> Forum > ๑۩۞۩๑ Kitap Dünyası - İlim Dünyası Kütüphanesi ๑۩۞۩๑ > Edebiyat Eserleri > Makale Dünyası > Denemeler > Veda ile dokunmak hayata
Sayfa: [1]   Aşağı git
  Yazdır  
Gönderen Konu: Veda ile dokunmak hayata  (Okunma Sayısı 1360 defa)
01 Ağustos 2010, 15:12:36
Sümeyye

Çevrimdışı Çevrimdışı

Mesaj Sayısı: 29.261



Site
« : 01 Ağustos 2010, 15:12:36 »



Veda İle Dokunmak Hayata

“Hayat; çizilmiş sınırlar arasındaysa,
Özgürlük tutkusu kaçınılmazdır…”

Bazıları vardır; hayatları belli bir yaşa gelinceye kadar anne ve babalarının çizdiği sınırların arasında geçer Annesinin dizinin dibinde, aile sıcaklığında yaşarlar uzunca bir süre… “ Ana kuzusu” denilen tipe karşılık gelen yüzlerdir… Çevrelerinde örülü bir duvar, belirlenen çizginin ötesine çıkmadan yaşanan bir hayat… Dışarıda akıp giden yaşamdan bihaber, hayatın bol ışıklı, karmaşalı, kalabalıklarla örülü yanlarını uzaktan, çevrelerinde örülü duvarların ardından izlerler Hayat monotondur; böyleleri için… Her yeni gün bir önceki günün kopyalanmış görüntüsü gibi akar… Yenilikten, değişiklikten uzak, coşkudan heyecandan uzak, korku ve endişelerden uzak, oldukça sıradan zevksiz ve renksiz, siyah ile beyaz karışımından ibaret olan bir yaşam…

Dışarıdaki hayatın kışkırtıcılığını sezen kişi bu yaşama bir noktaya kadar tahammül edebilir Dışarıda akıp giden yaşamların, sayısız hikayenin, birbiri ile iç içe geçen ve yoğun yaşanan duyguların baş döndürücülüğüne uzun süre karşı koyamaz… Acı ve tatlı yönleriyle, iyi ve kötü anlarıyla dokunarak, hissedilerek yaşanan hayat daima kışkırtıcıdır Her şeye rağmen içinde olup yaşamaya değer olandır Monotonluktan iyice sıkılan, dört bir yanında uzayan duvarlardan önünü dahi görememeye başlayan kişi çevresini saran bu duvarları yıkıp bilmediği fakat dokunarak bilmek istediği hayata karışma arzusu ile yanıp tutuşur

Bach’in martısı gibi… Alışık olduğu dairenin dışındaki hayatlara merak salar Yara alma ihtimaline karşın karışmak ister hayata, dokunmak ister bildiğinin dışındaki başka yaşamlara… Dışında kaldığı ve yalnız dışarıdan seyretmekle yetindiği hayatın içine olmak ister Duyarak değil dokunarak öğrenmek… Anlamak ve dahası derinden hissedişlerle uyarılmak ister

An akıp gider, an’lar an içinde yiter, zaman geçer ve nihayet an dört gözle beklenen an’a kavuşur Yuvadan uçma vaktidir Baba ocağının kuşatan sıcağından, anne kucağının sarıp sarmalayan koruyuculuğundan ayrılma zamanı gelmiştir Biraz üzülse, hüzün dolsa göz pınarlarına başını yaslayabildiği anne göğsünden; azıcık zora düşse, yardım gerekse hemen ardında boy veren baba sığınağından engin denizlere yelken açma vakti gelmiştir

Hayata karışma arzusuna candan öte bilinenlerden ayrılma acısı katılır Bu karmaşa acıtır, bu karmaşa yorar, içten içe yer bitirir Zira bir yanda güvenlikli ada vardır, bilindik mekanlar, umut saçan yüzler, tanıdık kokular vardır; diğer yanda derin bir bilinmezlik, ürkütücü bir karanlık, önü muammadan ibaret olan bir gelecek…

Dışarının kışkırtıcılığına yenik düşüp hayata karışma kararı ile yola hazırlanan kişinin iç dünyasında kopan sessiz çığlıkları kaleme alan yazar Nihat Dağlı’nın soruları denk düşer, öylesi anların hissedişlerine…

Gitmek, yani; “Bir mekanı soyunmak,çıplak kalmak nasıl bir şeydir? Giyileceği düşünülen yeni mekanın belirsizliği adamın içini oymaz mı? Giden, umduğunu bulabilecek mi acaba? Varacağı istasyon da üzerine gelecekler arasında tarihinden izler taşıyan bir şeyler görmediğinde, o yabancılıkta ne yapacak? Vardığı mekanı giyindiğinde, giydiği şey üzerine oturacak mı? Sarkmayacak mı bir tarafından?” İnsanın içini kemiren sorular ve kişinin bu sorulara kendisince verdiği cevaplar ne kadar tatmin edicidir, bilinmeden; ortalığa bırakılan sözcükler ve giyinilen tedirginlik… Zordur gitmek; uzun bir yaşanmışlığı soyunup bir çırpıda, üzere geçirilen belirsizlikle yollara dökülmek Dört bir yanını saran duvardan tuğlaları düşürüp açılan boşluktan dışarıya süzülmek…

Gitmek yani bir anlamda firar etmek yazarın dediği gibi: “ Giden bir anlamda ‘ şimdi’ den ‘ gelecek’ e firar etmiştir Firariyi kuşatan iki şey olur Firar ettiği yer yani firarinin tarihi onun peşinden gelir, her daim onu taciz eder Giden tarihinin bu taciziyle uğraşırken gideceği yerin belirsizliği ile de dövülür Ruhu arada kalır, a’rafta… Giden dünyaya açılmıştır, dışarıdaki belirsizliğe kapalı içinin kilitlerini çözmüştür Bütünüyle bir belirsizlik olan dünya ormanında karşısına neyin çıkacağı bilinmez Merakı dirilir, her bir şeye dokunur, her bir şey gelip tarihinin üzerine oturur” (ND)

Ardından yaşlı gözlerle sallanan eller yakasına yapışıp geriye çeker insanı Yüzü ileriye dönük olsa da adımlar geri geri gitmeye başlar Zordur ayrılmak sevilenlerden ve zordur önde uzayan belirsizliğe yelken açmak Güvenli kıyılardan kopup dalgaların haşinliğine sürüklenmek ve karanlık suların ürkütücülüğüne yüzmek… Sırtını dayadığı dağdan ayrılıp bilinmeyene kanat çırpmak… Güvenden soyunup güvensizliği giyinmek zordur… Geride kalanlardan kopmanın hüznü gözlere hücum eder Sağanak yağar gönüllere ve damlalar elbiseleri sırılsıklam edene değin akar Yüreğini bırakır giden, hasretini doldurup bavula… Sevdiklerini bırakır giden, özlemi vurup sırtına…

Tarihidir geride bıraktığı, uzunca bir yaşanmışlığı Çocukluğu, iyi ve kötü anları… Masumiyeti ve hırçınlıkları… Neşeli kahkahaları, ufak ayrıntılara takılı kalan acıları… Sayfalarca dolusu anıları ve bölük pörçük hatıraları asılır yakasından… Önünde aldığı karar ardında vazgeçmenin acısıyla kavruldukları… Yollar uzar da uzar önünde… Yeniliklere aşina olmayan gözler uğradığı sel taşkınlarından geçtiği yolları fark edemez bir süre… Ettiği zaman ise bilindik mekanlar, alışılmış yüzler artık çok gerilerde kalmıştır

Bilmedikleri ile tanışmak heyecan vericidir önce… Her yeni yüz, yeni bir hikayeyi sunar cömertçe… Dinledikçe çoğaldığını hisseder insan, dokundukça hayata, yenilendiğini ve çok şeyi öğrendiğini… Öğrendikleri artılar katar kendini bulma çabasına…

Yara almaz mı hiç? Hayata açık duran uçlar yara alır elbet! Dokundukça acıtan an’ları yaşar bazen… Canı yanar, içi kanar… Canı yandığında hemen ardında biten baba koruyuculuğunu arar, bulamaz Sarılıp ağlamak istediği anne kucağını özler, kavuşamaz Açılan yaraları tek başına sarmaya çabalar Acılarını yardım almaksızın tedaviye kalkışır Dalgaların sert vuruşları ile sendeleyen gemiyi batmadan kıyıya ulaştırmak için gece gündüz demeksizin çırpınır Bu yorar lakin güç de katar Sarılan her yaranın ardından insan daha güçlü olmayı öğrenir Güvenilenin ardına sığınıp, kendi kuytularına saklanıp, zayıf ve cansız hayattan öne çıkmış, düştüğü yerden tek başına doğrulmayı öğrenmeye başlamıştır Her yıkım daha güçlü doğrulmayı getirir, her acı yüreği katmer katmer örten gücü arttırır

Anlama(k)tan soyunmuş yüzlerin orta yerinde hayata dokundukça canı yanan insan huzuru arar Huzur; yani dinginlik hali… Öyle her sorundan arınmışlık, hayatın toz pembe olmuş hali değil… İçte, ta derinde oluşan güven ve rahatlık hali… Tüm dünya üzerine gelse de aradığını bulmuş, hakiki aşka kavuşmuş insanlar gibi hiçbir şeyi umursamadan kendini güvenilene teslim etme hali… Bu olduğu zamanda hayata dokundukça açılan yaralar en emin, en güvenilir olanın yardımı ile tükenmişlikten arınarak kapanır

Sınırlarını aşıp, duvarlarını yıkıp hayata karışmanın bedeli olarak alınan yaralar kişiyi her geçen gün daha güçlü kılar Vedaların sızılarını göğüsleyip hayata dokunmak bazen yaralasa da, kişiliğe eksilerin yanında çok fazla artı değerlerde katar Kişinin kendini tanıma, “ben” ini kurma noktasında gereksinim duyduklarının hepsi hayata uzayan dokunuşlarda saklıdır…



Hilal Acar

[Bu mesajın devamını görebilmek için kayıt olun ya da giriş yapın
Bu Sayfayi Paylas
Facebook'a Ekle
Kayıtlı

Müslüman
Anahtar Kelime
*****
Offline Pasif

Mesajlar: 132.042


View Profile
Re: Veda ile dokunmak hayata
« Posted on: 25 Nisan 2024, 11:08:47 »

 
      uyari
Allah-ın (c.c) Selamı Rahmeti ve Ruhu Revani Nuru Muhammed (a.s.v) Efendimizin şefaati Siz Din Kardeşlerimizin Üzerine Olsun.İlimdünyamıza hoşgeldiniz. Ben din kardeşiniz olarak ilim & bilim sitemizden sınırsız bir şekilde yararlanebilmeniz için sitemize üye olmanızı ve bu 3 günlük dünyada ilimdaş kardeşlerinize sitemize üye olarak destek olmanızı tavsiye ederim. Neden sizde bu ilim feyzinden nasibinizi almayasınız ki ? Haydi din kardeşim sende üye ol !.

giris  kayit
Anahtar Kelimeler: Veda ile dokunmak hayata rüya tabiri,Veda ile dokunmak hayata mekke canlı, Veda ile dokunmak hayata kabe canlı yayın, Veda ile dokunmak hayata Üç boyutlu kuran oku Veda ile dokunmak hayata kuran ı kerim, Veda ile dokunmak hayata peygamber kıssaları,Veda ile dokunmak hayata ilitam ders soruları, Veda ile dokunmak hayataönlisans arapça,
Logged
Sayfa: [1]   Yukarı git
  Yazdır  
 
Gitmek istediğiniz yer:  

TinyPortal v1.0 beta 4 © Bloc
|harita|Site Map|Sitemap|Arşiv|Wap|Wap2|Wap Forum|urllist.txt|XML|urllist.php|Rss|GoogleTagged|
|Sitemap1|Sitema2|Sitemap3|Sitema4|Sitema5|urllist|
Powered by SMF 1.1.21 | SMF © 2006-2009, Simple Machines
islami Theme By Tema Alıntı değildir Renkli Theme tabanı kullanılmıştır burak kardeşime teşekkürler... &
Enes