Nida By: hafýz_32 Date: 24 Eylül 2010, 11:41:38
Nida
Nida, sözlükte çaðýrma mânâsýna gelir.[1] Terim olarak; nida, fiili yerinde kullanýlan bir edatla, sözü söyleyen kiþinin muhatabýndan kendisine yönelmesini istemesidir.[2]Nida için þu sekiz edat kullanýlýr:
Yâ, Hemze, Ey, Â, Ây, Eyâ, Heyâ ve Vâv´dýr. Hemze ve Ey yakýn mesafede olanlarý, diðerleri de uzakta olanlarý çaðýrmak için kullanýlýr.[3]
Bazen uzak bir þey, «konuþan kimsenin gönlünde, devamlý bulunduðu için veya aklýndan çýkmadýðý için» sanki hazýr ve yakýnmýþ gibi kabul edilir, ve "hemze" veya "ey" nida edatlarýyla çaðrýlýr. Þâirin aþaðýda zikredilen beytinde olduðu gibi:
«Ey Nu´mânü´l-Erâk vadisinde ikâmet edenler! Ýnanýnýz ki sizler (her ne kadar zahiren uzak iseniz de fakat hakikaten) benim kalbimin ortasýnda ikâmet ediyor gibisiniz. »[4]
Bazen çaðýrýlan kimsenin þanýnýn yüceliðine ve rütbesinin yüksekliðine iþaret etmek için, yakýn olan þey, uzak gibi kabul edilir ve uzak için vazedilmiþ herhangi bir nida edatýyla çaðýrýlýr. Hattâ bu durumda çaðýrýlan kim-senin mertebesi, konuþan kimseden yüksek olmasý hususu, mesafe baký-nnndan uzaklýk olarak kabul edilir. Yanýnda bulunduðun halde, bir kölenin efendisine þöyle demesi gibi: efendim!».Veya muhatabýn mertebesinin aþaðýlýðýna iþaret etmek üzere, uzak için vazedilen çaðýrma edatý kullanýlýr. Meselâ: Birisinin yanýnda bulunan kimseye þöyle demesi gibi: «£y 6w adam!». Veya dinleyici, uyku veya dalgýnlak gibi durumlardan dolayý gafil ise veya zihnî daðýnýk olursa, sanki bulunduðu verde bulunmadýðýna iþaret etmek üzere, uzak için vazedilen nida edatý kul-lanilýr. Meselâ: Gafil olan bir kimseye þöyle denir: «Ya falanca!»[5]
Konu ile ilgili bazý misaller:
Ebû´t-Tayyib el-Mütenebbî, gözaltýnda bulunurken valiye yazdýðý bir mektupta þöyle dedi:
«r£y benim köleliðimin sahibi (efendim)! Ve i§i gücü, gümüþten baðýþlarý yapan ve köleleri azad eden kimse! "Ümidim kesildiðinde ve ölüm þah damarý kadar bana yaklaþtýðýnda seni (imdadýma) çaðýrdým.»[6] Ebu Tayyib, valinin kendi kalbine yakýn.olduðunu, her zaman hatýrýnda olduðuna ve bir an onu unutmadýðýna iþaret etmek üzere bu misalde "hemze"yi uzakta bulunan birisine çaðýrmak için, kullanmýþtýr.
Ebû Nüvâs, Ebu Ali el-Hasan b. Hânî´(öl.l95/811), þöyle demiþ:
«Ey Allahým! Eðer günahlarým çok olmakla büyük olsalar bile, Senin affýnýn daha büyük olduðunu kesin olarak bilirim.»[7]
Bu misalde çaðýrýlanýn þaný yücedir. Yücelikteki uzaklýðý, mesafedeki uzaklýk gibi kabul edilmiþtir. Bundan dolayý, þanýnýn yüceliðine iþaret etmek üzere mütekellým, Allah´a çaðýrmak için, uzakta bulunan kimselere nida etmede kullanýlan yâ"yý kullanmýþtýr.
«iþte onlar atalarýmdýr. Ey Cerîr! Toplantý yerleri bizi bir araya getirdiðinde, sen onlara benzeyenleri bana getir!»[8]
Bu misalde, mütekellimin inancýna göre çaðýrýlan kimse önemsiz ve deðersiz bir þahýstýr. Sanki çok alçak olmasý, çok uzak olmasý gibi kabul edilmiþtir. Ve böylece uzaktakilere nida etmede kullanýlan nida edatý (L) "yâ", kullanýlmýþtýr.
« Ey dünya malýný (ulaþýlamayan gayeler için) toplayan kimse! Öleceðin halde (dünya malýný) kime topluyorsun?» Bu Örnekte, muhatap gafil olduðu için uzakta bulunan kimse gibi kabul edilmiþtir.Ve böylece burada uzak için kullanýlan nida edatý "eyâ", kullanýlmýþtýr.[9]
«dünyada uzun süre yaþayýp ömrü boþ sözlerle tüketen, nefsini fâni olacak þeyler uðrunda yoran, haram veya helal (demeden mal) toplayan kiþi! Farzedelim ki dünya kendiliðinden sana doðru sevkedilir. Bunun gidiþi, yok olmaya doðru deðil mi?»[10]
Ebu´l-´Atâhiyye, yukarýdaki beytinde; yakýn olan kimseyi, gafil olup zihni daðýnýk olduðu için, uzakta bulunan kimse yerine kabul etmiþtir.
a) Nidanýn deðiþik anlamda gelmesi ile ilgili misaller:
Bazen nida esas mânasý dýþýnda, cümlenin geliþinden anlaþýlan diðer mânalarda da kullanýlýr- Bunlar; kýnama, menetme, hasret çekme, (iðrâ) kýþkýrtma, istiðâse (yardým dileme), veya teþvik etme gibi mânâlardýr.[11]
1) Menetme için kullanýlan nida:
« kalb! Sana yazýklar olsun. Çünkü sen, (yerinden) fýrladýðýnda (atýþlarýný yaptýðýnda) öðüt vereni dinlemedin ve kýnamadan da korkmadýn.»[12]
2) Hasret çekmek ve inlemek için kullanýlan nida:
£´ýy Ma´n´in mezarý! Kara ve deniz her ikisi de onunla dolmuþ iken (O yere ve denize sýðmaz iken), sen nasýl onun cömertliðini toprakla örttün?»[13] ´fi kâfir söyle diyecek: Ah ne olurdu, keþke ben toprak olsaydým.»[14]
3) Kýþkýrtmak ve teþvik etmek için kullanýlan nida:
Zülumdan þikayet eden kimseye þöyle demen gibi: Mazlum! Konuþ![15]
4) Yardým istemek :
Allah! Seni, müminlerin yardýmýna çaðýrýyorum.»[16]
Araplar! Sizi, Filistine yardým etmeye çaðýrýyorum.»[17]
«Ey güçlüler! Sizi, güçsüzlere yardým etmeye çaðýrýyorum.»[18]
5) Aðýt yakmak :
* Hayret! Alçak kimse, nice defalar üstünlük iddiasýnda bulunur. Ve ne yazýk ki; faziletli kimse, nice defalar kusurunu ortaya koyar.[19]
«Ah yazýk oldu Muhammed´e[20]
«Ah ciðerimi» îaljJlj d« Ah babam!»[21]
6) Taaccüb :
«Yazýklar olsun o kullara ki; kendilerine gelen her bir peygamberle alay ediyorlardý.»[22]
sakýnýn ki günahkâr) nefis þöyle diyecektir; " Allah´ýn yanýnda yaptýðým kusurlardan dolayý yazýk bana!»[23]
"Vay baþýma gelene!"dedi."Ben bir koca kan iken çocuk mu doðuracaðým? iþte kocam, o da ihtiyar. Bu gerçekten tuhaf bir þey.» [24]
«ilkbaharýn güzelliði ne kadar caziptir! [25]
7) Temennî :
Keþke Kâruna verilenin benzeri bizim de olsaydý. Hakikat þu ki o, çok büyük servet sahibidir.»[26]
a . ´We olurdu kavmim bilseydi! Rabbimin beni baðýþladýðýný ve beni kendillerine ikram edilen kullarýndan kýldýðýný.»[27]
8 ) Tezekkür ):
fySelmâ´mn iki evi (konaklama yeri)! Size selam olsun. Geçen zamanlar acaba geri döner mi»[28]
9) Can sýkýntýsý :
Ey´Selmâ´nýn evleri (konaklama yerleri)! Selmanýz nerede? Bundan dolayý biz ona aðladýk ve (Selmâ´yý burada bulmadýðýmýz için) bu yurtlar için de aðladýk. »[29]
Ýhtisas Allah´ýn rahmetime bereketi üzerinizdedir. Ey ev halký! Muhakkak ki O, hamiddir (övülmeye lâyýktýr), meciddir (cömertliði boldur).»[30]
Allahým! Bizlerle- yâni biz askerlerle- düþman zelil kýlýnýr.»[31]
ben adama- güvenilir!»[32] «Sizin ilminizle, -ey gençler- vatan güçlü, ve kuvvetli olur ve kalkýnýr.»[33]
b) Nida ile ilgili bazý diðer misaller:
«Ey Falan! Sana izin verilinceye kadar konuþma! »[34]
Ey falan! Uyanýk ol! Çünkü kötülükler seni kuþatmýþtýr.»[35]
c) Nida ile ilgili âyetleri okuyunuz.
<<Ey insanlar! Sizi yaratan Rabbinize ibâdet ediniz!...»[36]
«Nuh, gemiden uzakta bulunan oðluna, Yavrucuðum! (sen de) bizimle beraber bin, kâfirlerle beraber olma! diye seslendi.»[37] Hz. Nuh´un oðlu, uzakta bulunduðu için nida edatý aslýna uygun olarak uzakta bulunan birisini çaðýrma için kullanýlmýþtýr.
«Ey Musa! Dedi, senin büyülenmiþ ol-duðunu sanýyorum.»[38]
gamber dedi ki: Ey Rabbim! Kavmim bu Kur´ân´ý büsbütün terkettiler.»[39]
Bu ayette, peygamber, kavmi için üzüntüsünü belirtmesi ve onlarýn cehennem ateþinden kurtulmalarýný þiddetle istemesi nedeniyle onlarýn iman etmelerini, hasret çekerek bekliyor. Bundan dolayý burada uzak nida için vazedilen edat kullanýlmýþtýr.[40]
«£y insanlar! Rabbinizden korkun! Çünkü kýyamet vaktinin depremi müthiþ bir þeydir.»[41] Yüce Allanýn þöyle buyurmuþ:
Hâmân! Bana yüksek bir kule yap. Belki onunla yollara, göklerin yollarýna ulaþýrým da...»[42] Bu ayetteki nida, yapýlmasý mümkün olmayan (yâni o günkü þartlarla göklere ulaþmasý mümkün deðildi) bir mânada kullanýldýðýndan dolayý, uzak için vazedilen nida edatý kullanýlmýþtýr.
edenler! Seslerinizi Peygamber´in sesinin üstüne yükseltmeyiniz.[43]
Ey iman edenler! Eðer birfâsýk size bir haber getirirse onun doðruluðunu araþtýrýn,..[44]
Ey iman edenler! Yapmayacaðýnýz þeyi niçin söylüyorsunuz?»[45]
« Ey örtünüp bürünen ( Resulüm)! Birazý hariç, gece kalk namaz kýl.f»[46]
Ey bürünüp sa-rýnan (Resulüm)! Kalk ve (insanlarý) uyar. Sadece Rabbini yücelt. Elbiseni tertemiz tut.»[47]
«(Resulüm!) De ki: Ey kâfirler! Ben sizin tapmakta olduklarýnýza tapmam. »[48]--------------------------------------------------------------------------------
[1] Lisânü´l-´arab, 15/315; Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s. 50.
[2] el-Bürhân, 2/323; Mu´terakü´J-akrân, 1/339; el-Ýîkân, 2/896; Miftâhu´l-´ulûm, s. 323;
el-Ýzâh, 1/245; el-Mutavvel, s. 244; Muhtasarul-me´ânt,s.l\l\ el-Kiilliyyât,s.9O7; Keþþâfü ýstýlâhâti´i-fünûn, 2/1435; el-Belâðatü´1-vâzýha, s. 212; Ýlmü´l-Me´ânî, s. 114. 115; Cevâhiru´l-helâða, s.104; et-Câmi´, s. 66; ´Ulûmü´l-helâða, s. 76; el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/240; Mecâmi´u´l-edeb, Ýlm-i Me´ânf, s. 180; Mu´cemü´l-mustalahâti´l-´arabiyye, s.402-403; Mu´cemü´l-mustalahâti´l-belâðiyye, s. 658; Mu´cemü´l-helâðati´l-´arabiyye, s. 671-672; Edebiyat Lügati, s. 65, 118; Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s. 50.
* Türkçe misaller: Ey kimsesiz âvâre çocuklar! Hele sizler... Hele sizler... Ey, yaradilmýþlarm sultâný sen! Ey Alî! Sen ne zaman uslanacaksýn! Yâ Rabbe´l-´âlemin! (bk. Edebiyat Bilgi ve Teorileri, s. 50-51).
[3] el-Belâðatü´l-vâzýha, $. 212; Ýlmü´l-Me´ânî, s. 115-116; Cevâhiru´l-belâða, s. 105; e/- Câmi´, s. 66; ´Ulûmü´l-belâða, s. 76; el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/241; Mu´cemü´l- belâðati´l-´arabiyye, s. 672.
[4] el-Mutavvel, s. 244; el-Belâðatü´l-vâzýha, s. 212; Ýlmü´l-Me´ânî, s. II6; Cevâhiru´l´ belâða, s.105; el-Câmý",s. 67.
[5] el-Belâðatü´l-vâzýha, s. 212; Ýlmü´l-Me´ânî, s. 116; ´Ulûmü´l-belâða, s. 76; el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/241; Cevâhiru´l-belâða, s. 105; el-Câmi´, s. 67.
[6] el-Belâðatü´l-vâzýha, s. 210.
[7] Age., ayný yer.
[8] el-Belâðatü´l´vâzýha, s. 210; Ýlmü´l-me´ânî, s. 116.
[9] Adý geçen eserler, ayný yerler.
[10] el-Belâðatü´l-vâzýha, s. 212; Ýlmü´l-Me´ânî, s. 116-117; el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/ 245.
[11] el-Ýzâh, 1/245; eî-Muîavvel, s. 245; el-Belâðatü´l-vâzýha, s. 212; Ýlmü´l-Me´ânî, s. 116; el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/241; Cevâhiru´l-belâða, s. 105-106; el-Câmi´, s. 67-68; Mu´cemü´l-belâðati´l-´arabiyye, s. 672.
[12] el-Belâðatü´l-vâzýha, s. 211.
[13] Age., ayný yer ; el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/249; Cevâhiru´l-belâða, s. 106; el-Câmi´, s. 69; Mu´cemü´l-mustalahâti´l-belâðiyye, s. 659.
[14] Nebe´suresi, 78/40; ayrýca bk., Mu´terakü´l-akrân, 1/340; el-Ýtkân, 2/896.
[15] el-îzâh, 1/245; Muhtasaru´l-me´ânî, s. 245; el-Belâðatü´l-vâzýha, s. 211; Cevâhiru´l-belâða, s. 106; el-Câmi´, s. 67.
[16] Cevâhiru´l-belâða, s. 106; el-Câmi´, s. 68;´Ulûmü´l-belâða, s. 77; Mu´cemü´l-belâðati´l-´arabiyye, s. 672.
[17] el-Câmi´, s. 68.
[18] Ýlmü´l-Me´ânî, s. 118.
[19] Mu´cemü´l-belâðaü´l-´arabiyye, s. 672
[20] Cevâhiru´l-belâða, s. 106; ´Ulûmii´l-belâða, s. 77.
[21] Hmü´l-Me´âm, s. 118.
[22] y&w>î ?re«. 36/30; ayrýca bk., el-Bürhân, 2/325; Mu´terakü´l-akrân, 1/340; el-Ýtkân, 2/896; Safvetü´t-tefâsîr. 3/11-12; et-Tefsîrü´J-münîr, 23/6; el-Belâðatü´î-´arabiyye, V 247.
[23] Zümer suresi, 39/56; ayrýca bk., Safvetü´t-tefâsîr, 3/86; el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/ 247.
[24] Hûd suresi, 11/72; ayrýca bk., Safvetü´t-tefâsîr, 2/24; et-Tefstrü´l-münîr, 12/106; W-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/249.
[25] Ýlmü´l´Me´ânî, s. 118.
[26] ATasm suresi, 28/79; ayrýca bk., el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/248.
[27] Yâsîn suresi, 36/26-27; ayrýca bk., el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/248.
[28] Cevâhiru´l-belâða, s. 106; el-Câmi´, fi- 69; Vlûmü´l-belâða, s. 77.
[29] el-Mutavvel, s. 245; Cevâhiru´l-belâða, s. 106; el-Câmi´, s. 69; ´Ulûmü´î-belâða, s. 77; el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/250; Mu´cemü´l-belâðati´l-´arabiyye, s. 672.
[30] Hûd suresi, 11/73; ayrýca bk., Mu´terakü´l-akrân, 1/339; el-Ýtkân, 2/896; Cevâhiru´l-belâða, s. 107.
[31] el-Câmi\ s. 69.
[32] Mu´cemü´l-mustalahâîi´hbelâðiyye, s. 658.
[33] Ýlmü´l´Me´ânî, s. 118.
[34] el-Belâðatul-vâzýha, s. 214.
[35] Age., ayný yer.
[36] Bakara suresi, 2/21; aynca bk., eî-Bürhân, 2/323; Muîerakü´l-akrân, 1/339; el-Ýtkân, 2/895.
[37] Hud suresi, 11/42.
[38] Ýsrâ suresi, 17/101.
[39] Furkân suresi, 25/30.
[40] el-Belâðatü´l-´arabiyye, 1/242.
[41] el-Hacc suresi, 22/1.
[42] Mü´min suresi, 40/36.
[43] Hucürât suresi, 49/2.
[44] Hucürât suresi, 49/6.
[45] Saff suresi, 61/2; ayrýca bk., el-Bürhân, 2/324.
[46] Müzzemmil suresi, 73/1-2; aynca bk., Mu´terakü´i-akrân, 1/339; el-Ýtkân, 2/895.
[47] eÝ-Müddessir suresi, 1AJ\-A.
[48] Kâfirûn suresi, 109/1.