Denemeler
Pages: 1
Sizin sevgiliniz hangisi? By: sidretül münteha Date: 01 Ekim 2010, 13:57:25
Sizin sevgiliniz hangisi?





“Ýþ, Aþ, Eþ”. Bunlar birer burç ismi olsaydý, hangisi olmak ya da hangisi sizin burcunuz olsun isterdiniz?

Niçin?
Ben mi? Oyunbozanlýk yok; önce ben sordum.
Oyun mu oynuyoruz?
 
Evet, oyun oynuyoruz. Beðenmeyen oyundan çýksýn diyeceðim ama bu mümkün deðil ki… Bu oyundan çýkamazsýnýz, çýkamayýz. Etrafýnýza bir bakýn; oyun olmayan ne var? Her þey oyun.

Evet, çevremize dürüstçe baktýðýnýzda göreceðiniz/karþýlaþacaðýnýz en somut insani gerçeklik olup biten her þeyin bir oyundan ibaret olduðu… Herkes rolünü ya da rolü sandýðýnýn gereðini oynuyor.


Bunda ne var, yeni bir þey mi söylüyorum; elbette hayýr. Söylenen hiç bir söz yeni deðil; zaten benim de böyle bir iddiam yok.

 
Aslýnda benim hayatta hiçbir iddiam olmadý. Ýyi ki yok. Mutlu olmanýn en büyük sýrrý bu: “Ýddialý olmamak.”


O zaman oyuna baþtan baþlayalým:

“Ýþ” mi?

“Aþ” mý?
“Eþ” mi?
Birini diðerine tercih edemediniz deðil mi? Ettiniz mi yoksa?

Aþ, iþe baðlý; iþ aþ için.

Eþ kime? Eþ size…
Siz kime?
Siz iþinize baðlýsýnýz; aþ yemek için.

Güzel.
 
“Aþ”ý sadece siz mi yiyorsunuz?
 
“Hayýr!”deðil mi; evinize,eþinize, çocuklarýnýza hasýlý yuvanýza götürüyorsunuz,onlarýn rýzkýný temin ediyorsunuz.
 
O nedenle sizi bunlar arasýnda bir tercihe zorlamak “abesle iþtigal etmek” tir, biliyorum.
 
Þimdi kendimizi yoklayalým lütfen; bu anlattýðým süreci hakikaten bu kadar dengeli ve muntazam mý yürütüyorsunuz?  Eðer öyle ise bir sözüm yok; olamaz. Bunlardan birini tercih etmeyi size dayattýðým için zat-ý alinizden özür diliyorum…
Bu muhasebede samimi olalým. Ýnsanýn kendisine karþý samimi olmamasý kadar kötü ve tehlikeli bir þey yoktur. Kendinizi kandýrmaya çalýþýyorsanýz, sizden korkulur,tehlikeli bir adamsýnýz; zira kendisini aldatanýn ya da aldatmaya çalýþanýn kime,niçin samimi olmasý, dürüst olmasý gereksin ki? 

 
Zaten öyle iseniz baþkalarýna karþý dürüst olmayý da beceremezsiniz; kandýrmak, sizin kiþiliðiniz olmuþtur artýk. Güvenilir bir adam deðilsiniz vesselam.


Buyurun; bu yolculukta bir müddet birlikte yürüyelim:

Esnafsýnýz. Sabah erkenden kalktýnýz, üstünüzü baþýnýzý kontrol ederek evden çýktýnýz… ilk gelen müþteriden itibaren güler yüzü suratýnýzdan, tatlý dili sözlerinizden eksik etmediniz.

 
Müþteriniz, muntazam bir þekilde düzelttiðiniz dükkanýnýzýn- bir parça eþya almak için- altýný üstüne getirdi, aradýðýný bulamadýðýný söyleyerek dükkaný terk etti.

Bu durum karþýsýnda siz ne yaptýnýz? Söyleyeyim; yanaklarýnýzýn bütün kaslarýný gevþeterek gülümsediniz, “ Güle güle efendim, yine beklerim!” dediniz.

 
Akþama kadar buna benzer hatta daha feci birçok durumla ve müþteri ile karþýlaþtýnýz, hepsine de ayný yüz ifadesiyle davrandýnýz. Ýyi de ettiniz.

Terzisiniz.

Seçkinlerden, haným efendi müþterinizin on beþ gün önce verdiði elbisenin bugün üçüncü provasý var. Ýlk ikisinde tam onun istediði gibi bir iþ çýkarmanýza raðmen, provalarda elbisede kusurlar buldu; sizden, elbisenin falanca yerlerini deðiþtirmenizi istedi.
 
Siz de þimdi tam öyle yaptýnýz. Artýk onun istediði gibi bir elbise oldu. Sabah erkenden geleceðini söyledi. Acele etmelisiniz evden çýkmak için.
 
Üstünüzü baþýnýzý da çýkmadan bir daha kontrol ettiniz; hassas bir müþteri. Bugün dükkaný komþularýnýzdan erken açtýnýz; sözleþtiniz, seçkin haným efendi müþteriniz erken gelecek.

Vakit öðlen; birçok müþteri geldi-gitti, seçkin haným efendi yok. Mutlaka bir iþi çýkmýþtýr; biraz sonra gelir.

 
Ýkindi ezaný okunuyor. Ne oldu acaba? Merak etmeye baþladýnýz(!) baþýna bir iþ gelmiþ olmasýn. Yok, yok mutlaka bir iþi çýkmýþtýr haným efendinin; artýk yarýn gelir.
 
Haným efendinin gelememesinden gayri, aslýnda fena da bir iþ günü geçmedi. Çok müþteriniz vardý; bereketli bir gün geçti. Ýyi ki de gelmemiþ; bu gün çok yoruldunuz.

Artýk son paçayý da yapýp öyle  çýkacaktýnýz ama gözünüz kesmiyor, boþ verin, yorgunsunuz; bir sakatlýk çýkmasýn, hava da karardý; yarýn devam edersiniz.


Ortalýðý düzelttiniz, lambayý kapatmak için elinizi anahtara uzattýnýz, göz ucuyla da dýþarýya bakýyorsunuz. Dükkanýn önüne bir araba park etti.

 
Aaa, o da ne?
Arabanýn kapýsý açýldýðýnda sað kapýdan haným efendi indi. Direksiyonda da bir beyefendi; muhtemelen kocasý… Bu tarafa geliyorlar. Evet, dükkana da girdiler zaten. Þimdi ne yapacaksýnýz?
 
Çok kolay: Bütün içtenliðinizi belli etmeye çalýþarak, sorgulama anlamýna gelebilecek hiçbir teþebbüste bulunmadan “hoþ geldiniz…” diyerek provaya baþlayacaksýnýz.

Her þey yolunda; haným efendinin yüzü gülüyor. Yalnýz beyefendinin suratý biraz asýk; belli ki bir þey söyleyecek derken, söyledi bile: “ Ustacýðým iyi, güzel olmuþ, elinize saðlýk ama bu yýrtmaç biraz derin olmamýþ mý?”

 
Daha sizin cevabýnýzý beklemeden: “ Haklý deðil miyim karýcým?” Haným efendi kocasýnýn tepkisini önceleyerek: “ Haklýsýn Tuncay, biraz abartýlý olmuþ.”

Siz ne yaptýnýz? Gülümseyip: “ Haklýsýnýz efendim, ben yarýn hemen istediðiniz gibi yaparým.”demekten baþka hiçbir þey…


Memursunuz, müdürsünüz, sanatkârsýnýz; diðer ikisi (esnaf, terzi) gibi baþladýðýnýz günde, akþama kadar iþinizin, mesleðinizin muhataplarýný memnun etmeye çalýþmaktan baþka ne yaptýnýz?

 
Ýþinize, mesleðinize, sanatýnýza  sadýksýnýz. Muhataplara gösterdiðiniz davranýþlar doðruydu; iyi ki öyle yaptýnýz.
 
Siz toplumsal sorumluluðu geliþmiþ bir insansýnýz. Hem “müþteri velinimettir.”, “Bu devirde ekmek aslanýn aðzýnda.”


Ey azizim!


Akþam evinize geldiðinizde, iþ yerinizde muhataplarýnýza gösterdiðiniz sabrý, güler yüzü eþinize, çocuklarýnýza gösterdiniz mi?


Eþiniz sizinle herhangi bir meseleyi konuþmak istediðinde, yüzünüzü televizyondan ona çevirip gözlerinin içine bakarak cevap verdiniz mi? Yemeðin tuzu biraz fazla olunca nasýl bir tepki gösterdiniz?


Matematiðinizin iyi olmadýðýný bilen beþinci sýnýftaki oðlunuz, fen bilgisi ödevini yaparken kafasýna takýlan ve sizin yapabileceðinizi tahmin ettiði bir soruyu siz tam derbi maçý izlerken önünüze koyduðunda tepkiniz ne oldu?

 
Küçük kýzýnýzýn kaç gündür istediði oyuncaðý almayý yine unuttuðunuzda bunu size sormak isteyince ne yaptýnýz?
Hem fark ettiniz mi “kazak olmak”  için ne kadar çok gayret sarf ediyorsunuz, hanýmýnýzýn haklý isteklerini bile geri çevirmek için türlü bahaneler uyduruyor, elinizi verirseniz kolunuzu kaptýracaðýnýzý düþünüyorsunuz.

 
Çocuklarý þýmartmamak gerektiðine ne kadar çok inanmýþsýnýz. Sevginizi onlara belli etmemek için yüzlerine gülmüyor, on dört yaþýna gelmiþ oðlunuzla bir kere olsun çarþýya çýkýp birlikte sinemaya gitmiyor, ufak kýzýnýzla evcilik oynamýyorsunuz.

Sahi, þýmarýrlar deðil mi? Ýyi ama þýmarmak kötü bir þey mi? Evlat, babasýna þýmarmayýp da kime þýmaracak? Çocuðun babasýna, hanýmýn kocasýna þýmarmasýnýn neresi kötü?


Bütün bunlara ve benzerlerine samimi olarak vereceðimiz cevaplar bizim tercih(ler)imizi ortaya koyacak ve bizi en doðru noktaya getirecektir.



Ýþ, aþ, eþ (aile) dengesini iyi tutturmalýyýz.

Birini diðerine tercih etmek zorunda deðiliz, etmemeliyiz de.

 
Ama bu tercih etmeme noktasýnda aile fertlerinin her birine göstereceðimiz ilgi ve alaka en az aþýmýzý kazanýrken iþimize gösterdiðimiz ilgi ve alaka kadar olmalý, belki daha fazla.
 
Zira iþe, aþa gelecek bir zararýn telafisi mümkünken; eþe, çocuklara gelebilecek bir hasarýn telafisi mümkün olmayabilir.


Murat Akalýn


radyobeyan