Makale Dünyasý
Pages: 1
Bana bir yer ver kalbinde By: sidretül münteha Date: 07 Kasým 2010, 21:31:30
Bana Bir Yer Ver Kalbinde Benimdir Diyeyim


"Bir gece kalsýn yanýnda, dinlensin gönlüm”1

Bir insan taþa benzetilse nasýl olur? Yani: "Ýpek gibi” deriz, "gül gibi” deriz, "ceylân gibi” deriz... Bir insan için "taþ gibi” deyince kalbinin ne denli katý olduðu anlaþýlýr... Ben, þimdi o müthiþ âyet-i kerîmeyi de eklemek istiyorum taþýn tedâîleri arasýna:
"Ama bütün bunlardan sonra kalpleriniz katýlaþtý, kaya gibi hatta daha da sert oldu. Çünkü unutmayýn, öyle kayalar var ki, içinden ýrmaklar fýþkýrýr ve öylesi de var ki, yarýldýðýnda içinden su çýkar; bazýsý da Allah korkusuyla (yerinden kopup) aþaðý yuvarlanýr. Allah, yaptýklarýnýzdan gafil deðildir!”2
Bana dokunan asýl benzetme, Hýzýr -aleyhisselâm-'ýn talebelerinden birine verdiði taþ örneði:
"-Bu taþýn neresini görüyorsun? Bu yüzünü... Bütün yönlerini göremiyorsun. Arkasýný, saðýný, solunu ve içini göremiyorsun. Nasýl görünüyor? Gri, mat, soðuk... Ama kýralým taþý, bak, içinde rengârenk kývrýmlar, çizgiler var. Þaþýrtýcý deðil mi? Hadiseler de böyledir... Bir sana görünen yönleri vardýr, bir de asýllarý, baþka yönleri...”
Meþhur Hýzýr dersi... Ýnsana, Kur'ân'ý ve hikmeti öðreten Rahmân'ýn gönül rýzký...
* * *
Senin hakkýnda ne çok konuþan var, Rabbim! Senin hakkýnda ne çok konuþuyoruz! Bilmediðimiz hâlde... En yakýnlarýmýz için bile gün gelip: "Hiç tanýmamýþým...” dediðimiz hâlde... Kâ'býna varýlmaz bir ummâný küçücük yüreðimize týktýðýmýzý sanarak...
Ýnsanlar birbirini seviyor. Ýnsanlar birbirini terk ediyor. Terk edilen, edeni özlüyor Rabbim... Hem öyle özlüyor ki, uykusu, rüyasý, bakýþý, bekleyiþi, arayýþý, gülüþü, aðlayýþý o oluyor. Hep bekliyor, döner ümidiyle, geçmiþ güzel günlerin hayâliyle tesellî ve güç bularak, destek alarak bekliyor. Bir gün dönecek...
Ve ben günlerdir, aylardýr, yýllardýr Sen'sizim. Böyle namazdayken de Sen'sizim. Sen'i anlatýrken de, anarken de...
Hemen duyduklarým ve okuduklarým hücum ediyor hâlimi izah için... Ben Sen'i çok özledim! Ýþte o insan taþa benzer ki, üstüne yaðmur yaðar da suyu, damlasý yüreðine sýzmaz. Yaðmurun güzeli, yüreðe yaðandýr. Neyleyim camlarýmdan süzülüp inen damlayý? Yüreðime sýzsa ya...
Seher rüzgârý mahzûn ve yetimce sokuluyor perdelerime. Gece bana hiç görünmeden kayboluyor arka sokaklarýmda. Güneþin baþý dik, gözleri ufuklarda, küskün bana... Nicedir yüzünü aðartmadým insanlýðýn!.. Günlerin bereketi yok, sohbetin bereketi yok, yaþamanýn bereketi yok... Biraz temizlikte ferahlýk var, biraz tebdîl-i mekânda, seyahatte... Her gittiðin yere, kendini de götürdüðün için ne ibadette, ne hizmette, ne gözyaþýnda incelme ve derinleþme görülüyor.
Ben Sen'i özledim Rabbim!.. Bütün insan yanýmla, bütün rûhumla özledim. Zihnimi öyle yüklüyorum ki, uyanýkken, rüyada bile kaçamýyor rûhum nefsimden.
Ben Sen'i özledim Rabbim, diyorum kalbim gözlerime sarýlýp aðlýyor hýçkýrarak! Ben Sen'i özledim Rabbim... Sana Âdem'in irfânýyla sýðýnmayý: "Zalemnâ enfüsenâ: Biz nefsimize zulmettik” demeyi, Nûh'un gemiyi hazýrlarken büründüðü hâli (Bir azabý beklemek ne müthiþ bir rûh kuvveti ve iman gerektirir; ey depremi bekleyen þehirliler, biz biliyoruz deðil mi?!), Davud'un zikrini, Süleyman'ýn dengesini, Ýbrahim'in teslimiyetini, Mûsâ'nýn âidiyetini, Ýsâ'nýn merhametini, Cenab-ý Ahmed-i Muhammed Mustafâ'nýn muhabbetini... Onlarýn ve sahabe-i kiram hazarâtýnýn, altýn silsilenin her bir halkasýnýn Sana lâyýk amellerini, hizmetlerini, ibadetlerini, zikirlerini, þükürlerini sunmak mümkün olsaydý biraz...
"Âlemin ortasýnda, kimsesizliðin sesinde
Buðusunda sabahýn”3
Ve ben, rûhum bir an önce sana yükselsin isterdim, böyle garip ve yalnýz bu çöllerde... Bana mahkûm... Her þey bir sembol olsa bile aranýzda, kulak nefsimse eðer, duymuyor... Seni bütün rûhumla özledim Rabbim!.. Mûsâ peygamber, mukaddes Tûvâ Daðý'na nasýl iþtiyakla týrmanýyordu kim bilir?.. Özlemin böylesine can fedâ; neticede vuslat mümkün... Ben de özledim ey bir gün bana:
"-Ben sizin Rabbiniz deðil miyim?” diyen Rabbim, özledim...
* * *
Ömer Seyfettin'in Forsa adlý bir hikâyesi vardýr. Tüm öykülerinde olduðu gibi bir vurgun taþýr içinde... Bir forsa4 öyküsü...
En ünlü, en tanýnmýþ Türk gemicilerdendir Memiþ Kaptan. Daha yirmi yaþýndayken, Cebel-i Tarýk Boðazý'ný geçmiþ, poyraza doðru haftalarca, aylarca, kenar kýyý görmeden gitmiþ, rastgeldiði ýssýz adalardan vergiler almýþ, irili ufaklý donanmalarý tek baþýna hafif gemisiyle yenmiþtir. O zamanlar Türkeli'nde nâmý dillere destandýr. Padiþah bile onu, saraya çaðýrtmýþ, serüvenlerini dinlemiþtir. Çünkü o, Hýzýr -aleyhisselâm-'ýn gittiði diyarlarý dolaþmýþtýr. Öyle denizlere gitmiþtir ki, üzerinde daðlardan, adalardan büyük buz parçalarý yüzmektedir. Oralarý tümüyle baþka bir dünyadýr. Altý ay gündüz, altý ay gece olmaktadýr! Karýsýný, iþte bu, yýlý bir büyük günle bir büyük geceden oluþan baþka dünyadan almýþtýr. Gemisi altýn, gümüþ, inci, elmas, tutsak dolu vatana dönerken deniz ortasýnda evlenmiþ, oðlu Turgut, Çanakkale'yi geçerken doðmuþtur. Þimdi ne hâldedirler acaba?
Otuz yaþýnda, dinç, levent, güçlü bir kahramanken Malta korsanlarýnýn eline düþer Memiþ Kaptan. Yirmi yýl onlarýn kadýrgalarýnda kürek çeker. Yirmi yýl iki ayaðýndan rutubetli bir geminin dibine zincirlenmiþ bir hâlde yaþar. Ama yirmi yýlýn yazlarý, kýþlarý, rüzgârlarý, fýrtýnalarý, güneþleri onu eritemez. Yalnýz abdest alamadýðý için üzülür. Hep güneþin doðduðu yaný sol ilerisine alýr, gözlerini kýbleye çevirir, beþ vakit namazý gizli iþaretle yerine getirir. Elli yaþýna gelince, korsanlar onu, "Artýk iyi kürek çekemez!” diye bir adada satarlar. Efendisi bir çiftçidir. On yýl kuru ekmekle onun yanýnda çalýþýr. Allah'a þükreder, artýk bacaklarýndan mýhlý deðildir, abdest alabilmektedir. Kýblenin karþýsýna geçer, unutmadýðý âyetlerle namaz kýlar, dua eder. Bütün umudu, doðduðu yere, Edremit'e kavuþmaktýr. Otuz yýl içinde bir an bile umudunu kesmemiþ: "Öldükten sonra dirileceðime nasýl inanýyorsam, elli yýl tutsaklýktan sonra da ülkeme kavuþacaðýma öyle inanýyorum!” demiþtir. Kýrk yýldýr, yalnýz taht yerinin, Ýstanbul'un minareleri, ufku, hayalinden hiç silinmemiþ, "Bir gemim olsa gözümü kapar, Kabataþ'ýn önüne demir atarým!” diye düþünmüþtür.
Altmýþ yaþýný geçtikten sonra efendisi, onu sözde özgür býrakýr. Bu, özgür býrakmak deðil sokaða, periþanlýða atmaktýr. Yaþlý tutsak, bakýmsýz bir baðýn içinde yýkýk bir kulübe bulur. Ýçine girer. Kimse bir þey demez. Ara sýra kasabaya iner, yaþlýlýðýna acýyanlarýn verdiði ekmek paralarýný toplayýp döner. On yýl daha geçer. Artýk hiç gücü kalmamýþtýr. Hem bað sahibi de artýk onu istememektedir. Nereye gidecektir?
Tam o günlerde yaþlý tutsak rüyasýnda, aðýr bir Türk donanmasýnýn limana girdiðini görür. Kasabaya giden yola birkaç bölük asker çýkarmýþlardýr. Yataðanlar, kalkanlar güneþin yansýmasýyla parlamaktadýr. Bunlar Türk gemileridir! Kýyýya yanaþmaktadýrlar. "Bizimkiler! Bizimkiler!” diye baðýrýrken uyanýr.
Memiþ Kaptan, her gece uykusunda, kendisini kurtarmak için birçok geminin pupa yelken geldiðini görmektedir. Tutsak olalý kýrk yýlý geçmiþtir. Kýrk yýllýk bir rüyadýr bu... Türklerin, Türk gemilerinin geliþi.. "Kýrk yýl görülen bir rüya yalan olamaz!” demiþtir hep.
Doðrulur... Limana bakar. Gerçekten, kalenin karþýsýnda bir donanma gelmiþtir. Kadýrgalarýn, yelkenlerin, küreklerin biçimine dikkat eder. Sararýr. Yüreði hýzla çarpmaya baþlar. Karaya çýkan bölükler, ellerinde al bayraklar, kaleye doðru ilerlemektedirler. Kýrk yýllýk bir beklemenin son çabasýyla davranýr. Kýyýya doðru koþar, koþar.
Kim olduðunu öðrenen leventler onu hemen kaptanýn huzuruna çýkarýrlar. Büyük sürpriz burada ortaya çýkar iþte!
"-Sen, Kaptan Kara Memiþ misin?”
"-Evet!           
"-Hýzýr -aleyhisselâm-'ýn geçtiði yerlerden geçen sen misin?”
"-Benim.”
"-Aç bakayým sað kolunu.”
Ýhtiyar, kaftanýn altýndan kolunu çýkarýp kaptana uzatýr. Pazusunda derin bir yara izi vardýr. Bu yarayý, gecesi altý ay süren o adadan karýsýný kaçýrýrken almýþtýr. Yara izini gören kaptan, ihtiyarýn ellerine sarýlýr. Öpmeye baþlar. Bu, Memiþ Kaptan'ýn oðlu Turgut'tur!
Lâkin hasret gidermeye vakit yoktur. Hemen karaya çýkýp savaþa katýlmak gerekmektedir. Memiþ Kaptan'ýn da hazýrlandýðýný gören oðlu, babasýnýn ellerini öperek:
"-Vatanýný, sevdiklerini göremeden seni tekrar kaybetmeyelim baba!” diye yalvarýr. Ýhtiyar kaptan, kafasýný kaldýrýr, göðsünü kabartýr, âdeta gençleþmiþ gibidir. Bayraðý iþaret eder:
"-Þehit olursam bunu üzerime örtün! Vatan, al bayraðýn dalgalandýðý yer deðil midir?”
Özlemini çektiðin þeyin, her gece rüyasýný görmek lâzým... Ben her an rüyasýndayým. Gerçek olan, Sensizliðimdir... Rabbim, Sen'i özledim...
Hýzýr -aleyhisselâm-'ýn geçtiði yerlerden geçtikten sonra mâneviyât korsanlarýnýn eline esir düþmek... Bir nebze kolay, sabrý ve tesellisi var. Her gece rüyada kurtulduðunu görmek, tam kýrk yýl... Sonra Mevlâ, evlâdýný göndersin seni kurtarmaya. Arkanda bir evlât, bir eser, bir iz býrakmýþsan... Ya hiç yol iz bilmiyorsan, ya hiç iþe yarar bir amelin olmamýþsa... Yine de korsanlarýn elindeysen? Kýrk yýl, dünya gemisinde kürek çekmek, ayaklarý zincirli, prangalý, sevmediðin bir þeyin ilerlemesine yardým etmek; rüyasýzlýk, kurtuluþsuzluk... Rabbim, Sen'i özledim ben!
Benim bir yanýmda bu ihtiyar forsa var. Umudu temsil ediyor... Yüzaký'ndan öðrendiðim o harika tarifle:
"Hedefler ne olursa olsun onlara ulaþmak için gerekli irade ve yönteme sahip olduðumuz inancý var.”5
Ýblis, Arapça'da "umutsuz” demekmiþ... Ýnsan; bir yaný toprak, bir yaný ilâhî bir nefha... Âdem -aleyhisselâm-, toprak sert ve zorludur diye çiftçiliði Kâbil'e vermiþ; hayvanlar hassastýr ve yumuþaklýk ister diye hayvancýlýðý Hâbil'e... Umut zor... Güneþ, hava, su, baþka tesirler altýndaki bir forsa ve onun toprak yaný umut... Sanýlanýn aksine, cemâl ile celâl kesin çizgilerle ayrýlmýþ mýdýr? Kývrým kývrým celâl içinde cemâl, cemâl yüzünde celâl...
Bir yanýmda ise Kutad gu Bilig'deki6 Aytoldý... Geceleri rüyasýnda, kýrlarda yelelerini savurduðunu gören atlar gibi nefsim... Eðitilmeye muhtaç... "Atlara fýsýldayan”7lardan biri lâzým...
"Bu Aytoldý üzülüp çok aðladý
Baþýný göðe çevirdi, dedi:
Ey Rabbim, men senden özge tanrý bilmedim!”8
Ben böðrümde, tam da sol yanýmda yumru bir taþ taþýyorum nicedir. Ýçinden kaynayýp kaynayýp taþan gözyaþlarýna mukâvemetsiz, rûhunda Rahmânî bir sýr taþýyan donuk, gri, soðuk bir taþ... Nicedir yuvarlanýp gidecek bir uçurumdan... Ama korkundan deðil Rabbim: Hasretinden!..
Ve ben, Sen'i çok özledim!.. Her gece koynumda taþýdýðým ipek bir mendili çýkarýp koklar gibi kalbimi çýkarýp öpüyorum ben... Özleminle dolu ya, ýrmaklar fýþkýrýyor gözlerimden; kalbim ortasýndan ikiye ayrýlýyor; gökkuþaðýna dönüþüyor hislerim... O kapýdan rûhuma kaçýyorum her gece... "Ve nefehnâ”ya bir pencere açýlýyor; dolunay, âyine oluyor vechine... Ne yana baksam, evet, Sen oluyorsun sanýyorum, avunuyorum hayalin ile... Güneþ hüsranýma doðuyor her sabah. Rabbim, Sen'i çok özledim!
Yâ Rabbi, Sen'i zikir, Sen'i tefekkür, Sana þükür ve Sana güzelce ibadet etmek için bize yardým et... Kulluðun, ki tadýna doyulmaz, bizi o nîmetten mahrum eyleme bir ömür... Kulluðun, ki özlemimin zirvesidir; bana, Sana ulaþtýðým bir yol baðýþla fýtratýmdan...
"Müsta'id kýl yoð ise isti'dâdým.”9

 

1 Tanrý Misafiri, Söz : Fikret Þeneþ, Müzik : Rahbani Brothers.
2 (Âl-i Ýmran, 74) "Kayalardan ýrmaklarýn fýþkýrmasý” veya "suyun çýkmasý” benzetmesi, tam aksini, yani, kuraklýðý ve cansýzlýðý tasvir eder ve böylece Kur'an'ýn, Ýsrailoðullarý'na yönelttiði rûhî çoraklýk ithamýna bir atýfta bulunur.” (Kur'ân Mesajý, Muhammed Esed)
3 Adam Gibi.
4  Forsa: Gemilerde kürek çeken tutsak veya hükümlü kimse.
5  Yüzaký Dergisi, "Duygularý ve Kendimizi Yönetmek”, Turgay Þirin, Temmuz 2006, sayý: 17, s. 38.
6  Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacip'in, Karahanlý Türkçesiyle (Hakaniye Türkçesi), aruz vezninin "feûlün feûlün feûlün feûl” kalýbýnda yazýlmýþ mesnevisidir. 6645 beyitten oluþur.
Siyasetname nitelikleri taþýyan bir öðüt; din, mitoloji, felsefe, aile düzeni, ahlak, devlet ve saray örgütü, ordu, gelenek ve görenek, tarým, hayvancýlýk, el sanatlarý vb. konularda bilgilerin yer aldýðý bir kaynak niteliðindedir. Bunlarýn içinde pek çok sözün kaynaðýnýn hadislere dayanmasý, esere ayrý bir deðer katar ve ilk Ýslâmî Türk eseri olan Kutadgu Bilig deðerler bakýmýndan Ýslâmiyet'e dayanýr. Böylece eser, dünyâ ve âhiret saâdetinin ancak bu þekilde bulunacaðý fikrini iþler. Yûsuf Has Hacip, bu yönü ile ilk Türk eðitimcilerindendir. Zâten Kutadgu Bilig "dünyâ ve âhiret saâdetini gösteren bilgi” demektir.
11. yüzyýlýn baþlarýnda Balasagun'da doðmuþ olan Yusuf Has Hâcib, asil bir aileye mensuptur. Balasagun'da yazmaya baþladýðý Kutadgu Bilig'i (Mutluluk Bilgisi) 1069 yýlýnda Kaþgar'da tamamlayarak Karahanlý hakanlarýndan Ebû Ali Hasan bin Süleyman Arslan Hakan'a sunmuþtur.
7 Robert Redford'un "Atlara Fýsýldayan Adam” filminden mülhem.
8 "Ey Rabbim, ben, senden baþka ilah tanýmadým!”
9  Þeyh Gâlib. "Kabiliyetim yok ise kabiliyet lutfet”



Ayþenur Vural

 

Ynt: Bana bir yer ver kalbinde By: manas Date: 07 Kasým 2010, 22:23:57
Allah razý olsun kardeþim..yine dokundunuz gönül telime..gecenin bir vaktinde böyle güzelliklere eriþtirene sonsuz hamd olsun..Rabbim daim eylesin inþaallah..
Ynt: Bana bir yer ver kalbinde By: sidretül münteha Date: 08 Kasým 2010, 17:05:24
Amin ecmain inþaallah bir þeyler hissettirebildiysek ne mutlu..

Selametle

Ynt: Bana bir yer ver kalbinde By: sumeyye Date: 10 Kasým 2012, 16:23:33
s.a.. ; her taþin cevheri diþtan görülmez yalin haline bakip yapariz hemen birkaç yorum ama soðuk ve mat olan taþa bakmayi denedin mi içine..? Konu tek kelimeyle çok güzeldi sonundaki duaya da can-i gönülden amin amin amin inþaallah..Nereye gidersek gidelim sorunlarda bizimle beraber gelse de sabir zirhina bürünenlerden oluruz inþaallah..Rabbim c.c razi olsun kardeþim.
Ynt: Bana bir yer ver kalbinde By: Rüveyha Date: 22 Kasým 2013, 23:32:57
Allahým ne güzel bir yazý..Amin böyle güzel paylaþýmlar okudukça insanýn ufku açýlýyor.. Kulluðun, ki özlemimin zirvesidir; bana, Sana ulaþtýðým bir yol baðýþla fýtratýmdan...Bu Rabbimiizn bir kelamý bence..Allah söyleti derler ya, iþte öyle ..Her cümlesi maneviyat kokuyor..Rabbim razý olsun.
Ynt: Bana bir yer ver kalbinde By: sümeyra Date: 23 Kasým 2013, 10:25:21


      6  Kutadgu Bilig: Yusuf Has Hacip'in, Karahanlý Türkçesiyle (Hakaniye Türkçesi), aruz vezninin "feûlün feûlün feûlün feûl” kalýbýnda yazýlmýþ mesnevisidir. 6645 beyitten oluþur.
Siyasetname nitelikleri taþýyan bir öðüt; din, mitoloji, felsefe, aile düzeni, ahlak, devlet ve saray örgütü, ordu, gelenek ve görenek, tarým, hayvancýlýk, el sanatlarý vb. konularda bilgilerin yer aldýðý bir kaynak niteliðindedir. Bunlarýn içinde pek çok sözün kaynaðýnýn hadislere dayanmasý, esere ayrý bir deðer katar ve ilk Ýslâmî Türk eseri olan Kutadgu Bilig deðerler bakýmýndan Ýslâmiyet'e dayanýr. Böylece eser, dünyâ ve âhiret saâdetinin ancak bu þekilde bulunacaðý fikrini iþler. Yûsuf Has Hacip, bu yönü ile ilk Türk eðitimcilerindendir. Zâten Kutadgu Bilig "dünyâ ve âhiret saâdetini gösteren bilgi” demektir.

    Yaþadýðý yerler bize 1 saat uzaklýkta..Allah ebeden razý olsun..

radyobeyan