49. Meclis By: hafiza aise Date: 29 Ocak 2011, 16:53:22
49. MECLÝS
[/size]
Bu konuþma Cuma günü medresede yapýldý.
Konuþma tarihi: Hicrî 11 Þaban 545, Milâdî 1150.
Abdullah b. Mübarek (r.a)’dan naklederken þöyle bir hikâyesini anlatýrlar:
“Günlerden bir gündü, bir dilenci geldi. Az yiyecek istedi. Yanýnda on yumurta vardý. Hizmetçiye emir verdi, hepsinin dilenciye verilmesini bildirdi. Hizmetçi dokuzunu dilenciye verdi, birini sakladý.
Akþam olmuþtu; biri geldi, kapýya vurdu. Oracýkta bulunan yumurta selesini istedi. Hizmetçi vermek istemedi. Abdullah b. Mübarek geldi, seleyi hemen uzattý. O yabancý kiþi seleyi iade ettiði zaman içinde doksan yumurta vardý.
Bunun üzerine Abdullah b. Mübarek hizmetçiyi sorguya çekti. Önce gelen dilenciye dokuz yumurta verdiðini, bir tanesini akþam iftarýna sakladýðýný öðrenince:
“Sen bize on yumurta zarar ettirdin” dedi.
Ýþte büyük insanlarýn Hak ile muamelesi böyledir. Verdikleri bire karþý on alýrlar. O büyükler Kur'ân'da ve Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in sünnetinde ne varsa inanýr, tasdik eder ve gereðini yaparlar. Onlar Kur'ân'ýn hükmü içindedir. Hiç bir hareketleri ve durmalarý, vermeleri ve almalarý ona aykýrý olmaz. Bütün iþleri Aziz ve Celil olan Hak'la olur. O'nunla yaptýklarý muamelede kâr ederler. O'nun hoþnut olduðu iþleri yapmak için hiçbir fýrsatý kaçýrmazlar. O iþlerin hangi kapýsýný açýk bulsalar oradan girerler. O'nun zâtýndan gayri cümle kapýlarý kapalý görür, kaçarlar. Cümle eþyayý O'na uydurmak isterler; O'nun herhangi bir þeye uymasýný beklemezler. O'nun sevdiðini sever, sevmediðini sevmezler. Bu sebeple bazý büyükler þöyle der: “Allah Teâlâ'yý halka uyar sanma; cümle halký O'nun yoluna iletmeye bak.”
Hakk'a karþý geleni yýk. O'nun yolunda zorluk göstereni ez. Allah yolunun hakikî yolcularý Hak tarafýndadýr. Hak için nefislerine ve baþkalarýna yardým ederler. Bu hususta hiç bir kýnayýcý onlarý yolundan alamaz. Ve dinin emirlerini yerine getirmek için hiç kimseden korkmazlar.
* * *
Ey evlat! Hâlen içinde bulunduðun hevesi býrak. Sözde ve iþte büyük yolculara uy. Yalancý dava ile onlarýn ermiþ olduðu makama varacaðýný sanma. Onlar belaya sabrettikleri gibi sen de sabret; onlarýn hâline böylece erebilirsin.
Tecrübe kabilinden gelen bela olmasaydý insanlarýn çoðu âbid ve zâhid olurdu. Lâkin onlara bela gelir, sabredemezler. Bu hâl onlara Yaratýcý'dan perde getirir. Bazý acý hâllere sabýrla karþý duramayana bir þey verilmez. Sabrý ve razý olmayý býrakýrsan Hakk'a kul olmaktan çýkarsýn. Sebebi ise sabýrsýzlýðýn ve razý olmayýþýn. Hak Teâlâ bazý kitaplarýnda þöyle buyurdu: “O kimse ki, hükmüme razý deðildir, tecrübe yollu gönderdiðim belaya sabretmiyor, kendisine benden baþka ilâh arasýn.”
Onunla kanaat sahibi olun ve baþkasýný býrakýn. Mukadder olan ister lehimizde olsun, ister aleyhimizde, gelir. Ne ise olur. Ýmana ermek için teslim olmanýn hakikatine varýn. Ýkan -tam iman- yolunu bulmak için imanýn hakikatine ermeye çalýþýnýz. Bu hâllere erince daha önce görmediðiniz þeyleri görürsünüz. Hak Teâlâ, her þeyi size olduðu gibi gösterir. Haber olarak duyduðunuzu açýktan seyre dalarsýnýz. Ýkan, sizi Hakk'a götürür ve cümle eþyayý O'ndan gösterir. Kalp, Hak kapýsýna varýnca keramet elleri uzanýr, baþýna iyilikler yaðdýrýlýr. O iyiliði bulan kerim ve her þeyden üstün olur. Halk arasýnda iyilik bakýmýndan üstün tanýnýr. Hiç bir manevî hâl ondan esirgenmez. Kalp, Hak ýslâh etmiþ ise kerimdir. Ýnsanýn iç âlemi kirlerden uzak olursa, hoþ olur. Ýnsan bu hâllere erebilir. Çünkü insana iyiliði, iyilik yapanlarýn en iyisi yapmaktadýr.
* * *
Ey cemaat! Size iyilik yapmak düþer. Hakk'a tâatý her þeye tercih ediniz. O'na isyana atýlmayýnýz. Ýyilik ve nimetin kadrini biliniz; hangi iyilik ki kötüye harcanýr, o az zamanda biter, tükenir. Ýbadeti elden býrakmadan çalýþmaya koyulunuz. Hak yakýnlýðýný ancak bu yolda bulabilirsiniz. Hakk'a tâata devam ederseniz, her kaygýnýz O'na olur. Kastýnýz orada toplanýr. Her hâli O'nunla olan, baþkasýna gidemez ve baþkasý ile olamaz. Hem ibadet eder, hem de rýzkýnýzý helâlden kazanmak için çalýþýrsanýz, yemeðiniz O'nun fazilet tabaðý ile gelir. Rýzkýnýzý aklýnýzýn keþfedemediði yoldan bulursunuz.
Maddî kaygý peþinde koþanlara nefis hicap olur. Vasýtalar aradan kalkýnca nefis ýslâh olur. Dolayýsýyla perdeler zâil olur. Bu hâli Bayezid-i Bistamî çok güzel anlatýr: “Rabb’imi rüyamda gördüm, ‘Ey Yaratýcý Hûda, Sana yol nereden gider?’ dedim. Þu cevabý aldým: ‘Nefsini býrak gel.’ Yýlanýn kýlýfýndan sýyrýldýðý gibi nefsimi bir yana ittim. Her hakikati olduðu gibi gördüm. Anladým ki, nefsin ötesi Hak... Hakk'ýn emri ise nefse ait isteðin aksi.”
Dünya ve içindekiler, Hakk'ýn zâtýndan gayri cümle þeyler, nefse uymuþlardýr. Dünya nefsindir ve nefsin sevgilisidir. Âhiret de onun sevgilisidir. Çünkü Hak Teâlâ, onu þöyle bildirdi: “Âhirette gözlerin istekle bakacaðý, nefislerin haz duyacaðý þeyler vardýr.” (ez-Zuhruf, 43/71)
Hakiki varlýðý bulanlar baþkadýr. Onlar, gündüz olunca halka iyilik için dolaþýr, gece olunca da Hak Teâlâ'ya ibadet ederler, iç âleme döner, Hak'la olurlar. Böyle etmek bir gelenektir. Bunun gibi padiþahlar da gece olunca vezirlerini ve sevdiði kimseleri yanlarýna alýrlar; gündüzleri rasgele saray halký ile uðraþýr dururlar, halkýn ihtiyacýný görmeye koyulurlar.
Allah'ýn rahmeti sizlere olsun, sözlerimi kalbinizle dinleyiniz. Sözlerimi zihninize alýnýz; söylediklerimle amel ediniz. Sözlerimi Hak'tan alýrým, konuþmamý O'nunla yaparým. Öðüt yollarýný hakikate uygun olarak seçerim. Hakikî yollarý size vasfetmekteyim. Sebebi, o yola koyulmanýz. Bana, “Ýyi ettin ve güzel söyledin” demeniz yetmez.
Bu sözler benim için kâfi deðil. Ancak bu sözleri kalbinizle derseniz olur. Sözlerimle amel ederseniz sevinirim. Ýhlâs sahibi olursanýz zevk duyarým. Sözlerimin tesirini sizde görürsem, en iyisini yapmýþ olursunuz.
Ne zamana kadar nefsine, dünyana ve âhiretine tapacaksýn? Ne samana kadar bunlara ibadet edecek, kullara ve fâni eþyaya namaz kýlacaksýn. Halk nefsine perde oldu. Nefsin kalbini örttü. Kalbinin derûnî varlýðýný kapladý.
Halký taný, dýþ âleme daldýkça varlýðýný göremezsin. Halký bir yana attýðýn an, nefsini görebilirsin. Ve nefsin Hakk'a karþý olan düþmanlýðýný anlarsýn. Nefsinle daima harp et. Hak Teâlâ'nýn emrine boyun eðinceye dek onu býrakma; sonra yine ondan ayrýlma, azabilir. Nefsi, Hak'tan korkar, O'na inanýr bulmayýnca baþýboþ salma. Nefis Hakk'ýn emrine uymalý, yasaklarýndan kaçmalý. Bilhassa kadere uymalý. Ýþte bu hâllerden sonra kalbin perdesi kalkar, sýr âleminin gözleri açýlýr. Gerek kalp, gerekse sýr âlemi, önce göremediklerini bundan sonra görmeye baþlarlar. Yaratýcýlarýný anlar, daima O'na koþarlar. Sýr âlemini ve kalbi Hak'tan gayri þeyler eðlendiremez.
Ýrfan sahibini hiç bir þey eyleyemez. O, her hâlinde eþyanýn yaratýcýsý ile olur. Uyku ona tesir edemez. Onu Hak'tan alýkoyan olmaz. Sevilmiþ insan için kendine has varlýk yoktur. Sevilmiþ olan, kader yaylasýnda gezer, ilim deryasýnda yüzer. Deryanýn dalgasý onu bir aþaðý bir yukarý kaldýrýr, indirir. Ulvî denizin dalgalarý irfan sahibini bir defa boþluða iter, sonra en ücra köþeye... Kendinden geçmiþ bir hâldedir, aklýna sahip olamaz. Kulaðý maddî ve kötü þeyleri duymaz, dili konuþmaz, gözleri de görmez. Her iþinde Hakk'ý görür, baþkasýný görmez ve bilmez. Ýrfan sahibi Hak önünde teslim olan bir ölüdür. Dirilmesi mukadder ise Hak ona can verir. Ezel bilgisi, can verilmesi gereken kimseyi bilir.
Ýrfan sahipleri, hüküm perdeleri ardýnda yaþar, haklarýnda bir hüküm verilince gereði için açýða çýkarlar. Perdelerin açýlmasý emredilince hemen halka koþar, hâllerini hikâye ederler. Bu sebeple halký Hakk'a çaðýrmýþ olurlar. Onlarýn hâli böyledir, ama daha söylenmeyen kýsmý da vardýr.
* * *
Ey cemaat! Hâliniz nedir? Heves uðruna ömrü tükettiniz. Zamanýnýzý deðersiz iþlere harcadýnýz. Hak Teâlâ'nýn kudsî tecellileri arasýna dalýnýz ve sabýrlý olunuz. Bu dediðimi yaparsanýz dünya ve âhiretin iyiliðini bulursunuz.
Ýslâm dininin özüne varmak dilersen bütün varlýðýný ona teslim et. Hak Teâlâ'ya yakýn olmayý istiyorsan O'nun kudret eli önüne seril. “Niçin, neden ve nasýl?” gibi sözleri sakýn deme.
Hak yakýnlýðý böylece bulunabilir. Herhangi bir iþi dilemek doðru olmaz. Çünkü Hak Teâlâ iyi kullarý için þöyle buyurur: “Allah’ýn dilemesi olmadýkça siz dileyemezsiniz” (el-Ýnsân, 76/30)
Madem þu âlemde istediðini yapamýyorsun, o hâlde neden boþ talepte bulunuyorsun? Býrak, olan kendiliðinden olsun. Hak Teâlâ'nýn fiil tecellisi için niza -çekiþme- yolunu tutma. Þerefin, þöhretin gider. Ama malýn ve evlatýn bile elinden gitse üzülme. Hak Teâlâ'nýn kader yüzüne bakarak tebessüm et. Hak Teâlâ'ya yakýnlýk diliyorsan, gönül safasý arzuluyorsan bunlarý yap. Kalp âleminin o canibe ermesi, bu yolda iyi yürüdükçe hasýl olur. Üzüntüde hayat yoktur. Dünyada iken iyi hâl sahibi olmak dileyen dediklerimi yapmalý.
Kederli hâlini gizle. Ýnsanlara daima güler yüzünü göster. Ýnsanlarla daima iyi geçinmeyi öðren. Peygamber (s.a.v) Efendimiz, iman sahibini þöyle anlatýr: “Mü'minin sevinci yüzünde olsa da, hüznü kalbinde yaþar.”
Kederli hâlini kullara þikâyet edip kendine acýndýrmayý arzu etme. Hakk'ý kullara kesmeye kalkarsan O'nun gözünden düþersin. Ayrýca derdin de azalmaz.
Yaptýðýn iþlerin hiç biri seni kibre düþürmesin. Kibir ve kendini beðenme hâli, cümle iþini fesada uðratýr; yapaný helak eder. Yaptýðý iþlerde Hak Teâlâ'nýn baþarý verdiðine inanan kimsede kibir kalmaz ve o kiþi kendini beðenmez. Yaptýðý iþlerin hiç birini özüne mal etmez.
Bütün gayeni O'na yönelt. O rahmetini sana iletir. Ve yüce varlýða vusul yollarýný açar.
Hâlini sen kýymetlendir. Yalan hâlinle O'na varmak dileme. Gerek iþinde, gerekse sözünde yalana sapmaktasýn. Bu hâlinle gayen O olamaz. Kullarýn övgüsünü bekleyen ve onlarýn kötülemesinden çekinen Hakk'ý gaye edinemez. Hak Teâlâ'nýn yolu doðruluktan ibarettir. Allah yoluna girenlerde yalan bulunmaz. Onlarýn bütün hâli doðruluktur. Doðruluk, ama içinde hiç kimseye gösteriþ olmayan doðruluk!
Büyükler var ya... Ýþte onlar söze önem vermez; iþe bakarlar ve iþleri daima sözlerinden çok olur. Onlar Hak tarafýndan halka gönderilen vekillerdir. Hak Teâlâ'nýn kullara halifeleridir. Herkese onlar sahip olur. Kullar darda kalýnca onlara koþarlar. Allah Teâlâ onlarý seçmiþ ve kullar arasýndan özetleyip çýkarmýþtýr.
Ey içi bozuk adam, onlara karýþmak senin nasipin deðildir. Bozuk hâlinle onlara karýþmayý dileme. Bu öyle bir hâldir ki, ne izbelere çekilmekle, ne ele dedikodu ile elde edilir.
Allah'ým, bizi doðrulardan eyle. “Dünyada bize iyilik ver; âhirette iyilik ver ve bizi ateþ azabýndan koru.” (el-Bakara, 2/202)
Ýsimle büyük insanlara karýþýlmaz; onlar gibi süslenmek ve onlar gibi söz etmek yetmez. Hâlin böylesi ile yetinme. Sözde onlara uyup iþte onlara muhalif olmak yakýþmaz.
Sende safiyet yok; kederler dolusun. Halk her yanýný sarmýþ. Hak her hâlinde senden elini çekmiþ. Ýçinde sadece dünya sevgisi yaþar, öbür âlem yok. Her iþin bâtýl. Hakikî hâl senden çok uzak. Ýçin kara, dýþýn iyi, ama neye yarar? Söze gelince herkesi geçersin, iþ olunca kaçarsýn. Bazý iþler de yaparsýn, ama ihlâsýn yok. Kur'ân-ý Mübin'in emirlerine uymayan, Peygamber (s.a.v) Efendimiz’in sünnetine uymayan her iþ boþtur, makbul olmaz. Bugünkü yalan hâlinle, belki kendini kullara beðendirirsin; fakat Hakk'ý nasýl kandýracaksýn? O kalpleri bilir. Böbürlenme; sikkeci görür. Aziz ve Celil olan Allah suretinden çok kalbine bakar. O elbisenin ötesinde olaný görmek diler, halkýn arasýnda olduðun zamana deðil, yalnýz kaldýðýn zamana bakar.
* * *
Ayýptýr, halkýn göreceði yerleri süsleyip, onlarýn görmediði tarafý karartmak yakýþmaz, yapma. Kurtulmayý diliyorsan yaptýðýn cümle hatayý býrak. Onlara bir daha yanaþma. Tevbeni iyi yap, ihlâs sahibi ol. Halký Hakk'ýn iþlerine ortak gördüðün için tevbekâr ol. Her iþini Allah için yap. Onun rýzasý dýþýnda hiç bir iþ görme.
Bütün hâlini hata içinde görmekteyim. Dünya etrafýný sardý. Nefis benliðini kapladý. Boþ iþlerden kendini alamaz oldun. Dünyaya kapýldýn, pis arzular seni yýktý. Bir tutam yeþillik için hiddete kapýlýr oldun. Elinden çýkan bir lokma seni öfkeye düþürür oldu. Nefis seni alt etti. Ona uyar oldun. O darýlýnca darýlýr, sevinince sevinir oldun. Sen onun kulu oldun. Yakaný ona kaptýrdýn. Sen bu hâlinle Allah'ýn iyi kullarýna yanaþamazsýn. Sen neredesin, onlar nerede?
Hakk'a kulluk, onlara nasip olmuþtur. Bu nasipi onlar kazandýlar. Ýlâhî iþlere razý olurlar. Âfet ve tecrübe yollu belalar indiði zaman onlar daðlar gibi olur, yerlerinden kýpýrdamazlar. Hangi âfet gelirse gelsin, onlar uyarlýk ve sabýr gözü ile bakarlar. Dýþ varlýklarýný daima gelmekte olan maddî sýkýntýlara attýlar. Kalpleri ile de Hakk'a uçup gittiler. Onlar, içinde maddî varlýk beslenmeyen otaða benzer. Onlar, içinde uçup gidecek kuþu olmayan kafes gibidir. Ruhlarý Hak katýndadýr. Ve bu âlemde olduklarý müddet, O'na ibadet için dýþ varlýklarýný yine O'nun önüne sererler.
Ey Yaratan'dan kaçanlar ve O'ndan yüz çevirenler. Bana yaklaþýnýz. Sizi ona ileteyim ve aranýzdaki anlaþmazlýðý halledeyim. Ýyiye götüreyim, sizin için O'ndan af isteyeyim. Sizin için O'ndan bir eman kaðýdý alayým. O'nun önünde diz çökeyim ve elden çýkarmýþ olduðunuz hakkýn iadesini talep edeyim.
* * *
Allah'ým, bizi Sana çevir. Kapýnda sebatý nasip eyle! Bize, Sende, Seninle ve Senin için olmayý nasip eyle. Sana hizmette razý olmayý bize bahþeyle. Vermemiz ve almamýz Senin için olsun. Zâtýn’dan gayri her þeyden içimizi temizle. Yasak ettiðin iþleri bize gösterme, yapýlmasý gerekli þeyi de bize kaybettirme. Dýþýmýz, Sana isyanda olmasýn, içimiz Sana þirk koþmakta kalmasýn. Nefsimizi öz varlýðýna al, her þeyimiz Sen olasýn. Gayri þeyleri atýp Seninle zengin olalým. Seni unutturan þeylerden bizi ayýk eyle; daima Sana tâat edelim ve Sana yalvaralým. Kalbimize ve iç âlemimize yakýnlýðýný tattýr. Günah iþlerle aramýz, yerle semâ arasý kadar uzak olsun. Ýbadet ve tâata yakýnlýðýmýzý ise göz karasý ile beyazý gibi yakýn eyle. Sevmediðimiz þey olunca Yusuf Peygamber’le Zeliha gibi olalým. O günahla aramýzý, o iki insanýn gibi ayýr.
* * *
Kötülüðe karþý kendinizi daimî oruca alýþtýrýnýz. Akla uymayan kötü iþlerden kurtulmak için öz varlýðýnýzý daimî namaza yâni eksiksiz ve kesintisiz huzura alýþtýrýnýz. Ve bu uðurda sabrý hiç bir zaman elden býrakmayýnýz. Nefsinizi böylece eziniz, tabiî arzularýnýzý ýslâh ediniz, boþ arzularýnýzý kýrmýz. Bir kula, nefsi boþ arzudan almak ve tabiî isteklerini söndürmek nasip olunca, Mevlâ'sýný o dem bulur.
Zahmet çekmeden O'nun rahmetine erer. Kalp olur, sýr olur. Darlýk ondan uzak olur. Afiyet daim olur. Hastalýk yanaþamaz.
Akýllý olunuz, yararlý iþler görünüz ve ihlâs sahibi olunuz.
* * *
Ey evlat! Ýlmi önce halktan öðren, sonra Hâlýk'tan. Peygamber (s.a.v) Efendimiz þöyle buyurur: “Bir kimse bildiði ile amel ederse, bilmediðini de Allah verir.”
Ýlâhî hüküm kâfidir. Bilgi ilk baþta kullardan alýnýr, sonra Yaratýcý'dan. Buna “Ledünnî-Allah vergisi ilim” denir.
Bu bilgi kalbi ilgilendirir. Bu bir sýrdýr ki, ancak varlýðýn özü ondan faydalanýr.
Burasý hikmet âlemidir. Hocasýz hiç bir ilim elde edilemez. Tahsile baþla, ötesini Hakk'a ýsmarla. Ýlmi talep etmek herkes için farzdýr. Allah’ýn emridir. Peygamberimiz’in ilim hakkýnda buyurduðu þu hadîs-i þerif ilmin deðerini daha güzel anlatýr: “Ýlim, Çin'de dahi olsa, arayýnýz.”
* * *
Ey evlat! Nefisle cihad için yardýmcý bul. Bu yardýmý sana kim yapacaksa onunla arkadaþ ol. Nefsinden yana olup seni yenecek kiþi ile arkadaþ olma. Sonra periþan olursun.
Kalbini imanla dolduran, olgunlaþýr; dünyaya önem vermeden âhirete bakar. Vasfý anlatýldýðý gibi olanlarýn sohbetleri âhirete tahsis edilmiþtir, dünyaya vakit ayýrmazlar.
Bir ihtiyar var ki, nefse kapýlmýþ, þahsî ve kötü arzularýna hizmet eder, dünya arkadaþýdýr. Bir ihtiyar var ki, kalp sahibidir, feragat sahibi olmuþtur, onun sevdiði âlem âhiret olur. Ýç âlemi zengin olur. Keza bir baþka ihtiyar ise, bizzat Mevlâ'sý ile sohbete devam eder. Asýl önemli olan bunlara katýlabilmektedir. Ey kendini onlara benzetmeye özenen kimse, yazýk, bu hâlinle onlarla olamazsýn. Nefsinle ve kötü arzularýnla oldukça, dünyaya taptýkça onlara katýlman kabil deðildir. Bari onlara zahmet verme. O halis kullan uygunsuz hâlinle üzme. Henüz sen, bu yolun çocuðu sayýlýrsýn. Kendini temizle, sonra onlara karýþýrsýn. O büyük insanlara karýþmak kolay olmaz, bulmasý da hayli güçtür. Onlar bu âlemde yetiþen ender þeylerdir. Azdan da azdýr.
Bir nefis düþünün, dünyayý býrakacak, ama bu býrakýþ arzu ile olacak, zorla deðil. Sonra kötü hâlini býrakýp kalbe uyacak. Bunu yapacak çok azdýr. Böylesini kolayca bulmak mümkün olmaz. O hâle gelen nefis çok uzaklardadýr.
Nefsin hak iþlere boyun eðmesi kolay olmaz. Olgun olmasý için dünyayý görmeyecek, âhireti benliðinden silecek. Hak Teâlâ'dan baþka hiçbir varlýk bilmeyecek. Bunlar olursa, nefis ýslâh olur.
Kul Hakk'a yakýn olduðunu duydukça korkusu artar. Bu mânaya bir misal olarak derler ki: “Ýnsanlarýn en tehlikeli durumda olaný padiþahýn veziridir.”
Çünkü padiþahýn öfkesine ilk o hedef olur.
Ýman sahibi, ancak ihlâs yolu ile Hakk'a vasýl olabilir. O vuslat sonunda tehlikeli bir duruma düþer. Bir an bile korkudan vareste olamaz. Tâ, bu âlem bitip öbür âlem baþlayýncaya ve Yaratan'a kavuþuncaya kadar... Ýrfan yolu ile Hak Teâlâ'yý anlayanýn korkusu artar, þiddetlenir. Peygamber (s.a.v) Efendimiz bu hâli benliðinde sezmiþ, ümmetine anlatmak için de þöyle buyurmuþtur. “Allah'a karþý en büyük irfan duygusunu taþýrým, bununla beraber en çok da korkarým.”
Hak Teâlâ sevdiði kullarýn safiyetini arttýrmak için onlarý ufak yollu imtihan eder. Bu sebeple o kullar ebedî bir çekinme ayaðý üstünde dururlar. En çok korktuklarý þey, hâllerinin kötülüðe çevrilmesi ve iyi olmayan hâlin gelmesidir. Bir emniyet duygusu gelince üzülürler, çünkü hemen nefisleri ile çekiþme yoluna koyulurlar. Nefsi, yaptýðý iþlerin her zerresinden hesaba çekerler. Hak o kullarý öz varlýðýna yerleþtirdiði an uçarlar. Verdiði zenginlik kadar ihtiyaç beyan ederler. Korkularý, dýþta ne kadar yok görünürse görünsün, yine de korkarlar. Hattâ, daha çok korkuya alýþýktýrlar. Þayet onlara bir sükûn hâli gelecek olsa, yerlerinde ne kadar saðlam kalacaklarý belli olursa olsun, yine de korku onlarda esastýr. Hak onlara ne kadar verse, yine de “Yeter!” demez, durmadan almak isterler.
Her gülüþleri bir aðlamanýn eseridir. Herkes onlarý ferah görür, ama onlar ferahý buldukça içinde üzüntüyü ararlar. Hak'tan gayri her þeyin deðiþmekte olduðunu bildikleri için korkar ve sonlarýný düþünürler. Son demlerinin imansýz geçmesi korkusu, onlara en büyük korkuyu verir. Bu olmayacak iþ deðildir. Bunu onlar da bilir. Hak Teâlâ dilediðini yapar, yaptýðý iþten O'nu kimse sorguya çekemez, ama kendileri daima mesuliyet altýndadýr.
Ey gafil, senin hâlin nicedir? Her an isyan bayraðý çeker, Hakk'a muhalefet edersin. Sonra da her hâlinin emniyette olduðunu söylersin. Bu ne iþtir? Yakýnda ümitlerin boþa çýkacak, emin hâlini korku sarmýþ bulacaksýn. Bu geniþlik hâlin de kalmayacak, darlýk olacak. Saðlýðýna güvendiðin için de bir garip hastalýða tutulacaksýn. Ýzzetin kaybolacak ve zillet gelecek. Tahtýn çökecek, yüksekten alaþaðý edileceksin ve zenginliðin elden gidecek, fakir olacaksýn.
Sana þunu anlatmak isterim: Bilmelisin ki, dünyada Allah'ýn azabýndan emin olduðun kadar öbür âlemde korku bulacaksýn. Bu âlemde ondan çekinip hata iþlemediðin kadar orada emniyet hâli bulacaksýn.
Lâkin sizler hiç bir þey deðilsiniz. Dünyanýn kötü denizinde yüzmektesiniz. Gaflet uykusunun en alt köþesinde kalmaktasýnýz. Þüphe yok ki, yaþamanýz vasat bir insan yaþayýþý deðildir. Hayvanî bir yaþama hâline benzer. Yemek, içmek, kadýn almak ve uyumaktan baþka bir þey bildiðiniz yok. Hakiki kalp sahipleri yanýnda hâliniz aþikârdýr.
Hýrsla dünyaya sarýlmanýz, rýzkýnýzý uygunsuz yollardan aramanýz, sizi Hak yoldan perdeledi, O'nun kapýsýný göremez etti.
Ey hýrs yüzünden rüsva olan! Neden böylesin? Yeryüzünde yaþayanlar bir araya gelse sana kýsmet olmayaný veremezler. Hangi yiðit kýsmetinde olmayaný sana takdir edebilir? Hýrsý içinden at, kýsmetinde olan þey için hýrs atma binme. Kýsmetinde varsa hýrsýn boþ, yoksa yine boþ. Aklý baþýnda olan, elinden gideceði mukadder olan þeyi niçin zorla kapmayý düþünsün? Ve nasýl olursa olsun elinden çýkacak þey için uzun boylu yorulman neye yarar ki?
Yaratýlmýþý kalbine sokma, orasý Yaratýcý'nýn yeri olmalý. Kullarýn yaptýðý iyiliði Hak'tan bil. Kullar kendiliðinden iyilik veya kötülük yapamazlar. Onlar verme ve alma iþinde yalnýz Hakk'ýn emrine tâbidir. Arzularý ile yapamazlar. Seni övüyorlarsa O'nun emriyle, seni kötülüyorlarsa yine O'nun kuvvetiyle... Verdiði iyi þey Allah'ýn malýdýr. Onlardan gelecek bir ihanet yine O'nun izni ile oluyor. O dilemese kim sana yakýn olabilir ki? Seni þerefle karþýlayan olursa Hak'tan bil. Sana yüz vermeyen olursa, hatalarýn için oluyor, yine Hak yaptýrýyor.
Ýyilik ve kötülüðü Hak tarafýndan bil, hayrý ve þerri O'nun elinde say. Onlar zahirde kullarýn elinden geçer, hakikatte onlarý yaptýran Hak Teâlâ'dýr.
Bu hâlleri benliðine sindirmek þerefi ile iþin hakikatine erebilirsin. Kullarý Hak tarafýna davet edersin. Hak'la halk arasýnda bir sefir olursun. Yolunu yitiren kullarýn elinden tutar, Yaratan'a götürürsün. Sen kendi varlýðýný Yaratan'a teslim eden bir kulsun artýk. Cana bütün fâni eþya yokluk içinde görünür. Hâlin güzelleþir, her þeyin aslýný öðrenirsin. Ýsyankâr olanlarýn cümlesini bir delilik içinde bilirsin. Bu bilgi ile onlarýn durumuna çareler arar, þifa bulursun. Bu arada onlardan göreceðin ezayý sabýrla karþýlarsýn. Bilgisiz hâllerine gücenmezsin. Çünkü cahiller bilgisizdir. Akýllarý ermez. Bilgisi ve aklý olan Allah'a kulluk eder. Akýllý olanlar, ibadet ve tâat yolunu tutanlardýr. Cahiller ise, isyankâr ve delilerdir. Ýsyankâr, Yaratan'ýn kuvvetini ve kudretini bilmez. O yüzden isyan eder, þeytana uyar ve onun uygunsuz hâllerine tâbi olur. Hakk'a kafa tutar. Ona bilgi lâzýmdýr. Bilgisi olsaydý Hak Teâlâ'ya isyan etmezdi.
Bir insan nefsinin kötülüðünü bilse ve onun daima kötü þeyler emredeceðine inansa, ona uymasýna imkân olur mu? Elbette olmaz.
Sana iblis ve onun yardýmcýlarýna uymamayý tavsiye ettim. Onlardan hayli çekindirdim. Ama bir türlü ayrýlmadýn ve onlarýn bütün dediklerini kabul ettin. Þeytanýn yardýmcýsý çoktur. Nefis, þeytana yardým eder, dünya onunladýr. Uygunsuz þeyler ve kötü arkadaþlar þeytanýn baþ yardýmcýlarýdýr. Bunlarýn hepsinden çekin. Hep birden sana düþmandýrlar. Seni yalnýz Allah Teâlâ sever, senin iyiliðini yalnýz O ister. O, seni senin için diler, baþkalarý ise þahsî çýkarlarý için.
Nefsini yitirip Hak yolcularý ile birlikte halvete çekilirsen o halvetin Hak'la ünsiyet olur, o yalnýz kalan benliðine Hak ülfeti dolar. Nefsin ve onun yardýmcýsý olan diðer duygularýn peþinde gidecek olursan sana halvet âlemi açýlmaz, dolayýsýyla Hak'la ünsiyet peyda edemezsin. Yine de o halvet ve Hak'la ülfet âlemi senden uzak olamaz. Nefsini dünyaya, kalbini öbür âleme yerleþtirirsen, iç âleminin derinliðine de Hak sevgisini yerleþtirirsen her þeyin Allah için olur, ülfet hâlini bulursun. Ýç temizliði, kalp, Hakk'ýn zâtýndan gayri yabancý þeylerden temizlenince baþlar. Onu bulmak için maddî olan her þeye arka çevireceksin.
Temizliðe, hoþluk âlemine ermek ve erenleri bulmak için ne zaman benliðini hatalardan salim kýlacaksýn? Hakk'ý tasdik edenleri bulmak ve sen de onlardan biri olmak için ne zaman Hakk'ý doðrulayacaksýn. Hak kapýsýnda bekçi olanlarý görmek ve kapýya ermek için ne zaman ihlâs yoluna gireceksin?
* * *
Düþün, iþin hakikatine ermedikçe Hak erlerini bulamazsýn, erince bulursun. Çalýþ, Hakk'ýn kapýsýna varmaya bak. O kapýya varýnca oranýn sadýk hizmetçilerini ve azat kabul etmeyen kölelerini bulursun. Hakk'ýn baþ kapýcýsý, rahmeti bolca herkese daðýtmaktan çekinmez. Sen bir göz iþareti kadar bile o kapýcýya yakýn olamadýn, içeride bulunanlarý nasýl görürsün? Kapýyý buluncaya kadar konuþma; kapýyý geçtikten sonra hizmetçileri içeride seyredersin. Allah Teâlâ'nýn kuvvet ve kudretini sezinceye kadar sesini kes. O kudreti görünce doðru olursun, ama daha önce doðruluðu bulsan nasýl olurdu? Doðruluðu önceden bul. Çünkü seni o kudrete iletecek tek þey doðruluktur. Seni o ayýktýrýr; yalancýlýk ve yanlýþlýk ise aksine batýrýr, her iyiden uzak kýlar. Doðru olmak insaný ayýk kýlar, yanlýþ yolu tutmak gaflet uykusu verir.
Doðrularla ol. Onlar Hak'la nasýl oluyorlarsa seni de öyle alýþtýrýrlar. Sözünde ve iþinde doðruluðu elden býrakma. Bütün hâlinde sabrý atar olma. Asýl doðruluk, tevhid ehli olmak, ihlâs sahibi olmak ve tevekkülü bilmekle olur. Tevekkülün tam mânasý ise, bütün sebepleri bir yana atmaktýr, yaratýcý ve besleyici olarak fâni varlýklarý kökten silmektir. Tevekkül sahibi olmak diliyorsan gücünü ve kuvvetini unut. Sýr âlemine kendi kuvvetini deðil, Hakk'm kuvvetini yerleþtir. Hak Teâlâ'ya vâsýl olmayý dilersen fâni þeylere batanlarý býrak. Onlarla araný aç. Kendi fâni varlýðýný da býrak öbürlerini de...
Sonradan yaratýlmýþlarý kalbinden atabilirsen, onlarýn Yaratan'ýna varýrsýn. Kendi varlýðýný bildikçe, fânilere baðlandýkça felah bulamazsýn. Hak yakýnlýðý... Bunun zahmetine binde bir kiþi dayanamaz. Yaþayan insanlar ve tükenen nefesler sayýsýnca sözümü ancak bir kiþi anlayabilir. Bir kiþi dediðimi yaparsa öbürleri kendi aldanýþýna ve bataklýðýna dalar. Ayýk olmayanlar arasýnda yetiþenler Hak huzuru ile mest olurken öbürleri kendi heveslerine dalar, gider.
Dünya iman sahibinin zindanýdýr. Ýman sahibi zindan hâlini unutursa, buranýn geçici rahatýný bulur. Ýman sahibi zindan hayatý yaþar. Ýrfan sahibi ise þükür yolunu tutar. Ýrfan sahipleri zindan hayatýný aþmýþtýr. Hak Teâlâ onlara aþk ve þevk þarabýný içirmiþtir. Ariflerin ülfet þarabý onlarý sarhoþ etmiþtir. O kadar þarabý içince can kalmaz. Bu sebeple irfan sahipleri canlarýný, zindanlarý ve zindanda olanlarý unuttular. Yalnýz Hak'la kaim oldular. Onlarýn cenneti de, cehennemi de burada verildi.
Þayet þaþar, olan iþler için niza yolunu tutarlarsa yerleri cehennem olur. Hak ayýklýk verince hükme boyun eðer, cennete girerler. Onlar için gaflet ateþ, ayýklýk ise cennet sayýlýr.
* * *
Kýyametin olmasý ve hesaba durulmasý, umumî mâna taþýr. Özlenmiþ olanlara kýyamet çoktan kopmuþ ve huzura durulmuþtur. Onlar yalnýz azar iþitir, hatalarý yüzlerine ya vurulur, ya vurulmaz. Onlar dünyada iken nefislerine boru çalýp kýyameti kopardýlar. Dövülmeden önce aðladýlar. Bu aðlama onlara yaradý. Sopa zamaný bu aðlama, onlarý sopadan kurtarýr; çünkü sopalýk iþ etmediler.
Bir gün Süfyân-ý Sevrî'yi (r.a) rüyada gördüler: “Hak’la muamelen nasýl oldu?” diye sordular.
Þöyle cevaplandýrdý: “Beni huzura aldý ve ‘Benim Gafur ve Rahim olduðumu bilmiyor musun?” dedi. Bu kelâm beni çok aðlattý; korkumdan aðladým. Daha sonra, ‘Benden utanmadýn mý, hatalar yaptýn?’ dedi.
Kötü arzundan uzak ol. Boþ arzularýný býrak. Þeytaný yanýndan kov. Bu uygunsuz duygulara uymayasýn. Bu dediklerimi yaptýktan sonra kötü arkadaþlarý da býrak. Onlara dostluk yüzü göstermezsen sana uymaya bakarlar.
Tevbeyi kalpten yap. Kalpten tevbe etmek bir saadettir. Tevbe etmek, bulunduðun uygunsuz hâli býrakmaktýr. Tevbe edip kötülüðe devam eden yalancýdýr. Kötü hâlini deðiþtirirsen iyi olursun. Hak Teâlâ þöyle buyurdu: “Bir topluluk nefislerini deðiþtirmedikçe, Allah onlarda bir deðiþiklik yapmaz.” (er-Ra’d, 13/1)
Dünyada hiç bir kula zulmetme. Yaptýðýn zulüm öbür âlemde seni hesaba çektirir. Dünyada adalet üzere ol. Bu adalet seni cennete doðruca götürür. Aksini yaparsan cennet yolundan saparsýn. Zalim kiþiler, adaleti býraktýklarý için adalet sahiplerinin bulunduðu yere alýnmazlar. Her þeyi yerinde yaparsan Hak Teâlâ'nýn huzurunda yerin olur.
Bu zaman, âhir zaman oldu. Bütün iþleri deðiþtirdiniz. Bir garip hâl aldýnýz. Korkarým periþan olacaksýnýz. Yaptýðýnýz baþýnýza inecek ve acýklý bir duruma düþeceksiniz. Tebdil edilmesi gereken varsa, bir þey deðiþtirilmek isteniyorsa, helâl yollardan olsun.
Ey Allah'ýn yarattýðý kullar, sizin salâha ermenizi ve iyilik bulmanýzý istiyorum. Sizin için cehennemin bütün kapýlarý kapalý dursun ve daha istiyorum ki, Allah'ýn yaratmýþ olduðu hiç kimse ateþte yanmasýn. Ve cennetin kapýsý sonuna kadar açýlsýn, oraya girmekten geri kalan olmasýn. Bu dileklerimi, Allah'ýn, kullarýna olan rahmet ve þefkatini bildiðim için yaparým. Diðer bir sebebi ise, sizin iyiliðinizi düþündüðüm için bu âlemde dururum. Söz deðiþikliði ve konuþmalarýn güzel olmasý için bu sözleri sarf etmem.
Sert sözlerimi dinlemekten kaçmayýnýz. Beni Allah yolunda terbiye eden sertlik oldu. Sözlerim serttir. Kuru ekmek yerim. Benden ve benim gibi konuþanlardan kaçan, ebedî felah bulamaz. Karþýmda dine karþý bir edepsizlik edersen iyi ettiðini diyemem ve seni hâline býrakamam. Bu hâli yaptýktan sonra yanýmda olmuþsun veya kaçmýþsýn, üzülmem. Ben Hak'la hizaya gelirim, bu iþ için sizden emir beklemem. Her iþimde emri O'ndan beklerim. Ben sizin sayýnýza dahil deðilim, yaptýðýnýz hesap beni ilgilendirmez.
Benim hâlim, zahirdeki dille deðiþmez. Sað, sol, ön ve arkada olan da bana tesir etmez. Bana, kalpler tesir eder. Yalnýz peygamberlere ve geçmiþte gelen büyüklere uyarým. Hiç bir hâlde onlarý býrakmam. Tâ Hak yakýnlýðýný buluncaya kadar...
Yanlýþ iþleri býrakýnýz. Edebe uymayan uygunsuz hâlinizi býrakýnýz. Tevbe ediniz ve bu tevbe içinizde yer etsin.
Yaptýðým binalarý yanýnýzda kurarým. Sizin için evler yaparým, þeytanýn yuvasýný yýkmaya uðraþýrým. Rahman'ýn binasýný yapmak isterim ve sizi Mevlâ'nýza götürmek dilerim.
Ben özle olurum, dýþ kabukla iþim yoktur. Þu dýþ kalýp kabuktur, öz onun içindedir. Dýþ cepheniz beni pek ilgilendirmez, onun geliþmesine bakmam. Benim için önemli olan öz varlýðýnýzdýr. Dýþ kabuðunuzu bir yana atar, özünüze bakarým. Peygamber kaynaðýna varmaya layýk oluncaya kadar sizi býrakmam.
Ey evlat! Benimle dünya için konuþmayýnýz; benimle sohbetiniz âhiret için olsun. Benimle olan sohbetiniz tam olarak âhiret için olursa dünya size uyarak gelir ve cümle rahatýnýzý temin eder. Siz de dünyadan nasibinizi yeterlik eliyle alýrsýnýz. Dünyadan zühd eli ile bacaðýnýzý alýrsanýz, öbür âlemde iþinizin hesapsýz biteceðine söz veriyorum. Tavsiye ettiðim yollardan alýnan bir dünyalýk için hesap verilmez.
Âhireti dünyadan üstün tutunuz. Ýç âleminize dünyadan daha çok önem veriniz. Hak, daima bâtýldan üstün gelsin. Devamlý olan, fâni þeyden üstün görülmeli.
Býrakýnýz, sonra alýrsýnýz. Bir þeyi alýrken þahsî isteðinize uyarak almayýnýz. Nefis tarafýndan verilen hiç bir þeyi alma.
Alacaðýnýzý kalp ve sýr eli ile alýnýz. Halkýn elinden bir þey almayýnýz, Yaratan'dan görerek alýnýz.
Peygamber’e itaat üzere olunuz, emrini yerine getiriniz. Yasaklarýný yapmayýnýz ve her sözünü kabul ediniz. Hak Teâlâ bu mânada þöyle buyurdu: “Peygamber’in size -yapýlmasý için- getirdiði þeyleri alýnýz; yasak ettiðini de býrakýnýz.” (el-Haþr, 59/7)
Allah Teâlâ'nýn emri yapýlacaðý zaman, kendinizi þiddetle ona veriniz. Herhangi bir yasak iþ yapýlacaðý zaman, hasta gibi olunuz. Kaza ve kaderin hükmü icra edileceði anda yokluða karýþýnýz. Hep beraber halkla iyi geçinmeye bakýnýz. Hak Teâlâ'nýn ezelî ilminin sizin için bir hüküm vermemiþ olduðu þeyi istemeye yeltenmeyiniz. Gerek sizin, gerekse baþkasýnýn hakkýnda verdiði hükme sessizlikle boyun eðiniz. Olacak þeylerin önüne geçmek kabil olmadýðý gibi olmayacak iþi de yapmak mümkün deðildir. Her þey evvelden yazýlmýþtýr. Bu durumu Peygamber (s.a.v) Efendimiz þu hadîs-i þerifi ile anlatýr: “Hak Teâlâ kalemi yarattý, yaz dedi. Ne yazayým, deyince kýyamete kadar kullara hükmümü yaz buyurdu.”
* * *
Ey kalplerini öldürüp nefislerini diriltenler, kalbiniz çoktan öldü. Onun baþýna gelecek bela, diðer uzuvlara olacak felâketten daha fena olur.
Kalbin en büyük ölümü, Allah'tan ve O'nu anmaktan gafil yaþamasýdýr. Kalbini diriltmek isteyen, oraya Hakk'ýn zikrini zerk eylesin. Bütün ülfetini Hak'la kýlmaya baksýn. Gözlerini yalnýz O'nun saltanatýna ve büyüklüðüne çevirsin. Halk üzerinde yaptýðý tecelliyi ve tasarrufu gözetlesin.
* * *
Ey evlat! Önce kalbinle Hak Teâlâ'yý an. Sonra da dilinle. Yalnýz þunu unutma. Bir defa dilden anarsan bin defa kalbinle an. Bilhassa baþýna gelecek âfetlere karþý Hakk'ý an ve sabýrlý ol. Hele dünyalýk olan bazý kötü þeylerin terki için Hakk'ý anmaktan gayri çare yoktur.
Âhiret sana kabulü için gelirse Hakk'ý an, kalbini ona meylettirme. Hak'tan gayri gelecek cümle âfetler için Hak Teâlâ'yý anmaktan gayrý çare yoktur.
Nefsin dizginini elden býrakýrsan seni kapmak ve seni her kötülüðe atmak ister. Þüphelileri býrak, bunu býrakmakla nefse dizgin vur. Dedikoduyu býrak.
Ölümü düþün, ölümü anmak kalbe cila verir; dünyayý kalbe koymamak için de yardýmcý olur. Halkýn teveccühü seni yolundan almaz.
Ölümü düþünmek ve ona göre hazýrlýk yapmak, kalbinden perdeleri açar. O dem halký âciz, zayýf, helak tehlikesi içinde görürsün, onlardan zarar ve yarar beklemeden Hakk'ýn kudret eline yapýþýrsýn.