> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Tasavvuf Eserleri > İlahi Armağan > 49. Meclis
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: 49. Meclis  (Okunma Sayısı 804 defa)
29 Ocak 2011, 16:53:22
Safiye Gül

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 15.436


« : 29 Ocak 2011, 16:53:22 »



49. MECLİS
[/size]

 

Bu konuşma Cuma günü medresede yapıldı.

Konuşma tarihi: Hicrî 11 Şaban 545, Milâdî 1150.


 

Abdullah b. Mübarek (r.a)’dan naklederken şöyle bir hikâyesi­ni anlatırlar:

“Günlerden bir gündü, bir dilenci geldi. Az yiyecek istedi. Ya­nında on yumurta vardı. Hizmetçiye emir verdi, hepsinin dilenciye verilmesini bildirdi. Hizmetçi dokuzunu dilenciye verdi, birini sak­ladı.

Akşam olmuştu; biri geldi, kapıya vurdu. Oracıkta bulunan yu­murta selesini istedi. Hizmetçi vermek istemedi. Abdullah b. Mübarek geldi, seleyi hemen uzattı. O yabancı kişi seleyi iade ettiği zaman için­de doksan yumurta vardı.

Bunun üzerine Abdullah b. Mübarek hizmetçiyi sorguya çekti. Önce gelen dilenciye dokuz yumurta verdiğini, bir tanesini akşam iftarına sakladığını öğrenince:

“Sen bize on yumurta zarar ettirdin” dedi.

İşte büyük insanların Hak ile muamelesi böyledir. Verdikleri bi­re karşı on alırlar. O büyükler Kur'ân'da ve Peygamber (s.a.v) Efen­dimiz’in sünnetinde ne varsa inanır, tasdik eder ve gereğini yapar­lar. Onlar Kur'ân'ın hükmü içindedir. Hiç bir hareketleri ve durma­ları, vermeleri ve almaları ona aykırı olmaz. Bütün işleri Aziz ve Celil olan Hak'la olur. O'nunla yaptıkları muamelede kâr ederler. O'nun hoşnut olduğu işleri yapmak için hiçbir fırsatı kaçırmazlar. O işlerin hangi kapısını açık bulsalar oradan girerler. O'nun zâtın­dan gayri cümle kapıları kapalı görür, kaçarlar. Cümle eşyayı O'na uydurmak isterler; O'nun herhangi bir şeye uymasını beklemezler. O'nun sevdiğini sever, sevmediğini sevmezler. Bu sebeple bazı bü­yükler şöyle der: “Allah Teâlâ'yı halka uyar sanma; cümle halkı O'nun yolu­na iletmeye bak.”

Hakk'a karşı geleni yık. O'nun yolunda zorluk göstereni ez. Al­lah yolunun hakikî yolcuları Hak tarafındadır. Hak için nefislerine ve başkalarına yardım ederler. Bu hususta hiç bir kınayıcı onları yo­lundan alamaz. Ve dinin emirlerini yerine getirmek için hiç kimseden korkmazlar.

 

* * *


 

Ey evlat! Hâlen içinde bulunduğun hevesi bırak. Sözde ve işte büyük yolculara uy. Yalancı dava ile onların ermiş olduğu makama varacağını sanma. Onlar belaya sabrettikleri gibi sen de sabret; on­ların hâline böylece erebilirsin.

Tecrübe kabilinden gelen bela olmasaydı insanların çoğu âbid ve zâhid olurdu. Lâkin onlara bela gelir, sabredemezler. Bu hâl on­lara Yaratıcı'dan perde getirir. Bazı acı hâllere sabırla karşı dura­mayana bir şey verilmez. Sabrı ve razı olmayı bırakırsan Hakk'a kul olmaktan çıkarsın. Sebebi ise sabırsızlığın ve razı olmayışın. Hak Teâlâ bazı kitaplarında şöyle buyurdu: “O kimse ki, hükmüme razı değildir, tecrübe yollu gönderdi­ğim belaya sabretmiyor, kendisine benden başka ilâh arasın.”

Onunla kanaat sahibi olun ve başkasını bırakın. Mukadder olan ister lehimizde olsun, ister aleyhimizde, gelir. Ne ise olur. İmana er­mek için teslim olmanın hakikatine varın. İkan -tam iman- yolu­nu bulmak için imanın hakikatine ermeye çalışınız. Bu hâllere erin­ce daha önce görmediğiniz şeyleri görürsünüz. Hak Teâlâ, her şeyi size olduğu gibi gösterir. Haber olarak duyduğunuzu açıktan seyre dalarsınız. İkan, sizi Hakk'a götürür ve cümle eşyayı O'ndan göste­rir. Kalp, Hak kapısına varınca keramet elleri uzanır, başına iyilik­ler yağdırılır. O iyiliği bulan kerim ve her şeyden üstün olur. Halk arasında iyilik bakımından üstün tanınır. Hiç bir manevî hâl ondan esirgenmez. Kalp, Hak ıslâh etmiş ise kerimdir. İnsanın iç âlemi kir­lerden uzak olursa, hoş olur. İnsan bu hâllere erebilir. Çünkü insa­na iyiliği, iyilik yapanların en iyisi yapmaktadır.

 

* * *


 

Ey cemaat! Size iyilik yapmak düşer. Hakk'a tâatı her şeye ter­cih ediniz. O'na isyana atılmayınız. İyilik ve nimetin kadrini biliniz; hangi iyilik ki kötüye harcanır, o az zamanda biter, tükenir. İbadeti elden bırakmadan çalışmaya koyulunuz. Hak yakınlığını ancak bu yolda bulabilirsiniz. Hakk'a tâata devam ederseniz, her kaygınız O'na olur. Kastınız orada toplanır. Her hâli O'nunla olan, başkasına gidemez ve başkası ile olamaz. Hem ibadet eder, hem de rızkınızı helâlden kazanmak için çalışırsanız, yemeğiniz O'nun fazilet tabağı ile gelir. Rızkınızı aklınızın keşfedemediği yoldan bulursunuz.

Maddî kaygı peşinde koşanlara nefis hicap olur. Vasıtalar ara­dan kalkınca nefis ıslâh olur. Dolayısıyla perdeler zâil olur. Bu hâli Bayezid-i Bistamî çok güzel anlatır: “Rabb’imi rüyamda gördüm, ‘Ey Yaratıcı Hûda, Sana yol ne­reden gider?’ dedim. Şu cevabı aldım: ‘Nefsini bırak gel.’ Yılanın kılıfından sıyrıldığı gibi nefsimi bir yana ittim. Her ha­kikati olduğu gibi gördüm. Anladım ki, nefsin ötesi Hak... Hakk'ın emri ise nefse ait isteğin aksi.”

Dünya ve içindekiler, Hakk'ın zâtından gayri cümle şeyler, nefse uymuşlardır. Dünya nefsindir ve nefsin sevgilisidir. Âhiret de onun sevgilisidir. Çünkü Hak Teâlâ, onu şöyle bildirdi: “Âhirette gözlerin istekle bakacağı, nefislerin haz duyacağı şeyler vardır.” (ez-Zuhruf, 43/71)

Hakiki varlığı bulanlar başkadır. Onlar, gündüz olunca halka iyilik için dolaşır, gece olunca da Hak Teâlâ'ya ibadet ederler, iç âleme döner, Hak'la olurlar. Böyle etmek bir gelenektir. Bunun gibi padişahlar da gece olunca vezirlerini ve sevdiği kimseleri yanlarına alırlar; gündüzleri rasgele saray halkı ile uğraşır dururlar, halkın ihtiyacını görmeye koyulurlar.

Allah'ın rahmeti sizlere olsun, sözlerimi kalbinizle dinleyiniz. Sözlerimi zihninize alınız; söylediklerimle amel ediniz. Sözlerimi Hak'tan alırım, konuşmamı O'nunla yaparım. Öğüt yollarını haki­kate uygun olarak seçerim. Hakikî yolları size vasfetmekteyim. Se­bebi, o yola koyulmanız. Bana, “İyi ettin ve güzel söyledin” demeniz yetmez.

Bu sözler benim için kâfi değil. Ancak bu sözleri kalbinizle der­seniz olur. Sözlerimle amel ederseniz sevinirim. İhlâs sahibi olursa­nız zevk duyarım. Sözlerimin tesirini sizde görürsem, en iyisini yap­mış olursunuz.

Ne zamana kadar nefsine, dünyana ve âhiretine tapacaksın? Ne samana kadar bunlara ibadet edecek, kullara ve fâni eşyaya namaz kılacaksın. Halk nefsine perde oldu. Nefsin kalbini örttü. Kalbinin derûnî varlığını kapladı.

Halkı tanı, dış âleme daldıkça varlığını göremezsin. Halkı bir yana attığın an, nefsini görebilirsin. Ve nefsin Hakk'a karşı olan düşmanlığını anlarsın. Nefsinle daima harp et. Hak Teâlâ'nın emri­ne boyun eğinceye dek onu bırakma; sonra yine ondan ayrılma, aza­bilir. Nefsi, Hak'tan korkar, O'na inanır bulmayınca başıboş salma. Nefis Hakk'ın emrine uymalı, yasaklarından kaçmalı. Bilhassa kade­re uymalı. İşte bu hâllerden sonra kalbin perdesi kalkar, sır âlemi­nin gözleri açılır. Gerek kalp, gerekse sır âlemi, önce göremediklerini bundan sonra görmeye başlarlar. Yaratıcılarını anlar, daima O'na koşarlar. Sır âlemini ve kalbi Hak'tan gayri şeyler eğlendiremez.

İrfan sahibini hiç bir şey eyleyemez. O, her hâlinde eşyanın ya­ratıcısı ile olur. Uyku ona tesir edemez. Onu Hak'tan alıkoyan ol­maz. Sevilmiş insan için kendine has varlık yoktur. Sevilmiş olan, kader yaylasında gezer, ilim deryasında yüzer. Deryanın dalgası onu bir aşağı bir yukarı kaldırır, indirir. Ulvî denizin dalgaları irfan sa­hibini bir defa boşluğa iter, sonra en ücra köşeye... Kendinden geçmiş bir hâldedir, aklına sahip olamaz. Kulağı maddî ve kötü şeyleri duymaz, dili konuşmaz, gözleri de görmez. Her işinde Hakk'ı görür, başkasını görmez ve bilmez. İrfan sahibi Hak önünde teslim olan bir ölüdür. Dirilmesi mukadder ise Hak ona can verir. Ezel bilgisi, can verilmesi gereken kimseyi bilir.

İrfan sahipleri, hüküm perdeleri ardında yaşar, haklarında bir hüküm verilince gereği için açığa çıkarlar. Perdelerin açılması em­redilince hemen halka koşar, hâllerini hikâye ederler. Bu sebeple hal­kı Hakk'a çağırmış olurlar. Onların hâli böyledir, ama daha söylen­meyen kısmı da vardır.

 

* * *

 

Ey cemaat! Hâliniz nedir? Heves uğruna ömrü tükettiniz. Za­manınızı değersiz işlere harcadınız. Hak Teâlâ'nın kudsî tecellileri arasına dalınız ve sabırlı olunuz. Bu dediğimi yaparsanız dünya ve âhiretin iyiliğini bulursunuz.

İslâm dininin özüne varmak dilersen bütün varlığını ona teslim et. Hak Teâlâ'ya yakın olmayı istiyorsan O'nun kudret eli önü­ne seril. “Niçin, neden ve nasıl?” gibi sözleri sakın deme.

Hak yakınlığı böylece bulunabilir. Herhangi bir işi dilemek doğ­ru olmaz. Çünkü Hak Teâlâ iyi kulları için şöyle buyurur: “Allah’ın dilemesi olmadıkça siz dileyemezsiniz” (el-İnsân, 76/30)

Madem şu âlemde istediğini yapamıyorsun, o hâlde neden boş talepte bulunuyorsun? Bırak, olan kendiliğinden olsun. Hak Teâlâ'­nın fiil tecellisi için niza -çekişme- yolunu tutma. Şerefin, şöhre­tin gider. Ama malın ve evlatın bile elinden gitse üzülme. Hak Teâlâ'nın kader yüzüne bakarak tebessüm et. Hak Teâlâ'ya yakınlık di­liyorsan, gönül safası arzuluyorsan bunları yap. Kalp âleminin o ca­nibe ermesi, bu yolda iyi yürüdükçe hasıl olur. Üzüntüde hayat yok­tur. Dünyada iken iyi hâl sahibi olmak dileyen dediklerimi yapmalı.

Kederli hâlini gizle. İnsanlara daima güler yüzünü göster. İn­sanlarla daima iyi geçinmeyi öğren. Peygamber (s.a.v) Efendimiz, iman sahibini şöyle anlatır: “Mü'minin sevinci yüzünde olsa da, hüznü kalbinde yaşar.”

Kederli hâlini kullara şikâyet edip kendine acındırmayı arzu et­me. Hakk'ı kullara kesmeye kalkarsan O'nun gözünden düşersin. Ayrıca derdin de azalmaz.

Yaptığın işlerin hiç biri seni kibre düşürmesin. Kibir ve kendini beğenme hâli, cümle işini fesada uğratır; yapanı helak eder. Yaptığı işlerde Hak Teâlâ'nın başarı verdiğine inanan k...
[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: 49. Meclis
« Posted on: 28 Mart 2024, 22:49:26 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: 49. Meclis rüya tabiri,49. Meclis mekke canlı, 49. Meclis kabe canlı yayın, 49. Meclis Üç boyutlu kuran oku 49. Meclis kuran ı kerim, 49. Meclis peygamber kıssaları,49. Meclis ilitam ders soruları, 49. Meclisönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes