Manevi yolculugun baslangici ve sonu By: sumeyye Date: 22 Temmuz 2010, 13:47:22
ManevÝ YolculuÐun BaÞlangici Ve Sonu
Yüce Allah’a yolculuk devamlýdýr Bunun bir bitiþ noktasý yoktur Çünkü Yüce Allah’ý tanýmanýn, sevmenin, kudret ve rahmet tecellilerini seyretmenin bir sonu yoktur Hz Peygamber sav Efendimiz’e bile Kur’an’da “Rabbim ilmimi artýr” (Taha, 114) duasý öðretilmiþtir Ayette artmasý istenen ilim, Yüce Allah’ý tanýma ilmidir Buna marifetullah ve “yakîn ilmi” denir Peygamberler bile devamlý manen yükselme, ilerleme ve Yüce Allah’a yaklaþma halindedirler
Ýnsan için Yüce Allah’a yolculuk, ruhlar alemindeki elest bezminde ilâhi sözleþme ile baþlamýþtýr Dünyada devam etmektedir Ahirette de ebediyyen devam edecektir
Manevi yolculuk birkaç safhada gerçekleþir Birinci safha her türlü günah ve gafletten uzaklaþmaktýr Bu safha samimi bir tevbe ile tevbe etmek ve kalbi gafletten uyandýrmaktýr Yani kalbi ve bedeniyle Allah’a dönmektir Bu olmadan ilerleme baþlamaz, hedefe varýlmaz Samimi bir tevbe bir anda gerçekleþmeyebilir Onu elde edene kadar çalýþmalý ve sabretmelidir
Ýkinci safha, kalbi dünya hýrsýndan, aþýrý mal, mülk, makam ve itibar sevgisinden arýndýrmaktýr Böylece hiçbir þey Yüce Allah’ýn zikrine engel olmaz, ilâhi sevgiyi zedelemez, kalbi endiþe ve korku ile meþgul etmez Buna zühd denir Zühd, elindeki mala deðil, Yüce Mevlâ’ya güvenmektir Zühd, dünyadan elini deðil, gönlünü çekmektir
Üçüncü safha, nefsin kötü sýfatlarýndan ve kalpte yerleþen manevi hastalýklardan kurtulmaktýr Buna “tezkiye” yani manevi temizlik denir Bu, kalbin gaflet, gösteriþ, benlik, kin, kibir, haset gibi gizli hastalýklarýndan kurtulmasýdýr Bu temizliði, güzel ahlâkla süslenme takip eder Manevi terbiyede önce temizlik, peþinden güzellik gelir Bunu baþaran kul, takva dairesine girmiþ ve Yüce Allah’ýn özel dostluðuna adým atmýþ olur
Dördüncü safha, kalbin müþahede haline ulaþmasýdýr Hadislerde anlatýlan “ihsan makamý” budur Ariflere göre ihsan makamý, her þeyde Yüce Allah’ýn tecellilerini seyretmektir Kalp gözüyle mülk aleminden ötelere, melekût alemine bakabilmektir Her yerde, her þeyde, her iþte, her harekette Yüce Allah’ýn tecelli ve sanatýný görebilecek bir kalbe sahip olmaktýr Bu, “her nereye yönelseniz, Allah’ýn zatý oradadýr” ayetinin sýrrýný çözmektir
YOL BÝR, YOLCULAR FARKLI
Manevi yolculuk, herkesin meþrebine göre farklý olur Bunda kula verilen fýtrat, kabiliyet ve yaradýlýþýn etkisi büyüktür Bazý hak yolcularýnda ilâhi aþk, cezbe ve coþku hakim olur Onlar, az amelle yetinir Sadece farzlarý yerine getirir, haramlardan çekinir Ondan sonra kalp safasý ve gönül hoþluðu ile meþgul olur Buna “aþk tariki” denir Bu kimselerin içinden veli çýkar, fakat insanlarý irþad eden kâmil-mükemmil mürþid çýkmaz
Bazý hak yolcularý mücahede yolunu tutar Amele yönelir Devamlý zikir, fikir ve ibadetle meþgul olur Fakat ilâhi aþk ve cezbeden pek nasipleri yoktur Buna “mücahede tariki” denir Bunlar içinden de veli çýkar, fakat ilâhi aþk ve cezbe yönleri eksik olduðu için kâmil mürþid çýkmaz
Bazý hak yolcularý da, Yüce Allah tarafýndan özel olarak seçilmiþtir Onlar mahbub, yani sevgililer sýnýfýna girer Onlarýn gidiþatýna “mahbublar tariki” veya “ahyar tariki” denirOnlar manevi seyirlerine aþk içinde baþlar, cezbe içinde adým atar, ibadet, amel ve mücahede ile devam ederler Her meþrebin halinden nasipleri vardýr Cezbeleri gizlidir, ilâhi aþklarý saklýdýr Amel ve ibadet halleri süreklidir Onlar Hz Peygamber sav’in gerçek vârisidirler Çünkü Hz Rasululah sav Efendimiz son derece güzel ahlâký yanýnda, amel ve kullukta da zirvede idi Ayný zamanda yüksek bir aþk ve cezbe sahibiydi Gerçek alimler Efendimiz’deki bu güzelliklerden büyük ölçüde pay sahibi olmuþlardýr Onun için kâmil mürþidler bu gruptan çýkar Onlar ilâhi huzurda kabul gördükten sonra insanlara bu yolu öðretmek için halkýn içine gönderilmiþ ve irþadla görevlendirilmiþ salihlerdir(Sühreverdi, Avarif)
ALLAH’A YOLCULUÐUN TEMEL PRENSÝPLERÝ
Allah dostlarý der ki: Yüce Allah’a yolculuk ancak ihlâsla olur Ýhlâs, her iþ ve ibadeti sadece Allah rýzasý için yapmaktýr Böyle yapmayan kimse, ne kadar amel ve ibadet yapsa Allah’a kavuþamaz Dünya için kýlýnan bir namaz kulu Allah’tan uzaklaþtýrýr, azaba yaklaþtýrýr
Yüce Allah’a yolculuk, boþ temenniler ve tembellik ile gerçekleþmez Bu yol, sevgi ile amel ve ibadet ister Ýbadetlerin baþýnda farz olan ameller gelir Onu nafile ve fazilet olan ameller takip eder Tembel, gevþek ve ciddi olmayan kimseden Allah dostu olmaz
Yüce Allah’a yolculuk, haya, tevazu, sevgi ve cömertlik ister Edebe dikkat etmeyenden hayýr gelmez Kibirli bir kalp Cenab-ý Hakk’ý müþahede edemez Cimriden veli olmazSeyyid Abdulkadir Geylanî ks der ki:
“Ben geceleri çokça namaz kýlarak, gündüzleri nafile oruç tutarak ve halka ilim öðreterek Allah’a ulaþmadým Benim Yüce Allah’a ulaþmam, cömertliðim, herkese karþý alçak gönüllü oluþum ve gönlümün temizliði sebebiyledir”
Yüce Allah’a yolculuk ve vuslat, sadece Kur’an ve Sünnet çizgisinde giderek mümkün olur Ýslâm’ýn öðrettiði usül dýþýnda hiç kimse kendi fikir, felsefe, eðitim, riyazat ve çabasý ile Allah’a ulaþamaz Ýmam Rabbani ks der ki: Hindu rahipleri, Brahmanlar ve Hak Din’e uymayan diðer gruplar, senelerce açlýk ve çile çektikleri halde Allah’a vasýl olamamýþlardýr Çünkü Ehl-i Sünnet çizgisi dýþýnda kimse Allah’a ulaþamaz ‘Allah’a giden yollar mahlukatýn adedi kadardýr’ sözü, herkes kendi halince istediði gibi Allah’a gider manasýnda deðildir Bu söz, ‘iman ve Ýslâm dairesine girdikten sonra, herkesin Yüce Rabbine yöneliþi farklýdýr, iman eden her kalpte Yüce Rabbi ile bir irtibat yolu vardýr’ manasýndadýr
Yüce Allah’a yolculuk, ölene kadar amel, ibadet ve güzel kulluk yaparak devam eder Hiçbir makamda kuldan ibadetler düþmez Yüce Allah’a kavuþmak, O’na yaklaþma sebebi olan amelleri gereksiz kýlmaz Aksine, Allah’a yakýnlýðý artan kulun edebi, zikri ve ibadeti daha da çoðalýr, þükrü artar Kim, ben Allah’a kavuþtum diyerek ibadetleri terk eder ve artýk haramlarýn kendisine zarar vermeyeceðini düþünüp haram iþlere dalarsa, o kimse Allah’a deðil, ateþe ulaþmýþ olur Böyle birisi Allah’ýn deðil, þeytanýn dostudur
Yüce Allah’a yolculuk, bu yolu bilen alim, arif, güvenilir ve irþatla izinli bir rehber ile olursa, Hak yolcusu, þeytanýn oyunlarýndan ve nefsin hilelerinden emin olur Hedefine kolayca kýsa zamanda ulaþýr Bu rehber, kendisine samimi olarak tabi olan kimseye Yüce Allah’a kavuþana kadar örnek olur, yardým eder, feyz verir, yolunu açar, onu tehlikelere karþý uyanýk tutar Kâmil mürþid, terbiye edip Allah katýnda sevilecek ve kabul görecek hale getirdiði hak yolcusunu Yüce Allah’a teslim eder ve aradan çekilir
Bu yolun ehli olmayan kimseye uyan kimse ise bocalar, yolda kalýr, þaþýrýr, zarar eder
ALLAH’A VUSLAT VE KAVUÞMANIN MANASI
Yüce Allah’a ulaþmayý arifler, “vuslat”, “takarrub”, “fenafillah”, “bekabilllah” gibi tabirlerle ifade ederler Ehl-i Sünnet inancýna göre Allah’a kavuþmak, Allah’ta fani olmak, insanýn Allah’ýn zatýnda kaybolmasý veya Allah’ýn kulun vücuduna girmesi manasýnda deðildir Yüce Allah böyle bir durumdan uzaktýr Böyle düþünmek ve söylemek haramdýr
Allah’ta fani olmak, beþeri varlýðýn eriyip yok olmasý ve nefsin vücuttan tamamen atýlmasý manasýnda da deðildir Allah dostunun nefsi yok olmaz, terbiye olur Allah’a kavuþmak, Allah’ta fani olmak, temizlenen kalbin haliyle ilgili bir durumdur Kalbinde gerçek ilim, irfan ve idraki elde eden kul, Yüce Allah’ý gözüyle görüyor gibi hiç þüphesiz tanýr, O’na bütün varlýðý ile teslim olur, O’nun sevgisi içinde kaybolur Sevdiði her þeyi O’nun için sever Kýzdýðý her þeye O’nun için kýzar O’nun razý olduðu ahlâk ile ahlâklanýr O’nun boyasýna boyanýr, Allah adamý olur
Arifler der ki: Bu yolun sonu Yüce Allah’a hayran olup hayrette kalmaktýr Yapýlacak tek þey Allah’ýn yardým ve sevgisini istemektir Allah’a ancak Allah ile ulaþýlýr Bu yolda en güzel amel, kendinin bir hiç olduðunu görmek, acizliðini bilmek, ilâhi azamet karþýsýnda boynunu bükmek ve her halde Yüce Allah’a hamd, tesbih ve istiðfar etmektir
En doðrusunu Yüce Allah bilir
ALINTI