Denemeler
Pages: 1
Veda ile dokunmak hayata By: sumeyye Date: 01 Aðustos 2010, 15:12:36
Veda Ýle Dokunmak Hayata

“Hayat; çizilmiþ sýnýrlar arasýndaysa,
Özgürlük tutkusu kaçýnýlmazdýr…”

Bazýlarý vardýr; hayatlarý belli bir yaþa gelinceye kadar anne ve babalarýnýn çizdiði sýnýrlarýn arasýnda geçer Annesinin dizinin dibinde, aile sýcaklýðýnda yaþarlar uzunca bir süre… “ Ana kuzusu” denilen tipe karþýlýk gelen yüzlerdir… Çevrelerinde örülü bir duvar, belirlenen çizginin ötesine çýkmadan yaþanan bir hayat… Dýþarýda akýp giden yaþamdan bihaber, hayatýn bol ýþýklý, karmaþalý, kalabalýklarla örülü yanlarýný uzaktan, çevrelerinde örülü duvarlarýn ardýndan izlerler Hayat monotondur; böyleleri için… Her yeni gün bir önceki günün kopyalanmýþ görüntüsü gibi akar… Yenilikten, deðiþiklikten uzak, coþkudan heyecandan uzak, korku ve endiþelerden uzak, oldukça sýradan zevksiz ve renksiz, siyah ile beyaz karýþýmýndan ibaret olan bir yaþam…

Dýþarýdaki hayatýn kýþkýrtýcýlýðýný sezen kiþi bu yaþama bir noktaya kadar tahammül edebilir Dýþarýda akýp giden yaþamlarýn, sayýsýz hikayenin, birbiri ile iç içe geçen ve yoðun yaþanan duygularýn baþ döndürücülüðüne uzun süre karþý koyamaz… Acý ve tatlý yönleriyle, iyi ve kötü anlarýyla dokunarak, hissedilerek yaþanan hayat daima kýþkýrtýcýdýr Her þeye raðmen içinde olup yaþamaya deðer olandýr Monotonluktan iyice sýkýlan, dört bir yanýnda uzayan duvarlardan önünü dahi görememeye baþlayan kiþi çevresini saran bu duvarlarý yýkýp bilmediði fakat dokunarak bilmek istediði hayata karýþma arzusu ile yanýp tutuþur

Bach’in martýsý gibi… Alýþýk olduðu dairenin dýþýndaki hayatlara merak salar Yara alma ihtimaline karþýn karýþmak ister hayata, dokunmak ister bildiðinin dýþýndaki baþka yaþamlara… Dýþýnda kaldýðý ve yalnýz dýþarýdan seyretmekle yetindiði hayatýn içine olmak ister Duyarak deðil dokunarak öðrenmek… Anlamak ve dahasý derinden hissediþlerle uyarýlmak ister

An akýp gider, an’lar an içinde yiter, zaman geçer ve nihayet an dört gözle beklenen an’a kavuþur Yuvadan uçma vaktidir Baba ocaðýnýn kuþatan sýcaðýndan, anne kucaðýnýn sarýp sarmalayan koruyuculuðundan ayrýlma zamaný gelmiþtir Biraz üzülse, hüzün dolsa göz pýnarlarýna baþýný yaslayabildiði anne göðsünden; azýcýk zora düþse, yardým gerekse hemen ardýnda boy veren baba sýðýnaðýndan engin denizlere yelken açma vakti gelmiþtir

Hayata karýþma arzusuna candan öte bilinenlerden ayrýlma acýsý katýlýr Bu karmaþa acýtýr, bu karmaþa yorar, içten içe yer bitirir Zira bir yanda güvenlikli ada vardýr, bilindik mekanlar, umut saçan yüzler, tanýdýk kokular vardýr; diðer yanda derin bir bilinmezlik, ürkütücü bir karanlýk, önü muammadan ibaret olan bir gelecek…

Dýþarýnýn kýþkýrtýcýlýðýna yenik düþüp hayata karýþma kararý ile yola hazýrlanan kiþinin iç dünyasýnda kopan sessiz çýðlýklarý kaleme alan yazar Nihat Daðlý’nýn sorularý denk düþer, öylesi anlarýn hissediþlerine…

Gitmek, yani; “Bir mekaný soyunmak,çýplak kalmak nasýl bir þeydir? Giyileceði düþünülen yeni mekanýn belirsizliði adamýn içini oymaz mý? Giden, umduðunu bulabilecek mi acaba? Varacaðý istasyon da üzerine gelecekler arasýnda tarihinden izler taþýyan bir þeyler görmediðinde, o yabancýlýkta ne yapacak? Vardýðý mekaný giyindiðinde, giydiði þey üzerine oturacak mý? Sarkmayacak mý bir tarafýndan?” Ýnsanýn içini kemiren sorular ve kiþinin bu sorulara kendisince verdiði cevaplar ne kadar tatmin edicidir, bilinmeden; ortalýða býrakýlan sözcükler ve giyinilen tedirginlik… Zordur gitmek; uzun bir yaþanmýþlýðý soyunup bir çýrpýda, üzere geçirilen belirsizlikle yollara dökülmek Dört bir yanýný saran duvardan tuðlalarý düþürüp açýlan boþluktan dýþarýya süzülmek…

Gitmek yani bir anlamda firar etmek yazarýn dediði gibi: “ Giden bir anlamda ‘ þimdi’ den ‘ gelecek’ e firar etmiþtir Firariyi kuþatan iki þey olur Firar ettiði yer yani firarinin tarihi onun peþinden gelir, her daim onu taciz eder Giden tarihinin bu taciziyle uðraþýrken gideceði yerin belirsizliði ile de dövülür Ruhu arada kalýr, a’rafta… Giden dünyaya açýlmýþtýr, dýþarýdaki belirsizliðe kapalý içinin kilitlerini çözmüþtür Bütünüyle bir belirsizlik olan dünya ormanýnda karþýsýna neyin çýkacaðý bilinmez Meraký dirilir, her bir þeye dokunur, her bir þey gelip tarihinin üzerine oturur” (ND)

Ardýndan yaþlý gözlerle sallanan eller yakasýna yapýþýp geriye çeker insaný Yüzü ileriye dönük olsa da adýmlar geri geri gitmeye baþlar Zordur ayrýlmak sevilenlerden ve zordur önde uzayan belirsizliðe yelken açmak Güvenli kýyýlardan kopup dalgalarýn haþinliðine sürüklenmek ve karanlýk sularýn ürkütücülüðüne yüzmek… Sýrtýný dayadýðý daðdan ayrýlýp bilinmeyene kanat çýrpmak… Güvenden soyunup güvensizliði giyinmek zordur… Geride kalanlardan kopmanýn hüznü gözlere hücum eder Saðanak yaðar gönüllere ve damlalar elbiseleri sýrýlsýklam edene deðin akar Yüreðini býrakýr giden, hasretini doldurup bavula… Sevdiklerini býrakýr giden, özlemi vurup sýrtýna…

Tarihidir geride býraktýðý, uzunca bir yaþanmýþlýðý Çocukluðu, iyi ve kötü anlarý… Masumiyeti ve hýrçýnlýklarý… Neþeli kahkahalarý, ufak ayrýntýlara takýlý kalan acýlarý… Sayfalarca dolusu anýlarý ve bölük pörçük hatýralarý asýlýr yakasýndan… Önünde aldýðý karar ardýnda vazgeçmenin acýsýyla kavrulduklarý… Yollar uzar da uzar önünde… Yeniliklere aþina olmayan gözler uðradýðý sel taþkýnlarýndan geçtiði yollarý fark edemez bir süre… Ettiði zaman ise bilindik mekanlar, alýþýlmýþ yüzler artýk çok gerilerde kalmýþtýr

Bilmedikleri ile tanýþmak heyecan vericidir önce… Her yeni yüz, yeni bir hikayeyi sunar cömertçe… Dinledikçe çoðaldýðýný hisseder insan, dokundukça hayata, yenilendiðini ve çok þeyi öðrendiðini… Öðrendikleri artýlar katar kendini bulma çabasýna…

Yara almaz mý hiç? Hayata açýk duran uçlar yara alýr elbet! Dokundukça acýtan an’larý yaþar bazen… Caný yanar, içi kanar… Caný yandýðýnda hemen ardýnda biten baba koruyuculuðunu arar, bulamaz Sarýlýp aðlamak istediði anne kucaðýný özler, kavuþamaz Açýlan yaralarý tek baþýna sarmaya çabalar Acýlarýný yardým almaksýzýn tedaviye kalkýþýr Dalgalarýn sert vuruþlarý ile sendeleyen gemiyi batmadan kýyýya ulaþtýrmak için gece gündüz demeksizin çýrpýnýr Bu yorar lakin güç de katar Sarýlan her yaranýn ardýndan insan daha güçlü olmayý öðrenir Güvenilenin ardýna sýðýnýp, kendi kuytularýna saklanýp, zayýf ve cansýz hayattan öne çýkmýþ, düþtüðü yerden tek baþýna doðrulmayý öðrenmeye baþlamýþtýr Her yýkým daha güçlü doðrulmayý getirir, her acý yüreði katmer katmer örten gücü arttýrýr

Anlama(k)tan soyunmuþ yüzlerin orta yerinde hayata dokundukça caný yanan insan huzuru arar Huzur; yani dinginlik hali… Öyle her sorundan arýnmýþlýk, hayatýn toz pembe olmuþ hali deðil… Ýçte, ta derinde oluþan güven ve rahatlýk hali… Tüm dünya üzerine gelse de aradýðýný bulmuþ, hakiki aþka kavuþmuþ insanlar gibi hiçbir þeyi umursamadan kendini güvenilene teslim etme hali… Bu olduðu zamanda hayata dokundukça açýlan yaralar en emin, en güvenilir olanýn yardýmý ile tükenmiþlikten arýnarak kapanýr

Sýnýrlarýný aþýp, duvarlarýný yýkýp hayata karýþmanýn bedeli olarak alýnan yaralar kiþiyi her geçen gün daha güçlü kýlar Vedalarýn sýzýlarýný göðüsleyip hayata dokunmak bazen yaralasa da, kiþiliðe eksilerin yanýnda çok fazla artý deðerlerde katar Kiþinin kendini tanýma, “ben” ini kurma noktasýnda gereksinim duyduklarýnýn hepsi hayata uzayan dokunuþlarda saklýdýr…



Hilal Acar


radyobeyan