Ateizm Gerçeði
Pages: 1
Ateizm Nedir? By: ayten Date: 19 Eylül 2010, 00:37:20
Ateizm Nedir?


Ateizm terimi öncelikle felsefî bir kavram olup Tanrý inancý karþýsýnda tepkisel bir düþünceyi dile getiren dünya görüþünün ismidir. Tarihte çok yaygýn olmasa da eski dönemlerden itibaren günümüze kadar var olan ve bazý filozoflarca da dile getirilen önemli bir problemdir. Yüzyýlýmýzýn ilk yarýsýnda da tarihte hiçbir zaman olmadýðý kadar yaygýnlaþan ve kendine taraftar bulan bir düþünce akýmýdýr. Günümüzde ise eski gücünden uzaklaþan ve fikrî dayanaklarýný da tek tek yitiren ideolojik bir tavýrdýr.
Ateizm kelimesi Yunanca da Tanrý anlamýna gelen Theos'tan türemiþtir. Bu kelimeden de Tanrý inancýna sahip olmak ya da Tanrý´ya inanmak anlamýna gelen theism anlayýþý ortaya çýkmýþtýr. Ateizm kelimesi de Ýngilizce theism kelimesinin baþýna "a" ön takýsýnýn eklenmiþ hali olup Türkçe'de tanrýtanýmazlýk anlamýna gelmektedir.(1) Bu eserde konu iþlenirken tanrýtanýmazlýk ya da inançsýzlýk terimleri kullanýlmakla birlikte dilimizde yaygýnlýk kazandýðý için ateizm kelimesinin aynen kullanýlmasý tercih edilmiþtir.

Ateizm kavramý felsefî bir bakýþ açýsýný ifade etmenin yanýnda günlük dilde de belli bir yaþam tarzýný ve davranýþ biçimini dile getirmektedir. Nitekim günlük dilde de benzeri bir düþünüþü dile getiren ya da ima eden kelimeler bulunmaktadýr. Meselâ kültürümüzdeki "inançsýz" veya "inkârcý" gibi kelimeler de bu terimin karþýlýðýnda kullanýlmaktadýr. Ayrýca bu kelime dinî literatürümüzdeki kâfir, müþrik, zýndýk ve özellikle ?mülhid? gibi sözcüklerle de ifade edilebilmektedir.(2)Bu da problemin pratik boyutunun olduðunu ve sýradan insanlarýn dahi böyle bir düþünüþ ve inanýþ biçimine karþý yabancý olmadýklarýný ortaya koymaktadýr.
Felsefî bir problem olarak ateizmin tanýmlanmasý bu terimin anlaþýlmasý kadar kolay deðildir. Bunun çeþitli gerekçeleri bulunmaktadýr. Bunlarýn arasýnda da ortada pek çok Tanrý kavramýnýn, din anlayýþýnýn ve Tanrý inancýyla ilgili felsefî yaklaþýmýn bulunmasýdýr. Buna karþýn birbirinden farklý olan ateistik akýmlar da mevcuttur. Dolayýsýyla ortada net bir ateizm tanýmýndan veya teizm biçiminden söz etmek mümkün olmayacaktýr.

Ateizmin bir kavram olarak tanýmlanmasý ve anlaþýlmasý öncelikle ilâhî dinlerin Tanrý inancýnýn ne olduðunun bilinmesiyle mümkün olacaktýr. Çünkü ilâhî olmayan herhangi bir inancý (putperestliði, totemizmi, paganizmi vb.) ya da dinî (Budizmi, Þintoizmi, Afrika'daki kabile inançlarýný vb.) reddetmek mutlaka ateizm anlamýna gelmeyecektir. Yine ateizmin tanýmlanmasý için ilâhî dinlerde Tanrý inancýyla ilgili olarak peygamberlik ve âhiret inanýþlarýnýn da göz önünde bulundurulmasý gerekecektir. Bunun sebebi de ateizmin gerek kavram ve gerekse bir düþünce olarak söz konusu inançlara olan baðýmlýlýðýdýr. Çünkü böyle bir inanç olmasaydý zaten ateizm de olmayacaktý.
Bilindiði gibi dünya üzerinde birden fazla Tanrý anlayýþý bulunmaktadýr. Hatta ilâhî dinlerin yanýnda, ayný mezhebin veya ekolün dahi kendi içerisinde farklý yorumlara sahip olduðu görülmektedir. Bu noktadan bakýldýðýnda her türlü Tanrý inancýnýn veya dinin tam olarak ilâhî dinleri yansýtmadýðý (bir anlamda teizm olmadýðý) anlaþýlmaktadýr. Bu durumda dünya üzerinde tek tip bir dinî inançtan bahsetmek mümkün deðildir.

Ayný þekilde ateizmi de geniþ anlamda inançsýzlýk olarak ele alýrsak yine dünyada tek çeþit bir inançsýzlýðýn olmadýðýný görürüz. En azýndan þekil, yöntem, gerekçe ve amaç itibariyle bazý inançsýzlýklarýn birbirinden farklý olduðunu tesbit edeceðiz. Dolayýsýyla inançsýzlýk denilince hemen akla ateizm gelmemelidir. Meselâ insanlarýn çoðu inanç sahibi ve bir dine mensup olmasýna raðmen öteki dinleri reddetmektedirler. Diðerleri de ayný þekilde davranmakta, sadece kendi anlayýþlarýný savunarak karþýsýndaki inanýþlarý yanlýþlamaya çalýþmaktadýrlar. Bu duruma en bâriz bir þekilde Yahudilik, Hýristiyanlýk ve Ýslâmiyet arasýnda karþýlaþýlmaktadýr.

Hýristiyanlar Ýslâmiyet'i (Ýslâm´ýn ortaya koyduðu Allah kavramýný) ve Hz. Muhammed'i reddederken, müslümanlar da hýristiyanlarýn teslîs, enkarnasyon ve aslî suç gibi inanýþlarýný reddetmekte ve Hz. Ýsa?nýn sadece bir peygamber ve bir insan olduðunu belirtmektedirler. Buna karþýn yahudiler Tanrý?nýn Ýsrâiloðul-larý'ný mümtaz kýldýðýný ve dolayýsýyla kendi Tanrýlarý olduðunu söylerken, müslümanlar Tanrý'nýn bütün insanlarý eþit yarattýðýný, rengi, dili ve kültürü ne olursa olsun herkesi kucakladýðýný yani O?nun evrensel olduðunu ifade etmiþlerdir. Görüldüðü gibi kaynak itibariyle ayný Tanrý?ya inandýklarý halde dahi söz konusu dinlerin mensuplarý kendi aralarýnda ayrýlmakta ve birbirlerinin Tanrý yorumunu kabul etmemektedirler.

Felsefe tarihinde dindar olmadýðý halde Tanrý inancýna sahip olan düþünürler de bulunmaktadýr. Buna karþýn günümüzde çok sýk rastlandýðý gibi özellikle Batý dünyasýnda görünüþte dindar olduðu halde gerçekte Tanrý'ya inanmayan pek çok kiþi vardýr. Bu durum gerek teizmin ve gerekse ateizmin tanýmlanmasýnda birtakým güçlüklerin bulunduðunu göstermektedir.

Dünyanýn bazý bölgelerinde ateizmin ideolojik hale getirilmesi de taným konusunda ayrý bir sýkýntý doðurmuþtur. Meselâ özünde materyalist ve sosyalist olan politik yapýlanmalarda ateizm insanlara kabul edilmesi gereken bir yaþam biçimi olarak sunulmuþtur. Burada da ateizmin ideolojilerden baðýmsýz olarak kendi baþýna anlaþýlma zorluðu bulunmaktadýr.

Ateizm temelde Yahudilik, Hýristiyanlýk ve Ýslâmiyet gibi üç büyük ilâhî dinin Tanrý anlayýþýný kendine hedef olarak seçmektedir. Yorum farklarý bir tarafa býrakýlýrsa, bu dinlere göre Tanrý, özünde ezelî ve ebedî olan, irade ve kiþilik sahibi, aþkýn bir varlýktýr. Varlýðý için hiçbir sebebe gereksinim duymayan bu varlýk, maddî deðildir ve görünen âlemin de ötesindedir. Nesneleri yoktan varkýlmaya muktedir olan bu varlýðýn gücü de Tanrý olmak bakýmýndan her þeyi yapmaya muktedirdir. Ayrýca yaratmýþ olduðu evreni ve içerisindeki varlýklarý da þekillendirmekte, düzenlemekte ve iþleyiþ yasalarýný belirlemektedir. Bir anlamda bu yasalar sayesinde onlarýn varlýklarýný devam ettirmelerine imkân tanýmak-tadýr.(3) Bu taným çerçevesinde, Tanrý´nýn varlýðýna inanan ve bu inancýný da ifade eden kiþiye mümin denmektedir. Böyle bir Tanrý kavramýna inanmayan kiþiye ise ateist denmektedir. Yani bir anlamda ateist, ilâhî dinlerin ifade ettiði biçimde, varlýðýnýn öncesi veya sonrasý bulunmayan, aþkýn olan, evreni yaratan ve yasalarýný belirleyen, irade ve kiþilik sahibi olan, her þeyi yapma, bilme ve görme kudretinde bulunan, insanlarýn hayrýný dileyen ve onlara hayatý bahþeden bir varlýða inanmayan kiþidir. Diðer bir deyiþle ateist hem düþünce seviyesinde hem de günlük yaþantýsýnda söz konusu Tanrý?nýn varlýðýný reddeden bununla birlikte peygamberi ve âhiret inançlarýný da kabul etmeyen kiþidir.

Dinler tarafýndan Tanrý´ya atfedilen nitelikler bazan çevreden çevreye deðiþebilmektedir. Özellikle yahudi ve hýristiyan düþünürlerin bir kýsmý bu temel niteliklere sadýk kalmakla birlikte, bazan kendi dýþýndakilerinin (müslümanlar) kabul edemeyeceði bir biçimde O'nu yorumlamaktadýrlar. Meselâ yahudilerin Tanrý´yý sadece Ýsrâiloðullarý'na ait millî bir Tanrý biçiminde görmelerine, hýristiyanlarýn da Tanrý´yý bir yandan Baba (Father) olarak tasvir etmelerine diðer yandan onu oðul Ýsa biçiminde dünya´ya gelmiþ olarak yorumlamalarýna müslümanlar karþý çýkmýþlardýr.

Müslümanlarýn söz konusu anlayýþlara karþý çýkma gerekçeleri arasýnda her iki geleneðin özünden koptuðu, aslýný deðiþtirdiði, akýl ve mantýk dýþýna çýkýldýðý gibi hususlar bulunmaktadýr. Bir ateist her þeye raðmen bu dinlere ve Tanrý anlayýþlarýna açýkça karþý çýkmakta genelde de farklýlýklarýný düþünmeden her üçünü birden inkâr etmektedir.

Batý dünyasýnda ortaya çýkan felsefî ateizmin her ne kadar aþkýn bir varlýða ya da yaratýcýya karþý tepki olarak ortaya çýktýðý düþünülse de insanlarýn inançsýzlýða doðru sürüklenmesinde hýristiyanlýðýn kendine özgü yorumlarýnýn ve kilise öðretilerinin de büyük rolü olmuþtur. Nitekim Ýslâmiyet´in hýristiyanlýkla ilgili karþý çýktýðý pek çok unsurun içerisinde bunlar bulunmaktadýr. Ateistler açýsýndan eleþtiri konusu olan ve belki de dinden kopma sebebi olan bu inançlarýn büyük bir kýsmý müslümanlar tarafýndan da reddedilmiþtir.(4)

Ynt: Ateizm Nedir? By: muhsin iyi Date: 21 Aðustos 2011, 00:03:24
Ateizm ve  Ateist
Allah’ýn (c.c.) varlýðý ve yokluðu konusu, içerisinde bulunduðumuz çaðda ortaya çýkmýþ yeni bir tartýþmadýr. Ýnsanlýk daha önceki çaðlarda Allah’ýn (c.c.) varlýðý konusunda hiç bir kuþkuya kapýlmamýþtýr.
 
            Ýnsan Allah’ýn (c.c.) varlýðý konusunda nasýl herhangi bir kuþkuya düþebilir ki?.. Bunu aklý baþýnda olan bir insanýn anlamasý gerçekten çok zordur. Nedense bu konuda baþkalarýnýn da benden farklý düþüneceklerini sanmýyorum. Çünkü öncelikle insanýn kendi varlýðý; vücudu, her bir organý mükemmel bir yaratýcýyý gerekli kýlmaktadýr.
 
Farz edelim ki, bir gün insanlar çeþitli gezegenlere de yolculuk yapmaya baþladýlar. Týpký bir þehre gider gibi uzayýn çeþitli gezegenlerine toplu geziler düzenlemektedirler. Ýþte böyle bir gezinti sýrasýnda yeni keþfedilen bir gezegende bir insan heykeline rastlanýr. Bu heykelin bütün dýþ organlarý týpký canlý bir insanýnki gibidir. Ama tüm aramalara ve araþtýrmalara raðmen bu gezegende o heykeli yapacak canlý bir varlýða tesadüf edilmez. Bu durumda buna tanýk olan insanlar, heykelin varlýðý ve yaratýcýsý konusunda ne düþüneceklerdir? Ýçlerinden bir filozof kalkýp da ilgili heykelin oluþumunu gezegendeki ýsý deðiþimi, rüzgar, akar su gibi doða güçlerinin bir kaya bloðunu biçimlendirmesiyle izah etmeye kalkarsa yada tek bir atomun diðer atom ve elementlerle türlü koþullarda ve çeþitli uygun tesadüflerin birleþmesiyle ve kaynaþmasýyla meydana geldiðini iddia ederse buna elbette herkes gülecektir. Bir doða gücü olan ýsý deðiþimi, rüzgar ve akar su gibi öðeler gerçi kaya bloðunu parçalayabilirler. Çeþitli biçimlere sokabilirler. Kum ve topraða da dönüþtürebilirler. Ama bu doða güçleri, ona bir insan heykeli görünümü veremez. Bunun gibi tek bir atomun diðer atom ve elementlerle tesadüfen birleþmesi ve kaynaþmasý ile böyle güzel bir sanat eserinin meydana gelebileceðine de kimse ihtimal vermez. Herkes bilir ki, bunu ancak hayal kuran, tasarlayan, ölçüp biçebilen, bu konuda eðitim almýþ, eli maharetli bir heykeltýraþ yapabilir. Gerçek budur. Ýlgili heykelin kendiliðinden meydana geldiðini düþünmek büyük bir saflýktýr, aldanýþtýr.  Basit bir heykel için durum böyle iken içerisinde yaþadýðýmýz dünyada en mükemmel tarzda yaratýlmýþ, vücudu, organlarý yaþam için en ideal tarzda biçimlendirilmiþ bir insanýn varlýðýný ve yaratýlýþýný nasýl tek hücreli bir canlýyla ve onun doða güçleri ve tesadüfler ile evrimleþmesiyle izah edebiliriz? Kaya bloðundan yapýlmýþ basit bir heykel parçasýna bile bir heykeltýraþ aranýrken capcanlý; ruh, nefis ve irade sahibi bir insan için bir yaratýcý düþünülmemesi ondan daha büyük bir saflýk, aldanýþlýk olmaz mý?
 
            Bu gerçekliðe karþýn bir kýsým insanlar, düþünürler çaðýmýzda Ateizm’i bir inanç biçimi olarak görmekteler. Ben nedense hiçbir Ateist’in mutlak anlamda yaþamýnýn tüm anlarýnda Ateizm’i savunmasýný olanaksýz görmekteyim. Bir Ateist arkadaþlarýna Allah’ýn (c.c.) olmadýðýný iddia edebilir, bu konuda onlarla tartýþabilir de. Yalnýz baþý derde girdiðinde veya kötü anlarýnda ilk anýmsayacaðý Allah (Celle Celâluhu) olur; kalbinde O’ndan yardým umar. Ýnternette rastladýðým þu kýsa öykü bu durumu çok güzel bir þekilde örneklemesi bakýmdan ilginçtir:
 
“Henüz yirmi yaþýnda bile deðildim. Haruniye'nin meþhur kaplýcasýna gidiyordum. O zamanlar, her þoför, bu daðlýk arazinin kývrým kývrým yollarýna girmeye cesaret edemiyordu. Biz bir kamyonet bulduk ve birkaç aile yataklarýmýzý ve diðer eþyalarýmýzý yerleþtirip üzerlerine kurulduk. Bir süre sonra yeþilin her tonunun muhteþem bir güzellikle sergilendiði dað yollarýndaydýk. Aðustos böceklerinin monoton naðmelerini dinleyerek pýrýl pýrýl, capcanlý çamlarýn arasýnda arkamýzda bir toz bulutu býrakarak aðýr aðýr týrmanýyorduk. Allah'tan ki karþýmýzdan baþka araba gelmiyordu. Çünkü yolun bazý yerleri iki arabanýn sýðamayacaðý kadar dardý. Hatta bazý virajlarda, kamyonet tekerinden fýrlayan taþlar, atlaya zýplaya derenin dibini buluyordu. Nihayet zorlana zorlana uzun yokuþu bitirmiþ olan arabamýz, düze çýkmýþtý. Biraz sonra da iniþ baþlayacaktý. Ben çok sevdiðim bu manzaranýn ve dolayýsýyla da yolculuðumuzun hiç bitmemesini istiyor, temiz dað serinliðini doyasýya ciðerlerime çekiyordum. Bu arada gözüme enteresan bir þey iliþti. Hayret içindeydim, bir daha baktým, bir daha, bir daha ve þöyle haykýrmaktan kendimi alamadým:
 - Aman Allah’ým, çama bakýnýz! Sipsivri bir kayanýn tepesinde kök salmýþ, bir avuç toprak bile yok!
Ben böyle sesli düþünürken, karþýmda oturan yaþlýca adam, biraz da benim hayretime kýzgýn olarak sordu:
 - Ne var bunda? Çoktur buralarda böyle aðaçlar...
 - Ne var olur mu? Þu Allah'ýn kudretine bakýnýz! Koskocaman bir kayanýn zirvesinde pýrýl pýrýl ve bakýmlý bir güzelim çam aðacýný yaratmýþ...
-Hadi caným sende! Bunun Allah'la ve O'nun kudretiyle ne iliþkisi var?
- Peki ama, nasýl olur baþka türlü? Kim o çamý o en olmayacak yerde bitirmiþ olabilir?
- Hiç kimse evlat... Niçin illa da biri yaratmýþ olsun yani? Bunlar hep geri ve ilkel düþüncelerdir.
- Ama Allah, o çamý orada yaratýp yetiþtirmediyse, kim yaptý bu iþi?
-Mesela þöyle düþün: Bir kuþ, aðzýnda bir çam tohumu ile uçarken, tam bu kayanýn üzerine gelince, aðzýndan düþürmüþtür. Düþen tohum da kayanýn bir kýrýk tarafýna takýlýp kalýr ve oradaki topraða kök salar. Sonra da kayanýn altýna giren kökleriyle böyle geliþip serpilir.
- Olay sizin dediðiniz gibiyse bile, bütün bunlarý yapýp yaratan yok mu?
- Yok tabii... Yaratýcý diye bir þeye inanmak, bu devirde çok ayýptýr.
- Yaþýnýz baþýnýzla bunu nasýl söylersiniz? Ben size bu konuda birçok misal söyleyebilirim.
Bu þekilde devam eden konuþmamýz hemen münakaþaya döndü ve tabii seslerimiz de yükseldi. Adam baðýrdýkça ben de sesimi yükseltiyordum. Bizi sessiz dinleyen diðer yolcular da zaman zaman münakaþaya katýlýyorlardý. Fakat halinden okumuþ bir kimse olduðu sezilen bu yaþlýca adamdan baþka hiç kimse, Allah'ý inkar etmiyordu. Ama bir an önce de münakaþayý bitirmemizi ve susmamýzý istiyorlardý. Bu sýrada araba yavaþ yavaþ hýzlanmaya baþladý. Derken belki yüz metre aþaðýlarda ip gibi uzayýp giden Ceyhan nehrine kadar tekerleklerden fýrlayýp giden taþlar, bizi þaþkýna çevirdi. Bir an sessizlikle herkes birbirine bakýþýrken, þoför baþýný uzatýp:
-Fren patladý! dedi.
Sað yanýmýz yokuþ aþaðý çamlarla kaplý bir bayýrdý. Bu yokuþun sonunda Ceyhan nehrinin kayalara çarptýkça köpüklenen sularý görünüyordu. Sol taraf ise, yalçýn kayalýklarla kaplý bir yamaçtý. Birkaç saniyelik þaþkýnlýk geçer geçmez, herkes çýðlýk çýðlýða baðýrmaya baþladý. Kimisi þehadet getiriyor, kimisi besmele çekiyor, kimisi de "Allah" diye baðýrýyor, kendince dualar edip yalvarýyordu. Allah'a inanmadýðýný söyleyen yaþlý zat da, adeta kendinden geçmiþ:
 -Allah’ým!.. deyip duruyordu.
Ama bu durum, fazla sürmedi. Çünkü, bizim bütün þaþkýnlýðýmýz ve hayretimiz arasýnda araba yavaþlamaya baþladý ve biraz sonra kenara yanaþýp durdu. Durur durmaz da her kafadan bir ses yükselmeye baþladý:
- Yahu bu ne biçim iþ?
- Hani fren patlamýþtý?
- Ödümüz patladý!
- Þaka mýydý yoksa?..
Þoför yerinden çýkýp yanýmýza yaklaþtý ve benim biraz önce münakaþa ettiðim yaþlýca adama dönerek dedi ki:
-E, sen utanmýyor musun, Allah yoktur demeye? Biraz önce yoktur dedin, sonra da fren patladý sanýnca, herkesten fazla “Allah!..” diye baðýrdýn. Yoksa, niçin O'nu yardýmýna çaðýrýyorsun?
Sonra da bize dönerek:
-Kusura bakmayýn, fren miren patlamadý. Ben münakaþanýzý duyunca, þu adama bir ders vermek istedim, diyerek tekrar direksiyona geçti.
Araba yürüdüðünde sadece Aðustos böceklerinin sesleri vardý. Herkes susmuþ; yaþlýca adam ise, yüzü kýpkýrmýzý, düþüncelere dalmýþtý... Kaplýcaya gelip de eþyalarýmýzý indirdiðimiz zaman bana yaklaþarak:
-Oðlum, senden özür dilerim; bunca yýldýr inanmadýðýmý sandýðým Allah'a meðer ben inanýyormuþum da haberim yokmuþ... Bunu öðrenmeme sebep oldun. Þoför efendi, sana da çok teþekkür ederim, bana inancýmýn farkýna varacak imkaný saðladýn, dedi.”
 
Ýnsanýn Allah’ýn (c.c.) varlýðýný inkar edememesinin nedeni manevi yapýsýndan kaynaklanýr. Nefis yaratýlýþýnda toprakla iliþkili olduðu ve toprak da yoktan yaratýldýðý için Allah’ýn (c.c.) varlýðýný inkar edebilir. Çünkü nefis küfür üzere bulunur. Nefsin hidayete ulaþmasý, kolay kolay gerçekleþmez. Allah’ý (c.c.) el-Hakîm güzel ismi ile tanýyýp kabul etmesi ile gerçekleþir. Bu durum da nefsi uzman bir insanýn (insan-ý kamil) kontrolünde uzun bir eðitim ve ýslah sürecinden geçirmekle mümkün olur. Nefis genellikle kendi dýþýnda baþka bir ilaha boyun eðmek istemez. Allah’a (c.c.) kul olmaktansa pek çok ilaha kul olmayý yeðler. Ama insan sadece nefisten meydana gelmemektedir. Ýnsanýn Allah’tan (c.c.) bir ilahi soluk olan ruh yönü de bulunmaktadýr. Ruhun Allah’ý (c.c.) inkar etmesine olanak yoktur. Onun için bir Ateist her ne kadar diliyle, Allah (c.c.) yoktur, diye iddiada bulunsa da içinden bir þeyler de bu sözüne karþý çýkacak ve ona katýlmayacaktýr. Ýþte cýlýz da olsa böyle bir itiraz sesi ruha aittir. Her insanýn ruhunda Allah’ýn (c.c.) varlýðý ve birliðine dair bir hatýranýn saklandýðý Kuran-ý Kerim’de iþlenmektedir. Gerçi hiç kimse geçmiþinde, yani Allah (c.c.) katýnda yaratýlmadan önce bir ruh iken böyle bir sahne yaþadýðýný anýmsamamaktadýr. Ama demek ki bu anlatýlan þey bizim ruhumuzda bilinçdýþý olarak veya kromozomlardaki bilgiler cinsinden kaydedilmiþtir. Belki de Ateist’in Allah’ý (c.c.) inkar ettiðinde içinde ona itiraz eden cýlýz ses de bundan kaynaklanmaktadýr: “Rabb’inin Adem oðullarýndan söz aldýðýný da düþünün: Rabb’in onlarýn bellerinden zürriyetlerini almýþ ve onlarýn Kendi hakkýndaki þahitliklerini isteyerek ‘Ben sizin Rabb’iniz deðil miyim?’ buyurunca onlar da ‘Elbette!’ diye kabul etmiþlerdi. Kýyamet günü ‘Bizim bundan haberimiz yoktu.’ veya ‘Ne yapalým, daha önce babalarýmýz Allah’a þirk koþmuþlardý, biz de onlardan sonra gelen bir nesil idik, þimdi o batýlý baþlatanlar nedeniyle bizi imha mý edeceksin?’ gibi bahaneler ileri sürmeyesiniz diye Allah bu sözü sizden aldý (A’raf suresi, ayet 172-173).”
 
Çaðýmýzda Ateizm’in ilahi dinler açýsýndan büyük bir tehlike oluþturduðunu sanmýyorum. Çünkü böyle bilim ve mantýk dýþý bir düþünceye çok az kiþi inanýyor, üstelik onlarýn da bu inançlarýnda içten olmadýklarýný düþünüyorum. Benim önemli gördüðüm sorun, Müslümanlarýn büyük bir kýsmýnýn Allah’a (c.c.) iman etmekle, özellikle O’nu yaratýcý olarak kabul etmekle dinsel sorumluluklardan kurtulduklarýný düþünmeleridir. Allah’ýn (c.c.) yasaklarýna ve ibadetlere gereken önemi vermemeleridir. Yani Allah’a (c.c.) Teist veya Deist türü bir inançla iman etmeyi yeterli görmeleridir.
 
Kuþkusuz farz ibadetler dýþýndakiler (yani nafileler) gizli yapýlýr. Bunlar adeta kiþi ile Allah (c.c.) arasýnda bir sýrdýr. Ama farz ibadetleri yapmamak Allah’ýn (c.c.) emrine karþý gelmek olduðundan büyük günahlardandýr. Bunlar da genellikle toplu halde ve topluluk içinde icra edilirler. Bu son derece açýk ve tartýþmasýz dini bir bilgidir ve bunu herkes de bilmektedir. Hadis-i þeriflerde cemaatle kýlýnan namazýn bireysel olarak kýlýnanýna göre 25 (bir diðer rivayette 27) derece daha faziletli olduðu belirtilir. Ayrýca pek çok hadisi-i þerif cemaate devam etmeyi ýsrarla emreder. Durum bu olmasýna raðmen çoðu camilere vakit namazý için devam edenler, mahallelerindeki yetiþkin erkek nüfusuna göre yüzde bir bile deðildir. Müslümanlarýn önemli bir kýsmýnýn nefislerine ve þeytana uyarak, ayrýca Allah’ýn (c.c.) bütün günahlarý affetmesi ihtimaline güvenerek bile bile ibadetleri yapmamakla ve yasaklarý çiðnemekle O’nun emirlerine karþý gelmesi, pek doðru bir þey ve onaylanacak bir davranýþ olarak görünmemektedir. Böyle bir tavýr ve yaþam biçimi insanda dolaylý bir biçimde de olsa Allah’ýn (c.c.) pek çok sýfatýný ve güzel ismini yadsýmak anlamýna geldiði izlenimi uyandýrmaktadýr. Ama ben iyi niyetimle yine de bunu bir gaflet durumu ile açýklýyorum. Ateistlerin “Allah (c.c.) yoktur.” biçimindeki sözlerinden ziyade Müslümanlarýn ibadetlere gereken önemi vermemeleri ve açýkça haramlarý iþlemeleri daha düþündürücü ve kaygý vericidir.
 
            Zihinde oluþan salt yaratýcý Allah (c.c.) kavramý ile kimse Allah’ýn (c.c.) kutsal kitaplarýnda önemle belirttiði (kabir azabý, cehennem gibi) kötü akýbetlerden kurtulamaz. Allah’a (c.c.) inanmak öncelikle bütün günahlara tövbe etmekle ve ibadet hayatýyla kendisini belli eder. Kimin ibadet hayatý zenginse o diðer Müslümanlara göre Allah’a (c.c.) daha çok yakýndýr. Onun Allah (c.c.) inancý daha güçlüdür. Özellikle namaz kýlmak bunun en açýk belirtisidir. Çünkü peygamberimiz (s.a.s) bir hadis-i þerifinde buyurduðu üzere “Namaz dinin direðidir.” Eskiden çadýrlar ve evler direklerle kurulurdu. Direk olmadan bir yapýnýn ayakta duramayacaðý düþünülürdü. Buna göre peygamberimiz (s.a.s) din binasýnýn da ancak namazla kurulmakta ve ayakta durmakta oluþuna dikkatlerimizi çekmiþtir.
 
            Lise yýllarýnda iken Allah’ýn (c.c.) varlýðýný inkar eden bir arkadaþým vardý. Kendisi artýk baþýna bir bela geldiðinde ve kötü anlarýnda da Allah’tan (c.c.) yardým istemediðini söylüyordu. Bir Ateist ile ilk olarak o zaman karþýlaþmýþtým. Bu benim için korkunç bir düþünce idi. Çünkü dindar bir aileden geliyordum. Aramýzdaki arkadaþlýk ve komþuluk iliþkisinden nedense onun bu tavrýnýn içerisinde bulunduðu psikolojik koþullardan kaynaklandýðýný seziyordum.
 
            Anne-babasýyla iliþkisinin ne kadar sorunlu olduðuna bütün mahalle arkadaþlarým gibi ben de her gün tanýk oluyordum. Bilimsel ve mantýksal bir bakýþ açýsý ve tavýr; yukarýda baþka bir gezegene yolculuk örneðinde sunduðum gibi, öncelikle insanýn kendi varlýðý, vücudu, her bir organý mükemmel bir yaratýcýyý gerekli kýlmaktadýr. Arkadaþým iþte böyle ortada olan bir gerçekle her gün mücadele ediyordu. Kuþkusuz bunun için büyük bir enerji harcýyordu. Oysa insan doðasý tembeldir. Öyle gereksiz yere, boþu boþuna enerji harcamaz. Ortada bir mücadele, bilimle ve mantýkla bir çatýþma varsa, demek ki bir þeye karþý bir psikolojik savunma mekanizmasý kurulmuþtur. Bu yüzden Allah’ý (c.c.) inkar etmek bir bilimsel ve mantýksal tavýr deðildir, psikolojik bir savunma mekanizmasýdýr. Arkadaþým Allah’ýn (c.c.) varlýðýný inkar etmekle ve O’ndan bir yardým ummamakla doðasýyla çatýþýyordu. Bu gayet açýktý. Kimsenin de durduk yerde enerjisini böyle boþu boþuna harcayamayacaðýna göre onun bu yolla gerçekleþtirdiði bazý psikolojik doyumlarý vardý. Sorun bunlarý tespit etmekteydi.
 
            Tabii o zamanlar psikoloji ve psikanaliz üzerine bugünkü kadar bilgi sahibi deðildim. Ama olaylarý bugün sahip olduðum psikoloji ve psikanaliz bilgi ve deneyimlerin gözlüðü ile deðerlendirecek o zamana ait epey belge hafýzamda bulunmaktadýr.
 
            Öncelikle, bu görüþlerini sýnýf ortamýnda ve arkadaþlarý çevresinde söyleyerek bizden daha çok özgür ve baðýmsýz olduðunu ifade ediyordu. Bizden üstün oluðunu dolaylý bir biçimde vurgulamýþ oluyordu. Arkadaþým böyle bir tavýrla bize adeta “Aðzý süt kokan çocuklar!” diyerek hakaret ediyor, üstünlük duygusuna doyum saðlýyordu. Bu vurgu ile karþý cins karþýsýnda bir hayranlýk uyandýrmayý amaçladýðýný düþünmememiz için ortada bir neden yoktur. Bu da ona büyük bir psikolojik doyum saðlýyor olsa gerekti. Öyle yakýþýklý; güçlü, kuvvetli birisi olmadýðý gibi zengin bir ailenin çocuðu da deðildi. Ýçerisinde bulunduðu bu koþullarla karþý cinsin ilgisini çekemezdi. Aksine bunlar karþý cins için itici þeylerdi. Her genç kýz haklý olarak yakýþýklý; güçlü ve zengin bir erkek arkadaþýn hayalini kurar.
 
            Sonra, arkadaþým Ateist olduðunu söyleyerek o yaþlardaki her genç gibi ebeveynlerden farklý bir kiþilikte, özellikle özgür ve baðýmsýz bir durumda olduðunu ifade ederek üstünlük duygusuna baþka bir açýdan da doyum saðlýyordu. Aslýnda arkadaþým her gençte olan ebeveynle, toplumla ve onlarýn deðerleriyle çatýþma içerisindeydi. Onun anne ve babasýyla iliþkisinin kötü olduðunu belirtmiþtim. Kuþkusuz her gencin o oranda ve yoðunlukta olmasa da böyle bir çatýþmayý yaþamasýný bekleriz. Bu gayet doðal bir durumdur. Ýnsan geliþmesinde bir psikolojik evredir. Ama o, bu çatýþmayý dinsel alana da taþýyordu, Allah’ýn (c.c.) varlýðýný inkar ediyordu, O’ndan herhangi bir yardým ummak istemiyordu.
 
             Daha sonra baþka Ateistleri de tanýma imkaným oldu. Nedense Ateistler hakkýndaki yargým hiç deðiþmedi. Bu sefer bu yaþý ilerlemiþ Ateistlerin çatýþma alanlarý toplumsal gerçekler ile Allah’ýn (c.c.) emir ve yasaklarý idi. Kimisi yaþamda umduðu zenginlik ve refaha kavuþamadýðý için varlýklý insanlarýn malýna ve paralarýna ortak olmanýn tek yolunun Allah’ý (c.c.) inkar etmek olduðunu düþünüyordu. Kimisi Allah’ýn (c.c.) emirlerini yapmamanýn ve yasaklarýndan kaçýnmamanýn verdiði ruhsal sýkýntýyý üzerinden atmak için Allah’ýn (c.c.) varlýðýný yok sayýyordu.
 
            Ateizm olgusu A. Adler’in Bireysel Psikoloji ekolüyle daha iyi incelenebilir kanýsýndayým. Bilindiði üzere A. Adler bireyin hayat içerisindeki tüm faaliyetlerini ve çatýþmalarýný aþaðýlýk kompleksinin seçilen bir hayat tarzýyla üstünlük kompleksi biçiminde telafi edilmesiyle izah eder. Gerçekten bu yaþa deðin gözlemlerimden artýk o kadar net bir biçimde kavradým ki, Ateizm’in dayandýðý psikolojik mekanizmanýn temelinde üstünlük kompleksinin olduðunda hiç kuþkum kalmadý. Ýlgili kiþiler yaþamlarýnda aþaðýlýk kompleksi duyduklarý çeþitli olaylarý, olgularý düþünmemek, daha doðrusu dikkati bunlarýn üzerinden çekmek amacýyla Ateist olurlar. Psikolojik amaçlarý toplumun, bireylerin kendisini ezebilecekleri bazý zaaflarý ve kusurlarý gözlerden saklý tutmaktýr. Dikkatleri Ateizm gibi soyut bir kavramda toplayarak ne kadar deðiþik, renkli, zeki, kültürlü ve entellektüel birileri olduklarýna vurgu yapmak isterler. Lise arkadaþýmýn tek derdi de buydu. Ateist olduðunu söyleyerek dolaylý bir yolla genç kýzlara kur yapýyordu, ayrýca biz arkadaþlarýna da hakaret ederek üstünlük duygusuna doyum bulmaya çalýþýyordu. Daha sonra tanýdýðým Ateistler de baþkalarýna karþý, o lise öðrencisi gibi toy ve acemi olmasa da, ayný anlama gelen farklý bir tavýr ve tutum takýnmýþlardý.
 
            Ýnanç, gerek bireyin gerekse toplumun en önem verdiði, dokunulmaz ve saygýn bir alandýr. Bir Ateist bu konuda toplumun genelinden farklý olmakla sýradan insanlarýn hayalinde bile göremediði bir entellektüel düzeye ulaþtýðýný sanýr. Ona göre diðer insanlar anne-babalarýndan devraldýklarý inancý sorgulayacak cesarete ve düþünsel düzeye sahip deðillerdir. Güya insan Ateizm ile kendi varoluþunu kendisi gerçekleþtirmiþ olur. Bu da Nietszche’nin tabiri ile “üst insan”ýn kimlik özelliðidir. Halbuki bir insan anne-babasýndan devraldýðý Müslümanlýk dinini sorgulayarak onlardan daha dindar bir çizgi belirleyebilir. Varoluþunu gerçekleþtirmesi adýna daha doðal ve anlamlý bir çizgiyi sürdürebilir. Nedense anne-babaya, dine, toplumsal deðerlere  karþý çýkmak, aykýrý düþmek daha dikkati çektiði ve nefsi okþadýðý için insanlar bu tür yollara kayabilmekte, bunlarýn etkisi altýna girebilmektedirler. Oysa bir insanýn Ýslam dini ile barýþýk olmasý onu kendisinin ve evrenin yaratýlýþ amacýna götürecek, sadece kendi varoluþunu deðil her þeyin varlýk amacýný kucaklayan bir bütünlüðe ve evrenselliðe ulaþtýracaktýr.
 
Kuþkusuz çaðýmýzýn pek çok sanat dallarýna ve düþünsel eserlerine sinmiþ olan Varoluþçuluk (Egzistansiyalizm) felsefe akýmýnýn da Ateizm’in yaygýnlaþmasýnda payý çok büyüktür. Ýlgili felsefe ekolünde dindar filozoflar da bulunmakla birlikte Ateizm’i bir yeni inanç sistemi olarak sunan ve bunun havarisi kesilenler daha çoðunluktadýr. Kendini özgürce var etmek adýna bu filozoflar dine saldýrmayý da bir maharet bilmiþlerdir. Kuþkusuz insanýn anne-babasýndan, toplumdan devraldýðý inancý sorgulamasý dinimizin de bir emridir. Ama bu filozoflarýn yaptýðý þey sorgulamaktan ziyade isyandýr. Anlamak yerine önyargýlý bir biçimde reddetmektir. Varoluþ olarak da kutsadýklarý özgürlük,  birtakým bencilce zevklerin tatmininden ve kimseye bir yararý olmayan düþüncelerden baþka bir þey deðildir. Dahasý, gözlere ve gönüllere en çok hitap eden, insanlarýn en çok ilgi ve beðenisini çeken insanýn her eyleminden sorumlu olmasý, insaný eylemlerinin var etmesi gibi parlak düþünceleri de lafta kalmaktadýr.  Aslýnda bu düþünceler kutsal kitaplardan aþýrýlmýþtýr. Yeni hiçbir taraflarý yoktur. Ýlahi kitaplarýn hepsi, özellikle Kuran-ý Kerim insana zaten bu düþünceleri aþýlamaya çalýþýr.
 
Kuran-ý Kerim insaný her ameliyle (eylemiyle) öyle bir sorumlu tutar ki, bu sorumluluk süreci, dünya yaþamýný, ölümü, kabri, ölümden sonraki ebedi hayatý da içine alýr. Mahþer gününde bu ameller defter olarak insanlara takdim edilecektir. Oysa varoluþçu filozoflar bu sorumluk anlayýþýný sosyal ve hukuk yaþamlarýna bile aktaramazlar. Ýþlediði bir suçu savcýya baþvurup itiraf eden bir varoluþçu filozofa hiç rastlanmamýþtýr. Oysa pek çok sahabe bizzat peygamberimize (s.a.s.) gelerek suçlarýný itiraf edip cezalarýný çekmiþlerdir. Bunlar içerisinde zina gibi dini açýdan aðýr bir suçu iþleyip  recm (taþlanarak öldürülme) cezasýný alanlar da olmuþlardýr. Tabii onlarýn terk derdi, yaptýklarý günahlarýn (kötü eylemlerin) sorumluðunu duyup bundan temizlenmekti. Ahirette Allah’ýn (c.c.) karþýsýna ak pak olarak çýkmaktý.
 
Ýnsanýn iyilik yapmasý doðasýndan gelmez. Ýnsan iyilik yapmak için kendisini aþmak zorundadýr. Çünkü insan doðasý (nefsi) cimri, bencil yaratýlmýþtýr. Onun için her iyiliðimizin altýnda bir çýkar vardýr. Bencil, cimri doðamýzý (nefsimizi) aþýp da iyiliðe (ruhumuzun eðilimine) ulaþmak büyük bir mücadeleyi gerektirir. Bu açýdan her insanýn hizmet ve mal üreterek iþ hayatýnda toplum yaþamýna  yardýmcý olmasý, katkýda bulunmasý  bir iyiliktir. Bilindiði üzere dinimizde ibadetlerini yapan bir insanýn çalýþma yaþamý da bir ibadet hükmünde deðerlendirilir. Tabii iyiliklerin en ideali Allah (c.c.) rýzasý için iþ yapmaktýr. Bu, dünyevi bir çýkar gözetmeksizin Allah (c.c.) yolunda nefsin cimri ve bencil doðasý ile büyük bir mücadele yapýlmasý demektir. Ýþte gerçek varoluþ, varoluþçuluk budur. Bunun dýþýnda insanýn dünyevi çýkarlarýn üzerine çýkmasýný beklemek o insaný aptal yerine koymakla eþanlamlýdýr.
 
            Ateizm’in bilimsel temelini Darwin’in “evrim kuramý” oluþturur. Ýnsanýn maymundan geldiði düþüncesi Ateistler için inançlarýnýn iman esasýdýr. Oysa Darwin’in kuramlarýný doðrulayan bir bulguya hiçbir zaman rastlanmamýþtýr. Türler arasýnda keskin çizgi, her ele geçen fosilde tespit edildiði gibi maymunla insan arasý bir varlýk ne günümüzde ne de tarihte söz konusu olmamýþtýr.
 
 Ateistlerin Darwin’in evrim kuramýna dört elle sarýlmalarýnýn elbette bir kýsým nedenleri olabilir: Bunlardan biri de hayvanýn insandan daha özgür ve baðýmsýz oluþudur. Bir Ateist kendisinin maymundan türediðini iddia ediyorsa bununla bir maymun kadar çirkin olduðunu anlatmak istemiyordur elbette. Doðadaki maymunun özgür ve baðýmsýz yaþamýna imrendiðini vurgulamayý, toplumun, özellikle dinin onun yaþamýna koyduðu emir ve yasaklarla bunlarý elinden almak istediðini yada kýsýtladýðýný belirtmeyi amaçlamýþ olabilir. Tabii tüm Ateistleri böyle deðerlendirecek ölçüde elimizde bir çalýþma ve anket mevcut deðildir. Çevremde tanýdýðým bir kaç Ateist’ten hareketle böyle bir yargýya ulaþtýðýmý özellikle belirteyim.
 
Ateistler Allah’ýn (c.c.) varlýðýný inkar ederek Allah’ýn (c.c.) kimi sýfatlarýný doðaya, doða yasalarýna ve olaylarýna yansýtýrlar. Örneðin evrenin ezeli ve ebedi olduðuna inanýrlar. Bu yönüyle Ateizm materyalist bir dünya görüþüne sahiptir. Yaratýlýþý, olay ve olgularý, kavramlarý maddesel bir yaklaþýmla, determinist (neden sonuç iliþkisi ile) bir görüþle  açýklar. Doðaya, doða yasalarýna ve olaylarýna atfettiði ilahi sýfatlarla bunlarýn yaratýcý olduðunu düþünürler: Onlara göre, içerisinde insan da olmak üzere tüm canlýlar doðanýn, doða yasalarýnýn ve olaylarýnýn sonucu tesadüfen ortaya çýkmýþlardýr. Allah (c.c.) diye bir yaratýcý güç yoktur. Her þey önce tek bir hücrenin meydana gelmesiyle baþlamýþtýr. Doðadaki tüm canlý varlýklar bu tek hücrenin evrimleþmesiyle meydana gelmiþtir. Ýnsan bu evrim zincirinin son halkasýdýr. Onun için mükemmeldir. Düþünür ve hayal kurar. Allah’ý (c.c.) -haþa- insan zihni yaratmýþtýr.
 
Oysa bilim, maddeden bu tek hücrenin meydana gelmesini  onaylamamýþtýr. Onca yapýlan deneyler bunun imkansýzlýðýný kanýtlamýþtýr. Yaþam, Allah’ýn (c.c.) el-Hayy güzel isminin tecellisi ile meydana gelmiþtir. Fosil bilimin de kanýtladýðý gibi her canlý tür de müstakil olarak yaratýlmýþtýr. Yani tek hücrenin evrimleþmesi ile diðer canlý türlerinin meydana geldiði iddiasý da bilimsel deðildir.
 
Materyalizm ile eski kavimlerde ve bugün ancak yerlilerde görülen Putperestlik dini arasýnda bir ilgi bulunmaktadýr. Çünkü temelde her iki inanç sistemi de maddeye aþkýn bir anlam, bir kutsallýk yüklemektedirler. Yalnýz, putun kutsanmasý ve Allah (c.c.) ile insan arasýnda iliþki kurmasý olarak tanýmlanabilecek Putperestlik dini, materyalizmden biraz daha insaflý görünmektedir. Çünkü Kuran-ý Kerim’deki onlarca ayet-i kerimeden de biliyoruz ki Putperest Araplar,  Allah’ýn (c.c.) varlýðýný inkar etmiyorlardý. Putlara da kendilerini Allah’a (c.c.) yaklaþtýrsýnlar diye tapýyorlardý. Oysa materyalizmde Allah (c.c.) inkar edilmekle kalmýyor, O’nun sýfatlarý ve güzel isimleri maddeye yansýtýlmaktadýr. Yine Putperestler sadece birkaç nesneyi kutsallaþtýrýrken materyalistler her maddeye, evrenin her atomuna kutsal bir anlam kazandýrmaya çalýþmaktadýrlar.
 
Her  ne kadar Ateistler bilimsel olmak için determinist bir görüþe baðlý olmaya özen gösterseler de dayandýklarý bilimsel kuramlarýn (Örneðin evrim kuramý; yaratýlýþýn, canlý varlýklarýn akýl ve mantýðýn aciz kaldýðý, herkesi þaþýrtan ve hayran býrakan özelliklerinin, güzelliklerinin, mükemmel  oluþlarýnýn  tesadüfe baðlanmasý…  gibi.) birer varsayým bile sayýlamayacak denli gerçeklikten, mantýktan uzak oluþu, onlarýn ciddiye alýnmamalarýna neden olmuþtur.
 
Ateistler, insanlarýn Allah’a (c.c.) ve dine gereksinim duymalarýnýn nedeninin doðayý, doða yasalarýný, olaylarýný anlayamamanýn verdiði acziyet ve korku duygularý olduðunu düþünürler. Ýnsanlýk tarihini genellikle ilkel devir, dinsel devir ve bilim devri olarak üçe ayýrýrlar. Bilim devrinde dinin gerekli olmadýðýný savunurlar. Bir zamanlar dinsel olarak açýklanan kimi kavram, olay ve olgularýn þimdi bilimsel birer anlamlarý olduðunu düþünürler. Bu yönüyle Ateizm’in manevi yönünü pozitivizm tamamlar. Ateistler pozitivist felsefenin bu düþüncelerinin arkasýnda bilime dayandýklarýný sanýrlar. Bilimsel bir düþünceye sahip olduklarýný savunurlar. Oysa ortada olan bilim deðil bilim üzerine yapýlan bir felsefedir. Bu bilim üzerine yapýlan felsefe ise bilimsel hiçbir temele dayanmamaktadýr.
 
Ýnsanlýk tarihi boyunca çeþitli dönemlerde bireysel olarak Allah’ýn (c.c.) yokluðunu dile getiren kiþiler olsa da bunun sistemli düþünceler bütünü olarak dile getiriliþi on sekizinci yüzyýlda olmuþ ve Ateizm felsefe sözlüðüne ancak on dokuzuncu yüzyýlda girmiþtir. Ondan önce dünya düþünce tarihinde bazý kiþilerin (örneðin Ömer Hayyam gibi) Ateist olduðu ileri sürülse de bunlarýn inançlarýnýn tam olarak bilinemeyeceðini de iddia edebiliriz ve  daha ziyade Deist bir inanca sahip olduklarýný  düþünebiliriz. Peygamberler Ateist toplumlara deðil, -ki yeryüzünde böyle bir toplumun tarih boyunca olmadýðýný belirtmeye gerek yoktur sanýrým- genellikle Putperestlere (Allah’a [c.c.] þirk koþanlara) gönderilmiþtir.
 
Çaðýmýzda materyalist dünya görüþü, toplumsal yaþamda ilahi dinlerin emir ve yasaklarýna saygý gösterilmemesi, insanlarýn dünyanýn gelip geçici zevklerine olan aþýrý talepleri gençliðin büyük bir kýsmýný inanç ve maneviyat buhranýna sürüklemiþtir. Artýk gençlerin önemli bir kýsmý, Ýslam dinini zamaný ve uygulamasý geçmiþ bir yaþam tarzý olarak görmektedirler. Yaþamlarýnýn Allah’ýn (c.c.) emir ve yasaklarý ile sýnýrlanmasýna itiraz etmektedirler. Baðýmsýz ve özgür yaþam adýna sigara içme, alkol ve uyuþturucu madde kullanýmý gibi birtakým kötü alýþkanlýklara yönelmektedirler, iç dünyalarýndaki din ve maneviyat boþluðunu bu maddelerin verdiði geçici keyiflerle dindirmeye çalýþmaktadýrlar. Kuþkusuz bir Müslüman’ýn Ateist olmasý o kadar kolay bir biçimde gerçekleþmemektedir. Gençler, önce Teist, sonra Deist bir yaklaþýmla dini yaþamlarýndan uzaklaþtýrýyorlar, artýk dinden tamamen soyutlandýklarý zaman Ateist olduklarýný söyleyebilmektedirler. Dinden uzaklaþma bu noktada da kalmamaktadýr. Tüm dünyada olduðu gibi son yýllarda ülkemizde de  kendilerini Satanist olarak tanýtan gençler, Allah (c.c.) yerine Þeytan’a tapmakta ve buna kedi ve çeþitli varlýklarý kurban kesmektedirler. Hatta bu vahþet genç kýzlarý Þeytan’a kurban etmeðe kadar ulaþmaktadýr.
 
Agnostizm (Bilinemezcilik), Allah’ýn (c.c.) varlýðý ve yokluðunun kanýtlanamayacaðýný iddia eden bir felsefi görüþtür. Agnostizm’e göre, insan duyu organlarý ile elde ettiði bilgilerle düþünür. Allah (c.c.) duyu organlarý yolu ile algýlanamadýðýna göre O’nun üzerinde düþünmek, varlýðýný yokluðunu kanýtlamak boþuna bir uðraþtýr.  Bu yüzden bu konu hiçbir zaman bilinemez. Agnostizm, genellikle Ateizm ile ayný kefeye konur. Aslýnda Allah’ýn (c.c.) varlýðýnýn, yokluðunun bilinemeyeceðini iddia etmek ile Allah’ýn (c.c.) yokluðuna inanmak arasýnda bir basamak fark bulunmaktadýr. Yani Agnostizm, Ateizm’i meþrulaþtýrmak için bir gerekçe olarak düþünülebilir. Bu gerekçe güya bilimsel bir temele dayanmaktadýr. Oysa tüm olgular duyu organlarýmýza hitap etmez. Örneðin havadaki oksijeni, karbondioksiti duyu organlarýmýzla algýlayamayýz, ama bilimsel olarak varlýklarýný ispat edebiliriz. Yine maddenin en küçük yapý taþý olan atom bu konuda hemen akla gelen örnektir. Atomu hiçbir duyu organýyla algýlayamadýðýmýz gibi geliþmiþ hiçbir teknolojik alet de bize bunda yardýmcý olamamaktadýr. Atomun varlýðý için birtakým mantýksal çýkarýmlarda bulunuruz. Bilim çoðu bilgilerini bu yolla elde eder. Bunun gibi yaratýlmýþ olan her þey de mantýðýn ilkeleri ile Allah’ýn (c.c.) varlýðý ve birliðine, sýfatlarýna ve güzel isimlerine tercümanlýk yapmaktadýr.
 
Ben Ateizm’i hep bir gençlik buhraný olarak gördüm. Bu yargým da her yeni Ateist’i tanýdýðýmda daha da pekiþti.
 
            Ateizm’in bilimsel ve mantýksal bir düþünce biçimi olmadýðýný, bir psikolojik savunma mekanizmasý olduðunu bir kez daha vurgulamak istiyorum.

Ynt: Ateizm Nedir? By: cerendemir Date: 14 Haziran 2013, 23:19:07
Bir düþünseler bunca mükemmeliðin bir açýklamasý nasýl olur?Yada öldüklerinde yok olmayacaklarýný sonsuz ve asýl hayatlarýný yaþayacaklarýný.Allah boþlukda olan ve yalnýz olan insanlara yardým etsin.Gerçekten akýl fikir versin...
Ynt: Ateizm Nedir? By: admin Date: 15 Haziran 2013, 03:33:50
Bir hocam der ki...
inançsýzlýk özgürlük deðil , yokluðun mahkumluðudur.... E.A....
Ynt: Ateizm Nedir? By: ehlidunya Date: 15 Haziran 2013, 15:04:57
Ýnançsýzlýk bir düþünce deðil düþüncesizliktir kendi  kendini yok ediþtir nasýl böyle inanabiliyorlar birþey vardan yok edilemez yoktan varedilemez ise maddenin bir yaratýcýnýn var ettiði ortaya çýkmýyormu inançsýzlýk gerçekten boþ bir
þey inandýklarý o bilim bile onlarý inkar ediyor .
Ynt: Ateizm Nedir? By: kardelen7d Date: 10 Ocak 2014, 15:00:51
Ýnanç gerçekten artýk sürükleniyor .Artýk insanlarýn kafalarýný karýþtýrmk için her þeyi yapýyorlar. Aklý olan ALLAHA kulluk eder ahiretini de burada yaþadýðýmýz yalan dünyayý da unutmaz.
Ynt: Ateizm Nedir? By: yagmur_7-c Date: 10 Ocak 2014, 17:53:28
Ateizm terimi öncelikle felsefî bir kavram olup Tanrý inancý karþýsýnda tepkisel bir düþünceyi dile getiren dünya görüþünün ismidir.ALLAH’ýn (c.c.) varlýðý ve yokluðu konusu, içerisinde bulunduðumuz çaðda ortaya çýkmýþ yeni bir tartýþmadýr. Ýnsanlýk daha önceki çaðlarda ALLAH’ýn (c.c.) varlýðý konusunda hiç bir kuþkuya kapýlmamýþtýr. Bu yüzden yeryüzünde hiç bir þey kaybolmaz , sadece geri dönüþür bu da Allah ýn bir mucizesidir.
Ynt: Ateizm Nedir? By: Lal-i Hal Date: 26 Mayýs 2016, 18:32:14
Son zamanlarda daha bir yayýlma alaný bulmaya ve gun yuzune cikmaya basladi sanki ateizm.Rabbim her birine hidayet ihsan eylesin insallah.
Bizi de Islam uzere dunyaya getiren ve bu hal uzere yasatan Rabbimize sonsuz hamdu senalar olsun...
Ynt: Ateizm Nedir? By: selma 8-D Date: 26 Mayýs 2016, 18:38:14
Selamün aleyküm ...
Ateizm inançsýzlýk gibi biþey bizler hiçbir zaman Allah in yolundan dönmeyelim iñsaallah inançsizlik git gide yayginlasiyo inþaallah onlarinda akli basina grlide ibadet ederler amin
Allah razi olsun
Ynt: Ateizm Nedir? By: Hatice 8/D Date: 26 Mayýs 2016, 18:50:55
Ve aleykumusselam
Ateizm, tüm tanrýlara ve ruhsal varlýklara olan metafizik inançlarý ve dinleri reddeden; doðruluðuna inanýlan gerçekliði inanç yoluyla açýklamayý kabul etmeyen bir felsefi düþünce akýmýdýr.
Allah c.c. razý olsun
Ynt: Ateizm Nedir? By: Medine16 Date: 01 Haziran 2016, 17:32:20
Beynin insanýn insan aklýnýn anlayamadýðý bize göre küçük lakin yaratýcýlarý göre küçük olan þu harikulade evreni o evren içerisindeki yaþam döngünün yaradan birinin olmadýðýna inananlar RABBÝM SONLARINI HAYIR ETSÝN. Küfürden çýkýp hak yoluna döndürsün
Ynt: Ateizm Nedir? By: damla6d Date: 01 Haziran 2016, 18:45:22
#Esselamu aleykum..Ateizm tanrýtanýmamazlýk anlamýna gelir..Çoðu zaman duyup da bir türlü öðrenemediðim bir kelime..Ama ben bunu bizim dinimizle alakalý olduðunu yani tanrýya karþý olup da sadece Allah a.c. inanmcý olan sanýyodum..Rabbim daha iyi öðrenmeyi nasib etsin inþAllah..Rabbim razý olsun..#

radyobeyan