Makale Dünyasý
Pages: 1
Kendini bil sonra da unut By: sumeyye Date: 30 Temmuz 2010, 11:40:14
Kendini Bil, Sonra da Unut


Ýnsanýn kendini bilmesi Rabbisini bilme adýna vazifelerinden biridir Ýnsanýn kendini bilmesi demek insanýn kendisinde bulunan havâss-ý zâhire ve bâtýnasýna kýyas ile Hakikî varlýðý duymasý, varýn ne olduðunu anlamasý adýna kendi varlýðýný hissetmesi demektir Hazreti Üstad da Ene Risalesinde buna temas etmektedir Bir kimse Zât-ý ulûhiyete ait iradeyi, görmeyi, duymayý, konuþmayý, ihsaslarý, mukaddes þevki, zevki, sevmeyi duymak istiyorsa bunlarý evvela kendinde duymasý þarttýr Böyle bir ameliyeye insanýn kendisi için bir kristal oluþturmasý denebilir

Ayrýca insan bütün bu duygularýnýn belli bir sýnýrýnýn olduðunu da farketmelidir Mesela görme adýna insan binde kaç görüyor, seslerin kaçta kaçýný duyuyor Ýþte bu þekilde bizdeki bu duygularýn sýnýrlýlýðýyla Cenâb-ý Hakk'a ait þeylerin sýnýrsýzlýðýný görürüz Her þeydeki tenasüp de bize O'nu anlatmaktadýr Bizim baþka þeylerle münasebetimiz, baþka þeylerin bizimle münasebeti, baþka þeylerle omuz omuza vererek bir nakþ-ý küllînin parçasý haline gelmemiz bu münasebetin bir tezahürüdür Belli ki bunlar küllî bir kuvvetin eseridir Ýnsan kendisindeki bu sýnýrlý duyularýn noksaniyetiyle bir tamamiyetin olmasýný; mükemmel olmamasýyla bir mükemmeliyetin olmasýný idrak eder Muhat olanla muhîti görür Sonra O nâmütenahîyi görünce kendi adýna bir kristal oluþturabilir Sonra o kristali taþa vurup kýrarak benlikten tecerrüd eder ve Cenâb-ý Hakk'ý bulabilir

Ýnsan mahiyeti Allah'a nisbeten izafîdir Ýnsanlar mahiyetleri itibariyle de, sýnýrlarý itibariyle de izafîdirler Ýnsanlarýn kendilerine ait bazý þeyleri duymalarýna hakikî duyma denmez Herkeste duyan, milyarlarca çeþit varlýkta duyan, her bir canlýya duymayý veren, bütün duymalarý deðerlendiren, içten geçen þeyleri bilen Hak Sübhanehu Teâlâ'dýr Þimdi insan kendi duymasýný böyle bir duyuþun yanýnda bir yere koyup kýyas edince kendi duymasýna zerre bile diyemez Zerre bile dese haddi aþmýþ, hadden efzûn bir laf etmiþ ve saygýsýzlýk yapmýþ olur

Bu zaviyeden bakýnca Cenâb-ý Hakk'ý gösterme adýna insanýn kendini unutmamasý demek benliðini bir ibre gibi kullanarak O'nu bulmasý, duymasý, hissetmesi, görmesi ve O'nunla yetinmesi demektir O'nu bulunca insan her þeyi bulmuþ, O'nu kaybedince de her þeyi kaybetmiþ olur Ýnsanýn benliði týpký bir kýblenüma gibi Allah'ý bulmak için bir ibre görmektedir diyebiliriz Kýblenüma malum olduðu üzere kýbleyi gösteren pusula demektir Ýnsan onu önüne koyar ve kýbleyi bulur Kýbleyi bulduktan sonra da kýblenümayý kaldýrýr bir kenara koyar Allahuekber deyip tekbir alýr namaza durur

Ýþte insanýn mahiyetini unutmamasý, meseleyi kendine baðlamasý, kendini çok iyi okumasý, bir kýblenüma mahiyetindeki benliðiyle gerçekten kýbleyi bulmasý, sonra kulluk namazýna durmasý, durduktan sonra elinin tersiyle benliðini itmesi ve benim artýk kýblenümaya ihtiyacým yok diyebilmesi meselenin özeti olarak söylenebilir Bu yönüyle insan benliðinin alýnacak yerleri olduðu gibi atýlacak yerleri de vardýr Burada muvazeneyi koruma esastýr

Ey Nefis Çýk Aradan

Bir diðer veche insanýn kendi kendini tamamen unutmasý, kendini aradan çýkarmasý meselesidir Ýnsan meseleleri kendine baðlý götürürse O'nu tam duyamaz; haylûlet yani araya bir þeylerin girmesi söz konusu olur Ýnsan her meseleyi kendine baðlý götürürse, kendi arzularý ve isteklerini öne çýkarýrsa, kýrýlmasý gerekli olan o kristali vaktinde kýrmazsa, her þeyi kendi duyma ve kendi görmesine, konuþmasýna, ihsaslarýna ve ihtisaslarýna baðlarsa, Zat-ý Ûlûhiyetle kendi arasýna bir perde koymuþ olur Kur'an-ý Kerim buna “yehûlu beyne-l mer'i ve kalbihi” diyor Yani “Allah kulu ile kalbi arasýnda haylûlet meydana getirir” Cenâb-ý Hak bizleri muhafaza buyursun

Haylûlet vâkî oluncada insan kendini görür, duyar, hisseder fakat Allah'ý duyamaz Hatta kendini çok iyi okuyabilir; Batý ilimleriyle, pozitivist, rastyonalist veya naturalist mülahazayla varlýðý hallac etmiþ olabilir, fakat varlýðýn verasýný görememiþtir Varlýk onunla ulaþýlabilecek þeye vesile olamamýþtýr Aksine varlýk ulaþýlmasý gerekli olan hedefle insan arasýnda bir haylûlet meydana getirmiþtir Bundan dolayý husûf yaþanmaktadýr Kimyanýn, fiziðin, biyolojinin bütün esrarýný keþfetseler, sonuçta bütün bunlarýn neye baktýðýný keþfedemiyorlarsa bunlarýn hepsi bir haylûletin mahkumudurlar ve görülmesi gerekli olaný göremiyorlar demektir Bu açýdan insanýn bir yerde kendisinin devreden çýkmasý esastýr Ýnsan kendi arzularýyla varsa, orada Zatý uluhiyetin istekleri yoktur Ýnsan kendi öfkesiyle varsa, Allah için öfke o insanda olmazÝnsanýn nefsine muhabbeti varsa, Allah için sevme olmaz Dolayýsýyla O'nunla münasebete geçerken insanýn devreden çýkmasý ve sadece O'nun kalmasý esastýr

Bunlarý gerçekleþtirmede iradî olma esastýr Cenâb-ý Hakk'ýn fevkaladeden bir mevhibesi olmasý istisna teþkil eder Evliyaullahtan birisinin dediði gibi “Ben bir ân-ý seyyâle ondan gaflet ederek kendimle kalsam ölürüm” Bu özel bir mevhibe, hususi bir donanýmdýr Cenâb-ý Hakk'da ihsanda lütufta bulunuyordur Ama genelde insanlar için böyle bir þeyin tahakkuk etmesi iradiliðe baðlýdýr Ýnsanlar iradeleriyle sürekli, ýsrarla gelip gidip hep ayný þeye dokunurlarsa, hep ayný þey etrafýnda dönüp dururlarsa zamanla belli ölçüde O'nu istenilen þekilde duyma inkiþaf eder Ýnkýtasýz inkiþaf etmesi meselesinde Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) bir ölçü veriyor; “Ben de bir insaným sizin gibi öfkelenebilirim” buyuruyor Burada þahsý adýna olmasa bile beþeriyete ait bir inkýtadan haber veriyor Temadînin olamayacaðýndan haber veriyor Demek ki insan bu inkýtalarýn yaþandýðý anda kendisini sürçüp düþmüþ gibi kabul edecek hemen toparlanacak yeniden ebedî mihrabýna yönelecek bir kere daha pusulayý önüne koyacak ve bir kere daha O'na teveccüh edecek Ýnsan kendisini nefyetmeyince O'na ulaþamaz O'na ulaþmak için insanýn arzularýyla, istekleriyle, þehevanî hisleriyle, kaprisleriyle, kiniyle, nefretiyle ve gayzýyla aradan çýkmasý gerekmektedir

Günümüzde bu türlü meseleleri okuyup dinleyince çok felsefe alaþýmlý olmuþ diyorlar Oysa ki meselenin aslý öyle deðildir Yukarýdaki ifadeler felsefe deðil bilakis marifet-i ilahiye adýna bir rehberin çizdiði yol haritalarýndan biridir O'na ulaþmak isteyen marifet yolcularýna bir marifet ehlinden bir irfan buketini idrak edebildiðim kadarýyla sizlere de nakletmek istedim Güzellik adýna ne varsa O'na, noksan ve kusur hesabýna ne varsa onlar da benim kâsýr fehmime aittir

 

ALINTI

radyobeyan