2. Meclis By: hafiza aise Date: 31 Ocak 2011, 17:20:39
2. MECLÝS
Bu konuþma medresede yapýldý.
Konuþma tarihi: 5 Þevval 545, Milâdî 1150.
Allah'a karþý aldanýþýn, seni O'ndan ayýrdý. Bu aldanýþtan dön. Baþýna vurulmadan bu hâlden ayrýl. Felâket gelmeden önce tedbir yollarýný ara. Baþýna belâ akrepleri çöreklenmeden ve yýlanlar baþýna üþüþmeden, kötü hâlinden çekil. Ama belâyý tatmadýktan sonra aldanman eksik olmaz. Bulunduðun hâl yalnýz seni sevince boðmasýn. Çünkü sevinç geçici þeydir. Allah Teâlâ bir âyet-i kerimede –meâlen- þöyle ferman buyurdu:
“Onlar, verilen þeyle ferahlandýlar; biz de anîden ellerinden aldýk; boþa düþtüler.” (el-En’âm, 6/44)
Allah'ýn indindekine kavuþmak, yalnýz sabýrla mümkün olur. O, her zaman sabýrla emir buyurmuþtur. Îman sahibinin çoðu hâli, sýkýntý ile geçer. Elindeki þeyler çok bile olsa, yine de sýkýntý içindedir. Çünkü baðlanmýþ olduðu birçok prensipler vardýr. Onlarý yerine getirmek güçlüðü içinde kývranýr. Dünyada, ancak hiç bir prensibe baðlý olmayanlar rahat(!) eder. Onlar da hiç bir dine söz vermeyen dinsizlerdir. Allah'ýn sevdiði kullar, belâya düþtükleri zaman sabra koþarlar, aðlamaz ve sýzlanmazlar. Îman sahipleri, belâ içinde dahi olsalar iyi iþleri ararlar. Bulunduklarý hâl, onlar için Hak katýnda derece arttýrýr.
* * *
Evet, sabýr olmasaydý beni aranýzda göremeyecektiniz. Ben, kuþ avlayan bir çocuk gibi, her an sizinle konuþmak istiyorum. Buraya koþarak geliyorum. Gece olur, uyuyamam. Gündüzleri bu yüzden gözlerim kapanýk durur. Ayaklarým tuzaða tutulmuþ gibidir. Allah Teâlâ, beni sizin için bu hâle getirdi. Ama yazýklar olsun ki, siz bu hâli anlamak istemiyorsunuz.
Eðer Hakk'ýn muvafakati olmasaydý bu anlatýlanlar olmazdý. Bir defa düþünün, aklý baþýnda olan bir kimse, þu þehirde oturur mu? Kendi keyfine göre burada durmasý, içinde bulunan uygunsuz ve huysuz kimselerle kalmasý kabil mi? Riya ortalýðý kapladý. Zulüm arttý. Þüpheliler þöyle dursun haramlarý bile aldýrmadan yapýyorlar.
Hakk'ýn nimetlerine küfür çoðaldý. Kötülere ve bilcümle fenalýklara yardým arttý. Çarþý-pazarý zýndýklar -dinle alay edenler- kapladý. Kürsülerde þaraplar içiliyor. Hâlbuki orasý hikmet kaynaðý olmalý.
Eðer verilmiþ bir hüküm olmasaydý, evinizde yaptýðýnýz kötü iþleri bir bir sayar dökerdim. Lâkin bana göre temel iþ olan yavrularýmýn terbiyesi ve yetiþmesi vardýr. Durumunuzu söylersem aranýzdan hemen ayrýlmam gerekir. Bu, her iþi yarýda býrakýr. Bugünkü hâlimde, geçmiþ büyüklerin himmetine muhtacým. Peygamberlerin ruhaniyetine inanýyorum. Âdem (a.s) Peygamberlerden bugüne kadar gelen bütün büyüklerin sabrýný istiyorum. Ýlâhî ve ruhanî bir kuvvete muhtacým.
Yâ Rabbi, lütfet, yardým et. Bizi rýzana kavuþtur. Âmin!
* * *
Ey evlat! Dünyada daimi kalmak için yaratýlmýþ deðilsin. Onda yalnýz yiyip içmek için durmuyorsun. Bulunduðun hâli hemen deðiþtir. Bulunduðun hâlde Allah'ýn sevmediði þeyler mevcuttur. Mücerret Kelime-i Tevhid'le yetindin. Taat olarak yalnýz bununla yetinmek senin için iyi bir iþ deðildir. Bu, sana fayda saðlamaz. Bunu baþka ibadetler de takip etmeli.
Îman, söz ve iþten ibarettir. Mücerret îman sahibi olman seni düþmüþ olduðun çukurdan çýkaramaz. Bu hâlinde ýsrar eder; namazý, orucu ve diðer farz ibadetleri bir yana atarsan, sadaka tanýmazsan iyi olmaz. Bunlarý terk etmek senin için felâketten baþka bir þey doðurmaz. Günah çukurundan tevhidin hangi harfi seni çeker, çýkarýr?
“Allah'tan baþka ilâh yok...” dediðin zaman bir dava peþine düþmüþ oluyorsun. Her davada þahit isterler. Þahidi olmayan kaybeder. Bu durumda þahit; emirleri tutmak ve yasaklarý bir yana atmaktýr. Ayrýca bu uðurda gelecek her türlü belâ ve mihnete göðüs gerip sabýrlý olmak da bir þahit sayýlýr. Ayný zamanda bunlar senin için yol delili demektir. Söylediklerimiz yapýlacaðý zaman da ihlâsa sarýlmak gerekir. Hiçbir söz amelsiz kabul edilmez. Ve hiçbir amel de ihlâs olmadan kabul edilir deðildir. Peygamber’in (s.a.v) yolu, ihlâstan ibarettir.
* * *
Elinizde bulunan mallardan ihtiyaç sahiplerine verin. Kapýnýza gelen dilencileri boþ göndermeyin. Gücünüz yettiði kadar az veya çok bir þeyler vermeye gayret edin. Allah nasýl verdi ise, siz de öyle yapýn. O'nun verdiði gibi verin. O'nun verdiklerini muhtaçlara daðýtarak þükür yolunu tutun. Hele bir bakýn; size ne kadar bol ihsanlar etmiþ. Saymakla bitiremiyorsunuz. Bu hâlinizde düþkünleri gözetmek size gerekli deðil midir?
Yazýklar olsun. Eðer kapýna gelen dilenci bir hediye getirseydi hemen alýrdýn; bana mý, demezdin. Hiç geri çevirmek istemezdin.
Þu anda yanýmda oturuyor ve sözümü dinliyorsunuz. Gözlerinizden yaþ da akýyor. Az sonra dýþarý çýkýyorsunuz, sanki az önce öðüt dinleyen siz deðildiniz. Ve gözlerinizden yaþlar akmýyor. Kalbiniz hemen katýlaþýyor. Önünüze çýkan, hele bir fakir olunca, yanýnýza bile yanaþtýrmak istemiyorsunuz. Bu anlatýyor ki, yalandan aðladýn. Sözlerimi candan dinlemedin. Sözlerimi Allah için dinlemelisin. Ve Allah için gözlerinden yaþlar akmalý!
Yanýnda iþittiðin söz, ilk baþta sýrrýna geçmeli. Sonra kalbine akmalý, daha sonra bütün duygularýna sirayet etmeli. Hayra böylelikle varýlýr. Bana geldiðiniz zaman, ilminizi, dilinizi, nesebinizi bir yana atýnýz. Çocuklarýnýzý ve bütün tanýdýklarýnýzý bir yana býrakýnýz. Yanýmda, sizleri Hak’tan gayrý her þeyden ârî görmeliyim. Ancak böyle yaparsanýz, O sizi fazlý ve ihsaný ile örter. Bu hâli kendinde benimsedikten sonra, iradesiz beslenen bir kuþ gibi olursun. Kalbine Hak’tan nur gelir. Buna iþaret olarak Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle buyurur:
“Îman sahibinin ferasetinden sakýnýn; çünkü o, Allah'ýn verdiði nurla bakar.”
* * *
Ey içi bozuk adam, îman sahibinden çekin. Onun yanýna günah pisliði ile girme. Çünkü o, Allah'ýn nuruyla her hâlini sezer. Derununda saklý þirki, küfrü ve nifaký anlar. Giydiðin elbise seni onlarýn nazarýndan saklayamaz. Ne kadar örtülere bürünsen, onlar yine görür. Ýyi görmekten mahrum olan, iyi olamaz. Sen bir hevesten ibaretsin, hevâ peþinde koþanlara sen de karýþmaktasýn.
Dertli bir þahýs, arkadaþýna þöyle sordu:
“Bu körlük, ne zamana kadar gider?” Öbürü cevap verdi:
“Tabip bulununcaya kadar!”
Yýlýp usanmadan bir tabip ara. Bulunca baþýný önüne koy ve yalvar. O tabip için iyi düþün; kötülük yapacaðý aklýna gelmesin. Onu töhmet altýna almak isteme. Gözün hiç görmüyorsa, yavrunu yanýna al. Beraberce tabip kapýsýna yönel. Býkma, usanma; onun kapýsýnda bekle. Vereceði her ilâcý itimatla kabul et. Acý gelirse de dayan. Böylece hâlin düzelir ve gözlerin açýlýr.
* * *
Allah için gönlünü engin kýl. Bütün iþleri O’na býrak. Yapýlan þeylerden kendin için bir pay çýkarma. Nefse haddi aþtýrma. Onu iflâs ayaðýyla ez, halktan yana kapýlarý kapa.
O nefsin tek kapýsý senin canibinde olsun. Her an nefsi yalnýz býrakma. Her gün muhasebe et. Hatalara özür diletmeden býrakma. Her suçunu itiraf ettir. Sonra nefsi al, kendi varlýðýn varsa onu da bul, birlikte Hakk'a yönel. Fayda veya zarar, Hak’tan baþkasýndan gelmez. Veren, alan, O'ndan gayrý deðildir; buna inan. Ýnsan için en tatlý þey îmandýr. Îmanýn sonunda hayli iyi iþler olur. Kalbin görmez tarafý kalkar. Kalbin ve ruh basiretin, hareket hâline gelir.
* * *
Ey evlat! Kaba elbise giymek iþ deðildir. Yemek ve içmek iþini bir yana atmakta da iþ yoktur. Asýl önemli þey, kalbin kötü þeyleri kabul etmemesindedir. Doðru olan, sofu libasýný önce içine giyer, sonra dýþýna... Bu libasýný ruhuna sevdirir, iç âlemine teþmil eder, daha sonra bütün varlýðýna... Bu giyilen sofu libasý, Hak yolcusunun iç âlemini biraz sýkar; sabrý bulursa Hakk'ýn rahmet eli onu kurtarýr. Mevlâ'nýn acýma ve esirgeme tecellisi onun bütün hâlini gülistana çevirir. Cümle sýkýntýlý hâllerini giderir. Hak yolcusu, yolunu iyi seçince, sahibi onu, bu kara balçýk elbiseden çabuk alýr. Ferah libasýný giydirir. Belâ nimete, darlýk geniþliðe, korku emniyete döner. Uzak olmaz; yakýn olur. Fakirlik kaybolur, gönül ve ruh zenginliði onun yerini alýr.
* * *
Ey evlat! Eline gelen nasibi hýrsla alma, sakin olarak al. Yemeðini mahzun olarak yiyen iyidir. Þen ve þatýr olarak sofrasýna kurulan pek iyi deðildir; Mevlâ'sýný unutmuþa benzer. Eline lokma aldýðýn zaman, kalbini Hakk'a ver. Bu hâlle yediðin sana nur olur. Þer varsa sana dokunmaz. Bir ilaç, hekimin tavsiyesi ile alýnýrsa zararý yoktur. Kendi keyfine göre alýrsan sonu bilinmez. Zararý birden gelir, seni tutar. Çarpýlmýþa dönersin.
Kalbinizdeki karartý beni hayrete düþürüyor. Aranýzdan itimat çýkmýþ. Birbirinize karþý itimat etmez olmuþsunuz. Birbirinize acýmýyorsunuz. Ýlâhî emirler size emanet olarak býrakýlmýþ; hâlbuki siz onu bir yana atmýþsýnýz.
Sana yazýklar olsun, neden ahdini tutmuyorsun? Hak’la böyle mi ahdetmiþtin? Bu hâlin devam ederse gözlerine yakýnda karasu iner. Ayaklarýna ve ellerine inme gelir. Gezmek þöyle dursun, yerinden bile depreþmen kabil olmayacak. Allah'ýn rahmet kapýsý sana kapanacak. Ýnsanlarýn kalbinden sana karþý kin ve nefret fýþkýracak. Onlarýn iyi düþünceleri senden uzak duracak. O zaman sana kim yardým eder?
Ýlâhî kudret ve kuvvet önünde baþýnýzý esirgeyiniz. O'ndan çok korkunuz. O'nun kudretinden kurtulan yoktur. O'nun tutuþu þiddetli olur ve bir tuttu mu býrakmaz. O'nun sarsýntýsýna dayanmak, haddinize düþmemiþtir. Afiyete belendiðiniz bir anda ve þen-þatýr yaþadýðýnýz bir demde yerin dibine geçersiniz. Þu gök kubbenin sahibi O'dur ve þu zümrüt zeminin Mevlâ’sý yine O'dur.
Þükürle O'nun nimetini saklamaya bakýn. Emrini kabul edin. Yasak ettiði þeylerden kendinizi uzak tutun. O'nun cümle fermanýný baþýnýzýn üstünde gezdirin. Bir güçlük gelince sabýr kalkaný ile karþý durun. Kolaylýðý arýyorsanýz, þükür lâmbasýný elinizden eksik etmeyin. Sizden evvel gelenler böyle yaptý. Peygamberlerin ve iyilerin hâli böyle idi. Nimet gelince:
“Hoþ geldi, sefalar getirdi!” derlerdi.
Belâ gelince de baðýrmaz, çaðýrmaz, Allah'tan yardým talep ederlerdi.
Ýsyan sofrasýný hemen terk edin ve uzaklaþýn. Taat sofrasýna çömelin ve bol bol yiyin, için. Haddi aþmayýn. Kolaylýk karþýnýza çýkýnca þükre koþuþun. Sert bir iþe çarpýlýnca, hatalarýnýzý hatýrlayýn ve istiðfar edin. Nefsinizi hesaba çekin. Allah hiç bir zaman kullarýna zulmetmez.
Ölümü ve sonrasýný düþünün. Yaratýcý'yý ve O'nun karþýsýnda hesap vermeyi hatýrlayýn. Hatalarýnýz çýkýnca O size nasýl bakar ve siz O'nun yüzüne hangi yüzle bakarsýnýz? Ýþte bu güç durumu düþünün. Ayýk olun, bu uyku ne zamana dek devam edecek?
Bu bilgisizlik ve batýl içindeki bu tereddüt ne zamana kadar sürecek? Nefsin arzularýna ne zamana kadar uyacaksýnýz? Neden Hakk'a kul olup edep ve terbiye yoluna girmediniz? Ve neden Peygamber’e (s.a.v) uyup, onun yolunu tutmadýnýz? Ýbadet, gelip geçici þeyleri muayyen bir zaman terk demektir. Neden bu yola girip Kur'ân’ýn ve Peygamber’in (s.a.v) sözünü tutmadýnýz, Allah yolunu bulmadýnýz?
* * *
Bilgisizlikle ve iyiyi kötüyü sezme kabiliyetine sahip olmadan halka karýþma; onlarýn iþine burnunu sokma. Her þeyi iyi belle, sonra gir. Onlara uyku ile karýþýrsan, aralarýndan teneþirle çýkarlar. Ayýk ol. Bilgili ve basirete sahip ol. Onlarda iyi bir þey görürsen uy. Kötü hâllerini sezince de kaç. Elinden gelirse, yardým için, kötü iþleri halktan uzak tut.
Siz tam manasýyla Hak’tan gafilsiniz. Hemen uyanmanýz, gaflet hâlinizi býrakmanýz lazým. Mescitlere girin. Orada Peygamber’e (s.a.v) salât ve selâm getirin. Korkmayýn, orada sizi yiyen olmaz. Maneviyatýnýz kuvvet bulur. Afetlerden kurtulursunuz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz:
“Gökten ateþ yaðýnca, kurtulacak bir kiþi de olsa, namaz ehli olur.” buyuruyor.
Namaza durduðunuz zaman halkla ilginizi kesiniz. Hak'la olunuz. Peygamber (s.a.v) Efendimiz:
“Kulun, Allah'a en yakýn aný secde hâlidir.” buyuruyor.
Sana yazýk oluyor. Nereye tevil ve ruhsat arýyorsun? Ne için kolaylýk bekliyorsun? Bu hâlin nice zaman sürer? Tevil yoluna sapan, Hakk'ý inkâr ediyor demektir.
Vah bize! Azimet sahibi olarak Hak ve hakikatin peþinde koþsaydýk bu hâle düþmezdik. Ýyi iþler peþinden gitseydik Allah yardýmcýmýz olurdu. Bizi kurtarýrdý. Nasýl oldu da böyle azimeti býraktýk? Gayret ve fedakârlýk gitti. Fedakârlýk kayboldu. Herkes iþin kolayýný arýyor. Ortalýk riyakârla doldu. Görsünler ve desinler için iþ yapýlýyor.
Nifak iþleri bol, kimsenin iþi içine uygun olmuyor, özü ve sözü bir olan kalmadý. Ne olacak hâlimiz? Mallar haksýz yere alýnýyor.
Namaz kýlan çok, hakikisi yok! Hacý desinler diye Kâbe'ye gidiyor. Hareketleri niyetine göre olduðu için fayda bulamýyor. Bir iki iyi iþ tutsa da kullar için yapýyor, Hakk'ý gözetmiyor. Þu devrin insanlarý için en ince iþ, halkýn peþinde koþmak oldu. Hâlýk, gözlerinde yok. O'nun sevgisi ruhlarýndan silindi.
* * *
Hepinizin kalbi ölü, öldürdünüz kalbinizi. Yaptýðýnýz hatalar onu periþan etti. Nefsinizi dirilttiniz. Hatalarýnýz buna sebep oldu. Þahsî arzularýnýz, her iþin baþýnda geldi. Yalnýz dünyayý talep eder oldunuz.
Kalp, halký aradan býrakýnca diriliðe erer, Hak’la olur ve hayata kavuþur. Bu hâl, maddî bir tabir deðildir. Hak’la olmak, emrine uymak demektir. Sözümüzün mânasýný kavramanýz gerek. Dýþ görünüþüyle anlamak, yerinde bir þey deðildir. Sözlerimizin deðeri ve tefsiri mânevîdir. Burada maddenin sözü geçmez.
Allah’ýn emirlerine uyun. Yasaklarýndan kaçýn. Kalbiniz böylelikle dirilir. Onunla belâya dayanýr. Sabredin... Kaza ve kader hükümlerine boyun eðin... Bunlarý yaparsanýz, manevî hayatýn kapýlarý size açýlýr.
* * *
Ey evlat! O'nun iþlerine boyun eð, sonra O'nunla ol. Ýþin iyiliði bundan sonra baþlar. Her iþin bir temeli vardýr. Bina temelin üzerine kurulur. Bu bina kolay kurulamaz. Üzerinde devamlý çalýþmak icap eder; gece ve gündüz bir gaye uðruna harcanmalý. Aksi hâlde faydasýz olur.
Sana acýyorum. Çok az düþünüyorsun. Tefekküre daldýðýn yok. Ýþlerini düþünerek yap. Tefekkür kalpten olur. Kalbine yönel. Hâlini düþün. Ýyilik üzere isen hâline þükret. Aksi hâlde tevbe et, nadim ol. Hakk'a yalvar. Dinini, tefekkürle canlandýrman kabil olur. Þeytan ve kötü duygular, iyi düþünce ile yokluða gömülür. Ýþte Peygamberimiz’in:
“Bir anlýk iyi düþünce, bir gece sabaha kadar yapýlan ibadetten hayýrlýdýr.” buyurmasý buna dayanýr. Tefekküre geçmeden yapýlan her iþ uðursuzdur. Ýnsaný selâmete çýkarmaz. Bilakis bataða gömer.
Ey Muhammed (s.a.v) ümmeti! Allah'a þükretmeye alýþýn. O’na yapýlan ibadet, az da olsa, makbul olur. Zaten sizden önce gelenlere nispetle yaptýðýnýz kulluk çok azdýr. Bu sebeple yaptýðýnýz hâlis olmalý, böyle olursa çok olur. Yeter ki, Hak yolunu candan tutasýnýz. Siz sonra geldiniz; ama kýyamet günü diðer ümmetlerden önce kalkacaksýnýz. Bu, sizin için bir fazilettir. Sizden iyi olanýn iyiliðine yeter yoktur. Ýyilikte kimse onu geçemez. Sizler þahsýnýz. Diðerleri sizin tebaanýzdýr.
Doðru ol. Nefsin otaðýna yerleþip kaldýðýn müddetçe doðruyu bulamazsýn. Tabiî ve þahsî arzularýn eteðine tutunup koþtukça hayrý göremezsin. Mademki halkýn elinde olaný zorla kapmak emelini besliyorsun, doðruluk bekleme. Nifak, riya, benliðinin derinliðine sahip durdukça huzur bulamazsýn. Doðruyu sezmen kabil olmaz.
Dünyalýk iþlerin ardýndan seðirtip gittikçe, gözlerini hýrs bulutlarýndan ayýrmadýkça, iyilik bekleme. Âhiret iþlerinin esenlikle geçmesini dileme.
Hakk'ý ve hakikati bir yana atýp Allah fikrini deðil, þeytan fikrini ruhunda beslemeye heves ettikçe, hayýr kapýsý sana kapalý durur.
Allah’ým, senin varlýðýnla bize iyilik ver. “Dünyanýn ve âhiretin güzelliðini nasip et. Bizi ateþte yanmaktan sakla.” (el-Bakara, 2/201) Âmin