Dini makale ve yazýlar
Pages: 1
Kaza By: sumeyye Date: 25 Kasým 2010, 14:50:23
Kaza


“(Artýk her) nefis önceden takdim ettiklerini ve ertelediklerini bilip öðrenmiþtir.

Ey insan üstün kerem sahibi Rabbine karþý seni aldatýp yanýltan nedir?”(82/5,6)

Baþý önünde, yüzü simsiyah kesilmiþ bir þekilde, gözleri korkudan, gözleri utançtan, gözleri bir zamanlar bakýp da göremediklerini artýk açýk-seçik görmenin þaþkýnlýðý içinde düþündü insan…

Ne kadar da zor bir soruydu bu? Hayýr, daha öncesinde karþýlaþmamýþtý böyle bir soruyla… Ve böyle bir soruyla karþýlaþacaðýný da tahmin etmiyordu. Bundan dolayý onca þey bilmesine raðmen bunu bilemedi. Hem bilinecek, söylenecek ne kalmýþtý ki?

Sadece hatýrladý. Bir saman yýðýnýnýn içine düþen küçük bir kývýlcýmýn her þeyi bir anda küle çevirmesi gibi bir iç yangýnýyla hatýrladý.

 “Bugün hatýrladý. Ama bu hatýrlamadan ona ne fayda?”  (89/23)

En ufak ayrýntýyý, ‘aman caným bir þey olmaz’ dediði þeyleri, unuttuklarýný, sonra yaparým deyip yapmadýklarýný… Her þeyi ama her þeyi…

Bazen kendisi de inanamýyordu yaptýklarýna. Aðzý açýk kalmýþ bir þekilde seyrediyordu. ‘Ömrüm’ diye adeta inliyordu baktýkça, ömrüm…

Gördüklerinden sonra anladý ki, aslýnda kendisinden bir yanýtta beklenmiyordu. Çünkü her þey ortadaydý. Bu hayatýn hangi tarafýndan tutsan elinde kalýrdý. Bu ömrü ‘güzel’ diye nitelendirmek mümkün deðildi.

Halbuki dünyadayken ne çok kiþi kendisine, yaþadýðý hayata imrenirdi…Ve bu gururlandýrýrdý kendisini. Baþý daha bir dik yürürdü yollarda. Yaptýklarýnýn doðrululuðundan emin bir þekilde hýrsla gece, gündüz çalýþmaya devam ederdi. O an için hayatýnýn en önemli olan þeyleri, þimdi nasýlda düþmüþtü gözünden. Keþke farklý þeyler yaþasaydý. Keþke baþka türlü olsaydý… Keþke arkadaþýnýn söylediklerini dinleseydi…

Hukuk fakültesinden birlikte mezun olmuþlardý. Çok samimi olmasalar da ara sýra görüþürlerdi. Derslerinde baþarýlý olduðu kadar sosyal hayatta da oldukça aktifti. Ne  zaman iyi bir þeylerden bahsetse ‘dünyayý kurtaracak adam’ diye dalga geçerlerdi kendisiyle.

“-Dünyayý deðil ama kendimizi kurtarmakla sorumluyuz arkadaþlar!” diye ciddiyetini bozmadan anlatmaya devam ederdi.

Bir gün üniversitenin bahçesinde, arkadaþlar oturmuþ hayallerini anlatýyorlardý. Oda ordaydý ve dikkatlice dinliyordu anlatýlanlarý. Sýra kendisine geldiðinde bir soruyla baþladý cümlelerine: “- Arkadaþlar affedersiniz ama kaç yýl yaþamayý düþünüyorsunuz?” Afallamýþtýk. Ne diyordu böyle? Þaþkýn bakýþlarýmýz altýnda devam etti sözlerine: “-Galiba her biriniz yudumlamýþsýnýz a-bý hayat suyundan…Ölmeyi hiç düþünmüyorsunuz galiba...Ýþte bu yüzden unuttuðunuz bir þeyi hatýrlatmak istiyorum size: Her birimiz küçükken nasýl doðduðumuzu merak ederdik deðil mi? Leylek hikayeleri, yolda bulmalar…Neyse bunu sonrasýnda öðrendik ama bir þeyi daha merak etmeli deðil miydik: Nerden geldiðimizi…Gözümüzü burada açtýk ama öncesinde nerdeydik? Annemiz, babamýz, dedemiz, ben, sen, o… Hepimiz nerdeydik? Kendi kendimize olmadýk herhalde. Ýnsan eliyle doðduk lakin insan tarafýndan yaratýlmadýk pekala…öyleyse…Arkadaþlar! Söylemeye çalýþtýðým þey þu: Hiç birimiz buralý deðiliz! Baþka bir âlemden geldik buraya ve yeniden döneceðiz bir zaman kaldýktan sonra. Bizi bekleyen ebedi bir hayatý yaþamak üzere. Ama hayaller nedense bahsetmiyor bundan. Her biriniz Karun kadar zengin olmak ve Firavun gibi sözünüzün geçtiði bir mecliste kendinizi otorite görmek istiyorsunuz.

Küçüklüðümüzü hatýrlayalým..aðaçlarý, kuþlarý, oynadýðýmýz oyunlarý…Ali’nin bilyeleri sizinkinden fazla diye aðlamalarýnýzý…Peki ya þimdi? Ali’nin arabasý var, sizinki yok diye, Ali’nin birden fazla evi var sizinki tek diye, Ali yat sahibi , ‘ben olamadým’ diye mi üzülecek, bunun için mi hýrslanýp daha iyisini almak için hayatýnýzý tüketeceksiniz? Bütün gayemiz bu mu olmalý? Yeryüzünde teneffüs edebileceðimiz yeteri kadar hava varken birbirimize attýðýmýz bu havalar niye, kime?

Bir gün göreceðiz ki ‘bizim’ diye sarýldýklarýmýz ne bizim ne de bir baþkasýnýndýr. Sadece… Sadece bir zaman kullanýyoruz  ve sonra býrakýp gidiyoruz. ‘okunup biten bir kitap gibi’ geçerken yýllar bütün beklentilerimiz bu kadar mý?

Hâlbuki zaman biz büyüdükçe sanki daha bir hýzlandý deðil mi? Adeta hýz seviyesi gittikçe yükselen bir araçta seyahat ediyoruz. Fakat inanýn, bu hep böyle olmayacaktýr. Bir zaman sonra yavaþlayacaktýr bu araç. Ve bir gün ‘inecek var’ denip duracaktýr. Bu defa baþkasý deðil bizizdir inecek olan. Lakin kendimizde inemeyiz. Bir ölüyüzdür çünkü. Ve hayat cümlelerimizin sonuna nokta konulmuþtur. Oysa yarým kalan bir çok þey vardýr. Ancak bitmez, bu dünyanýn kederi, sevinci, hayali, isteði, ümidi…Hiç bitmez…

Ama senin hayatýn sona ermiþtir. Bir tek sen ve yaptýklarýn baþ baþa kalmýþsýndýr. Her þey topraðýn üstünde ama sen altýndasýndýr. Lakin hep  böyle de kalacak deðilsin. Bir gün bu dünyanýn da öleceði gün gelir. Ve sonra çaðrýlýrsýn. Dönüþ zamanýdýr. Huzurda toplanma vaktidir. Fakat kimileri huzursuzdur. Çünkü böyle bir günün olmadýðýný sanmýþlar, aldanmýþlardýr. Piþmanlýklarý her hallerinden belli de olsa artýk hatalarý telafi etmek mümkün deðildir. Ýþte bunun için…” diye devam edecekken arkadaþlardan biri araya girdi: “-Bunun için derse katýlma zamaný. Tabi, senin dersler iyi, böyle þeylerle uðraþacak zaman bulabilirsin. Ancak biz de durumlar çok iyi deðil. Sen bunlarý boþ ver de notlarý nasýl yükseltebileceðimizi anlat bize.” Herkes yavaþ yavaþ toparlanmaya baþlarken kimse o arkadaþýn yüzüne bakamýyor ve bir an önce yanýndan ayrýlmak istiyorlardý. Ben de ayný þekilde kitaplarýmý toparlarken bana bakan gözlerinden, gözlerimi kaçýrýyor giden arkadaþlara yetiþmeye çalýþýyordum. Ama ‘Salih’ deyince durmuþtum. ‘sen onlar gibi deðilsin Salih’ dedi. Bir gün bunlarý anlayacaðýna ve adýna yaraþýr bir hayat yaþayacaðýna inanýyorum. Eminim ki bir gün anlayacaksýn…”

Offf… Offf… Evet, anlamýþtý her þeyi. Ama ‘o gün’ bugün mü olacaktý? Neden… neden daha önce düþünmemiþti ki bunlarý? Çünkü annesi, çünkü babasý, çünkü etrafýndaki herkes bunlarý yaþamak için ilerde de zamanýnýn olacaðýný, dolayýsýyla þimdi hayatýný doyasýya yaþamasýný ve iþine, gücüne, parasýna bakmasýný söylüyorlardý. Evet, evet suçlu onlardý… Peki ya kendisine ne denilmeliydi? Doðru ile yanlýþý ayýrt edemez miydi? Ahh…Ahh…Ne yapacaktý þimdi?

Keþke bir fýrsatý daha olsaydý… Keþke dünyaya yeniden dönebilseydi… Rabbinin istekleri doðrultusunda, adýna yaraþýr bir hayat yaþayabilseydi… Fakat kaide belliydi: Unutan, unutulacaktý.

Piþmanlýðý büyüdü, korkusu arttý…Bir fýrsat daha…Lütfen bir fýrsat daha, diye haykýrdý…

Sesini duyan annesi hemen yataðýnýn baþýna koþarken, babasý hemþireyle doktora haber vermeye gitti. Hasta soluk soluða kalmýþ bir þekilde gözlerini yavaþça açmaya çalýþtý. Gördüðü bu beyaz þeyler zebaniler miydi? Kendisini götürmeye gelmiþlerdi deðil mi?

“- Oh Salih Bey, nihayet kendinize gelebildiniz. Üç gündür ne çok korkuttunuz bizi. Ama neyse, geçti hepsi, atlattýnýz.

Bu söylenenler de neyin nesiydi?  Neden bahsediyorlar, diye düþünürken etraftakiler yavaþ yavaþ belirginleþmeye baþladý.

Baþucunda bekleyen zebaniler deðil, doktor ve hemþirelerdi. Biraz geride ise annesi ve babasý sevinçli gözlerle kendine bakýyorlardý. Neler olmuþtu böyle! Kolu, bacaðý sargýlar içindeydi. Anlayabildiði tek þey galiba, henüz ölmemiþti. Oh, diye derin bir nefes aldý. Yaþamak, ne güzeldi…Galiba istediði fýrsat kendisine verilmiþti. “Ahh oðlum”, diye kendisine sarýlan annesine manidar baktý ama… “Ah oðlum, nerden baþýmýza geldi bu berbat kaza?”

Berbat kaza mý? Evet, evet bir kaza geçirdiðini hatýrlamaya baþladý. Bürosundan çýkmýþ, arabasýna binmiþ, eve doðru gidiyordu. Zihni, o sabah girdiði ve  kazandýðý dava ile meþguldü. Sanýðýn ‘ben masumum’ demelerine kimse aldýrýþ etmiyor, herkes kendisine, sunduðu delillere ve sözlerini teyit eder þekilde konuþan þahitlere bakýyordu.ve sonunda sanýðýn ‘suçlu’ olduðuna karar vermiþlerdi. Ama aslýnda o da bu iþi tezgahlayanlar gibi biliyordu ki sanýk suçsuzdu. Ancak kendisini bu deðil aldýðý para ilgilendiriyordu. Yani kimin parasý varsa, haklý o idi.düzen böyleydi burada. Kendisi mi deðiþtirecekti?” diye yaptýðýnýn doðruluðuna dair kendisini ikna etmeye çalýþýrken ne kadar hýz yaptýðýný fark edememiþ ve virajý dönerken aniden karþýlaþtýðý kamyonla çarpýþmaktan kurtulamamýþtý. Sonra… Sonra buradaydý iþte.  Ama,  ohh. Neyseki buradaydý. Daha fazla geç olmadan her þeyin farkýna varmak…Ýþte bu çok güzeldi. Aðrýlarýný, sancýlarýný unutturacak kadar güzel. Her ne kadar annesi kazayý ‘berbat’ olarak nitelendirse de kendisi öyle düþünmüyor, biraz zor olsa da aklýnýn baþýna gelmesine seviniyor, yeni bir hayata baþlamanýn sevinci içinde Rabbine þükürlerini sunuyordu…

 

Besime Özgür

radyobeyan