Dayak Lehindeki Rivayetler ve Tahlili By: Eslemnur Date: 06 Kasým 2010, 01:43:00
2- Dayak Lehindeki Rivayetler ve Tahlili
Ýnsanlarýn farklý karakterlere sahip olmalarý sebebiyle, sadece sevgi ve hoþgörüyle eðitilip yönetilemeyecekleri, gerektiðinde çeþitli disiplin tedbirleri ve cezaî müeyyidelere baþvurmanýn zaruri olduðu bir gerçektir. Bu noktadan hareketle, sünnette izin verilen cezalandýrma ve dayak olayýnýn yine eðitim maksadýyla ve en son baþvurulmasý gereken bir müeyyide olduðunu söylemek gerekir. Nitekim, sünnetin izin verdiði dövmek fiilinin bir ceza deðil, en son baþvurulmasý gereken bir "müeyyide" olduðu görülecektir. Bu tesbitle birlikte, burada bir noktanýn açýklýða kavuþturulmasýnda fayda vardýr kanaatindeyiz: Hadîs kaynaklarý araþtýrýldýðýnda Hz. Peygamberin çocuklarý dövdüðüne dair tek bir kayda rastlanmamasýna raðmen, dayakla ilgili birtakým hadisler, eðitimle ilgili eserlerde hiçbir tenkid ve tahlile tâbi tutulmadan aktarýlmakta, bu ise bazý yanlýþ anlaþýlmalara yol açmaktadýr. Biraz sonra bu hadîslerin sened tenkidiyle birlikte tahlili de yapýlacaktýr; ancak hadîslerin tenkid ve tahlile tâbi tutulmadan ele alýnarak eðitimle alâkalý eserlerde ayný doðrultuda yorumlanmasýnýn sakýncalý olduðu da belirtilmelidir. Sözgelimi, "kýzlara yazý yazmayý öðretmemek" ile ilgili, hadis diye uydurulan bir söz [249] maalesef birçok eðitim kitabýnda yer almakta ve üzerine yorumlar yapýlmaktadýr.[250] Sonuçta bu ifade tarzý, Hz. Peygamberin, "Ýlim öðrenmek kadýn erkek her Müslümana farzdýr"[251] hadîsiyle çeliþkiye sebep olmaktadýr.Bunun gibi,"Çocuklarýnýzý mescidlerinizden uzaklaþtýrýnýz" þeklindeki bir söz,[252] halkýn dilinde hadis olarak yayýlmýþ ve çocuklarýn camilere, mescidlere yaklaþtýrýlmamasý gerektiði gibi yanlýþ bir düþünceye yol açmýþtýr.
Oysa ki Hz. Peygamberin, çocuktan hem günlük beþ vakit, hem de bayram, cuma ve cenaze namazlarýna teþvik ettiði, sahih rivayetlerden anlaþýlmaktadýr.[253] Bu itibarla, örnek olarak sunulan bu ifadelerden de anlaþýlacaðý üzere, hadîs olarak aktarýlan sözlerin sened tenkidi ve tahlilini yapmak mutlaka gereklidir. Bu, birtakým yanlýþ sonuçlara ulaþýlmasýný da engelleyici bir önem arzetmektedir.
"Kiþinin çocuðunu terbiye edip eðitmesi, kendisi için bir sa' [254] miktarýndaki yiyeceði sadaka olarak vermesinden daha hayýrlýdýr" mealindeki hadis,[255]çocuklarýn her halükarda eðitilmelerine bir teþvik olarak anlaþýlabilir. Bu hadisin þerhinde Münavî, çocuðu terbiye ederken, ikram, hediyede bulunmak, iyilik etmek, öðüt, uyarý, tehdit, 'dövmek., gibi mükâfat ve ceza türlerini ihtiva eden terbiye metodlarýnýn bulunabileceðini zikretmekte ve herkesin ayný metodla eðitilmesinin mümkün olamayacaðýný belirtmektedir. O halde, ebeveyn veya öðretmen, öncelikle Hz. Peygamberin eðitiminin özü olan sevgi ve þefkatle, hoþgörü ve mükâfatla eðitim yolunu tercih etmeli, gerekli durumlarda ise yukarýdaki metodlardan, çocuðun psikolojik yapýsýna uygun olanýný denemelidir denilebilir.
Dayak cezasýna baþvurmadan önce suçu engelleyici bir tedbir olarak hadîslerde yer alan "göstererek engel olmak-ibret aldýrmak" metoduna deðinmek istiyoruz. Bir hadisde: "imkânlarýn nisbetinde ailene ikramda bulun ve fakat sopayý da ortadan kaldýrma" denilmekte ancak hadisin sened tenkidinde, rivayetin "munkatý" [256] olduðu da belirtilmektedir.[257] Bu özelliðiyle beraber birçok eserde yer alan hadisin, pedagojik yönden bazý tahlillerinin yapýlabileceði kanaatindeyiz. Hadis ele alýndýðýnda iki husus göze çarpmaktadýr. Birincisi: Aileye ikramýn, sopadan önce zikredilerek, sevgi ve saygýyý celbeden ikram ve mükâfatýn ilk plânda yer almasýna dikkat çekilmesidir. Ýkincisi ise: Direkt olarak dövmekten deðil, sopanýn ortadan kaldýrýlmamasý gerektiðinden bahsedilmesidir. Nitekim hadisin þerhinde, hadisde geçen "asa" kelimesinin dövme aleti olan sopa manasýnda kullanýlmadýðý, bundan kasdýn aileyi eðitmek ve onlarý bir araya toplamak, olduðu açýklanmaktadýr.[258] Bu ifadeleri destekleyen benzer bir hadisde ise: "Kamçýyý ev halkýnýn görebileceði bir yere asýnýz, zira böyle yapmanýz onlar için bir te'dîb (disiplin vasýtasý) dir" denilmektedir.[259] Hadîsi þerheden Münavî "böylece ailen kamçýdan korkarak kötü iþlere bulaþmaktan sakýnýr" demekte ve el-Enbarî'nin þu görüþlerini aktarmaktadýr: "Burada vurma ve dövme kasdedilmemektedir. Çünkü Hz. Peygamber hiç kimseye bunu (vurma ve dövme fiilini) emretmemiþtir. Bu hadisle Hz. Peygamber "aileni eðitimden yoksun býrakma"demek istemiþtir."[260]
Bu bilgilerden sonra denilebilir ki, yukarýdaki hadis, senedindeki muhtemel za'fa raðmen, pedagojik deðeri olan ve "göstererek engel olmak-ibret aldýrmak" suretiyle suçtan vazgeçirmek þeklinde ifade edilebilecek bir pedagojik prensibi ihtiva etmesi bakýmýndan önem taþýmaktadýr.[261]
Kiþinin, himayesi altýnda bulunan yetime nasýl davranacaðý, ilgili ayetlerde açýkça belirlenmiþtir. Konumuzu ilgilendiren ve hadis olarak rivayet edilen bir kayýtta, yetimi büyüten kiþinin, gerektiðinde onu dövebileceðinden bahsedilmektedir: "Biri Hz. Peygambere gelerek,
"Ey Allah'ýn Resulü, himayemde bir yetim var, onu dövebilir miyim?" diye sordu. Hz. Peygamber de,
"Evet; ancak kendi çocuðunu dövebileceðin kadar (fazla deðil) cevabýný verdi." [262] Bu kayýt, senedindeki Haccac b. Ertat'ýn za'fýndan dolayý zayýf hadis olarak kabul edilmektedir.[263] Hadisin zayýf olmasýnýn onun delil gösterilmesine bir engel teþkil etmeyeceði ifade ediliyorsa da, [264] bu realitenin belirtilmesinin önemli olduðu kanaatindeyiz. Hadisin za'fý konusu bir kenara býrakýlacak olursa, bu ifadenin tahliliyle bazý sonuçlara ulaþmanýn mümkün olacaðý kanaatindeyiz.Þöyle ki burada yetim çocuðun-eðitmek maksadýyla-gerektiðinde dövülebilmesine izin verilmiþ, ancak kiþinin kendi öz evladýný dövebileceði kadar, bir baþka ifadeyle, þefkat ve merhamet ölçüleri dahilinde olmasý gerektiði kaydý da eklenmiþtir. Kanaatimizce, yetimlere azamî ölçüde iyi davranýlmasýný emreden ayet ve hadisler ile,[265]yetimin eðitimi ve bu arada baþvurulabilecek müeyyideler arasýnda kalýnca Hz. Peygamber'e danýþan bu sahabi, bir hata yapmamak için o soruyu sormuþ ve açýklayýcý cevabýný almýþtýr. Yetimlere iyi davranmak esas olduðu gibi,onlarý eðitimsiz býrakmamak da gözden uzak tutulmamasý gereken bir konudur.[266]
Þimdi ise konumuz açýsýndan önem arzeden ve birçok eserde yine pedagojik tahliline yer verilmeden aktarýlan "Çocuklarýnýza yedi yaþýna ulaþtýklarýnda namazý öðretiniz. On yaþýna geldikleri halde, kýlmamakta ýsrar ederlerse dövünüz ve bu yaþtan itibaren yataklarýný ayýrýnýz" hadisini ele almak istiyoruz. Hadis, muteber kaynaklarda yer alan sahih bir senedle rivayet edilmiþtir.[267] Ancak bu hadisin hükmünün 'Üç kiþiden kalem kaldýrýlmýþtýr (herhangi bir sorumluluðu yoktur). Bunlar, uyanýncaya kadar uykuda olan, ergenlik çaðýna ulaþýncaya kadar çocuk ve aklý baþýna gelinceye kadar deli(mecnun) kimselerdir" [268] hadisiyle mensuh (hükmünün kaldýrýlmýþ) olduðunu savunan hadis bilginleri vardýr. Beyhakî baþta olmak üzere birçok hadis bilgini, namazýn çocuk üzerine vacip olmadýðýný,-namazý terk halinde- önceden konulan "dövünüz" ifadesinin hükmünün, sonraki hadis ile yürürlükten kaldýrýldýðýný, dolayýsýyla ergenlik çaðýna kadar çocuðun hiçbir surette -namazý terkettiðinden dolayý- dövülmemesi gerektiðini ileri sürmüþlerdir.[269] Bu görüþte olanlarýn dýþýndaki Ýslâm bilginlerinin çoðunluðu (cumhur) ise, disipline etmek ve namazý kýlmasýný saðlamak amacýyla çocuðun dövülebileceðine izin vermiþlerdir.[270] Hadis hakkýndaki bu tesbitten sonra þu bilgileri ekleyebiliriz: "Üç kiþiden kalem kaldýrýlmýþtýr... "hadisiyle, "Çocuklarýnýza yedi yaþýna ulaþtýklarýnda..." hadisindeki "dövünüz" hükmünün yürürlükten kaldýrýldýðý görüþünde olan bilginler, çocuðu bu maksatla dövmenin, ona dayak atmanýn doðru olmayacaðýný ve eðer dövülecekse, bunun mutlaka yapýlmasý gerekli olan (vacib) bir iþ gereði deðil, ancak alýþtýrmak amacýyla olabileceðini vurgulayarak konuya açýklýk getirmiþlerdir.[271]
Bu durumda, gerek Beyhakînin görüþünde olan, gerekse, aksi görüþü paylaþan islâm bilginlerinin ortak düþüncesine göre, çocuða yedi yaþýna ulaþtýðýnda namazla alâkalý bilgiler öðretmeli ve namaz kýlmaya baþlamasý istenmeli, on (veya onüç)[272] yaþýna geldiði halde kýlmýyor veya kýlmamakta ýsrar ediyorsa, cezaî müeyyide veya alýþtýrmak amacýyla döverek buna zorlanmalýdýr, sonucu ortaya çýkmaktadýr. Bu hadisin tahlilinde þu noktayý tesbitte fayda vardýr. Þöyle ki, Hz. Peygamber'in "Yedi yaþýna ulaþtýklarýnda" ifadesi dikkat çekicidir. Zira 6. yaþtan baþlayarak kýzlarda 11; erkeklerde ise 12 yaþýna kadar süren devreye "son çocukluk devresi" adý verilmekte ve bu yaþtaki çocuklarýn sistemli bir eðitim ve öðretime ruhen hazýr bir seviyeye geldikleri psikologlarca ifade edilmektedir.[273] Bu özelliðinden dolayý bu yaþlara "Öðrenme Dönemi" de denmektedir.[274] Yedinci yaþýn ayýrýcý özelliklerinden biri de bu yaþýn çocukta temyiz (ayýrdetme) yaþý olmasýdýr.[275] Bu nedenle, yedi yaþýna gelen bir çocuk namaza ait bilgileri zihninde koordine edebilecek ve kavrayabilecek zihnî olgunluða ulaþmýþtýr denilebilir. Dolayýsýyla, ona bu yaþta öðretilecek namaz bilgileri, onda herhangi bir psikolojik reaksiyona neden olmayacaktýr. Öte yandan Hz. Peygamberin çocuklarýn konuþmaya baþladýklarý andan itibaren onlara Kelime-i Tevhid ve bazý ayetleri ezberlettiðini [276] ve bunun da insanlar tarafýndan uygulandýðýný hesaba katacak olursak, yedi yaþýna ulaþan çocuk, kendisine öðretilen namaz bilgileri ve dualarýna yabancý olmayacaktýr. Bunun yanýnda daha hafif olmasý sebebiyle, oruçtan önce çocuklara namazýn öðretilmesi gerektiði ifade edilmekte ve Ýbn Abbas'ýn, zaman zaman çocuklarýn, tek secdeyle de olsa namaza teþvik edilmeleri gerektiðini ifade ettiði, kaynaklarda yer almaktadýr.[277] Böylece, çocuk ruhen ve bedenen namaza hazýrlanmakta ve yedi yaþýna gelince namazla alakalý bilgiler öðretilmeye baþlanmaktadýr. Hadisin devamýndaki ifade de pedagojik açýdan deðerlidir. Zira Hz. Peygamber "Eðer on (veya onüç) yaþýna geldikleri halde kýlmýyorlarsa..." ifadesiyle, namazýn öðretilmesi ile namaz kýlmaya zorlama devresi arasýnda 3-5 yýllýk bir zaman tanýnabileceðine dikkat çekmektedir. Ýslâm eðitiminin temel prensiplerinden biri olan derece derece (tedricen) eðitmek, [278] bu hadisde de görülmekte ve Hz. Peygamber yedi yaþýnda öðretilmeye baþlanan namazýn terki durumunda ancak 10-13 yaþlarýnda cezaî müeyyide olan dayaðýn uygulanabileceðini bildirmektedir. Bu tesbit ise, bize þu sonuca ulaþma imkaný tanýmaktadýr: Konuþmaya baþladýðý andan itibaren dinî kelime-kavramlarýn ezberletildiði çocuða, yedi yaþýna geldiðinde namaza dair bilgiler öðretilecek, bu bilgiler ise beraberce namaza götürülmek suretiyle 3-5 yýl içinde pekiþtirilip pratiðe dönüþtürülerek çocuðun namaz kýlma alýþkanlýðý elde eden bir fert durumuna gelmesine yardýmcý olunacaktýr. Bütün bu iþlemlerin ebeveyn tarafýndan yerli yerince yapýlmasý halinde, çocuðun namaz kýlmamakta ýsrar etmesi uzak bir ihtimaldir. Ancak gereði gibi yerine getirilen eðitim-öðretim faaliyetlerinden sonra çocuk namaz kýlmamakta direniyorsa ve baþvurulan manevî cezalarýn da fayda vermediði görülüyorsa artýk bu durumda cezaî bir müeyyide olan dayaða, çocuðun psikolojik durumu gözönüne alýnarak ve çeþitli sýnýrlar dahilinde baþvurulabilir. Sözgelimi, Esrûþenî, namaz için tatbik edilebilecek dayak cezasýnýn, sert cisimlerle deðil, ancak çýplak elle ve üç darbeyi geçmeyecek þekilde olmasý gerektiðini, bir sýnýrlama olarak kaydetmektedir.[279] Kanaatimizce bu hadis, namazýn Ýslâm dinindeki önemini belirlemesi bakýmýndan eðitim amacýyla çocuðun dövülebileceðine izin verilen tek hadisdir. Bu hadisin dýþýnda çocuklarýn dövülebileceðine dair baþka bir hadisin kaynaklarda yer almadýðý söylenebilir. Bu hadisde bile yaþ noktalarý pedagojik tesbitlerle tam bir uyum içindedir. Burada, dinin temeli olan namaz ibadetini çocuða kazandýrmak için gerektiðinde onlarýn belli þartlara uyarak dövülebileceðine izin verilmektedir.
Kaynaklarda sahih bir hadis olarak yer alan ve dayaða baþvurmadan önce affetmek; sonuç alýnmadýðý takdirde baþvurulacaksa bunun da bir ölçüsünün bulunmasý gerektiðinden bahseden bir rivayetle konuya devam edilecektir. "Bir adam Hz.Peygambere gelerek:"Ey Allah'ýn Resulü! Ailem bana karþý geliyor,onlarý nasýl cezalandýrabilirim?" diye sordu.
“Hz. Peygamber "Affet!" dedi. Bir süre sonra adam ikinci ve hatta üçüncü kez gelerek ayný soruyu sorunca, Hz. Peygamber: "Eðer mutlaka cezalandýrman gerekiyorsa, suçu ölçüsünde ceza ver ve sakýn yüzüne vurma!" diye cevap verdi."[280] Çeþitli hadis kitaplarýnda deðiþik rivayetlerle yer alan ve "yüze vurmayý yasaklayan" bu hadisler, [281] dövmenin karþý tarafýn vücuduna zarar verecek þekilde olmasýnýn yasak olduðunu belirlemiþtir. Gerçekte yüz, bedenin en önemli kýsmýný teþkil etmekte, beyin, göz, kulak, burun ve aðýz gibi hayatî önem arzeden organlarý bir arada bulundurmaktadýr. Sorumsuzca uygulanan bir ceza, kiþinin bu organlarýný kaybetmesi ya da ölümüyle neticelenebileceðinden, bu hususdaki yasaklayýcý hadislerin önemi bir kez daha anlaþýlmaktadýr. Bu ifadelerimize Hz. Peygamberin savaþ da dahil, her halükarda iþkenceden menettiðini de eklemek istiyoruz.[282]
Bir baþka hadiste de, kiþinin idaresi altýnda bulunan hizmetçilere de ölçülü þekilde ceza vermesi hatýrlatýlmakta ve bundan önce yine af yolunu tercih etmesi tavsiye edilmektedir.
"Kaç defa affedeyim?" diye soran bir sahabiye
“Hz. Peygamber: "Günde yetmiþ kez!" [283] cevabýný vererek affetmedeki sýnýrsýzlýða dikkat çekmekteydi. Affetmenin sonuç vermediði durumlarda, ceza verilecekse, bu konuda da Hz. Peygamber'in "Onlarý akýllarý nisbetinde cezalandýrýn" ifadesi, kýsýtlayýcý bir nitelik arzetmektedir. Kanaatimizce burada kasdedilen mana, hizmetçinin suçunun þuuruna vardýrýlmasý ve niçin cezalandýrýldýðýnýn bildirilmesidir. Böylece, hem suçunu bildiði için cezaya reaksiyon göstermeyecek, hem de bunu tekrar iþlemeyecektir. Nitekim hadisin þerhinde yer alan "Sizin aklýnýza göre deðil,onlarýn aklî seviyelerine, zihnî yapýlarýna uygun düþecek þekilde ceza veriniz" [284] ifadesi de görüþümüz teyid etmektedir. Bununla birlikte, Hz. Peygamber'in hizmetçilere "iyi davranýlmasý" konusunda emirleri bulunduðunu [285] ve onlarý döverek hakarette bulunan kimselere rastladýðýnda, bu kiþileri azarladýðýný, kýnayarak ilahî azabla ehdit ettiðini [286] de buraya eklemeliyiz.