Hakiki,Halis Bir Nur Talebesi-8 By: Barla Date: 05 Kasým 2010, 18:50:50
Hakiki,Halis Bir Nur Talebesi-8
Bir Nûr Talebesi ALLAH'dan hayâ edecek. "Yarabbi" diyecek "Senin Ulûhiyyetine tam köle olamadým; Nübüvvetine tam esir olamadým." Çünki, îmân arttýkça mü'minde mahcûbiyet de artar. Nûr Talebelerinde, verilen ni'metlere öðretildiði gibi küllî þükür edememekten mahcûbiyet, mahzûniyet ve hayâ hâsýl olur.
Nûr Talebelerinin Risâle-i Nûr hizmetindeki gidiþleri, iki türlüdür. Bir kýsmý zâhiren gidenlerdir ki, bunlar hizmet düstûrlarýna göre gidiyor. Diðerleri bâtýnen gidenlerdir. Bunlar ise ikâzât, ihtârât ve ilhâmât ile gidiyor. Öyle gidiþ var, böyle gidiþ var... Nûr Talebeleri Risâle-i Nûr ile bu asýrda milyonlarca kiþinin îmânýný kurtarýyor. Beþerin hidâyeti Kur'ân nokta-i nazarýnda çok ehemmiyetli. Bir kiþinin îmâný kurtulsun diye, Cenâb-ý Hak peygamber göndermiþ. Bu dehþetli asýrda elbette Kur'ân Risâle-i Nûr-dan bahsedecek ve ehemmiyet verecek. Risâle-i Nûra asrýn þiddetli fitnesi çerisinde bakarsak, mûcizâne tesirâtýný görebiliriz. Böyle bir asýrda gençlere namaz kýldýrmasý, bâhusûs hayâtýný vakfettirecek derecede dine hizmet ettirmesi, Risâle-i Nûrun apaçýk bir kerâmet-i kübrâsýdýr.
Bir Nûr Talebesi acz, fakr, þefkat ve tefekkürde yol alýr. Fakat, tefekkürde bir sýr vardýr. O sýrra ulaþamayan, hakikat-ý tefekküre de çýkamaz. Her þeyin bir kýþrý olduðu gibi, tefekkürün de kýþrý vardýr. Her þeyin özü lübdedir. Tefekkürün sýrrý, da'vâ-yý Kur'âniyeye sadâkat ile inkiþâf eder.
Nefsini tam fenâ etmeyen bir Nûr Talebesinde, ma'neviyât mimârisi yükselemez.
Pisikolojik ve ruhi açýdan esâs vakýflýk nedir? Risâle-i Nûr, nazarýnda birinci derecede olsun, hizmetten baþka birþey düþünmesin, dünyaya da zerre miskal iltifât etmesin. Vakýf olmak maddi ve ma'nevi saltanat deðildir. Ma'nevi itibâr da deðildir. Vesile-i tahakküm hiç deðildir. Vakýflýk bitamâmiha hizmet ve kölelik libâsýný giymektir. Hubb-u câhý, meyl-i tefevvükü, hâtta izzet ve þerefini fedâ etmek ile tam mahviyet ve kölelik hâsýl olur. Enâniyetini tam kýrmayan ma'neviyât âleminde neþv-ü nemâ bulamaz.
Bir Nûr Talebesi hayâtýný ve rahâtýný fedâ eder, fakat izzetini ve hissiyâtýný fedâ edemeyebilir. Ehl-i dünya, hayâtýný nefsine fedâ ediyor. Ehl-i hakikat da merâkýný, zevkini, þevkini tamamýyla hak ve hakikata vakf etmiþler. Tâ ki, kalb daðýlmasýn, lüzûmsuz fâni þeylerle telef olmasýn. Nûr Talebesi de hayâtýný, Risâle-i Nûrun þahs-ý ma'nevisine fedâ edecek. Hayâtýný vakfetmek kolay. Rahâtýný ve istirahâtýný fedâ etmek, daha zordur."Sen mâdem hayâtý dünyeviyeni ve hayât-ý uhreviyeni fedâ ediyorsun, izzet-i nefsini dahi fedâ et diye ma'nen ihtâr edildi. Said Nûrsi"
Bir Nûr Talebesi hakiki kul olarak her an mültecidir. Çünki Ýç âleminde her an ilticâ ediyor. Ýlticâ ve istiðfâr ediyor. Hadis-i Þerif'te "Kulum beni unutursa ben ondan ilticâ ve istiðfâr lezzetini alýrým." deniyor. ALLAH'ý nasýl unutabiliriz? Sevenler unutmaz, sevenler unutulmaz, sevenler ölmez... ALLAH'ý öyle zikr ediniz ki size "mecnûn" desinler. Kardeþim, sen, de "Bütün vaktimi ve hayatýmý hakâik-i imâniyeye ve Kur'âniyeye hasr ve vakfettim!"
Hakiki Nûr Talebesi odur ki; ne medihten hoþlanýr, ne zemden rahâtsýz olur. Ne tahkir onu incitir, ne medih onu þýmartýr. Zem ile medih eþit olmadýkça o terakki, terakki deðildir. Müflisim ama yarabbi, senin kapýna ihlâsla, sýddýkiyetle baðlanmýþým.
Bir Nûr Talebesi olarak ehadiyete müteveccih olmak, tecerrüdü gerektiriyor. Yevm-i kýyâmette Hazret-i Mehdinin ordusunda sancaktar olmak istiyor musun? Mücerret yaþa ve mücerret öl. Ve ömrün boyunca da Risâle-i Nûr'un þahs-ý ma'nevisine muhâlefet etme. Tecerrüd, ruha merbût oldu mu, saraylarda da olsa ehemmiyet vermiyor, bir alâka duymuyor. Demek bekâyý böyle bilen ve böyle de anlayan, bekâya öyle de hazýrlanýr. Niye hakkýyla hazýrlanamýyoruz? Bekâyý bilmiyoruz ondan... Hele bekâyý bil. Hele Bâki-yi zül Cemâli bil. Cenâb-ý Hak bekâyý bize bildirsin, bu ma'nâyý kalbimizde, ruhumuzda rüsûh peyda ettirsin. Âmin. .
Bir Nûr Talebesi hayâlini zaptetse, kâinâtý zabt edebilir. Hayâlinde müstakîm olan, âmâl ve efâlinde de müstakim olur. Hayâlin istikâmeti için Risâle-i Nûru çok okumalý. O zaman hayalde hakîkatler yoðunlaþýr. Çünki irâde ile hayal çatýþsa, hayâl irâdeyi bastý-rabilir. Hayâl irâdeyi mahkûm edebilir. Hayâlimizi Nûrcu yapsak, her tarafýmýz Nûrcu olur.
Nûr Talebesi bir kardeþini (Veyl Kuyusu)nda da görse, zerre kadar hüsn-ü zan-nýndan kaybetmeyecek. Hakiki muhabbet odur ki; ne þevk onu arttýra, ne elem ve keder onu azalta.
Bugün Risâle-i Nûrun þahs-ý ma'nevisinin talebelerinden istediði hizmet, uhuvvetin fedâisi olmaktýr. Deccâliyete karþý kâinâtýn kayyûmu mehdiyyet, mehdiyyetin kayyûmu da, sýrr-ý uhuvvettir. Binbir esmâdan feyz alan ve mehdiyyetin hakikatýný aksettirecek âyine-i a'zâm, fenâ fil ihvândýr. Fenâ fil ihvân düstûru, bir seyr-i seri ile, insaný vuslât sarayýna çýkarýr. Sû-i zan, gýybet ve iftirâdan kardeþinin hukûkunu muhâfaza et. Uhuvvete ihânet, da'vâ-yý Kur'âniyeye ihânettir. Þu kafile-i Nûr yürüsün de, arkasýndan kim sürünürse sürünsün. "Ýlâhi, senin lütfun o kadar çok ki, ben ise küçük bir insaným. Bir müflisim, Ama yarabbi! Senin kapýna sadâkâtla yapýþmýþým."
Nur Talebeleri hâricindeki birçok kimsede, yeis var. "Ýslâmiyet elden mi gidiyor?" diye kalbi ümitsizlik ile muzlim. Beþerin bu muzlim hastalýðýný tedâvi eden en büyük iksir-i ma'nevi, þevktir. Yelesini ayaklarý arasýna alýp da uyuyan arslanlarý uyandýran ma'nâ-yý hikmet, þevktir. Onun için þevk, ma'nen müteharrik-i bizzâttýr. Müteharrik-i bilvesile deðildir. O hiçbir zaman vagon olamaz, daima lokomotiftir. Çeker götürür.
Bir Nûr Talebesi müflis de olsa, bu da'vâ-yý Kur'âniyyeye sadâkâtla yapýþmýþsa bârigâh-ý izzetten kovulmaz. Çünki, emrâz-ý ma'neviyeyi def ve ref eden sadâkâttýr. Ri-sâle-i Nûr dâiresinde, Üstâda en büyük sadâkât yemini tecerrüdtür. Çam aðacýndan sebât ve metânet dersini al. Herkesin yapraðýný döktüðü anda o daðýlmýyor, dökülmüyor. Sadâkât dersini de keneden almak lâzým. Kâinât gelse, beni bu da'vâdan koparamayacak, Ýnþaâllah. Ýlâhi, senin lütfun o kadar çok ki, ben ise küçük bir insaným. Bir müflisim ama, Ya Rabbi senin kapýna sadâkatla yapýþtým.
Bir Nûr Talebesine þeytan menfi noktadan yaklaþýp der: "Sen nere, Nûrculuk nere? Senin bütün istidâtlarýn tefessüh etmiþ. Zibil gibi adamsýn. Sen nere, Ýslâmiyete hizmet nere?" Tâ, ye'se atsýn; Onun hizmetteki aþkýný, þevkini kýrsýn. Sen ona þu ahd-ý vefâ-yý oku. Ahd-ý Vefa: "Ma'nen düþsem de, yýkýlsam da Cehenneme gireceðimi bilsem de, yine Risâle-i Nûr'un kudsiyet sancaðýný taþýyacaðým. Baþka hiçbir Nûr Talebesi kalmasa, ben bayraðý asla býrakmayacaðým. Zerre kadar kemâlâtým kalmasa, yine bu bayraðý götü-receðim. Kâinâtta hiç kimse bu da'vâyý omuzlamasa, bütün Nûr Talebeleri hýrt-ý hýþ olsa, ben tek baþýma kalsam yine âleme Risâle-i Nûr'u îlâ, ibkâ ve ihyâ edeceðim; Bütün dünya aleyhime dönse, teveccüh etmese ben yine tasa etmeyeceðim. ALLAH yolunda kimsenin ayýplamasýndan korkmayacaðým," Ýþte bu tarzda bir sadâkat lâzým.
Bu sadâkatý taþýyanlara ihlâsýn parlak levhâlarý açýlýr. Ya hû, bu dünyaya bir daha gelecek deðiliz. Onun için da'vâmýzýn elmas kýlýncýný iyi sallamalýyýz.
Zübeyir Gündüzalp
Ynt: Hakiki,Halis Bir Nur Talebesi-8 By: manas Date: 06 Kasým 2010, 14:09:18
Ya þafi Ya ALLAH..þifa niyetine inþaallah..
radyobeyan