Kuran-ý Kerim Ayetleri
Pages: 1
Takdim By: hafýz_32 Date: 16 Eylül 2010, 20:52:01
Takdim

Mehmet Akif, saðlam cesiyesi ve tertemiz vicdaniyle “Takvâ”nýn ýþýðýnda bir ömür boyu inandýðý gibi yaþayan ender þairlerimizden birisidir.

O birçoklarý gibi zevk ve eðlence yerlerinde israfa dalýp, sanatý için de olsa þahsiyetini sýfýra indiren bir “Sefâhet” þairi olmamýþ, o hayatýnýn bütün safhalarýný, devrelerini millî ve islâmi bir yolda sarfeden “Safahat” þairi olmuþtur.

O günlerde sarsýlmaz bir imanla hizmete koþan þairimiz, istiklâl savaðýmýzýn henüz neticeye ulaþamadýðý, hatta devlet merkezinin Kayseri´ye nakledilmesi bile düþünüldüðü günlerde Maarif Vekâleti tarafýndan açýlan müsabakaya 721 þair iþtirak ettiði halde Mehmet Akif iþtirak etmemiþ “Memleketin ve milletin kurtulaca-, ðýný söylemek para ile olmaz.” demiþti.

O devrin Maarif Vekili Hamdullah Suphi tarafýndan 2-Þubat-1337-1921 tarihinde yazýlan bir mektupla; bu hususta nasýl isterse - öyle hareket edileceði garantisi verildikten ve müsabakaya girmesi rica edildikten sonradýr ki þairimiz hepimizin ezberinde olan þiirini yazmýþtý.

T.B.M. Meclsinde bulunanlarýn dört defa ayakta dinledikleri, sonra da “Safâhat”ýna almadýðý “O benim deðil, memleketimindir, milletimindir.” dediði ve “Sahibine ne kadarda, ne güzelde yakýþtý.” denilen bu þiir Ýstiklâl Marþýmýz olarak kabul ediliyordu.

Bu muhteþem manzara karþýsýnda yalnýz bir kiþi ayaða kalkmamýþ, oturduðu sýrada Kur´aýý-ý Kerîm´in aydýnlýðý ile dolu baþýný iki elinin arasýna almýþ sanki hiç bir hizmet yapamamýþ mahcup bir insan gibi düþünüyordu. Bu büyük insan, bu büyük tevazu sa­hibi, bu büyük þair yine Mehmet Akif´ten baþka birisi deðildi.

Âkif´in bu çok deðerli eserini tetkik edenler “Safahat” þairini, diðer bütün cepheleriyle tanýmak fýrsatýný bulmuþ olacaklardýr.

Rahmetlinin vaktiyle “Sýrat-ý Müstakim ve Sebil-ür-Reþad” dergilerinde neþrettiði “Kur´an-ý Kerîm´den âyetler ve tefsirleri ile Vaazlarý, nesir yazýlarý bir heyet tarafýndan asýllarý ile karþýlaþtýrýldýktan sonra; þairimizin manevi aleme göçüþünün kýrkýncý yýldönümünde büyük ve tertemiz ruhuna ithaf edilmek üzere yeniden neþredilmektedir.

Genç okuyucularýmýzýn belkide anlayamýyacaðý kelimeler olur diye eserin sonuna bir de sözlük ilave edilmiþtir.

“Nakýþlar Yayýnevi” bu hizmetinden dolayý yardýmý “Allah”dan, takdiri onu sevenlerden ve anlayabilenlerden ümit eder. [1]



Önsöz



Mehmet Akif Ersoy bütün ömrünü, bütün varlýðým Kur´an´a baðlayan bir adamdý. Kur´an onun hem semavî kitabý idi, hem ahlâki ve ruhanî ülküsü idi. Onun için bütün yaþayýþýný Kur´an´a uydurmuþtu.

Hasreti Peygamberin ölümünden epey bir zaman sonra, O´na yetiþemiyen nesle mensup birkaç kiþi, eþi Hazreti Ayþe´ye Peygamberin hal ve þanýný sormuþlardý. Kýsaca cevap vermiþti:

“Hal ve þaný Kur´anýn týpkýsý idi!

Yani Kur´an´ý bildiren adam. Kur´an´ý yaþatan, Kur´an bakýmýndan; olduðu gibi görünen ve yine Kur´an bakýmýndan göründüðü gibi olan bir adamdý...

Mehmet Akif de ayný yolu tutan, ayni seciyeyi yaþatan gerçek insanlar zümresindendi. Kur´an, onun ülküsü idi. Ve kendisi bu ülküyü gerçekleþtirmeyi gaye edinen bir þahsiyetti.

Maksadý, geçmiþin geleneklerine uyarak yaþamak rný idi? Hayýr!

Çünkü yaptýðým bilerek, anlayarak, inanarak ve isteyerek yapan bir adamdý!

Dünyada deðer vermediði bir þey varsa gelenekti´. Ve en çok hor. gördüðü þey aklý, mantýðý, zamanýn gereklerini, beþerin ilerlememesini inkâr eden gelenek ve görenekti. Þiirleri bunun en kesin delilidir.

Kendisi her bakýmdan müsbet bir adamdý. San´atkâr bir ilmi ve fen adamý idi. Fakat ilim ve fen adamý olmak dinî inanca ve bu inancýn verdiði inþiraha yabancý kalmak demek deðildi, belki bu inþirahý, ummanlarm tahlili gibi, derinden duymaktý.

Akif de bu inþirahý derinden duyan bir ömür yaþadý.

Hayatýnýn her ýztýrabýný bu inþirah ile yendi.

Hayatýnýn her imtihanýný, bu inþirah sayesinde baþarý ile geçti. Hayata atýldýðý zaman hemen hemen kimsesizdi. Fakat bu inþirah ona yoldaþ oldu. Bu yoldaþ O´nu Ömründe yalnýz býrakmadý. Baþkalarý onu yalnýz sandýklarý zaman Hazreti Peygamberin “Refiki A´lâ” diye anlattýðý “En yüce yoldaþ” onunla beraberdi. Kendisi bu sayede yalnýzlýktan kurtulmakla kalmadý, arkadaþlarýnýn en yük-seðiyie hemhal oldu, onunla dertleþti, seviþti, onun verdiði ilhamlarla gönlünü zenginleþtirdi ve ruhuna aþýladýðý feyizlerle olgunlaþtý, derinleþti.

Hayatýnda yazdýðý ve neþrettiði îlk þiir, “Kur´an´a Hitab” dý ve bu hitap Onun genç ruhundan semaya yükselen, sonra bütün Ömrünce Onun ruhuna saðnak saðnak feyiz yaðdýran bir “rahmet” di.

Gençliðinde ve olgunluðunda ona daima Kur´an rehber oldu. Ve onun için gençliðini temiz yaþadý ve olgunluk çaðýnda bir ahlâk timsali oldu.

Hayatýnýn en büyük macerasý, Ýstanbul´dan kalkarak, Millî Mücadeleye katýlmak üzere yola çýkmasý idi.

Onun gibi inzivayý seven, kesretten kaçýnarak vahdette huzur arayan, onun gibi söz söylemekten bile çekinen ve kendi ruhuna dalarak engin düþünmeyi seven bir adamýn böyle büyük bir mücadele ile ne alâkasý olabilirdi?

Fakat ona daima mücadele ve mücahede ruhunu aþýlayan bir kaynak vardý ki, baþtan baþa ezberinde idi, onu gece gündüz okurdu. Bu kaynak Kur´an´dý.

Akif de onun telkinine güvenerek ve onun iyi iþler iþleyenlere verdiði müjdelere dayanarak yola çýktý. Yola çýktýðý gün zaferin alnýnda parladýðým hissederek Ýstanbul´dan Ankara´ya doðru yürüdü ve Ýstanbul´dan Alemdaðýna kadar yürüye yürüye manevî zaferi kucakladý.

Milli Mücadelenin son bularak Türk milletinin taçlanmasýndan sonra Mýsýr´a çekildiði zaman bütün zevki Kur´an´ý daha iyi yaþamak ve Kur´an´ýn bütününü hafýzasýnda ve ruhunda canlandýrmaktý. Buna o derece muvaffak olmuþtu ki; namazlarýný hatim indire­rek kýlýyor ve Allah´ýn kitabýna sarýlarak Allah´ýn huzuruna yükseliyordu. Bu onun Miracý idi!.

Hayatýný “Allahýn kitabýna” bu derece vakfetmiþ olan Akif´in Kur´an´dan aldýðý ilhamlar ve Kur´an´dan sunduðu öðütler, toplanmaða ve iþlenmeðe deðer bir eser teþki1 ediyordu. Ben bu eseri periþan sayfalar halinde kalarak unutulmaða mahkûm olmaktan kurtarmak istedim ve onun için eski mecmualarý karýþtýrarak bu eseri topladým.

Akif´in Kur´an´dan aldýðý ilhamlara dayanarak millete vermek istediði öðütlerin her birinde bir hikmet dersi vardýr ve her birinde Akif´in çaðlayan ruhu kendini hissettirmektedir.

Üstadýn bu eserini toplarken onun ruhunu taziz için ben de birkaç eserimi, fakat Kur´an´dan mülhem olduðum birkaç eseri, onun ruhuna ithaf etmeði vazife saydým. Ben, her þeyden önce üstadýn ruhuna bir Fatiha hediye etmek istedim ve onun için eseri onun ruhunu þad edecek bir Fatiha ile açtým.

Her okurun bu Fatihaya iþtirak etmesini dileyerek esere baþlýyorum.

Lâleli, 20/11/943 Ömer Rýza Doðrul[2]

Ynt: Takdim By: ceren Date: 17 Mayýs 2015, 11:18:33
Aleykümselam.Rabbim razý olsun paylaþýmdan kardeþim.

radyobeyan