Ýlahi Armaðan
Pages: 1
5. Meclis By: hafiza aise Date: 31 Ocak 2011, 17:14:01
5. MECLÝS

 

Bu konuþma, salý günü öðleden sonra medresede yapýldý.

Konuþma tarihi: Hicrî 12 Þevval 545, Milâdi 1150.


 

Ey evlat! Hani Hakk'a kulluk? Nerede o Azîz ve Celîl olana ubudiyet? Hele getir tam kulluðu! Bir defa tam manasýyla O'nun kulu olmalýsýn. Bütün hâlinde yeterlik görünmeli. Yeteri kadar kulluk et. Yeteri kadar dünyaya çalýþ.

Sen kaçan bir kölesin. Efendine dön. O'nun kapýsý önünde boynunu eð. Emirlerine karþý tevazu göster. “Desinler”i býrak, emirlere yapýþ. Dedikoduyu bir yana at; yasaklardan çekil. O'nun bütün hükümlerine boyun eð, her emrine uysallýk göster. Bunlar olursa kulluk tam olur, olmadýðý takdirde, hiç bir þey yerine gelmez. Efendisine kul olmak isteyen, emrini tutar. Yasak ettiklerinden kaçar. Bunlarý yapmayan gerçek kul olabilir mi? Olamaz.

Allah, yoluna girene yeter. Bunu þu âyet-i kerime haber verir:

“Allah, kuluna yetmez mi?” (ez-Zümer, 39/36)

Doðruluða koyulan kulun kalbinde Allah sevgisi yer eder. Hak’la ülfet peyda olur. Güçlük olmadan Hakk'a yakýnlýk hâsýl olur.

Hakk'ýn zatýndan gayrý ile sohbet sana yakýþmaz. Yalnýz Allah'a dön ve O'ndan razý ol. Bütün hâlinde O'ndan hoþnut olduðunu ilan et. Þu gördüðün dünya zemini ne kadar geniþ, görüyorsun; yalnýz senin için daralsa yine de Hakk'a darýlma; baþka kapý arama.

Bir þey yiyeceksen, O’nun sofrasýnda ye, baþkasýna yönelme. Musa (a.s) Peygamber gibi ol. Hak Teâlâ, onun hakkýnda þöyle buyurdu:

“Biz ona anasýnýn sütünü emmeden önce, bütün sütleri haram ettik.” (el-Kasas, 28/12)

Rabbimiz hem Azîz, hem de Celîl’dir. Her þeye sahiptir. Her yerde hazýrdýr. Her þeyi gözetir. En yakýn olan O'dur. O'nun varlýðýndan vareste olan yoktur. Bu hâli anladýktan sonra inkâr ne kadar acýdýr. Marifete erdikten sonra geri dönene yazýk olur.

 

* * *

 

Yazýk sana, biraz irfan sahibi olunca hemen mevhum varlýða kapýlýyor, dönüyorsun. Sonradan da inkâr ediyorsun. Yazýk deðil mi sana? O'ndan dönme. Sonra bütün iyi þeylerden mahrum olursun. O'nunla sabra devam et. Sabrý O'ndan kaçmakta arama. Þunu bil ki, sabýrlý, güçlüdür. Hani sabrýn, hani aklýn? Bu akýlla mý yola çýkýyorsun? Bu ivedilik neye? Aceleci olan sabrý bilemez. Aceleci olan hedefine varamaz, yolunu þaþýrýr, ayaklarý dolaþýr. Sabrýn önemi büyüktür. Bunu þu âyet-i kerime bize anlatýr:

“Ey iman sahipleri, sabrediniz; birbirinize sabrý tavsiye ediniz. Birbirinize baðlanýnýz. Allah'tan korkunuz. Ancak böylelikle felaha ermeniz umulur.” (Âl-i Ýmrân, 3/200)

Sabýr hakkýnda daha baþka âyetler de vardýr.

Hakkýnda bu kadar ilâhî kelâm sarf edilen þey elbet önemli olmalý. Her iþte sabýr önemlidir. Birçok âyet-i kerime sabrýn önemini belirtir. Onun hayrý çok olur. Himmeti boldur. Ýyi ve bol mükâfat getirir. Dünya ve âhirette rahatlýðý sabýr celbeder. Size sabýr gerek. Þimdi ve sonra sabra devam ederseniz iyilik bulursunuz.

Sabra devam edin ve etrafýnýzý görün. Ara sýra kabristaný ziyaret edin. Orada iyiler de yatar, kötüler de yatar. Siz iyilere koþun.

Ýyi iþler yapmaya bakýn; iþleriniz düzelebilir. Sözünüzle yaptýðýnýz ayrý ayrý olmasýn; bir olsun. Söylediðinizi yapýn. Halka öðüt verip kendi yan çizenler gibi olmayýnýz. Öðüdü iþitip iþ tutmayanlara benzemeyiniz.

Dininiz dört þeyle gider:

Söylediðiniz, iþinizi tutmazsa

Bilmediðiniz iþlere karýþýrsanýz

Bilmediðinizi öðrenmez, dolayýsýyla cahil kalýrsanýz

Ýnsanlarý, bilmedikleri þeyi öðrenmekten alýkoyarsanýz.

Yukarýda sayýlan dört þey bir cemiyeti ayakta tutan umdelerdir.

Müspet yol tutulursa kurtuluþ olur. Menfi yol ise felaketin içine atar. Bilhassa dördüncüsü her cemiyetin muhtaç olduðudur. Ona mani olunduðu zaman yýkýlýþ mukadder olur.

 

* * *

 

Ey cemaat! Zikir meclisine fýrsat buldukça geliyorsunuz. Ama ona bir ihtiyaç duyarak gelmiyorsunuz. Bu yüzden gereði gibi faydalanmak size nasip olmuyor. Þifa bulmak için ona geliniz. Vakit geçirmek için geliyorsunuz, öðütçünün hatalarý sizi meþgul ediyor. Onun aðzýndan çýkana baktýðýnýz yok. Neden ona hata, suç isnat edersiniz, bilmem?

Söylediði sözleri unutmak için hatalarýný ortaya atýyorsunuz. Hatasýz insan mý olur? Herkeste hata bulunur. Her zatýn gülünecek bir zayýf tarafý vardýr. Ýyi tarafýný atýp gülünecek tarafýný almak sokak adamlarýna hastýr. Vaize hata uydurup gülmek büyük hatadýr. Baþýnýzla oynuyorsunuz. Allah, kafanýzý uçurmaya kadirdir. Bir din adamý ile alay etmek Hakk'a karþý kelle koltukta meydana atýlmak demektir. Allah'la þaka olmaz. Bu yersiz iþinizden dönünüz. Allah'ýn düþmanlarýna benzemeyi özlemeyiniz. Ne iþittiyseniz onunla yararlanmaya bakýnýz. Kurtulmak istiyorsanýz, yol iþte!

 

* * *


 

Ey evlat! Âdet seni baðladý. Kýsmet seni kaydý altýna aldý. Sebepler yolunu kesti. Sebebi yarataný unuttun. O'na tevekkülü beceremedin. Sana ilk vazife: Amellerini tazele! Bütün iþlere yeniden ve baþtan baþla. Ýhlâs sahibi ol; gözünde ve gönlünde Hak varlýðýndan baþkasý olmasýn. Kulluk Allah için olur. Kula kulluk edilmez, karþýna çýkana þu âyeti oku:

“Cin tayfasýný ve insanlarý, ancak bana kulluk edeler, diye yarattým.” (ez-Zâriyât, 51/56)

Ýnsanlar ve bu gözle görünmeyen, gizli ve þuurlu yaratýklar olan cinler, oyuncak için yaratýlmýþ deðildir. Onlarýn yaratýlýþýnda binlerce gizli mana saklýdýr. Allah, boþ iþ etmez. Yemek, içmek, bunlarý yaþatýr; ama niçin yaþarlar? Oynasýnlar ve zýplasýnlar diye mi? Yatsýnlar, uyusunlar, eðlensinler diye mi? Gaye, yalnýz bu mudur?

Ey gafiller! Uyanýnýz; hele bir gözünüzü yumun; hayalin biraz ötesine geçin. Yaratýlýþýnýzdaki hikmeti, hemen sezeceksiniz.

Kalbinizi yürümeye alýþtýrýn. O bir adým giderse ikinci adýmý yürütmeye koyulun. O yürümeye baþlarsa elinden çabuk tutarlar. Yeter ki, Þah’ýn yolunu bile. O'na doðru yürüye. Kalp bir adým atsa, O Þah beþ adým atar. Belki daha da fazla... O, sevdiklerine kavuþmayý en çok sevendir. Kulun sevgisi, Hak sevgisi önünde nasýl varlýk iddiasýnda bulunur? Yokluðunu sezdiði hâlde, “severim” sözünü nasýl söyleyebilir? Sevgiyi, Allah kulun kalbine atar. Kul, o miktarda Allah'ý sevebilir; artýðý olamaz. Allah, “Dilediðine rýzký sayýsýz verir, hesap etmez.” (el-Bakara, 2/212)

O'nun kullarý, O'na vekildir; halifedir. Halife, ustasýnýn emri dýþýnda deðildir. Arzu Þah’ýndýr. Þah bir emir buyurursa halife yapar; halife bir dilek dilerse hemen yerine gelir. Bu söz, þeydir, þeydir diyorum, anla! Dile bu kadar geliyor. Mana âlemini tasvir, bu kadar olur. Ýþte bunlara çalýþalým.

Bu hâl ki tamam oldu; yolculuk da tamam oldu. Dünya nedir, âhiret nedir, sivâ -Hakk'ýn zatýndan baþkasý- var mý, yoksa yok mu? Bunlar, iþte anlattýðým yolculuk sonunda bilinir.

Þifa bu yolda olur. Yakýnlýk buradan baþlar. Mülk burada, ün, saltanat bu ufukta... Beylik yine bu yolda. Köþkünü buraya kuranýn zerresi kocaman dað olur. Damlasý ummana döner. Yýldýzý ay kadar parlar. Ayý, yýlý aþar. Azý çok, yokluðu varlýk olur. Bitmiþini sonsuzluklar kucaklar. Hareketi, sanki kâinatý yerinden oynatýyor sanýlýr. Selvi dallarý gibi yücelere çýkar, Arþ onu kucaklar. Kökü zemin derinliðinde saklýdýr. Dallarý, dünya ve âhirete serin ferahlýk verir. Bu dallar ilim ve hikmettir. Bunlara sahip olan baþka ne ister ki? Dünya, önünde yüzük taþý kadar küçülür. Dünya, onu baðlayamaz. Âhiret ona sýnýr çizemez. Sultanlar ona ferman okuyamaz. Mülk onu avutamaz. Perdeciler ondan nesne saklayamaz. Ona tek el uzanamaz. Üzüntü ondan uzak olur.

Ýþte bu yol buraya varýr; yolculuk biter. Kul, salâhýný böyle bulur. Ve yine kullara döner. Bir kurtarýcý olarak ellerinden tutar, dünya denizinden çeker, çýkarýr. Tabii nasibi olaný, Hakk'a uyaný…

Allah’ým, hayýr dileðine eren bu büyük insan, esirgeyen olur; kullarýn delili, saklayýcýsý, terbiyecisi, yöneticisi olur. Kalbinde saklý duran dilleri bu zat çözer. Onun nuru, saðýnda solunda ýþýk tutar. Ýþte, Allah'ýn hayýr dilediði kimseler bu zatý bulurlar. Hayýr dilemedikleri de onu göremez, kör olurlar. Bulamazlar; kaybolurlar. Bunlar tek olur.

Onlar halk arasýna girerken, sahipleri Hak’týr. Halkýn zararý onlara dokunmaz. Her bakýmdan selâmet içinde olurlar. Halkýn yararý ne ise onu baþarýrlar. Hakk'ýn yardýmý onlara her güç iþi kolay eder. Allah'ýn yardýmý ile kullarý doðru yola çaðýrýrlar.

Allah'ýn salih kullarý, çeþitli olur. Her birinin birkaç ismi bulunur. Bazen tümüne bir isim verilir. Onlara zahit de denebilir. Dünyayý kalbine koymadan kulluða devam eden zahit olur. Zahitlik kolay olmaz, Allah'ýn kolay ettiðine kolay olur.

Zahit vardýr, âhirete düþkündür. Tek arzusu, cennete girmektir. Bütün emeli budur.

Zahit vardýr, dünya gözünde yoktur. Âhireti de kabul etmez. Onlarý yaratana koþar. Asýl zahit budur. Ýyiliðe örnek olmak için böyle gerek.

Ne oldu size? Sanki hiç ölmeyeceksiniz. Hâlinizden öyle anlaþýlýyor. Sanki kýyamet günü dirilip huzura çýkmayacaksýnýz. Ve hesap vermeyeceksiniz. Sýrat köprüsünü hiç görmeyeceksiniz. Bu nasýl düþünce? Bu nice inanç? Bu hâlinize bakmadan iman ve Ýslâm davasý için iddialar yapýyorsunuz. Yazýklar olur size! Hâlinizi düzeltiniz, yoksa batarsýnýz.

Ýþte Kur'an! Bilgi sizde yok oldu. Onunla amel etmezseniz, kýyamet günü aleyhinize þahitlik eder. Bilginlerin yanýna gider, öðütlerini tutmaz, sözlerini dinlemezseniz, öbür âlemde ne olacak hâliniz? Bu da o gün aleyhinize bir delil olacak ve ateþte yanmanýza sebep teþkil edecek. Bir ilim adamýnýn yanýna gider, sözlerini dinlemezseniz, Peygamber öðüdünü dinlememiþ gibi hata etmiþ olursunuz.

 

* * *

 

Âlimlerin sohbetinde bulun. Sözlerini iyi dinle. Hak ve hakikat üzere olan sözlerini kabul et ve gereðini yerine getirmeye gayret et.

Bir gün dünya kopacak. Herkes þaþkýna dönecek. Allah'ýn Celâl sýfatý tecelli edecek. Herkes sus pus olacak ve dilleri tutulacak. O'nun azameti ve büyüklüðü kimde hâl býrakýr ki? O gün her þey O'na döner. Zaten gelirken de oradan gelmiþti.

O gün büyüklerin sahibi zuhur eder; onlarý taziz eder. Her çeþit iyiliðini yaðdýrýr. Ýyiler, dünyada bulamadýklarý þeyin kat kat üstününü orada bulurlar. Esasen onlar, bulacaklarýný burada buldular. Her þeyin sahibine erdikten sonra ne istenebilir ki? Onlar, o gün öyle olurlar.

Ya bugün? Yeryüzünün þahýdýr onlar. Ülkeler, onlarýn fermanýyla serilir. Daðlar, onlarýn arzusuna göre yeri tutar. Yeryüzü onlarla düzen bulur. Ýnsanlarýn sultaný onlardýr; baþta giden onlar olur. Hakk'ýn vekili onlardýr. Bunlar mana ve iç âlemine göredir. Dýþta, herkes gibi olurlar. Bugün böyle. Yarýn perdeler kalkýnca, onlarýn kim olduðu daha kolay anlaþýlýr.

Herkesin bir kahramanlýk görüþü vardýr. Yerine göre yapar. Küfür ehlini hasým görür, ona karþý olur. Elinden geldiði kadar yere sermeye bakar. Ýyilerin cengi nefsi görünce baþlar. Çeþitli kötü arzu, tabiatýn kötülükleri, onlarýn can düþmanýdýr. Þeytan denen uygunsuz, þaþýrtýcý onlara yanaþamaz. Kötü arkadaþlar, onlardan kaçar. Ýnsan kýlýklý þeytanlar her þeyden daha fenadýr.

Bir de seçme insanlarýn cenk ettikleri þey vardýr ki, o da, dünyayý, âhireti ve Hak’tan gayri her ne ki var, onu býrakmaktýr; býrakmak için elden geldiði kadar cenk etmektir.

Kast yalnýz Allah olmalýdýr. Cihat, O'nun düþmanlarý ile olmalýdýr. Çalýþmak lazýmdýr; ama her þeyden önce neye ve kim için çalýþmak gerekse onu bilmek icap eder.

 

* * *

 

Ey evlat! Uyan, baþkasý dürtmeden kendiliðinden uyan. Acýyý görmeden gözlerini aç. Din sahibi ol. Dindar kiþilerle bulun. Ýnsan olan onlardýr. Akýllý onlara denir. Ýnsanlarýn en üstünü ve aklý toplu olaný, Allah'a uyandýr; en cahili ve aklý periþan olaný ise, O'na isyan bayraðý çekendir. Bunu böylece bilesin.

Nebi (s.a.v) þöyle buyurur:

“Ellerin terbiyeli olsun.”


Bunun ince ve derin manasý vardýr. Anlayan anlar. Biz de þöyle anlatýrýz: Gün olur, derde düþersin. Kendini dilenciliðe verme, çalýþ. Zenginliði görürsün.

Bir de þöyle anlatýlabilir: Erenlere kavuþtuðunda önlerinde tazimle dur. Onlara saygý göster. Kalbinden bir þey isteme. Elini onlara ihtiyaç kastý ile açma. Onlar sana gerekeni bilirler, verirler. Kalbini bozarsan münafýk olursun. Elini uzatýrsan, ihlâs sahibi olmadýðýn sezilir.

Gösteriþ meraklýsýsýn, içinde hayýr yoktur. Ancak Allah rýzasý için yaparsan eline hayýr geçer. Yaptýðýn iþin dýþýna kimse önem vermez. Nefsini bir yana atar, heva ve þeytaný periþan edersen adam olursun. Yaptýðýn hayýr iþlerde dünya gelirini görmezsen iþlerin makbul olur.

Çalýþ, iþlerini temiz tut. Yaptýðýn iþi görme. Her iþte, yapaný deðil, yaptýraný görmeye çalýþ. Ýçini düzelt. Kalbinde, ne varsa, ona verebilirsin. Ne olursa olsun niyetinden baþka bulamazsýn. Ýnsanlarý isteyerek yapýlan iþin sonu Hakk'a varmaz.

Yazýk oluyor sana, iþin halk için! Nasýl onunla Hakk'a varmayý diliyorsun? Bu sadece içinde bir heves býrakýr. Ötesi boþ olur.

 

* * *

 

Nene böbürleniyorsun? Bir adým atmaya gücün yeter mi acaba? Böbürlenmeyi terk et. Pek de þen olma. Þenliði azalt, hüznü çoðalt. Senin için bu daha iyi olur. Dünya bir zindan gibidir. Öbür âleme nispetle buranýn ne önemi olur. Hapiste yaþayanýn sevinci ne kadar sürer? Sevindikçe kederi çoðalýr.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz çok düþünürdü. Daimî tefekkür hâlinde idi. Az sevinirdi. Gülerken ancak ön diþleri açýlýrdý. Onun üzüntülü zamaný sevinçli zamanýndan daha çoktu. Sen, onun ümmeti deðil misin? Onun gibi ol! Az gül. Ancak karþýndaki zatýn kalbini hoþ etmek için tebessüm et. Peygamber (s.a.v) Efendimiz de öyle ederdi. Kalbi o kadar hüzünlü ve Hak’la o kadar meþguldü ki, Ashâb-ý Kirâm olmasa, dýþarýda yapýlmasý zorunlu bazý þeyleri olmasa, evinden dýþarý çýkmazdý. Kimsenin yanýna varmaz, halktan hiç kimse ile konuþmazdý.

 

* * *

 

Ey evlat! Hak’la yalnýzlýðýn temiz olursa için ürperir, kalbin parlar. Bakýþlarýn ibretle dolar. Kalbin yüce düþüncelere kap olur. Ruhun ve mânâ âlemin Hakk'a vasýl olur.

Dünyalýk iþleri düþünmek, insanýn iç âlemini kapkara eder. Öbür âlemin güzelliðini anlamak, hayat ve yaþamak bilgisini verir.

Tefekküre dal. Ondan daha büyük þey olmaz. Allah, kulun tefekkürüne karþýlýk dünya ve âhiret bilgisi verir. Kalbin yaþamasý tefekkürle olur. Dünyanýn kazancý tefekkürle elde edilir. Âhiret böyle ele girer.

Acýrým sana! Bütün ömrünü dünyalýða veriyorsun. Hâlbuki Allah onu nice zaman önce böldü. Herkesin kýsmeti, yýllarca önce hazýrlanmýþ. Kendiliðinden gelir, o istesen de gelir, istemesen de... Neden dünya için hüzün duyarsýn?

Hýrsa kapýlma. Hýrs, insaný hem kullar arasýnda, hem de Hak katýnda periþan eder. Ýmaný bir yana atýyor, rýzýk istiyorsun. Rýzkýn artýnca, artýk imanýn gerekli olmadýðýna giderek oturuyorsun. Her çeþit dünyalýða erince imandan yana bir þey beklemeden yatýyorsun! Bunlar iyi olur mu? Yani, sen de beðeniyor musun?

 

* * *

 

Ey evlat! Ciddi sayýlaný, oyuncakla bir etme. Her þeyin deðerini bil. Kalbini, halktan gelecek imkânlara baðladýkça Hak’la bir edemezsin. Sebepleri görerek onlarý yarataný umuyorsun. Ýç âlemde dýþ âlem nasýl birleþtirilir? Aklýn her þeye ermez. Hakk'ýn katýnda olanla halkýn elindeki bir tutulur mu? Yaratan’ý görmeden yaratýlmýþla uðraþan ne kadar cahildir, bilemezsin.

Birinci derecede önem verilmesi gerekeni býrakýp ikinci derecede olaný almak cahilliktir. Baki, devamlý þeyi unutup fani ve geçici iþle olmak akýlsýzlýktan baþka ne ile anlatýlýr?

 

* * *

 

Ey evlat! Bilgisizlerle sohbet ediyorsun; iyi etmiyorsun. Onlarýn hâli seni de sarar, onlara uyarsan kurtulman kolay olmaz. Ahmakla oturan, ahmak olur. Allah'ýn varlýðýna, birliðine iyi inanan kimselerle ol. Bilen ve bildiði ile iþ tutanlarý ara!

Ýman sahibi nefsine uymazsa ne kadar güzel olur. Kötü olmayan, þahsî arzusu ile baþa çýkan adam, ne kadar kuvvetlidir. Nefsin kötülüðünü sezer. Ona göre nefsini terbiye etmeye koyulur.

Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle buyururlar:

“Ýman sahibi, yüzden sevinçli görünür, ama içi yanar.”


Ýman sahibi, kalbindeki hüznü yüzünün þenliði ile örter. Bunu ancak iman sahibi yapar. Ýmaný kuvvetlendikçe, nefsine daha çok hâkim olur. Ýçinden çok düþünür; tefekkür âlemine dalar. Çok aðlar, az güler. Peygamber (s.a.v) Efendimiz, bunu da anlatýrken buyururlar ki:

“Ýman sahibi, Mevlâ'sýna kavuþuncaya kadar rahata eremez.”


Ýmanlý kiþi, çalýþýr, kazanýr, ama içten Mevlâ ile olur. Zahirde kullarla, ev halký ile olur; ama iç âlemi Rabb’ine dönmüþtür. Ýç âlemi o kadar zengindir ki, bunu kimse bilemez. O da bu sýrrýný kimseye demez. Ne hanýmý, ne çocuklarý, ne komþusu, ne de halktan biri bilir. Onun iç âleminin zenginliðini, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in þu yüce kelâmý bildirir:

“Ýþlerinizi gizli tutarak yürütmeye gayret ediniz.” Her iman sahibi bunu yapmaya alýþmak zorundadýr. Sonra kendisi piþman olur. Aksi hâlde dilinden bir söz zuhur ederse, hemen baþka lâfla kapatmalýdýr. Söylediðine piþman olmalý ve Allah'tan af dilemeli!


 

* * *

 

Ev evlat! Ben, sana bir aynayým; böyle gör. Beni kalbine bir ayna olarak koy, sinene yerleþtir. Ýþleri karþýma getir. Bana yaklaþ ve bak. O zaman çok þeyler göreceksin. Benden uzak kaldýðýn zaman göremediðin çok sefalarý o kez göreceksin.

Din iþlerini düzeltmek istersen, bana gel. Bunu ancak bende bulabilirsin. Baþkasýnda bulamazsýn. Ben, seni Allah yolunda seviyorum ve öyle yetiþtirmek istiyorum. Seni Allah yoluna döndürecek kuvvet bende vardýr. Seni sert bir elle yola getiriyorum. Münafýk dili ile deðil.

Dünyayý evinde býrak, bana öyle gel. Ben öbür âlemin yöneticisiyim. Dünya sana kalsýn. Seni oraya almak istiyorum. Yüce âlemlerin sultaný yapmak istiyorum, bu fani diyarýn bekçisi deðil! Yanýmda otur; sözlerimi iþitmeye bak. Ne dersem onunla iþ tut. Ölmeden önce böyle yap. Yakýnda ölür gidersen periþan olursun. Eli boþ, yüzü kara gitmeyi sana ayýp sayýyorum; çünkü iman sahibisin.

Dünyanýn dönüþü ve her þeyin hareketi bir disiplin ve korkunun eseridir. Eðer bir þeyden korkmuyorsan onu bilmiyorsun demektir. Korku ilmin ta kendisidir. Korkmayan bilgi sahibi deðildir. Korkan, korktuðu þeyin âlimidir. Allah korkusu olmayan için ne burada, ne de ötede selamet vardýr. Ýnsan, Allah'ý bildikçe korkar. Bilmemiþse neden korkar? Bunu bizlere anlatmak için, Allah Teâlâ þöyle ferman buyurdu:

“Allah'tan ancak, bilgi sahibi kullarý korkar.” (el-Fâtýr, 35/28)

Allah'tan korkanlar bilgi sahibidir. Ve bildiklerini tatbik sahasýna koyanlardýr. Bilirler; bildikleri ile amel ederler; ayrýca bilmeyenlere de öðretirler. Bunlar, yaptýklarýna bir karþýlýk da istemezler; yalnýz Allah'ý ve O'nun yakýnlýðýný talep ederler. O'nun sevgisini isterler. O'ndan uzak kalmayý ve aralarýna kara perdenin girmesini arzu etmezler. Onlar, ne dünyayý ister, ne de öbür âlemi; hiç bir kapýnýn da üzerlerine kapanmasýný talep etmezler. Ýsterler ki, kendileri için olsun; dünya ve âhiret kendilerine kalsýn.

Dünya onlaradýr. Âhiret onlaradýr. Azîz ve Celîl olan Hak da onlara kalmýþtýr.

Onlar iman sahibidir. O'nu iyi bilir ve çok çekinirler. Hak uðruna mahzundurlar.

Ýnsan vardýr ki, dýþ göze göre görünmeyen, kalp gözüne göre hazýr ve nazýr olandan korkar. Nasýl korkmazlar ki, O diriltir ve öldürür. Aziz eder, zelil eder. O, her an bir þan alýr. Ýsterse kabul eder; dilerse reddeder. Yakýn eden O'dur. Uzak eden yine O'dur.

“Yaptýðýndan O'na kimse soru soramaz. Ama O'ndan gayri olanlar hep sorguya tabi tutulacaklardýr.” (el-Enbiyâ, 21/23)

Allah'ým, bize yakýnlýðýný ver. “Dünya ve âhirette güzellik ihsan buyur. Bizleri ateþe atmaktan sakla!” (el-Bakara, 2/201) Âmin



radyobeyan