Zamana damga vuranlar By: sumeyye Date: 04 Aralýk 2010, 16:09:30
Zamana Damga Vuranlar
Zamaný kuþatanlardan olmak… Zamana damga vuranlardan… Bazen hesaplaþmak kendisiyle… Bazen sorgulamak olup bitenleri… Ama asla zamana teslim olmamak… Aksine, zamaný kendisine benzetmeye çalýþmak… Tüm beþeri deðerleri, onlarýn uzantýlarýný, aldatýcý görüntülerini reddedip vahyin limanýna sýðýnmak… Bundandýr bazýlarýnýn güçlü olmalarý, güçlü kalmalarý.
Bir duruþ sergilemek zamana karþý, zamanýn içinde, zamanýnda, tam o anda… O an fýtri yeteneklerin yönlerini çevirdiði andýr. Ruhlar âleminden berzah âlemine uzanan tüm zamaný kuþatan tercihlerin yapýldýðý andýr bu duruþ. Bu duruþ rabbanidir; sýnýrlanamaz zamanla, mekânla. Öyle ki, tarihin derinliklerinde kalmýþ, yeniden yaþanmasý mümkün olmayan bir olgu da deðildir asla. Aksine her zaman hep yeni baþlangýçlarla varlýðýný gösteren bir eylem biçimidir. Onurlu, kötülüklere meydan okuyucu, kendisiyle ve etrafýndakilerle barýþýk, evrenle ahenk içerisinde bir duruþ… Tüm zamanlara yayýlýr rabbani duruþ, ancak bu duruþla kendini bulabilir insanlýk. Varlýðýn nedenleri o zaman idrak edilecektir ancak. Zira, zamana mahkum olmakla deðil zamana hâkim olmakla mümkündür varlýðýn nedenlerini idrak etmek. Ýþte o takdirde istikamet üzere olmaktan söz edilebilir. Hem zaten insan için en önemlisi istikamet üzere olmak deðil midir? Ýstikamet üzere olmak için de zamaný kuþatmak gerekmiyor mu?
Onlar zamanýn emzirdikleri gibi yalnýzca büyülendikleri pencereden bakmazlar eþyaya, insanlara, olaylara. Hele hayatýn seyircisi hiç olmazlar. Önce kendileri koyarlar taþýn altýna ellerini. Zamanýn tutsaðý olmayý reddedip zamaný tutsak alýrlar. Kendileri doldurur, biçimlendirir, yönlendirir zamaný. Geleceðe dört gözle, ümitle, özlemle bakarlar. Çünkü yarýnlar yeni armaðanlarýyla gelecektir onlara göre. Zorluklardan kaçmazlar, baþkalarýný suçlamak yerine kendi rollerinin ne olduðunu bilir ve onu yerine getirmeye çalýþýrlar. Gelecekten kaynaklanan bir huzursuzluðu yaþamaz onlar. Zamaný fýrsat görüp topraðý hep kendilerine doðru eþelemezler.
Baþkalarý gibi algýlamazlar zamaný. “Dün tahta, yarýn kül, yalnýzca bugün ateþ parlak yanýyor.” Eskimo atasözünün aksine, yalnýzca bugüne deðil tüm zamana gereken önemi verirler. Geçmiþten aldýklarý doðrularla yollarýna devam edip geleceklerini bugünden biçimlendirirler.
Anlýk düþünüp anlýk yaþamaz zamaný kuþatanlar. Hayatý, eþyayý, insanlarý, olaylarý, zamaný ve mekâný bir bütün olarak görebilme ve onlarýn en küçük parçalarýný dahi bu bütün içerisinde deðerlendirebilme bakýþ açýsýna ve yeteneðine sahiptirler. Zamanýn da kendine göre bir ruhunun olduðunu kabul ederler onlar.
Dünyayý ve insaný sömürü hedefi olarak gören uygarlýklara bakýldýðýnda onlarýn ebediyetle baðlarýnýn bulunmadýðý görülecektir. Zamanýn yalnýzca kendi ömürleriyle sýnýrlý olduðunu düþünürler o uygarlýklarýn insanlarý. Her þey sýnýrlý, öncesi ve sonrasý olmayan bir ömre baðlý onlar için. Zaman anlayýþý böyle olunca da her türlü sömürü, talan, çalýp çýrpma kaçýnýlmaz olacaktýr. Hayatý yalnýzca bu dünyadan ibaret görenlerin “Bir daha dünyaya gelmeyeceðim.” düþüncesiyle hiçbir sýnýr tanýmamalarý, her þeyi kendileri için mubah görmeleri bundan kaynaklanmaktadýr. Her þey bir ömrün sýnýrlarý içerisine hapsedilir; yaþanacaklar, elde edilecekler, kazanýlacaklar. Bu nedenle deðil midir ki, güçlü olabilmek uðruna hemen her þeyin meþru sayýlmasý. Güçlü olabilmek için ise baþka insanlarýn, baþka coðrafyalarýn ne kadar zenginliði varsa hepsini kendi hayatlarýna aktarmak isterler. Ancak tüm bu çabalar onlarý tutsaðý olmaktan kurtaramaz zamanýn. Öyle ki onlarýn gençleri serseri ve vahþi, yaþlýlarý ise inatçý, çekilemez ve çirkin olurlar.
Zamanýn kuþatamadýðý; aksine, zamaný kuþatan insanlar da vardýr. Zaman öncesiz, sonrasýzdýr onlar için. O’ndan gelip yine O’na dönülen süreçtir onlara göre zaman. Yok olan ve sonu belli bir çizgi deðil. Onlarýn uygarlýklarýnda her þey Yaratan’ýn mesajýyla biçimlenir. Sosyal hayat, sanat, edebiyat, ticaret, dostluklar, sevgiler… Ömür emanet edilmiþtir onlara. Ömür sermayesi çoðaltýlýr, bereketlendirilir, hep en güzele ulaþmanýn vesilesi olur. Onlar her anýn kazanýldýðýnýn ya da yitirildiðinin bilincindedirler. Ömrün yitirilmesinin ebediyetin yitirilmesi anlamýna geldiðinin idrakindedirler. Onun için de hep kazananlardan olmak isterler. Alýnan her nefesin muhasebesini yaparlar onlar. Zamanýn mahkûmu olmak yerine zamana hâkim olmak için mücadele ederler.
Zamaný çoðaltabilmek için yarýþýr zamana hâkim olanlar. Harcamak, bitirmek, heba etmek yerine kazanmak, çoðaltmak ve hayatý daha da güzelleþtirmek asýl düþünceleridir. Ýyiliklerle, güzelliklerle, dostluklarla çoðaltýrlar zamaný. Öldükten sonraki âlemde fazlasýyla karþýlýk alabilmek için yaþadýklarý her aný birer kilim gibi iþlerler. Zamana ve mekâna meydan okurlar adeta; umut olurlar, göz kýrparlar ezilmiþlere, horlanmýþlara.
Asr suresinden esinlenirler yaþadýklarý hayatýn her diliminde. Çünkü zamana yemin etmiþtir Yaratan. Ziyanda olduklarýný bilirler iman etmeyenlerin, salih amel iþlemeyenlerin, hakký ve sabrý önermeyenlerin. Öyle ki, Asr suresinde zamaný kuþatmanýn, çoðaltmanýn yollarýný öðrenirler zamaný yaratandan. Onun için de yollarýn özü olarak görürler bu süreyi.
Bu uygarlýðýn gençleri, gençlik zamanlarýný, anlýk tatminlerle heder etmeyip iyi iþler yapabilmek için bir fýrsat olarak görürler. Ne saldýrgan olurlar, ne hayattan bezgin, ne de serseri. Tebessümlüdür yüzleri onlarýn. Cihad emrinin gelmesini beklerler özlemle. Bu uygarlýðýn yaþlýlarý ise bir yok oluþ kaygýsý taþýmazlar; kendilerini ebediyete açýlan kapýnýn eþiðinde görür, O’na ulaþabilmenin coþkusunu yaþarlar. Yüzlerine bakýldýðýnda dolu dolu geçirilmiþ zamanlarýn huzuru, güzellikleri, anýlarý okunur. Zamanlarýný nasýl geçirdiklerini öðrenebilmek için belki de yüzlerindeki derin çizgilere bakmak gerekecek. Onlar bir yok oluþ olarak deðil mutlak varlýða dönüþ olarak görürler ölümü. Sevinçli ve ümitli oluþlarý ondandýr. O’na ulaþabilmenin heyecanýyla bir hazýrlýk içerisindedirler. Saç ve sakallarýna düþen aklara uzaklardan gelen gümüþ renkli ýþýðýn yansýmasý olarak bakarlar. Aynalara niçin düþman olsunlar ki onlar? Olgunlaþmýþ meyve gibidirler yaz güneþinde. Yüzleri güleçtir, dilleri tatlýdýr, gönülleri engindir, uyarýlarý etkilidir ve onlarýn her biri sýðýnýlacak bir liman gibidir. Zamana tutsak olmakla zamaný tutsak almak bir olur mu hiç!
Yukarýdan aþaðýya býrakýlan bir taþýn hýzýnýn gittikçe artmasý gibi zaman da kýyamete yaklaþtýkça hýzlanmakta adeta. Zamanýn yetersizliðinden yakýnmanýn nedeni de bu olsa gerek. Zorunlu olarak içinde yaþanýlan zamanýn zihnen, kalben dýþýna çýkýp olaylara vahyin penceresinden bakýlmadýkça bu yakýnmalarýn sayýsýnýn ve yoðunluðunun artacaðý kuþkusuzdur.
Altan Murat Ünal