Sizden Gelenler (Peygamber Efendimiz )
Pages: 1
Hz. Peygamber in faziletleri By: sumeyye Date: 19 Eylül 2010, 14:59:29
HZ. PEYGAMBER'ÝN FAZÝLETLERÝ (FEZÂÝLU'N-NEBÎ)


Giriþ:
1. Hadîs ve Fezâilu'n-Nebî:

Cenâb-ý Hakk, ezelî iradesiyle kâinâtý yaratmak isteyince, nihâyetsiz kudretiyle her þeyi yoktan varetmiþ ve "...her þeyi ilmî hikmeti ile yerli yerinde ve sapasaðlam" (1), bir þekilde yaratmýþtýr. Mahlûkatýn içinde en þereflisinin insan olduðunu beyân ederken de "Andolsun ki, biz Adem oðullarýný üstün bir izzet ve þerefe mazhar kýlmýþýzdýr..." (2) buyurmuþtur.
"Geceyi-gündüzü, güneþi-ayý sizin hizmetinize O ram etti..." (3) âyetiyle de her þeyin insan için yaratýldýðýný açýklamýþtýr.
Yaratan bilir, bilen konuþur, konuþunca da hitaba layýk olanla konuþur. Kâinatýn içinde ilim sahibi olan ancak insandýr. Ýnsanlardan vahye mazhar olanlarý ise ancak Peygamberlerdir. Bunun için Cenâb-ý Allah peygamberleriyle konuþmuþ, emirlerini, nehiylerini onlara bildirmiþtir.
Peygamberlerden de, "Sen en büyük bir ahlâk üzerindesin" (4) âyetine muhatab olan ancak Hz. Muhammed (sav)'dir. O, diðer üstünlüklerinin yanýnda, "Fezâil" inin zirvesi olan güzel ahlâký ile diðer Peygamberlerden de üstündür. Zira O'nun ahlâký, Hz. Aiþe'nin beyân ettiði gibi, " ...Kur'ân'dan ibaretti" (5). Böyle olunca Hz. Peygamberin hayatý Kur'ân'ýn tatbikinden baþka bir þey deðildir. Bunun için Kur'ân'ýn emir ve nehiylerine uymak isteyen kimse, karþýsýnda "Numûne-i Ýmtisâl" olarak Hz. Peygamber'i (sav) bulacaktýr. Nitekim bir âyet-i Kerime'de, "Rasulullâh'da sizin için en güzel örnek vardýr" (6) buyurulmuþtur.
Hayatý Kur'ân'dan ibaret olan kiþinin örnek alýnmasý için her halinin bilinmesi lazýmdýr. Hadîs ilmi bu bilgileri korumak hususunda bize yardýmcý olmaktadýr. Bunun için tarih boyunca bütün hal ve hareketlerine ilgi duyulan ve en ince noktalarýna kadar tesbit edilen tek zât sadece Hz. Peygamber (sav)'dir. Hz. Peygamber (sav)'e nisbet edilen her haber hadîs olunca (7), O'nun her çeþit hâl ve hareketi de hadîsin içinde yer almýþtýr. Buna göre hadîsin içinde "Siyer", Siyerin içinde, Meðâzi, Þemâil ve Delâil birer bölüm olarak bulunmaktadýr. Bir bakýma, hepsi de hadîsten ayrýlarak müstakil bir hüviyet kazanmýþlardýr (8).
Kaynaðý itibâriyle hadîsin içinde yer alan Þemail ve Delâil Hz. Peygamber'in hayatýnýn çeþitli yönlerini mevzû ettiði için (9) siret ilmînin baþka bir açýdan ele alýnan ilim dallan olarak mütalaa edilmektedirler.
Bize ulaþan beþerî yönü ile ilgili hadîsleri, Þemâil'i; peygamberlik yönüyle ilgili hadîsleri de Delâil ilmini meydana getirirler.
Bu arada peygamberlik yönünün çok kere Delâilu'n-Nübüvve (10), bazen de Hasâisü'n-Nübüvve (11) adlarýyla isimlendirildiklerini zikredelim. Hatta beþerî yönü olan "Þemâil"i dahi bazen Delâil ve Hasâisinin içinde yer almýþ, bazen de müstakil bir ilim dalý olarak (12), telif edilmiþtir.
Ayrýca Hz. Peygamber'in diðer Peygamberlere (sav) ve insanlara nisbetle sahip olduðu Fezâil'i de hadîs ve siyer kitablarýnda bazen birer bölüm olarak (13), bazen de müstakil risâleler þeklinde tasnif edilmiþtir (14).
Netice itibariyle bu ilimler O'nun þahsýný, hâl ve hareketlerini ve faziletlerini konu edinmektedir.
2. Fezâil'inin Mâhiyeti:
Fezâil çoðul bir kelime olup tekili fazilettir. Fazilet, artmak, güzel ahlâkýn yüksek derecesi, þeref, vazife ve lütuf ma'nâlarýna gelmektedir (15). Ayrýca bir þeyin diðerine göre üstünlüðünü de ifade eder. Bu üstünlük hayvanlarýn bitkilere; insanýn hayvanlara, kiþilerin birbirlerine üstünlüðü gibi farklý üç mertebede tezahür eder. Ýlk ikisindeki mertebe farký deðiþmez. Kiþiler arasýndaki üstünlük farký ise ya mal, mülk gibi arýzîdir deðiþir veya þahsýn doðuþtan getirdiði güç, kuvvet, vs. gibi melekeler (yerleþik kabiliyetlerdir ki, deðiþmez ve ayný zamanda çalýþmakla da elde edilmez (16)
Fazilet terim olarak, "insanýn baþkasýna göre sahib olduðu meziyet ve üstünlükler'''ine denir. "Ýnsan ancak bunlarla mutluluða erer." Bu üstünlükler baþlýca beþ þeyle vücuda gelir. Bunlar da 1. Mal, mülk, aile ve çevre. 2. Fizikî güzellik. 3. Ahlâk üstünlüðü. 4. Allah'ýn hidayeti. 5. Ahiret saadetidir (17).
Konumuz olan "Fezâilü'n-Nebî" terkibi ise Hz. Peygamber (sav)'in faziletleri ma'nâsýna gelip, yukarýda saydýðýmýz beþ þeyle birlikte daha bir çok dünyevî ve uhrevî nâmütenâhî meziyetleri de içine almaktadýr.
"Fezâilü'n-Nebî"nin sýnýrlarýný çizmek oldukça zor bir iþtir. Zira O'nun diðer halleri olan, Þemâil'i, Mucizeleri ve Hasâis'i de bir bakýma Fezâil'inden sayýlýr. Çünkü O'nun beþerî yönünü mevzu eden Þemâil'i, sahib olduðu kemâlâtý itibariyle bir baþka kimse de görülmemiþtir. Bunun gibi "delâil'i yani mucizeleri de diðer peygamberlerin mucizelerinden farklý bir üstünlüðe sahiptir. Her Peygamberin mucizesi kendi asrý ve hayatý ile sýnýrlandýrýlmýþtýr. Halbuki Hz. Peygamber (sav)'e verilen Kur'ân-ý Kerim'in mucizeliði kýyâmete kadar devam edecektir. Hâsâis'i diðer peygamberlerinkinden farklý olup daha mükemmel bir üstünlüðe sahiptir. O'nun kendisine mahsus bu üstünlüðü hem dünyada hem de ahirette geçerliliðini koruyacaktýr. Eðer O'nu baþka birisiyle mukayese etmek imkânýna sahip olsaydýk O'nu daha yakinen tanýmýþ olurduk. (18)
Hz. Peygamber (sav)'in örnek bir insan olduðunu daha önce zikretmiþtik. Ancak O'nun örnek alýnacak yönü, sadece "Þemâil"idir. Mucizeleri Peygamberliðini isbat için, "Hasâis"i de, kendisine ait hak ve vazifelerini ilgilendirdiðinden bu haller de O'na uymak gerekli ve hatta bazý hususlarda doðru deðildir.
Hz. Peygamber'in faziletleri dünyevî ve uhrevî olmak üzere iki kýsýmdýr. Dünyevî faziletlerinin bazýlarý þunlardýr. Kanaatkâr oluþu, ailesinin kendisine yardýmcý olmasý, âlemlere rahmet olarak gönderilmesi, güzel isimlerle çaðrýlmasý, kalbinin Ýslâm nuru ile nurlandýrýlmasý, günahlardan korunmasý, nâm u þânýnýn yükseltilmesi, ebedî mucize olan Kur'ân'ýn kendisine verilmesi, Miraçla taltif edilmesi, ruhunun yaratýlmasý itibariyle varlýklarýn ilki, dünyaya teþrifi itibariyle de peygamberlerin sonuncusu olmasý ve Allah'ýn kendisine "Halil'im" ve "Habib"im demesidir.(20)
Uhrevî bazý faziletleri de þunlardýr: Kýyamet günü heryerde önder olup ilk sýrayý almasý, havzý kevserin kendisi ve ümmetine tahsisi, þefâat hakkýna sahib olmasý ve þefaat etmesi, Makam-ý Mahmud'a yükseltilmesi vs.dir (21). O'nun diðer insanlara ve peygamberlere göre sahib olduðu daha birçok üstünlükleri vardýr. Þimdi O'nun bu faziletleri (üstünlükleri)'ni kýsaca izah edelim.
A-HZ. PEYGAMBERÝN DÜNYEVÎ BAZI FAZÝLETLERÝ
1. Mal ve Mülkün Fazilet Açýsýndan Deðeri:
Bilindiði gibi mal ve mülkü, olmayan fakir kiþi malî ibadetlerden olan zekât ve hac gibi ibadetleri de yapmaktan mahrum kalýr. Hz. Peygamber (sav)'de, "Allah yolunda harcanan mal ne iyidir" (22) buyurmuþtur. Aslýnda mal ve evlat insan için imtihan vesilesidir (23). Bu sebeble mal ve mülk mutlak ma'nâda üstünlük sebebi deðildir. Asýl fazilet, kanaatkâr olmak, çevresindeki insanlarýn sýkýntýlarýný gidermektir.
Hz. Peygamber (sav), kanaâtýn asgarî mertebesini þöyle açýklamýþtýr: "Ýnsanýn içinde oturacaðý bir evi, bedenini örtecek bir elbisesi, bulduðu kuru bir ekmek parçasý ve içeceði su ona yeterlidir" (24).
Hz. Peygamber (sav)'in tam bir zühd hayatý yaþadýðýný eline geçen maddî servetleri hep fakirlere tasadduk ettiðini kaynaklarda görmekteyiz" (25). Demek ki fazilet, ancak kanalýndan dolayý fakir gibi yaþamaktýr. Yani Hz. Peygamber bütün imkânlara sahib olmasýna raðmen fazla malý meþru yerlere harcamýþtýr. Zira mal ve servetin çok olmasýnýn mesûliyeti de çoktur.
2. Aile ve Çevrenin Fazilet Açýsýndan Deðeri:
Ýnsaný, faziletli kýlan unsurlardan biri de aile ve çevresinin iyi insanlarla çevrilmiþ olmasýdýr. Kötü aile, Kur'ân-ý Kerim'de, "düþman" olarak tasvir edilmiþtir (26). Hz. Peygamber gerek neseb cihetiyle ve gerekse ailesi bakýmýndan faziletli aile fertlerine sahipti. Soyu Hz. Ýbrahim'e kadar uzandýðý için Arabýn eþrafýndandý. Kur'ân'da methedilen Ehl-i Beytinin þeref ve fazileti ise izahtan varestedir (27).
3. Âlemlere Rahmet Oluþu:
Rahmet, acýma, yardým etme, lütûf ma'nâlarýna gelir. Allah'ýn rahmeti umum ve husus olmak üzere baþlýca iki kýsma ayrýlýr. Hususî olaný, Allah'ýn muayyen vakitlerde kullarýna yaptýðý rahmettir. Umumî olan ise, Hz. Muhammed (sav)'in gönderiliþidir. Nitekim bir âyet-i kerimede, "Seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik" (28) buyrulur. Her þey O'nun geliþiyle kemâlini bulmuþ ve rahmet oluþundan istifade etmiþtir. Bunun için de bütün insanlar ve varlýklarýn Peygamber'i olmuþtur (29). O'nun âlemlere rahmet oluþunu kýsaca þöyle izah edebiliriz.
a) Hz. Peygamber (sav)'in ahlâk ve davranýþlarýnýn örnek oluþu:
Hz. Peygamberin örnek alýnmasý insana dünyevî ve uhrevî saadeti temin eder. Nitekim bir âyet-i kerimede, "Rasulullah sizin için en güzel bir numûnedir..." (29) buyrulur. Kim O'nun ahlâkýyla ahlâklanýrsa dünyâ ve ahiretin sýkýntýlarýndan kurtulmuþ olur.
b) Rasulullah mümine doðru yolu gösterdiði, münafýðý öldürülmeden emin kýldýðý, kâfirin azabýný ahirete býraktýðý için bütün insanlýða rahmet olmuþtur. O'nun gelmesiyle kâfirler, geçmiþ ümmetler gibi dünyâda umumî bir âzaba çarptýrýlmadan kurtulmuþtur.
c) Daha önce âkýbetinden emin olmayan Cebrâil isimli büyük melek en-Necm suresinde Hz. Peygamber'le birlikte, medhedildiði için akýbetinden emin olmuþtur.
d) Hayatta olduðu müddetçe Ashabý, vefât ettikten sonra da sünnetine tâbi olan herkes emniyet içinde yaþamýþtýr. Bu da O'nun ümmeti için rahmet olmasýnýn bir sonucudur (31).
e) Hz. Peygamberin geliþi sadece insanlar için deðil, yer gök ve hatta kâinatýn tümü için rahmet vesilesi olmuþtur. Zira çevremizdeki canlý ve cansýz varlýklarýn deðeri O'nun getirdiði prensipler sayesinde anlaþýlmýþtýr. Nitekim O bir hadîs-i þerifinde, "...Mekke'nin aðaçlarý kesilmez, vahþi hayvanlarý ürkütülmez. Avlanlýmaz. Kayýp eþyasý alýnmaz..." (32) buyurur. Çevreyi koruma fikrinin sadece Mekke ve Medine'ye mahsus olmayýp genel olduðunu gösteren prensipler de vardýr (33).
Her türlü kirliliðe karþý olan Hz. Peygamber, bir hadîslerinde, "Din temizlik üzerine kurulmuþtur" (34) demiþtir. Hz. Peygamber (sav) bilhassa deniz, göl gibi durgun sularýn, aðaç altlarýnýn ve yollarýn kirletilmemesini istemiþ, aðaçlarýn ve bitkilerin keyfî olarak tahrib edilmesine karþý çýkmýþtýr. Hatta en küçük bir kuþun bile keyfi bir þekilde öldürülmesini yasaklamýþ, böylece de bitki ve hayvanlar için de rahmet vesilesi olmuþtur (35).
Kur'ân-ý Kerim'de beyan edildiði üzere ay, güneþ ve hatta her varlýðýn hak ettiði deðeri gösterilmiþtir. Bu hak bu varlýklarýn ilahlaþtýrýlmamasý, Allah'a itaat etme þerefiyle þereflendirilmeleridir. Aslýnda bunlar insanlarýn faydasý için yaratýlmýþtýr (36). Bunlarýn deðeri ancak Hz. Peygamberin gelmesiyle ortaya konulmuþtur. Zira O'nun gelmesiyle her þey hak ettiði makamý elde etmiþtir.
4. Güzel Ýsimlerle Yadedilip Adýna Yemin Edilmesi:
Hz. Peygamber (sav) fazilet ve üstünlüðünü ifade eden birçok kelimelerle isimlendirilmiþtir. Bu isimleri ve ma'nâlarýný kýsaca zikredelim:
Bir hadîslerinde, "Benim beþ ismim vardýr. Ben Muhammed'im, Ahmed'im, ve Mâhî'yim, Allah benimle küfrü yok etmiþtir. Ben Haþir'im. Halk kýyamet günü benim etrafýmda toplanacaktýr. Ben Akib'im. Yani Peygamberlerin sonuncusuyum" (37) buyurur.
Muhammed ve Ahmed isimlerini bizzat Allah Teâla Kur'ân-ý Kerimde zikretmiþtir. Muhammed ve Ahmed çok övülen ma'nâlarýna gelir. Gerçekten de O, övülenlerin en büyüðü ve en üstünüdür. Kendisine Livâu'l-Hamd (Hamd Sancaðý) verilmiþtir. Arasât meydanýnda O'nunla tanýnacak, Cenâb-ý Hakk O'nu Makam-ý Mahmud'a kavuþturacaktýr (38).
Hz. Peygamber (sav) diðer bir hadîslerinde on isminin olduðunu açýklamýþ ve bunlardan sadece Tâhâ, Yâsin isimlerini zikretmiþtir (39). Bazý tefsirlerde açýklandýðýna göre Tâhâ, ey Tâhir yani ey temiz kiþi, Yâsin ise ey Seyyid yani ey efendi demektir.
Baþka bir rivâyette, "daha önce zikredilen beþ isimden"... ben, Rasulu'r-Rahme, Rasulu'r-râhe isimleriyle yadedilmiþtir. Cihada memur olmasý hasebiyle de Rasulu'l-melâhim adýný almýþtýr. El-Mükaffâ ismi diðer peygamberlerin peþinden gelip sonuncusu, el-Kayyim, sünnetini tesis ettiði, el-Küsem, insanlarý hayýrda toplayýcý olduðundan dolayý kendisine isim olarak verilmiþtir.
Hz. Peygamber'in medhi ve faziletiyle ilgili 25'i Kur'ân-ý Kerim'de, 33'cü geçmiþ kitablarda ve sünnet mecmualarýnda olmak üzere toplam 58 vasfý daha mevcuttur. Ayrýca Allah'ýn isimlerinden alýnarak kendisine 30 isim daha verilmiþtir. Bütün bu isim ve vasýflar Hz. Peygamber'in üstünlüðünü, faziletlerini övülecek yönlerini ortaya koymaktadýr (40).
Diðer taraftan Allah Teâlâ, Kur'ân-ý Kerim'de, Hz. Peygamber (sav)'in adýna, þerefine yemin etmiþtir ki, bunlar da O'nun üstünlüðünü ortaya koyar. Nitekim bir âyet-i kerimede, "Hayatýna yemin ederim ki, onlar (Lut Kavmi) sarhoþluklarý içinde muhakkak serseri bir halde idiler" (41) buyrulur. Ýbn Abbâs der ki, Allah Tealâ sadece Hz. Peygamber (sav)'in hayatýna yemin etmiþtir.
Bu konuyla ilgili bir kelime de, daha önce zikrettiðimiz Yâsin kelimesidir. O, ey insan ma'nâsýna da gelir. Bundan Hz. Peygamber (sav) kastedilir. Bu kelimeden sonra "ve'l-Kur'ân-il Hâkîm" terkibleri yemin olarak öncesine atfedilir, ma kabli'ni tekid eder.
Yine, bazý müfessirlere göre, "Ve'n-Necmi Ýzâ Hevâ- battýðý zaman yýldýza andolsun ki," cümlelerindeki yýldýzdan Hz. Peygamber kastedilmiþtir. Bu da Hz. Peygamber'in üstünlüðünü ifade eder (42).
5. Kalbinin Ýslâm Nuru ile Aydýnlatýlmasý:
Hz. Peygamber (sav)'in kalbi, Peygamberliðinin ilk yýllarýndaki sýkýntýlardan kurtarýlmýþ, yerine sukün, rahatlýk verilmiþ ve Ýslâm nuru ile aydýnlatýlmýþtýr. Nitekim, bir âyet-i kerimede, "Senin göðsünü þerh etmedik mi?" (43) buyrulur. Yani göðsüne geniþlik, kalbine ferâh, nefsine kuvvet vermedik mi? Hâl ve istikbâlde, dünyâ ve âhirette bütün muradlarýný izah edip de her müþkülünü yenecek büyük bir ruh ile þaþkýnlýktan hidâyete, gamdan surûra, darlýktan geniþliðe erdirmedik mi? (44) demektir.
Hz. Peygamber (sav)'in kalbi, biri çocukluðunda, diðeri miraç gecesi olmak üzere baþlýca iki defa manevî bir ameliyâtla açýlmýþ, yýkanmýþ, içine hikmet doldurulmuþtur. Ameliyatýn dört defa vukû bulduðunu söyleyenler de vardýr. Bu görüþleri gösteren birçok âyet ve hadîs mevcuttur (45).
6. Günahlardan Korunmasý:
Günah ve sevâb kazanmaya istidâdý olan insanoðlunun hiç birisi mâsum (günahtan korunmuþ) deðildir. Hatta son peygamber olan Hz. Muhammed (sav) dahi zelle ve hata etmekte mâsum deðildir. Bir âyet-i Kerimede, "...günah ve vebâli senden iskat etmedik mi?, ki o, senin sýrtýna aðýr gelmiþ (kemiklerini gýcýrdatmýþ)dý" (46) buyrulur. Burada atýlan þeyin peygamberliðin baþlangýcýndaki son derece gamlandýran ve tahammülü aðýr gelen bir takým zorluklarýn olduðu dendiði gibi, O'ndan sudur edebilecek olan bazý zellelerin olduðu da denmiþtir. Bu durumu aþaðýdaki âyeti kerimede isbat etmektedir. Âyet þöyledir: "Senin geçmiþ ve gelecek günahýný Allah yarlýðamýþtýr..." (47) buyrulur. Âyet, Peygamberimizin dahi bazý küçük günahlarýný göstermektedir. Diðer Peygamberler dahi bazý hatalar iþlemiþlerdir. Büyük günahlardan ise peygamberliðin gereði mâsum kalmýþlar ve hiç bir zaman devamlý küçük ve büyük günah iþlememiþlerdir (48).
7. Nam u Þânýnýn Yükseltilmesi:
Hz. Peygamberin en büyük fazileti elbetteki peygamberlikle taltif edilmesidir. Peygamberlik çalýþmakla elde edilmezse de layýk olmayana verilmez. Cenâb-ý Hakk onu dilediðine verir (49). Hz. Peygamberin nam-u þâný "Kelime-i Tevhid ve þahâdet"te yer almasýyla yükseltilmiþtir (50). Zirâ bugün dahi yeryüzünün her tarafýnda her dakika içinde okunan ezanlarla birlikte Hz. Peygamberin ismi yükseltiliyor.
8. Kendisine Kur'ân-ý Kerim ve Cevâmiu'l-Kelim'in Verilmesi:
Bilindiði gibi, Allah Tealâ insanlarý hidâyete erdirmek doðru yolu göstermek için kendilerine sahife ve kitaplar indirmiþ, peygamberler göndermiþtir. Ancak indirilen bu kitab ve sahifelerin hepsi zamanla tahriften kurtulamamýþtýr. Kur'ân-ý Kerim bunlardan müstesnâdýr. Zira o tahriften ve tebdilden korunmuþtur (51). Kur'ân-ý Kerim belâðatýn zirvesine ulaþmýþ mûciz bir kitabdýr. Hz. Peygamber (sav)'in sözleri de Kur'ân-ý Kerim gibi üstün bir belâða sahiptir. Ancak mucize deðillerdir.
Az kelimelerle çok ma'nâlarý ifade etmeye Cevâmi-u'1-Kelim denir (52). Hz. Peygamberin sözleri fesahât ve belâðatta ileri bir seviyeye sahip olup Cevâmiu'l-Kelim onlarýn en önemli hususiyetleri idi (53). Bu türlü hadîsleri bazý âlimlerimiz bir araya toplamýþtýr (54).
9. Ýsrâ ve Miraç’la Taltif Edilmesi:
Hz. Peygamber (sav), cumhura göre, Hicretten 1,5 yýl önce Ýsra ve Miraç'la Cenâb-ý Allah'ýn huzuruna kabul edilmiþtir. Bu iþ vesilesiyle önce kýsa bir zaman içinde Mekke'den Kudüs'e gitmiþti. Buna Ýsrâ denir. Olayýn bu kýsmý âyetlerle sabittir (55). Daha sonra Kudüs'ten göklere, Sidretü'1-Müntahâ'ya yükseltilmiþ, Cennet ve Cehennem dahil bir çok âlemi gezmiþtir. Bu kýsma da Miraç denir. Hattâ bazý âlimlerimizin nakline göre, Cenâb-ý Hakk ile görüþmüþ ve konuþmuþtur.
10. Fizikî ve Ahlâkî Yönden Üstünlüðü:
Hz. Peygamberin bedeninin mükemmel yaratýlýþý ve ahlâkýnýn yüceliði O'nun Þemâil'i demek ise de, baþkalarýndan üstün olmasý itibariyle de "Fezâil'inin muhtevasýna dahil edilmiþtir.
Hz. Peygamberin uzuvlarýnýn kusursuz olarak yaratýlýþý, ahlâkýnýn yüceliði ile birlikte bir güzellik manzumesi oluþturur. Bu manzume ayný zamanda saygý ve ihtiramý celbeder. Bunun için Hz. Ali, "...Hz. peygamberi ilk gören heybet ve saygýsýndan dolayý titrer, beraber düþüp kalkan O'nu çok sever..." (56) demiþtir.
Ashâb-ý Kirâmdan "Dihye"nin yüzü güzeldi (57). Cerir'in de bedeni mükemmeldi (58). Yusûf (as)'a kâmil güzelliðin yarýsý verilmiþti (59). Hz. Peygamber'e ise yüz, beden güzelliðinin yanýnda ahlâk güzelliði de verilmiþti. Böylece O her yönden güzeldi ve mükemmel bir yaratýlýþa sahipti (60).
Hz. Peygamber (sav)'in ahlâkî güzelliðini bir misâl vererek, tafsilatýný þemâil kitablarýna býrakacaðým (61).
Mekke fethedilmiþti. O'nun karþýsýnda kendisini oradan çýkaran, öldürmek için her çeþit tuzaðý kuran ve akla gelen her türlü kötülüðü kendisine ve arkadaþlarýna yapan maðlub kavmi vardý. O, bu maðlub kavmine, "...haydi gidiniz hepinizi baðýþladým..." demiþti (62).
11. Ýlk ve Son Oluþu:
Cenâbý Hakk'ýn iradesi, mahlukâtý yaratmaya, rýzýklarýný takdir etmeye taalluk edince "Muhammedî Hakikâti" kendi öz nurundan halketti. Ulvî ve süflî bir araya gelen ne kadar âlem varsa, ezelden irâdesiyle o hakikate baðladý. Ýlk olarak O'nun Nebîliðini bildirdi. Rasullüðünü müjdeledi. Ýþte bu sýrada Âdem (as) ruh ile cesed arasýndaydý.
Allah'ýn el-Bâtýn (idrâklerden gizli) isminin gereði olan Hz. Muhammed (sav)'in varlýðý, zamaný gelince "ez-Zâhir" isminin tecellisine mazhar olup ruhunun cesediyle birleþmesine, dünyaya teþrifine vesile oldu. Böylece ruhen önce yaratýlan Hz. Peygamber (sav) dünya hayatýna son peygamber olarak teþrif etti. Nitekim Ýrbâd b. Sâriye'nin rivâyetine göre Hz. Peygamber (sav), "Ben Allah'ýn indinde Nebilerin sonuncusu iken Adem'in balçýðý topraða býrakýlmýþ upuzun yatýyordu. Ve henüz kalýbýna ruh üflenmemiþti" buyurdu. (Es-Saatî, el-Fethu'r-Rabbanî; Ahmed b. Hanbel, IV, 127,128 XX, 181) (63). Peygamber (sav)'in geleceði bütün peygamberler tarafýndan müjdelenmiþti. Nitekim bir âyet-i kerimede, "Allah (geçmiþ) peygamberlerden andolsun ki size kitab ve hikmet verdim. Sonra nezdinizdeki (o kitab ve hikmeti) tasdik eden bir peygamber gelmiþtir (gelecektir). O'na katiyyen iman ve O'na her halde yardým edeceksiniz diye misak aldýðý zaman..." buyrulur (bk. Âli Ýmrân, 81) (63). Bu âyet, ayný zamanda Hz. Peygamberin nübüvvetinin bütün zamanlarý kapladýðýný da göstermektedir.
Diðer peygamberlerin ruh ve cesedine birlikte verilen peygamberliðin O'nun sadece ruhuna verilmesi, O'nun için bir husûsîlik ve üstünlük vesilesidir.
Diðer bir üstünlüðü de mahlûkatýn içinde ilk önce O'nun nurunun yaratýlmasý ve her þeyin ondan türetilmesidir. Nitekim Abdurrazzak es-San'anî'nin Câbir b. Abdillah'tan rivâyetine göre kâinatta ilk önce Hz. Peygamberin nuru yaratýlmýþtý. Diðer varlýklar da o nurdan yaratýlmýþtý (el-Kastallânî I, 7; el-Aclûnî, Keþfu'1-Hafâ I, 265-266) (65) denir. Halbuki "...Allah vardý. Baþka bir þey yoktu. O sýrada Arþu suyun üzerinde idi. Her þeyi Levh-i Mahfuzda takdir etmiþti" (El-Buhârî, Bed'ul-Halk, IV.73) hadîsi ilk önce suyun, sonra da arþýn yaratýldýðýný ifade eder. Baþka bir rivâyette de ilk önce kalemin yaratýldýðý zikredilir. Âlimlerimiz çeliþkili görülen bu hadîsleri þöyle tevil etmiþlerdir. Buradaki ilk sýrayý alma birbirine göredir. Birisine ilk önce budur denmesi, sonra gelene nisbetledir. Buna göre ilk önce Nûr-u Muhammedî sonra da sýra ile su, arþ ve kalem yaratýlmýþtýr. Yukarýdaki hadîste zikredilen, diðer varlýklar o nurdan türetildi, sözleri Hz. Peygamber (sav)'in ilk önce yaratýldýðýný isbat eder. Ancak buradaki yaratma iþi icad deðil takdir etmedir.
Son peygamber oluþu da Hz. Muhammed (sav) için bir üstünlük vesilesidir. Bir hadîslerinde Hz. Peygamber (sav), "...Peygamberlik sarayýnýn noksan kalan son kerpici olarak O'nu tamamladým. Ve böylece de peygamberler kafilesi benimle sona erdi" (Müslim, el-Fezâil, IV, 1791 h. no: 2287) (66) buyurur.
Diðer hadîslerinde, "... beni Haþimoðullarýndan seçip getirdi" (Müslim, el-Fezâil IV, 1782 h.no: 2276) demiþ ve temiz bir soydan geldiðini açýklamýþtý. "Hz. Âdem'den itibaren neslinde zina mahsulu kimsenin olmadýðýný..." (Ýbn Ebi Ömer el-Adenî'den naklen el-Kâdî Ýyaz, eþ-Sifâ I, 54) (67) beyan etmesi de bir üstünlük vesilesidir.
12. Allah'ýn Kendisine Halilim ve Habibim Demesi:
Hz. Peygamber (sav), Allah'ýn elçisi olduðu gibi dostu ve habibidir. Bir hadîslerinde kendisini kasdederek, "Allah arkadaþýnýzý halil (dost) edinmiþtir" (et-Tirmizî, el-Menakib V, 606 h. no: 3655) (68) buyurmuþtur.
Halil (dost) sevdiðine kopmaz baðlarla baðlanan ve baðlýlýðýnda bir leke olmayandýr. Allah'ýn halil edinmesi, O'na yardým etmesi, kendisinden sonra gelenlere imam yapmasý demektir. Bu kelime ayný zamanda sevgi, lütûf, yükseltmek, þefaat etme hakkým içine alýr.
Habîbullah (Allah'ýn sevgilisi) mertebesi Hz. Peygambere mahsusdur. Mertebelerin en yükseðidir. Bunun için Ýbrahim Aleyhisselâm'a Halilullâh denirse de Habibullah denmez.
Habîbullâh (Allah'ýn sevgilisi) olmak neticesi itibarîyle de bir fazilet vesilesidir. Zira Allah'ýn bir kulunu sevmesi, onu saadete ulaþtýrmasý, korumasý, muvaffak kýlmasý kendisine yaklaþtýracak sebebleri onun için hazýrlamasý, rahmetine garketmesi demektir. Bu mertebeye ulaþan kimse için perdeler açýlýr, böylece de Allah'ý müþahede eder. Bu mertebeye sadece Hz. Peygamber ulaþmýþtýr (69).
B- UHREVÝ BAZI FAZÝLETLERÝ
1. Kýyamet Günü Kabirden Kalkmada, Cennete Girmede Ýlk Sýrayý Almasý:
Kýyamet günü kabirden kalkanlarýn ilki Hz. Peygamberdir. Nitekim bir hadisi þerifte Hz. Peygamber, "Ben insanlar diriltildiði zaman kabirlerinden dirilip çýkanlarýn ilkiyim. Heyet teþekkül ettiðinde hatipleriyim. Ümitsizliðe düþtükleri sýra müjdecileriyim."
Livâu'l-Hamd sancaðý elimdedir. Adem oðlundan Allah'ýn yanýnda en þerefli olaný yine benim. Ancak bunlarla iftihar etmiyorum" (Et-Tirmizî, el-Menâkýb, V, 585, h. no: 3610) buyurdu (70).
Cennetin kapýsýný ilk açan da O'dur. Bununla ilgili bir hadisi þerifte, "... Cennetin kapýlarýnýn halkasýný sallayanlarýn ilki benim. Cennet açýlýr, içeri girerim. Benimle birlikte müminlerin fakirleri de girer..." (et-Tirmizî, el-Menâkýb, V, 588 h.no: 3616) buyurur.
2. Kendisine ve Ümmetine Havz'ýn Tahsis Edilmesi:
Bir hadîsi þerifte þöyle buyrulur: "Havzýmýn bir kenarýndan diðerine olan uzaklýðý bir aylýk mesafedir. Ve bu kenarlarý ayný uzunluktadýr. Suyu gümüþten daha beyaz, kokusu miskten daha hoþ, su içme kablarý göðün yýldýzlan sayýsýncadýr. Ondan içen bir daha susamaz" (Müslim, el-Ýmân IV, 1794 h.no: 2202 (71). Bu havuzdan ancak hak eden ümmet-i Muhammed içecektir (Müslim el-Ýmân, IV, 1794 h.no: 2293).
3. Þefaat Hakkýna Sahib Olmasý, Makam-ý Mahmûd'a Yükseltilmesi:
Aslýnda Hz. Peygamber (sav) "Makam-ý Mahmûd"a ulaþtýðý için her çeþit þefaat etme hakkýný elde etmiþtir. Makam-ý Mahmûd'un izahý için farklý þeyler söylenmiþtir. Müfessirlerin meþhur görüþlerine göre o, Hz. Peygamber'in, Livâu'l Hamd sancaðý altýnda bütün insanlar için yapacaðý büyük þefaatinin makamýdýr.
Bazý hadîslerden anlaþýldýðýna göre Makam-ý Mahmud (övünülecek makam), her peygamberin kendi zellesini düþünerek, þefaat etmeye cesaret edemediði, bu sýrada Hz. Peygamberin yeþil bir elbise giyip arþýn saðýnda, bir tepenin üzerinde durarak bütün insanlara þefaat ettiði makamdýr (Es-Saati, el-Fethu'r-Rabbânî XXIV, 112, 122; et-Tirmizî, el-Menâkib, V, 585) (72). Þefaati Uzmâ (büyük þefaat) denen bu þefaati, bütün insanlarý mahþerin sýkýntýlarýndan kurtarýp bir an evvel hesablarýnýn görülmesini temin eder (Es-Saâti, el-Fethu'r-Rabbânî, XXIV, 119-121).
Hz. Peygamberin þefaati baþlýca iki kýsma ayrýlýr. Þefaati Uzmâ denen birincisi hakkýnda daha önce bilgi verdik. Ümmetine mahsus olan þefaatinin da çeþitli þekilde tezahürleri vardýr. Ümmetinin sýrattan selametle geçmesi için þefaat etmesi cehenneme girmiþ müminlerin cehennemden kurtulmalarý için þefaatte bulunmasý gibi. (Es Saâtî, el-Fethu'r-Rabbânî, XXVI, 127). Aslýnda diðer peygamberlere tanýnan makbul olacak duâlarýný onlar dünyada kullandýlar. Hz. Peygamber ise makbul olacak duasýný ümmetine þefaat için kýyamet günü yapacaktýr (Müslim, el-Ýmân, I, 188, h.no: 198) (73).
4. Hz. Peygamber (sav)'in Diðer Peygamberlerden Üstünlüðü:
Buraya kadar saydýðýmýz faziletler ve daha bir çok sebeblerden dolayý Hz. Muhammed (sav)'in diðer peygamberlerden üstün olduðu söylenmiþtir. Bununla beraber, O, "...Allah'ýn peygamberlerinin bir kýsmýný diðerinden üstün tutmayýn..." (Müslim, el-Fezâil, IV, 1944 h.no: 2373) buyurmuþtur. O'nun böyle demesinin sebebi þudur. Bir kere Hz. Peygamber mütevazi bir insandý. O hiç bir zaman üstünlük iddia etmemiþtir. Ayrýca üstünlüðünü belirtmesi diðer peygamberler için bir noksanlýðýn mevzû edilmesini akla getirebilirdi. Ayný zamanda Resullük hususunda peygamberler arasýnda fark da yoktur. Nitekim bir âyet-i kerimede þöyle buyrulur, "Biz Allah'ýn peygamberlerinden hiç birinin arasýný ayýrmayýz" (el-Bakara, 285). Âyet þöyle tefsir edilmiþtir. Peygamberlerin bir kýsmýný tasdik diðerlerini tekzib ederek aralarýný tefrik etmeyiz. Hepsini derecesine göre peygamber tanýrýz.
Diðer bir âyet de, peygamberler arasýnda fazilet farkýnýn bulunduðuna iþaret etmektedir. Bu âyette de, "O iþaret olunan Rasuller, Biz onlarýn bazýsýný bazýsýndan efdâl kýldýk" (el-Bakara, 254) buyrulur (74). Bu âyet þöyle izah edilir. Evet hepsi Rasul, asli risalette müsavi, fakat böyle olmakla beraber bazýsýna ve belki herbirine bir meziyet, bir hususî fazilet, bir rütbe-i mümtaze verdik demektir.
Ýbn Abbâs, Hz. Peygamberin diðer peygamberlerden farklý üstünlüklerini þöyle sýralar: Bir kere daha önce zikredildiði gibi Hz. Peygamber'in geçmiþ ve gelecek günahlarý affedilmiþtir. Yine O, bütün insanlara ve cinne peygamber olmuþtur (ed-Dârimî, Sünen, I, 25-26) (3) (75).
el-Kastallânî de, Hz. Peygamber, diðer peygamberlerden üç sebebden dolayý üstündür. 1-Miraca yükseltilmesi, 2-Bütün beþerin seyyidi olmasý, 3-Mucizeleri ile. Gerçi diðer peygamberlere de mucize verilmiþti. Ama O'na verilen bazý mucizeler O'ndan önce kimseye verilmemiþti.
Ayrýca Hz. Peygamberin Þemaîl'i ve Hasâis'ide diðer peygamberlerin bu hallerinden üstündür.
Fezâilü'n-Nebî'nin Kaynaklarý
Fezâilu'n-Nebi'nin kaynaklan, baþlýca Kur'ân-ý Kerim, hadîs-i þerif ve Siret kitaplarýdýr. Kur'ân-ý Kerim'in birçok âyet-i Hz. Peygamberin faziletlerinden bahsetmektedir.
Hadîs mecmualarýnda ise Fezâilü'n-Nebî deðiþik baþlýklar altýnda zikredilmektedir. Meselâ, "Nesebi", kýyâmet gününde her yerde ilk sýrayý almasý, "Þefaât" etmesi", et-Tirmizî'nin beþinci cildi, el-Menâkib, Müslim'in dördüncü cildi olan "Kitâbu'l-Fezâil" baþlýklarý altýnda yer almaktadýr. Yine O'nun faziletleri, ed-Dârîmî'nin birinci cildinde, "Mâ u'tiye'n-nebiyye mine'l-Fadlý" baþlýðý altýnda bulunmaktadýr. Diðer sünnet kitaplarýnda da bu gibi faziletler ayný veya deðiþik baþlýklar altýnda iþlenmiþtir.
Fezâil ile ilgili hadîsler, sadece el-Buhârî ve Müslim'in sahihlerinde bulunduðu gibi, içinde az da olsa bazý zayýf hadîslerin mevcut olduðu, "Sünenü'l-Erbaâ" ve diðer bazý hadîs mecmualarýnda da yer almaktadýr. Bunlarýn zayýflarýnýn, sahihlerinden ayrýlabilmesi, müelliflerinin açýklamalarý ve bazý þerhlerin yardýmýyla yapýlabilmiþtir.
Siret kitaplarý da, "Fezâilü'n-Nebî"nin önemli bir kaynaðýdýr. Siret'lerin muhtevâlarýnda bazen Hz. Peygamberin hayatý ve savaþlarý, bazen de çeþitli halleri mevzû edilmiþtir. Bu halleri, Þemâil, Delâil, ve Hasâisi'dir. Fezâilü'n-Nebî ile ilgili hadîslerde ya bu hallerinin yazýldýðý yerde bulunmaktadýr veya müstakil bölümler halinde iþlenmektedir. Bu tür Sîret kitaplarýnýn baþlýcalarýndan biri, el-Kâdî Ýyaz (ö.544/ 1140)'ýn "eþ-Þifâ bi Ta'rîfý Hukuki'l-Mustafa" adlý iki ciltlik eseridir. Eserlerdeki hadîslerin deðerlendirilmesi es-Suyûtî'nin yaptýðý Tahric'iyle mümkün olmaktadýr. Bu saha ile ilgili diðer bir eser de, el-Kastallânî (ö.923/ 1517)'nin, "el-Mevâhibu' l-Ledünniyye" adlý iki ciltlik kitabýdýr. Müellifi zaman zaman eserindeki zayýf hadîsleri beyan etmiþtir. es-Suyûtî (ö.911/ 1505)'nin, "el-Hasâisu l-Kübrâ" isimli eseri fezâil'in diðer bir kaynaðýdýr, iki ciltlik bu eser de bazý zayýf hadîsler varsa da mevzû (uydurma) hadisler yoktur. Bu üç eser Türkçeye çevrilmiþtir. Aslýnda fezâil'in asýl kaynaðý hadîs mecmualarý olduðu için siret kitaplarýndan daha az istifâde edilmiþtir.
Bu çalýþmada daha baþka kaynaklardan da istifâde edilmiþtir. Bunlarýn isim ve yerlerini dipnottan öðrenmeniz mümkündür.


DÝPNOTLAR:
1) en-Neml, 88; Elmalýlý H.Y. Hak Dini Kur'ân Dili V, 3710.
2) el-Ýsrâ, 70.
3) en-Nahl, 12. 4) en-Nûn, 4.
5) Müslim, Salâtu'l-Musâfirîn I, 513 h.no: 746.
6) el-Ahzâb. 21.
7) Tâhir el-Cezâiri, Tevcihü'n-Nazar s.3. Beyrut t.siz.
8) Yardým, Ali, Hadis 1,2.
9) Kâtip Çelebi, Keþfu'z-Zunûn II, 1012.
10) el-Beyhakî, Delâilü'n-Nübüvve I, VII cilt olarak tabedilmiþtir.
11) es-Suyûtî el-Hasâisu'l-Kübra I, II cilt olarak tabedilmiþtir.
12) en-Nebhânî, Hüccetullâh'i alâl'-Âlemin s.59.
13) Bak el-Beyhakî Delâilü'n-Nübüvve I, VII; es-Suyûtî el-Hasîsu'1-Kübrâ I-II cilt olarak tabedilmiþtir.
14) Bak. et-Tirmizî, eþ-Þemâil.
15) el-Cevherî, es-Sihâh V, 1791 Mýsýr t. sýz; Ýbn Manzur, Lisânu'l-Arab, XI, 524, Beyrut 1968; Asým Efendi, Kâmus Tercümesi, IV, 27, Ýst. 1305 H.
16) er-Raðib el-Ýsfehânî, el-Müfredât Fî Garibi'1-Kur'an s.381-382, Beyrut t.siz.
17) er-Raðib. ez-Zeri'a ilâ Mekârimi'þ-Þeri'a s.51-61 Beyrut 1955.
18) Müslim, el-Ýmân I, 149 h.no.264; Müslim I, 188 h.no. 198; Müslim, I, 370 h.no; 521; el-Fezâil IV, 1794 h.no. 2292, 2293, 2373.
19) el-Ýsfehanî, Ez-Zeri'a ilâ Mekârimi'þ-Þeri'a s.52, Kahire 1973.
20) et-Tagâbün, 15.
21) et-Tirmizî, ez-Zühd, IV, 571 h.no: 2341; Bayraktar, Ý. Hz. Peygamber'in Þemâili, s.107, Ýstanbul 1991.
22) et-Tirmizî, eþ-Þemâil s.190.
23) et-Taðâbun, 15.
24) el-Ahzâb, 23.
25) el-Enbiyâ, s.107.
26) el-Kastâllânî, I, 400, 402.
27) el-Ahzâb, 21.
28) el-Kâdî Ýyâz, eþ-Þifâ, I, 56-62.
29) Ebu Dâvud, el-Menâsik, II, 520 h.no: 2017.
30) Ýbrahim Bayraktar, Hz. Peygamberin Þemaili s. 118-119; Ýbrahim Cânan, Ýslâm'da Çevre.
31) el-Gazzâli, Ýhyâu ulumiddin 1,124.
32) el-Kâdî Ýyâz, a.g.e. I, 129-132.
33) Ýbrahim, 33.
34) el-Kâdî Ýyâz, a.g.e, I, 448-451.
35) el-Kâdî Ýyâz, a.g.e, I, 422-432.
36) el-Kâdî Ýyâz, a.g.e, 1,448-450.
37) Bak. el-Hakim'den naklen El-Kâdî Ýyâz, a.g.e, I, 449.
38) el-Kâdî Ýyâz, eþ-Þifâ, a.g.e, I, 445-450.
39) el-Hicr, 72.
40} Elmalýlý VIII, 5911; el-Ýnþirâh. 1.
41) Elmalýlý VIII, 5911; el-Ýnþirâh, l.
42) Müslim, el-Ýmân I, 149 h.no: 264.
43) el-Ýnþirâh 2,3.
44) el-Fetih, 2.
45) el-Kâdý Iyâz, eþ-Þifâ, II, 329-330.
46) el-En'âm, 124.
47) el-Kâdî Ýyâz ,a.g.e, Ý, 338-340.
48) el-Hicr,9.
49) es-Saâtî, el-Fethu'r-Rabbânî, XXII, 41.
50) el-Ýsrâ, 1.
51) et-Tirmizî, eþ-Þemâil, s.8.
52) Ali el-Kârî, Cem'ul Vesâil II,8-9.
53) Ali el-Kârî, a.g.e. II,8-9.
54) A.yer.
55) A.yer
56) Bak. Bayraktar, Ýbrahim, Hz. Peygamber'in Þemâil'i.
57) Bak. Ýbn Hiþâm, es-Sira; IA, 95.
58) es-Saatî, a.g.e, IV, 127428.
59) Al-i Ýmran, 81.
60) el-Aclûnî, Keþfu'1-Hafâ, I, 265-266.
61) Müslim, el-Fezâil, IV, 1791 h.no: 2287.
62) el-Kâdî Ýyâz. a.g.e. I,54.
63) et-Tirmizî, el-Menâkib, V, 606 h.no: 3655.
64) et-Tirmizî el-Menâkib, V, 588, h.no: 3615.
65) Müslim el-Ýmân, IV, 1794.
66) et-Tirmizî, el-Menakib, V, 585.
67) Müslim, el-Ýmân, I, 188 h.no: 198.
68) el-Bakara, 254.
69) ed-Dârimî, I, 25-26.


Prof. Dr. Ýbrahim Bayraktar
Ynt: Hz. Peygamber in faziletleri By: Hatice Akdað 7/B Date: 03 Þubat 2015, 14:16:38
Sayýn hocam iyiki böyle bilgiler paylaþarak bizi aydýnlatýyorsunuz allah sizden razý olsun
Ynt: Hz. Peygamber in faziletleri By: ceren Date: 05 Þubat 2015, 16:43:09
Aleykümsealam.Rabbim razý olsun paylaþýmdan Sümeyye abla.Rabbim bizleri Peygamber efendimizin þefaatine nail kýlsýn inþallah...

radyobeyan