Bir Kere Daha Bayram By: reyyan Date: 15 Eylül 2010, 16:43:27
Bir Kere Daha Bayram
Ramazan gelirken bin nazla ve dolu dolu düþüncelerle gelir. Gece-gündüz hep gufranla tüllenir durur. Miadý dolunca da kendini duyura duyura gider. Ne var ki Ramazanlaþan ruhlara tam bir boþluk yaþatmamak için de bizi, hayrý, bereketi, neþesi sýkýþtýrýlmýþ bir gün diyebileceðimiz bayrama emanet eder. Ramazandan sonra bayramýn geliþi sürpriz olmasa da, yine de o alýþýlmýþýn çok çok üstünde bir canlýlýk ve ülfetlerin eskitemediði bir eda ile ufukta belirir; bir dolunay gibi yükselir ve gözlerimize, gönüllerimize kâse kâse heyecan sunar. Ramazanla sýcak alâka kurabilmiþ hemen herkes bayramý, ilâhî ihsanlarýn bir tevzi zamaný füsunuyla duyar, onu olabildiðine týlsýmlý bulur ve onun buse mavî cazibe ve büyüsüyle muvakkaten dahi olsa, Ramazanýn ayrýlýþ þokunu oldukça hafif hisseder ve koca bir gufran ayýnýn vedasýyla engin bir ihsan gününün þölenini iç içe yaþar.
Bizler, bayramý hemen her zaman süratle doðan, bir hamlede gelip tepemize yükselen ve âdeta göz açýp kapama sürati içinde de ömrünü tamamlayýp guruba yaslanan bir bedir gibi duyarýz. Çarçabuk gelir, çarçabuk gider ve hasretlerimizi, hayallerimizdeki resimlerine emanet eder. Ancak böyle fevkalâde dar bir zaman dilimine sýkýþtýrýlmýþ bayram o kadar zengin, o kadar muhtevalý ve o denli cömerttir ki, onda haftalarýn, aylarýn vâridâtýnýn meknuz bulunduðunu söylemek mübalaða olmasa gerek. O her zaman semadan ufkumuza týpký bir avize gibi sarkýtýlýr; sinelerimize neþe olur akar, semavîliðe açýk gözlere ýþýk ziyafetleri çeker.. Ramazaný saygýyla uðurlayanlara göklerin saygý mesajlarýný sunar. ve hemen herkese -gönlünün vüsati ölçüsünde- ukbâ güzelliklerinden neler ve neler fýsýldar.!
Bayram, dünya ve ötelere ait güzelliklerin birbirine karýþtýðý, insanlarýn bütün bir Ramazan boyu deðiþik ibadetlerle melekleþtiði, meleklerin bu benzerliðe teveccüh ve iltifat olarak bayramlaþan o temiz ruhlar arasýnda tenezzül dalga boyuyla uçuþup durduðu ve her þeyin lâhutî bir güzelliðe büründüðü öyle büyülü bir gündür ki, onu tam duyup yaþayabilenler kendilerini uyanmak istemedikleri bir rüya âleminde sanýrlar. Bu mübarek günde Ramazanýn yaþandýðý hemen her yer ruhanîlerin yýldýzlar arasý dünyalarda duyup zevk ettikleri mânevî ihtiþama denk bir füsuna bürünür, ve o engin mânâ ve muhtevasýyla gönüllere iþleye iþleye mü'minleri, açýlabildikleri kadar alýr kalbî ve ruhî hayatýn derinliklerine götürür, onlara aylarý, güneþleri, kehkeþanlarý içine alabilecek vüsate erme rampalarý hazýrlar, ve herkese “kenz-i mahfî”ye pýrýl pýrýl bir ayna olabilme düþüncelerini fýsýldar: Öyle ki, derecesine göre hemen herkes bayramýn tedâî ettirdikleriyle uçmaya hazýr kuþlar gibi gerilir, herhangi bir derinliðe açýlýyormuþçasýna boyunlarýný uzatýr.. ve uçup ulaþtýklarý/ulaþacaklarý zirvelerin hayretiyle hep mest ü mahmur dolaþýr ve bu tek dünya gününü âdeta Cennet zamanlarýna çevirirler, evet onlar böyle bir hayret sermestisi içinde, her nesnede Hakk'a ait güzellikleri görme büyüsüyle mest, zaman sükûtun lisanýyla en belið hutbeler îrad etmekte ve hemen bütün mekanlar da, bayram rengi ve bayram deseniyle onlara bestesiz, güftesiz en saf bir mûsýkîden en nefis naðmeler sunmaktadýr. Zannediyorum eðer bayramýn seslendirdiði bu mûsýkîyi ve bayramlaþan insanlarýn edalarýndan dökülen þiiri çözmek, dile getirmek mümkün olsaydý, en enfes þiirlerin bercesteleri bile bu büyülü naðmelerin yanýnda renk atmýþ, sararmýþ kupkuru birer lakýrtýya dönüþürdü. Bazen bayramýn geliþiyle -duyanlar için- dört bir yaný öyle bir “üns” esintisi kaplar ki, insan görüp temâþâ ettiði her çehrede ötelerin vefasýnýn tüllendiðini görüyormuþçasýna ve hem burasý hem de öteler, her iki âlemin birleþik noktasýnda bulunuyor olma hülyalarýyla zevkle gerilir, haþyetle ürperir ve kendini bir havf-recâ zemzemesi içinde bulur. Bazen insan, bayramda her þeyi olduðundan çok farklý duyar ve farklý deðerlendirir: Öyle ki o kendine hükmeden bir kýsým duygu anaforlarýyla göklerin ve yerin iç içe girdiðini, arzdan kopup bir ölçüde semavîleþtiðini, ruhanîlerin arasýna girip onlarýn dünyalarýný paylaþtýðýný sanýr; açýlýr, geniþler, “lâ mekânî” bir hâl alýr ve kendini sahili olmayan derinliklere salmýþçasýna mahiyetinin sýnýrlarýný çok aþkýn bir serhadde ulaþmýþ gibi olur.
Bayramda duygular o kadar yumuþar, ruh öylesine hafifler ve mantýk gönülle o denli içli dýþlý olur ki, insan bazen bu seviyedeki bir farklýlaþma karþýsýnda hayretten hayrete girer. Kim bilir belki de ona bu ölçüde insanî deðerleri hatýrlattýðýndan ötürü bayramýn daha sýk gelmesini arzu eder... Bütün imanlý gönüller bayramý duyarlar ama o, bizim ülkemizde daha bir nazlý, daha bir sevimli, daha bir þirin ve daha bir candandýr; zira yüzlerce seneden beri hep aziz bir misafir gibi gelen, baþýmýza yümnünü, bereketini boþaltan ve bizi þefkatle kucaklayan bayram, o kadar bizim olmuþtur ki onu hep evlerimizde-odalarýmýzda, mâbedlerimizde sokaklarýmýzda bizden biri gibi duymuþ ve sinelerimizi açarak muânakasýna koþmuþuzdur. Evet bayram her geliþinde duygu, düþünce, his ve þuurlarýmýza öyle derince tesir eder ve benliðimizi öyle yumuþakça sarar ki, onu týpký teneffüs edilen bir koku, dilimizde-damaðýmýzda dolaþan bir lezzet, gönüllerimizde duyulan bir haz ve ufkumuzda tüllenen bir þölen gibi hissederiz; biz hissederiz, o da günün hemen her saatinde bize, harflerle, kelimelerle kayýt altýna alýnamayacak ne sözler ne sözler söyler, her þeyi evirir çevirir kendi uhrevî güzelliðinin cazibesine baðlar, hafýza, hayal ve hatýralarýmýzý en enfes resimlerle süsler ve bir gün çekip gitse de, hayalhanemizde her zaman en tatlý rüyalar gibi hep taptaze kalmasýný bilir.
Biz, günümüzdeki bayramlarý, önceki bayramlara nispeten daha bir ehemmiyetli, daha bir kucaklayýcý ve bir mânâda da koruyucu görüyoruz. Her þeyden evvel o, bizleri, günlük hayatýn gündelik dedikodularýndan, “yaþamýn” kirli yanlarýnýn tozundan topraðýndan uzaklaþtýrarak, hatta arýndýrarak kendine benzetir ve aktüalitenin isi-pasý içinde bunalmýþ günümüzün insanýna öteden iksirler sunmak suretiyle, onu gerçek insanî deðerlere uyarýr; uyarýr ve her yanýný saran kirli duygularýný, mülâhazalarýný eriterek, çözerek onu tali?inin gülen yüzüyle buluþturur.
Bilhassa, hayatýný kalb ve ruh seviyesinde götürebilenler için bayram bazen öyle þaþaalý ve pýrýl pýrýl gelir ki, insan onu yaþamadan-duymadan asla býkmaz ve gündüzün gitmesini, gecenin gelmesini, uykunun gelip hayatýn üzerine abanmasýný kat’iyen istemez. Nasýl ister ki bayram, mü?minlere servet ve vâridâtýný israf derecesinde ikram eder ve onunla þöyle böyle uzak bir tanýþýklýðý olanlarý bile o sihirli armaðanlarýyla sevindirir ve miadýný doldurarak gidip guruba kapandýðýnda da zihinlere býraktýðý fotoðraflarla tedâî menfezlerini açýk tutar ve her fýrsatta duygularýmýza bir sürü þey söyler: Öyle ki insan ne zaman onun adýný ansa, birdenbire hafýzasýnda yüzlerce çaðrýþým vetiresi baþlar, onun ismiyle zihinlerimizde bir sürü mefhum þekillenir.. en taze mânâlar sökün eder gelir ve kendilerine has çerçeveye oturur, duygularýmýzda garip kýpýrdanýþlar belirir ve hayallerimizin vüs’atine göre, zamanýn bilmem hangi diliminde yaþadýðýmýz bayramlarý bütün saniye, dakika ve saatleriyle bir kere daha yaþar ve o nefis zaman parçacýklarýný, yaþadýðýmýz hayatýn birer derinliði gibi duyarýz. Evet, onu anýnca hayalimizde cemaatle týklým týklým camiler belirir.. kulaklarýmýzda tekbir ve tehlil avazý uðuldar durur.. aþk u þevkin coþturduðu gönüllerden taþan çýðlýklar birer mýzrap gibi sinelerimize kalkýp inmeye baþlar. Çocuklarýn cývýl cývýl sevinçlerini, yaþlýlarýn vakur ve murâkabeyi andýran duruþlarýný, kadýn-erkek, genç-ihtiyar herkesin neþeyle köpürüp sevgiyle birbirini kucakladýklarýný bütün canlýlýðýyla bir kere daha duyar ve kendimizi zaman üstü bir âlemin, her iklime açýk büyülü bir koyunda sanýrýz.
Ben þimdilerde, milletçe yaþadýðýmýz o mübarek günlerin hasretiyle hep içimi çekip dursam da, bir zamanlar bayramlarla aydýnlanmýþ, renklenmiþ o müstesna zaman dilimlerini saat, dakika ve saniyeleriyle duyup tadabiliyor ve dostlarla el ele, gönül gönüle bulunduðum o “eyyâmullah”ý bütün letâfetiyle hissedebiliyorum.. evet, o mübarek günleri, kendi insanýmýzla, cami hariminde, þadýrvan baþýnda, mâbed yolunda bütün hususiyetleriyle önce nasýl duymuþsam, bunca uzaklýk ve bunca toz dumana raðmen o günkü revnaktarlýðýyla ruhumda bir kere daha yaþayabiliyorum. Evet o eski günlerde hemen herkes, heyecanla dopdolu, saygýyla karþýlayacaðýmýz bir telaþ içinde, bir oraya-bir buraya koþar, yer yer toparlanýr, zaman zaman daðýlýr, bayramýn ebediyet buudlu güzelliklerinden tam nasip alabilme atmosferinde, namaz, va’z u nasihat, Allah’a iç dökme, cami avlusunda dostlarla sarmaþ dolaþ olma ve onlarla hasbihâl etme gibi konularla kendini farklý hâllerle ifade eder, gün boyu Allah ve Peygamber'e açýk durur, baþkalarýyla münasebetlerini sevgi ve þefkate baðlý götürür, çevresine basiretle bakar, her þeyi kalbiyle deðerlendirir, vicdanýyla tartar ve sabahtan akþama kadar çeþitli aktivitelerle o mübarek günün tek santimini dahi heder etmemeye çalýþýrdý...
Ruhlarýmýz o bayramlarý bir þiir, bir mûsýkî gibi dinlerdi ve o günlerde hemen herkese ve her yerde, kâse kâse bayram ruhu sunulurdu. Çehrelerdeki beþâþet, sinelerdeki geniþlik birbirine denk israf hududunda bir cömertlikle, hep verme ve daðýtma yarýþýnda bulunur, ne olursa olsun herkes o aydýnlýk günleri çocuklar gibi pür-neþe ama mutlaka bir temkin tavrý içinde yaþar ve derinleþtirirdi.
Dünya durdukça o bayramlar da bütün canlýlýðýyla hafýzalarýmýzda yaþayacak ve gelecek yeni bayramlarýmýza birer model teþkil edeceklerdir; model teþkil edecek ve ömürlerimizin en ak çizgileri olarak her zaman kanatlarýný hayallerimizin ufkuna gererek, en karanlýk, en tozlu-dumanlý günlerde dahi hafýzalarýmýzda bize þehrâyinler yaþatacaklardýr. Bizler yýllarca, o nurefþân ve rengârenk günlerin füsunuyla yaþadýk. Bir gün -Allah göstermesin- her þeyin sesi kesilse, ruhanî hazlarýmýza zift püskürtülse ve bütün zevklerimiz acýlaþsa, biz yine gönüllerimizin derinliklerinde duyduðumuz o rengârenk bayramlarý hatýrlayacak, onlarýn yýllarca yaþanmýþ olmasýný, bundan sonra da o tür bayramlarýn yaþanabileceðine emare sayarak, her zaman canlý duracak ve duygu dumuruna düþmemek için de sýk sýk hatýralar albümündeki o bayram fotoðraflarýný karýþtýrarak nisyanla savaþta heyecanlarýmýzýn yanýnda olmaya çalýþacaðýz.
*Bu yazý Sýzýntý dergisinin Ocak 2001 tarihli 264. Sayýsýndan alýnmýþtýr.
radyobeyan