Divaný Kebir
Pages: 1
Ne olur gel By: hafýz_32 Date: 19 Ekim 2010, 13:01:02
1201. Ne olur gel! Canýmýn yerine sen benim bedenime gir de, bana can ol!

Mefa'îlü, Fe'ilatün, Mefa'îlü, Fa'îlün 

(c. VI,3050)

• Sevgilim sen güzellik hulasasýsýn, özüsün! Güzelliðin eþsiz padiþahýsýn! Sen her insan gibi balçýktan yaratýlmadýn, büyük yaratýcý seni akýlla, canla yoðurarak yarattý. Bu yüzden sen baþtanbaþa cansýn, akýlsýn!

• Gel, gel ki sen halkýn hayatýsýn, canýsýn, kurtuluþusun! Gel, gel ki sen Hz. yakub'un gözdesisin, gözünün nuru da sensin!

• Suyuma, topraðýma, þu balçýk yaratýlmýþ bedenime ayaðýný bas, beni güzel ayaklarýnýn altýnda ez! Ez de suyun bulanýklýðý, topraðýn karanlýðý gitsin, su da arýnsýn, toprak da arýnsýn, senin sayende kirlilikten kurtulayým, tertemiz insan olayým.

• Senin nurunla taþlar yakut olsun, sana gönül veren, seni arzu eden kiþi, senin lütfunla kendisi istenen, gönül verilen bir güzel olsun ve güzeller arasýna karýþsýn.

• Sen bu güzelliðinle yüzlerce cana bedelsin! Ne olur gel, canýmýn yerine sen bedenime gir de bana can ol!

 

1202. Gizli dilber.

Mef'ulü, Fa'ilatün, Mef'alü, Fa'ilatün 

(c. VI,2931)

• Gözlere görünmeyen, gizlenip duran o sevgiliden eðer can kokusu alýrsan, ondan bir iz, bir eser görürsen coþar, taþar, yüzlerce cihana sýðamaz olursun.

• Can güneþi görebilirsen, ordusuz bir padiþah kesilirsin de, hem gayb mülkünü elde edersin, hem gizli sýrlarý bilene kavuþursun. Duyup, istediðin ve sevdasýna kapýldýðýn hazineyi yer yüzünde göremedi isen, onu gökyüzünde bulursun.

• Aþka hiyanet etmezsen emniyet kazanýrsýn; nice Çin güzellerini kolayca görür, kolayca elde edersin...

• 0 mübarek gönül aynasýnda, þüpheden temizlenmiþ o berrak aynada, daha bu dünyada iken cennetteki güzelleri, güzellikleri bir bir bulursun, görürsün.

• Aþk oku seni yaraladý, sevgili seni mest etti mi; can elinden giderse kaygýlanma! Onun gibi daha yüzlerce can bulursun.

• Eðer gönül vesveselerinin elinden bir an için olsun kurtulursan, çözülmesi pek zor olan týlsýmýn anahtarýný elde eder, o týlsýmý bozarsýn.

• Can padiþahýnýn aþkýyla, putlarý kýr, dök de onlarý yapaný, onlarý nakþ edeni apaçýk gör!

1203. Sen her hayale caným diyorsun, cihaným diyorsun.

Mefulü, Fa'ilatü, Mefulü, Fa'ilat 

(c. VI,3003)

• Keþke bir an için olsun kendini bilseydin! 0 insaný büyüleyen güzel yüzünden haberin olsaydý.

• Sen katýrlar gibi çamura düþmüþsün, balçýk içinde yatmýþ uyumuþsun. Ne olurdu aklýný baþýna alsaydýn da, kendini güzellerin evlerindeki zevk ve safa meclislerine çekip götürseydin!

• Sen zavallý kendi etrafýnda dönüp dolaþýyorsun, kendini seviyorsun, kendini görüyor, kendini göstererek meþhur olmak istiyorsun. Halbuki sende gizli bir hazine var, var ama, onu senin benliðin gizliyor, göstermiyor.

• Sen böylece hep bedenden ibaret bulundukça, yani yiyerek, içerek, zevk ederek, sadece bedenin için yaþadýkça, ruhundan haberin bile olmayacaktýr. Ama bedenden ibaret deðil de, ruhdan ibaret olursan o zaman ruh mülküne girer, orada ebedî olarak kalýrsýn.

• Diðer insanlar gibi iyiye, kötüye kapýlmaktasýn, iyi isen iyi ile, kötü isen kötü ile berabersin.

• Bir tek yemek olsaydýn, tek bir çeþit lezzetin olurdu. Tek bir kazana girmiþ olsaydýn, hep ayný tarzda kaynar dururdun.

• Tortulu bir nesne gibi, sen de bu kaynayýþta saf bir hale gelseydin; kirliliklerden kurtulmuþ, temizlenmiþ olurdun da yücelirdin, göklere yükselirdin.

• Sen zavallý, gölge varlýklara takýlýp kalýyor, her hayale caným diyorsun, cihaným diyorsun! Hayallere kapýlmasaydýn, hayallerden geçseydin sen kendin can olurdun, cihan olurdun.

1204. Kendinden geçiþ ne de hoþtur, ne de tatlýdýr.

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün, Mefa'îlün 

(c. VI, 2504)

• Ýster zehir sebep olsun, ister þeker! Ýnsanýn benlikten kurtuluþu, kendinden geçiþi ne de hoþtur? Ne de tatlýdýr? Külah ararsýn, bulursun da o külahý giyecek baþ bulamazsýn. Çünkü sen kendinden geçmiþsin, kendinde deðilsin. Artýk benliði düþünecek baþýn da yok.

• Sevgilinin tuzaðýna düþüp de, kadehindeki aþk þarabýný içince kendini býrakýr, kendinden kaçmak istersin ama, kapý bulamazsýn. Çünkü kendinden kaçmak, kurtulmak çok zordur. Bu sebeple kendinden geçiþ pek hoþtur, pek tatlýdýr. Bu her adamýn karý deðildir. Has kullara mahsustur.

• Korkma; sen insan deðil misin? Ölmedin ya, þöyle bir kýmýlda! Sence altýn gibi deðerli olan benliðini, altýný seven o gümüþ bedenliye ver, benlikten kurtul; benlikten kurtuluþ, kendinden geçiþ ne tatlý þeydir?

• Sen kendinde kaldýkça çok soðuksun, kar kesilmiþsin! Haydi aþk güneþi ile eri! Yok ol da, derece al, yücel! Varlýk gamýný az ye; kendinden geçiþ ne kadar tatlýdýr ne kadar hoþtur!

• "Ben dünya sevgisi tuzaðýna düþmüþüm. Verilen sayýlý nefes bitmek üzere, ömür kadehim de aðzýna kadar dolmuþ." deme! Aþkýn yardýmý ile ihtiyarlýkta yeni bir ömür elde et de, nasýl gençleþtiðini seyret! Ýhtiyarlýktan kurtulduðun gibi, kendinden de kurtul! Kendinden geçiþ, kendinden kurtuluþ ne hoþtur.

• Kardeþim! Ne diye aklýný baþýnda tutuyorsun? Onu at gissin, sen önündeki þarapla dolu aþk denizini görmüyor musun? Ey kafir nefis artýk müslüman ol !  Kendinden geçiþ, kendini býrakýp gidiþ ne tatlýdýr, ne hoþtur! 72

72 Necib Fazýl merhum "Akýl bir çürük diþ, at kurtulursun" diye yazmýþtý.

• Sevgilim! Haydi kalk aþk bahçesine gel! Mest olmuþ, kendinden geçmiþlerin arasýna karýþ! Her birinin elinde bir kadeh var, aþk þarabý içmiþler, kendilerinden geçmiþler. Kendinden geçiþ ne tatlýdýr!

• 0 tek olan, benzeri bulunmayan padiþahý gör! 0 her yerde hazýr, ve nazýrdýr. Yani 0 her yerde bulunmakta, her þeyi de görmektedir. O'ndan hiç bir þey saklanamaz, 0 gönüllerden geçeni bile görür. Yarattýðý bütün canlýlarla ilgilenmekte, onlarý gözetmededir, yarattýklarýný baþý boþ býrakmamýþtýr. Sen O'nun aþk denizine dal da kendinden geç, kendinden geçiþ ne de hoþdur, ne de tatlýdýr!

 

1205. 'Sen su gibisin, ben de kuru bir dereyim. Gel buluþalým, gel benim içimde ak!

Mef'ülü, Mefa'îlün,Mef'ailü, Mefailün

 (c. VI,2613)

• Yoldan dönüp geldiðin gün ne mutlu gündür. Gökteki parlak ay gibi gelir can penceresinden ýþýðýný gönüle düþürürsün. Bizi bizden alýrsýn, baþka bir aleme götürürsün.

• Ayýn on dördü gibi nurlu ve parlak olan güzel yüzünle, yeryüzüne döþenmiþ kara topraðý gökyüzü yaparsýn, arþ gibi süslersin.

• Þu kirli yeryüzünü nurunla aydýnlattýðýn zaman, benlik balçýðýna saplanýp kalan nice ayaðý baðlý akýllý kiþiler kendilerinden geçerler, varlýklarýndan kurtulurlar. Nice canlar yeniden manevî ballar yemeye, manevî þekerler çiðnemeye baþladýlar.

* Þu altý köþeli konak yerinden, yani dünyadan þu ana kadar yiyeceksiz, devesiz, atsýz olarak nice kervanlar gelip geçtiler. Mekansýzlýk alemine doðru yola düþtüler.

• Sen benim canýmý canlandýr, aydýnlat da, caným bedenime seslensin de desinki: "Ey hoca! Sen gelecek zamaný düþünme, yarýný býrak da bugünü düþün, bugünü seyret, bugünü yaþa!"

• Sen su gibisin, ben de kuru dereyim. Ben seninle buluþmaktan gayrý ne isterim? Gel benim içimde ak, benim ol, gel, seni kucaklýyayým, ben seni seviyorum, seni istiyorum. îçinde su akmayan dere ne iþe yarar?

• Sen su olduðun için herkesten ilerde koþuyorsun. Herkesten ileri olduðun için sevin, mutlu ol! Fakat Allah'a yemin ederim ki, sen kendinden yana çýktýkça, kendini beðendikçe, kendini, kendi gerçek varlýðýný bulamayacaksýn ve huzura kavuþamayacaksýn.

• Ben kaybolan gönlümü aramaya çýkmýþtým, yolda ona rastladým. Onu, tedavisi güç bir hastalýða tutulmuþ, bir sevdaya düþmüþ, periþan olmuþ bir halde buldum.

• Ey Tebrizli Þems! Senin ayrýlýðýn beni ezdi, öldürdü. Fakat yüzlerce defa  daha beni ezsen, ayaklar altýna alsan, öldürsen yine senin aþkýndan ayrýlamam

 

1206. Þehvet çamurlarýna bulanmýþ kanatlarýný yýka, temizlen, uçmaya hazýrlan!

Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilatün, Fe'ilün 

(c. VI,2873)

•Yürü ey can! Yürü acele yürü! Sen þaþýlacak, acayip bir yolculuktasýn Durma haydi, manalar denizine doðru git! Çünkü o deryanýn en deðerli incisisin!

• Bedenin, maddî varlýðýn bir çok konaklar aþtý. Mineral, bitki, hayvan mertebelerinden geçti; geldiðin yerleri hatýrlamakta inat etme! Bu tavlada, bu hayvanlýk konaðýndan da geçip giderek ...

• Aklýný baþýna al da; beden balçýðýndan da kurtulmaya çalýþ! Þehvet çamurlarýna bulanmýþ kanatlarýný yýka, temizlen vakit geçirmeden uçmaya baþla! Neden senden evvel uçup giden dostlarýn peþine düþmedin, senin burada ne iþin var?

• Ey ab-ý hayat! Ey can! Seni içinde mahbus tutan, senin hürriyetini alan þu beden testisini kýr da, þu can ýrmaðýnda akmaya baþla! Yani ölmeden evvel öl, nefsanî arzulardan kurtul, her testiyi kýranýn önünde ne zamana kadar kasecilik edeceksin? Yani müritliði býrak da merd ol, kamil insan ol!

• Þu daðýn baþýndan aþaðýlara doðru koþan sel gibi, ak! Baþýný taþtan taþa vurarak, coþarak, köpürerek feryad ederek vahdet denizine koþ! Bu daðda kimse kemer kuþanamaz, yani bu daðda kalmakla kimse yararlý insan olamaz, kendinden kurtul, insanlýða karýþ!

 

1207. Dünyada hased gibi, insanýn hem kendisine, hem de baþkalarýna zararý dokunan bir þey yoktur

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün 

(c. VI, 2659)

• Tenbel tabiatlý olan ve hayatta baþarýya ulaþamayan kiþi, hiç kimsenin saðlýðýný, hoþluðunu istemez.

• Aklýný baþýna al da, baþarýya ulaþanlara hased eden kiþilere eteðini kaptýrma, onlar seni aþaðýlara çekerler.

• Dünyada hased gibi, insanýn hem kendine, hem de baþkalarýna en fazla zararý dokunan bir þey yoktur.

• Yusuf (a.s.) gibi sana hased eden, seni çekemeyen kardeþlerden ayrýlýrsan, Mýsýr'a sultan olursun, kurtlardan kendini kurtarýrsýn.

• Hased eden kiþi, yüzüne gülüp iki ayaðýný öpse de bil ki iç yüzünden iki eliyle sana hançer saplar.

• Onun merhameti ve sevgisi yoktur; neden ona güvenirsin? Onun gönlü yoktur; niçin ona gönül verirsin?

• Eðer, sen takva kalesine sýðýnýrsan, yol bulur da o kaleye girebilirsen; ebedi olarak hasedden de, hased eden kiþiden de kurtulursun.

 

1208. Benim gibi bir dilenciye senin gibi bir padiþahlar padiþahýnýn karþýlýk vermesi doðru mudur?

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ülün 

(c. VI,2661)

• Ettiðin ahd, ettiðin yemin, verdiðin söz ne oldu? Nerelere gitti?

• Hani gökyüzü döndükçe, baþý dönmüþ bu þaþkýn aþýktan yüz çevirmeyecektýin? Sen böyle dememiþ miydin?

• Güneþin gönlü sýcak kaldýkça, bizim aþkýmýzýn sýcaklýðýna bir soðukluk gelmez dememiþ miydin?

• "Bütün ermiþlerin canlarýna, erkekliðine yemin ederim ki. gönlümüz bir kalacak, birbirinden ayrýlmayacak." diyen sen deðil miydin?

• "Sen bana daha önce cevretmiþtin de, onun için ben de sana cevr ettim " diyorsun.

• Benim gibi bir dilenciye senin gibi bir padiþahlar padiþahýnýn karþýlýk vermesi doðru olur mu?

• Ben deðersiz bir varlýðým, topraðým, rüzgarýnýn önünde toz olur savurulursam beni ayýplama, hoþ gör!

• Benim gibi bir hiç olan, ayaklar altýnda çiðnenen tozdan yola bir ayýp gelmez. Senin aþkýn yüzünden solmasýndan, sarý olmasýndan altýn utanmaz.

1209. Sen can oðlusun, senin iþin küçük aþktýr.

Mefa'îlün, Mefa'îlün, Fe'ulün 

(c. VI,2660)

• Neden bir düþünceye takýldýn, çaresiz kaldýn? Kendi içine kapandýn, gamlara battýn?

• Sen parça parça iken, yani maddî varlýðýn çeþitli yerlere daðýlmýþ iken, unsurlara takýlýp, kalmýþken ben seni bir araya topladým, neden vesveseye düþtün, yüz parça oldun?

• Benim aþk mülkümden varýný yoðunu çektin götürdün de, þu gurbet yurdunda dünyada avare oldun, periþan oldun.

• "Yeryüzünü senin için beþik yaptým."73 Sense, ni'metin, lütfun kadrini bilmeyerek, döndün sanki beþik tahtasý oldun

    73 Taha Suresi, 20/53. ayete iþaret var.

• Taþtan sana ab-ý hayat akýttým. Sen kirli, kupkuru bir aleme gittin, manevî duygularýný kaybettin, taþ oldun, kaya oldun.

• Sen can oðlusun, senin iþin küçük aþktýr. Neden asýl iþini býraktýn da baþka çeþit iþlere kendini verdin?

• Seni yüzlerce defa parlayan, bir çok ihtiyaçlar peþinde koþturarak hýrpalayan, harap eden bu dünya evinin kapýsýna düþtün, çevresinde dönüp dolaþýyor oradan bir türlü ayrýlamýyorsun.

• Can helvasý ile beslendiðin, yüzlerce tatlýlar tattýðýn mana evine güvenemedin, tuttun nefs-i emmareye kul oldun.

 

1210. Bu þarap, üzüm suyundan yapýlmamýþtýr;bunun kadehi de yoktur.

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, Fa'ilün

 (c. VI,3058 )

• Sevgilim seher vaktinde bana bir þarap sundu. Ne olur, daha bir þey yememiþ þu ham adama, bana verilen þaraptan veriniz!

• Bu þarap tuhaf bir þaraptýr. Bu üzüm suyundan yapýlmamýþtýr. Onun kadehi de yoktur. Sarhoþlarýn þarap içerken yedikleri badem, þeker gibi mezesi de mevcut deðildir.

• Bir saman çöpünü rüzgar nasýl havaya uçurursa, o þarap da beni öyle havalandýrdý. Beni benden kurtardý. Ýþte sevgili seher vaktinde o ateþli þarabýyla beni böyle aðýrladý.

• Çok yalvardým; "Bana þarap verme!" dedim, fakat o bana; "Yapma, yapma iç; bu fýrsat daha ele geçmez.

• Böyle hoþ bir þarap, benim gibi bir sakî, sen de sanki içi boþ bir ney gibisin. Bu durumda hangi akýlsýz, hangi bilgisiz; 'Ben þarap içmem.' der?"

1211. Aslýnda aþk sultanlýktýr, olgunluktur, murada ermektir

Mefa'îlün, Fe'ilatün, Mefa'îlün, 

(c. VI, 3059)

• Aþýðýn ayýplanmadan, adýnýn kötüye çýkmasýndan korkusu olur mu? Çünkü aslýnda aþk sultanlýktýr, olgunluktur, manen murada ermektir.

• Aþk kaplaný, cihanýn renginden, kokusundan hiç korkar mý? Yokluk timsahý, cehennemi yutmaktan çekinir mi?

• Aþýk, o þarabýn verdiði mestlikle ne hallere düþer, kadeh bile o þarabýn yüzünden erir, kadehlikten çýkar.

• Topraðýn da yeri mi, sözü mü olur? Tür daðýna o aþk þarabýnýn bir katresi döküldükte, dað, binlerce gürültü ile oynamaya baþladý. Binlerce coþkunlukla düþtü.

• Sen dayanýksýz sýrça bir gönüle sahip oldukça, aþk kadehinin ne olduðunu, onun gücünü ve tesirini ne bileceksin? Sen dünya sevgisi, dünya nimetleri tuzaðýna düþmüþ bir kuþsun. Aþk tuzaðýnýn ne olduðunu nereden bileceksin?

• Bana bak da gör, bu dünyada halkýn en aþaðýsýyým. Ama öyle kendimden geçmiþim ki; kim ileridedir, kim aþaðýdadýr, ayýrdedemiyorum?

 

1212. Gönlüm bedenimden sýçrayýp çýksaydý da bir daha geri gelmeseydi.

Müfte'ilün, Müfte'ilün, Müfte'ilün, MUfte'ilün 

(c. VI,2461)

• Gönlüm bedenimden sýçrayýp çýksaydý da bir daha geri gelmeseydi. Böylece ben, beni çok hýrpalayan, periþan eden gönülden kurtulsaydým ne iyi olurdu. Ben gönülsüz kalýnca, dünyada hoþa gitmeyen ne varsa, hepsi güzelleþir, hepsi hoþa giderdi . 74

• Ýyi olsun kötü olsun, doðru olsun eðri olsun, az olsun çok olsun, hoca bunlarýn hepsinden de kurtulurdu.

• Lüzumsuz bir iþ kalmazdý. Býkmak, usanmak yok olur, giderdi. Ne bilgi kalýrdý, ne abdallýk; mutluluk meydana çýkar, davul çalmaya baþlardý.

• Toprak yýðýnýmýn yani mezarýmýn üstüne çýk da baðýr; de ki: "Ey beni öldüren kiþi; ben görünüþte mezardayým ama, aslýnda çayýrlýktayým, çimenlikteyim."

• Ýnsan, Allah ile beraber olduktan sonra, mezarda bulunmasý ne hoþtur, ne güzeldir. Allah'ýn sevgi tuzaðýna düþmüþ kiþiye þeytan ne yapabilir? Onu hiç tuzaða düþürebilir mi?

• Fazlaca Allah'tan ayn düþen kiþi "Hallac-ý Mansür" olsa karýncadan bile güçsüzdür. Küçüktür, zavallýdýr. Çünkü onun dayanacaðý, güveneceði yoktur.

74 Bu beyitlerde Hz. Mevlana, insaný periþan eden duygularýndan kurtulmayý anlatýyor. Daha doðrusu, kendini beðenmeyen, kendinden kurtulmak isteyen bir insanýn ruh halini dile getiriyor. Nitekim Mesnevî'nin V. cildinin 668-670. beyitlerinde aynen þöyle buyurur:

"Damarlarým attýkça, caným bedenimde oldukça kaçmadayým, insanýn kendinden kaçýp kurtulmasý kolay olur mu? Baþkasýndan kaçan, ondan uzaklaþýnca, ondan kurtulunca, kaçmayý býrakýr, olduðu yerde durur. Ben ise, hem kendimin düþmanýyým hem de kendimden kaçýp kurtulmak istiyorum. Kaçarken kendimi de beraber götürdüðüm için kendimden kurtulmama imkan yok. Bu yüzdendir ki, benim iþim kýyamete kadar durmadan kaçmaktýr, kaçmaktýr."   Ahmed Haþim merhum da "Baþým" adlý þiirinde düþünceleri ile gönlü arasýndaki uçurumu anlatýr.

"Bî-haber gövdem gelmiþ konmuþ 

Müteheyyiç mutakallis bir baþ 

Ayýrýr sanki bu baþtan etimi 

Ömr-i ihrama mu'adil bir baþ

 Ürkerim kendi hayalatýmdan 

Þanki kandýr þakaðýmdan akýyor 

Bu kýzýl çehrede ateþ gözler 

Bana güya ki içimden bakýyor

1213. Aþk, Allah evidir, ey Hakk aþýðý;  sen de o evde oturmaktasýn.

Mefulün, Failat, Mefa'îlün, Fa'ilat 

(c. VI,2997)

• Ey baþýmýzýn üstünde dönüp duran gökler! Siz de o mana güneþinin aþkýna tutulmuþsunuz, siz de, benim giydiðim gibi aþk hýrkasýný giymiþsiniz. Sizler de benim gibi aþýksýnýz.75

  75 Hz. Mevlana Dîvan-ý Kebîr'in baþka bir yerinde:

"Eðer baþýmýzýn üstünde dönüp duran þu gökler aþýk olmasalardý, göðüsleri böyle saf ve temiz olmazdý." diye buyurmuþtur. (c. 6, nr: 2674)

• Vallahi aþýksýnýz. Bunu nereden anladýðýmý söyleyeyim: Ýçiniz de, dýþýnýz da pýrýl pýrýl, lekesiz, ter ü taze yem yeþil...

• Sizin biz zavallý insanlarý etkileyen dört unsurla ilginiz yok. Su sizi ýslatamamýþ, toprak sizi kirletmemiþ, ondan uzaksýnýz, ateþ de sizi yakamaz. Hele' rüzgar size hiç bir þey yapamaz.

• Ey deðirmen çarhý gibi dönüp duran gök, seni hangi ýrmaðýn suyu döndürüyor? Bir defacýk olsun söyle? Sen ne de saðlam demirden yapýlmýþ bir çarksýn...

• Bazen bir dönüþte yeryüzünü îrem baðý gibi süslersin, her tarafý çiçeklerle, güllerle, meyvelerle doldurursun, bazen öfkeye kapýlýr, ortalýðý kýrar geçirirsin, aðaçlarý bile köklerinden söker atarsýn.

• Sanki güneþ bir mumdur, sen de, ey gök, onun pervanesisin. Bu yüzdendir ki, gönül verdiðinin etrafýnda dönüp, duruyorsun.

• Ey gökyüzü! Sen de hacýlar gibi ihrama büründün, maddî bir örtü sarýndýn Kabe'yi tavaf ediyorsun.

• Allah; "Hac edilecek yere eriþen emandadýr."76 diye buyurdu. Ey Hakk'ýr emrine uyan, gökyüzü, bu yüzden sen afetlerden kurtulmuþsun.

  76 Al-i Ýmran Suresi, 3/97. ayete iþaret vardýr.

• Þu dünyada gördüðümüz herþey, hepsi bahanelerdir. Ne varsa aþktan ibarettir. Aþk, Allah evidir. Ey Hakk aþýðý, sen de o evde oturmaktasýn.77

   77 Hz. Mevlana'nýn þu ruba'îsi ayný konuyu ifade etmektedir:

"Her nereye baþýmý koysam secde edilen ancak odur, altý cihette de ve altý cihetin dýþýnda da ma'bud ancak odur. Bað, gül, bülbül; güzel dost, bunlarýn hepsi birer bahanedir. Bunlarýn hepsinden de maksat yalnýz odur.

• Artýk bundan fazla söylemem. Fakat Allah'a yemin ederim ki, þu gönülde söylenecek ne nükteler, ne manalý sözler var. Var ama onlarý söylememe imkan yok.

 

1214. Ey baþý kesilmiþ ney; dilsiz, dudaksýz olarak sýrlar söyle!

Mefulü, Fa'ilatü, Mefa'îlü, Fe'ilat

(c. VI,2994)

• Ey güzel sesli ney! Çýkardýðýn seslerle gönüller almadasýn. Hoþsun, güzelsin, sýcak sýcak nefes vermedesin. Soðukluklarý silip, süpürmedesin.

• Ýçin bomboþ, ne boðum var, ne baþka bir þey! Sen dertlere düþmüþ, periþan olmuþ gönüllerden, dertlere düþmüþ canlardan derdi, elemi almakta, onlarý da kendine döndürmekte, böylece de dertli, kederli, elemli kiþilerin yerine sen feryad etmekte, sen aðlamaktasýn.78

78  Hz. Mevlana Dîvan-ý Kebîr'inin baþka yerlerinde, ruba'îlerinde de ney hakkýnda güzel þiirler söylemiþtir. Mesnevî'ye "Bu neyi dinle!" diye baþlamýþtýr. Mevlana aþýðý merhume Fevziye Çamsever Haným'ýn Mesnevî baþýndaki "Dinle neyden" ilham alarak yazdýðý "Dinledim Neyden" baþlýklý þiirinden birkaç kýt'a alarak bu þiiri açýklamak istiyorum:

"Andýrýr bir hasta kalbin ah ve istimdadýný

Naðmesinden topladým bin bir fýrakýn yadýný

Peyrev eyler ahýna güya gönl-i naþadýný

Dinledim neyden, bu akþam, hasretin feryadýný

 

Kah coþar aþkýn sesiyle þimdi mestane eda 

Kah yanar fýrkat diliyle sanki bir vuslat-ý cuda 

Yükselir kurb-ý cemale, nefha nefha her sada

Dinledim neyden bu akþam, firkatin feryadýný

 

Ruhlara serin nevayi yaralý bir ney midir? 

Naðmeler, naðme deðil de bir ilahî mey midir? 

Öyle mest olmuþ ki ruhum neþve de bir þey midir? 

Dinledim neyden bu akþam hasretin feryadýný

 

Naðmesi güya sada-yý 'biþinev ez ney'den gelir 

Sîne-i aþýða uðrar da ilaha yükselir Sýr mýdýr? 

Sevda mýdýr? Þekva mýdýr? Bilmem nedir? 

Dinledim neyden bu akþam firkatin feryadýný"

• Herkesin gönlüne göre sesleniyorsun, sýzlanýyorsun. Herkesin sevgilisine benzer resimler yapýyorsun, okuma yazma bilmiyorsun ama, iç yüzde, gönüller aleminde çok baþarýlý resimler yapan bir ressamsýn.

• Ey bütün görünen ve görünmeyen þeylerin, hakîkatlerin, aslý, þekli, sureti olan güzel varlýk! Sen þimdi hangi perdedesin, hangi makamdasýn, hangi naðmedesin? Ey þeker gibi tatlý olan azîz varlýk; ne olur lütfet, ney'in naðmeleri arasýndan bir baþ göster, bize görün!

• Sanki gözlerin dokuz göz olmuþ, can da sana on kulaðýný vermiþ, naðmelerini her tarafa, altý yöne de üfle! Çünkü altý yön de senin tanýdýðýndýr. Senin için yabancý yoktur. Sen herkesin dostusun.

• Ey baþý kesilmiþ ney; dilsiz, dudaksýz olarak naðmelerle, sýrlarla söyle! Seni üfleyenin nefesinden aldýðýn sýcak, içli duygularý, seni dinleyelere de bir bir hoþ þekilde duyur!

• Ney'in içine ateþ düþtü. Yanýyor, alemi duman kapladý. Ey ney; senin sesin, aþk sesidir. Sen ateþlisin, için yanarak aþk sesini duyurmadasýn.

• Ey ney; kendi aþkýnla, aþk ateþinle Leyla'nýn, Mecnun'un aþk sýrlarýný dile getir, inle, feryad et! Ey ney; bu halinle gönüle ne hoþ þeyler duyuruyorsun, cana ne huzurlar baðýþlýyorsun.

• Galiba senin nefesinde Tebrîz þehrinden bir koku var. Böyle olduðu için, güzelliðin ile, güzel naðmelerinle nice gönüller elde etmedesin.


radyobeyan