Zikirde Gaflet Zikirden Gaflet By: reyyan Date: 05 Kasým 2010, 16:28:53
Zikirde Gaflet Zikirden Gaflet
Dr. Adem Ergül
Ýbn Atâullah el-Ýskenderî –kuddise sirruh- buyurur:
“Zikir esnâsýnda Allah ile beraberlik huzurunu yaþayamýyorum diye sakýn zikri terk etme! Zira O’nu zikretmekten gâfil olmak, O’nun zikrinde gâfil olmaktan daha büyük bir belâdýr. Umulur ki Cenâb-ý Hak seni, gafletle yaptýðýn zikirden, uyanýk bir gönülle yapýlan zikre yükseltir. Yine bu seviyeden alýr, huzurda yapýlan zikre eriþtirir. Hatta bu halden de alýr, seni “mezkûr”da yani Zât-ý ulûhiyetinde fâni kýlarak, mâsivayý unutacak seviyede bir dereceye yükseltir de gaybet hâlinde zikredenlerden olursun. «Bunu yapmak, Allah’a asla güç deðildir» (Ýbrâhim Sûresi, 20)”
el-Hikemü’l-atâiyye’den
* * *
Allah’ý daimâ hatýrlamak ve hatta O’nu hiç unutmamak, bir îmân ve akl-ý selîm ölçüsüdür. Kimin îmâný ve îmanla aydýnlanmýþ aklý (ülü’l-elbâb) daha ziyâde ise zikrullahtan nasibi de o kadardýr. Bu gerçek þöyle de ifâde edilebilir: Kimin zikri daha ziyâde ise, îman ve akýl bakýmýndan daha ileride olan odur. Bu sebepledir ki, Kur’ân-ý Kerim’de münâfýklarýn Allah’ý çok az zikrettikleri hatýrlatýlarak, mü’minlerden Allah’ý çok çok zikretmeleri istenmiþ ve zikirden uzak kalanlarýn þeytanlarla baþ baþa kalacaðý beyan edilmiþtir.
Ýbn Abbas -radýyallâhu anhümâ- Hazretleri buyurur ki:
“Cenâb-ý Hak kullarýna bir þeyi farz kýlmýþ ise ona bir de muayyen bir sýnýr çizmiþtir. Geçerli mazeret durumunda da onu mazur görmüþtür. Ama zikir böyle deðildir. Zikre ne sýnýr koymuþ ve ne de hiçbir kimseyi zikri terk etme hususunda mâzur görmüþtür. Ancak kiþi aklýný kaybedip mecnûn olursa, o zaman farklý. Nitekim: “Allah’ý ayakta iken, otururken ve yanlarýnýz üzerine yatarken zikrediniz” (Nisa 103) buyurmuþtur.”1
Mücâhid -rahimehullah- da der ki: “Allah’ý çok zikretmek demek, O’nu hiç unutmamak demektir”.
Þu fânî âlemde, gönülleri teskin edip huzura kavuþturacak hiçbir fânî varlýk söz konusu olmadýðýndan, ezelî ve ebedî yegâne varlýk olan Mevlâ’ya baðlý olmayan her bir gönlün, ýzdýraptan ve boþluktan hâli olamayacaðý açýk bir gerçektir. Bu itibarla hayatta ve mematta, itmi’nân ve huzurun biricik adresi olan Cenâb-ý Hakk’la bað kurmak, hem kulluðumuzun bir kalite göstergesi, hem de saâdet cennetimizdir. Ýþte bu baðý oluþturan, geliþtiren ve besleyen iksir “zikrullah”týr.
Ehlullah hazerâtý, Kur’ân-ý Kerim ve sünnet-i seniyyeden yola çýkarak, kulu Mevlâ’ya yaklaþtýran yollar içinde en kýsa yolun, zikrullâh olduðunu tayin ve tespit etmiþlerdir. Tarihî seyir içerisinde manevî terbiye sistemlerinin en vazgeçilmez esaslarýndan biri ve hatta çoðu zaman birincisi, zikrullah olmuþtur. Bunun þekli, miktarý ve çeþitleri deðiþse de, özü itibariyle bu esas hiç deðiþmemiþtir. Zira zikir, dostluðun niþânýdýr. Gönüllerde ilâhî muhabbetin doðup büyümesinde, günahlarla paslanmýþ yüreklerin yeniden hassasiyet kazanmasýnda, ibâdet ve mumelâta dair ilâhî ölçülerin zevk ve þevk içinde ifâ edilmesinde, zikrullâhýn tesiri, hiçbir þeyle mukayese edilemeyecek derecede büyük görülmüþtür.
Zikrullâhýn mahalli kalptir. Dille yapýlan zikirler, çoðu zaman, kalpte zikir þuurunun doðmasýna ve yerleþmesine vesile olmasý içindir. Zikir, uyanýk bir gönlü zaruri kýlar. Lüzumlu lüzumsuz havâtýr ve düþüncelerin kalpten silinmesi ve orada yalnýz “Mezkûr” (zikredilen) olan “Allah ü zülcelâl”in hatýrlanmasý esas ise de, bu hâli yakalamak her zaman ve herkes için çok da kolay olmayan bir durumdur. Zikirde bu seviyeyi idrâk etmek, ciddi bir gönül seviyesini zaruri kýlar. Böyle bir seviye ise hem zaman, hem de emek ister. Bu yüce devlet kýsa sürede ele geçmeyebilir. Ýþte Ýbn Atâullah el-Ýskenderî –kuddise sirruh- bu hakikate dikkat çekerek:
“Zikir esnâsýnda Allah ile beraberlik huzurunu yaþayamýyorum diye sakýn zikri terk etme!” uyarýsýnda bulunur.
Þeytan ve nefis, insanýn ayaðýný kaydýrmak ve onu bulunduðu halden daha aþaðý bir seviyeye yuvarlamak için zaman zaman deðiþik vesveseler verir. Hatta kendince güzel gerekçeler de ortaya sürer. Meselâ der ki:
“Senin gönlündeki bu vesveselerle zikrullâha yönelmen, Hakk’a karþý bir edepsizliktir. Hem O’nu andýðýný söylüyorsun, hem de O’nun dýþýndakileri gönül tahtýnda aðýrlýyorsun. Böyle bir zikir, deðil seni yükseltmek, tam aksine seni daha da yerin dibine batýrýr. Sen Allah ile alay mý ediyorsun?”
Bu ve buna benzer düþüncelerle birçok Hak yolcusu, devam edegeldiði “evrâd ü ezkâr”ýný terk etmiþ ve zamanla zikrullahtan uzak kalmýþlardýr. Bu gidiþatýn büyük bir tehlike olduðuna iþâret eden Ýbn Atâullah, gerekçelerini de peþ peþe sýralar:
“Allah’ý zikretmekten gâfil olmak, O’nun zikrinde gâfil olmaktan daha büyük bir belâdýr.”
Evet, zikrin gafletle yapýlmasý hiçbir zaman tasvip edilemez. Ancak yapmak ya da yapmamak arasýnda tercihte bulunmak gerekirse, gafletle de olsa zikrullahta bulunmayý ihmâl etmemelidir. Zira gönle inmese bile dilin zikirle meþguliyeti, en azýndan bir uzvun kurtulmasý demektir. Hem, zaman içerisinde dille yapýlan zikrin gönle tesir etmesi daima ihtimal dahilindedir. Böyle yapan biri, bir gün uyanabilir. Fakat dille de olsa zikirden nasipsiz bir insanýn gönlünün uyanma ihtimali, iyice azalýr ve hatta imkânsýz hâle bile gelebilir. Zira böyleleri artýk þeytana arkadaþ olmuþ kimselerdir. Korunma duvarlarý iyice zayýflamýþ ve gönül âlemlerinin hastalýk kapmasý kolaylaþmýþtýr. Bu bakýmdan gafletle yapýlan zikir, insaný ümitsizliðe sevk etmemelidir. Aksine Mevlâ’ya hüsn-i zan duygularý içinde O’nun rahmet ve merhametine sýðýnarak zikre devam etmelidir. Kim bilir Ýbn Atâullâh Hazretlerinin beyan buyurduðu gibi:
“Umulur ki Cenâb-ý Hak seni, gafletle yaptýðýn zikirden, uyanýk bir gönülle yapýlan zikre yükseltir. Yine bu seviyeden alýr, huzurda yapýlan zikre eriþtirir. Hatta bu halden de alýr, seni “mezkûr”da yani Zât-ý ulûhiyetinde fâni kýlarak, mâsivayý unutacak seviyede bir dereceye yükseltir de gaybet hâlinde zikredenlerden olursun. «Bunu yapmak, Allah’a güç deðildir» (Ýbrâhim Sûresi, 20)”
Zikrullâhýn uyanýk bir gönülle yapýlmasýný temin edecek vesilelere sarýlmayý da ihmâl etmemelidir. Bu hususlarýn neler olduðu “Âdâb” konusunda yazýlan eserlerde uzun uzun anlatýlmýþtýr.2
Dipnotlar: 1) Muhammed bin Ýbrahim bin Abbâd, Ðaysü’l-mevâhibi’l-aliyye fi þerhi’l-hikemi’l-atâiyye, Dâru’l-Beyrûtî-2007, I, sh. 147. 2) Örnek olmasý bakýmýndan Erkam Yayýnlarý arasýnda çýkan Muhammed b. Abdullah Hânî’nin “Âdâb” isimli eserine (sh. 241-243) bakýlabilir.
Ynt: Zikirde Gaflet Zikirden Gaflet By: manas Date: 05 Kasým 2010, 16:54:04
Rabbim her anýmýzdaOnunla olabilmeyi nasib etsin inþaallah..Cenabý HAkkýn bizim muradýmýz olmasý güzel..Ama bizim Onun muradý haline gelebilmemiz herþeyden güzel..Rabbimizin lütfu geniþ..Neden olmasýn..
radyobeyan