Hz.Peygamberin Savaslarý
Pages: 1
Harbin sonu By: sumeyye Date: 07 Ocak 2011, 15:11:21
Harbin Sonu:


111. Yavaþ yavaþ, Hz, Peygamberin IS.A.) sað ve salim olduðu haberi etrafa yayýldý ve Müslüman­lar tekrar onun etrafýnda toplanmaya baþladýlar. Bir kýsým düþman maðaraya doðru týrmanmak isteyince, sayýlarý epey yüksek olan Müslümanlar yukarýdan düþman üzerine taþlar atmak suretiyle þiddetle karþý koydular. Düþmanda bu vaziyetten Hz. Peygamberin (S.A.) orada olduðuna dâir hiç bir þüphe uyanma-' mýþtý. Daha fazla da • ýsrar etmeyerek çekilmiþlerdi. Düþman ordusu kumandaný Ebû Süfyân, anlaþýlan ordusuna karargâha dönmek hususunda kat'î emirler verdikten sonra harp sahasýnda son bir defa daha do­laþtý ve Hz. Peygamber (S.A.) hakkýnda bazý emare­ler tesbit etmeye çalýþtý. Harp sahasýnda durmadan meydan okuyarak baðýrýyordu. Fakat, Hz. Peygam­ber (S.A.) cevap vermemelerini arkadaþlarýna emret­ti. Ancak vaktâ ki Ebû Süfyân, Hz. Peygamber (S.A.) hakkýnda hakaretamiz sözler sarfetti, o sýrada Hz. Peygamber1 (S.A.) tarafýnda olan Hz. Ömer ortaya çýktý ve aralarýnda tarihen meþhur þu söz düellosu cereyan etti.[165]

Ebû Süfyân — «Hübelin»   (þaný)  yüce olsun. Ömer ibn Hattâb — Allah yücedir ve uludur!

—  Bizim Hübelimiz var, sizin ise yok!

—  Allah  bizim   (sevgili)    dostumuz    (Mevlâ-mýz) dýr. Sizin ise deðil!

—  Ey  Ömer!   Bana  hakikati  söyle!   Muham­medi  (S.A.)  öldürdüðünü iddia eden KamÝ'e'den çok, sana itimad ederim, bu iddiasý doðru mu?

— Ey Allanýn düþmaný! Hz. Peygamber (S.A.) ve Ebû Bekr hayattadýr ve þimdi senin dedikle­rini iþitip (imlemektedirler.

—  Uhud,  Bedr'e   mukabildir    (Onun   intika­mýdýr); Hanzele, Hanzele'ye mukabildir".[166]

—  Evet!   Fakat  bizim  þehidlerimiz  Cennette, sizinkiler ise Cehennemdedirler.

112. Kureyþliler, artýk tamamen karargâhlarýna çekilmiþlerdi. Kumandanlarý bu söz kavgasýndan son­ra, adamlarýný çaðýrýp Müslümanlarýn bu son muka­vemet birliðine hücum etmeleri için emir vermedi ve­ya veremedi ve dönüþ için onlarý takip etti.

113. Hz. Peygamber (S.A.) onlarýn bu þüpheli çe­kiliþlerinden kuþkulanmýþtý. Onlarýn müdafaa tedbir­leri alýnmamýþ olan Medine  þehrini  zaptetmeye ha­zýrlandýklarýný zannediyordu. Yaralarýna raðmen, he­men mümkün olduðu kadar iþe yarar güçlü adamla­rýndan bir avuç kuvvet tertip ve teþkil etti; gayesi þehri müdafaa idi. Müslüman istihbarat askerleri düþ­man karargâhý hakkýnda bazý haberler getirmiþlerdi; bunlara göre Kureyþliler, develerine biniyorlar, atlar isi; sýrtlarý çýplak olarak bunlarýn yaný baþlarýnda ye­dekte býrakýlýyordu. Hz. Peygamber dedi ki: «Bu hal, onlarýn hemen yeni bir harbe tutuþmak deðil de, mem­leketlerine dönmek üzere uzun bir yolculuk niyetinfle olduklarýný gösterir.[167]

114. Fakat Hz. Peygamberin (S.A.) gönlü hâlâ rahat edememiþti. Düþmanýn pek yakýnda bu dönüþ­ten vaz geçip tekrar Medine üzerine hücuma geçe­ceðini ve elde ettikleri muvaffakiyeti tamama erdi­receklerini zannediyordu; haklýydý da. Hz. Peygamber (S.A.) düþmanýn arkasýndan epey bir müddet yürü­dü; hattâ bazý ileri keþif kollarý çýkardý. Bunlardan ikisi esir edilmiþ ve düþman tarafýndan þehid edil­miþlerdi". [168] Fakat bunlardan bazýlarý, düþman üze­rinde, Hz. Peygamberin (S.A.) ordusunu yeniden ter­tip ve teþkil ettiði, hattâ Uhud'da karþýlaþtýklarý Müs­lüman ordusundan daha kuvvetli bir ordu ile tekrar karþýlarýna çýkmak istediði zehabýný uyandýrmaya muvaffak oldular. Düþmanýn mukabil blöfü ise Müs­lümanlar üzerinde hiç bir tesir icra etmemiþ oluyor­du. Hz. Peygamber (S.A.) Medine'den le kilometre mesafedeki Hamrâ'ül-Esed mýntýkasýnda Vadi Aqîq üzerinde Zul-Huleyfe'nin solunda otað kurdu ve bü­tün bir gece askerlerine beþ bin kadar ateþi mütema­diyen yakmalarýný emretti. [169] Birkaç gün sonra, artýk düþmanýn tekrar dönmesine imkân olmadýðý anlaþý­lýnca Medine'ye dönüþ için yürüyüþe geçti".[170]

115. Ýbn Sa'd [171] bize, Hz. Peygamberin (S.A.) Uhud harbinden sonra, düþmanýn peþinden takibe çýk­mazdan evvel, evinin himaye ve müdafaasý için mu­hafýz kuvvetleri ayýrýp vazifelendirdiðine dair kafi malûmat vermektedir. Ýbn Kesir [172] ise, bütün teferru­atýna varýncaya kadar Hz. Peygamberin (S.A.) Uhud'­da EnsârÝlerin sancaðý altýnda nasýl düþman karþýsýn­da vaziyet aldýðýný ve birçok kumandanýna, düþmana karþý koymak üzere muhtelif istikametlere doðru ha­rekâta kalkmalarý hususunda nasýl emirler verdiðine dair bol bilgi vermektedir. [173




4- HENDEK SAVAÞI


(Hicrî 5. Yýl, 8-29 Þevval / M. 3-24 Ocak, 627)

Hayfoer Þehri Yahudilerinin, Medineli Müslümanlara Âit Kervanlarýn Yollarýný Kesmeleri:
 

116. Hendek;   Ahzâb,   Hisar   gibi   çeþitli   adlarla yâd edilen Hz. Peygamberin   (S.A.)   bu savaþý, Resû-lullah zamanýnýn mühim bir muharebesidir. Hicri be­þinci yýlda (M. 626) cereyan ettiðine göre, Uhud har­binden iki yýl sonra vuku bulmuþtur. Bu hâdisenin þiddet ve ciddiyeti Kur'ân-ý Kerim'de þu heyecan ve­ren âyetlerle  teyid edilmektedir :

O vakit onlar üstünüzden, altýnýzdan size gel­miþlerdi. O zaman gözler yýlmýþ, yürekler gýrtlaklara dayanmýþtý ve siz Allaha karþý türlü zanlarda bulu­nuyordunuz.» «Ýþte orada mü'minler imtihana uðra­týlmýþlardý. Þiddetli bir sarsýntý ile sarsýlmýþlardý.» (K , 33/10-11).

117. Kureyþliler,  Uhud'da  muvaffak  olmuþlardý; bununla beraber, kendi kervan emniyetlerini  temin edecek tarzda bütün Medine .garnizonlarýný toprakla­rýna ilâve edip, daðýlan   Müslümanlarýn   son   askerî mukavemetlerini de kýrarak bu zaferlerini bir sonu­ca baðlýyamadýlar.  Netice  þudur  ki,  Kureyþli  askerlerin harp sahasýný terklerini müteakib Müslümanlar* hemen eski harp durumlarýný kazanmýþ ve müteakip aylarda ise, daha islâh edilmiþ hâle bile gelmiþlerdi. O kadar ki, daha sonralarý Müslümanlarýn doðuda Bi'r Ma'ûna ve Zât'ür-Riqâ'. (ikisi de Necd sahrasýn-dadýr) ve kuzeyde Dûmet'ül-Cendel'e [174] yaptýklarý as­kerî seferler þaþmaz bir tarzda bize onlarýn gün geç­tikçe geniþleyen nüfuz sahalarýný göstermektedir. Bunlar sadece kuzeyde Mýsýr ve Suriye ulaþtýrma yol­larý üzerinde deðil, ayný zamanda kuzey doðuda Irak kervan yo]u üzerinde bulunan mahallerdi. Bu suret­le Mekkelilerin kervanlarýna bütün yollar artýk büs­bütün kapanmýþtýr.[175]

118. Mamafih Benü'n-Nadir Yahudi kabilesinin Medine'den sürülmesi, devlet merkezi dahilinde Müs­lümanlarýn durumlarýnýn kuvvetlenmesine sebep ol­duysa da hâriçte yeni yeni güçlükler doðurmuþtur. Çünkü Yahudiler kuzeye hicret etmiþler ve Vâdi'ul-Qurâ, Hayber vahasý ve Suriye ticaret kervanlarý yolu üzerindeki diðer uðrak yerlerine yerleþmiþlerdi. Bunlar, burada önce mahalli ve civar halký Müslü­man devleti aleyhine kýþkýrttýlar ve kendileriyle bir­likte hasmane hareketlerde bulunmaya teþvik ettiler-Böylece az bir zaman sonra, Dûmet'ul-Cendel hâki­minin bu havaliden Medine'ye giden kervanlara za­rarlý olduðunu görmekteyiz. [176] Ayný zamanda Gatafân kabilesi ile, Hayber havalisinin bir senelik hurma mahsulünün tamamýný vermek mukabili, Medinelile-re karþý giriþilen mücadelede karþýlýklý yardýmlaþmak için ittifak akdettiler. [177] Bundan baþka Hayber Yahudi -lerinden Nadiriler, Mekkelileri tekrar Medinelilere karþý hücuma kalkmalarý ve bunu bilhassa Gatafân ve Fezârelilerinki ile ayný zamana isabet ettirmek hu­susunda teþvik etmeye baþladýlar. [178] Son olarak calibi dikkat olmasý dolayýsiyle belirtmek lâzýmdýr ki, ka­rarlaþtýrýlmakta olan Medine muhasarasýna Hayber-liler, hassaten Nadiri Yahudileri, kendilerini iþtirak­ten uzak tutuyorlar ve bu mücadeleye hiç bir askeri birlik göndermemeye çalýþýyorlardý. [179]

 

(Tehlikeyi Tomurcukken Önleme) Gayesiyle Giriþilen Benû Mustalýk Harbi:
 

119. Düþmanýn hakikî plânýný izaha giriþmeden evvel, onlar tarafýnda iþ birliðine kalkmýþ mütte­fikler mevzuundaki bazý karanlýk noktalan aydýnlat­mamýz faydalý  olacaktýr.

120. Tarihçiler, umumiyetle, Mekkelilerden baþ­ka onlarýn müttefikleri olarak Ehâbiþ, Gatafân, Feza-re, Mürre, Eþcâ' ve Süleym kabilelerini zikrederler. Belâzurî buna Saqîfi de eklemek'tedir. [180] Kimse bu it­tifak zincirine Benü Mustalik'in de dahil olduðundan þüphe etmemektedir. Þimdi, biz, bu sonuncularýn ni­çin ve nasýl Hendek harbi ile alâkalý olduðunu göste­receðiz.

121. Mustalikiler, Huzâ'alýlarm bir koludur; fa­kat bu kabilenin Hz. Peygamber (S.A.) ile evveldenberi müttefik diðer kollarýndan farklý olarak bunlar, Ehâbîþ zümresinden bir kýsmý teþkil etmekte ve ay­ný zamanda Mekkeli Kureyþîlerin müttefiki durumun­daydýlar. [181] Þurasý bellidir ki, Hz. Peygamber (S.A.), yâ bu kabileden olan dostlarý veya bu kabile Müslü­manlarý vasýtasiyle, Mustalikîlerin Medine'ye bir hü­cum için hazýrlandýklarýna dâir haberler elde etmiþti ve tehlikeyi daha tomurcuk halindeyken koparmak gayesiyle onlara karþý âni bir sefer tertipledi; Hen­dek muhasaracýlannm gelmelerinden iki ay evvel de onlarý bertaraf etmeye muvaffak oldu.

122. Tekrar edelim ki bu sefer, Hendek kuþat­ma harbinden tam iki ay evvel tahakkuk ettirilmiþ­tir. Bildiðimiz gibi, tarihçilerin bir kýsmý bu hâdiseyi H. 4., diðerleriyse 5. ve nihayet diðer bir kýsým da H. 6. yýla isabet ettirirler. Fakat, Beyhaqî'nin de izah et­tiði gibi [182] bütün bunlar bir hesaplama usuliyle alâ­kalý þeylerdir. Hz. Ömer'in ýslâhatýndan evvel Müslü­manlar takvim yýlýný üç ayrý tarzda baþlatmaktaydý lar: .1) Hicretten bir yýl evvelden baþlatanlar, 2) Hic­retten bir yýl sonra baþlatanlar, nihayet 3) Hakiki hicret yýlýnda baþlatanlar. Bu üç grup da Þaban ayýn­da müttefik idiler ki, bu Þaban hakikatte Hendek har­binin cereyan ettiði o yýlýn Þaban ayýdýr.

123. Aþaðýdaki þemayý tetkik edecek olursak her taraftan Medine'yi kuþatan düþmanýn arzetüði teh­likenin ciddiyet ve önemi kendiliðinden anlaþýlacak­týr :

UL - CENDEl

MURRE VE EÞCÂ'

' BANÛ

4-* SULEvM 5AKÎF OAM

MUSTAL'K

MEKKE VE   EHABIÞ

Hendek savaþý  öncesi  Medine  üzerine saldýran düþman kuvvetleri ve geliþ Ýstikametleri. [183]

 

Ýslâm Baþþehri Olan Medine'nin Ortadan Kaldýrýlmasý Ýçin Yahudilerin Plâný Ve Tehlikeyi Önlemek Hususunda Peygamber (S.A)'in Hazýrlýklarý:

 

124. Dûmet'ul-Cendel hâkimi, Medine'ye gelen kervanlara karþý tecavüz hareketlerine baþladýðý za­man Hz. Peygamber  (S.A.)  bunu ciddiyetle karþýladi ve bizzat kendisi, bir askerî birliðin baþýnda ol­duðu halde bu tehdit ile meþgul olmak gayesiyle yo­la çýktý. Ýbn Hiþâm, bize eserinin 668. sayfasýnda nak­lettiði gibi, Hz. Peygamber (S.A.) Dûmet'ul-Cendel'e karþý olan bu seferinden tam yarý yolda iken geri dönmüþtür. Bu yarým kalan sefer esnasýnda Gatafân* ve Fezâre kabileleri arazilerinden geçilmiþtir. Ýþte bu sýrada, Medine'ye karþý tertip edilmekte olan askerî komplonun pek yakýn olduðunun öðrenilmesi müm­kündür. Ve' belki de onlar bu hücum tasavvurlarýný, Hz. Peygamber Medine þehrinden uzun bir sefer için gaybubet etmesi, yani Dûmet'ul-Cendel'e doðru yola çýkmasý sebebiyle öne almýþlar ve hemen harekete geçmiþlerdi. Her ne hal ise, düþman aynen evvelce Bedr'de olduðu gibi, yani Müslümanlarýn tehdit etti­ði kervan kaçýp kurtulduðu halde Bedr'de Müslüman­lara karþý sefere devam edildiði gibi, bu defa da Hz. Peygamberin (S.A.) yarý yoldan dönmesi karþýsýnda bile hazýrlýk ve plânlarýnda hiç bir deðiþiklik yapma­mýþlardýr. Nitekim yine Hz. Peygamberin (S.A.) Mek­ke'deki gizli casusunun hazýrlanan bu kýyam ve sui-kasd haberini Medine'ye ulaþtýrmasý mümkündür. Bu haber, her halde Hz. Peygamberin (S.A.) kumanda ettiði hâlen yolda bulunan orduya, onlarýn bulunduk-iarý karargâha ulaþtýrýlmýþ olacaktýr. Hakikaten eþ -Þe'mî'nin bize verdiði malûmata göre Kureyþlilerin bu hazýrlýklarý hakkýndaki rapor, Huzâîler tarafýn­dan fevkalâde bir süratle tam dört günde Medine'ye ulaþtýrýlmýþtýr (vasati olarak bu yol on iki günde alý­nýr. )"[184]

125.  Bana kalýrsa bütün bunlar, Hayber Yahu­dileri tarafýndan kurnazca hazýrlanmýþ fesat ve suikastlerden ibarettir. Onlar bu suretle Mekkelilerin muazzam kuvvetlerini Gutafânilerinki ile birleþtirip hep birden Medine'ye saldýrtmak ve diðer tarafdan da sadece bir avuç insanla Hz. Peygamberi (S.A.) Me­dine'den on beþ gün mesafedeki Dûmet'ul-Cendel böl­gesine çekmek istiyorlardý. Ýki ayrý ve kolay sefer tertiplemeye dayanan bu plân tahakkuk ederse, bir taþla iki kuþ vuracaklar, hem Ýslâmýn merkezi mah­vedilip yerle bir edilecek, hem de Hz. Peygamber (S.A.) ortadan kaldýrýlacaktý. Giriþilen Dûmet'ul-Cen­del seferi bir tesadüf veya apayrý bir hâdise deðil, Yahudiler tarafýndan tertip edilen bir oyunun diðer bir kýsmýydý.

126. Her neyse, Hz., Peygamber acele geri dön­dü ve Medine'de bizzat müdafaa hazýrlýk ve tedbirle­riyle meþgul olmaya baþladý.

127. Uhud'da alýnan dersten sonra, ittifakla þeh­rin  bizzat  dahilden  müdafaa  edilmesi  kararýna  va­rýldý;  muhasarada  kalmak,  açýk  arazide döðüþmeye tercih edilmiþti. Muhafaza ve müdâfaayý daha kolay kýlmak için bu Ýslâm þehrinin müsait ve uygun yer­leri boyunca hendekler kazýldý. Müslüman tarihçiler umumiyetle bunun Selmân'ül-Fârisi'nin fikir ve mü-taleasý üzerine yapýldýðýný söylerler. [185] Bununla bera­ber el-Vâqidî ve el-Maqrîzî tarafýndan mahfuz tutul­muþ iki mektup vardýr. Ebû Sufyan'm Hz. Peygam­berden   (S.A.)   çarpýþma  yerine,  harp  sahasýnda  ni-Çin birdenbire herkesi þaþýrtan bir þekilde hendekler arkasýna sýðýndýðýný ve hayretini ifade ederek bu ye­ni sevk'ul-ceyþ usulünü kimden öðrendiðini müstehziyâne soran bir mektubu üzerine O, buna bir mek­tupla cevap verdi: «ALLAH bunu bana ilham etti»" [186] Bir «hendek» kazma fikrinin daha sonra ortaya çýk­týðýný düþünmek insana makûl gelmektedir; iþin ba­þýnda Müslüman mahallelerin daracýk sokaklarý ve gerek evleri ve gerekse bahçe ve bostanlarý birbirin­den ayýran yüksek ve aþýlmasý zor duvarlarý, düþman ilerleyiþini durdurmaya yeterli sayýlmýþtý. Daha son­ra, düþman tarafa dair alman haberler gitgide artan bir tehlikeyi bildirir bir mahiyet alýp da, Medine'ye karþý tertiplenen bu suikast'a «paralý askerler» ola­rak katýlan kabilelerin sayýsýnýn gittikçe arttýðý tes­bit edilince Resûlullah, daha baþka bir takým ek ted­birler alýnmasýnýn gerekliliðini düþünmüþ olmalýdýr. Ýþte bu noktada gerçekleþtirilen istiþâri toplantýlar­dan birinde, .bir «hendek» kazýlmasý fikri ortaya atýl­mýþtýr. Böylece Müslümanlar, önlerindeki iki - üç haf­talýk zaman aralýðýnda fevkalâde emek ve gayret gös­termiþler ve düþman ufukta göründüðünde, bu kazý iþini güçlükle ancak bitirebilmiþlerdi.

128. Fakat, ayný zamanda Hz. Peygamber (S.A.) askerî ihtisas sahasýnda çok ileri ve bilhassa her iki tarafta da pek az kan akýtmak  suretiyle  düþmana galebe etme konusunda hasýmlarýndan çok daha üs­tündü. [187]



[165] Îbn Hiþâm, s. 582-83; îbn Sa'd, II/l, s. 32

[166] Ebû Süfyân'm oðlu Hanzele, Müslümanlar tarafýndan Bedr'de öldürülmüþtü. Bir Hristiyan papazýnýn oðlu ve pek zahit "ir müslüman olan Hanzelet'ubrî Ebî 'Arar er-Râhib Uhud'da þe­hit düþmüþtü. Onun Ýslama olan baðlýlýðý o kadar sýký idi ki Hz. Peygamberin buyurduðu gibi kendisini gasletmek üzere melekler görevlendirilmiþti. Ebu Süfyân bu sözleriyle, kendi oðlunun da "U þehit kadar ulu olduðunu ifade etmek istemektedir.

[167] tbn Hiþ&m, s. 583.

[168] Ýbn Sa'd, C. U/1. s. 35.

[169] Ayný eser,

[170] Ýbn Hiþâm, s. 588-89.

[171] C. Il/ý, s. 34.

[172] C. IV, s. 20.

[173] Muhammad Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaþlarý, Yaðmur Yayýnlarý, Ýstanbul 1991: 102-105.


[174] Ýbn Hiþâm, s. 648, 661, 668.

[175] Ýbn Hiþâm, s. 547; Taberi, s. 1374.

[176] Mes'ûdi, Et-Tenbîh v'el-îþrâf, s. 248.

[177] Belâzuri, Ensâb, I, 343.

[178] Belâzurî'nin  Ensâb'ül-Eþrâf   (I,  343)   adlý  eserinde  belir­tildiðine nazaran TâÝf dahi bir birlik göndermiþti. Benû Suleym ve Ehûbiþler de ayný þekildeydiler (Ayr. bk. Ýbn Kesir, C. ÎV/e).

[179] Muhammad Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaþlarý, Yaðmur Yayýnlarý, Ýstanbul 1991: 107-109.

[180] Ensâb,  I, 343.

[181] Daha fazla malûmat için bak. Benim -Studi Orientalistici, Presentation Volum to Levi Della Vida, C I, s. 434-447 de çýkan -Les Ah&bich de La Mecque- acUý makalem.

[182] Delâü'un-Nubuvve.

[183] Muhammad Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaþlarý, Yaðmur Yayýnlarý, Ýstanbul 1991: 109-110.

[184] Eþ-Þe'mJ,  Sîre, Hendek bahsi.

[185] Taberi,   s.   1465.

[186] Mektup metinleri için bak. benim «el-Vesâiq'us-Siyâ3Ýy-ye-, adlý kitabýmýn 6 ve 7. mektuplarý.

[187] Muhammad Hamidullah, Hz. Peygamberin Savaþlarý, Yaðmur Yayýnlarý, Ýstanbul 1991: 111-114.



Ynt: Harbin sonu By: 7/C Date: 13 Mayýs 2014, 18:41:37
Hz. Peygamber (s.a.s)'in müsriklerle yaptigi büyük ve en önemli savaslarindan birisi. Uhud savasindan iki yil sonra, Hicret'in besinci yilinin sevval ayinda (23 subat 627) Medine'nin kuzeyinde cereyan etmistir.

Kureys müsrikleri Uhud savasinda basarili olmuslardi ama müslümanlarin gücünü kiramamislardi. Tam tersine müslümanlar Medine'deki birlik ve beraberliklerini saglamlastirmis, askeri bakimdan daha güçlü bir duruma gelmislerdi. Medine'de sürekli problem çikaran Yahudi Benu Nadir kabilesi sürülmüs; doguda Zatu'r-Rika, kuzeyde Dumetü'l-Cendele yapilan seferler kesin zaferle sonuçlanmis, müslümanlarin gücü ve etkinligi gün geçtikçe daha da büyümüstü. Bunun sonucu olarak Mekke müsriklerinin Misir, Suriye ve Irak yönündeki kervan yollari tamamen kapatilmisti.
[/i]
Müslümanlarin bölgeye hakim bir güç olmaya baslamasi Islâma katilanlarin sayisini hizla artirmis, geçen zaman, müslümanlarin sosyal hayatlarini düzenleme ve yerlestirme yolunda önemli adimlar atmasina firsat tanimisti. Islâm'in bu gözle görülür güçlenisi karsisinda müslümanlarin baslica düsmanlarindan olan yahudiler, düsmanca faaliyetlerine hiz verdiler. Özellikle Medine'den sürülen Benu Nadir kabilesi bütün çevrede Islâm aleyhinde sürekli propaganda yapiyor, Islâm'in güçlenmesini önlemek için müslümanlara kesin bir darbe vurmanin yollarini ariyordu. Bu çalismalari sonuçsuz kalmamis, yahudiler aralarinda görüs birligi saglanarak Kureys ve diger müsrik kabilelerle birlesmenin yollari aranmaya baslamisti.


radyobeyan