Kuran anlatimindaki edebi icaz By: sumeyye Date: 09 Ekim 2010, 22:05:08
KUR’ÂN ANLATIMINDAKÝ EDEBÝ Ý’CAZ (YUSUF KISSASINDAKÝ SÝMETRÝK YAPI)
1. Giriþ
Kur’ân-ý Kerim’in ana konularý denildiðinde ilk akla gelenler uluhiyyet, nübüvvet, haþr ve ibadet meseleleridir. Bu dört unsur Kur’ân’ýn tamamýnda bulunduðu gibi bir suresinde hattâ bir âyetinde, bir kelamýnda bile sarahaten veya iþareten yer alýr. Bu dört temel mevzunun beyan edildiði baþlýca anlatým unsurlarýndan birisi kýssalardýr. Enbiya-i izamýn ve ümmetlerinin kýssalarý takriben Kur’ân’ýn üçte birini meydana getirir ki kýssalardaki anlatýmýn önemini göstermesi açýsýndan sözü uzatmaya hacet býrakmaz.
Kur’ân-ý Kerim yirmi üç yýlda peyderpey nazil olmuþtur. Bazen bir sure bir defada nazil olduðu gibi, bir surenin âyet yahut âyet gruplarý farklý zamanlarda indirilmiþtir. Bununla beraber Kur’ân’daki âyetlerin tertibi (diziliþi) ilahi tayin (tevkifî) iledir. Kur’ân’ýn edebî icazý denildiðinde akla ilk gelen nazmýdýr ki âyetlerin sýralanýþý veya diziliþindeki hem lafzî hem de manevî ahenk, bütünlük ve mükemmelliði ifade eder. Buradan hareketle ayet ve sureler arasýndaki ilgiye bütünlüðe dair Tenasübü’l-Kur’ân ilmi doðmuþtur.1 Kur’ân anlatýmý denildiðinde ise ilk akla gelen kýssalar ve mesellerdir.
Kýssa’nýn Tanýmý: “Kýssa” kelimesi, bir þeyi takip etmek, iz sürmek, peþinden gitmek manalarýna gelen kasas kelimesinden türetilmiþtir. Ve anlamý da ibret alýnmasý için anlatýlan olay ve hadiseler dizinidir.2 Nitekim olaylar, birbirini takip eden, tarihi bir süreç ve sýralama dahilinde anlatýldýðýndan kýssa denilmiþtir.
Mesel’in Tanýmý: Mesel bir þeyin benzeri demektir ki misal vermek, örnek vermek bu kabildendir. Temsil ise, herhangi bir þeyle ilgili ona uygun, onun paralelinde, onu destekleyen bir dengini ve benzerini getirmek, bir hikaye veya atasözü söylemektir.4 Herhangi bir hakikati müþahhas bir olayla açýklamaya muhatabý iknaya yarar. Meseller kýsa ve özlü olmakla beraber anlamca geniþtir. Þu ayette olduðu gibi: “Ýþte þimdi Allah bir temsil daha getiriyor: Ýki adam var, bunlardan ilki, birbirine rakip birbiriyle hep çekiþen ortaklarýn elinde. Diðeri ise sadece bir kiþinin emrinde çalýþýyor. Bu ikisinin durumu hiç bir olur mu? Olmaz Elhamdülillah! Fakat çoklarý bu gerçeði bilmezler.” (Zümer 39/29)
2. Yusuf Kýssasýnýn Genel Olarak Tanýtýmý
a) Kýssanýn Diðer Kýssalardan Farký
Kur’ân’da Hz. Adem, Hz. Musa gibi nebilerin kýssalarý parçalar halinde, deðiþik surelerde eþanlamlý yahut farklý lafýzlarla, özellikle de anlatýlan konunun hedefi ve maksadý ekseninde kýssanýn bazý yönlerine vurgu yapýlarak yani ibret alýnmasý gereken hususlar öne çýkarýlarak anlatýlmýþtýr.
Yine kýssalar kýyamete kadar devam edecek olan külli bir kýsým kanunlarýn ucunu göstermektedir.
Yusuf kýssasý ise, sadece ismiyle anýlan bu surede, tarihi sürece riayet edilerek bütün yönleriyle anlatýlmýþ, tabir caizse bir solukta bitirilmiþtir. Bu yönüyle ilginçtir. Hz. Yusuf ’un nübüvveti ve insanlarý hakka çaðrýsý da diðer enbiyadan ayrýlýr. Sadece hapishanede insanlarý hakka çaðýrdýðý anlatýlýr. Anlaþýlan odur ki Yusuf ’un mesajý bizatihi kendi hayatýdýr. Ve bu açýdan Yusuf kýssasý da tabir edilmesi gereken bir hadisedir. Yine iþarî (tasavvufî) tefsir geleneði tarafýndan bu sureye ayrý bir ihtimam gösterilmiþ ve sýklýkla tevil edilegelmiþtir.
b) Yusuf Kýssasýnýn Resûlullah’a (s.a.s.) ve Sahabe-i Kirama Bakan Yönü
Anlatýlan her kýssa, deðiþik açýlardan Allah Resûlü’nün hal ve durumuyla doðrudan ilgili ve onun durum ve vaziyetine mutabýktýr. Sözgelimi A’raf suresinde Hz. Musa’nýn kýssasý özellikle de Mýsýr’da çekilen iþkenceler Mýsýr’dan çýkýþ Firavunun takibi ve kýzýl denizi geçerek Ýsrailoðullarýný kurtarmasý yani Hz. Musa’nýn hicreti anlatýlýr. Bu sure Mekke’den Medine’ye hicret aylarýnda inmiþtir. Hz. Peygamber’in hicretiyle, Mýsýrdan çýkýþ arasýndaki uygunluk ne kadar dikkate þayandýr.
Bu çerçevede Yusuf kýssasýnýn asr-ý saadetle alakasý nedir? Yusuf kýssasý da Resûlullah’ýn Amcasý Ebû Talib’in ve Hz. Hatice validemizin vefat ettiði, hüzün senesi olarak anýlan yýlda inmiþtir. Bi’setin onuncu yýlý Hüzün senesi olarak isimlendirilmiþtir ki boykot yýllarýnýn devamýdýr. Akabinde ayrýca Peygamber Efendimiz Mi’rac ile þereflenmiþ ve teselli edilmiþtir. Takip eden ikinci senede de Medine’ye hicret gerçekleþmiþtir. Ýþte hadiselerin cenderesinde bunalan Ashab-ý kiram Efendilerimiz, Resûlullah’a gelerek kendilerini teselli edici öðüt vermesini istemiþler, bunun üzerine de þu âyet-i kerime nazil olmuþtur: “Allah sözlerin en güzelini, müteþabih ve mesânî özelliði olan bir kitap olarak indirmiþtir. Rab’lerini tazim edenlerin derileri O’nu okuyup dinlerken ürperti duyar. Sonra derileri ve kalbleri Allah’ý anmakla ýsýnýp yumuþar, sükûnet bulur. Ýþte bu Allah’ýn hidayetidir ki, onunla dilediðine yol gösterir. Ama Allah’ýn þaþýrttýðý kimseyi ise, hiç kimse doðru yola koyamaz.” (Zümer, 39/23). Bu âyet nazil olduktan bir süre sonra sahabe efendilerimiz tekrar gelerek çektikleri sýkýntýlarý ve hüzünlerini hafifletecek onlarý manen teselli edecek bir kýssa anlatmasýný Peygamber Efendimiz’den talep ederler. Bunun üzerine hem en yakýnlarýný kaybetmiþ Resûlullah’ý, hem de boykot ve bin bir iþkence ve sýkýntýnýn içinde bunalan Ashabý teselli edici onlarýn acýlarýný hafifletici mahiyette Yusuf suresi nazil olmuþtur.6
Ýlginçtir ki, Yusuf ismi de hüzün anlamýna gelmektedir. 7 Hatta kýssa hep hüzün ve gözyaþý yüklüdür. Kýssaya bir ýstýrap ve çilenin sindiði, satýr aralarýndan birilerinin inleme ve ah çekiþlerini duyar gibi olursunuz. Yusuf kuyuda, zindanda ve hayatýnýn büyük bir kýsmýnda ailesinin hasretiyle, Yakup ise Yusuf ’un hasretiyle, kardeþleri babalarýnýn kendilerini sevmediðini düþünerek, Zeliha Yusuf ’un aþkýyla hep aðlar ve ýstýrap çekerler. Surede Hakk’ýn kazasýna rýza göstererek, sabýrsýzlýk gösterip de yanlýþ yollara tevessül etmeksizin çekilen çilenin sonunda vuslat ve mutluluk olduðu anlatýlýr.
c) “Ahsene’l-hadis” ve “ahsane’l-kasas” Ýliþkisi:
Taberî, tefsirinde Yusuf suresinin nüzul sebebi olarak yukarýdaki rivayetleri zikrettikten sonra, Zümer suresi 23. ayetteki “ahsene’l-hadis” tabiri ile Yusuf suresinin baþýndaki “ahsene’l-kasas” tabirleri arasýnda ilgi olduðuna iþaret eder. Gerçekten bu iliþki Yusuf kýssasýndaki edebî üslup veya anlatýmýn keþfedilmesi ve mahiyeti adýna þifre niteliðindedir. Diðer bir ifadeyle “en güzel anlatýma sahip en güzel kýssa olarak nitelenen Yusuf suresindeki edebi i’caz veya simetrik yapý, asýl itibarýyla, Kur’ân’ýn “sözlerin en güzeli” olma hususiyetinin bir buudu veya tezahürüdür:
Dikkat edildiðinde anlaþýlacaðý üzere yukarýdaki (Zümer, 39/23.) âyette Kur’ân yedi vasfýyla nitelenmektedir. Ýlk vasýf olan “Ahsene’l-hadîs - sözlerin en güzeli” olmasý, diðer yedi vasýfla açýklanmakta ve þerh edilmektedir. Bunlardan üçüncüsü “müteþabihen” vasfý ve özellikle de dördüncüsü “mesâni” vasfýdýr ki bizim kýssada müþahede ettiðimiz anlatýmdaki simetri ile doðrudan alakalýdýr. Bu vasýf aþaðýda tefsir edileceði için burada iþaret etmekle yetinilecektir. Kur’ân’ýn özellikle söz oluþ keyfiyetindeki güzelliði meydana getiren yedi unsurdan birisinin simetriyi kapsadýðýný belirtmekle söz konusu iliþki herhalde anlaþýlacaktýr.
3. Kýssanýn Anlatýmýndaki Simetrik Yapý Üzerine
Kur’ân ayetleri ve surelerinde, mikro planda bir tek ayetin kendi içinde, makro planda ise, Kur’ân’ýn tamamýnda gerek lafýz gerekse mana olarak bir tenasüb ve bütünlük vardýr. Münasebâtü’l-Kur’ân ilmi Fahruddin er-Razî’den, özellikle Bikâî, Suyutî ve çaðdaþ dönemde Bediüzzaman Said Nursî, M. Abdullah Draz ve Seyyid Kutub’a kadar pek çok âlim tarafýndan tefsirlerine yansýtýlmýþ ve hakkýnda kitap telif edilmiþtir. Sözgelimi Fahreddin Razî’ye göre “Kur’ân’ýn bütünü adeta bir tek suredir, hatta sanki bir tek ayettir”8 Yine Bediüzzaman Said Nursî, “Üslub-i Kur’ân’ýn o kadar acîb bir cem’iyeti var ki, bir tek sure kainatý içine alan bahr-ý muhît-i Kur’ânî’yi içine alýr. Bir tek âyet, o surenin hazinesini içine alýr. Âyetlerin çoðu, her birisi küçük bir sure, surelerin çoðu, her birisi birer küçük Kur’ân’dýr… Kur’ân’ýn küllü, cüzlerinde göründüðü gibi, cüzleri de küllüne âyinedir.”9 ifadeleriyle âyetler arasýndaki insicam ve uyuma vurgu yapmýþtýr.
Ýþte Kur’ân’daki bu edebî i’cazýn, dahilî bütünlük ve salabatin fesahat ve belagatýndaki güzelliðin bir buudu, kýsaca “müteþabihen mesânî” keyfiyetinin bir tezahürü kýssalarýndaki veya genel olarak anlatýmýndaki simetri özelliðidir. Ancak bununla beraber Suat Yýldýrým hocamýzýn, “Kanaatimizce þimdiye kadar yazýlan tefsir ve Ulumu’l- Kur’ân kitaplarýnýn az bir kýsmýnda mücmel bir tarzda yer verilmekle beraber bol örnekleriyle deðiþik nevileriyle, ayrýntýlý olarak bu i’caz vechinin inceleme konusu yapýldýðýný görebilmiþ deðilim.”10 ifadesinden de anlaþýlacaðý üzere bu edebî hususiyet hak ettiði ilgiyi henüz görmüþ denilemez. Aslýnda bu hal “Zaman ilerledikçe Kur’ân gençleþiyor” vecizesinin bir isbatýndan baþka bir þey deðildir.
a) Simetrik Yapýnýn Anlamý
Kur’ân i’cazýnýn kendini gösterdiði alanlarýn baþýnda onun nazmý ve üslubu gelmektedir. Suat Yýldýrým hocamýz, Kur’ân anlatýmýndaki simetrik yapýyý bir i’caz vechi olarak deðerlendirmekte ve Zümer suresi 23. âyette geçen “mesâni” kelimesini simetri olarak açýklamaktadýr: “Kanaatimizce mesâni kelimesi kelimenin asli anlamlarýndan olan “ikiþer, ikili, çifteli” anlamlarýyla “simetrik” manasýný da kapsamaktadýr. Osmanlý Türkçesi’nde mütenâzýr denilen, fakat þimdi unutulmasýyla, karþýlýðý bulunmaksýzýn kullanmaya mahkum olduðumuz bu yabancý simetri terimi þu demektir: Ýki þey arasýnda konum biçim ve belirli bir eksene göre ölçü uygunluðudur. Türkçe’de bakýþýmlý kelimesiyle karþýlanabilir ki öyle zannediyorum çaðdaþ muhataplara Kur’ân’ýn sözlerin en güzeli oluþ keyfiyetinin neticesi olan mesânî özelliðini en iyi anlatan kavramlarýn baþýnda simetri terimi gelmektedir.”11
Kur’ân’ýn veya sözgelimi Yusuf suresi gibi bir bölümünün simetrik olmasý demek, bizim gelecek paragraflarda göstereceðimiz üzere kýssadaki kesitlerin veya ayet gruplarýnýn karþýlýklý olarak birbirine bakýþýmlý, ikiþerli, büklümlü veya karþýt yansýmalý olmasý halidir.
Dikkatlice bakýldýðýnda kâinatta da bir simetri vardýr. Mikro kâinat olan insan vücudundaki simetri çok barizdir: Baþ ve gövde ortada olmak üzere iki yanda iki kolumuz, iki ayaðýmýz, baþýmýzda iki göz ve iki kulaðýmýzýn konumu, kalbimiz tek olsa da iki karýncýðý iki de kulakçýðý vardýr. Damarlarýmýz da atar ve toplar damarlar þeklinde yine simetriktir.
Allâme Elmalýlý bu konuya “Kur’ân’da sureler, ekser surelerde kýssalar, kýssalarda ayetler, ayetlerde kelimeler, kelimelerde harfler ve bütün bunlar arasýnda açýk ya da gizli, lafzi veya manevi birçok yönden uyum ve nazm-i belið vardýr”12 sözleriyle deðinir. M. Abdullah Draz bir suredeki iç bütünlüðü ve insicamý tespit etmek isteyen kimse için þu esaslarý zikreder: “Sureyi baþýndan sonuna kadar seri bir þekilde okuyarak surenin maksadýný (ana fikrini) bulup ortaya koymalýdýr. Araþtýrýcý, belli baþlý kýsýmlarýný ve maksatlarýný tespit ederek, sure hakkýnda genel bir fikir sahibi olmadan, kýsýmlar arasýnda bulunan mevziî baðlarý bulmaya çalýþmamalýdýr. Ayrýca surenin nazmýný anlamak isteyen kimse ona bütün olarak bakmak ve surenin üzerine bina edildiði küllî nizama dikkat teksif etmek mecburiyetindedir.”13
Bir baþka açýdan suredeki anlatým özelliklerine ve edebî güzelliðe ulaþmak için yapýlmasý gerekenler þöylece sýralanabilir: Öncelikle yapýlmasý gereken sureyi kendi bütünlüðü içinde alt bölümlere ayýrmaktýr. Bu noktada konu deðiþiklikleri, üslup deðiþiklikleri, fâsýlalar, karþýtlýklar ve benzerlikler, suredeki geçiþlere iþaret niteliðindeki kelimeler kýssanýn üslubuna hakim olan dahili sistemi veya edebi güzelliði keþfetmekte birer ipucu niteliðindedir.14
Kýssanýn anlatýmýndaki simetrik yapýyla ne kastedildiðine dair bu kýsa bilgiden sonra, Yusuf suresindeki ayetleri sýrasýyla okuyarak gruplandýrmaya ve neticede ortaya çýkacak anlatým tarzýna dikkatleri çekmeye çalýþalým:
b) Yusuf Kýssasýndaki Simetrik Yapý 15
A. Hz.Yusuf ’un Rüyasý (4-6. Âyetler)
B. Kardeþlerinin Yusuf ’a Tuzak Kurmasý (8-21. Âyetler))
C. Zelihanýn ve diðer kadýnlarýn Yusuf ’a Ýftirasý (23-33. Âyetler)
D. Hz. Yusuf ’un Zindana Girmesi (35-42.Âyetler)
E. Mýsýr Kralýnýn Rüya Görmesi (43-44.Âyetler)
E’ Kralýn Rüyasýnýn Tabiri (45-49.âyetler)
D’ Hz. Yusuf ’un Zindandan Kurtuluþu (50.Âyetler)
C’ Zelihanýn ve Kadýnlarýn Yusuf ’u Aklamalarý (51-53. Âyetler)
B’ Hz. Yusuf ’a Kardeþlerine Karþý Bir Plan Öðretilmesi (54-98. Âyetler)
A Hz. Yusuf ’un Rüyasýnýn Gerçekleþmesi (99-101. Âyetler)
A. Hz. Yusuf’un Rüya Görmesi: (Yusuf Suresi, 4-6. Âyetler)
Yusuf Kýssasý, Hz. Yusuf ’un rüyasýnda, on bir yýldýz, güneþ ve ayýn saygýyla önünde eðildiklerini veya secde ettiklerini görmesinin anlatýlmasýyla baþlamaktadýr. Nübüvvetin kýrk altýda biri rüya-yý sâdýka olduðundan Hz. Yakup ilerde olacaklarý sezmenin endiþesiyle Yusuf ’a rüyasýný anlatmamasýný salýk vermektedir. Surenin ilerleyen kýsýmlarýnda da görüleceði gibi, her defasýnda Yakup (a.s.) hadiseler karþýsýnda tedbir cihetine riayet etmektedir. Bununla beraber surenin 67. ayetinde dile getirdiði gibi takdirde yazýlanýn tedbirle bozulmayacaðýný bilmekte ve inanmaktadýr: “Gerçi ne yapsam Allah’tan gelecek takdiri önleyemem. Zira hüküm yetkisi yalnýz Allah’ýndýr. Onun içindir ki ben ancak O’na dayanýr O’na güvenirim.” Bir baþka ayette ise “Artýk bana düþen ümitvar olarak güzelce sabretmektir. Sizin anlattýklarýnýz karþýsýnda bana Allah’- tan baþka yardým edecek yoktur.” (12/18) demek suretiyle tevekkül ve teslimiyetini Rabbine arz etmektedir. Surenin yedinci âyeti suredeki anlatýmlar ya da simetrik gruplar arasýndaki geçiþleri temin eden “fasýla” niteliðindedir. Zira burada istidradî bir açýklama yahut fezleke niteliðinde bir beyan vardýr.
B. Kardeþlerinin Hz. Yusuf’a Tuzak Kurmalarý: (8- 21. Âyetler)
Hz. Yakup’un diðer çocuklarý, Yusuf ve öz kardeþi Bünyamin’i babalarýnýn daha fazla sevdiðini, kendilerinin daha güçlü ve bir topluluk olduklarý halde ihmal edildiklerini, sevilmediklerini düþünmüþler. Bu kýskaçlýk ve ihmal edilmiþlik duygusuyla Yusuf ’tan kurtulmayý böylece babalarýnýn sadece kendilerine kalacaðýný düþünmüþlerdir. Onu öldürmeyi planlamýþlar. Neticede ona bir tuzak ve komplo düzenleyerek bir kuyuya atmýþlardýr. Gömleðine de bir kan lekesi bulaþtýrarak onun kurt tarafýndan yenildiðini babalarýna söylemiþlerdir.
C. Zeliha ve Diðer Kadýnlarýn Hz. Yusuf’a Ýftira Atmasý (23-33. Âyetler)
Kervan tarafýndan Mýsýr’a getirilen Yusuf ’u alan vezirin hanýmý Yusuf ’a sahip olmak ister. Yusuf ise buna karþý çýkar ve kapýya doðru koþarak kaçmak isterken, kadýn gömleðini tutar ve bunun üzerine gömlek arkadan yýrtýlýr. Kapýda vezirle karþýlaþýrlar. Kadýn hemen Yusuf ’un kendisine kötü maksatla yaklaþmak istediðini söyleyerek ona iftira atar. Neticede kadýn tarafýndan bir þahidin tespitiyle Yusuf ’un haklý olduðu ortaya çýkar. Burada da gömlek figürü vardýr. Týpký kuyuya atýldýðýnda olduðu üzere…
Her ne kadar Zeliha’nýn Yusuf ’u istemesi birkaç kiþiyle sýnýrlý olsa da “Ýki kiþinin bildiði sýr deðildir” atasözünü doðrularca bu hadise þehirdeki kadýnlarýn diline düþmüþtür. Vezirin hanýmý (Zeliha) söz konusu dedikodularý duyunca, kadýnlarý, konaðýna davet ederek bir sofra hazýrlatmýþ, ikram edilen meyveleri soymalarý için ellerine birer býçak vermiþ, tam meyve yenirken de Yusuf ’u onlarýn huzuruna çýkarmýþtýr. Yusuf ’u gören kadýnlar ellerini kesmiþlerdir. Neticede vezir ve adamlarý dedikodularý kesmek için Yusuf ’un zindana atýlmasýnýn daha uygun olacaðýna karar vermiþlerdir.
D. Hz. Yusuf’un Zindana Girmesi ve Orada Hayli Kalmasý (35-42. Ayetler)
Hapishaneye onunla beraber iki genç girmiþti. Onlardan her birisi gördükleri rüyayý Hz. Yusuf ’a anlattýlar ve tevil etmesini istediler. Yusuf öncelikle onlara bir tevhid dersi verdikten ve tebliðde bulunduktan sonra rüyalarýný tabir etti. Onlardan kurtulacaðýný anladýðý arkadaþýna efendisine kendisinden bahsetmesini söyledi. Fakat þeytan bunu ona unutturdu. Takriben sekiz yýl daha zindanda kaldý.
E. Mýsýr Hükümdarýnýn Rüya Görmesi (43-44. Ayetler)
Günün birinde kral rüyasýnda yedi semiz ineði, yedi zayýf ineðin yediðini gördü. Yine yedi yeþil baþak ile yedi kuru baþak gördü. Ve bu rüyasýnýn tabirini istedi. Etrafýndaki kahinler rüyayý yorumlayamadýlar ve karýþýk düþler olarak nitelediler. Derken arkadaþý Yusuf ’u hatýrladý ve zindana giderek melikin rüyasýný tabir etmesini istedi. Ýlginçtir kralýn rüyasýnda bile simetri bulunmaktadýr. Buraya kadar ayný minval üzere, adeta bir eksen üzerinde cereyan eden hadiseler kýssada simetrik bir yapýda, karþýt yansýmalarýyla yeni bir mecrada cereyan etmeye baþlamýþtýr. Artýk Yusuf için çileli yolculuk, kurtuluþa atýlan iftiradan tebrieye ve vuslata doðru uzanmaktadýr.
E’. Mýsýr Hükümdarýnýn Rüyasýnýn Tabiri (45-49. Ayetler)
Hz. Yusuf yedi sene bildikleri üzere ekip biçmelerini, yiyecekleri az miktar dýþýnda depolamalarýný zira gelecek yedi yýlda kýtlýk olacaðýný bu dönemde yapýlan bu iktisatla aþýlacaðýný daha sonra bolluk olacaðýný söyler.
D’. Hz. Yusuf’un Zindandan Kurtuluþu (50. Ayet )
Bunun üzerine kral Yusuf ’u yanýna getirmelerini ister. Ancak Yusuf, arkadaþýna ‘Ellerini kesen kadýnlarýn meselesi neydi bir efendine soruver.’ demek suretiyle kendine yapýlan haksýzlýktan ve iftiradan tebrie ister. Neticede zindandan çýkarýlýp huzura getirilir.
C’. Zeliha ve Diðer Kadýnlarýn Hz. Yusuf’u Aklamalarý (51-53. Ayetler)
Gerek Yusuf ’u gördüklerinde ellerini kesen ve ona iftira atan þehirdeki kadýnlar gerekse vezirin hanýmý ‘Yusuf ’tan hiçbir kötülük bilmiþ görmüþ deðiliz.’ dediler. Zeliha kendisinin nefs-i emmaresine uyup çirkin bir þeyi istese de fiili olarak bunu yapmadýðýný ve dolayýsýyla da efendisi’ne ihanet etmediðini söyler. Böylece hakikat ortaya çýkar. Bundan sonra simetrik olarak bakýldýðýnda geriye doðru kýssanýn büklümlerine ve katlarýna dönüldüðünde tahmin edileceði üzere kardeþlerinin Yusuf ile yüzleþmesi ve ona yaptýklarý haksýzlýðý itiraf edip hatalarýný ikrar etmelerine sýra gelmektedir. Týpký Mýsýrlý kadýnlar gibi…
B’. Hz. Yusuf’a, Kardeþlerine Karþý Bir Plan Öðretilmesi ( 54-98. Ayetler)
Bir rüya ile, hayatý deðiþmeye baþlayan ve kuyadan zindana uzanan Yusuf (a.s.) yine kralýn gördüðü rüya ile hayatý deðiþmiþ, ülkenin hazine ve maliye iþlerinden sorumlu bakaný olmuþtu. Neticede rüyada iþaret edildiði üzere tedbirini alan Hz. Yusuf ’un iktisat politikasýyla ülke kýtlýk dönemini rahat aþmýþ hatta civar memleketlerden gelenlere de yardýmda bulunur hale gelmiþti. Bu süreçte Yusuf ’un kardeþleri de Mýsýr’a gelip onun huzuruna çýkmýþlardý. Yusuf onlarý tanýmýþ ama onlar onu tanýmamýþlardýr. Onlardan baba bir kardeþi Bünyamin’i de gelecek sefer yanlarýnda getirmelerini þart koþmuþtu. Hz. Yakup için týpký Hz. Yusuf ’ ta olduðu gibi yine endiþeli bir süreç baþlamýþtý. Yusuf ’un kaybý gibi benzer þeyler bu kez Bünyamin için söz konusu olacaktý. Neticede Hz. Yusuf kardeþi Bünyamin’i yanýnda alýkoymak için Bünyamin’in yüküne, su kabýný koydurdu. Bünyamin’i alýkoydu. Babalarýna dönen kardeþleri durumu anlattýlar. Yakup (a.s.) yine ‘sabýr’ dedi olanlarý sineye çekti. Rabbine iltica etti. Yusuf ’u aramak ve zahire temini için yeniden Yusuf ’un huzuruna çýktýklarýnda Yusuf kendisini tanýttý. Onlarýn beraberinde gömleðini göndererek babasýnýn yüzüne sürmelerini istedi.
A’. Hz. Yusuf’un Rüyasýnýn Gerçekleþmesi ( 99-101. Ayetler)
Yakup ailesi Mýsýr’a gelip Yusuf ’un yanýna girdiklerinde Yusuf annesi ve babasýnýn kucaklayýp tahtýna oturttu. Hepsi onun önünde saygý ile eðildiler, secde ettiler. Yusuf kardeþlerini affetti. Onlara geçmiþe ait bir sitemde bulunmadý. Hz. Yusuf, ‘Babacýðým iþte küçükken gördüðüm rüyanýn tevili.’ dedi. Ve akabinde rabbine verdiklerinden dolayý þükretti. Ve ‘Müslim bir kul olarak canýmý al ve beni hayýrlý dürüst insanlar arasýna dahil eyle.’ diye dua etti. Kýssa böylece bitirildi.
Sonuç
Kur’ân nazmýndaki harikalýklardan birisi de anlatýmýndaki simetri özelliðidir. Kur’ân’ýn peyderpey indiriliþi, ne nesre ne de þiire benzemeyip kendine has bir anlatýma sahip olmasýný fýrsat bilen inkarcýlar, Kur’ân’ý düzensiz estetikten ve bütünlükten uzak, sýkýcý bir metin olmakla itham etmiþlerdir. Simetrik yapý bize göstermiþtir ki Kur’ân anlatýmý çok tutarlý ve güçlü bir iç bütünlüðe sahiptir. Kur’ân bir söz mucizesi ve harikasýdýr. Simetrik yapýnýn en önemli sonucu bu hakikati göstermesidir.
Her nebiye kendi kavmini ikna etmesi için, akýllarýný hakka yönlendirmekle beraber iradelerini ellerinden almayacak þekilde mu’cizeler verilmiþtir. Hz. Peygamber (s.a. s.)’e ise, diðer enbiyanýn mucizelerine benzer pek çok hissî ve kevnî mucize verilmekle beraber O’nun en büyük ve aslî mucizesi Kur’ân-ý Kerim’dir. Söz ve beyan insana verilen ve öðretilen en yüce nimetlerin baþýnda gelse gerektir. Yüce Allah Kelam-ý Kadimini Gaybýn Son Habercisi Hz. Muhammed Mustafa (sallalhu aleyhi vesellem)’e indirmekle kalmayýp onun bir benzerinin getirilmesi noktasýnda bütün insanlýða da meydan okumuþtur. O halde Kur’ân’ýn edebî icazý ve derinliði onun mahiyetinin anlaþýlmasý adýna çok önemlidir. Yine Zümer 23. âyetten anlaþýyor ki “En güzel Söz”ün güzelliklerine, fesahatýndaki enginliðe vukûfiyet, inanan ve Rabbine ta’zimle kulluk edenlerin imanlarýný artýrmakta, kalplerinde bir uyanýþa bir diriliþe sebep olmaktadýr: Zira derileri onu dinlerken ürpermekte, kalpleri ise hasýl olan itmi’nan ve sekîneyle yumuþamakta, huzura ermektedir. Bu yazýda Yusuf suresinin anlatýmýndaki edebî güzelliði ve derinliði göstermekle ulaþýlacak neticelerin ilki herhalde kalb ürpertisi ve imanda itminan olsa gerektir. Bir baþka açýdan Yusuf kýssasýndaki simetrik yapýyý tespit bizi Kur’ân’ýn, bütün kuþatýcýlýðýyla, insanýn hem duyu, hem akýl, hem de duygularýna ve latifelerine birden hitap ettiðini göstermektedir. Estetik, sanat ve edebiyat itibarýyla insaný hakka yöneltmekte iz’an ve idrâkini irþad etmektedir.
Yusuf kýssasýnýn nüzûlü ve muhataplarýnýn durumundan hareketle kýssaya bakýldýðýnda ise, týpký Hz. Yusuf gibi kardeþleri tarafýndan ölüme terk edilen, vefasýzlýða maruz kalan hatta canýna kastedilen Ýnsanlýðýn Ýftihar Tablosu Allah Resulü’nün gelecekte Mekkeli kardeþlerine nasýl mukabele edeceði de iþareten beyan edilmektedir. Zira Mekke fethedildiðinde Peygamber Efendimiz’in Mekkelilere gösterdiði civanmertlik, affetme, iyilik ve ihsan, Hz. Yusuf ’un kardeþlerine karþý tavrýný hatýrlatmaktadýr. Nitekim asr-ý saadetten bugüne ve yarýna uzanan çizgisinde tarih, hep Gaybýn Son Habercisi Âlemlerin Efendisi’nin terbiyesinde yetiþen ve kemalât merdivenlerini týrmanan evliya ve asfiyanýn, üstadlarýn ve hoca efendilerin benzer muamelelerine þahit olmuþtur ve olacaktýr. O Yüce Nebinin güzide varisleri ve Kur’ân’ýn hadimleri de memleketlerinden sürgün edilmelerine bin bir cefaya ve ezaya maruz býrakýlmalarýna hatta canlarýna kastedilmelerine raðmen beddua etmemiþ, bedduaya “amin” dememiþler, milletlerinin ve insanlýðýn hidayetine kendilerini adamýþlardýr. Muhabbetin sevdalýsý olmuþlar, vefasýzlýklara hep af ile müsamaha ile civanmertlikle mukabele etmiþlerdir.* Sakarya Üniv. Ýlahiyat Fak. Öðrt. Üyesi
DÝPNOTLAR
1. Tenasübü’l-Kur’ân konusunda detaylý bilgiler için bk. Faruk Tuncer, Tenasüp ilmi Açýsýndan Kur’ân
Surelerindeki Eþsiz Ahenk, Ýstanbul 2003.
2. Raðýb el-Ýsfehanî, Müfredât, Beyrut 1995, “k.s.s.” md.
4. Veli Ulutürk, Kur’ân’da Temsilî Anlatým, Ýstanbul 1995, s. 9-13..
6. Taberî, Câmiu’l-beyân, 1995, XII, 196.
7. Kurtubî, El-Câmi’ li Ahkami’l-Kur’ân, Beyrut, 1995, IX, 107; Âlusî, Ruhu’l-Meânî, Beyrut 1997, XII, 266.
8. Razî Mefâtihu’l-ðayb, Tahran ts., VII, 128; Tuncer, Kur’ân Surelerindeki Eþsiz Ahenk, s. 26.
9. Said Nursî, Sözler,s. 523, Ýzmir 2002, Iþýk yay.; Ýþâratü’l-Ý’caz, Ýstanbul 1986, s. 12.
10. Suat Yýldýrým, “Kur’ân-ý Kerim’in Müteþabihen Mesânî Özelliði”, Yeni Ümit Dergisi, sayý 69 (2005),
s. 10.
11. Yýldýrým, “Kur’ân-ý Kerim’in Müteþabihen Mesânî Özelliði”, s. 10.
12. Elmalýlý, Hak Dini Kur’ân Dili, Ýstanbul 1979, I, 50.
13. Draz, M. Abdullah, En Mühim Mesaj, Ankara 1985, 190-194.
14. Ýsmail Albayrak, “Kur’ân ve Anlatý(m) Bilim”, EKEV Akademi Dergisi 13 (2002), s. 96-99.
15. Kýssadaki simetrik bölümlerin tespitinde Ýsmail Albayrak’ýn ilgili makalesinden istifade edilmiþtir.Yrd.Doç.Dr Yunus Ekin