seçim ve aklî bir sonuçlama iþlemi sonu­cunda ortaya çýkan fiilleri yerine getirmek ve tümelleri kavramak üzere organlara sahip tabiî cismin ilk yetkinliði olan "Ýnsan Nefsi." [131] Görüldüðü gibi Ýbn Sina nefisleri fonksi­yonlarýna göre bir tasnife tabî tutmaktadýr ve bu tasnifle Aristo, Gazzalî gibi ilim adamlarýyla ayný görüþü paylaþ­maktadýr.

Ýbn Sina'ya göre nefsin faaliyetleri iki kategoride ince­lenebilir:

1- Aþaðýya, yani bedene yönelik olan faaliyetler,

2- Yukanya, yani kendi özüne ve ilkelerine yönelik faaliyetler. Bu faaliyetlerden biriyle meþgul olan nefis diðerinden uzak kalýr, her ikisini birden yerine getiremez. [132]

Ýbn Sina mizacýn önemine dikkatimizi çekiyor. Ona gö­re bir nefsin maddesel bir cisimde var olabilmesi için "doðal unsurlarýn belli oranlarda karýþýmýndan ve bileþiminden meydana gelen dengeli ve uyumlu bir mizacýn bulunmasý gerekir. Mizacýn bu dengelilik ve uyumluluk oraný ölçüsünde maddesel cisim, bitkisel nefsi, hayvansal nefsi ya da insan nefsini almaya hazýr duruma gelir. Ýnsan nefsini almaya ha­zýr olan maddesel cisim, bitkisel ve hayvansal nefsi almaya hazýr olan mizaca göre daha dengeli ve daha uyumlu bir mizaca sahiptir." [133] "De ki: Herkes mizacýna göre hareket eder" âyet-i kerimesiyle Kur'ân da insanýn mayasýna dikkat çekmektedir.

Ruh kelimesi Kur'ân'da çeþitli þekillerde yirmi yerde yirmibir defa kullanýlmýþtýr. Bunlarý bir tasnife tâbi tutacak olursak beþ grupta toplayabiliriz:

1- Allah'ýn kendi ruhundan üflemesi: "Rabbin melekle­re, "Ben balçýktan, iþlenebilen kara topraktan bir insan yara­tacaðým. Onu yapýp ruhumdan üflediðimde ona secdeye ka­panýn" demiþti." [134]

2- Ruhun Allah'ýn emrine baðlanmasý: "Ey Muhammed, sana ruhun ne olduðunu soruyorlar. De ki:

"Ruh, Rabbimin emrinden ibarettir. Bu hususta size pek az bilgi verilmiþtir." [135] Burada "ruh" ve "emr "kelimeleri müfeþsirler arasýnda münâkaþa mevzuu olmuþtur. Meselâ Ýsrâ sûresinin 85. âyetinde geçen ruh kelimesinin manâsýyla ilgili olarak Mevdûdî, "Eðer âyeti yer aldýðý bölüm içinde okur­sak, burada "ruh" kelimesinin vahyi getiren melek olduðunu anlarýz. Bu, müþriklerin þu sorusuna verilen bir cevaptý:

"Kur'ân'ý nereden alýyorsun?" Cevapta sanki þöyle denilmek isteniyordu:

"Ey Muhammed, bu insanlar sana Ruh'tanyani Kur'ân'ýn kaynaðýndan veya onu elde ettiðin araçtan soru­yorlar. De ki: "Bu ruh bana Rabbimin emri ile gelir. Fakat sizin bildiðiniz o kadar azdýr ki, insan sözleriyle Allah'dan vahyolunan sözleri birbirinden ayýrdedemezsiniz. Kur'ân'ýn baþka biri tarafýndan uydurulduðunu sanmamýzýn nedeni iþ­te budur" [136] demektedir.

Peygamberimiz'e (s.a.) Ashâbu'l-Kehf, Zü'l-Kameyn ve ruhla ilgili sorularýn ayrý ayrý yer ve zamanlarda sorulmuþ olabileceðini savunan Süleyman Ateþ bu açýklamayý getiri­yor:

"Bu ruhun, bedenlere hayat veren ruh olduðunu söyle­yenler yanýnda Kur'ân'ý indiren Cebrail veya Allah'ýn çok yüce bir meleði olduðunu söyleyenler de vardýr. Kuvvetli ihti­male göre burada "ruh"dan maksad, Peygambere vahiy ge­tirdiði bildirilen melektir... Ruhun. Rabbin emrinden olmasý iki anlama gelebilir:

Allah'ýn buyruðuyla hareket eder, O'nun emriyle vahiy getirir. Yahut, emir iþ, fiil anlamýnda kullanýldýðý takdirde Allah'ýn içindendir. Onu Allah yarat­mýþtýr, mâhiyetini Allah bilir. Ýnsanlarýn bilgisi azdýr... [137]

Merhum Ömer Nasuhi Bilmenin mütâlâasý þöyle:

"Tef­sirlerde yazýldýðý üzere bazý rivayetlere göre bu ruhtan mu­rat, Cibril aleyhisselâmdýr, veya meleklerden daha büyük, ruhanî bir mahlûktur veyahut Kur'ân-ý Azîm'dir ki, o Cenâb-ý Hakk'ýn emrinden, yani kadîm kelâmýndan, vahiyden iba­rettir, kelâm-ý beþerden ibaret deðildir." [138]

S. Kutup, bu âyetteki ruhu baþka bir mânâya almamýþ onu insana verilen ve mâhiyetini insanlarýn bilemeyeceði ruh olarak kabul etmiþtir. [139]

3- Hz. Ýsa ile ilgili kullanýlmasý: "Ey Kitap ehli, dini­nizde taþkýnlýk etmeyin. Allah hakkýnda ancak gerçeði söyle­yin. Meryem oðlu Ýsâ Mesih, Allah'ýn peygamberi, Meryem'e ulaþtýrdýðý kelimesi ve kendinden bir ruhtur..."[140]

4- Ruhun meleklerin þeriki olarak tanýmý:  "Cebrail (ruh) ve meleklerin dizi dizi durduklarý gün, Rahman olan Allah'ýn izni olmadan kimse konuþamayacaktýr. Konuþtuðu zaman da doðruyu söyleyecektir." [141] Burada ruhla melek bir eylemde þerik haldedir.

5- Ruhun Cibril'i ifadesi: "Ey Muhammed, apaçýp arap diliyle, uyaranlardan olman için onu Cebrail senin kalbine indirmiþtir. " [142]

Nefs kelimesi Kur'ân'da 304 defa zikredilmektedir. [143] Bunlarýn bir kýsmý "kendi" "kendileri" vb. dönüþlü zamir þeklinde geçmektedir. Örnek:

"Ey Muhammed, sana ilim geldikten sonra, bu hususta seninle kim tartýþacak olursa, de ki: "Gelin oðullarýmýzý, oðullarýnýzý, kadýnlarýmýzý, kadýnla­rýnýzý, kendimizi ve kendinizi çaðýralým, sonra lânetleþelim de, Allah'ýn lanetinin yalancýlara olmasýný dileyelim." [144]

Kur'ân-ý Kerîm'de geçen nefs kelimelerinden bir kýsmý da insan ruhu anlamýnda kullanýlmaktadýr. Örnek: "Allah'a karþý yalan uydurandan veya kendisine bir þey vahyedilmemiþken "bana vahyolundu",

"Allah'ýn indirdiði gibi ben de indireceðim" diyenden daha zâlim kim olabilir? Bu zâlimleri can çekiþirlerken melekler ellerini uzatmýþ "canlarýnýzý (ruh) verin, bugün Allah'a karþý haksýz yere söylediklerinizden, O'nun âyetlerine büyüklük taslamanýzdan ötürü alçaltýcý bir azapla cezalandýrýlacaksýnýz" derken bir görsen!. " [145]

Kur'ân'da bu mânâda kullanýlan insan nefsinin üç te­mel ayýrýcý vasfý bulunmaktadýr:

1- Nefs-i emmâre.,  kötülüðü emreden nefis.  Örnek:

"Ben nefsimi temize'çýkarmam; çünkü nefis, Rabbimin mer­hameti olmadýkça kötülüðü emreder. Doðrusu Rabbim ba­ðýþlayandýr, merhamet edendir. " [146]

2- Nefs-i Levvâme, ayýplayan, eleþtiren nefis. Örnek:

"Bütün geniþliðine raðmen yer onlara dar, gelerek nefisleri kendilerini sýkýþtýrýp, Allah'dan baþka sýðýnacak kimse ol­madýðýný anlayan, savaþtan geri kalmýþ üç kiþinin tevbesini de kabul etti. Allah, tevbe ettikleri için onlarýn tevbesini ka­bul etmiþtir. Çünkü o tevbeleri kabul eden, merhametli olan­dýr.” [147]

3- Nefs-i mutmeinne, sekînete, itmînâne ulaþan nefis. Örnek:

"Ey huzur içinde olan can, o senden, sen de O'ndan hoþnut olarak Rabbine dön!" [148]

Bu üç tâbir bize Freud'ü hatýrlatmaktadýr. Freud da insan benliðini açýklarken buna benzer bir tasnife ulaþmýþ­týr. Ona göre insan benliði "id", "Ego", "Süper ego" olmak üzere üç bölümden oluþmaktadýr. [149]


[102] E. E. Calverley, "Nefis", Ýslâm Ansiklopedisi, c. IX, s. 178-183.

[103] Muhammed Kutup, Ýslâm Terbiye Metodu, s. 56

[104] Muhammed Kutup, a.g.e., s. 56.

[105] bk. Ebu Bekr Muhammed el-Kelâbâzî, et-Ta'arruf li-mezheb-i eh-li’t-tasavvuf, Þam 1986, s. 68.

[106] Kelâbâzî, a.g.e., s, 68.

[107] Kelâbâzî, a.g.e., s. 67

[108] M Le Bras, "Ruh", Meydan Larousse c. X, s.

[109] Rasim Adasal, Medikal Psikoloji, s. 507.

[110] bk. Adasal, a.g.e., 514.

[111] Adasal, a.g.e., s. 518. (pineal bezi orta beyinin arkasýnda bir bez­dir. Bk. Sobotta, Atlas of Anatomy, Münich 1989, c. I, 285.)

[112] Gazzalî, îhyâu 'ulûmi'd-din, çev: Ahmed Serdaroðlu, Ýstanbul 19,75, e. III, s. 10.

[113] S. Hayri Bolay, a.g.e., s. 184.

[114] Bk. H. Ziya Ülken, Ýslâm Felsefesi, Ankara 1967, s. 241.

[115] Necip Tavlan, Gazzalî'nin Düþünce Sisteminin Temelleri, Ýstanbul 1989,s.75.

[116] S. Hayri Bolay, a.g.e., s. 178-179.

[117] Hayri Bolay, a.g.e.,'s. 180,181.

[118] S. Hayri Bolay, a.g.e., s. 185.

[119] Ülken, Eðitim Felsefesi, Ýstanbul 1967 s. 30. (Ýhyâ'da H. Z. Ülken'in "ruh" olarak bahsettiði kelime "kalb" olarak geçmektedir. Bk. Ýhya, c.

[120] Necip Taylan, a.g.e., s. 75, 76

[121] Necip Taylarý, a.g.e., s. 75, 76.

[122] bk. Rasim Adasal, Medikal Psikoloji, s. 549.

[123] Kerim Yavuz, Çocukta; Dinî Duygu ve Düþüncenin Geliþimi, Anka­ra 1983, s. cS8.

[124] Dinçmen, Kriton, Psikiyatri El Kitabý, Ýstanbul 1967, s. I.

[125] Bk. Lewis Ma'îûf, Müncid; Heyet, el-Mu'cemu'1-Vasît, "ruh" ve "nefs" md.

[126] Gazzalî, Ýhya, c. III, s. 10-11.

[127] Mehmed Dað, "Ýbn Sina'nýn Psikolojisi", Ýbn Sina Armaðaný, Ýçin­de deri: Aydýn Sayýlý, Ankara 1984, s. 335.

[128] Dað, a.'g.e., s. 392.

[129] Dað, a-g.e., s. 335.

[130] Dað, a.g.e., s. 341.

[131] Dað, a.g.e., s. 342

[132] Dað, a.g.e., s. 389.

[133] Dað, a.g.e., s. 369.

[134] Hicr: 15/29. Diðer örnekler için bk. Sâd: 38/72; Secde: 32/9.

[135] Ýsrâ: 17/85. Diðer örnekler için bk. Nahl: 16/2; Mümin: 40/15: Þûra: 42/52.

[136] Mevdûdî, Tefhîmu 1-Kurân, c. III, s. 134.

[137] Süleyman Ateþ, a.g.e.,c. V, s. 246.

[138] Ömer Nasuhi Bilmen, Kur'ân-ý Kerîm'in Türkçe Meâl-i Alîsi ve Tefsiri, Ýstanbul 1974, c. IV, s. 1097.

[139] Seyyid Kutup, Fî Zilâli'l-Kur'ân, çev: Ý. Hakký Þengüler - M. Emin Saraç - Bekir Karlýða, Ýstanbul, ta,, c. IX, s. 372.

[140] Nisa: 4/171

[141] Nebe: 78/38. Diðer örnekler için bk. Meâric: 70/4; Kadir: 97/4.

[142] Þuarâ: 26/193-195. Diðer örnekler için bk. Meryem: 19/17; Nahl: 16/102.

[143] Muhammed Fuâd Abdulbâkî, el-Mu'cemu'I-müfehres li elfâzi'l-Kur'âni'l-Kerim, "Nefs" md.

[144] Âl-i Ýmrân: 3/61.

[145] En'âm: 6/93. Diðer örnekler için bk. M. Fuâd Abdulbâkî, a.g.e., a.md.

[146] Yusuf: 12/53

[147] Tevbe: 9/118.

[148] Fecr: 89/27, 28. Nefis, önceleri böyle bir taksime tâbi tutulmuþ iken daha sonra yine Kur'ân'dan istinbat yoluyla bunlara bazý ilâveler yapýl­mýþtýr. Mülheme, râdiye, merdýyye, kâmile gibi. Fazla bilgi için bk. Çamdibi, a.g.e., s. 12S-129.

[149] 'Paul Fuillatýme, Psikoloji, çev: Refia Semin, Ýstanbul 1970, s. 308-314; Muammer Bilge, Metabiyoloji, Ýstanbul 1960, s. 261-267.


Ynt: Ruh ve Nefis By: Kaan8/B Date: 27 Nisan 2015, 21:32:41

Ruha deðiþik mânâlar verilmiþ, onunla ilgili sorular de­ðiþik fikir ve ekollerin ortaya çýkmasýna sebep olmuþtur. Herþeye raðmen insanoðlu ruhun mâhiyetini izah edememiþ, bu konuda aczini itirafa mecbur kalmýþtýr. Modern psikoloji de bugün ruhtan çok ruhî tezahürler ve davranýþlar üzerinde durmaktadýr
Ynt: Ruh ve Nefis By: sultan aktay Date: 29 Nisan 2015, 21:05:56
paylaþým için allah razý olsun bu bilgiyi öðrenmeme yardým ettiðinz için
Ynt: Ruh ve Nefis By: ceren Date: 29 Nisan 2015, 21:41:32
Aleykümselma.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim.Ruh ve nefis bir insanýn insan yapandýr.Ruh insanýn canýdýr.Nefis de bir insanýn hem dostu hem de düþmanýdýr.
Ynt: Ruh ve Nefis By: rabiayldz Date: 31 Ocak 2016, 13:03:31
Selamün aleyküm ; nefsimize inanýpta kötü þeyler yapmayýz inþAllah.Bazý insanlar nefsine uyup kötü þeyler yapýyor ki.Herkes iyi þeyler yapar inþAllah. (AMÝN).
Ynt: Ruh ve Nefis By: mevlüde06 Date: 31 Ocak 2016, 14:19:15
Ve aleykumusselam ve rahmetullah.ruh ve nefs detayli anlasilir bir sekilde aciklanmis.bnde detayini ogrenmis oldum vesilenizle.Allah razi olsun hocm paylasiminiz iicn
Ynt: Ruh ve Nefis By: Sevgi. Date: 20 Ocak 2019, 00:38:15
Aleyküm selam ruh ve nefis manevi þeylerdir gözle gözükmez insaný bunlar yönetir en büyük düþman da nefsimizdir

radyobeyan