Cemaatten millete By: sumeyye Date: 30 Kasým 2010, 16:48:24
Cemaatten Millete
Fert, cemaat, kavim, millet, ümmet hepsi de ayrý ayrý incelenmesi gereken önemli kavramlardýr. Elbette bu kavramlarýn, kök yapýlarý, terminolojik anlamlarý ve Müslüman’ca bakýþ açýsýndan deðerlendirilmesi gerekir. Sosyal hayatýmýza saðlýklý ve ölçülü yön vermemizde, bu kavramlarýn asýllarýnýn ortaya çýkmasý oldukça önemlidir. Çünkü kavramlar, inanç ve düþünce sistemlerini þekillendirir ve bir takým esaslar ortaya koyar. Toplumlar da, bu esaslara göre yol haritalarýný belirlerler.
Gerçek þudur ki, toplumsal yapýlar fertlerden oluþur. Fertler, binalarýn tuðlalarý gibidir. Saðlam olurlarsa, bina saðlam, çürük olurlarsa da bina çürük olur. Fert, bu yönüyle her þeyin temelidir, fert olmaksýzýn hiçbir þey olmaz. Bundan dolayý fert, iyi bir þahsiyete ve güçlü bir iradeye sahip olmalýdýr. Hür ve doðru düþünebilen, ölçülü davranabilen, dürüstlük ve adaletten ayrýlmayan fertlerin oluþturduðu toplumlar, her zaman baþarýlý olmuþlardýr. Bu açýdan bakýldýðýnda insanda, önce iyi bir fert bilinci oluþmalýdýr. Böylece saðlam yapýlý aileler oluþur. Saðlam aile yapýlarýndan oluþan toplumlar; dinamik, canlý, saðlýklý olur ve geleceði kuþatýrlar.
“Cemaat olmak” meselesi üzerinde durmadan önce, cemaat denilince ne anlaþýlmalýdýr, bunun üzerinde durmak gerekir.
Cemaat, topluluk, toplum, cemiyet ve grup anlamlarýna gelir. Siyasal anlamda, bir ülkede bulunan, dini ya da soyu ve dini bir olan topluluk demektir. Ermeni Cemaati, Yahudi Cemaati, Hýristiyan Cemaati, Müslüman Cemaati gibi…
Dini cemaatler denilince de, bütün dini topluluklar anlaþýlýr. Türkiye’de bu kavram, hem azýnlýklar için hem de Müslümanlarýn oluþturduðu guruplar için kullanýlýr. Müslümanlar arasýndaki tarikatlar için de cemaat kavramý kullanýlýr. Siyasal anlamda çalýþmalar yürüten Müslüman guruplar için de cemaat kavramý kullanýlmaktadýr. Parti Cemaati, þu vakýf cemaati, bu liderin cemaati ve benzerleri gibi…
Bu tarz ifadeler, Türkiyeli Müslümanlar açýsýndan güncel kullanýmlardýr. Ama iþin aslýný araþtýrdýðýmýz zaman, farklý bir anlayýþla karþýlaþýrýz. Günümüzdeki kullanýmlarýn, asýl anlamýndan kaydýðýný müþahede ederiz.
Bu kelimenin kavram olarak kullanýldýðý ilk dönemlere gittiðimiz zaman, Resûlullah (s.a.v.) bu kavramý “ümmet” ve “millet” kavramlarý anlamýnda geniþ bir manada kullanmýþtýr. Ahmed b. Hanbel’in Müsned’inde geçen bir hadiste þöyle buyurmuþtur: “Cemaatten ayrýlan cahiliye ölümü üzere ölür.” Buradaki “cemaat” kavramýyla, o asýrda yaþayan bütün Müslümanlar toplumunu kastetmiþtir. Ýslâm milleti, Ümmet-i Muhammed veya Müslüman ümmet ifade edilmiþtir. Zaten “Ýslâm Cemaati” denilince o zaman anlaþýlan bu kavramlardý. Yoksa bugünkü manada Müslüman topluluklardan biri anlamý taþýmýyordu.
Ayrýca Resûlullah (s.a.v.) bu kavramý, ibadet ve sosyal hayatta da kullanmýþtýr. Cemaatle kýlýnan namazlar teþvik edilmiþ, cemaatin de en az iki kiþi olduðu þu hadis-i þerifle belirtilmiþtir: “Ýki kiþi cemaattir.” Böylece fakihler, bu hadise dayanarak iki kiþinin oluþturduðu topluluðu cemaat saymýþlar ve bu þekilde kýlýnacak namazda cemaat sevabý alacaklarý içtihadýnda bulunmuþlardýr. Yine Resûlullah (s.a.v.), “Üç kiþi yola çýktýðýnda, aralarýndaki birini kendilerine emir seçsinler.” buyurmuþ, sosyal hayatta da yapýlacak iþlerde emir-komuta hiyerarþisi þeklinde bir yapýlanma ile iþleri yürütmeleri, baþýboþ olmamalarý gerektiði vurgulanmýþtýr.
Böylece “cemaat” kavramý geniþ anlamda, siyasal bir mana yüklenmiþ, millet ve ümmet kavramlarýyla ayný anlamda kullanýlmýþtýr. Bu çerçevede cemaat, millet ve ümmet, bir dini inanca baðlý olan bütün fertleri kapsayan toplum anlamýndadýr. Ýslâm Cemaati, Hýristiyan Cemaati, Yahudi Cemaati denilince o dine inanan bütün fertler kastedilir. Ýþte asýl itibariyle ve siyasal anlamda “cemaat olmak” denilince, anlaþýlmasý gereken husus bütün Müslümanlardýr. Yoksa anlaþýlmasý gereken, küçük küçük guruplar veya topluluklar deðildir.
Cemaat kavramýný geniþ anlamda aldýðýmýzda, toplumsallaþmak ile ayný anlamda kullanýldýðýný söyleyebiliriz. Toplum olmak da, siyasal anlamda belli inanç veya düþünce sistemi ya da bir soy çerçevesinde bir araya gelmek ve birbirine baðlý olmak demektir.
Dar anlamda ise, namaz cemaatinde olduðu gibi “çekirdek/nüve toplum” anlamýnda kullanýlmýþtýr.
Günümüzdeki Müslüman cemaat yapýlarýna baktýðýmýzda, bunlar ister siyasal cemaatler olsun ister tarikat cemaatleri olsun, bir takým eksiklikleri olduðunu belirtmekte yarar görüyoruz. Bu tarz eksiklik ve aksaklýklar, her zaman telafi edilebilir bir düzeydedir. Biz, bu eksiklikleri “Siyasal Duruþ” isimli kitabýmýzda geniþ bir þekilde ele aldýk, orada yapýcý bir þekilde tenkitlerimizi belirtiverdik. Burada sadece tespit ettiðimiz bu baþlýklarý maddeler halinde sunacaðýz.
Öncelikle tarikatlarýmýzda en belirgin eksikliði, “müridin þeyhin karþýsýndaki durumunun, ölünün ðâsilin/ölü yýkayýcýsýnýn karþýsýndaki durumu gibi” deðerlendirmeleridir. Bundan amaç, liderin, önderin, þeyhin ve âlimin hiçbir þekilde tenkit edilemeyeceði meselesidir. Bir nevi, bu ileri gelenlere masumiyet zýrhýnýn giydirilmesi amaçlanmaktadýr. Bu da Ýslâm’ýn ruhuna ve esasýna ters düþmektedir. Ýsmet ve masumiyet, ancak peygamberler için söz konusudur. Onlar dýþýnda hiçbir Müslüman’ýn, konumu ne olursa olsun böyle bir makama haiz olamayacaðýdýr.
Genelde cemaatlerimizin içinde bulunduðu eksiklikleri maddeler halinde þöyle sýralayabiliriz:
1. Ýlmî Yetersizlik
2. Sosyal Yetersizlik
3. Siyasal Yetersizlik
4. Fikir ve Düþünce Alanýndaki Yetersizlik
5. Teblið ve Ýrþad Yetersizliði (Söylem Yetersizliði)
6. Eðitim ve Öðretim Alanýndaki Yetersizlik
7. Halkla Bütünleþmedeki Yetersizlik
8. Tekfir Sorunu ve Yargýsýz infaz
9. Ýç Dünyanýn Ýyileþtirilmesi (Ahlâkîlik) Yetersizliði
10. Ferdi “Önemsememe” Sorunu
11. Hukuk Yetersizliði
12. “Aþýrý Güven” Sorunu
13. “Ýlkeli Davranma” Yetersizliði
14. “Ferdiyetçilik” Sorunu
15. “Dünyevileþme” Sorunu
Bunlardan baþka eksiklikler de var olabilir. Ancak biz, burada öncelikli olanlarý sýralamaya gayret ettik.
Topsullaþmanýn bizatihi deðer olup olmadýðý meselesine gelince, kendi deðerlerimiz içinde “millet” olmanýn bizatihi deðer olduðunu belirtebiliriz. Bu deðerin nasýl oluþtuðu meselesini incelemeden önce, bazý kavramlarý kök ve asýllarý itibariyle hatýrlamaya çalýþalým.
Kavim: Dil, kültür ve töre olarak birbirine baðlý soy ve boy birliðidir. “Halk” ve “ulus” kelimeleri bu anlamda kullanýlýr.
Millet: Bir dinin bütün fertlerinden oluþan, bir inanç ve düþünce sistemi etrafýnda birbirine baðlý olan toplumdur. Bundan dolayý Ýslâm milleti, Hýristiyan milleti veya Yahudi Milleti demek aslýna uygun ve doðru bir kullanýmdýr. Ama Arap milleti, Türk milleti, Kürt milleti, Ýngiliz milleti tarzýndaki kullanýmlar aslýna uygun olmayan yanlýþ kullanýmlardýr. Kur’ânî kavramlarý aslýna uygun olarak kullanmak, her Müslüman’ýn en önemli görevlerinden biridir.
Ümmet: Toplum, yol, din anlamlarýna gelir. Cemaat, millet, kavim manalarý da taþýr. Arap ümmeti, Türk ümmeti gibi… Kendilerine peygamber gönderilen toplum, kavim. Musa (a.s.)’nýn ümmeti, ümmet-i Muhammed (s.a.v.) gibi. Bir peygambere ve dine baðlý olanlarýn tamamý. Müslümanlarýn tamamý gibi..
Ýslâm milleti, egemen olduðu dönemlerde gayr-i Müslim tebaa ile çok güzel toplumsal birlik oluþturmuþtur. Bunun en son örneðini, Osmanlý Devleti “millet” sistemi içerisinde uygulamýþtýr. Bu sistem, çok hukuklu, çok kültürlü, çok kavimli ve çok dinli bir sistemi bir arada barýþ ve huzur içinde bulundurma sistemidir.
Bu sistemi, siyaset olarak en güzel bir þekilde Resûlullah (s.a.v.) uygulamýþtýr. Medine Site Devleti, baðrýnda Medine Vesikasý’na/anayasasýna dayalý olarak Yahudi boylarýný, müþrikleri ve Müslümanlarý taþýmýþtýr. Bu anayasa etrafýnda, Müslümanlar, Yahudiler ve müþrikler ortak paydada birleþmiþlerdir. Peygamber öncülüðünde dürüst, adaletli ve iyi bir yönetim gerçekleþmiþ, on yýl gibi kýsa bir sürede bütün Arabistan Yarýmadasý Ýslâm egemenliði altýna girmiþtir.
Bu toplumun en önemli özelliklerinden birisi de, fert ve toplum arasýndaki dengeyi ve ölçüyü kurabilmiþ olmasýdýr. Kanunlar ve kararlar, ne Kapitalizm gibi ferdin lehine, ne de Sosyalizm gibi toplum lehine alýnmýþtýr. Özellikle bu toplumda, ferdin lehine toplumun aleyhine veya toplumun lehine ferdin aleyhine olan bir iþlem yürütülmemiþtir. Ferdin ve toplumun menfaati birlikte gözetilmiþ ve her ikisinin hüviyeti birlikte korunmuþtur.
Müslümanlara Ýslâm Hukuku, diðer inanç sahiplerine de kendi hukuklarý uygulanmýþtýr. Yahudiler, kendi aralarýndaki problemlerini “Yahudi Þeriatý” ile çözümlemiþlerdir. Müslümanlar arasýnda kavim, kabile ve aþiret üstünlüðü gözetilmemiþtir.
Ýslâm milleti, ýrka, aþirete, kabileye dayalý bir toplum deðildir. Ayný zamanda bir sýnýfa, bir zümreye veya bir sülaleye baðlý bir toplum da deðildir. Yüce bir din etrafýnda bir araya gelmiþ halklardan oluþan bir inanç toplumudur.
Siyasetin, hukukun, ekonominin, sosyal yapýnýn, ticaretin, ahlâkýn ve her þeyin aslýný ve temelini ilâhî olanýn oluþturduðu, vahye dayalý ve her þeyin dünya ile sýnýrlý görmeyip âhirete iman eden bir toplum yapýsýdýr.
Hukuka ve adalete dayanan, bunlara baðlý olan, hukukun üstünlüðünün uygulandýðý ve hakkaniyetin gözetildiði hukuk ve adalet toplumudur.
Ýþte bu temel nitelikler, Ýslâm toplumunun esaslarýný oluþturur.
Günümüzde yapýlmasý gereken de, cemaatlerin, tarikatlarýn, Müslüman ülke ve devletlerin Ýslâm milletini oluþturma ve gerçekleþtirme yolunda adýmlarýný sýklaþtýrmalarý ve gayret etmeleridir. Ancak bu þekilde Müslümanlarýn birlik ve beraberliði saðlanmýþ, tek bir Ýslâm gücü meydana gelmiþ olur. Böylece cemaatten millete giden yol bu þekilde tamamlanmýþ ve gerçekleþmiþ olur.Mehmet Çelen