Tevil ve tekfir By: hafýz_32 Date: 27 Ekim 2010, 11:04:11
TEVÝL VE TEKFÝR
(Tevil-yorum yaparak tekfir etmek)
Ýslam alimlerinin kitap ve sünnetten aldýklarý deliller ýþýðýnda bariz olarak belirtilen konulardan birisi de "insaný küfre düþüren haller" konusudur. Burada, daha önce de deðindiðimiz için insaný küfre, þirke düþüren durumlarý tekrar anlatmayacaðýz. Burada söylemek istediðimiz þu olacaktýr: Ýslam yayýlýp-geliþtikçe, medeniyetler peþisýra deðiþtikçe, insanlýk tarihi çok deðiþik fikirlerle karþýlaþýyordu. Mesela insanlýk tarihinde devamlý deðiþiklik arzeden durumlardan birisi yönetim meselesiydi. Önceleri monarþi, oligarþi, þimdi demokrasi, laiklik, cumhuriyet ve bunlarýn diðer benzer çeþitleri. Ýþte tüm bu deðiþken fikirler ve yönetim biçimleriyle müslümanlarýn muhatab olmasý ayný olmadý. Zaman zaman Ýslam'dan bazý özellikleri bu düþünceler içinde var zannedip bu düþüncelere kapýlanlar oldu. Bazýlarý da bu düþünceler ve bu yönetim biçimleriyle Ýslam arasýnda kesinlikle uzlaþma saðlamaya çalýþtý. Bunlarýn ötesinde bir de avam tabakasý vardý. Avamýn çoðu demokrasinin ne olduðunu gerçek anlamda anlayabilmek için belki ömrünü tüketmesi gerekiyordu. Cumhuriyet ile Ýslamî yönetim arasýndaki irtibatlarý incelemek için de kendisinde yeterli tahkik kudreti azdý. Aslýnda Ýslam'ýn ne olduðu belli küfür ve þirk yönetimlerinin ne olduðu bellidir. Fakat kabul edilmeli ki özellikle çaðýmýzda küfre ve þirke götüren yollar biraz karmaþýk durumda. Yani bir kiþi hakimiyeti Allah'tan baþkasýna tanýdýðýnda bu kiþinin küfründe þüphe etmemek gerekiyor. Fakat bir kiþi kesinlikle Ýslam'ý yaþýyor ve hakimiyetin Allah'ta olmasýný istiyor ve bununla beraber örneðin demokrasi, cumhuriyet veya laiklik gibi beþeri ideolojilerde bilmeden ya da tevil yoluyla bir baðlantý kurma içinde olursa bu kiþinin tekfir edilmesi tevil yoluyla olabilir. Meseleyi biraz daha açýk ve anlaþýlýr kýlmak için tekrar alimlere danýþalým:
"Salim Behensavi þöyle diyor: "Esef ve üzüntü verici meselelerden biri de tekfir arzusunun þer'i naslardan ve usul terimlerinden kurtulmak için baþka kurallar icad etmeye sebep olmasýdýr. Maksatlarý bu olsa da olmasa da bir kere þu hataya düþmüþ oldular. Bundan dolayý hiç kimse özürlü sayýlmaz, dediler." Allah'ýn indirdiðinin dýþýndaki þeylerle yöneten bir idarecenin tekfir edilmemesi delilsiz bir durumdur. Veya delili zayýftýr. Yönetilenin durumuna gelince; eðer o, bunu bilmiyorsa özürlü sayýlmaz. Ýkinci olarakta müslümanlarýn yöneticileri küfre girdiðinden, onlarla beraber halkta küfre girmiþ olur. Çünkü halk seçimlere katýlýyor ve bilerek veya bilmeyerek cahiliyyet idaresine razý oluyorlar." Onlar bu kaide üzerine þunu kurdular: Ýslam ülkelerindeki bu halkýn Allah'a inandýðýný ve Ýslam ile kulluk ettiðini iddia eden kiþi kafir olmuþtur. Çünkü kafir olan bir kavmin imanýna tanýklýk etmiþtir. Yani kafiri tekfir etmemiþtir..."
Gençlerin tekfir konusunda yaymaya çalýþtýðý bu meseleler üzerinde ittifak saðlanamamýþtýr. Bunun için Þevkâni'ye ait bir görüþü sunacaðým. Bu konuda yararlý olacaðýný zannediyorum. O þöyle diyor: "Üçüncü kýsým; tevil ile kafir ve fasýk olarak itham etme hakkýndadýr. Çünkü o ancak zan ifade eder. Tev’il ile tekfir etme hakkýnda dört görüþ vardýr:
a- Tevil ile küfür olmaz.
b- Tevil sebebiyle kafir olur... Fakat ona dünyada kafirlere uygulanan hükümler uygulanmaz.
c- Onlarýn iþi, ahkam konusunda imama (devlet reisine) kalmýþtýr, tasrih ile küfür gibidir. Tevil ile tekfir edilenlerin kimler olduðu hususunda ihtilaf edilmiþtir. Bu konuda dört görüþ vardýr:
1- Ehl-i kýble olanlar.
2- Bir görüþe sahib olanlardýr ki, dini bir delalet sebebiyle batýl olduðunu bildiði bir þüphe ile o görüþte hatalýdýrlar. Halbuki hakikat bunun hilafinadýr.
3- Bir þüphe sebebiyle yanlýþ kanaate sahib olanlar, Halbuki zahir bunun hilafindadýr.
4- Resulullah (s.a.v)'dan kafir olduðu hakkýnda rivayet bulunanlar.
Bil ki küfrün aslý, Allah Teala'nýn kitaplarýndan bilinen bir þeyi veya peygamberlerinden birini ya da onlarýn getirdiklerinden bir hususu yalanlamaktýr. Bu yalanlanan konu, zarurat-ý diyniyye olarak bilinen birþey ise, bunun küfür olduðunda ihtilaf yoktur. Bu yalanlama kimden zuhur ederse, o kafir olur. Ancak bu kiþi zorlanmamýþ ve akýl saðlýðý bozulmamýþ, baðýmsýz ve mükellef olduðu takdirde böyledir. Herkes tarafýndan zarurat-ý diniyye olarak bilinen þeyleri inkar eden ve te'vili mümkün olmayan konuda tevil adý altýnda gizlenen kiþinin küfründe de ayný þekilde ihtilaf yoktur. Ateistlerin esma-i hüsnada, Kur'an ahkamýnýn tümünde, cennet, cehennem, kýyamet ve dirilme gibi ahiretle ilgili hususlarda tevil yaptýklarý gibi... Ýslam'ýn beþ rüknünü yerine getiren kiþinin, zarurat-ý diniyye olarak bilinen þeylere muhalefet edip, tevil yaptýðýný ve ahvalinden onun tekzibi kasdetmediðini veya onun hakkýnda yanýldýðýmýzý öðrendiðim vakit; itikadi konuda fahiþ hatasýyla ve akli-nakli apaçýk delillere muhalefetiyle beraber ilahi kitaplara ve bütün peygamberle inandýðýný ve dindar olduðunu izhar edince tekfiri konusunda problem çýkmýþtýr. Fakat bu kiþi zýndýklar mertebesine henüz ulaþmamýþtýr. Bu tür insanlar, muhakkiklerce "Cehmiyye" olarak bilinen halis "Cebriye"ciler gibidir. Müþebbihe ve Mücessime de böyledir... iki tefsire göre "Kaderiye" de böyledir. Eðer "kader" ilmi gaybile tefsir edilirse bunu yapanlar kaderi reddetmiþ olan kiþilerdir. Çünkü onu inkar icma ile küfürdür. Eðer "cebr"i, kullardan iradeyi ve iktidarý inkar etmekle tefsir edilirse böyle düþünenler onu isbat eden kiþilerdir. Ýslam alimleri akide ve fikirlerinin yanlýþ olduðu üzerinde ittifak etmekle beraber Müþebbihe ve Cebriyecilerin küfrü konusunda ihtilaf etmiþlerdir.
Þevkani’nin müslüman halk tabakalarýný tekfir eden kiþiler hakkýnda bir görüþü de var. O þöyle diyor: "Kelamcýlarýn þartlarýna göre kesin delil ile Allah'ý bilmedikleri için müslüman halk tabakalarýný kafir sayma konusuna gelince; bu durum onlarý tekfir edenin küfrünü artýrýr. Çünkü halkýn müslüman olduðuna hükmetmek, zaruratý diniyye olarak bilinir. Onlarý tekfir etmek ise zaruratý diniyyeyi inkar etmek olur. Kur'an-ý Kerim onlarýn müslümanlýðýnýn sýhhatine delalet etmektedir. Çünkü Cenab-ý Hak buyuruyor; "Bedeviler ‘inandýk’ dediler. Deki: Siz iman etmediniz, ama "Ýslam olduk" deyin. Henüz iman kalblerinize yerleþmedi..."[172]
Ümmetin cumhurunun, yöneticiye sükut ettiðini ileri sürerek veya zann-î bir delil ve uzak bir tevil sebebiyle kiþiyi tekfir etmediði için ümmeti tekfir etmek doðru olmadýðý gibi kabul edilir bir þey de deðildir. Bu görüþü benimseyenler þer’i ve güvenilir bir dayanak bulamazlar. Hatta meþhur haberler tamamen bunun aksinedir..." [173]
SONUÇ
Hiç þüphesiz tekfir bir müslümanýn ne bayraklaþtýrmasý gereken bir konu ne de tamamen ilgisiz kalmasý gereken bir mevzudur. Bu mevzu ilk dönemlerden günümüze kimi zaman kötü niyetlilerin önünde korkunç bir silah kimi zaman da iyi niyetlilerin önünde masum bir fikir yöntemi olarak kullanýlmýþtýr. Ýnsanlarý tahkir ederek davet yapýlmamasý ve tüm toplumu "kardeþ" görerek de davranýlmamasý gerektiðine inanýyoruz. Yani "ne ifrat, ne de tefrit" diyoruz. Amacýmýz "vasat ümmet" olmaktýr. Gelenek ve geçmiþ kültür doðrusu-yanlýþýyla deðerlendirilmelidir. Allah'ýn günleri devirler arasýnda dönüp durmaktýr. Bunun için kendimizin de gelecekte "eski ümmetlerden" sayýlacaðýný unutmamalýyýz. Gelecek kuþaklarýn bizleri daha çok iyi yanlarýmýzla anmalarýný istiyorsak bugün bizim de geleneðe ayný gözle bakmamýz gerekiyor.
Bu eseri önyargýsýz bir þekilde okuyan her müslümanýn bizim söylediklerimizden þunu anlamasýný ümid ediyoruz. Niyetimiz kesinlikle içinde yaþadýðýmýz bu cahili toplumu temize çýkarmak deðildir. Bununla beraber bizler, toplumu "cahili toplum" olarak görmemize raðmen bu toplumda yaþayan her ferdi tekfir etmemekteyiz. Ayný zamanda "cahiliye" kavramýnýn da her zaman "küfür" anlamýnda olmadýðýný delilleriyle izah etmiþtik. Yine þunu ümid ediyoruz ki inþaallah tekfirde aþýrý olanlar kendileri dýþýnda da müslümanlarýn varlýðýný kabul ederler ve oturup hakký konuþurlar.
Hakk kimsenin tekelinde olmadýðý gibi din de Allah ve Rasûlünün getirdiðinin dýþýnda birþey deðildir. Tekfirde aþýrý olanlar çok iyi bilmektedir ki onlarýn dýþýnda kalan müslümanlar taðutî düzenlerden de taðutî düzenlerle uzlaþanlardan da beridirler. Tekfirde aþýrý gidenlerin "kendini tevhide nisbet edenler" yaklaþýmýyla adeta aþaðýladýðý diðer müslümanlar þu kadar yýldýr demokrasiye, uzlaþmaya, tasavvufun saptýrýlmýþ unsurlarýna, Ýslamî görünen birçok kitleye karþý çýkmýþ onlardan beri olduðunu ilan etmiþ ve Rabbanî yolda karar kýlmýþ ise ve bu karar zahiren ortada ise o halde tekfir cemaatinin bu diðer müslümanlarý aþaðýlamaya ne hakký vardýr. "Ýlimse ilim, fikirse fikir" diyor ve herkesi konuþmaya davet ediyoruz. Kur’ân ve onun tebliðcisi bize her türlü insanlar "iyilikle" konuþmamýzý emretmektedir.
Hz. Ali (r.a):
"Hakký, taklidi olarak kabul eden kimsenin yanýnda Hakký ararken batýla ulaþan kimse daha üstündür." buyurmaktadýr.
Ýþte biz de bu güzel sözden hareketle diyoruz ki:
Doðruyu bulma adýna araþtýrma yapan, Allah'ýn her türlü ayeti üzerinde düþünen kimseler, samimi kimseler her zaman baþka fikirlere de açýk kapý býrakmalýdýrlar. Bu kapýyý açýk býrakma konusu tavizle, ýlýmlýlýkla ilgili deðildir.
Sonsöz: Bu çalýþmayý okuyan hiç kimse müþrik düzenlere ve itikaden onlara tabi olanlara, Allah'ýn bizim için belirlediði bakýþ açýsý dýþýnda baktýðýmýz vehmine de kapýlmamalýdýr.
"Doðrusu birçoklarý bilmeden heva ve heveslerine uyarak halký dalalete düþürüyorlar."
"Selam hidayete tabi olanlarýn üzerine olsun." [174]
KAYNAKÇA
1-Kur'ân-ý Kerim.
2- Kütûb-ý Sitte.
3- Ýbn-i Teymiyye, Mecmû'ul Feteva "Külliyat", Tevhid Yay, c. 1, 2, 3, 4, 5, 6.
4- Yusuf El-Kardavî, Fetvalar, Merve Yay., c. l, 4.
5-Yusuf El-Kardavî, Ýhtilaflar Karþýsýnda Ýslamî Tavýr, Seçkin Yay.
6- Mevdudî, Fetvalar, Nehir Yay., c. 2.
7- Mevdudî, Gelin Müslüman Olalým, Pýnar Yay.
8- Seyyid Kutub, Fîzýlal'il-Kur'ân, Hikmet Yay., c. 5, 6, 16.
9- Riyazu's-Salihin, c. 2, 3.
10- Seyyid Kutub, Son Sözler, Nehir Yay.
11- Seyyid Kutub, Ýslam Kapitalizm Çatýþmasý, Bir Yay.
12- Seyyid Kutub, Ýslam Düþüncesi, Dünya Yay., c. 1.
13- Seyyid Kutub, Yoldaki Ýþaretler, Dünya Yay.
14- Mehmet Alagaþ, Tartýþýlan Sorular, Ýnsan Der. Yay.
15- Mustafa Ýslamoðlu Ýman Risalesi, Denge Yay.
16- M. Hüseyin Fadlullah, Kur’an'da Davet.
17- Ýbn-i Teymiyye, Kulluk, Ýhya Yay.
18- Saim Kýlavuz, Ýman Küfür Sýnýrý, Marifet Yay.
19- Muhammed Berakat, Seyyid Kutub, Risale Yay.
20- Þerafettin Argun, Dâru'l-Ýslâm, Dâru'1-Harb.
21- Muhammed Kutub, Kavramlar, Risale Yay.
22- Muhammed Kutub, Lailaheillallah, Ravza Yay.
23- Kur'an'da Ehl-i Kitap, Diyanet Vakfý Yay.
24- Veli Ulutürk, Ehl-i Kitap'ýn özelllikleri, insan Yay.
25- Ahmet Y. Özütoprak, Dini Doðru Anlamak, Pýnar Yay.
26- Þ. S. El-Muvahhid, Davetçinin Tefsiri, Hak Yay., c. 3.
27- Ziyae'd-din El-Kudsî, Ýþte Müslüman, Hak Yay.
28- Þ. S. El-Muvahhid, Ýman, Hak Yay.
29- Es-Suyutî, Kur'an Ýlimleri, Hikmet Yay, c. 1.
30- Ýbn-i Teymiyye, Sýrat-ý Müstakim, Pýnar Yay.
31- Ahmet Önkal, Davet Metodu, Esra Yay.
32- Mustafa Çelik, Daru'1-Harb Fýkhý, c. 3.
33- Elmalýlý Hamdi Yazýr, Hak Dini Kur'an Dili, Akçað Yay., c. 6.
34- Þ. Nadim Macit, Þirk ve Müþrik Toplum.
35- Seyyid Sabýk, Fýkhu's-Sünne, Pýnar Yay.
36- Ýmam-ý Azam Ebu Hanife, Ýnanç Esaslarý, Ýhtar Yay.
37- A. El-Heytemi, Ýrtidat ve Mürtedin Hükmü, Hak Yay.
38- Beþir Eryarsoy, Ýman ve Tavýr, Þafak Yay.
39- S. El-Temimi, Yalnýz Allah veya Tevhid.
40- Abdurrezzak Samarraî, Tekfir Olayý, Vahdet Yay.
41- H. El-Hudaybî, Ýnanç Sorunlarý (Duatun La Kudat), Ýnkýlab Yay.
42- Yusuf El-Kardavî, Tevhidin Hakikati, Saff Yay.
43- M. Bin Abdulvehhab, Tevhid.
44- Asým Uysal, Kelime-i Tevhide Nasýl Ýnanalým, Uysal Yay.
45- Adil Akkoyunlu, Ýman ve Þirk.
46- Z. El-Kudsî, Ýþte Tevhid, Hak Yay.
47- Ahmed Bin Hanbel, Namazýn Hükmü.
48- Ýbn-i Hacer 'Askalanî, Fethu'1-Barî.
49- Salih El-Verdanî, Mýsýrda islamî Akýmlar, Fecr Yay.
50- Ýmam Maturidî, Tevhîd.
51- Ýbn-i Kesîr, Tefsîru'1-Kur'an-ý Azim.
52- Hamid Ýnayet, Çaðdaþ Ýslamî Siyasî Düþünce, Yöneliþ Yay. [175][172] Hucurat: 49/14.
[173] g.e. s. 209-212 Hüseyin Yunus, Tekfir Meselesi, Ahenk Yayýnevi: 258-262.
[174] Hüseyin Yunus, Tekfir Meselesi, Ahenk Yayýnevi: 263-265.
[175] Hüseyin Yunus, Tekfir Meselesi, Ahenk Yayýnevi: 265-267.