Rengarenk baharlar ! By: sumeyye Date: 21 Ekim 2010, 16:02:13
RENGARENK BAHARLAR!
Bahar geldi, safalar getirdi. Ýçimiz güller kokmaya, ruhumuz güzel bahar çiçekleri açmaya hazýrlanýyor. Tebessüm eden kainat bahçesinin her tarafta açmaya çalýþan çiçek ve yapraklarý gibi, insanlarýn yüzlerinde de tatlý bir tebessüm eþliðinde çiçekler açmaya baþladý. Ýnsanlar, baharýn yaydýðý pozitif enerjisinin tesiriyle, etraflarýna sevgi ve mutluluk sinyalleri yayarlar. Çünkü, havaya, suya ve topraða düþen cemre, insanýn ruhuna da düþer. Bu cemreler vasýtasýyla kainat bahçesi rengarenk çiçekler ve yeþilliklerle dolarken, insanýn kalb bahçesi de çeþit çeþit güzellikte manevi çiçekler açar.
Baharýn bu güzellikleri yanýnda, beraberinde getirdiði bazý tehlikeli sonuçlarý da vardýr. Bunlar; bahar yorgunluðu, bahar depresyonu ve bahar alerjisidir. Çünkü bahar kimileri için bir hayat kaynaðý ve cývýl cývýl faaliyetlerin sebebi olurken, kimileri için de yorgunluk, bitkinlik ve tembellik nedenidir. Ayrýca çiçek polenlerine karþý alerjisi olanlara da bir kabus gibidir. Bazý insanlarýn, bahardaki canlanma ve uyanýþa paralel olarak gösterdikleri uyanýþ ve canlanma, biyolojik saatlerinin saðlamlýðýndandýr. Zira, biyolojik saat, bulunulan ortama veya yaþanan deðiþikliðe göre insanýn fizyonomisini ayarlamaktadýr. Bu saatin güzelce iþlemesi, kainat aðacýnýn meyvesi olan insanýn, fýtratýný bozmadýðýnýn bir göstergesidir.
Bazý insanlar ise, baharda bir gerileme ve mutsuzluk durumuna giriyor. Hatta bu tarz depresyona giren hastalarýn çoðu, güneþin doðuþundan ve etrafý aydýnlatmasýndan son derece rahatsýz olur. Sabahlarý herkes aþk ve þevk ile baharýn tadýný çýkarýrken, onlar perdeyi çekip yataklarýnda uyumayý tercih ederler. Bu gibi insanlarýn bu hali ise, biyolojik saatlerinde bir problem olduðunun göstergesidir. Uzmanlar, bu tarz bir hastalýktan kurtulmanýn çeþitli yollarýndan bahsederler. Bunlar;
a) Pozitif bir düþünce, yaklaþým ve kararlýlýða sahip olmaktýr. Pozitif düþünce; güzel görmek, güzel düþünmek ve hayattan zevk almasýný bilmek anlamýna gelir. Çünkü, Bediüzzaman Said Nursi “ güzel gören güzel düþünür, güzel düþünen hayatýndan lezzet alýr. ” demekle bu hakikate iþaret etmektedir. Ayrýca olaylara çok eksenli bakmak, alternatifli düþünmek, nedenlere takýlmaktan ziyade çözüm odaklý düþünmektir. Çaresi ve çözümü olan konularda asla yýlgýnlýða kapýlmamak; çaresiz ve çözümsüz konularý 'kulak arkasý' yapmaktýr. Zira, çaresi bulunan þeyde acze yapýþmamak ve çaresi bulunmayan þeyde de kendimizi zora sokup sýkýntýya düþürmemek, esaslý bir hayat kaidesidir.
b) Kainatýn kanunlarýyla uyum içerisinde olmak ve kainatýn bir parçasý olduðumuzun farkýna varmaktýr. Çünkü insan, kainatýn en mühim bir parçasýdýr. Kainatý aðaç olarak kabul edersek, insan o aðacýn en mühim bir meyvesi olur. Nasýl ki, baharda aðaçlarýn canlanmasý, uyanmasý ve neþelenmesinin neticesinde, meyveleri ve uzuvlarý da canlanýr ve tebessüm etmeye baþlar. Ayný þekilde þu kainat aðacýnýn baharla canlanmasýnýn arkasýnda, meyveleri olan hayat sahipleri de canlanýr ve özellikle insanlara farklý bir neþe kaynaðý oluþturur.
Baharýn bir özelliði de, kýþ boyunca ev ve iþyerlerinin biriken ve fazla görülmeyen bazý kirlerin ve süprüntülerin, temizlenmesidir. Buna “Bahar temizliði” diyoruz. Baharda kainatýn uyanýþýyla birlikte, insanlarýn da iç dünyalarýnda meydana gelen müspet geliþmelerin teþvik ve tahrikiyle evlerde, sokaklarda ve iþyerlerinde köklü bir temizlik yapýlýr. Bu umumi faaliyetlere, yukarýda bahsedilen biyolojik saatleri problemli bazý kiþiler müstesna, herkes iþtirak eder.
Baharlar, þairlere ve yazarlara ilham kaynaðý olur. Ressamlara harikulade ve cömertçe resimler sunan bir dost gibidirler. Bu yüzden ressamlar, kendilerine sunulan bu güzel manzaralarý kaçýrmamak için, resim aletlerini çok önceden hazýrlarlar. Belgesel programlarýna mükemmel bir veri kaynaðý olur. Hayat cevherinin oluþmasý ve meydana gelmesi, rengarenk çiçeklerin açmasý ve büyümeleri, cývýl cývýl öten kuþlarýn ve kelebeklerin ortaya çýkmasý, belgesel yapýmcýlarýna eþsiz bir kaynak hükmündedirler.
Bahar denilince, elbetteki sadece yukarýda bahsedilen ve yýlýn içerisinde yaþanan baharý kastetmiyoruz. Kainatýn da büyük bir baharý vardýr. O da: Risalet-i Muhammediye (a.s.m) baharý ile ahirzamanda gelmesi beklenen Ýslam inkiþafýnýn baharýdýr. Ayrýca, öldükten sonra meydana gelecek olan “Haþir Baharý” da meydana gelecektir. Bu baharlarýn çok güzel taraflarý olduðu gibi, daha önceden bahsedilen bazý istenmeyen sonuçlarý da olabilir. Bunlar: Bahar alerjisi, Bahar yorgunluðu ve Bahar depresyonudur. Bu istenmeyen durumlar, insanýn iradesi ile doðrudan ilgilidir. Ayrýca bahar temizliði yapmak ta gerekecektir. Bu konularýn izahýný þöyle yapabiliriz.
1- Kainatýn Baharý: Risalet-i Muhammediye (a.s.m) ve Ahirzamanda Ýslam'ýn Ýnkiþaf Baharý
Bu konuyu iki baþlýk altýnda iþlemek mümkündür.
a-Peygamber Efendimiz (a.s.m)'ýn dünyaya teþrif etmeleri ve Ýslam dinini yaymasý. Evet Peygamberimiz ( a.s.m) gelmeden evvel, kainat manevi bir kýþ mevsimi yaþýyordu. Ýnsanlar, Allah'ý tanýmýyor. Ahiretin güzelliðinden ve cennetin varlýðýndan mahrum yaþýyorlardý. Ýnsanlar diri diri çocuklarýný topraða gömüyor ve o taþlaþmýþ kalpler bundan hiç etkilenmiyorlardý. Alem mahzun, insanlýk mahzun ve asýrlar mahzundu. Güzellik namýna ne varsa, cehalet ve þirk buzlarý altýnda gizlenmiþ ve manevi soðuklar her tarafta insanlýðý donduruyordu.
Ýþte manevi buzlar hükmündeki cehalet ve zulüm ortamýnýn yaþandýðý bu dönemde, Ýlahi rahmet Hz. Muhammed (a.s.m) güneþini aydýnlattý. Bu güneþ, tüm karanlýklarý ve manevi kýþlarý ve soðuklarý izale edecek bir güçte idi. Mazlumlarýn içi gülmüþ ve ferah çiçekleri açmaya baþlamýþtý. Kalbi kýrýklarýn elemleri izale olmuþ ve rahmet güneþiyle ýsýnmýþlardýr. Küfür buzlarý erimiþ, altýndan kardelenler fýþkýrmaya baþlamýþtýr. Alemdeki istidat çekirdekleri, artýk neþv-ü nema etmeye ve meyve vermeye baþlamýþlardý.
Ýþte yüzyirmidörtbin sahabe çiçeði o baharda yetiþti. Yetiþen o çiçekler, dünyaya güzel kokular yaymaya baþladý. Dünyanýn her tarafýna, adalet, merhamet, iman, hidayet, ibadet kokularýný neþrettiler. Onlarýn gittikleri yerlere çekirdeklerini ve tohumlarýný býraktýlar. Böylece 15 asýrdýr, o baharýn tazeliði ve tecellisi hala devam etmektedir. Ýþte, Ebubekir'ler, Ömer'ler, Osman'lar, Ali'ler ve “ anam babam sana feda olsun ya Resulüllah” diyen tüm sahabe efendilerimizin hayatý ortada. Her birisi ayrý çiçek, ayrý bir meyve verdi.
Bu asýrda muazzam bir bahar temizliði gerçekleþti. Herkes içini ve dýþýný temizledi. Küfür ve þirk kirinden temizlendikleri gibi, maddi kirlerden de temizlendiler. Bu bahar temizliði yanýnda bahar alerjisine, depresyonuna ve yorgunluðuna yakalananlarda oldu. Maalesef kendi iradelerini yanlýþ kullandýklarýndan, müthiþ bir nefis titremesine, kalp depresyonuna ve akli yorgunluða maruz kaldýlar. Cahillerin babasý olan Ebu cehil, Ebu Leheb gibi hastalýklý insanlar, bu bahardan kendi iradeleriyle olumsuz etkilendiler. Bununla beraber, bu gibi insanlar içlerini kirlettikleri için, baþkalarý zarar görmesin diye kalb kapýlarýna mühür vuruldu.
Bu konuda Bediüzzaman Said Nursi “Kalb gözü, sanki cevahire bir hazine olmak üzere Cenab-ý Hak tarafýndan yapýlan bir binadýr. Vakta ki sû'-i ihtiyarlarýyla ifsada uðradý ve cevherlere yapýlan yerler, yýlanlar ve akreplerle doldu; kapýsý hatmedildi ki, o sâri hastalýktan baþkalarý mutazarrýr olmasýn.” ( Ýþarat-ul Ý'caz, 77)
b-Ahirzamanda, Ýslam dininin bir bahar dönemini yaþayacaðý müjdesi. Hadiste “Ümmetim mübarek bir ümmettir, evveli mi yoksa sonu mu daha iyidir bilinmez.” (Râmûzul-Ehâdîs s. 83, 1151. hadis.) buyurulmakla, ahirzamanda da Asr-ý saadete yakýn bir dini inkiþafýn olacaðýnýn iþaretleri verilmektedir. Nasýl ki, Peygamberimiz (a.s.m) dünyaya teþrif etmeden önce emsali görülmemiþ bir fetret ve Cahilliye kýþý yaþandý. Bu nedenle Ýslam güneþinin tesiri, daha güzel ve berrak hissedilebildi. Ayný þekilde, ahirzamanda beklenen bu inkiþaf baharýnýn evvelinde de dehþetli bir kýþ mevsimi yaþanacaktýr. Bu konuyu istikbalde gelecek altýn nesle mesaj sadedinde, Bediüzzaman hazretleri, “Ne yapayým, acele ettim, kýþta geldim, sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz.” (Münazarat) ifadesiyle, güzel bir þekilde özetlemektedir.
Gerçekten Bediüzzaman, Ýslâmiyet'in gurbete düþtüðü ve kýþýn þiddetinin tam hissedildiði zemheri gibi bir zamanda geldi. Ýslâmiyet adýna her þeyin silinmek istendiði karanlýk bir devirde, çorak bir zeminde vazife baþýna geçti. O, bu dinin sahipsiz olmadýðýný ve Peygamberimiz (a.s.m)'ýn ahirzamanda müjdelediði baharýn geleceðini görüyor gibiydi. Bu nedenle muasýrlarýna hep ümit vermeye çalýþýyordu. “ Evet ümitvar olunuz! Þu istikbal inkýlabatý içerisinde en yüksek gür sada Ýslam'ýn sadasý olacaktýr. ” ayrýca bir Rus polisine “Bu kýþýn devamýna ihtimâl verebilir misin? Her kýþýn bir baharý, her gecenin bir neharý vardýr” (Tarihçe-i Hayat ) gibi ifadelerle müminlerin daima ümit taþýmalarý gerektiðini de daima vurgulamýþtýr.
Kendi zamanýnda yaþayan çoðu müminlerin, istikbalde meydana gelecek olan islami inkiþafý fazla idrak edemediklerini ve ihtimal vermediklerini görünce de, onlarý býrakýp müstakbel Ýslam fedailerine seslenmiþtir. Þöyle ki: “Neden dünya herkese terakki dünyasý olsun da, yalnýz bizim için tedennî dünyasý olsun? Öyle mi? Ýþte, ben de sizinle konuþmayacaðým. Þu tarafa dönüyorum; müstakbeldeki insanlarla konuþacaðým.
Ey 300 seneden sonraki yüksek asrýn arkasýnda gizlenmiþ ve sâkitâne Nur'un sözünü dinleyen ve bir nazar-ý hafiyy-i gaybî ile bizi temaþa eden Saîdler, Hamzalar, Ömerler, Osmanlar, Tahirler, Yusuflar, Ahmedler ve saireler..! Sizlere hitap ediyorum. Baþlarýnýzý kaldýrýnýz "Sadakte" deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. Þu muasýrlarým (çaðdaþlarým) varsýn beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizin ile konuþuyorum. Ne yapayým acele ettim, kýþta geldim. Sizler cennet-asa (cennet gibi) bir baharda geleceksiniz. Þimdi ekilen nur tohumlarý, zemininizde çiçek açacaktýr.” (Münazarat)
Ahirzaman çok cihetlerle, asr-ý saadet dönemine benzemektedir. Çünkü, ikisinde de dehþetli manevi kýþlar görülmüþ, ikisinde de kýþtan sonra çok meyvedar baharlar yaþanmýþ veya yaþanacaktýr. Ayrýca, nasýl ki, asr-ý saadette bahar mevsiminden bazýlarý olumsuz etkilenmiþtir. Ahirzamanda beklenen baharda da, elbette bazý kiþi ve topluluklar bahar nezlesi, alerjisi, yorgunluðu ve depresyonu yaþayacaktýr. Bu nedenle, bazý hastalýklarla mücadelede asr-ý saadetten alýnacak çok dersler vardýr.
2- Haþir Baharý. Ýnsanlarýn yaþadýðý ve yaþayacaðý baharlarýn en görkemlisi ve en haþmetlisi, elbette “haþir baharý” olacaktýr. Bütün semavi dinler, Allah'ýn varlýðý ve birliði konusundan sonra en fazla haþir ve ahiretten bahsediyorlar. Kur'anýn üçte birisi haþirdir. Haþir baharýnda çoðu yüzler gülebileceði gibi, çoðu yüzler kararacaktýr. Bazýlarý Tuba çiçeklerini koklayacak, ama bazýlarý Zakkum aðacýnýn dehþetli kokusuyla baþ baþa kalacaklardýr. Kimileri ilahi rahmetin süslediði bað ve bahçelerde gezinti yaparken, kimileri de ilahi gazabýn tecelli ettiði cehennem çukurlarýna atýlacaklardýr. Haþir meselesinin ispatý sadedinde, Bediüzzaman Said Nursi'nin bazý ifadelerine yer vermemiz çok uygun olacaktýr.
· Evet, âhirete nisbeten gayet dar bir sayfa hükmünde olan rûy-i zeminde had ve hesâba gelmeyen hârika san'at numûnelerini ve Haþir ve Kýyâmetin misâllerini göstermek ve üç yüz bin kitap hükmünde olan muntazam enva-ý masnuâtý, o tek sayfada kemâl-i intizam ile yazýp derc etmek, elbette geniþ olan âlem-i âhirette latîf ve muntazam Cennetin binâsýndan ve icâdýndan daha müþküldür. Evet, Cennet bahardan ne kadar yüksek ise, o derece, bahar bahçelerinin hilkati o Cennetten daha müþküldür ve hayretfezâdýr denilebilir.
· Evet, baharýmýzda yeryüzünü bir mahþer eden, yüz bin haþir numunelerini icâd eden Kadîr-i Mutlaka, Cennetin icâdý nasýl aðýr olabilir?
· Haþr-i baharîde görüyoruz ki, beþ altý gün zarfýnda küçük ve büyük hayvanât ve nebâtâttan üç yüz binden ziyâde envâý haþredip neþrediyor. Bütün aðaçlarýn, otlarýn köklerini ve bir kýsým hayvanlarý aynen ihyâ edip iâde ediyor. Baþkalarýný ayniyet derecesinde bir misliyet sûretinde icâd ediyor. Halbuki, maddeten farklarý pek az olan tohumcuklar o kadar karýþmýþken, kemâl-i imtiyaz ve teþhis ile, o kadar sürat ve vüs'at ve suhûlet içinde, kemâl-i intizam ve mîzan ile, altý gün veya altý hafta zarfýnda ihyâ ediliyor. Hiç kâbil midir ki, bu iþleri yapan Zâta birþey aðýr gelebilsin, semâvât ve arzý altý günde halk edemesin, insaný bir sayha ile haþredemesin? Hâþâ!
· Hem, bu bahar haþrine benzeyen, dünyanýn her devrinde, her asrýnda, hattâ gece gündüzün tebdilinde, hattâ cevv-i havada bulutlarýn icâd ve ifnâsýnda haþre numune ve misâl ve emâre olacak ne kadar nakýþlar yaptýðýný gözünle görüyorsun. Hattâ, eðer hayalen bin sene evvel kendini farz etsen, sonra zamanýn iki cenâhý olan mâzi ile müstakbeli birbirine karþýlaþtýrsan, asýrlar, günler adedince misâl-i haþir ve Kýyâmetin numunelerini göreceksin.
· Haþirde sizi ihya edecek Zât, öyle bir Zâttýr ki, bütün kâinat O'na emirber nefer hükmündedir. Emr-i "Kün Fe Yekün" 'e karþý kemâl-i inkýyad ile serfürû eder. Bir baharý halketmek, bir çiçek kadar O'na ehven gelir. Bütün hayvanatý îcad etmek, bir sinek îcadý kadar kudretine kolay gelir bir Zâttýr. ( 10. Söz) Dr. Burhan SABAZ