Karunun Sonu By: meryem Date: 11 Aralýk 2010, 16:39:45
Karun'un Sonu
Yüce Allah, "Onu ve evini yerin dibine geçirdik, Allahtan baþka ona yardým edecek bir topluluk da olmadýðý gibi yardým görenlerden de olmadý" buyurmaktadýr.
Kârûn, halký için bir fitne olmuþtur. Fitne olmuþ ve sýnav tamamlanmýþtýr.Artýk Karun'un rolünün bitme zamaný gelmiþtir.
Mal, Kârûn için bir fitne oldu. Mal ile sýnandý ve sýnavý kaybetti. Sonucuna müstehak oldu, ceza onu kuþattý ve ve azap kendisini sardý.
Kârûn, halkýna karþý azdý ve kibirlenerek ezdi, onlara karþý zorba ve diktatör kesildi. Böbürlendi ve caka sattý. Halkýnýn karþýsýna süsü ve ihtiþamý içinde çýktý, kasýldý ve þiþti, bozuldu ve bozdu ve bütün bu kötülüklerde cinayetin zirvesine ulaþtý. Artýk bu çirkin cinayetlerin acý meyvelerini devþirme zamaný geldi.
Allah, öðüt almasý için Karun'a süre verdi, ama öðüt almadý. Öðüt verenler öðüt verdiler, onlarý dinlemedi. Gerçeði bilen ve görenler uyardýlar, ama uyarý yarar saðlamadý.
Kârûn, rabbini unuttu. Allah onu heveslerinin esiri yaptý. Mal ve hazinelerine sýðýndý, ama fayda etmedi, bütün mal ve saltanatý ona ne yardým etti, ne de Allahýn azabýndan kurtardý. "Onu ve evini yerin dibine geçirdik".
"Halkýnýn karþýsýna ihtiþamý içinde çýktý" cümlesiyle "Onu ve evini yerin dibine geçirdik" cümlesi arasýndaki baðantýyý görüyoruz. îki cümle baðlaç harfi F ile birbirine baðlanmýþ ve ikinci cümle birinci cümleye bu harfle eklenmiþtir. Bu harf sýra ve yakýn takip belirtir.
Bu demektir ki ikinci cümle birinci cümlenin bir bakýma sonucudur.Yani ikinci cümlede belirtilen olayýn meydana gelmesinin sebebi, birinci cümlede belirtilen olaydýr.
iki cümlenin birbiriyle baðlantýsýna bu þekilde iþaret ettikten sonra, Karun'un halkýnýn karþýsýna ihtiþam ve debdebe içinde çýkmasý, gözlerini büyüleyip baþtan çýkarmasý, azaba uðramasý, evi ile birlikte yere batýrýlmasýnýn direkt sebebi olduðunu söyleyebiliriz.
Öyle anlaþýlýyor ki Kârûn bu davranýþýyla kötülük, azgýnlýk, sapýklýk, zulüm ve bozgunculukta zirveye ulaþmýþ, halkýnýn karþýsýna ihtiþamý içinde çýktýktan sonra artýk yapacak baþka bir kötülük kalmamýþtýr. Bütün eziyet ve bozguculuklarý halkýna tattýrmýþ ve yaþatmýþtýr. Artýk yapacak baþka ne kalmýþtýr?
Bu þýmarýklýk, kibir ve azgýnlýk sebebiyle Allahýn gazabýna davetiye çýkarmýþ, azabýna baðrýný açmýþ ve azabýn bir an Önce baþýna inmesine ortam hazýrlamýþtýr.
Þýmarýk bütün zenginler bu þekildedir. Kibir ve þýmarýklýklarý arttýkça, günahlarý ve azaplarý da artar. Ahlaksýzlýk, zulüm, kötülük, böbürlenme ve Aüaha kafa tutmaya daldýkça Allahýn azabýna davetiye çýkarýr ve biran önce baþlarýna inmesine katkýda bulunurlar.Yüce Allah ne
güzel buyuruyor:
"Kafirler, kendilerine vermiþ olduðumuz mühletin yararlarýna olduðunu sakýn sanmasýnlar. Biz onlara ancak günahlarý artmasý için mühlet veriyoruz. Alçaltýcý azap onlarýndýr"[232]
Karun'un halkýnýn karþýsýna ihtiþam ve süsü içinde çýkmasý, Allah tarafýndan "kendisinin ve evinin yerin dibine geçirilmesi"yle sonuçlanmýþtýr. Yerin dibine geçirme ile de Kârûn bitmiþ, fitnesi gitmiþ, mallan da ortadan kalkmýþtýr.
Yer yarýlmýþ ve yutmuþ, sarayýný ve mallarýný yutmuþ, hazinelerini yutmuþ!
Kur'an, yerin dibine geçirmenin nasýl olduðunu belirtmemiþtir. Bununla ilgili birtakým bilgileri israiliyyat rivayetlerden almamýz da doðru deðildir. Onun için âyeti bu genelliði ile býrakýyor, öyküyü bu þekliyle aktarýyor ve Kur'anýn söylediðinden fazla birþey söylemiyoruz.
Yerin dibine geçirme ile ilgili olarak tefsîrciler, Hz.Peygamberden, açýklayan ve ayrýntýlarý gösteren deðil, sadece iþaret ve deðinme ile yetinen sahih bir hadis rivayet etmiþlerdir. Buhari, Abdullah Ibn Ömer'den Hz. Peygamberin þöyle dediðini rivayet eder:
"Bir adam eteðini çekerken yerin dibine geçirildi.Kiyamet gününe kadar içinde yuvarlan maktadýr"[233] hadiste sözü edilen kiþinin Kârûn olduðunu söylemiþlerdir.
Ibn Hacer, Fethu'1-Bari kitabýnda hadisi açýklarken þöyle demektedir: " Meani'l-Ahbar'da Kelabazi bunun Kârûn olduðunu söylemiþtir. Cevheri de Sýhah'da böyle demiþtir. Taberi, Tarih'inde Katade'den þöyle rivayet etmiþtir: Anlatýldýðýna göre Kârûn hergün bir boy yerin dibine geçirilmekte, kiyamet gününe kadar içinde yuvarlanmakta, ama dibine varamamaktadýr"[234]
Dolaylý olarak bundan Kârûn olduðu anlaþýlýyor ve bu anlama makul sayýlýyorsa da, hadisin onu açýkça belirtmemesi Önemlidir.
Allah Karun'u yerin dibine geçirdi, malý ona hiç yarar saðlamadý, hazineleri onu koruyamadý ve insanlardan hiçbir kimse ona arka çýkamadý. "Allahýn dýþýnda ona hiçbir topluluk yardým etmedi ve yardým görenlerden de olmadý".
Kârûn gitti, hazineleriyle beraber yerin dibine battý. Sanki hiç yaþamamýþ, mal mülk sahibi olmamýþ gibi! Hepsi gitti, ama öyküsü sonra gelenler için bir ders ve ibret olarak kaldý. Karun'a verdiði gibi kendilerine Allahýn nimet verdiði kiþilere sanki þöyle diyor: Karun'un yaptýðý gibi yapmayýn ki onun baþýna inen azap sizin de baþýnýza inmesin. Karun'un baþýna geldiði gibi baþýnýza da azap inerse, size hiçbir þey yarar saðlamaz ve Allahýn azabýndan sizi hiçbir þey kurtaramaz.[235]
Daha Dün Onun Yerinde Olmak Ýsteyenler, Gerçeði Gördüler:
Allah, Karun'u ve mallarýný, Israiloðullarýndan sabreden mümin taraf ile aldanan basit tarafýn gözü önünde yerin dibine batýrdý. Karun'a aldnamayan sabýrlý müminler, herhalde Karun'u ve mallarýný yokettiði ve fitnesinden kurtardýðý için Allaha þükretmiþler ve diðer tarafa daha önce söylediklerini hatýrlatmýþlardýr. Bu mümin insanlar,
sahip olduklarý kural, temel ve prensiplere daha çok sarýlmýþlar ve Allahýn kendilerine bildirdiði bu kurallara daha fazla inanmaya baþlamýþlardýr.
Ama Karun'a aldanan basit kiþilerin yeni tavrýný, gördükleri büyüleyici, ürkütücü, hayret ve dehþet veren olay karþýsýndaki durumlarýný Kur'an tesbit etmiþtir. Bu basit insanlar, birbirine zýt iki tavýr takýnmýþlar.
Daha dün ihtiþamý içinde karþýlarýna çýkan Karuna ve mallarýna aldanmýþlar, onun yerinde olmayý, mallan gibi mallara sahip olmayý arzu etmiþ, hazineleri ve serveti sebebiyle onu büyük þans sahibi saymýþlardý. Onun için daha dün "Keþke Karun'a verilen þeylerin benzeri bize de verilse. Þüphesiz o çok þanslýdýr" demiþlerdi.
Ama Allahýn, Karun'u yerin dibine geçirmesinden sonra bugün tavýrlarý deðiþmiþ ve "Kârûn gibi olmadýðýmýz, onun sahip olduðu þeylere sahip olmadýðýmýz için Allaha þükrediyoruz. Onun gibi olsaydýk, Allah bizi de yerin dibine geçirirdi.Allah bize iyilik etti de onun gibi olmamýþýz" dediler.
Kur'anýn onlarý küçümseyen ifadelerine bakýnýz: "Daha dün onun yerinde olmayý temenni edenler, "Vay be! demek ki rýzký Allah dilediðine bol, dilediðine az verir, Allah bize iyilik etmeseydi bizi de yerin dibine geçirirdi, demek ki kafirler kurtuluþa eremezler" demeye baþladýlar"
Söyledikleri "Vay be!" anlamýna gelen sözcüðün anlamý konusunda bilginler ihtilaf etmiþler. Ibn Kesir bu konudaki görüþleri tefsirinde þöyle aktarmaktadýr:
1- Bazýlarý "Yazýklar sana, þunu bil" anlamýnda "Veyleke l'lem enne" olduðunu söylemiþtir. "Veyleke" kelimesinden lam düþmüþ, "l'lem" de tahfif için düþürülmüþ, böylece "Veyke en" olmuþ, sonra iki kelime bitiþmiþ ve Veykeenne" olmuþ.
2- Baþkalarý ise, hayret için olan "Vey", bir de sanýyorum, anlamýnda oian "Keenne" kelimelerinin bitiþmesinden meydana geldiðini söylemiþtir.
3- Katade ise, "Elemtera enne" anlamýnda olduðunu söylemiþtir."[236]
Bu üç görüþe baktýðýmýzda son iki görüþün makbul ve âyetin anlamýna, geçtiði öykü ve baðlama uygun olduðunu görürüz. O insanlar Karun'un baþýna gelenlerden hayret etmiþ, dehþet ve infiale kapýlmýþlardýr.
Bunlarý görüp etkilendikten sonra Öðüt veren müminleri tasdik etmiþler. Allahýn rýzký dilediðine bol, dilediðine az verdiðini þimdi anlamýþlar. Þimdi Karun'un çok þanslý olmadýðýný kavramýþlar.Malýnýn mahvolmasýnýn sebebi ve baþýna bela olduðunu þimdi görmüþler. Onun gibi olmamakla kendilerinin çok þanslý olduðunu, ona verdiði kadar vermemekle Allahýn kendilerine iyilik ettiðini þimdi anlamýþlar. Kârûn gibi zengin olmamanýn Allahýn bir lutfu ve nimeti olduðunu þimdi anlamýþlar.Kafirlerin kurtuluþa eremiyeceklerini þimdi anlamýþlar. Bütün bu anlamlarý ve gerçekleri þimdi anlamýþlar. Ama geç anlamýþlar.
Halbuki sabreden müminler çok önceden bunu anlamýþlar. Azgýn Kârûn fitnesinin baþýndan beri bunu anlamýþlar, kavramýþlar, inanmýþlar ve sabretmiþler.
Þüpehiz tavýrda, tutumda, bilgide ve kesin inanmada iki grup eþit deðildir. Fitnenin baþýnda ve sýkýntýnýn þiddetli olduðu anda kesin ve emin olan tavýr ile, görmek ve yaþamaktan sonra geç oluþan tavýr elbette ayný deðildir.
Ýki bilgi eþit deðildir; Hiçbir þüphe ve endiþe taþýmayan, azgýnlýk ve zulüm ne kadar çetin olursa olsun sarsýlmayan bilgi ile, ancak olay meydana geldikten ve herkesin görüp inandýktan sonra meydana gelen bilgi eþit deðildir.
Karun'a aldanan ve aldanmada onlar gibi olan kiþilerde sonradan oluþacak olan bu ikinci bilgi, üstünlük, fazilet , emek ve deðer taþýmayan bilgidir. Gözü olanlar için artýk sabah olmuþ, görenler için gerçek ortaya çýkmýþ ve onu kavramada herkes bir olmuþtur. Onun için bunda kimsenin kimseye bir üstünlüðü olmaz.
Bu sonradan gelen bilgide aklýn rolü nedir? Bunda kavrama, anlama ve zekanýn rolü nedir? Aldanan basit kiþiler bu yetenekleri iþlevsiz yapmýþ, iþin iç yüzünü olay ancak meydana geldikten sonra anlamýþ ve gerçeði ancak somut olarak gördükten sonra kabul etmiþlerdir.
Þüphesiz burada büyüklük ve üstünlük birinci grubundur.Bunlar gerçekleri ve kurallarý erken anlamýþlardýr. Bu Ön bilgileri de anlama, kavrama, zeka ve akýllarýný kullanmalarý sonucu olduðu gibi, imanlarýnýn büyüklüðü, bakýþlarýnýn keskinliði ve görüþlerinin kuvvetinden ileri gelmektedir.
Evet, iki bilgi eþit olmaz. Baþý çeken ve þampiyon olan ile, sonradan gelip çizgiyi geçen arasýnda büyük fark vardýr.
Aldanan basit tarafýn geç öðrenmesin e, açýk basitliðine, akýl , yetenek ve zekasýný iþlevsiz kýlmasýna baðlý olarak ortaya çýkan diðer bir Özelliðini görüyoruz. O da tavýrlarda, temennilerde ve kararlarda yaþadýklarý çeliþki ve tutarsýzlýk, ölçme ve deðerlendirmedeki yanlýþlýktýr.
Dün, Karun'a verildiði gibi keþke bize de verilse, dediler.Bugün, Allaha þükür ki Karun'a verildiði gibi bize verilmedi, diyorlar.
Dün, Kârûn çok þanslýydý. Bugün kendileri çok þanslý oldular. Dün, lütuf ve nimetlerden kendileri yoksundu. Bugün, Allanýn lütuf ve ihsanda bulunduðu kiþiler onlar oldular.
Bu insanlarýn içinde bulunduklarý çeliþkinin sebebi acaba nedir? Bunun sebebi, dünya hayatýný istemeleridir. "Dünya hayatýný isteyenler dediler ".
Birinci grubun büyüklük ve zekasýnýn sebebi nedir? Gerçeði gören, doðru yola ileten kesin bilgidir."Bilgi sahibi olanlar dediler". Öðrenmek, ders ve ibret almak isteyenler neredesiniz?[237][232] Ali imran, 178
[233] Buhari, kitabu'l-Libas.77, Hadis no,5790
[234] Ýbn Hacer, Fethu'l-Bari, 10/260, selefiyye baskýsý,
[235] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.Ýbrahim Sarmýþ), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyasý Yayýnlarý, (2.Baský) Konya 2005: I/189-192.
[236] ibn kesir, tefsir,3/4Ol
[237] Dr.Salah Abdulfettah Halidi, (Çeviren: Prof.Dr.Ýbrahim Sarmýþ), Kur'an Öyküleri, Kitap Dünyasý Yayýnlarý, (2.Baský) Konya 2005: I/192-196.
Ynt: Karunun Sonu By: HALACAHAN Date: 07 Þubat 2016, 19:31:26
Rabbim verdiði nimetlerýn sukrunu yerine getýrenlerden olmamýzý nasýp etsýn.. Nimetler arttýkca sukursuzlukten , böbürlenmekten muhafaza eylesýn.. Sonu selamet olanlardan oluruz insaallah ..
Ynt: Karunun Sonu By: Date: 25 Haziran 2016, 17:55:55
Esselamu aleykum.Amin ecmain ÝnþaAllah...Mevlam zenginliðin de hayýrlýsýný versin ÝnþaAllah.
Herkes þu dünyada birþeylerle imtihan oluyor.Karun da zenginliðiyle imtihan oldu.... Rabbim imtihanlarda muzaffer olmayý nasip eylesin ÝnþaAllah
Ynt: Karunun Sonu By: ceren Date: 25 Haziran 2016, 18:03:04
Aleykumselam.Allahin verdigi nimetlere sukur eden ve kibirlenmeden onun yolunda bir hayat geciren kullardan olalim inþallah.Rabbim razi olsun bilgilerden kardesim...
Ynt: Karunun Sonu By: Bilal2009 Date: 25 Haziran 2016, 18:17:53
Ve aleykümüsselam ve rahmetüllah. Felaket yol felaket sona götürür. Rabbim bizlerinyolunu da sonunu da güzel eeylesin. Rabbim paylaþým için razý olsun.