Haram aylar By: hafýz_32 Date: 29 Eylül 2010, 14:40:35
I- Haram Aylar
1. Câhiliyede Haram Aylar Ýslâm'dan önce Arap kabileleri arasýnda, kýtalin, vuruþmanýn, muharebenin haram kýlýndýðý Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep aylarýna "Eþhuru'l-hurum": Haram aylar, denir. Savaþlarýn sürekli olarak devam ettiði, saldýrganlýklarýn yürürlükte olduðu, insanlarýn kendi keyfî istekleri, kinleri ve asabiyetleri peþinde süründükleri bir ortama, haram aylarýn geliþiyle her þey, onlara duyulan saygý ve hürmet sayesinde güllük gülistanlýk oluyordu. Tüm insanlar, kapsamlý bir barýþ ortamýna giriyordu.[201]
Bu dört haram ay, Hz. ibrahim ve Hz. ismail peygamberler zamanýndan beri, Onlarýn þeriatlerinin bir hükmü olarak biliniyordu. [202]Hz. Peygamber'in risâletine kadar da bu hürmetini korudu. Ancak, bu haram aylarýn yerlerinde bir takým deðiþtirmeler, Nesi' uygulamasýnda bulunmuþlardý. [203]
2.Hadislerde Haram Aylar
Haram aylardan gerek Kur'an-ý Kerim'de gerekse Hadislerde bahsedilmektedir. Câhiliyede hajrim olan haram aylarla ilgili inancý Kur'an ve Sünnet aynen kabul etmiþtir. Ancak bu aylarýn hürmetini korumakla birlikte geliþ sýrasý hakkýnda deðiþikliðe giden Câhiliye Araplarmm Nesi' uygulamasý, Kur'an'da yerilmiþ,[204] Hz.Peygamber de meþhur Veda hutbelerinde:
"Bir yýl (ay ölçüsüyle) oniki aydýr. Bunlardan dördü haram aylardýr. Üçü arka arkaya olup Zilkade, Zilhicce ve Muharrem'dir. (Dördüncüsü) Mudar'm ayý olup Recep'tir. O, Cumada'1-ahir ile Þa'ban arasýndadýr..."[205] buyurarak, Nesi' uygulamasýyla yerleri deðiþtirilen haram aylarýn gerçek durumu hakkýnda bilgiler vermiþ, bu konudaki yanlýþlýk düzeltilmiþ, inanç ýslah edilmiþtir. [206]
1-Haceru'l-Esved
1. Câhiliyede Hacerul-Esved
Câhiliye Araplarý tarafýndan kutsal kabul edilen ve ona karþý derin bir saygý duyulan þeylerden biri de "Hacerul-Esved" dir. Hatta sadece saygý duyulmakla kalmamýþ bazý Araplar tarafýndan put edinilip tapýlmýþtýr da.[207] Bu kudsiyetin þüphesiz tarihi geçmiþi olmalýdýr. O da Hz. Ýbrahim'in getirmiþ olduðu dinin esaslarýndan (yani hac menâkisi ile ilgili) biri olmasý dolayýsýyladýr. Ne var ki, Hz. ibrahim dîninden uzaklaþmalarý sonucu inanç dünyalarýnda ifrat ve tefrit diyebileceðimiz bir takým sivri uçlar meydana gelmiþ; bir taraftan itikadlarmda belli þekilde sapmalar görülürken bir taraftan da bazý deðerlere karþý aþýrý baðlýlýk ve saygý duymaya baþlamýþlar ve hatta onlara aþýn kudsiyet ve deðer izafe etmeleri sonucu, bu kudsiyet uluhiyet derecesine ulaþmýþtýr. Kabe'ye karþý aþýrý baðlýlýk, Kabe taþlarýna karþý aþýrý saygýyý uyandýrmýþ, her gidilen yere Kabe taþlarýndan götürülerek konak yerlerinde karþýsýnda durulup saygý göstermeye, perestiþ etmeye baþlanýlmýþtýr.[208] Hac ibadetinin baþlangýç noktasýný belirleyici bir taþ olarak Hz. Ýbrahim peygamber tarafýndan konulan Hace-rü'1-Esved [209] taþý da, tarih içerisinde zaten var olan kudsiyeti daha da artýrýlarak ifrat noktaya ulaþmýþ, Câhiliye Araplarmm bazýlarý tarafýndan put kabul edilmiþtir.
Hacerü'l-Esved'in hac ibadetinde tavafýn baþlangýç noktasýný gösteren iþaret taþý olmasýndan öte kudseyitinin çok eski devirlere dayandýðým bizlere M. Hamidullah'm naklettiði þu hadise açýkça göstermektedir:
"(Ýsmail'in oðlu) Nabit'den sonra baþkanlýk mevkiine (muhtemelen Nabit'in torunlarýndan) Mudad'ubn Arar geldi. Nakledildiðine göre Mudad'ubn Arar zamanýnda Mekke'de ikamet edenlerle Huzaa'hlar arasýnda bir harp ceryan etmiþti. Bu Huzaa'lýlar baþka bir yere yerleþmek üzere Yemen'den geliyorlardý. Bunlar önce kýsa bir müddet için kendi keþif birlikleri uygun bir yerleþme mahalli buluncaya kadar Mekke'de kalma müsaadesi istedileý Curhumlular'ýn bu-talebi reddetmesi üzerine ihtilafý halleden kýlýç oldu. Ýsmail (a.s)'m soyundan gelen aileler ihtilafta bîtarjf kaldýlar. Bunun bir neticesi olarak da bu savaþta muzaffer çýkan Huzaa'lýlar bu ülkede onlarýn kalmakta devam etmelerine müsade ettiler. îbn Hiþam kitabýnda bu münasebetle açýklamaktadýr ki, Mudad dahi bu ihtilafta þahsen bitaraf kalmýþtý. Buna raðmen onun maðlup Curhumlularla olan akrabalýðý, Huzaa'lýlarý, onun Mekke'de kalma talebini reddetmeðe sevketmiþtir. Mudad'm oðlu Haris, Kabe'nin mukaddes taþý olan Hacerü'l-Esved'i hareketinden evvel Mekke'de bir yere saklamaya muvaffak olmuþ ve bütün kabile efradýyla birlikte Mekke'yi terketmiþtir. Haris'in mukaddes taþý sakladýðýný gören Huzaa'lý bir kadýn bunu yerinden çýkarmýþ ve bu da Huzaa kabilesine, buradaki Ýsmail soyunun tasvip ve muvafakati ile mabedin baþkanlýðý unvanýný kazandýrmýþtýr."[210]
Yine burada, Hz. Peygamber'in nübüvvetinden önce, yapýlan Kabe tamiratý sýrasýnda Hacerü'l-Esved'in yerine konmasý konusunda, kabileler arasýnda çýkan ihtilan ve bunun Hz. Peygamber tarafýndan nasýl giderildiðim hatýrlayabiliriz.[211] Bütün bunlar bize Hacerül-Esved'in câhiliye Araplarý arasýnda nasýl bir yere sahip olduðunu göstermektedir. [212]
2. Hadislerde Hacerü'l-Esved
Konuya Hz. Peygamberin bu konudaki hadislerini dikkate alarak baktýðýmýzda, pek çok hadiste Hacerül-Esved'in kudsiye-tinden bahsedildiði görülmektedir. Bu konudaki rivayetler grup-lanýrsa:
1. Haceru 1-Esved'in cennet taþý olduðunu ve Hz. Adem ile birlikte indiðini anlatan hadisler.[213]
2. Allah'ýn eli olduðunu, onu öpenin Allah ile ahdettiðini anlatan hadisler.[214]
3. Haceru 1-Esved'in kýyamet gününde iki gözü, bir dili olarak geleceðini ve kendisini hakkýyla istilam edenlere þahitlik edeceðini anlatan hadisler. [215]
4. Ýlk zamanlar beyaz ve parlak olduðu, daha sonralarý müþriklerin necis elleriyle kirlenip karardýðýný anlatan hadisler.[216]
5. Cenab-ý Hakk'ýn "Rabbin, Ademoðullarýndan, onlarýn bellerinden zürriyetlerini almýþ, ve onlarý kendilerine þahit tutarak "Ben sizin Rabbiniz deðil miyim?"demiþti. Evet buna þahidiz dediler..." [217]ayetiyle belirttiði o zaman iki gözü, bir dili vardý. Allah Teala ona: Aðzýný aç, buyurdu. Ona o sayfayý yutturdu. Hacerul-Esved taþýný bu yere yerleþtirdikten sonra ona "Kýyamete kadar sana gelenlere þahidlik edeceksin" buyurdu, þeklindeki Allah ile kullar arasýnda yapýlan ahidnâmeyi içinde saklayan taþ olduðunu anlatan hadisler.[218]
Bu konudaki rivayetler, þüphesiz ciddi bir tenkidi gerektirir. Hatta bu tenkid sadece sened tenkidi deðil, metin üzerinde de yapýlmalýdýr. "Hacerü'l-Esved'in Cennet taþlarýndan olduðu"nu, nakleden ve Hz. Aiþe (r.a)'den merfuan gelen hadisin pek çok "þahidi"[219]'nin bulunduðunu, Aclûnî kaydetmektedir.[220] îbn Ku-teybe," Cennette taþ var mýdýr?" þeklinde sorulabilecek bir soruya : "Onlar cennette taþýn bulunuþunun nesini yadýrgýyorlar? Halbuki Cennette Yakut vardýr, [221]taþtýr. Zümrüd vardýr, o da taþtýr. Altýn ve gümüþde[222] taþtandýr." diyerek [223]Kuran ayetleriyle ispata çalýþmakta ve bu hadisin hakikatini müdafaa etmektedir.
"Haceru 1-Esved"in Allah'ýn eli olduðunu" nakleden hadisler ise, teþbih ifade eden hadislerdir. Ýnsanlar hacc esnasýnda, Hace-rü'1-Esved'i "istilam ederken" sana inanarak ve ahdini yerine getirerek..11 derler ki, bunun mânâsý: "Sana verdiðimiz ahdi yerine getirdik, þüphesiz Rabbimiz Sen'sîn" demektir.[224] Yoksa, onunla mücerred el anlaþýlmamalýdýr. Konuyla ilgili diðer hadislerden "Hacerul-Esved'ýn aðzý olduðu, Cenab-ý Hakk'ýn Ademoðullarýmn zürriyetinden aldýðý ahidnâmeyi ihtiva eden kaðýdý yuttuðu, Kýyamete kadar ona gelenlere þahidlik yapacaðý..þeklindeki hadisin mecazi anlatýmýndan öte mevzu olabileceði kanaatindeyiz.
Hacerul-Esved'in kudsiyeti, îslâm öncesi devre ait bir gelenek ve inanç olduðu gibi, Ýslâmiyet geldikten sonra da aynen muhafaza edilmiþtir. Çünkü yukarýda da belirttiðimiz gibi, Hacerü'l-Esved'in kudsiyetini öneren kaynak olarak bilinen HanifÜk ile, bu kudsiyeti aynen kabul eden Ýslâmiyet, temelde birdir. Evvela bunu tesbit etmeliyiz. Haccm menâkisinden olan, tavafýn baþlangýç yerini gösteren iþaret olmasý meselesi ise, Ýslâm'dan önce de var idi ve bir gelenek olarak devam etmekteydi. Hz. Peygamber bunu aynen ibka etti. [225]"Bu, burada þunun içindir, bu da bunun içindir.." þeklindeki rivayetlere takýlmamak, bunlarýn bir takým temsilî anlatýmlar olduðunu düþünmek, hatta yukarýda kýsmen temas ettiðimiz gibi, câhiliye döneminin abartýlý anlatýmlarý olabileceðini de gözden ýrak tutmadan, yapýlan tatbikatýn özünü kavramak daha isabetli olacaktýr. Þöyle ki:
Ebu Said el-Hudri anlatýr: Mekke'ye gitmek üzere Ömer bin Hattab ile birlikte yola çýktýk. Tavafa baþladýðýmýz zaman, Hz. Ömer Hacerü11-Esved'in önünde durarak: "Allah'a yemin ederim ki, senin, ne faydasý ne de zararý olamayan bir taþ olduðunu biliyorum. Eðer Rasûlullah (s.a) seni Öpmeseydi ben de seni öpmezdim." dedi ve tavafa geçti.[226]
Hz. Ömer'in Haceru 1-Esved'e karþý söylediði bu sözle, ne kas-dettiðini tayin için, hadis sarihleri bir takým mütealalarda bulunmuþlardýr. Bu deðerlendirmeler arasýnda Taberî (ö. 310/922)'nin yaptýðý yorum þöyledir:
r"Arap yarýmadasý halký öteden beri putperest olup, bunlarýn müslümanhðý, câhiliye ve putperestlik devrine pek yakýn bulunduðundan, çok uzak görüþlü olan Hz. Ömer, Haceru 1-Esved'i selamlamasýný, cahil bir sýnýf halkýn, eski Araplarýn putlara hürmet ve ibadeti kabilinden gerekli gördükleri saygý zannetmelerinden endiþe etmiþti. Ve bu sözle, Haceru 1-Esved'i selamlamadan gaye, bu taþ parçasýna taabbüd deðil, bilakis doðrudan ve özellikle Allah Teala'ya tazim, Peygamber'in (s.a) tebliði karþýsýnda kayýtsýz þartsýz teslimiyetten ibaret" olduðunu anlatmak istemiþlerdir.[227]
Bu konuda sonuç olarak þunu söyleyebiliriz: Câhiliye Arapla-rýmn sahip olduðu inançlardan biri olarak görünen Haceru 1-Esved'in kudsiyeti, Hz. Peygamber'in sünnetiyle de aynen muhafaza edilmiþtir. Ancak bu, bir Câhiliye geleneði olarak deðil, Hacc ibadetinin ifasý sýrasýnda yapýlmasý gereken bir erkan olarak ibka edilmiþtir. Hz. Peygamber bizzat onu istilam etmiþlerdi, öyle yapýlmasýný tavsiye etmiþlerdir. Bu istilaný, Câhiliye Araplarmda olduðu gibi bir pereþtiþ deðil, Hacca'm rükünlerinden olan tavafa baþlamanýn bir ifadesidir. [228]
K- Ölüm Ve Ölüm Ötesi Île Ilgilî Ýnançlar
Câhiliye Araplannýn Ölümden sonraki hayat (Ahiret) hakkýnda farklý inançlara sahip olduklarýný görmüþtük. Bunlardan bir kýsmý tamamen inkarcý iken, bir kýsmý Muvahhid (Tek Tanrýya inanan) kimselerdi. Bir kýsmý da putperest düþüncenin ürünü olarak karmaþýk bir inanca sahipti. Ahiret ve ölüm ötesi hayatý inkarcýlar tamamen reddiyorlardý. Ölüp çürüdükten sonra insan tekrar dirilmez diyorlardý.[229] Muvahhidler, islâm'da olduðu þekliyle inanýyorlardý. Putperest düþünce sahipleri ise, diðer konularda olduðu gibi burada da ne yaptýklarýný bilmez bir takým hurafelerin ve kendi uydurduklarý þeylerin peþinde idiler. Bunlarýn mutlaka yapýlmasý gerektiðine inanýyorlardý, bunun için vasiyette bulunuyorlar, aile fertlerini bu konuda uy arýyorlardý. Bir kaç örnek görelim:
l. Niyâhe: Câhiliye inançlarýndan birisi de bir kimsenin onun arkasýndan aðlamak, yas tutmaktýr.[230] Kaynaklarda îslâmdan önce Araplarýn aile efradýna: "Ben öldükten sonra arkamdan aðlayýn, matem tutun" diye vasiyet ettiklerini görüyoruz. Câhiliye devrinin meþhur þairlerinden Muallaka sahibi Tarfe bin el-Abd el-Bekri (Ö.560) Öldükten sonra kendisine matem tutulmasýný þu beyitlerle vasiyet etmiþtir:
"Ben öldüðüm zaman bana layýk biçimde aðla. Benim için yakalarýný yýrt ey Ümmü Ma'bed'in kýzý".[231]
Hz. Peygamber'in dedesi Abdulmuttalip de vefat edeceði zaman, altý kýzýný yanma toplayýp: "Benim için aðlayýn, ölmeden aðýt olarak söyleyeceðiniz þeyleri duymak istiyorum.." demiþtir, bunun üzerine Abdulmuttalib'in kýzlarý aðlýyarak babalarýna mersiye söylemiþlerdir.[232]
Niyâhe'den maksad, ölen kimsenin yokluðunun acýsýný hissetmek ve içinde duymak demektir. Bu, ya bizzat Ölen kimsenin yakýnlarý tarafýndan ölünün meziyetlerini sayarak aðlayýp saç baþ yolmak þeklinde olurdu veya iþi meslek edinmiþ kimseler tara-findan icra edilirdi. Ayrýca ölen kimsenin soyu ve þerefi ile toplum içindeki itibarý, aðlamanýn dozajýna tesir ederdi. Hatta ölen yahut öldürülen kimse ile öldüren kimse arasýnda neseb ve toplumdaki itibarý açýsýndan mukayese yapýlýr, eðer ölenin yahut öldürenin itibarý yüksekse onun için daha fazla aðlamrdý.[233]
Asmaî'nin beyanýna göre bir kimse Öldüðü zaman, yakýnlarýndan biri bir ata binerek insanlar arasýnda dolaþýr ve'Talan ölmüþtür onu ilan ediyorum" diyerek baþa gelen bu musibete karþý insanlarý uyanýk olmaya davet eder, ölü sahibini de böylece taziye ederdi.[234]
Rasûlullah (s.a) pek çok hadisinde ölünün arkasýndan baðýrýp çaðýrarak saçý baþý yolarak aðlamayý yasaklamýþ ve en aðýr dille yermiþtir:
Ümmü Atiyye'den nakledilmiþtir: "Rasûlullah (s.a) bizden, ölünün arkasýndan baðýrýp çaðýrarak aðlamamak üzere biat aldý."[235]
"Ölünün arkasýndan baðýrýp çaðýrarak aðlamakla ölüye azap edilir.[236]
Allah ölünün arkasýndan baðýrýp çaðýrarak aðlayana da onlarý dinleyene de lanet etmiþtir."[237]
"Ölünün arkasýndan baðýrýp çaðýrarak aðlamak Câhiliye adetlerindendir. Aðlayan kimse eðer bundan tevbe etmeden ölürse, Allah onun için katrandan bir elbise ve cehennem ateþinin alevinden bir zýrh giydirir."[238]
Görüldüðü gibi, Niyâhe, Hz. Peygamberin sünnetiyle ortadan kaldýrýlmýþtýr. Konuyla ilgili hadisleri deðerlendiren islâm bilginleri Niyâhe'nin haramlýðý konusunda icma etmiþlerdir.[239]
2. Kurban: Câhiliye Araplarý, kabrin baþýnda koyun veya keçi keserlerdi.[240] Ölen kimse þerefli ve soylu bir kimse ise kabrinir. baþýnda deve keserler ve "Biz onun dünyada yaptýklarýna karþýlýk. kendisini mükafatlandýrýyoruz. Hayatýnda kendisi, deve keseý misafirlerine yedirirdi, biz de senin kabrinin baþýnda deve kesiyoruz. Varsýn bunu kurtlar, kuþlar yesin. Hayatýnda yedirdiði gibi Ölümünde de yedirmiþ olsun" derlerdi. Ba's'e inananlar, ölenin saðlýðýnda bindiði hayvan kesilirse, o kimse kýyamette binekli olarak haþrolur. Aksi takdirde yaya kalacaðýna inanýrlardý.[241] islâm bu uygulamayý kaldýrmýþtýr.[242]
3. Beliyye: Bu adet þöyledir: Ölünün kendi devesi, kabrinin baþýna baðlanýr ve deve ölünceye kadar, aç susuz býrakýlýr, öldükten sonra orada yakýlýr, bazen de derisi yüzülür içine ot doldurulur. Böyle yapmakla kýyamet günü, ölünün binitli olarak haþrolu-nacaðma inanýlýrdý.[243] Bazen de devenin semeri ortasýndan deli-nir ve devenin boynuna geçirilirdi. Kýlâde (gerdanlýk) þeklinde asýlan bu semer deve ölünceye kadar boynunda kalýrdý.[244] Ebu Zeyd bir þiirindeki teþbihinde bazýlarýný Beliyye'ye benzeterek þöyle der:[245]
"Eriyip (topraða) düþen yanaklar, zehirlerin oymasýndan deðildir; týpký, baþlarý, ortayý delik hamutlar içinde olan beliyyeler gibi..."
islâm, Beliyye uygulamasýný reddetmiþtir.[246]
Ba's'e inanmýyanlar, Beliyye edinmezlerdi. Beliyye edinenler ise, sadece Beliyye'ye inanmakla kalmazlar, onu bizzat vasiyet ederlerdi. Uveymir en-Nehbani þöyle der:
"Ey oðulcuðum, (benim için) Beliyye'yi unutma. Çünkü Beliyye babanýn tekrar dirildiði günde bir binittir." [247][/b][/size]
[201] Ýzzet Devreze, Asru'n-nebi, s. 181-182.
[202] Razi, Mefatihu't-Gavb. XVI, 56-57
[203] Dr. Ali Çelik, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/361.
[204] Tevbe, 9/37.
[205] Buharý, Megazî, 77/V, 126.
[206] Dr. Ali Çelik, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/362.
[207] Çaðýna, M.D., "Arap" mad. DlA, III, 320.
[208] Ýbn Kelbi, K. el-Esnam, s. 5; Ezraki, Ahbaru Mekke, 1,116.
[209] Hacerü'l-Esved'in Cennetten gelmiþ bir taþ olduðu hakkýnda birçok rivayet vardýr. Gerçekten öyle midir bu konudaki rivayetlerin gerek metin açýsýndan gerekse senet açýsýndan ciddi bir tahlile tabi tutulmasý gerekmektedir.
[210] Hamidullah, M.Jslâm Peygamberi, II, 883.
[211] îbn îshak, Sire, 87-88; Eyüp Sabri Paþa, Mir'at-ý Haremeyn, Mekke Medine Rehberi, s. 45.
[212] Dr. Ali Çelik, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/362-364.
[213] Müsned, I, 307, 329, 373; Nesai, Menasik, 145/V, 226; Tirmizi, Hac, 49: III, 226.
[214] Suyutî, Camiussagir, I,151; Acluni, Keþfü'l-Hafa, I, 348-349.
[215] Müsned, I, 866; ibn Mace, Menasik, 17; Aclunî, Keþfu'l-Hafa, I, 348; Týrmizi, Hacc, 113/111,294.
[216] Tirmizi, Hacc, 49/111, 226; Nesai, Menasik, 143/V, 373; Müsned, I 373.
[217] A'raf, 7/172.
[218] Ezraki, Ahbaru Mekke, I, 323-324; Nesai, Hacc, 148/V, 227 Hadisin þerhinde Suyuti'nin açýklamasý (V, 228).
[219] Þahid, Hadsin ravisine, bir baþka ravinin ayný hadisi diðer ibr sahabiden lafzan ve manen benzeyen veya sadece mana itibariyle benzeyen bir metinle rivayet ederek muvafakat ettiði hadistir. (Subhi Salih, Hadis Ýlimleri ve Istýlahlarý, s. 204. Trc. M. Yaþar Kandemir).
[220] Aclunî, Keþfu'l-Hafa, I, 348,1, 348.
[221] Rahman, 55/58.
[222] Hacc, 22/23; Ýnsan, 76/15.
[223] îbn Kuteybe, Te'vilü'l-Muhtelifi'l-Hadis, s. 380.
[224] Ýbn Kuteybe, a.g.e., s. 284-285; Aclûnî, a.g.e., I, 349.
[225] Müslim, Hacc, 244-246/11, 924.
[226] Ezraki, Ahbaru Mekke, I, 323-324; Miras, K., Tecrid-i Sarih Tercemesi, VI, 107. (Hadis: 791).
[227] Ayni, Umdetü'l-Kari, VII, 83; Miras, K a.g.e., VI, 108.
[228] Dr. Ali Çelik, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/364-366.
[229] Yasin, 36/78.
[230] Kamus, I, 530.
[231] Yaltkaya, Þ., Yedi Aský, s. 48 beyit 97 (Mualakat-ý Seb'a tere. s. Ayni, Um-detü'l-Kari, VI, 79; Alusi, Bulugu'l-Erab, III, 11
[232] Ýbn îshak, Sire, 45-46; îbn Hiþam, Sire, 1,178-179.
[233] Kamus, Gös.Yer. Alusi, a.g.e., III, 11-15.
[234] M.N., el-Carim, Edyanu'l-Arab, s. 85-86; Ýbn Esir, Nihaye, V, 86.
[235] Nesai, Beat, 18.
[236] Buharý, Cenaiz, 33/34/11, 81-82; Müslim, Cenaiz, 27-28; II, 643-644.
[237] Ayni, Umdetü'l-Kari, VI, 453.
[238] îbn Mace, Cenaiz, 52/1, 504.
[239] Ayni, a.g.e., VI, 452-453.
[240] Ebu Davud, Cenaiz, 75/11, 550-551; M.N. Carim, Edyamu'l-Arab, s. 105.
[241] Davudoðlu, A., Selamet Yollarý, II 327; Ateþ, A.O., Sünnetin Kabul veya Reddettiði Câhiliye ve Ehli kitap Örf Âdetleri, s. 178; Hattabi, Meali-mu's-Sünen ve Tehzibü îbn Kayyým, IV, 339.
[242] Müsned, III, 197.
[243] Carim, M.N., Edyanu'l-Arab, s. 106.
[244] Carim, M.N., a.g.e., s. 106-107.
[245] Carîm, M.N., a.g.e., s. 107.
[246] Ebu Davud, Cenaiz, 75/111, 550-551.
[247] Dr. Ali Çelik, Bütün Yönleriyle Asr-ý Saadet’te Ýslam, Beyan Yayýnlarý: 5/367-369.
Ynt: Haram aylar By: ceren Date: 30 Kasým 2016, 22:44:00
Esselamu aleykum.Rabbim razi olsun bilgilerden.Bizleri de islami kurallara uygun sekilde yasayip kurtulusa eren kullardan eylesin inþallah...
Ynt: Haram aylar By: Furkan D7 Date: 01 Aralýk 2016, 00:13:36
Selamun Aleyküm
Allah Bu Paylaþanlardan Razý Olsun Bize Haram Aylarýda Öðretiniz Allah Hepinizden
Rahazý Olsun Ýyiþallah Allaha Uygun Bir Ýnsan Oluruz
ÝYÝ AKÞAMLAR
Ynt: Haram aylar By: Sevgi. Date: 01 Aralýk 2016, 04:51:07
Aleyna Ve Aleykümüsselăm. Çok güzel konuya deðinilmiþ. Mevlam bizleri herdaim Ýslâm kurallarýna göre bir hayat süren kiþilerden olmayý nasip etsin inþaAllah. Amin ecmain
Bilgiler için Allah ( c.c ) Razý olsun.
Ynt: Haram aylar By: Bilal2009 Date: 15 Aðustos 2019, 14:05:46
Ve aleykümüsselam Rabbim paylaþým için razý olsun
Ynt: Haram aylar By: ceren Date: 15 Aðustos 2019, 14:58:35
Esselmau aleyküm.Rabbim bizleri her konu da peygamber efendimizin sünnetinde onun yolunda yaþayan ve rahmete eriþen kullardan olalým inþallah....