Sizden Gelenler( Aile Hayatý )
Pages: 1
Evlilik ve efendimizin evlilikleri By: sumeyye Date: 18 Aðustos 2010, 22:14:12
EVLÝLÝÐÝN HÝKMETLERÝ
Evlilik Ve Efendimizin Evlilikleri

“O Allah ki, sizi bir tek canlýdan yarattý ve bundan da, gönlü kendisine ýsýnsýn diye eþini yarattý” (Araf, 189) “O Allah’ýn delillerinden biri de, kendilerine ýsýnmanýz için size içinizden eþler yaratmasý, birbirinize karþý sevgi ve þefkat var etmesidir” (Rum, 21) Abdullâh Ýbn-i Mesûd radiyallâhu anh anlatýyor: Nebî sallallâhu aleyhi ve sellem ile bulunduðumuz sýrada Resûlullâh þöyle buyurdu: “Kimin evlenmek külfetine gücü yeterse evlensin! Zîrâ tezevvüc, gözü haramdan son derece muhafaza eder Ýffeti de o nisbette korur Nikâh masrafýna muktedir olmayan kimse de oruç tutsun: Zîrâ oruç, sâim için þ‏ehveti keser” Yeni evlenen Cabir bin Abdullah’a Allah Resulü þöyle buyurur: “Âilene kar‏þi âkil ol, reþ‏id, bagli ol! Allâh'dan evlâd taleb ediniz!”

“Evleniniz, çoðalýnýz, ben kýyamette sizin çokluðunuzla övüneceðim”

EVLÝLÝÐÝN HÜKÜMLERÝ

Farz evlilik: Eðer insan, kendini muhafaza edemiyorsa, harama düþme ihtimali varsa, evlenmesi farzdýr Sünnet evlilik: Harama düþme ihtimali olmadýðý halde vakti geldiðinden dolayý ve Efendimiz’in sünnetine tabi olmak için evleniyorsa bu, sünnet evliliktir

Haram evlilik: Evlendiðinde eþine zulmedecekse, haram yedirecekse, bakýmýný görümünü yapamayacaksa bu þahsýn evlenmesi haramdýr

EFENDÝMÝZ’ÝN ÇOK EVLENMESÝNÝN HÝKMETLERÝ


Peygamberler sultaný Zât-ý Risâlet-penâhýn izdivaçlarýnda, deðiþik yönler vardýr: Zât-ý Ahmediye (sav)’ye taâlluk eden hususlar, umumî olarak izdivaçlarýnda gözetilmiþ olabilecek hedef ve maksatlar; bir kýsým zarûretler ve nihayet zevcâtýn hususi durumlarýnýn gereðini yerine getirme gibi keyfiyetler Þimdi sýrasýyla bu hususlarý teker teker tahlil edelim

Mevzûu ilk önce, O pâk þahsiyete bakan yönüyle ele alalým Her þeyden evvel bilinmelidir ki, O mübeccel Zât, yirmibeþ yaþýna kadar hiç evlenmedi O sýcak memleketin hususi durumu da nazar-ý itibara alýnacak olursa, bu kadar zaman iffetiyle yaþamasý ve bunun da, dün ve bugün böylece kabul ve teslim edilmesi, O’nda iffetin esas olduðunu ve müthiþ bir irade ve nefis hâkimiyeti bulunduðunu gösterir Eðer bu hususta, küçük bir inhiraf bulunsaydý, dünkü ve bugünkü düþmanlarý, bunu cihâna ilân etmekten bir an bile geri kalmayacaklardý Halbuki eski ve yeni bütün hasýmlarý, O’na hiç olmayacak þeyleri isnad ettikleri halde, bu istikamette birþey söyleme cüretini gösterememiþlerdir Peygamberimiz (sav) ilk izdivaçlarini, yirmibeþ yaþlarinda iken yaptilar Bu izdivaç Allah (cc) ve Resûlü (sav) katýnda çok yüce ve müstesnâ; fakat baþýndan iki defa evlenme geçmiþ kýrk yaþýndaki bir kadýnla olmuþtu Bu mutlu yuva tam yirmiüç sene devam etmiþ ve peygamberliðin sekizinci senesi, kapanan bir perde gibi arkada acý bir hasret býrakarak sona ermiþti Bu defa Efendimiz (sav) yirmibeþ yaþýna kadar olduðu gibi, yine yapayalnýz kalmýþtý Evet, aile, çoluk-çocuk her þeyiyle yirmiüç senelik bu mesûd hayattan sonra, yeniden dört-beþ sene bekâr olarak yaþamýþlardý ki; yaþlarý da elli üçe ulaþmýþ bulunuyordu

Ýþte, bütün izdivaçlarý da böyle izdivaca alâkanýn azaldýðý bu yaþtan sonra baþlar ve devam eder ki; sýcak bir memlekette ellibeþ yaþýndan sonra yapýlan izdivaçta, beþerîlik ve þehevîlik görmek, ne insafla ne de iz’anla kat’iyyen te’lif edilemez Burada akla gelen diðer bir mes’ele de, Peygamberlik müessesesiyle çok evlenmenin te’lifi keyfiyetidir Buna da bir iki cümle ile temas etmek istiyorum

1 Evvelâ, bilinmelidir ki, bunu serriþte (2) edenler, ya hiçbir din ve prensip kabul etmeyenlerdir ki, onlarin böyle bir þeyi kinamaya aslâ ve kat’â haklarý yoktur; zîrâ onlar, bütün prensiplere karþý râfýzîdirler Hiçbir kânun ve kayda tâbi olmaksýzýn, pekçok kadýnla münasebet kurar; hatta mahremleriyle dahi nikâhý tecviz ederler Yahut bunlar, hristiyan ve yahudi gibi ehl-i kitab olanlardýr Onlarýn hücumu da insafsýzca, garazlý ve ara‏t‎ýrýlmadan teemmül edilmeden yapýlmýþ, hattâ kendi namlarýna üzülecek bir keyfiyetdir Çünkü, Ýncil ve Ýncil ehlinin kabul ve teslim ettiði; Tevrat ve Tevrat ehlinin, kendi peygamberleri bilip uyduklarý, nice Enbiyâ-ý Ýzâm vardýr ki; bunlar daha çok kadýnla evlenmiþ ve baþlarýndan daha çok nikâh geçmiþtir Bir Süleyman ve Davud Peygamberleri (Aleyhümaselâm) düþününce, her iki cemaatin de nasýl haksýz ve tecâvüz içinde bulunduklarý açýkça ortaya çýkar Binâenaleyh, çok kadýnla izdivâcý, Peygamberimiz (sav) baþlatmadýðý gibi; ayný zamanda çok izdivâç, nübüvvetin ruhuna da zýd deðildir Kaldý ki; daha sonra anlatmaða çalýþacaðým hususlarda görüleceði gibi “teaddüd-ü zevcât”ýn peygamberlik vazifesi nokta-i nazarýndan, tasavvurlar fevkinde fâideleri vardýr Evet, çok kadýnla izdivâç, bilhassa ahkâmla gelen Enbiyâ için bir bakýma zarûrîdir Zîrâ, dinin, aile mahremiyeti içinde cereyan eden pek çok yönleri vardýr ki, ona ancak bir insanýn nikâhlýsý muttali olabilir Binâenaleyh, dinin bu yönlerini anlatmak için herhangi bir istiâre ve kinâyeye baþvurmadan -ki çok defa bu türlü anlatma tarzý anlamayý bulandýrýr ve istinbatý zorlaþtýrýr- herþeyi alabildiðine vuzûh içinde anlatacak, mürþidelere ihtiyaç vardýr Ýþte, herþeyden evvel, nübüvvet hânesinde olan bu temiz ve pâkize zevcât, kadýnlýk âlemine karþý irþâd ve teblið vazifesinin sorumlulularý ve nakilcileri bulunmalarý itibariyle, peygamber için de, peygamberlik için de; kadýnlýk âlemi için de gerekli, hattâ elzem olur

2 Diðer bir husus da, umumî ma’nâda Efendimiz (sav)’in zevceleriyle alâkalý oluyor ki, o da:

a Zevceler arasýnda, yaþlý, orta yaþlý ve gençler bulunmasý itibariyle, bu devre ve dönemlerin hepsine ait çeþitli ahkâm vaz’ediliyor Ve bizzat Peygamber (sav) hânesi içinde bulunan bu pâkize zevceler sayesinde tatbik imkâný buluyordu

b Zevcelerin herbirisi, çeþitli oymaklardan olmasý sebebiyle, evvelâ o kabileler arasýnda; sonra da muazzez þahsiyetiyle akrabalýk te’sis buyurduðu bütün cemâatler içinde, köklü bir sevgi ve alâkaya yol açýlýyordu Her kabile ve oymak, O’nu, kendinden biliyor, din hissinin yanýnda, cibillî bir baðlýlýkla O’na karþi derin bir alâka hissediyordu

c Her kabileden aldigi kadin, O’nun hayatýnda ve irtihalinden sonra, kendi cemâatý arasýnda çok ciddî dînî hizmete vesîle olabiliyor; uzak-yakýn bütün akrabalarýna, zâhir ve bâtýn-ý Ahmediye (sav) hususunda tercümanlýk yapýyordu Bu sayede O’nun kabilesi de, kadýn ve erkeðiyle, Kur’ân’ý, tefsîri, hadîsi ondan öðreniyor ve dinin ruhuna vâkýf olabiliyordu

ç Bu izdivaçlar vâsýtasýyla, Nebiyy-i Ekmel, âdetâ bütün Cezîret-ül Arap’la yakýnlýk te’sis etmiþ gibi, her hânenin, teklifsiz misafiri hâline gelmiþti Herkes bu karâbet vasitasiyla o mehâbet âbidesine yaklaþabiliyor ve dînî hükümleri ögrenme firsatini buluyordu Ayni zamanda bu ayri ayri aþîretlerin herbiri, bir çeþit, kendini O’na yakýn sayýyor ve bununla iftihar ediyordu Mahzum Oðullarý, Ümmü Seleme (ranha) vasýtasýyla; Emevîler, Ümmü Habîbe (ranha) vasýtasýyla; Hâþimîler, Zeynep bint-i Cahþ (ranha) vasýtasýyla kendilerini O’na yakýn kabul edip, bahtiyar sayýyorlardý

3 Buraya kadar olanlar umumî ma’nâda ve bazý yönleriyle de, diðer peygamberlere þâmil olacak þekilde idi Þimdi bir de, hususî ma’nâda ve teker teker her zevcenin serencâmesi içinde, mes’eleyi ele alalým: Evet, burada dahi göreceðiz ki; mantýk, vahiy ile müeyyed O Zât’ý hayat-ý seniyyesi karþýsýnda toprak kadar aþaðý kalýyor; tabir-i diðerle beþer düþüncesi Fetânet-i A’zam (3) önünde rükûa varýp iki büklüm oluyor

EFENDÝMÝZ’ÝN HANIMLARI:

I Ýlk zevceleri - seyyidetinâ - Hz Hatîce (ranha)’dir Kendinden onbeþ yaþ daha büyük olan bu nâdîde kadinla izdivaçlari, her evlilik için en büyük örnek mâhiyetindedir O, bütün bir hayat boyu, derin bir vefâ ve sadakatla eþlerine bagli kaldiklari gibi, zevcelerinin vefatindan sonra dahi O’nu hiçbir zaman unutmamýþ, hatta her vesîle ve fýrsatta O’ndan bahisler açmýþtýr Hz Hatîce’den sonra Peygamberimiz (sav) dört-beþ sene evlenmediler Baþlarinda birçok yetim bulunmasina ragmen, onlarin meûnetine katlanýp, bir bakýma hem annelik, hem de babalýk vazifesini yürüttüler Muhâl-farz, evvel ve âhir kadýnlara karþý küçük bir za’fý olsaydý, böyle mi hareket ederlerdi?

II Sýra

itibariyle olmasa bile ikinci zevceleri, Âiþe-i Sýddîka’dýr En yakýn arkadaþýnýn kýzý Acý-tatlý bütün bir hayatý beraber yaþayan bu büyük insana karþý, Nebî’nin en mu’tenâ ikramý Umum neseblerin sona erdiði günde, sona ermeyen karâbetiyle O’nun yanýnda bulunma þerefi ancak bu sayede olacaktýr Evet, Âiþe-i Sýddîka ile Hz Ebu Bekir, maddî-mânevî hiçbir boþluk býrakmayacak þekilde kurb-u Nebevîye mazhar olmuþlardý Ayrýca, Hz Âiþe (ranha) gibi çok zekî bir nâdire-i fýtrat, da’vâyý nübüvvete tam vâris olabilecek yaradýlýþta idi Ýzdivaçtan sonraki hayatý ve daha sonraki hizmetleriyle kat’iyyen sübut bulmuþtur ki; o muallâ varlik, ancak Nebî zevcesi olabilirdi Zira o, yerinde en büyük hadîsci, en mükemmel tefsirci ve en nâdîde fikihci olarak kendini gösteriyor, zâhir ve bâtin-i Muhammed (sav)’i emsâlsiz kavrayýþýyla, bihakkýn temsil ediyordu Bunun içindir ki; Efendimiz (sav)’e rüyasýnda, onunla izdivaç yapacaðý iþ’âr ediliyor ve henüz gözlerine baþka hayâl girmeden peygamber hânesine kadem basiyordu Yine Aiþ‏e radiya'llâhu anhâ'dan rivâyete göre Resûlullâh salla'llâhu aleyhi ve sellem Hazret-i Aiþe'ye þöyle demiþ‏tir: - Ey Aiþe sen üç gece rüyamda bana gösterildinÖyle san‎‎i‎yorum ki ben, bir ipekli kumaþ parçasi‎nda senin sûretini gördüm de (Cibrîl taraf‎ndan): Bu resmin sâhibi senin müstakbel zevcendir! denilmiþ‏ti - Þimdi ben suretinden anli‎yorum ki, o sûret sendin - Cibrîl'in o sözü üzerine ben: Eðer b‏u rü'yâm Allah tarafý‎ndan gösterilmiþ ise Allâh'ý‎n takdîri infâz buyurulurum Bu sayede o, Hz Ebu Bekir (ra) için vesîle-i þeref olacak ve kadýnlýk âlemi içinde, bütün isti’dad ve kâbiliyetlerini inkiþaf ettirerek, Efendimiz (sav)’in en baþta talebelerinden biri olma hüviyetiyle, büyük mürþide ve mübellige olmaya hazirlanacakti Iþte böylece, o da hem bir zevce, hem de bir talebe olarak saadet hânesine intisab etmiþ bulunuyordu Hazreti Ai‏þe’nin evlenirken dokuz yaþinda olmasini yadirgayanlar var O sicak diyarlarda ergenlik çagina erken erilir Bu yaþlarda evlenmek gayet tabiidir Kaldi ki, Anadolu’da bile 14 yaþinda evlenme hadisesi çoktur veya yakin zamana kadar çoktu Yaygin bir þeydi ki, türkülerde bile yerini almiþtir bu mesele 13-14 yaþinda…vs O devirde, 9-10 yaþlarinda kiz çocukalrinin evlenmesi örfen de sakincali degildi Bu meseleyi dillerine dolayanlar o zamanin ve sicak memleketlerin þartlarini ya hesap etmiyorlar, ya da meseleyi anlamak istemiyorlar, kasitli olarak çarpitiyorlar

III Yine izdivaç sirasina göre olmamakla beraber üçüncü zevceleri Ümmü Seleme (ranha)’dir Mahzum Oymaðý’ndan ve ilk müslümanlardan olan Ümmü Seleme, Mekke’de tazyik görmüþ; ilk olarak Habeþistan’a, ikinci defa da Medine’ye hicret etmiþ ve o günkü þartlara göre ilk saftakiler arasinda yer almiþti

Kendisiyle beraber bu uzun ve meþakkatli yolculuklara katlanan bir de kocasi vardi Ve, Ümmü Seleme’nin nazarýnda eþi-menendi olmayan bir insandý Bütün çile devrini beraber yaþadýðý, bu eþsiz hayat arkadaþý Ebu Seleme’yi Medine’de kaybedince çocuklarýyla baþbaþa kaldý Yurdundan, yuvasýndan uzak, bir sürü yetimle, hayat külfetini yüklenmiþ bu kadýna, ilk þefkat elini, Ebu Bekir ve Ömer (ranhüma) uzatýrlar; fakat o bu talepleri reddetti; zîrâ onun gözünde Ebu Seleme’nin yerini dolduracak insan yoktu Nihayet, izdivaç teklifiyle Allah Resûlü (sav) ona el uzattý Bu izdivaç da gayet tabiiydi, zira Ýslâm ve îman uðrunda hiçbir fedâkârlýktan dûr olmayan bu muallâ kadýn, Arabýn en soylu oymaðý içinde uzun zaman yaþadýktan sonra yapayalnýz kalmýþtý ve dilenciliðe terk edilemezdi Hele ihlâs, samimiyet ve Ýslâm için katlandýðý þeyler düþünülünce, ona muhakkak ki el uzatýlmalýydý

Ve, iþte

kâinat’ýn Fahrý, onu nikâhý altýna alýrken bu inâyet elini uzatmýþtý Evet, gençliðinden beri yaptýðý; kimsesizleri görüp gözetme ve yetimlere el uzatma iþ ve vazîfesini, o günkü þartlarýn iktizasýna göre bu þekilde yerine getiriyordu Ümmü Seleme de Hz Âiþe gibi dirâyet ve fetâneti olan bir kadýndý Bir mürþide ve mübelliðe olma istidâdýndaydý Onun için bir taraftan þefkat eli onu, himâyeye alýrken, diðer taraftan da, bilhassa kadýnlýk âleminin medyûn-u þükran olabileceði bir talebe daha ilim ve irþad medresesine kabul ediliyordu Yoksa, altmýþ yaþýna yaklaþmýþ Fahr-i Kâinat Efendimiz (sav)’in, bir sürü çocuðu olan, bir dul kadýnla evlenmesini ve evlenip bir sürü külfet altýna girmesini, baþka hiçbir þeyle îzah edemeyiz Hele þehevîlik ve kadýnlara düþkünlükle aslâ ve kat’â!

IV Bir diðer zevceleri de Remle bint-i Ebi Süfyan’dýr (Ümmü Habîbe) Peygamber (sav) ve peygamberlik karþýsýnda bir müddet küfrü temsil eden birinin kýzý Bu da ilk müslüman olanlardan ve birinci safda yerini alanlardandý Çile devrinde Habeþistan’a hicreti, orada kocasýnýn önce tenassur etmesini, sonra da vefâtýný görmüþ muzdarip bir kadýn O gün Sahâbe, sayý itibariyle az; mal yönünden fakirdi Herhangi birine bakacak, medar-ý maîþetini temin edecek durumlarý yoktu Buna göre, Ümmü Habîbe ne yapacaktý? Ya tenassur edip, hristiyanlarýn yardýmýna mazhar olacak; ya küfür yuvasý olan baba evine dönecek veya kapý kapý dolaþýp dilenecekti Bu en dindar, en soylu, aile itibariyle en zengin kadýnýn bunlardan hiçbirini yapmasý mümkün deðildi Birtek þey kalýyordu; o da Efendimiz (sav)’in müdâhalesi ve muâlecesi Ýþte, Ümmü Habîbe ile izdivaçta da bu yapýlýyordu Dini için her türlü fedakârlýða katlanmýþ bu kadýn, yurdundan yuvasýndan uzak; zenciler arasýnda; kocasýnýn irtidat ve vefâtý kendisini dilgîr ettiði günlerde; Necâþi’nin huzuruna çaðýrýlýp, Peygamberimiz (sav)’le nikâhýnýn kýyýlmasý gibi en tabiî birþey yapýlýyordu Bunu deðil kýnamak “Rahmeten li’l-âlemîn” olmanýn gerektirdiði bir hususun îfâsý sayarak alkýþlamak lâzýmdýr

Kaldý ki; bu büyük kadýnýn da, emsâli gibi kadýn-erkek müslümanlarýn irfan hayatýna getireceði çok þey vardý O da bu suretle hem bir zevce hem de bir talebe olarak, o saadethâneye intisab ediyordu Ayný zamanda bu evlilik sayesinde, Ebu Süfyan ailesi de, Hâne-i Nübüvvete teklifsiz girip çýkma imkânýný elde ediyor ve deðiþik bir bakýþ kazanarak yumuþamýþ oluyordu hem deðil sadece Ebu Süfyan ailesi, belki bütün Emevîlerde te’sir icrâ edebilecek bir hâdise olma karakterinde Hatta denebilir ki; alabildiðine sert ve baðnaz olan bu aile, Ümmü Habîbe’nin nikâhý sayesinde oldukça yumuþadý ve her türlü hayrý kabul etmeye hazýr hâle geldi

V Saâdet-hânesine girenlerden biri de Zeyneb bint-i Cahþ (ranha)’dýr Alabildiðine asîl ve o kadar da ince, iç derinliðine sâhip Hz Zeyneb, Sultân-ý Enbiyânýn yakýn akrabasý ve yanýbaþýnda büyüyen, geliþen bir kadýndý Efendimiz (sav) Zeyd (ra) için onu talep ettiði zaman, ailesi biraz çekimser kalmýþ ve bu arada Efendimiz (sav)’e verme temâyülünü göstermiþlerdi Sonunda Peygamberimiz (sav)’in ýsrarýyla Zeyd b Hârise’ye vermeye râzý olmuþlardý Zeyd, bir zamanlar hürriyetini yitirmiþ; esirler arasýna girmiþ ve sonra Kâinatýn Efendisi (sav) tarafýndan hürriyetine kavuþturulmuþ bir âzâtlý idi Peygamber Efendimiz (sav) bu izdivaçtaki ýsrârýyla, insanlar arasýndaki müsâvâtý te’sis, tahkîm ve tersîn etmek istiyor ve bu çetin iþe de, yine yakinlariyla baþliyordu Ne var ki, Zeyneb gibi çok yüce fitratli bir kadin, emre imtisâlden ibâret olan bir evliligi, uzun sürdüremeyecek gibiydi Bu evlilik, Zeyd için de bir þey getirmemiþ ve sadece bir izdirab ve hasret olmuþtu Nihayet boþama hâdisesi oldu; fakat Efendimiz (sav) Zeyd’i vazgeçirmeye ve evliliðin devam ettirilmesine çalýþýyordu Tam o esnâda, Cibrîl (as) geldi ve semâvî fermanla, Zeyneb’in Efendimiz (sav)’le izdivaç etmesi emrini getirdi Efendimiz (sav)’in ma’ruz kaldýðý imtihan oldukça aðýrdý, zira, o güne kadar, kimsenin cesaret edemediði birþey yapýlýyor ve yerleþmiþ, kök salmýþ âdetlere karþý, ilân-ý harp ediliyordu Bu çok çeþit bir mücâdeleydi Ancak Allah (cc) emrettiði için yapýlabilirdi Ve iþte Efendimiz (sav), derin bir kulluk þuûruyla, nezîh þahsiyetine karþý çok aðýr gelen bu iþi yaptý Hz Âiþe (ranha)’nin dediði gibi, muhâl-farz, Peygamberimiz (sav)’in, Vahy-i Münzel’den bir þeyi ketmetmesi câiz olsaydi Zeyneb’le izdivâcýný emreden âyetleri ketmederdi Evet, Zât-ý Risâlet Penâhi’ye o kadar aðýr gelmiþti

Ýlâhi hikmet ise, bu temiz ve yüce varlýðý, peygamber hânesine sokmak, ilim ve irfan yönüyle hazýrlamak, irþad ve tebliðle vazifeli kýlmak istiyordu Nihayet, öyle de oldu Ve daha sonraki nezîh hayatý boyunca, peygamber zevceliðinin iktizâ ettiði inceliklere riâyet etti

Ayrýca, câhiliye devrinde, evlâtlýklara evlât deniyor ve onlarýn eþleri de aynen evlâdýn eþi gibi kabul ediliyordu Câhiliyeye ait bu âdet, kaldýrýlmak murad buyurulunca, yine tatbikata Efendimiz(sav)’le baþlanildi Herhangi bir kimseye “evlâdým” demekle evlâdýnýz olamayacaðý gibi, “evlâdým” dediðinizin zevcesi de gelininiz olamaz Zeyneb’le izdivaç hususunda söylenecek daha çok þey olmakla beraber, sual-cevap mevzuunun istiâb haddini aþacagi için, þimdilik tek baþina tahlil edilecegi âna havale ediyor ve kisa kesiyorum

VI Saâdet hânesiyle þerefyâb olanlardan biri de, Cüveyriye bintü’l-Hâris’dir Gayr-i müslim olan kabîlesine karþi harb edilmiþ ve kadin erkek esârete dûçar olmuþlardi Hissiyati alt-üst olmuþ, gururu kirilmiþ bu saray mensubu kadin, huzûr-u risâlete getirildiðinde, kin ve nefretle doluydu Ýþte o zaman Fetânet-i A’zam, yaðdan kýl çekme kolaylýðý içinde mes’eleyi bir hamlede halletti Hz Cüveyriye (ranha) ile nikâh akdedince Cüveyriye, mü’minlerin anasý mevkiine yükseldi ve sahâbenin bakýþýnda bir ihtirâm âbidesi hâline geldi Hele Ashâb-ý Resûlullah’ýn “Peygamberin akrabalarý esir edilmez” deyip, ellerindeki esirleri býrakýnca, hem Cüveyriye (ranha) hem de aþîretin gönlü fethediliverdi Görülüyor ki, Peygamberimiz (sav) altmýþ yaþlarý dolaylarýnda yaptýklarý bu izdivaçta dahi pek çok mes’eleyi bir çýrpýda hâllediyor; kýzýl kýyamet hâdiselerin içinde, sulh ve sükûn meltemleri estiriyordu

VII Talihliler arasýna karýþanlardan birisi de, Safiyye bint-i Huyey (ranha)’dir Hayber emirlerinden birinin kýzý Meþhur, Hayber Vak’asý’nda, babasý, kardeþi ve kocasý öldürülmüþ, kavim kabilesi de esir edilmiþti Safiyye (ranha) büyük bir öfke ve intikâm hýrsýyla yanýp tutuþuyordu Nikâh akdedilip, mü’minlerin hürmet duyacaðý, Efendimiz (sav)’e zevce olma muallâ mevkîine yükselince, ashabýn“anam-anam” ta’zimleri ve Efendimiz (sav)’in eritici ve tüketici yüceliði karþýsýnda, Safiyye de olup biten herþeyi unuttu ve Peygamberimiz (sav)’e zevce olmakla iftihar etmeye baþladi

Ayrica, Hz Safiyye (ranha) vasitasiyla pek çok yahudinin, Efendimiz (sav)’i yakýndan görüp tanýma ve yumuþama imkâný da doðuyordu Bir þeyle her þey yapan ve bir fiilinde binler hikmet bulunan Hazreti Allah (cc), bütün izdivaçlarda olduðu gibi, bunda da pek çok hayýr ve bereket yaratmýþtý Bundan baþka, düþmanlarýnýn iç âlemine muttalî olma bakýmýndan, ümmetine bir ders vermiþ olabileceðini zikretmek de muvafýk olur zannederim Hele hele yahudilere karþý

Hazreti Safiyye (ranha) ve emsâli ayrý milletlerden olan kadýnlarýn, o milletlerin iç durumlarýna nüfûz bakýmýndan büyük ehemmiyeti vardýr; elverir ki insan onlarýn hâin olanlarýyla kendi sýrlarýný düþmanlara kaptýrmasýn VIII Bu bahtiyarlardan biri de Sevde’dir Ýlk safta yerini alanlardan; kocasýyla Habeþistan’a hicret edenlerden ve Ümmü Habibe’nin kaderine benzer þekilde, kocasinin vefatiyla ortada kalanlardan

Efendimiz (sav), bu kalbi kirigin da, yarasini sardi; onu periþan olmaktan kurtardi ve ona enîs oldu Zaten sadece Efendimiz (sav)’in nikâhý altýnda bulunmayý düþünen bu büyük kadýnýn, dünya adýna istediði baþka hiçbirþey de yoktu

Ýþte bütün evliliklerinde bu türlü hikmet ve maslahatlar bulunan Peygamber Efendimiz (sav) hiç mi hiç nefsânî duygular‎yla bu iþ‏in içine girmemiþtir Ya Râþid Halîfeler’in ilk ikisine karþi oldugu gibi, vezirleriyle bir yakinlik te’sisi ve zevcesi olacak kadýndaki istidat ve kabiliyet veya teker teker, diðerlerinde gördüðümüz gibi, baþka hikmet ve maslahatlarla evlenmiþ‏ ve büyük yük ve sýkýntýlarýn altýna girmi‏þtir

Bunlardan baþ‏ka, bu kadar kadýnýn, mesken, nafaka, elbise gibi ihtiyaçlarýný‎, en âdil ‏þekilde temin etmesi ve onlara karþý‏‎ muâmelesinde kýlý kýrk yararcas‎na, adâlet ve hakkâniyete riâyette bulunmasý‎; aralarý‎nda meydana gelmesi muhtemel huzursuzluklarý‎ peþinen önlemesi, vârid olan geçimsizlikleri yaðdan kýl çekme rahatlýðý‎ içinde hâlletmesi, Bernard Shaw’‎n ifadesiyle “En büyük problemleri kahve içme kolaylýðý içinde hâlleden” O müstesnâ Zât’ý‎n peygamberliðine delâlet eder Bir kadýn ve bir-iki çocuðun dahi, idaresinin ne kadar mü‏þküll olduðunu gören ve bilen bizler; daha evvel ba‏þka yuvalar kurmuþ‏; ba‏þka âile yapý‎larýna ‏þahid olmuþ, girdiði yuvalarda farkl‎ mîzaclar kazanmýþ ‎‏ pek çok kadýný‎, bir þiir âhengi ve ritmi içinde idare eden, o muallâ ve mübeccel Varlýk (sav) karþýsýnda iki büklüm oluyoruz

Bir husus kaldý ki o da, zevcelerin adedinin, ümmetine meþru kýlýnan adedin üstünde olma keyfiyetidir Bu bir hususî uygulamadýr Evet, bildiðimiz ve bilemediðimiz pek çok maslahat ve hikmetleri hâvi bir hususî kanundur Bir müddet bu mevzuda mutlak izin verilmiþ‏; belli bir müddet sonra ise sýnýr konmuþ‏ ve evlenmesi yasak edilmiþtir

(*) Asrýn getirdiði tereddütlerden alýnmýþtýr 1, 84/97)

(1) Magâzi ve Siyer: Peygamberimiz (sav)’in savaþlarini ve hayatini anlatan kitaplar

(2) Fetanet-i Azam: Peygamber mantigi, akli aþan akil

(3) Serriþte: Dile dolama, alaya alma

Kisaca ifade edecek olursak, Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem’in çok evliliðini; 1- Dini anlatma, 2- Yakýnlýk kurma ve böylece yine bazý kabile ve milletlerin hidayetlerine vesile olma,(Ümmü Habibe vasýtasýyla Emevilerle, Ümmü Seleme vasýtasýyla Mahzum Oymaðý ile, Hazreti Safiyye vasýtasýyla Hayber yahudileriyle, Cüveyriye vasýtasýyla Beni Müstalik ile yakýnlýk saðlanmýþtýr) 3- Dul ve sahipsiz kalan kadýnlara þefkatinin gereði sahip çýkma ve onlara bir þeref kazandýrma (Dul kalan Sevde Validemizle olan evliliði gibi) 4- Bazý dostlarýnýn kalbini kýrmama, mesela Hazreti Ömer’in kýzý Hafsa’yla evliliði bu þekilde cereyan etti 4- Hazreti Aiþe gibi kendisine eþ olabilecek kabiliyette olan kadýnlarýn kabiliyetlerini görmesi ve sýrf tebliðde kullanabilme düþüncesiyle nikahlamasý (ki, Hazreti Aiþe ve Ümmü Seleme Validelerimiz’in dine ne kadar hizmet ettikleri açýktýr) þeklinde temellendirebiliriz

Dört Evlilik Konusunda Yanl‎‎‏ýþ Anlayýþlar: Bugün Ýslam deyince bazý çevrelerde maalesef hemen akla dört evlilik geliyor Sanki Ýslam sadece evlilikten ibaret bir dinmiþ gibi Tabi öncelikle bu mesele, Ýslam’ý hazmedemeyenlerin ortaya attýðý bir þeydir Evliliðin yanýnda, el kesme, taþlama, cihad gibi konular da ileri sürülen Ýslam imajlarý oluyor Diðerlerini baþka zamana býrakarak þimdilik sadece dört evlilik meselesine temas etmek istiyoruz Bir defa

dört evlilik, ne farzdýr, ne vaciptir, ne sünnettir, ne de örf açýsýndan bugün hoþ görülen bir þeydir Hayýr bunlarýn hiçbiri deðildir Dört evlilik meselesi, mecbur kalanlar ve imkaný olanlar için sadece ve sadece bir ruhsattýr Bir insan dört evliliðe nasýl mecbur kalýr ve nasýl imkan bulur? Bir kadýnla iktifa edemez, harama düþme ihtimali vardýr Harama düþmektense bir kadýnla daha evlenir Ýkinci eþine bakacak geliri de vardýr Hiç birini mahrum etmeyecektir Asli ihtiyaç olan ev, yeme içme gibi þeyleri temin edecektir Bu imkanlara sahipse ikinci evliliðini yapabilir Yine ayný tehlike söz konusu olursa, bir evlilik daha yapar Bu konuda Cenabý Hakk dörde kadar izin vermiþtir Fakat Allah bu ruhsatý verirken, þu önemli hakikati hatýrlatýr: “Gerçi, ne kadar isteseniz de kadýnlar arasýnda adaleti saðlayamazsýnýz!” Evet ruhsat var ama, adalet nasýl saðlanacak? Bakým görüm iþlerini, kendilerine vakit ayýrmayý çok iyi ayarlamasý lazýmdýr Birini daha fazla sevme, birini az sevme meselesi insanýn elinde olan bir þey deðildir ve mesul de deðildir Ancak acaba bu fýtri olan fazla sevmelerde-sevmemelerde dengeyi koruyamazsa nasýl bir manzara ortaya çýkar Bugünün dünyasýnda bu dengeye hassasiyetle dikkat edilir mi? Ýnsafla düþünmeli Allah insanýn fýtratýný biliyor ve ona göre konuþuyor Adaleti saðlayamazsýnýz diyor Evet bu bir hakikattýr Kaldý ki bugün, bir erkeðin bir eþini memnun etmesi bile çoðu zaman zor olmaktadýr Hele hele Amerika gibi bir toplumda, erkek biraz eve geç gelse, hanýmý þüpheye düþmektedir Ýnsan çok çok mazbut olmalý, dine çok baðlý yaþamalý ki, eþler

kocasýndan þüphe etmesin Ancak, Sahabe Asrýnda yaþamýyoruz Þu zamanda zihinler, motivasyonlar çok daðýnýk, deðerler alt-üst olmuþ, her þey birbirine karýþmýþ ve anne-babadan öðrenme bir dinimiz var Bu halimizle biz örnek bir dünya kurmaya çalýþýyoruz Örnek bir dünya da örnek insanlarla kurulur Ve bizler bugün þahsî, ailevî, ictimaî ve ticarî hayatýmýzla böyle bir dünyayý kurma çabasýndayýz Eþlerin birbirlerinden gayet emin olduðu, mutlu ailelerin kurulduðu, örnek bir neslin yetiþtiði örnek bir dünyayý Burada önemli bir mesele daha var ki, bütün þartlar müsait olsa bile, bu mesele hepsine mani olmaktadýr O da þudur: Ýslam’a karþi dört evlilik noktasinda bir sürü saldiri yapilirken, hele örf ve adetlerde dört evlilige neredeyse zina gibi bakilirken ve hatta Islam toplumunda bile bu mesele yadirganirken, Islam’ý temsil etme konumunda olan insanlarýn kesinlikle bu iþe teþebbüs etmemeleri gerekir Yoksa dine karþý bir ihanet sözkonusu olur Bugün, bu ve benzeri meselelerden dolayý tenkid edilen müslümanlarýn bu iþe teþebbüsleri, o tenkid edenlere hazýr malzeme sunma manasýna gelir Bir de birinci

hanýmýnýn haberi yokken ikinci bir evlilik caiz mi þeklinde bir soru var Bu kesinlikle caiz deðildir Dinen, vicdanen, mantýken ve örfen böyle bir þeye cevaz vermek mümkün olamaz Hele Amerika gibi gayet serbest bir toplumda, böyle bir þeye mümkün nazarýyla bakmak, vahim neticeleri doðurabilir Bizler farklý insanlarýz Allah’ýn lütfuyla önemli bir hizmetin içinde

bulunuyoruz Dini adýna herhangi bir gayesi olmayan insanlardan bir farkýmýz olmalý Onlar çakýrkeyf yaþayabilir Hiç evlenmeyip baðýþlayýn flört yapabilir, metreslerle hayatýný devam ettirebilirler Ama bizler bunu yapamayýz Yapamamakla beraber, bunlarýn yakýnýndan bile geçemeyiz Herkes bize bakarak hayatýný düzene koymalý Evlilik nasýl olur, cennet köþesi bir aile nasýl kurulur, aile nasýl mutlu olur Bütün bunlarda ölçü biz olmalýyýz Çünkü, yeryüzünde þu an bu tabloyu aksettirecek örnek bir toplum görtermek mümkün deðil Belki Japonlar, aile konusunda mazbut olsalar da bizim kadar hassas olamazlar Çünkü dayandýklarý saðlam bir din yok Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gibi önlerinde bir rehber yok Sünnet gibi bir ölçüleri yok Sünnet bizim için en önemli pratik kaynaktýr O Örnek Ýnsan’a bakar, hayatýmýzý ona göre þekillendiririz Bu da en güzel ahlaký ortaya koymak demektir

Hasýlý; bizler birer müslüman olarak, dinimizi yaþamak kadar dinimize söz getirmemekle de mükellefiz Ýslam’a en ufak bir yan bakýþa sebep olmamýz, bizi ciddi mesuliyet altýnda býrakýr Önemli bir nokta da, her þey temelde imana bakar Ýman noktasýnda evliliðe nazar eden biri, onu cennet köþelerinden birini tesis etme þeklinde görür Onu yýkmanýn da ne demek olduðunu elbette idrak eder Evlendiði eþinin, kendisine ebedî eþ olacaðýnýn þuuruna erer Ona sahip çýkar,kesinlikle ihanet etmez Ona geçici zevkler için deðil, ebedi hayatýný kurtulmasi için bir vesile olarak bakar Güzel yönlerini kendine örnek alýr Mahsurlu olan yönlerini tadile çalýþýr

Ne mutlu, birbirlerinin güzel taraflarýný örnek alan, güzel olmayan taraflarýný da yumuþaklýkla ýslah eden eþlere!


ALINTI

radyobeyan