Gece bir mahkumiyettir By: sumeyye Date: 06 Eylül 2010, 16:32:42
Gece bir mahkumiyettir
Onda; okumaya, yazmaya ve düþünmeye mahkum hissederim kendimi... Baþarabildiðim kadarýna sevinir, mutlu olurum. Sevdiðim bir þeyi gerçekleþtirmenin huzuruyla içim hoþ olur. Bazý durumlarýn araya girmesiyle bunu baþaramadýðým zamanlarda ise acý çekerim. Hem öyle az da deðil. Derinden ve kendimi inceden inceye sorgulayarak. Sebepleri ve gerçekleri didik didik ederek. Zihnim "Artýk dur, yeter!" deyinceye kadar.
Bazen günlerce zarar yazýlýr haneme. Ve ben bu zararlar yüzünden kendimi darmadaðýn ederim. Kendimi toplamak, eski halime gelmek ve "yeniden" bir þeylere baþlayabilmek için kafamý o sebepten bu sebebe, o teselliden bu teselliye vurup dururum. "Merdümgiriz" (insanlardan kaçma, insanlar arasýnda olmak istememe, özellikle de tanýdýk bildiklerden) bir ruh hali sardýðýnda içimi, sokaklarda dolaþýrým, yükseklere çýkarým; beni tanýyan hiç kimsenin bilmediði kahvelerde otururum. Türkülerden medet umar, birileriyle hemhâl olurum. Ýmkânsýz hayâllerin kollarýnda uyurum bazen.
Bütün bu yaptýklarýma raðmen hâlâ baþaramamýþsam eðer... Hâlâ toparladýðýma inandýramamýþsam kendimi; acý ve sorgu, bir kýymýk gibi oymaya devam eder yüreðimi... Böyle zamanlarda bedenimi ve ruhumu yoran bir baþka þey de, çektiklerimin kimselerce anlaþýlmamasý için sarf ettiðim gayrettir. Bunu belli etmemek, dikkatli gözlerden saklayabilmek için didinir dururum. "Zaten güçlü görünmektir insaný en çok yoran."
Gece bir mahkumiyettir. Onda belirsizliklerle kavgaya dururum. Çeliþkilerimden ve ruhumu baský altýna alan düþüncelerden kurtulmak için aklýmý rehin veririm bazen... Düþlerim, hislerim ve inancýmla kalýrým. Bunlardan aldýðým destekle ayakta durmaya çalýþýrým. Ne okuduklarým ve ne de yazdýklarým fayda verir böyle anlarýmda... Silinir gider bütün bildiklerim. Ak bir kaðýt olur zihnim. Sezgilerimle baþ baþa kalýrým. Daha fazla dayanma gücüne eriþmek; sabýr ve tahammül gösterebilmek için ellerimi kaldýrýp yalvarýrým. Belki en çok böyle anlarýmda rahatlarým. Halis bir kalp ve saf bir lisanla göðe doðru yükselir dualarým.
Gece bir mahkumiyettir.
Bin ince haykýrýþ, bin ayrý telaþ, bin türlü korku dolaþýr gece yüreðimde... Anlarým anlatamam, hissederim aðlayamam. Kelimeler birer yumruk olur; týkar boðazýmý. Hatýralar denizine dalar dalar çýkarým. "Yaþadýklarýmdan bana ne kaldý?" diye saatler boyu kendi kendime sorarým. Meramým bu muydu diye düþünür ve þimdi nasýl yaþadýðýma bakarým. Sorularýn çoðu cevapsýz kalýr ve ay ýþýðýnda yeni bir yazýya baþlamak için çabalarým. Kýrdýklarýmý ve kýrgýnlýklarýmý, dargýnlýklarýmý ve darýlttýklarýmý düþünüp, karla dolu bir gökyüzü altýnda göðsümü fýrtýnalara tutarým.
Gece bir mahkumiyettir.
Fakat arada bir aldatýr beni, küçük fiskelerle oyalar ve bir çocuk gibi "þamlar" adeta. Bir þeylerin benim gördüðüm ve anladýðým gibi olmadýðýna inanmam için bütün iknâ kabiliyetini kullanýr. Diller döker, görüntüyü güzelleþtirir ve baþkalarýndan misâl verir. Kendince teselli mekanizmalarý üretir. Beni özgür býraktýðýna inanmamý saðlamaya çalýþýr. Ben ise bazen inanmýþ görünür; çokça isyan ederim gecenin bu tutumuna...
Gece bir mahkumiyettir.
Fýrsat ve zaman bulursam, elinden kurtulacaðýmý sanýrsam, onu bir kaç þiirle uðurlarým. Ya da geriye dönüþlerle, gecenin de tanýk olduðu sevdalarýmý, aðlayýþlarýmý ona tekrar tekrar anlatýrým. En çok da bu anlarda çekerim geçmiþin acýsýný ve o geçmiþte yaþanan güzelliklerin hasretini... Burnumun direði sýzlar ve bir özge zamandan kalan hatýralarý ellerim yanarak geceden toplarým.
Böyle zamanlarda çocukluðuma, ilk gençliðime, sesimle koridorlarýný çýnlattýðým okullarýma, odalarýný türkülerimle doldurduðum evlere geri dönerim. Bembeyaz sakalý, nur gibi yüzü, tatlý diliyle geçmiþin, hikmetin, bilgeliðin sesi olan dedem Hacý Sabit’i, nam-ý diðer ‘Fýndýk Hoca’yý ve "Hâfýz–ý kelam" olan babamla dini bir mevzudan dolayý tartýþmalarýný, konuþmalarýný hatýrlarým. Biraz sonra ortalýk sükûn bulacak, herkes kendi konumuna çekilecek ve "iyi atlara binip giden iyi insanlarýn" anýlarý yeniden ortalýðý saracaktýr. Yýllar öncesinde kalmýþ bu zatlar, anlatýla anlatýla evimizin birer ferdi olacak; zihnimiz, geçmiþin bu güzel insanlarýna adeta yolda giderken rastlayacaðýmýz tanýdýk birer çehreymiþ gibi bakacaktýr. Ve sonra bir köþeye çekilip, kendimi içine gömdüðüm kitaplara, kucaðýma aldýðým radyodan dökülen þarký türkü sözlerini büyük bir hýzla kaydettiðim sayfalara, üstümün baþýmýn kar çamur içinde kaldýðý sokaklara, þimdi adlarýný bile hatýrlayamadýðým arkadaþlýklara, düþüp kafamý kýrdýðým, elimi yaraladýðým oyunlara geri dönerim. Farkýnda olmadan tutulduðum çocukluk aþklarýma... Ve tabii okumalarýma... Gün gelip bir tutku, bazý kere beni yoran bir tutku, kaldýrýp atýlmaz bir aþk olan okumalarýma... Bazen bir adada tek baþýma kalýrým. Bazen yeni heyecanlar arayan çocuklar gibi define peþinde koþarým. Bazen âþýklar için gökyüzünü maviye boyarým. Bazen bir ustaya çýrak olur, bazen bir gönül ehlinden ders alýr, bazen bir aþýðýn çektiði acýnýn þahidi olmak isterim. Yanlýþ hatýrlamalar da olur yýllarýn ötesine yaptýðým bu yolculuklarda... Sonra farkýna varýrým bunun böyle olmadýðýnýn...
Ama her þeye raðmen insan, arada bir de olsa, anýlarýn çekip götürmesine müsaade etmelidir. Nereden nereye geldiðimizi, nereye doðru gittiðimizi ve gittiðimiz yolun doðru olup olmadýðýný gösterir bize. Geçmiþin ýþýðýnda yeniden düþünmemizi saðlar bütün bunlar. Unuttuklarýmýzý yeniden hatýrlatýr ve belki tevazu kazandýrýr. Böbürlenmemizi engeller, kibrimizden, gururumuzdan fedakârlýk etmemizi öðütler. Geçip gidenleri hatýrlatarak, herkesin bir gün gideceðini ve elindekileri baþkasýna devredeceðini anlatýr. Mesajýný iyi alýrsak bize çok þey söyler daha. Böylece oradan bakarak önümüzü daha iyi görmemizi saðlar.
Ve bu dönüþ sadece bize deðil, baþkalarýna da aittir. Onlar da bizim gibi bu süreçten geçmiþlerdir. Kendimizi anlatýrken bir anlamda da bizim gibi benzer yol ve þartlardan geçmiþ, ayný anýlarý paylaþmýþ kiþileri de anlatmýþ oluruz. "Bir döneme, belirli bir zamana, bir zamanlar kendisinin de içinde olduðu baþka hayatlara bakýþ gibidir bu." (Feridun Andaç, Aynanýn Arkasý, s.80) Çünkü, "Zamanýn býraktýklarýna, resmi olaylardan çok, küçük ve kiþisel serüvenlerde rastlanýr." (Zweig)
Þurasý da unutulmamalýdýr ki; sýk sýk geriye dönmenin; gerçeði yaþayamama, gerçeklerden uzaklaþma ve aþýrý rahatsýz olma gibi tehlikeleri de vardýr. Onun için gece mahkumiyetini tadýnda býrakmalý, fazla uzatmamalýdýr.
Ýsmail BÝNGÖL